26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1KASIM1993 PAZARTESİ HABERLER ANAP lideri, terörve özelleştirmesonınlannı aşabilmesiiçinÇiller'eüç yenihükümetmodeli önerdi Yılmaz'dan'AnayoPa yeşîlışık Ssçtal 1994 SNbahan DYP-SHP koalisyonunun devamının SHP'nin vereceği ciddi tavizlere bağlı olduğunu, Murat Karayalçın'ın ise yeni tavizler vermeyeceğini vurgulayan Yılmaz, daha öncemart ayı olarak önerdiği seçim tarihini 1994 sonbahanna kadar erteledi. OSMANAYDOĞAN ANKARA- ANAP Genel Başkanı Mesut Yd- maz, terör olaylan her geçen gûn daha fazla can almaya devam edip bu olaylara karşı abnacak önlemler konusunda hükümet ortaklannın gö- rüş aynhğı giderek derinleşirken, DYP ile Baş- bakan Tansu Çilkr'e, açık ve net bir çağnda bu- lundu. DYP'nın özelleştirme ve Terörle Mü- cadele Yasası'ndaki değişiklikleri SHP ile ger- çekleştiremeyeeeğini ilen süren Yılmaz, Başba- kan Çiller'e önerisini şöyle özetledi: M Üç attematif sunuyoruz DVFye. Koalisyonu boz. Ozelleştinne ve terörle mücadeie konusun- da, daha kararlı bir azmlık hü- kümeti kur. Biz dtşardan des- tekkriz. tkincisi, gel bizimle koalisyon hûkûmeti kuralun. Eğer buna da razı değilsen, biz azmlık hüküıneti kurakm. Siz bizi destekleyin. Ama seçim şart". DYP-SHP koalisyonunun devamının SHP'nin vereceği ciddi tavizlere bağlı olduğu- nu, Murat Karayalçm'ın ise yeni tavizler vermeyeceğini vurgulayan Yılmaz, daha önce mart ayı olarak önerdiği seçim tarihini 1994 sonba- hanna kadar erteledi ve "Bir sene gtöeriz" diye konuştu. Yılmaz, böyle bir aynşmanın, ANAP-DYP yakmlaş- masının yanı sıra sol partiler arasmda da bir yakınlaşma zeminine yol açacağmı ve artık siyasetteki taşlann yeri- ne oturacagını ifade etti. Yılmaz, terörle mücadeie ön- lemleri konusunda, hüküme- tin değil, DYP'nin getireceği önlemlere destek vermeyece- ğini belirterek, "SHP ile hü- kümet edip, bizünle birlikte kanun çıkannayı kafantzdan silin" dedi. tavn sürdüreceğine inanıyor musunuz? YlİMZ! Sanmıyonım. Çünkü, Sayın Kara- yalçın'ın Meclis grubu üzerinde Sayın İnönü kadar dahi gücü olmadığı açıkça görülüyor. SHP grubu, Sayın İnönü zamanında verilen kendi programlan açısından tavizlerin eziklıği- ni üzerinden atamadı henüz. Şayın Karayalçın, muhtemelen yeni tavızler verilmesini kabul et- meyecektir. -DYP için durum nedir? DYP inilH SHP'dtll nhatUZ DYP gnıbunda da SHP ortaklığından kaynaklanan çok ciddi bir rahatsızlık var. Bu, artık gizlenemeyecek bir boyuta gelmiştir. Olağanüstü hal, MGK'nın istediğı yasa değişiklikleri koalisyonun önemli kilometre taşlan olacaktır. DYP gnıbunda da, SHP ortakhğın- dan kaynaklanan çok ciddi bir rahatsızlık var. Bu, artık parti disiplini içerisinde gizlenemeye- - Peki, seçim tarihi konusunda bir öoeriniz var mı? YİME Seçim tarihini, partilerin kendi şart- lanna göre değil de, ülkenin objektif şartlanna göre tespit etmek gerekirse, bizim tercihimiz mart ayında iki seçimin de birleştirilmesidir. Aslında herkes kabul etmelidir ki mart ayında yapılacak seçim, bir genel seçim havasında ger- çekleşecektir. Yerel seçim sonrasında da bir ge- nel seçim etkisi yapacakür. Martta iki seçimi birieştimek, ülke açısından her bakımdan daha yararh olacaktır. Ama eğer mart ayında seçime tik. Ama hükümetteki eksikliği bizimle telafı et- meye kalkmayın. SHP ile birlikte hükümet edip bizimle birlikte kanun çıkarmayı kafanızdan si- lin. Terörle macadeleyle ilgili kanun çıkara- cağım, SHP buna destek vermeyeoek; çıkan ka- nunu SHP'li Adalet Bakanı uygulayacak. Böy- le sacma şey olmaz. - DYP ve SHPde kendi parti politikalannda giderek aynlma yaşamyor. DYPnin tabamnda koalisyonu istememe, ANAP'a yakınlaşmayı mı getiriyor beraberinde? DYPKongresi DYP kongresınin Başba- kan Çiller açısından rahat ge- çeceğıni sanmadığını ve Cumhurbaşkanı Demirel'in tutumunu izlediklerini kay- deden Yümaz, anayasal ko- numunu zorlayan arayış- lannı sürdürmesi halinde tu- tumlannı gözden geçırecekle- rini bildirdi. Cumhuriyet'in sorulannı yarutlayan ana mu- halefet partisi lideri Mesut Yılmaz, koalisyo- nun 2 yıl önce siyaset kurallanna aykın olarak kurulduğunu belirterek, ortalama koalisyon ömrünü geçecek sürece dayanabilmesini Demi- rel ve Inönü'nün uyumuna bağladı. Ancak, Çil- ler başkanlığındaki koalisyonun kurulmasıyla. siyasetin doğal kurallannm da işlemeye başla- dığını söyleyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdür- dü: "Dört ayda koalisyon çok ciddi bir aynm nok- tasına gekli ve bundan sonra koalisyonun devam edebihnesinin, ancak tavanda girişUecek birta- knn suni çabalara, özettikle SHP'nin vereceği ta- vizlere bağlı otduğunu düşünûyoruın. Her iki par- ti için de bundan sonra koalisyonu devam ettir- mek, ancak secmen desteğinden fedakarlıkla ımlmkün olacaktır. Çünkü seçmen, bu koalisyo- nun devammı istememektedir. Buna rağmen, parti yönetimkri koaiisyonun devamında kendi- leri açısından, kısa vadeli çıkar görüyorlar. Koa- lisyonu devam ettinneye çauşuiarsa, seçmen des- teğindeki ciddi azalmayı da göze almak zorunda kalacaklardn-." Mesut Yılmaz, Cumhuriyet'in sorulanna şu yanıtlan verdi: - Sayın İnönü'nün koalisyonun devamı için pek çok taviz verdiğini söylüyorsunuz. Karayalçın ile SHP'deki yeni oluşumun bu DYP gnıbunda bazı milletvekilleri artık açıkça, kamuoyuna yönelik olarak da gö- rüşlerini dile getiriyorlar. Hatta bu konuda bir deklarasyon için imza topluyorlar. Bu arkadaş- lar bize de geliyorlar. Görüşle- rini söylüyorlar, ama burada yeni bir hükümet arayışı, hükü- met modeli gündeme geldiği za- man amaç sadece iktidar ortağı olmak değildir. Bizim için amaç, gerçekleşecek hükümet modelinin sorunlara çözüm ge- ürebilecek zemine oturmasıdır. Başanlı olabilmesi için şartlann baştan mevcut olması gereki- yor. Şu anda bugünkü yapısıy- la DYP ile kuracağımız bir ko- alisyon ancak kısa vadede ve belli ana sorunlann üzerinde kurulacak mutabakatlar çerçe- vesinde başanh olabilecektir. Onun için seçimi şart koşuyo- ruz. - Seçimkrin altı ay ertelenme- si durumu neye etki eder? Yıknaz - Sayın Çiller'in, hem SHP ile bir uyum sağlayarak koafisyonu devam ettirebfleceğini hem de ay nı zamanda şu ana kadar DYPde saglayamadığı birleştirici üderiik konumunu sağteyabfleeeğini mümkün görmüyorum.(TARIK T1N AZAY) cek bir boyuta gelmiştir. Olağanüstü halın uza- tılması, MGK'nın tavsiye ettiği yasa değişiklik- leri, arkasmdan da Çekıç Güç'ün göre\ r süresi- nin uzatılması gelişmeleri koalisyonun önemli kilometre taşlan olacaktır. - Koalisyon içinde durum oldukça sıkıntılı gö- rûnûrken, DYP kongresi de yaklaşıyor. Çiller'in şansını nasıl görüyorsunuz? YdMZ: Koalisyonun kendi iç durumu, per- formansı, başansı DYP kongresinin de en önemli tayin edici unsurudur. Sayın Çiller'in, hem SHP ile bir uyum sağlayarak koalisyonu devam ettirebileceğıni hem de aynı zamanda şu ana kadar DYP'de sağlayamadığı birleştirici li- derlik konumunu sağlayabileceğini mümkün görmüyorum. - Bu noktada ANAFtan DYP'ye çok alter- natifli teklifler, mesajlar gönderiliyor. razı olmazlarsa, mesela, sonbaharda iki seçimi birleştirmek kaydıyla yerel seçimleri 6 ay ertele- mek de mümkün. Anayasa buna imkan ver- mektedir. - Bu DYP-ANAP yakınlaşmasına yol açmaz mı? Böyle bir yakınlaşmay a nasıl bakıyorsunuz? Evet, biz üç tane alternatif sunuyo- ruz DYP'ye. Bu koalisyonu boz ve özelleştirme, terörle mücadeie konusunda daha kararb bir azınlık hükümeti kur. Bu aanlık hükümetıne, biz dışandan destek vermeye hazınz. tkincisi, azınlık hükümeti kurmak istemiyorsan, gel bi- zimle ortak hükümet kuralım. Koalisyon hü- kümeti kuralım. Her ikisinde de şartımız, seçim tarihinin belırlenmesidir. Eğer, bu ikisine de ra- zı değilse, gelsinler, yine seçim tarihini ortaklaşa tespit etmek üzere biz azmlık hükümeti kura- Bu sadece ANAP-DYP yakınlaş- masına değil, solda da. sol partiler arasında yakınlaşmaya zemin haarlar. - Terörle mücadeie konusunda, MGK'nm öne- rilerine göre haznianan bir taslak var. Hükümete destek vereceğinizi açıklamıştınız, ama Başba- kan'ın gönderdiği bu taslağı geri çevirdiniz. YrilMZ: Bize bir taslak gelmedi ki bızc sadece grup başkanvekillerinin (DYP) bir müracaaü oldu. Dedıler ki: SHP bu tedbirlere destek ver- meyebihr. Onun için bunlar hükümet tasansı olarak Meclis'e gelmeyebilir. Bu takdirde, bu- nu DYP-ANAP ortak kanun teklifı olarak Mecüs'e getirebilir mıyiz? Biz de bunu reddet- tik. Uygulayacak olan hükümet eğer o kanun üzerinde anlaşamıyorsa, bizün vereceğimiz des- tekle o kanunun çıkmasını biz yeterli görmeyiz. Dolayısıyla gidin önce hükümet olarak aranız- da anlaşın getirin. Hükümet olarak anlaşıp ge- tirirseniz, kamuoyuna deklare ettiğimiz bir gö- rüşümüz var; demokratik hukuk devletinin ana ilkelerine aykın olmadıkça. biz bunlara tam destek verebiliriz. Biz kendimizi buna angaje et- JVOTL/I^MUSTAFABALBAY Koalisyoıııuıkadergünlerive ANAP ANKARA - Ekonomi ve siyaset iki konuda kilitlendi: Biri terörle mücadelede izlenecek yöntemin yeni biçimini belirleyecek olan Terörle Mücadeie Yasası'ndaki değişiklikler, digeri özelleştirme... Hükümetin iki ortağı bu konuda farklı düşünüyor DYP, "Bir an önce özelleştirme" diyor, SHP, "Ne acelemiz var, sağlam gideliın" karşıhğını veriyor. DYP, "Terörle Mücadeie Yasası'ndaki cezalan genişletelim >e ağırlaştmıunı" diyor. SHP, "Halka demokratikleşme sözü verdik. Şimdi bunun tersini yapa- mayız. Terörle mücadeie ederken halkı teröristten ayımıahyız. Bu yasa halkı da hedef alryor. Ortak bir yol bulalrni" kar- şılığmı veriyor. ANAP, hükümetin bu iki zayıf hal- kasını yakaladı, bastınyor. ANAP lideri Yılmaz'la Nenehatun Caddesi üzerindeki, büyükelçılik ko- nutlannı andıran evinde iki saat sohbet ettik. Yılmaz'ın konutu yan yana iki tripleks binadan oluşuyor. Birini büro olarak kullanıyor. Görüştüğümüz küçük toplanti odasında masanın üzerine yıl sonuna kadar tamamlanması planlanan, "ANAP iküdarında öncelikli olarak yapdacaklar"ı içeren programın dosya- lan var Raflardaki bırkaç kitap, "deği- şen dünyay a" ilişkin. Yılmaz'ın temel değerlendirmeleri şöyle: -Koalisyon Demırel ve İnönü'nün karşılıklı "anlayı$ı n ile sürüyordu. Bu Bu koalisyon, özelleştirme ve Terörle Mücadeie Yasası'nda ortak nokta bulamaz. Bulursa bu, SHP'nin taviziyle olur. durum ortadan kalkmış. siyasetin ku- rallan işlemeye başlamıştır. -Bu koalisyon, özelleştirme ve Terör- le Mücadeie Yasası'nda ortak nokta bulamaz. Bulursa bu SHP'nin taviziyle olur. -Çiller, DYP tabanının genel başka- nı değildir. ANAP'a karşı kentli seç- menleri kaçırmamak düşüncesiyle se- çilmiş bir suni liderdir. -Karayalçın, İnönü gibi tavizkar davranmayacaktır. -Koalisyonun kaderi, birkaç hafta içinde belîi olacaktır. -ANAPiktidara hazırdır. Kadrolan- mız vardır. İktidardayken yapüğımız bazı küçük hatalan dıkkate alıp yeni bir "icraat programı" hazırlıyoruz. ANAP ile DYP'nin ortaklığı hem sağı hem solu birleşürecek. 1991 seçimleri öncesinde, zamanın DYP lideri Demırerin seçim meydan- lannda en çok kullandığı cümle şuydu: -A >JAP sırtmı 12 Eylül'e dayamış ve iktidar olmuştur. tktidardan düştüğü an darmadağın olacaktır. Öyle olmadı. AMAP iktidar günle- rinde oluşturduğu kadrolan önemli öl- çüde bünyesinde tuttu ve bugün ken- disini iktidar alternatifı olarak hazırh- yor. ANAP'ın 1983'te iktidara gelir- ken işledigi "dört eğüimi birleştirme" politikasını Yılmaz, bugün yeniden yo- rumluyor: "ANAFın kuruluşundaki o birleştiri- ci özeüiğin ortaya çıkan yeni konjonk- türde yeniden güncellik kazandığına inanıyonım. Bugün gecmişten farklı, ideoiojik bazı unsuıiara bağlı değil de et- nik esasa, inançlara, mezheplere dayalı olarak yeniden ülkeyi böbne çabaîan gündemde. Türkjye'nin acil ihriyacına cevap verecek tek parti ANAP. Bu özel- liğimizi yeniden aktiviteye geçimıek ve koordine etmek gerektiğini düşünüyo- rum." Yılmaz, bu bağlamda ANAP'a gele- cek kesimleri şöyle sırahyor: -Merkez sağ, merkez ve ılımh soldaki seçmenler. ANAP liderine göre bu kesim toplu- mun üçte ikisini oluşturuyor. Yılmaz, çok güvendiği dar bir kadro ile "iktidarda yapacaklan" icraatlan hazırhyor. Bu hazırlık ocak ayına ka- dar bitecek. Bugünlerde yerel yönetim- lerle ilgjli çabşmalan yapıyorlar. Mart- taki seçımler nedeniyle bu ön planda tutulmuş. Yılmaz'ın oluşturduğu bir diğer "uz- man grubu" da söz konusu çalışmanın kamuoyuna nasıl yansıtılacağını araş- tınyor. Yılmaz, "Bugüne kadar denen- memiş bir yöntetn kullanacağız" diyor ve devam edıyor: "Hiç parlak kelimeler kuUanmayaca- ğız. Neler yapacağımızı açık açık söyle- yeceğiz. Sayın Demirel'in son seçûnde yaptığı gibi halka şirin gelecek şeyler göstererek seçmenin oyunu ahnak amaçlamr. Bizim yapacağımız. bugüne kadar hiç cesaret edilmemiş bir yol. Ama bugün Türkiye'de siyasetin geldiği nokta ve seçmenin kazandığı tecrübe ışı- ğında bu yöntemle netice alacağımıza inanıyorum." Yılmaz koalisyonun kaderi için "önü- müzdeki haftalar" değerlendirmesini yapıyor. Karayalçın ise bu değerlendir- melere biraz kızgın. Başbakan Yardımcısı, SHP lideri Karayalçın. ba- sının bu konuyıı sürekli gündemde tut- tuğunu söylüyor. Karayalçın'la öncekı gece, Terörle Mücadeie Yasası'ndaki değişiklikler üzerine Adalet Bakanı Seyfi Oktay ve diğer ilgililerle yaptığı toplanüdan son- ra görüştük. Şöyle diyor Karayalçın: "Basuı koalisyonun giicümi her gün teyit etmek gibi bir tutum içinde. Koalis- yon her gün doğacak olaylarla değerlen- dirmeye tabi tutulma/. Terörle Mücade- ie Yasası'nda farklı yaklaşımlar var. Bu, bir şekilde çözülür. Çözüunezse başka bir şeye bakanz. Üzerine basarak söylü- yorum, terörle, teröristle mücadeİeye evet, buna herriirlüdesteği veririz. Ama halkla teröristlerin kolaylıkla karışrm- labileceği yaklaşımlara hayır." Bununla bir sene gi- deriz. Azınlık hükümeti öneri- sini sadece DYP'ye söylüyoruz. Ya biz size destek verehm, siz azmlık hükümeti kurun ya da siz bize destek verin, biz azınhk hükümeti kuralım. Diğer parti- ler, tutumlannı belirlerler. - özelleştirme konusunda, DYP ile aynı pencereden mi bakryorsunuz? YlllHZ: DYP'nin özelleştir- meye hangi pencereden baktığını henüz anlayabilmiş değilim. Sayın Çiller, özelleştir- me meselesine de, her meseleye olduğu gibi, popülist pencere- den bakmaktadır. İki sene için- de, hükümetin ve özellikle DYP kanadının özelleştirme konusundaki öncelikleri, ılkelen konusunda da ortaya net bir görüş konulmadı. Sayın Çiller, 20 aya yakın bir süre ekonomi- den sorumlu bakan olarak görev yapü, bu süre zarfında özelleştirme konusunda hıçbir somut adım aülmadı. Yapılan' özelleştirme sadece karlı devlet kunıluşlannın hisselerinin satışı- ndanibaretkaldı. Sayın Çiller başbakan olduktan sonra özel- leştirme konusunda, bazı adımlar atılması he- deflendı; ama bunlar yasal çerçevesi iyi hazı- rlanmadığı için, şu anda özellikle PTT ömeğin- de olduğu gibi gerçekleşme imkanına kavuş- madı. Dolayısıyla bugün geldiğimız nokta, iki yıl içinde laftan başka, model arayışlanndan baş- ka özelleştirme alanında somut hıçbir şey yapı- lmadığını gösteriyor. Bize göre bu süre, özelleştirme açısından net bir kayıptır. kaybedilmiş bir süredir. - Saym Demirel ile ilişkileriniz konusunda son dönemde zaman zaman yakınlastığunz yolunda yorumlar var. YlkMU: Sayın Demirel'in siyasetteki konu- mu değişmiştir. Seçilir seçilmez bu konudaki tavnmızı açıkladık; yeni konumuna uygun dav- randıği. tarafsız cumhurbaşkanı olarak hareket ettiği sürece kendisini siyasi rakip olarak gör- meyiz ve yıpratacak herhangı bir davranıştan kaçınınz. Sayın Demirel, bugüne ka- dar bu konumuna uygun dav- randı, ama son günlerde Başba- kan'ın ve hükümetin yaratüğı otorite boşluğunu doldurmak için bize göre konumunu zorla- yan bazı arayışlar içine girdi. Bunlan yakuıdan izliyoruz. Eğer bu endişelerimiz yönünde gelişmeler ortaya çıkarsa ona göre tekrar gözden geçiririz. - Sayın Demirel çok net, "Ke- narda durmam, icraatın başıyım" dedi. Bunlar anayasa- ya uygun davramşlar mı sizce? Ümit ediyorum ki bu ifadelerden kasu hükümetin yerine geçerek icranın başı ol- mak değildir; icraat, yasama ve yargı arasında uyumlu bir bir- likteliğin sağlanması yönünde anayasanın kendisi için öngör- düğü inısiyatiflen kulîan- maktır. Cumhurbaşkanı Sayın Sü- leyman Demirel, DYP içerisin- deki bazı eski bakanlarla, bazı milletvekilleriyle sürdürdüğü temaslann sadece eski dostluk- lardan kaynaklanan özel te- maslar mı olduğu, yoksa ileriye dönük baa siyasi girişimler için bir hazırlık niteliğinde mi oldu- ğu konusu şu anda açık değil- dir. Ama eğer Sayın Cumhurbaş- kanı, eski partisinin içindeki ge- lişmeleri yönlendirici yolda ise ve kalırsa baştan ortaya koydu- ğumuz ve kendisınden bekledi- ğımiz konumunu ihlal etmiş, anayasal konumuna aykın davranmış olur. BİZBÎZE ERDAL ATABEK Psikolojik Parcalanma Bir ülke kaç türlü parçalanır? Ülkenin belli sınırları vardır, bayrağı vardır, başkenti vardır, resmi dili vardır, ulusal marşı vardır. Ama bir futbol takımının maçında taraftarların tribünlerdeki sınırları ayrıdır, bayrağı takı- mın renklerini taşır, takımın başkenti vardır, kendi coş- kulu şarkıları özeldir. kendilerine özgü bir dili paylaşır- lar. Kazandıkları bir maçtan sonra birlikte yürürler, ken- di flamalarını taşırlar, kendi şarkılarını birlikte söylerler. Kimse de ülkenin parçalandığını düşünmez. Çünkü bu olayda "psikolojikparcalanma" yoktur. Bir ülkenin sınırları hiç değişmeden de o ülke bölüne- bilir, sessiz sedasız parçalanabilir. Bir ülkede hiç dikkat çekmeden "psikolojik", hatta "sosyolojik" parcalanma olabilir, ama "politik" bütünlük varmış gibi görünür. Orada bütün gözler sınırlara çevrilmiştir. Sınırlar yerin- de durmaktadır, bayraklar direklere çekilmektedir, ulu- sal marş söylenmektedir, resmi dil yerli yerindedir. Ama ülke psikolojik parçalanmaya uğramıştır, giderek sosyolojik parcalanma aşaması yaşanmaktadır; yöneti- ciler ise bütün dikkatlerini politik parçalanmaya dikmiş, onunla uğraşmaktadırlar. Bölünme ve parçalanmanın bir süreç olduğu gözden kaçmaktadır Turkiye'nin içinde bulunduğu süreç de bu- dur. Gözünü, bir ülkenin bağımsızlığını gösteren simge- lere dikip de "insan faktörü"nü unutursanız, toplumu birbirine bağlayan "psikolojik iletişim"'\ atlıyorsunuz de- mektir. Bu durumu, bir ailenin çevreye karşı "a/7e bütün- lüğü"nü göstermek için çabalarken tek tek bireylerinin istemlerini, beklentilerini unutmasına benzetebiliriz. Ai- lenin durumu görünüşte çok iyidir, ama bireyler birbirin- den kopmuştur, gizli gruplaşmalar oluşmuştur, üstü ör- tülü çıkar çatışmaları yaşanmaktadır. Bu ailenin karşı- laştığı her olay bir panik yaratmaya adaydır, hayatın gi- dişi içinde öyle de olur. "Kürt sorunu" temelde, ezilmiş insanın sorunudur. Türkiye 70 yılda "ezilmiş insan" sorununu çözemediği için sorunlar başka alanlara kaymıştır. "Ezilmiş insan", aşamadığı sorunlarına katlanabilmek için kendisini de- ğerli kılacak başka bir kimlik arayacaktır. Günümüzde bu arayışın yanıtı iki alanda bulunmaktadır: Milliyet ve din... Çoğu kez iki alan birbiriyle birleşmekte, hem milli- yet hem din olmaktadır. "Kürt sorunu" da ezilmiş insan sorunundan, şimdi "Kürtmilliyetçiliği'nekaymışgörünmektedir. Milliyetçi- lik bir amaç olduğu zaman, kaçınılmaz olarak "bağım- sızlık" isteminde bulunmak zorundadır. Uluslararası güç dengeleri içinde elbette bu durumları bilenler ola- caktır, bekleyenler olacaktır, kışkırtanlar olacaktır. Tur- kiye'nin elindeki su gücünü, güneyde Arapların elindeki petrol gücünü denetleyebilmek için, bu ülkelerle daha kolay pazarlık yapabilmek için etnik kimliklere dayalı devletler kurdurmak Amerika'nın da, Almanya'nın da, başka ülkelerın de amaçları olabilir. Kürtler de, Orta- doğu'da bu nedenlerle destek gören etnik bir grup sayı- labilir. Ama sorun sadece bu mudur? "Ezilmiş insan" olarak sorunları çözülememiş; feodal yapı içinde, sınıf çelişkileri içinde toplumsal değerini bulamamış bir top- luluğa nasıl bakılmıştır? 70 yıl içinde "Türkiye'de Kürt diye bir şey yoktur"dan, "Kurt diye bir şey var galiba" noktasına gelinebilmiştir. Türkiye, kendi sınırları içinde yaşadığı Kürtsorununa PKK'nın çizdiği stratejiyı aşıp da bakamadığı için bugün Güneydogu "psıkolo/ik parcalanma" sürecini aşmış, "sosyolojik parcalanma" sürecine girmiştir. Görünen odur ki, devlet "şiddete karşı şiddet" uygulama kararın- dadır. Bu da, şiddeti stratejik araç olarak seçmiş olan PKK'nın beklediği seçenektir Türkiye Cumhuriyeti 70. kuruluş yılını kaygıyla, sıkın- tıyla, öfkeyle, "neoluyoruz?", "nereye gidiyoruz?"soru- larıylakutlarken, devletitemsiI eden gücün sözcüleri "pa- niğe gerek olmadığını.bu işin şiddet yoluyla mutlaka bi- tirileceğini" söylüyorlar. Gerçekten böyle mi? Düşmarv larınelindentopraklarımızı mı kurtaracağız?Oradaki "in- san'ı kazanmadıktan sonra neyi kurtarmış olacağız? Bir kriz masasında, bu ülkenin bilim insanlarının, sos- yologlarının, psıkologlarınm, pedagoglarının, ekono- mistlerinin hiç mi yeri yok? Önümüzdeki çıkmazı gören kimse çıkmıyor mu? Evet, ülke bölünüyor ve parçalanı- yor. önce "insan"a bakalım, önce "psikolojikparçalan- ma"y\ görelim; şimdi yaşamakta olduğumuz "sosyo- lojik parçalanma"yı anlayalım. "Politik parçalanma"y\ ancak böyle önleyebiliriz. Anlaşılabiliyor mu acaba?.. Kozlu'dan terttre korsı fornMM: Silo/ıhkıtvvet/eıvı yerinesivUgüçtstanbul Haber Servisi- ANAP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Mılletvekıli Cem Kozlu. Güneydoğu'daki PKK terörünün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ihale edilerek çözülmesinin imkansız olduğunu söyledi. Kozlu, terörle mücadelenin TSK yerine. sivil güvenlik birimleri tarafından Başbakanlığa bağh bir şekilde yürütülmesinın daha doğru olacağınıbelirtti. PKK terörünün önlenmesine ilişkin formüllerin tartışıkiığı son günlerde, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Cem Kozlu, görüşlerini Cumhunyet'e aktardı. Kozlu, özellikle PKK'dan kaynaklanan terörün TSK'ya ihale edilmesini, çözüm olarak görmediklerini belirterek silahlı kuvvetler ile sivil güvenlik birimlerinin işbirliği içinde olmalan gerektığıru söyledi. Kozlu "Bu işbirtiği çerçevesinde. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne özellikle stnıriann korunması ile baraj ve santrallar gibi büyük birimlerin korunması sonımluluğunun •verilmesi gerekir. Aynca sivil istihbaratın yeniden yapılandınlması gereğine de inanryonız" dedi. Kozlu, "Teröre taviz verilmemesişartıyla Cem Kozlu demokratikleşınedahU, hükümetin getireceği temel politikalara destek vermeye ve milli mutabakat arayışı içine girmey e hazır olduklanm" söyledi. Kozlu. konunun hükümet kanadıyla ilgih olarak da şunlan söyledi: "Bölgey le ilgili etnik kimlik konusunda tardşdan bazı konulann irdelenmesi ve teröre karşı tavır koyan politik partnere daha rahat hareket etmeleri için, yardımcı olacak bir hükümete,' Destek vermeye hazınz' diyoruz. Terörle çok sert bir mücadeie y apüırsa "Buna da hazınz' diyoruz. Teröce taviz vermemek kaydıyla 'Buna hazınz' diyoruz. Aynca yerel yöne- rimlere daha fazla yetki verilmesi de şarttır. Oİay m Türkiye'yi kanatan boyutu terördür. 'Sadece ekonomık ve demokratik yaklaşımlarla da terör halledilemez' diyoruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle