26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HAZİRAN1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ŞİRKETLERDEN HABERLER •CONRADISTANBUL OTEL'in Genel Müdürlüğûne Norbert Spichtinger atandı. Viyana Otelalık Okulu"ndan mezun olan Norbert Spichtinger'in daha önce Avrupa, Afrika ve Ortadoğu"daki lûks otellerde genel müdürlük. Hilton International'da yönetim kunılu üyeliği ve bölge sorumluluğu görevlerinde bulunduğu belırtildi. •ETİ PAZARLAMA VE SANAYİAŞ, tükeücinin değışen taleplerini karşılamak amacıyla kahvalüda, çorbada ve tatbda kullanılabilen 350 gramlık ambalajlardaki yulaf e2mesini piyasaya sürûyor. • AKBANK'ın. Toprakhk A ve Kızıltoprak X | V şubeleri 25'inci «jljkkuruluş XİJr yıldönümlerini yf kutluyor. • İPANA, kullanıalan için başlattığj "yaz armağanlan"' karnpanyasında, 70 gramlık diş macunuyla birlikte C vitaminli Vicks tabletleri, 120 gramlık ile İpanol ağız ve diş suyu, 180 gramlık ile Ipana Medic diş fırçası veriyor. • FOREM'in katkılanyla düzenlenen Bulgar thraç ÜrünleriFuan 16-20haziran günleri arasında FM Uluslararası Fuarve Kültür Merkezi'nde sergileniyor. •TtCARET SİGORTA, 1992çalışma yilında saptanan hedetleri aşan acentelerine, 1-9 haziran tarihleri arasında Londra ve Paris'e 8 gûn süren bir gezi düzenledi. • EGE SİGORTA kadrolaşma, sermaye artışı, merkez naklinden sonra; daha önce sigortacılıkla uğraşan kişi ve kuruluşlar arasından yeni acentelerini seçiyor. INOBELİLAÇ Sanayii. ^^^ daha önce 1 ^ ^ piyasada 10 • I tableüik I m ambalajlarda *• ğ saülan Histadin 1 I lOmgtableün, 30 tabletlik ambalajlannı piyasaya sûrûyor. •ı RADO SAATLERİ'nin düzenlemiş olduğu armağan kampanyası sona erdi. Çekilişle belirlenen 3 tüketicinin her birine değeri 10 milyon lira olan Rado Ceramica saat verildi. • POLİSANilePPG Industries Türkiyeve komşu ûlkelerde sanayi, orijinal oto ve oto onanm boyalan üretim ve pazarlama konulannda faaliyet gösterecek bir ortak girişim kurma karan aldılar. • VARANTLRİZM mm**^**^m SEYAHAT VSfSn İstanbul, Bursa, İzmit, İzmir, Bodrum, Kuşadası, Marmaris, Antalya, Kemer, Side, Alanya, Adana, Mersin, Tarsus bölgelerindeki kargo hizmetlerine Manisa'yı ekledi. • İSVtÇREStGORTA, 1993 yılının ilk dört ayında 185 milyar liralık prim üreterek geçen yıla oranla yüzde 149'luk artış sağtedı. IETANetwork'un Türkiye distribütörü olan İstanbul Dünya Ticaret Merkezi'ne mufiasebe, bordro, demirbaş ve cari modüller içeren DOS İşletim Sistemi'ni sattı. •LOGO YAZILIM, 1992 yılında Interpro tarafından ticari yazılım alanında *yılın ürünü' seçilen LMS Gold'u 1993 yılı sonuna kadarsatın alan müşterilerine Mikrosoft Excel'i ücretsiz veriyor. •HALK SİGORTA olağanütü genel ı kurul ' toplantısında sermayesini 100 milyar liradan 250 milyar liraya yükseltti. • ESBANK tarafından 10'uncusu düzenlenen Yunus Emre Resim Yanşması yurtiçi veyurtdışindan bütün sanatçılara açılarak uluslararası boyut kazandı. •IBM,PersonalSystem/2'nin ş a s s yeni modeünde î ^ ^ S ^ â güçlüve fonksiyonel bir işlemci olan Intel Pentium'u piyasaya Asil Nadir'den İngiltere'ye misilleme: 'Elimdeki bantlar Watergate'ten beter' Konıışıırsaın vay lıaliııize!•Thatcher Hükümeti'nin iktidarda olduğu 1980-90 döneminde Polly Peck üzerindedönen 'oyunlan' açıklayacak teyp bantlannın eünde bulunduğunu açıklayan Nadir, Times'a verdiği demeçte 'bunlan istediğim yer ve zamanda ve istediğim biçimde açıklayacağım' dedi. EDİPEMİLÖYMEN LONDRA - Asü Nadir, 1980-90 dö- neminde Thatcher Hükümeti'nin ikti- dan sırasında Muhafazakâr hükümet ve resmi kuruluşlann, Polly Peck skan- dalındaki rollerini açıklamaya hazırla- nıyor. Yapacağı açıklamalann Watergate Skandalı'nı gölgede bırakacağını söyle- yen Asil Nadir, elinde her iddiasını kanıtlayacak belge de bulunduğunu söyledi. "Times" gazetesiyle yapüğı gö- rüşmcde. acıklamalannı kendi istediği zaman, istediği yerde ve biçimde yapa- cağını belirtti. Asil Nadir, Polly Peck skandalı ve onu izleyen olaylarda Thatcher Hükümeü'nin parmağı oldu- ğunu iddia ediyor. Komplo teorisi öteden beri PoUy Peck skandahnı "komplo teorisi" ile açıklayan Asil Na- dir'in, elindeki belgelerin niteliği ve gü- venilirliği büyük merak konusu. Asil Nadir'in, iktidardaki Muhafa- zakâr Parti'ye yaptığı bağışlann miktan her ne kadar resmen 440 bin sterlin (6.6 milyar TL) olarak açıklandıysa da Asil Dokunmayın, patlarım Nadir bizzat 1.5 milyon sterlin (yaklaşık 27 milyar TL) bağışta bulunduğunu söylemişti. İç siyasette bunalım Bağış sorunu, bir haftadır basın yayın organlannda ve kamuoyunda en önem- li tartışma konulanndan biri ve iç siya- set bunalımı yaratmaya aday. Seçmen tabanı hızlaeriyen vekamuo- yu tarafından yeteneksiz bulunan Baş- bakan John Majoc ve hükümeünin alunı hızla oyan birçok konu arasında, Asil Nadir'in bağışlan sorunu hızla siv- riliyor. Asil Nadir, tehdidini gerçekleştirirse, ortaya dökülecek yeni kirli çamaşırlar, Muhafazakâr Parti'nin seçii" şansına ağır bir darbe daha vuracak. VVatergate skandalı Amerika Birleşik Devletleri'nde 1972-74 yıllan arasında kamuoyunu, neredeyse hergün Ugüendiren ve Başkan Richard Nixon'ın istifası ve yüksek düzeyde birçok görevlinin hapis cezası alması ile sonuçlanan skandal, 1972de başkanlıkseçimi kampanyası sırasında. muhaleferteki Demokrât Parti'nin. VVashington'da VVatergate adlı büyük otel, iş merkezi ve aparrman kompleksindeki genel merkezi soyulmuştu. Soyguncular suçüstü yakalandı. Yapüan soruşturmada, işin irine başsavadan, Merkezi Haberalma Orgütü'ne (CIA) Kübalı mültecilerden Başkan Nbcon'ın başdanışmanlanna kadar birçok kişiniıı kanştığı anlaşıldı. Başkan Nixon'ın olayı örtbas edibnesi için danışmanlan ile görüştüğü ve bu konuşmalaruı banda alındığı ortaya çıkb. NL\on. uzun hukuki tarttşmalardan sonra bantları \erdi. Gerçek anlaşıldı. Kongre, kcndisini görevden azletmeden Nixon istifa etti. Suçlular hapse girdi. Nixon ise yerine getirilen yardnncısı Gerald Ford tarafından affedikii. Muhafazakâr Parti Örgüt Başkanı Sir Norman Fowler, Asil Nadir'in par- tiye yaptığı bağışm "çalıntı para" ile yapıldığı kanıtlandığı takdirde bunu iade edeceklerini söylüyor. Polly Peck kayyımlanriın, bu pararan Asil Nadir'in kişisel parası olmayıp Polly Peck'ten ak- tanldığı gerekçesiyle iadesi ve hissedar- lara dağıtılması için girişimde buluna- cağı öğrenildi. Tekstil ve konfeksiyonculann gümrük birliği için Çiller'den 'dileği': Korumacı lobilere ödün venııe!Ekonomi Senisi - İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon Ihracatçı Birlikleri Başkanı Okan Oğuz, DYP Genel Başkanı Tansu Çil- ler'den Avrupa Topluluğu ile sürdürülen gümrük birliği süre- cinde 'korumacıhk lobisine' ödün vermemesini istedi. Yeni kurulacak hükümetten, tam kurallanyla çahşan geniş bir gümrük birligine gecmesini bek- tedikterint açıklayan Oğuz, "Çil- ler'denricamız,daha tam olarak yüzlerini göstermeyen, ancak ya- şamalan için devlet korumasına kesinkes gereksinimi olan koru- ma lobisine itibaretmemesi ve ge- niş gümrük birliğini yaşama ge- çirmesidir" diye konuştu. Tekstil ve konfeksiyon sektör- lerinin geleceğinin Avrupa pazar- lanna bağb olduğunu belirten Oğuz, konfeksiyon ûrünlerinin yüzde 74'ünün AT ülkderine saüldığına dikkat çekti. Oğuz, EFTA ülkelerinın ATye katıhm görüşmelerinin tamamlanmak üzere olduğu, Orta ve Doğu Av- rupa ülkelerinın ticari ayncalık- lannın artacağı bir ortamda Türkiye'nin gümrük birbğine AT- Türkiyehazır giyim ve konfeksiyon kota anlaşması, İTKİB Başkanı Okan Oğuz ve AT Heyeti Başkanı Piergiorgio Mazzocchi tarafından imzalandı. OkanOğuz "Yeni anlaşmanın türk hazır giyim ûrünlerinin AT'ye ihracatını etkileyen son anlaşma olacağını ümit ediyorum" dedi. çok daha fazla önem vermesi ge- rektiğini savunarak "Çiller'den beklenen. şu ana kadar politik erkte var olan 1995 Türkiye-AT Gümrük Birliği'ni gerçekleştirme inananın daha da güçlendiribne- si ve koruma isteyen lobüere ödün verilmemesidir" dedi. Oğuz dün AT komisyonuyla yapılan kota anlaşmasının imza törenindeki konuşmasında da gümrük büiiğinin tamamlan- masına doğru atılan her adımın, Türkiye ve AT arasmdaki kon- feksiyon ticaretinde karşılıkh çı- karlann gelisimi için bir temel taşı olacağını vurguladı. Oğuz, tekstil ve konfeksiyon sanayiileri- nin 1995Türk-AT Gümrük BirU- ği'nin en kararh destekçileri oldu- ğunu belirterek AT komisyonu yetkillerine "Gümrük birliğinin gercekkşmesine olan inancımız, Türk politik çevreleri için de gö- rünür bir baskı unsuru olacaktır" güvencesi verdi. AT Müzakere Komisyonu Başkanı Piergiorgio Mazzocchi de Türkiye'nin ATye ihracatırun yüzde 50'sinin tekstil vekonfeksi- yonda yoğunlaşmasmın da den- gesizlik yarattığınj savunarak "Entegrasyon sürecinin daha yapıa şekilde gerçekleşmesi gere- İciyor" dedi. Mazzocchi, Türki- ye ile imzalanan anlaşmamn gümrük birliği konusunda sağla- nan ilerlemeye göre 2 yıl sonra gözden geçırikceğjm belirtti. İTKİB'den yeni hükümete: • 1995Türkiye-AT Gümrük Birüği'ni gerçekleşrirme inancı güçlendirilsin ve korumacılık lobilerine ödün verilmesin. • Kredi maliyetleri aşağı çekilsin. • Enflasvon düşüriilsün. •Kamu kesimi küçultülsün. • Kur makası kapatılsın. • Sanay icileredüny a koşullarında hammadde ve enerji sağlansın. • Dışsatun koşulu ile \ apılan dtşalmıda Gümrük vergisi için istenen banka teminat mektubu kaldırılarak fırma taahhüdü yeterli olsun. •Türk pamuğu sanayicilere dün\ a lîyatlaruıdan satılsın. • Eğra'm ve araştıma, gelişrirme çaltşmalan için gerekli ortam v aratılsın. 0 Tanıtun ve pazarlama etkinlikleri desteklensin. 9 Seçicidışsatun krediieri geliştirilsin. KONUK YAZAR TAMERÖZEL 'K Kronik enflasyon ronik enflasyon', kendi tek- nolojilerini üretemedikleri halde gelişmiş ülke insarv- lannı taklit ederek yaşayan geri kalmış ülkelerin ortak özelliğıdir Ne olduğu ne araştınlmış ne de anlaşılmışttr. 3. Dünya ülke- lerinin üstdüzey devlet yöneticilerinin; enflas- yonu bir canavara benzettikleri, onunla 'Don Ouichotte' misali mücadele etmeyi, sözsel olarak, kendilerine adeta birinci vazife edin- dikleri gözlenir. Endüstrileşmiş ûlkelerde oku- ia gidenler, üniversitelerde iktisat öğretmenli- ği yapanlar, enflasyon uzmanı (!) sanılarak ekonomiden sorumlu kılınır. Onlar da lare mantığı' ile sadece kendi teknolojisini üretebi- len 'kapitalist' (teknoloji üretimi + üretim reka- beti olan) toplumlarda geçerlı olan ekonomik tedbirleri uygulamaya kalkarlar. Sonuç artık herkesin kanıksadığı, yakındığı bırfiyaskodur, hüsrandır, 'kronik enflasyon- dur.' Halbuki enflasyon' ile 'kro- nik enflasyon'un birbirleri ile uzaktan yakından ilgileri yok- tur. Enflasyon, kendi teknoloji- sini üretebilen ve üretim re- kabeti olan -diğer bir deyişle kapitalist (yani serbest piya- sa ekonomisi olan)- toplum- ların ekonomılerinın olağan birkarakterıstiğidır. İşdevre- lerinin' (business cycle) 'genişleme' sürecin- de enflasyon, 'duraklama' sürecinde de def- lasyon olur. Kapitalist ekonomi, vatandaşların duyduk- lan ihtiyaçlar -talep- ve bu ihtiyaçlann karşı- lanması -arz- üzerine kuruludur. Talebi karşı- lamak -arz- için iki seçenek vardır I.Teknolojilerini kendılerinin ürettikleri ma- muller ve hizmetler, 2. Diğer ûlkelerde üretil- miş mamuller ve hizmetler. 'İş devresi 1 , teknolojılerini kendileri üreten ve üretim rekabeti olan toplumlardatüketimin, üretimin, işliliğin, insanların gelirlerinin, kapa- site kullanımının artmasıyla oluşan 'ekonomik genişleme' ile kapasite kullanımının artmasıy- la birim mamul fiyatlarının, üretici maliyetleri- nin yükselmesı (enflasyon), tüketicinin morali- nin bozularak tüketmekten vazgeçmesi, tüke- timin, kapasite kullanımının düşmesi, işsizli- ğin artması, gelirlerin azalmasıyla oluşan "ekonomik durgunluğa' verilen isimdir. Eko- 'Enflasyon'ile 'kronik enflasyon'un birbirleri ile uzaktan yakından ilgileri yoktur. nomik durgunluk sırasında da eldeki stoklann eritilebilmesi için ürettciler, zaten sablmayan mallardan kurtulabilmek için fiyatlarını düşü- rürler ki bu da 'deflasyon'dur. Ekonomik d-rgunluktan, genışlemeye ge- çiş sürecinde; birim mamul maliyetlerini dü- şürmek üzere, kendi ürettikleri yeni teknoloji- lere yapılan yatınmlar, ekonomik genişleme- ye ilk momentumu kazandınr. Geri kalmış ûlkelerde 'üretim'; "teknoloji üretimi' yerine, tamamen yanlış olarak, tü- ketim mallarının üretilmesi olarak anlaşılmak- tadır. Bunun için gelişmiş ülkelerden paket teknoloji + show how' (yani; makine + kullan- ma kılavuzları) ithal edilir. Teknoloji transferi diye de anılan bu eylem ile gelişmiş ülkeler- den hurda makineler, fabrikalar, demode tek- oolojiler ithal edilir. Yada yeni paketteknoloji- ler astronomik fiyatlarla satın alınır. Neticede ürettiklerini zannettikleri mamuller, hiçbir şe- kilde dünya piyasalarında, kendi teknolojisini üreten ül- kelerin mamulleri ile fiyat/ kalite olarak rekabet edemez. Gelişmiş ülkelerdekini taklit ederek uygulanan garip teş- vik tedbirleri ile kamu sektö- ründe boş boş oturan insanla- ra -işsizlik sigortası misali- ödenen maaşlarla ve benzer yollardan piyasaya pompala- nan paralarla garip bir ekono- mik ortam oluşmuştur. Tekno- loji üretmesini bilmeyen, ancak gelişmiş ülke- lerdeki insanlara özenerek yaşamaya çalı- şanlardan bir 'tüketim toplumu' ve kronik enf- lasyon' ortaya çıkmıştır. Tüketim toplumu insanlarının davranışları da gelişmiş ülkelerdekinden çok farklıdır. Ora- larda üretici fiyatlannda bir artış olduğu za- man insanların tüketmekten vazgeçmelerine karşılık, 'kronik enflasyonlu' 3. Dünya ülkele- rinde 'aman zam gelmeden alayım' diye bir zihniyet oluşmuştur. Kıremitçilik, hamallık ve benzerlerinden sanayiciliğe(l) atlayıvermişle- re de ancak geri kalmış ûlkelerde rastlanır. Geri kalmış ûlkelerde paranın sürekli de- ğer kaybı' diye anlaşılan 'kronik enflasyon'un, gelişmiş ûlkelerde üretici fiyatlarındaki artş' demek olan 'enflasyon'un birbirleriyle uzak- tan yakından ilgisi yoktur. 'iş devresi' ve 'tek- noloji üretimi'nı bilmeyen yöneticıler ile geri kalmış ülkelerin durumlarının daha beter ola- cağı aşikardır. Kapasitesini arttmyor THYaklandıANKARA (ANKA) - Hesap- lan K.İT Komisyonu'nda akJa- nan THY, bu yıl sonuna kadar 2'si b-737,2'si a-340 olmak üze- re 4 yeni uçak alımı için bağ- lantı yaptı. Böylece yıl sonunda uçak sayısı 53'e, koltuk kapasi- tesi de 8 bin 792'ye ula- şacak. Bu arada THY uçaklannın ortalama yüzde 18'inin rötarlı kalktığı belirtildi. THY yetkililerine göre, bu yılın ilk beş ayında yolcu sayısında bir önceki yıhn aynı dönemine göre iç hatlarda yüzde 47, diş hatlarda yüzde 25.9, toplam yolcu sayısında da yüzde 37.7 artış sağlandı. Mayıs ayı sonu itibanyla THY'deki personel sayısı 8 bin 202'ye ulaşırken aynı dönemde uçuş sayısı 23 bin 439, uçulan saat da 50 bin 841 olarak belirlendi. 1992'nin aynı döneminde 17 bin 821 sefer yapılmış ve 39 bin 899 saat uçuş gerçekleştirilmişti. Aynı dö- nemde uçulan mesafe yüzde 25 artış gösterdi. Mayıs ayı sonu iti- banyla 21 bin ton kargo taşımacılığı yapılırken, 1508 ton da posta taşın- dı. Bu yılın ilk beş ayında THY'ye ait uçaklannın iç hatlarda ancak yüzde 87.6'sı, diş hatlarda ise yüzde 75.3'ü za- manında kalkabüdi. 1992'nin ilk beş ayında iç hatlarda uçak- lann yüzde 88.9'u, diş hatlarda da yüzde 72.4'ü zamanında kalkabilmişti. Vergi, fon, mükellefıyetleri 1.5 trilyon AEH devlete çahşb AEH GRUBU ŞIRKETLERININ 1991-1992 YILI FAALİYETLERİNDEN TAHAKKUK EDEN VERGİLERİ Sattş Vergileri Kar Vergiîsri Kesinti Vergtleri Sosyaî Versiler Oiğef Vergfter Tc^lîBn 244974 214Ü76 76957 48676 203.850 794.733 19§2 43?.41â 480.520 139.044 75.397 34S.2Û& 1.48t.S79 Faık «2.439 266.244 62.987 26.721 686.846 Fark% n 124 81 » 66 86 Ekonomi Smisi-Anadolu Endüstri Grubu Şirketleri'nin 1992 yılı faaliyetlerinden doğan vergi. fon ve sosyal mükellefi- yetler toplamımn 1 trilyon 481 milyar 579 milyon lira olduğu açıklandı. Anadolu Endüstri Holding'- in bira, malt, kamyon, kamyo- net, otobüs, binek otomobili, motor, motosiklet, kalem ve kır- tasiye, denizcilik, turizm ve di- ğer şirketlerinin 1992 yılı faa- li^etleriyle ilgjli olarak Hazine'- ye ödediği toplam tutar bir ön- ceki yıla göre yüzde 86 artış gösterdi. Anadolu Endüstri Grubu Şirketleri'nin geçen yıl ödediği K.DV ve satış vergileri toplamı bir önceki yıla göre yüzde 79 artışla 437 milyar 413 milyon li- raya ulaştı. Grup şirketlerinin 92 karlan üzerinden tahakkuk eden Kurumlar Vergisi ve fon- lar toplamı da bir önceki yıla göre yüzde 124 artışla 480 mil- yar 520 milyona yükseldi. IŞÇENEN EVRENENDEN ŞÜKRAN KETENCİ Yaz Eylemleri Kamu çalışanları işçiler ve memurlar, arka arkaya bir dizi eylem, direniş yapıyorlar. Memurlar bu kez, düşük zam belirlenmesinin arkasından, kamuoyuna tepkileri- ni, mağduriyetlerini anlatmaktan öte bir sonuç verme- yen eylemler yerine, hükümet karanndan önce uyarı- larını yapmayaçalışıyorlar. Tabii sendikal haklar istem- lerini de öne çıkarmaktan geri durmuyorlar. Işçilerin direnişlerinde ise geçişin bahar ve yaz dire- nişlerinde olduğu üzere, Gölcük ve Harb-lş Sendikası'nın üyesi işçiler öncülük yaptılar. Diğer işkolları tersaneler peşlerinden geldi. Gündemde yine kilitlenmiş toplusöz- leşmeleri var. Bu kez son yılların kamuda da yogunla- şan taşeronlaşma, işçi çıkarmaları gündeme girdi. Ozellikle de Tansu Çiller'in seçilmesi ile gündeme gelen özelleştirme korkusu öne çıktj. Birkaç gündür binlerden oluşan gruplan kapsayan pasif direniş ve eylemler, geçmiş dönemin yüz binierie gerçekleştirilen, aylarla süren bahar ve yaz direnişleri- ne dönüşebilir. Dahası memur direnişleri ile çakışmış olarak ve çok daha yakıcı bir gündem olan özelleştirme tehdidi nedeni ile büyüyebilir. Ya da tam tersi, gelişme- den, bu kadarı ile noktalanabilir. Kehanette bulunmak yerine, koşulları değerlendirmekle yetinelim. Pasif direnişler dünya işçi sınıfı hareketinin gelene- ğinde pek görülmeyen, bize özgü koşullarda, bizim işçi sınıfımızın yarattığı eylem biçimleri. önemli bir grubu grev yasakları içinde olan, sözleşme uyuşmazlıklan, masada anlaşma olmazsa zorunlu tahkim sistemine gi- den işçiler için zaten tepkilerini gösterebilecekleri bir başka yol ve yöntem yok. Grev hakları olanlar da 12 Ey- lül hukuku içinde, bir dizi prosedür, takvime bağlı. ya- saklarla dolu grev hakkının kullanılmasından etkili so- nuç alamamanın kaygısını taşıyorlar. 1984 yılı sonrası grev uygulamaları. deneyimleri ile, işvereni, helede ka- muda, karar vermişse işletmenin zararını yeğleyen si- yasi iktidarı, caydırıcı grev yapmanın, başarıya ulaş- manın çok zor olduğunun bilincindeler. Aylar süren SEKA ve demir-çelik grevlerinin ardından işçiler greve gitmek zorunda kaldıklarında, büyük madenci direnişin- de olduğu üzere, başarıya ulaşabilmek için greve çı- kmakla yetinmeyip grevlerjni miting, gösteri ve yaygın eylem türlerine dönüştürmek zorunluluğunu duydular. Dünya işçi sınıfının hak arama yolları içinde olmayan, bize özgü işçi direnişleri, aslında Türkiye'de özgür sen- dikal düzenin, grev hakkının olmamasının çok tipik bir göstergesi. İşçi, yasal düzen içinde haklarını alamaya- cağını deneyimle gördükten sonra kendine özgü yörv temlerle insan direnişi ve yaratıcılığının örneklerini top- luma sunuyor. Yüzbinlerle kamu işçisinin kilitlenen söz- leşmelerinin çözümü, yine bu türden direnişlerle mi ola- cak? • • • 1989'un bahar eylemlerinde, kamu işçisinin, 10 yıltn sürekli yoksullaşmasını, enflasyon altında ücret artışı al- manın acısını sırtında taşıdığı unutulmamalı. 10 yıllık iş- çinin ücret ortalamasının asgari ücrete yaklaşacak ka- dar düştüğü. işçinin kaybedecek bir şeyinin olmasının korkusunu yaşamadığı bir ortamda, gecmişte bırakın di- renişi, grev yapmamış yüz binler patlatmış, sokağa dö- külmüştü. 1991'in yaz direnişleri, bahar direnişleri ile başarrya ulastniş olmanın deneyiminde, bir ölçüde daha sönük, ancak yine de etkili ve başarı ile nokta- lanmıştı. Işçilerin bahar ve yaz direnişleri, büyük madenci dire- nişi ve de değişen siyasal konjonktür, seçim ortamları, "12 Eylül sonrasının ücret kayıplannın önemli ölçülerde giderilmesini sağlamıştj. Son yılların sözleşmelerinde, geçmiş yılların kayıplan giderilirken sözleşme masa- larında verilenleri geri almak üzere özel sektör yaygın işçi çıkarması ve taşeron uygulamasına geçti. Kamuda işçi çıkarılamadı, ancak orada da yaygın taşeronlaşma uygulaması ile emekliye ayrılanlar yerine yeni işçi alı- nmayarak, yararlananların sayısının düşürülmesi yolu- na gidildi. • • • Sonuç olarak günümüzdeçok daha az sayıda işçi sen- dikal ve toplu pazarlık haklarını kullanabiliyor. Aynı işte, hatta iş yerinde sözleşmeli ve taşeronda sözleşmesiz olarak birbirinden çok farklı ücretlerle çalışan işçiler var. Sözleşmeli çalışan, bir yandan ortalama 6 aydır masada kalmış sözleşmenin izalanmamış olmasının ra- hatsızlığını, enflasyon karşısında ücret kaybının sıkıntısını yaşıyor. Diğer yandan kendisini tehdit eden, çok çok düşük ücretli işçinin varlığını yanında hissedi- yor. Tepkisi, yönelimi çok değişken olabilir. Şu aşamada önemli bir diğer faktör, henüz muhatap bir hükümetin kurulmamış olması. Bu anlamda politi- kasını çizmiş bir hükümet karşımıza çıkana kadar epey- ce bir zaman geçebilir. Eyleme geçen işçileri erkenci, sabırsız görebilirsiniz. Doğru değil. Çünkü sözleşme masasına oturulmasından bu yana 6 ay gibi uzun bir za- man geçti. Ûcretler de çok fazla aşındı. Gecikme sendi- kacıların birbirlerini öne sürmek için çok fazla bekleme- lerinden. Bir yani ile de her zamanki gibi kamu işveren sendikalarının kendilerini yetkisiz görüp, masalarda hiçbir ilerleme kaydedilmemesinden. • • • Aslında Türk-lş ilkeli ve yeterince sorumlu davransa, olayı hükümete bağlamaz, kamu sendikalarının hukuk dışı konumunu da sergileyen, ilkeli bir politika ile oyala- maca ve çözümü bakanlar ve başbakandan bekleme yanlışından kurtulabilir. Ne gezer? Sadece Türk-İş üst yönetimi değil, çoğunluk sendika başkanları kolay sen- dikacılığa alıştılar. Tek tek kamu işverenleri ile sözles- melerde uğraşmak. başarı ve başarısızlığı üstlenmek yerine, politik bir genel çıkışla, başbakanla anlaşmak çok rahat geliyor. Tabii toplu sözleşme özerkliğini ken- dileri ihlal edip siyasi iktidara, başbakana kendileri sığınmış olarak, uzlaşmacı sendikacılık anlayışını sü- rekli sergiliyorlar. İşçi direnişinin nasıl yönleneceğini, sözleşme ma- salarının sonucunu henüz bilmiyoruz, ancak uzlaşmaa sendikacılık anlayışında, çözümü başbakandan bekle- me kültüründe hiçbir değişiklik olmayacağına emlniz. tLAN FATtH 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1001/943 Esas 1992/633 Karar Davacı Ist. Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili Av. Değer Sönmö tarafından davalı Ayşe Türk Dönmez (Yaşar) (FadBye Yasar varisi) aleyhine açılan ecrimisil davasında yapılan açık yargılama sonunda: Mahkememizin 1991,943 E. 1992/633 K., 13.7.1992 tarihliilanu ile davacının Faüh, Beyazıtağa Mah. Paşaodalan Sk., ada 1567, parsel 29 ve numarası 54 sayıh tas.ınmazının, davalının berhangi bir yasal hakkı olmadan bir kısmını ışgal ettiği anlaşılmakla. işgal tazminaü olarak 1 1.1986 ve 1.1.1991 tarihleri arasında tahakkuk eden 1.083. 000TL'nin bilirkişi raporunda belirtilen dönenılerin sonundan geçer- li olmak üzere %30 yasal faizı ile birlikte davalıdan alınarak davaaya verilmesine karar verilmiş olup, Fatih, Beyazıtağa Mah. Paşaodalan Sk. No. 54 İstanbul adresınde bulunamayan davalı Fadliye Yaşar varisi Ayşe Türk Dönmez'Yaşar'a ilanen tebliğ olunur. 17.5.1993 Basın: 6333
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle