26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»YFA CUMHURtYET 25 MART1993 PERŞEMBE EKONOMI PARARAPORU Gramının fiyatı 103 bin lirayı aştı, borsası kapıda, tonlarcası yastık altında Altuı denince akaıı sular durur• Tarihboyunca irsanlann 'tapınırcasına' dcğer verdiği altınm, yiın ilk aylanndaki gttirisi yüzde 10'u pek a<amadıama;bir yından borsasmın karulacağı açıklamalan, bır yandan da 'yastık altı' servetinin 5 bin tonu a^tığının bilinmesibu dcğerli madene duyulan ilgiyi canh tutmaya yetiyor. EkoDomi Servisi - Bır gram altının fiyatı 103 bin lirayı aştı. Son günlerde Rusya'daki siyasi knz nedeniyle değeri yükselme- sine rağmen, yılbaşından bu yana bir gram altının getırisi yüzde 10'u ancak yakaladı. Yıla 93 bin 650 lira olarak başlayan bir gram 24 ayar altın, bayram öncesinde 103 bin 400 liraya, 630 bin lira olan Cum- huriyet Altını ise. 705 bin liraya yükseldi. Hükümetin altın bor- sasmın kurulması için 32 Şayılı Türk Parasmın Kıymetini Ko- ruma Hakkındaki Kanun'da degışiklik yapıp, yastık altında- ki 5 bin ton altını ekonomıye kazandırmayı amaçlamasına rağmen. bir gram alün yılbaşın- dan bu yana tasarruf sahıbıne yüzde 10.41 kazandırdı. Enflasyonun altında Alün fiyatlanndaki artışın son yıllarda enflasyon oranının altında kalması, tasarruf aracı olarak talebideyavaşlatü. 1987 yılında yaklaşık 70 ton dolayı- nda olan altının iç talebi bugûn 50 tona kadar gerilemiş durum- da. Altın iç tüketiminin son yıl- larda azalmasına rağmen hala Türkıye, dünyada en fazla altın lüketen ülkelerin başmda geli- yor. Türkiye'nin önünde ise 1593fc»35kuru» 1788 lira 32 kurus 3873ira97kuur ^VnnhA.ı Italya, Hindıstan, Japonya, Tayvan gibi ülkeler yer alıyor. İtalya işlediği altının büyük bir kısmını zincir, kolye. ve bilezık gibi mamul hale getirip ihraç ederken. Amerika, Japonya ve Tayvan gibi ülkeler ise talep et- tiklen altının yüzde 58 gibi bü- yük bır kısmını kuyumculuk. yüzde 25'lik bölümünü ise elektronik sektöründe kullanı- yorlar. AOG Türkinvest'in sahibi Nasrullah Ayan, altının mücev- her olarak talebinin Avrupa'da gıderek azahrken, bizim gibi ül- kelerde varlığınıhala sürdürdü- ğünü belirtti. Ayan, 1976-1978 yıllan arasında reel getinsi yük- sek olan altının 1980 yılından sonra hızlı bır düşüş yaşadığını vurguladı. Ayan, 1974 yılında yaşanan petrol krizi ile birlikte Arap- lann eline geçen parayı almak ısteyen Batılı ülkelerin altın fi- yatlannı şişinp pazarladıklanru hatırlatu. Bugün ise altın fıyat- lannın dengede tutulmasının tek nedeninin bütün Merkez Bankalanrun büançolannın bir bölümünü altına ayırmalann- dan kaynaklandığına dikkat cekti. Altının mücevher olarak kullanımının Avrupa'da kalktığını ancak Türkiye gibi ülkelerde geçerliliğıni sürdür- düğünü vurgulayan Ayan, "Altın mal değil, dövizdir" de- di. Mücevher hammaddesi Altın giderek dünyada öde- me araa (uluslararası para) fonksiyonunu kaybederek, mü- cevher sektörünün hammadde- si olan bir maden kimliğıne bü- riindü. Eskiden dünyada orta- ya çıkan siyasi çatışmalar ve sıcak savaşlar altın fiyatının yükselmesine neden oluyordu. Gercekten de alünın ons fiyatı en yüksek seviyesine İran'daki Jslam Devrimi'nin ardından ge- len İkinci Petrol Şoku sırasında 850 dolara kadar yükselmiştı. 1987 yılındaki Kara Pazartesi'- nin hemen ardından da yine ons fiyatı 500 dolara çıkmışü. Altın son parlak dönemini ise Körfez Krizi sırasında ya- şamıştı. Eski Sovyetler Birüği. Doğu Bloku ülkeleri ve ABD yöneücılennin hastalanmalan halinde dahi yükselen alünın fi- yaü arük tamamen arz ve talep fonksiyonu ile konverübl para- lann çapraz kurlanndaki deği- şikliklerinden etkilenmekte. Gaynresmi ithalat Türkiye'de alünın dünya fi- yatlanndan işlem görmesi 1973 yılında başladı. Ancak alün ta- lebinin resmi yollardan karşı- lanmaması yüzünden gayri res- mi yollardan yurda sokuluyor- du. Piyasadan döviz toplayıp yurda alün getirenler fiyaün be- lirieyicisi oluyorlardı. 1982 yılına kadar alun konusundaki kambiyo düzenlemeleri altını hep baskı altında tuttuğundan altin yurda yasal olmayan yol- lardan sokulmakta ve kayda ta- bii tutulmamaktaydı. 1982 yılında işlenmiş alünın yurtdışı- na ihracında yeni düzenlemele- re gidildi. 1984 yılında Merkez Bankası işlenmemiş alün ithal ederek iç piyasada satmaya başladı. 1989 yüı mart ayındân iübaren ise, altını döviz karşıüğı bankalar, yetkili müesseseler ve özel fınans kurumlanna saüşı- na başladı. Uluslararası parite Şimdi ise Türkiye'deki alün fiyatlan Zürih ve Londra Bor- sası'ndaki fiyatlar ile dolann değerine bağb olarak değiş- mekte. Merkez Bankası, talebe göre dış fiyatlar üzerinden alım yapüktan sonra, bunu o günün geçerli dolar kuru üzerinden li- raya çevirmekte. Haîen dünyada ürenlmiş yaklaşık 100 bin ton alün mev- cut. Uretilebilecek alün rezerv- lerinin ise 25-30 bin ton olduğu tahmin edibnekte. Yılhk alün üretiminm bin 500- bin 800ton olduğu dikkate alındığında. üretım aynı hızla devam ettiği takdirde, 15-20 yıl sonra ran- tabl rezervlerin biteceği ve 130 bin ton alünın sektörler arası- ndaki hareketınin piyasalan yönlendireceği hesaplanmakta. KONUK YAZAR TAMER ÖZEL Alaturka İcat: Patent Kanunu P atent sıstemıni hiç anlamayanlar- ca hazırlanmış, ancak "müsvette" deyimiyle tanımlanabilecek olan patent kanunu tasansı. genellikle nokta, virgûl, imla hatalannı kont- rol eden komisyonca da kabul edildi, şimdi artık Meclis'- ten çıkıp kanun olmayı beklemektedır. Detaya inildiğınde başka ülkelerin kanunlanndan, pa- tent sisteminın felsefesı hiç anlaşılmadan, ala- turka yorumla kopyalandığı anlaşılan tasanda çok ciddı eksık ve hatalar mevcuttur. Ancak bunlardan iki tanesı vardır kı hazırlayanlann patent sistemınden hiç haberdar olmadı- klannın kanıtıdır. •Bugün patent kanunu değişecekse, "ol- mazsa olmaz şart olarak"; kanun Türkiye'de, dünyanın tüm patentlerıne ulaşılan, coğrafi olarak kolay erişilebilen en az altı patent kütüphanesinin kurulmastnı emretmelidir. Kanunu değiş- t'rmek yenne, sadece bu maddenin mevcut olana ıla- vesi dahi endüstriyel devri- rhin ilk adımı olur... Patent kanununun birinci amacı; teknolojik bılgılerin yayılmasını sağlamaktır. En- formasyon (bilgıye/veriye ulaşma) özgürluğünün sağ- lanmış olduğu günümüzün endüstrileşmiş ül- kelerinde; yurt çapında serpıştirilmiş patent kütüphanelerınde dünyada mevcut "tüm" pa- tentlerin orijinallerine, uyruğuna dahi bakı- Imaksızın, herkes tarafından zaten ulaşılabil- mektedir. Bu altyapı oralarda 19. yüzyıldan itibaren kurulmuştur. Türkiye'de dahil, 3. dün- ya ülkelerinin hiçbinsi bu altyapının farkında değildir. Farkına varan Kore, Tayvan, Çin Halk Cumhuriyetı gibi ülkelerin gecen onyıllarda sağlamış oiduklan gelişme malumdur. Onlann nasıl başardıklarını araştırmak yerine "muci- ze" deyip geçiştirmek gafletten başka bir şey değildir. Söz konusu ülkelerde; patent kütüphanele- rinde toplumun yaratıcı beyinleri en yeni tekno- loji bilgılere erişırler. Geçmış ve güncel bu tek- nolojik bilgilerin hemen hemen hepsi -Türki- ye'ye yaklaşık 242 patentten 241 i olmak üzere- Üçüncü Dünya ülkelerine hibe edilmiştir ve Patent kanunu hazırlamak, her- halde ancak Türkiye'de bu kadar kolay bir iş olarak kabul ediliyor. edilmektedir. Bunun sebebi; 3. Dünya ülkele- rinin, başta devlet yöneticileri olmak uzere. patent sisteminın felsefesinı anlayamaz kabul edilmelerı -ki haklılar- ve gelişmiş ülkelerdekı üretcılerin, haliyle, patentlerinı böyle ülkeler- de tescıl dahi ettirme gereğıni duymama- larıdır. Herhangi bır 3. Dünya ülkesi patent sis- teminın farkına varıp, bahsi gecen, kullanımı- nda kanunu hıçbir sorumluluklar olmayan, bu tum ve en yeni teknolojık bılgılerı toplumun is- teyen herferdıne ulaştıracak tedbırlerı alırsa (tabıı teknolojistlerın bu bılgiyı özümseyecek kadar en azından ingılızceyi bildikleri varsa- yılarak), yaraüa beyinler bunu üretıme sokar- lar; teknoloji üretımı -ve kapıtalısttoplumlarda üretm rekabeti-kaçınılmaz nebcedir. •Yeni patent kanunu tasarısında; şimdi bahsedilecek olan icada (!) gelişmiş ülkelerin patent ofislerinde çalışanlar ve üretı- cileri kahkahalarla guiecek- lerdir inceleme istemezseniz size 7 yıllığına patent, yani te- kel verilecektır. Bu; toplumla alay etmektır, cehaletin de bir başka kanıtıdır. Siz teknolojik bılgıyi yay- mayın, Doğu kurnazı insanlar zaten hıbe edilmiş patentleri getırsinler ve siz de bunlara yedi yıllığına, hıçbir inceleme yapmadan tekel verin. Kapitalıst toplumlar patent sistemini, üretim rekabetini sağlamak içın kullanırken, siz zaten hibe teknolojılere nasıl tekel vermeye kalkarsınız? Felsefesini anlamadan, diğer ülkelerin pa- tent kanunlannı al, alaturka gözlük arkast- ndan yorumla, dünya ile ilgisi olmayan kafan- da zannetığin şeyleri kağıda dök ve işte sıze patent kanunu! Çin Halk Cumhuriyetı aynı iş ıçın 8 kişılık bir ekıbi 8 ay müddetle ABD'de bır patent hukuku firmasına eğıtime gönderdi. Aynı yıl bir başka ekip de Avrupa Patent Ofisi'- nde araştımnalar yapt. ABD'de patent hukuk- çulan "teknik konuda+patent hukuku konu- sunda" çift lisanslıdırlar. Kanun tasarısından; konunun ne kadar hafrfe alındığı ve patent sis- teminin felsefesinın de hiç kavranmadığı an- laşılmaktadır. Üstelik; bu işi yapanlann maaşları da bızım ödediğimiz vergılerden veriimektedir. 'KAPALr ÇARŞI-'Kapalıçarşı kaçah kutu' demiş Orfaan Veli. Gercekten de Bayram nedeniyle kapanan çarşı, ozanı doğrular gibi...Kapalıcarşı'nın bu kapahlığına en çok özülenler de alışveriş yapmak keyfınden \ ok«ın kalacak turistler oisa gerek.Çarşı esnafı ise. üç günlük tatildekazanamadtğı paranın acısını bayram sonrasmda çıkartma hazırlığmda. EMİSYON İNİŞE GEÇTİ Saracoğbi, de<tiğudyapıyor • Başbakan5 a piyasada fazla para olduğunu söyleyen Merkez Bankası Başkanı, bayram öncesinde emisyonu 2 trilyon liraya yakın aşağıya çekti. ANKARA (ANKA) - Merkez Bankası, 12 marttan beri her gün yeni bir rekor kıran emisyomı, önceki gün gercekleştirdiği son bir hamleyk 2 trilyon liraya yakın aşağı çek- ti. Bankanın trayramdan sonra yoğun olarak açık piyasa işjemlerine başvurarak piyasa- daki fazla Ukiditeyi cekmesi bekleniyor. ANKA'nın edindiği bilgjye göre Merkez Bankası, dün öğie saatlcrine kadar gercek- teştirdiği açık piyasa işlemleriyle piyasadan net olarak bir trihon 940 milyar lira cekti. Bu işlem 23 martta 50 tril>on 318 milyar li- raya kadar tırmanan emisyonun 48 trilyon 443 milyar liraya kadar indirilmesine >ol actı. Bayram süresince emisyon miktan bu düzeyi konıyacak. Merkez Bankası'nm bayramdan sonra bu rakanıa daha da aşağı- ya çekebilmek için voğun olarak açık piya- sa işlemlerine başmrması bekleniyor. Emisyon, 12 martta bir önceki güne göre 2.5 trilyon liralık bir genişlemeyle 44.2 tril- yon liraya çıkmtş, 15 martta bu rakam 46.6 trilyon, 16 martta 46.9 trilyon, 17 martta 47.5 trilyon, 18 martta 47.8 trilyon, 19 martta 50.3 trilyon ve 22 martta 503 trilyon lira ounuştu. Emisyonun bu düzeyde bir gentşieme gös- termesinde, ay ortasına rastlayan kamu ke- simi ücret ve maaş ödetneteriyle 17 martta gerçekleştirilen 30 trihon liraya yakın iç borç geri ödemeleri etkili ounuştu. Ayrıca, bayram öncesi emekli aylıkiannın ödenmesi, vatandaşlann nakit tutma eğUiminin artması da emisyonun her gün rekor üstüne rekor kı- rmasına neden ounuştu. Merkez Bankası bu ay bir hafta içinde pi- yasaya çıkan 40 trilyon İira\a yakın fazla U- kiditenin büyük bölümünü açık piyasa işlem- leriyle geri çekti. Hazine, Merkez Bankası bilançosunun aktif tarafmda yer alan \e tab- kime tabi borçlarının bir bölümüne karşdık Merkez Bankası'na iç borçlanma kağıdı verdi. Bu nlar Merkez Bankasrnın bir hafta içerisinde bu ölçüde bir geri çekme operasyo- nunu gerçekleştirmesini koiaylaştırdı. Sifaş'la Polylen büyümeye devam ediyor Çağlar'ınişitıkınnda ANKARA (ANKA) - Devlet Bakanı Cavit Çağlar, 1991 yı- lında satın aldıktan sonra rekor düzeyde sermaye artünmına gittiğj Sifaş ve Polylen'de büyümeyi sürdürüyor. Sifaş ve Pol- ylen'in sermayelerinde toplam 71 milyar liralık artünm yapıla- cak. Sifaş ve Polylen'in sermaye artünmlanrun görüşüleceği ola- ğanüstü genel kurullan 8 nisanda yapılacak. Sifaş'ın sermayesi 100 milyar lıradan 150 milyar liraya çıkanlacak. Sermaye arttınmının 15 milyar liralık bölümü yeniden değerleme değer artış fonundan, 35 milyar liralık bölümü ise nakit olarak karşı- lanacak. Polylen'in sermayesinde ise 21 milyar liralık artünm gerçek- leştirilecek. Böylece şirketin sermayesi 54 milyar liradan 75 mil- yar liraya yükselecek. Arttmmın 7 milyar 560 milyon liralık bö- lümü yeniden değerleme değer artış fonundan karşılanırken, 13 milyar 440 milyon liralık nakit arttınm yapılacak. Genel kurullarda aynca, sermaye artünmında rüçhan hak- lannın kullanılmasından sonra kalan hısselerin İMKB'de satıl- ması konusunda yönetim kuruluna yetkisi verilecek. PARAPÜNYONU ABDURRAHMAN YILDmiM Portföy Yönetimi Tasarruf sahipleri 80'li yılların ortalarına kadar ban- ka mevduatı, altın ve gayrimenkul üçgenine kısmıştı. Parasını bu üçyatınm aracı ndan birine bağlar ve bek- lerdi. Yatırım, uzmanlık gerektirmiyordu. Dövizdeki serbestlikle dolara ve markayatırım dev- ri başladı. 1985 yılından itibaren ıç borçlanmanın tı- rmanmasıyla devlet tahvili ve Hazine bonosu yatı- rımcının gündemine girdi. 1986da kurulan menkul kıymetler borsası, iki kez halk tasarruflarını çekecek boyuta ulaştı. Yatrım fonları likidite avantajı ile ku- rumsal kaynaklara iyi bir vadesiz alternatif oldu. Kısa süreli, teminatlı borçlanma diye tanımlayabileceği- miz repo, hem borç alanlar hem borç verenlerce bü- yük kabul gördü. Son olarak Merkez Bankası'nm açık piyasa işlemleri bankaların, aracı kurumların ve şir- ketlerin fonlarını değerlendirecek yeni bir alan olarak ortaya çıktı. • • • Bugün gelinen aşamada tasarruf sahibinin seçe- neği çoğaldı, ama yatırım yapması da o derece komp- like hale geldi. Parasal bir yatırım, artık her şeyden önce bu piyasalar hakkında asgari bir bilgiyi, hatta uzmanlaşmayı gerektırıyor. Bu da yetmiyor, Reuters, Talerate ve ADP gibi elektronik haberleşme araçlarından yararlanmayı ve de zaman ayırmayı zorunlu kılıyor. • • • Daha önce yazmış ve televizyonda da söylemiştik. Gerekli bilgi ve donanımı olmayan, yatırım için za- man ayıramayan parasahiplerinin yardımına bu aşa- mada portföy yöneticiliği yetışıyor. Economistdergisi de bu haftaki kapak konusunu portföy yöneticiliğine ayırdı. Dergi, iyi bir araştırmayla portföy yöneticisi sayısını belirledi. Tasarruf sahipıerinin büyük gerek- sinim duyduğu adres ve telefonları, aldıkları ücretleri ve kabul ettikleri asgari para miktarını yazdı. 30'u banka, 18'i aracı kurum olmak üzere portföy yöneten- lerin sayısı 48'e ulaşmış. Asgari 1 milyon liradan baş- layan portföye kabul sınırı bazı bankalarda 1 milyar li- raya kadar varıyor. Bazıları başarı primi alıyor, bazı- lan almıyor. Komisyonlar değışıyor. Banka ve aracı kurumların yönettikleri portföyün toplam tutarı 450 milyar lirayı buluyor. Bazısı da ne kadar potföyü yö- nettiğini belirtmiyor. Bu işin yeni başladığını, izinlerin daha yeni verildiğini dikkate alırsak, bundan sonra paranın yönünün giderek artan bıçimde portföy yöne- timine doğru kayacağını söyleyebiliriz. • • • Meksa'nın en son üç aylık ara dönem portföy yöne- timıkazancı açıklandı. Yılda yüzde 196 verim. Bir ön- ceki üç aylık dönemde Meksa portföyü yıllık yüzde 121 kazandırmıştı. AOG'nin şubat ayında portföy ve- rimliliği yüzde 16.61. AOG, ocak ayında yüzde 9.21 kazandırmıştı. Son dönem getirilerin artması Borsa'- daki yükselişten kaynaklanıyor. Benim bildiğim kadarıyla şimdiye kadar kamuoyu- na sadece bu iki kumluşun portföy yönetim sonuçları açıklandı. öncelikle tasarruf sahiplerinin portföy yönetimine gelebilmeleri için hangi kuruluşun ne kazandırdığını bilmeleri gerekiyor. Bu açıdan diğer portföy yöneti- cilerinin de performanslarını açıklamaları yararlı ola- cak. Bu, tasarruf sahiplerıne bir karşılaştırma olanağı verecek. Ama sadece açıklama yetmez. Açıklanan bilgilerin de denetimden geçmış bilgiler olması gere- kir. • • • Para ve sermaye piyasalarında artık iyi bir kazanç sağlamanın yolu profesyonel bir yönetimden, belli büyüklükteki bir paranın çevrilmesinden geçiyor. Küçük yatınmcılara bu olanağı ancak yatırım kulüp- leri, yatınm ortaklıkları, yatırım fonları ve portföy yö- netimi verebilir. Yatırım kulüpleri henüz Türkiye'de uygulamaya geçirilemedi. Yatırım ortaklıkları ise ölü doğdu. Yatınm fonlarının performansı belli bir düzeyi geçemedi. Buna karşılık, hem zamanlama hem de piyasa güç- lerinin ulaştığı olgunluk açısından portföy yönetimin- den umutluyuz. Sonuç:"Tek kanatla kuş uçmaz". Eximbank'tanOrtave Batı Asya cumhuriyetlerine kredi desteği Dağıt,dağıt yetmiyor Ekonomi Servisi - Türkiye thracat Kredi Bankası'nm (Eximbank), yeni kurulan Orta ve Baü Asya'daki cum- huriyetlere açüğı kredi tutan 1 milyar dolara yaklaşü. Ejtimbank, gecen yıl, Azer- baycan ve Özbekistan'a 250^- şer milyon Böylece, Eximbank"ın orta ve Baü Asya Cumhuriyetleri- ne aüğı kredilerin toplamı 975 milyon dolara ulaşü. Alman bilgiye göre, Nahcı- van'a açılan kredinın tamamı kullandınldı. Özbekistan'a açılan kredinin 125 milyon do- larlık ihracat Eximbank'ın kredidolar, Nahcı- van'a ise 10 milyon dolar olmak üzere toplam 875 milyon do- larlık kredi açtı. Kredile- rin, 628 mil- yon dolarlık bölümü pro- je kalanı ise ihracat kredi- si şeklinde oldu. Daha sonra, Dışişleri Ba- kanhğı'nın görüşmeleri so- nunda, Türkiye'nin Tacikis- tan'a ve Gürcistan'a da 50'şer milyon dolarlık kredi açması öngörüldü. Gürcistan'a açıla- cak krediye ilişkın mutabakat zapü imzalandı. bölümü ve Kazakistan'a açılan kredi- nin 35 mil- yon dolarlık ihracat kre- disı bölümle- rinin bağ- lanülan da yapılarak kullandın- mına baş- landı. Kırgızis- tan'ın açılan 75 milyon do- larlık kredinin 1.8 milyon do- larlık bölümü ile, tanm ilacı aldığmı belirten yetkiliter, pro- jelerin fınansmaru için açılan krediler henüz kullandın- lmadı. İlgili ülkeler baa proje- ler önerdi. Ancak henüz onay- lanan olmadı. dağılımı (milyon dolar) Ozbekıstan Azertaycan Kazakıstan Kjrgızıstan TûrtanenBtan nanavsn TactUstan GOrcstan _^- 1 125 250 165 23 15 - mot 125 35 2 2 75 10 . - 250 250 200 15 90 10 50 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle