02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 HABERLER 2 EYLÜL 1990 KÖRFEZ KRİZİ...KÜKFKZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖI Ozal'şartsız izni'yeniden istediANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, TBMM'nin 12 ağustosta reddettiği başka ülkelere asker gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetierin Türkiye'de bulunma- sı konusunda şartsız izni yeniden istedi. Başbakan Yıldınm Akbu- lut, Özal'ın bu konudaki "tavsi- yesPne uyulacağmı açıkladı. Ana- yasanın 92. maddesine göre hazır- İanacak Başbakanlık tezkeresinin çarşamba günü yapılacak Bakan- lar Kurulu toplantısından sonra TBMM Başkanlığı'na sunulroası bekleniyor. özal'ın tavsiyesi doğrultusunda TBMM'nin karar alması duru- munda, Körfez krizi nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nden bir- likler bölgeye gönderilebilecek. Aynca "gerekti göriilmesi" duru- munda Türkiye'deki Incırlik baş- ta olmak üzere üsler yabana ül- ke askerlerinin kullanımı için açı- labilecek. Savaş ilanı ise Türkiye^ ye silahlı saJdırı halınde mümkün olabilecek. TBMM yeni yasama yılına dün başladı. SHP ve DYP milletvekil- lerinin katılmadığı oturumda TBMM Başkanı Kaya Erdem kı- sa konuşmasından sonra açış ko- nuşmasını yapmak üzere Cum- hurbaşkanı Özal'ı başkanlık kür- süsüne çağırdı. Özal. TBMM Baş- kanı Kaya Erdem ile Başkanveki- li Halim Aras'ın arasında başkan- lık kürsüsüne gelirken ANAP grubu ayakta alkışladılar. Salon- da kalmayı yeğleyen HEP millet- vcküleri, Sosyalistlerin Bırliği Par- tisi kuruluş çalışmalarına katılan milletvekilleri ayağa kalkmadılar. Cumhurbaşkanı Özal, 26 dakika süren konuşmasında önce Türki- yetoin son 10 yılda ulaştığı ekono- mik düzeyi anlattı. Özal, konuş- masının son bölümünde Körfez krizine değinerek Türkiye'nin böl- gede bir istikrar unsuru olduğu- nu, hem Batı hem de Doğu karşı- sında vazgeçümez bir ülke ve köp- rü olduğunu söyledi. Özal, am- bargo konusunda alınan kesin ve kararlı tutumun önemli mesafe alınmasına yaradığını, ancak bu- nun tek başına yeterli olmadığım ifade ederek, şöyle konuştu: "Bu hususun temin edilebilmesi ve Türkiye'nin menfaatlerinin tam manasıyla gözetilebilmesi bundan sonra izleyeceği politikanın dina- miğiyie de yakından ilişkilidir. "jneıı yanıbaşımızda cereyan edea Körfez'deki gelişmeler tabi- atıyla ülkemizi çok yakından ala- kâdar etmektedir. Bu bakımdan sadece kriz sırasındaki geiişmeler degil, kriz sonrası bölgede ortaya cıkabüecek degişikliklerin ülkemiz üzerindeki etkilerini de gözden uzak rutamayız. Onun içindir ki ba oluşumlara tesir edecek bir ko- nnmda olmamız ve dinamik bir politika izlememiz gereği vardır. Bir başka ifadey le, bu Körfez bn- naLmında çekingen, kararsız, baş- kalannın karar vermesini bekle- yen bir tutum iddia etmemiz dii- şünülemez. Aksi takdirde Türki- ye'nin âli raenfaatkrinin söz konu- sn olduğu bir meselede tesirli bir ülke olraa imkânını büyük ölçü- de kaybedeceğimiz aşikârdır." Yetki istemi özal, Erdem ile Aras arasında sürdürdüğU konuşmasında daha sonra hükümete anayasanın 92. maddesinde yer alan "savaş bali ilanı izni" hariç diğer izinlerin ve- rilmesi tavsiyesinde bulundu. özal'ın yetki istemine ilk tepki Bağımsız tzmir Milletvekili Kemal Anadol'dan geldi. Kemal Anadol, ayağa kalkarak, "Sen Medis'in üstünde degilsin, lavsiye falan edemezsin" diye bağırdı. özal, laf atmalar üzerine konuşmasına ara verirken ANAP Ordu Milletveki- li Yılmaz Sanioğbı'nun, "O Cum- hurbaşkanı, lerbiyesiz adam" di- ye bağırarak Anadol'un üzerine yürüdüğu göriildü. Anadol da Sa- nioğlu'nun üzerine, "Hadi ora- dan, s...." diye yürüdüğü sırada ANAP'lı Idare Amiri Mustafa Uğur Ener araya girerek Sanioğ- lu'nu uzaklaştırdı. Kemal Anadol ve Bağımsız Ankara Milletvekili Kamil Ateşoğullan daha sonra sa- lonu terk ettiler. Başbakan Akbulut, Özal'ın yet- ki istemi tavsiyesini dinlerken tep- kisiz yüz ifadesini sürdürdü. Hü- kümetin TBMM'den ilk savaş ila- nı yetkisi istemine karşı çıkan Devlet Bakanı Vebbi Dinçerler başta olmak üzere Dışişleri Baka- nı Ali Bozer ile bazı bakanlar her- hangi bir tepki göstermediler. tlk yetki istemine karşı çıkanlardan Mesut Yılmaz, Hasan Celal Gü- zel ve Recep Ergun'un da aralann- da bulunduğu çok sayıda millet- vekili özal'ı alkışlamaktan kaçı- nırken ön sıralarda oturan ANAP milletvekilleri uzun süre alkışladı- lar. özal konuşmasını daha son- ra şöyle sürdürdü: INÖNÜ TBMM'DEN NOTLAR "Ba itibarla, hazurannzda, hü- kümete anayasamızın 92. madde- sinde kayıtlı, savaş bali ilanı izni hariç, diğer izinlerin verilmesini tavsiye ediyorum. Bu hadiselerin seyrine göre sü- ratle bareket etme kabiliyetini el- de tutma imkânını verecek, dina- mik bir politika izlememize çok yardımcı olacaktır. Ülkemizin ileride telafisi çok zor bir durumla karşılaşmaması için Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nin hükümete tavsiye ettiğim iz- ni vereceğine inanıyorum. Anayasasında bazı tabditler olan Japonya ve Federal Alman- ya dışındaki bürun demokratik ül- kelerin bu harekel kabiliyetine sa- hip olduklanna da aynca müşa- hade ediyoruz. Aynca şunu özetlikle belirtmek istiyonım. Ülkemizin berhangi bir ülkey- lc bele bir komşumuzla savaşa gir- me tasavvunı kesmlikle olamaz. Biz, büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' preusibine sımsıkı bağlayız. Nice harbin acı ve yıkıntılannı yaşanuş olan Türk milleti banşın değerini en iyi bi- len millellerdendir. Ülkemizde gerçekleştirilen ge- tişmenin, kalkuvmanın ancak sulh ortamında mumkün oldugunan bilinci içindedir." Özal konuşmasını bitirirken üs- tü kapalı bir biçimde muhalefetin tutumunu eleştirerek, "Körfez kri- zi dolayısıyla hepinizin müşaha- de ettiği önemli bir husus daha var; o da bülıin ileri demokratik ülkelerin bu krizin karşısında ik- tidanyla muhalefetiyle bir milli bütün oluşturduklandır. Ülkemi- zin de bu bakımdan yüksek men- faatlerimizi ön planda tutan ör- nek bir dayanışma sergilemesinde sonsuz yarar vardır" dedi. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin son 10 yıllık ekonomık gelişmesi hakkında ayrıntılı bilgiler verdiği konuşmasında önümilzdeki 10 yıl, sağlık ve eğitime önem verilmesi- ni istedi. Özal, konuşmasını bitir- dikten sonra ANAP grubunun ayakta alkışlan arasında kürsüden a>nldı. Akbulut: ' kam'nın uyacagız" 'Cumhurbaş- tavsiyesine Cumhurbaşkanı Özal. konuş- masını bitırdikten sonra TBMM Genel Kurulu'ndan aynldı. Özal, Kaya Erdem'in oturumu kapata- rak gelmesi için bir süre koridor- da bekledi. Özal, bu sırada TBMM'nin ANAP'lı başkanvekil- lerinden Abdülhalim Aras ile soh- bet etti. Özal'ın beklediğini gören ANAP'h milletvekilleri ve bakan- ların gelmesiyle Cumhurbaşkanı- nın etrafında kalabalık bir grup oluştu. Erdem'in gelmesi üzerine Özal, ANAP kulisinin bulunduğu tarafa doğru yürümeye başladı. özal, ANAP kulisinin önünde, ANAP 1 lı milletvekillerinin ve bakanların tebriklerini kabul etti. Bazı millet- vekilleri Özal üe tokalaşırken, ba- zılan da Özal'ın elini öptüler. Özal daha sonra bahçeye çıktı. Bahçede Özal'm > > amna gelen Baş- bakan Akbulut, "Efendim tebrik etmek bize düşmez ama çok mem- nun oldum" diyerek tokalaştı. ANAP Teşkilat Başkan Yardıması Ercan Vuralhan da Özal'ı tebrik ederken, "Ağzınıza sağlık" dedi. Akbulut'un "Efendim Meclis babçesi güzeldi, sizi gezdirelim" önerisi üzerine özal, yanındak: ANAP'hlarla birlikte bir süre bahçede dolaştı ve neşeli bir ha- vada sohbet etti. özal, ANAP Antalya Milletvekili Cengiz Dağ- yar'a bugün Manavgat Çolakh'da yapılacak seçime parti görevlisi gönderilip gönderilmediğini sor- du. Dağyar da "Dört kişi gönder- dik. Merak etmeyin" karşılığmı verdi. Özal, 7-8 eylülde Antalya- >-a gideceğini de belirtti. Özal, yü- rürken bir süre Akbulut ile konuş- tu ama ne konuştukları duyu- lamadı. Erdem ve Akbulut, özal'ı TBMM şeref kapısına kadar uğurladılar. Özal, daha sonra tö- ren kıtasını selamlayarak TBMM'den ayrıldı. Akbulut, makam arabasına binmek üzere beklerken, bir gaze- tecinin, "Cumhurbaşkanı'nın yet- ki konusundaki tavsiyesini nasıl degeriendiriyorsunuz?" sorusuna, "Cumhurbaşkanrnın tavsiyesine uyacağız" karşılığını verdi. Akbu- lut, Cumhurbaşkanı ile araların- da görilş aynlığı olup olmadığı» yolundaki bir soruyu da yanıtla- madı. Akbulut, TBMM'den ayrı- larak Gölbaşı'na gitti. Akarcalı Mesut Yılmaz yanlısı ANAP Is- tanbul Milletvekili Bülent Akar- calı, Cumhurbaşkanı özal'ın as- ker gönderme yetkisini bu asama- ÖzalANAP'lılarla özlem giderdi HAKKI ERDEM ANKARA — Cumhurbaşkanı Turgut Ozal dün ANAP grubuyla özlem giderdi. ANAP milletve- killeriyle kucaklaştı ve el öptürdü. Bir süredir ANAP grubuyla arasında başgösteren kopukluğu gidermek için çaba harcadı. Özal, Körfez'e asker gönderilmesini isterken, Dünya Barış Günü nedeniyle öğleden önce TBMM Başkanı Kay» Erdem'i ziyaret eden bir grup ço- cuk tam tersi özlemleri dile getirdi. Bağımsız mil- letvekilleri Kemal Anadol ve Hıisnü Okçuoğlu ile birlikte Erdem'in yanına giden çocuklar, Erdem'e verdikleri dilekçede "Babalanraız savaşmasın, bizi bırakıp savaşa gitmesirder. ölmesinler. Babasız bü- yıimek istemiyoruz" diyoriardı. Genel kurula katılmama kararı alan SHP ve DYP'liler, kulislerde bir ara "nerede oturacagız" tartışması yapular. Bu konudaki çeşitli öneriler tar- tışıhrken, bir SHP'li de arkadaşlarına "sığınağa, sığınağa" diye seslendi. Genel kurula katılan HEP'liler ile bazı bağım- sızlar boş sıralarda oturdular. DYP ile bazı sorun- ları olmasına rağmen DYP'li gözüken Hüseyin özalp ile DMP'nin iki milletvekilinden biri olan Tınaz Titiz de oturuma katıldılar. Bağımsız tlha- mi Binici, "Zirveye çıkmaya. kokteyle katılmayı ihmal etmeyenlerin bu tutumlan inandıncı değil- dir" dedi. DYP'li Hüseyin Özalp ise "nonnal mil- letvekilligi görevini yaptığuı" söyledi. HEP Ge- nel Başkanı Fehmi Işıklar, "Muhalefetin muha- lefete muhalefetini" sergiledi. Televizyon ekranı- na yansımayan bu görüntüler sırasında Işıklar aya- ğa kalkarak "Silah zortıyla seçilen Evren'i ayak- ta karşılayan ve Köşk zirvesine giderek Özal'ı ta- nıyan, Seçim Yasası'na boyun eğerek halkı sıkıntılara sokanlar şimdi Meclis'i terk etmekle bundan kurtulamaz" diye bağırdı. Yine ekrana yansımayan bir başka görüntü ise Kemal Anadol'- un özal'ın milletvekilleri yerine başkanlık kürsü- sünden konuşmasına itirazı oldu. TRT, başlangıçta SHP ve DYP panolanndan başlayarak boş sıraları gösterdi, ama ekranları ba- şındakiler aralardaki tartışmaları izleyemedi. Özal asker gönderme izni isteyince, itiraz eden Anadol'- un üzerine ANAP'lı Yılmaz Sanioğlu yürüdü. Anadol ve arkadaşları bunun üzerine genel kurul salonunu terk ettiler. Bu sırada dolu olan dinleyi- ci localarında da bir kıpırdanma yaşahdı. Dinle- yiciler arasında "daha ne istiyorsun'" sesi yükse- lince iki vatandaş güvenlik kuvvetlerince dışan çı- karıldı. Irak dahil birçok ülkenin büyükelçisinin yanı sı- ra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torum- tay ve kuvvet komutanlan tarafından dinlenen ko- nuşmasından sonra Özal, doğruca ANAP kulisi- ne çıktı. Çevresi ANAP milletvekilleri tarafından çevrilen Özal, bahçeye çıkarak ANAP'lılarla öz- lem giderdi. Başbakan Akbulut, özal'ın yanında gülümseyerek foto muhabirlerine poz verirken Özal da bol bol el öptürdü. Özal bir ara yanına gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut'a "Semra Hanım'ın beklediğini" söyledi. Leyla Yeniay Köseoğlu'na da ANAP amblemli broşu nedeniyle Utifatlarda bulundu. Özal bahçedeki özlem giderme turundar sonra Meclis'ten aynlırken yanlış kapıya yöneld Çev- resindekilerin uyarüan üzerine şeref kapısından çı- kan Özal, gelişte olduğu gibi yine TBMM Başkan- vekili Abdülhalim Aras tarafından törenle uğur- landı. Meclis Başkanı Erdem de ayrılmadan önce Özal'ın yanına gelerek akşamki kokteyl için da- vetini yineledi. özal, genel kurulda asker gönderme izni için tav- siyede bulununca ANAP milletvekilleri tarafından alkışlanması da, toplantıyı izleyen bir eski parla- menter tarafından "ANAP grubu, Menderes'in 'siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz' diye seslen- diği Demokrat Parti grubuna" benzetih'yordu. özal, genel kurul salonunda ANAP'lılar He HEP'liler ve bazı bağımsızlara hitap ederken SHP lideri Inönü konuşmayı Meclis'teki odasında te- levizyondan izledi. Daha önce konuşmayı izleme- yeceğini söyleyen Demirel ise bir ara DYP'li ida- re amiri Nafiz Kurt'un odasına gidiyordu. Demi- rel, daha sonra DYP'ii Başkanvekili Yıldınm Av- cı'nın odasına geçti. Ancak DYP lideri odadan çı- karken gazetecilere konuşmayı izlemediğini söy- ledi. TBMM, yasama yılına tartışrnalar arasın- da başlarken, ANAP'lılar arasında Özal'ın "tav- siyesi"nin nasıl değerlendirileceği düşünülmeye başlandı. Muhalefet ise konuşmanın hemen ardm- dan yaptığı değerlendirmelerde böyle bir girişime karşı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. İnö- nü'ye göre özal'ın konuşması sırasındaki tablo bile "gülünç ve saçma" idi. Bunun nedeni ise "konuş- ma sırasında kürsüdeki herkesin ayakta başını bir yöne dikerek Özal'ı izlemesi" idi. Demirel'e göre de özal, hükümeti maşa olarak kullandığını bir kez daha ortaya koymuştu. da değerlendirmeyeceğini ifade ederek "Bakalım hüknmet nasıl bir metin getirecek? Gerekceleri ne olacak? Grupta tartışınca or- taya ne çıkacak? Bunlan gördük- ten sonra bir degerlendirme yapanm" dedi. Akbulut TBMMnin kokteylinde Akbulut, TBMM BaşkanıEr- dem'in kokteylinde gazetecilerin sorularını yarutlarken Cumhur- başkanı Özal'ın yetki konusunda- ki tavsiyesinin önümüzdeki hafta çarşamba günü Bakanlar Kuru- lu'nda ele alınacağını söyledi. "Cumhurbaşkanrnın tavsiyesine uyacağız" diyen Akbulut, "Bir zamanlama yapacağız. Önümüz- deki hafta ya da gelecek hafta Meclise bu konuyıı getireccgiz" biçiminde konuştu. Akbulut, "Yetki konusunda karar vennek için acil bir neden göniyor musuDuz" sorusunu yanıtsız bı- raktı. Akbulut, "Daha önce asker gönderilraesine. yetkiye gerek ol- mariıgım soylüyordunuz, şimdi ne degişri" sorusunu da "Cumhnr- başkanı tavsiyede bulundu, bu- lunduğuna göre bir gerekçesi vardır" şekiinde yanıtladı. Başbakan, basın mensuplany- la arasımn iyi olmadığım, sözle- rinin yanlış aktarıldığım öne sürerek "Ayaküstü konuşmalan- mın içerisinden cunbızla çekilip yanlış yazılmaanın önlenmesi icin oturup bir uzun boylu konuşma- mız lazım" dedi. Özal'ın gazete- cilerle "Yazdmamak üzere sohbet toplantıları düzenlediginin" anımsatılması üzerine, Akbulut, "Benim de yapmam gerekiyor. Önce yapsaydım, şahsım için dü- zenlediğim zannedilirdi. Ama şimdi memleket meseleleri v»r" şekiinde konuştu. Başbakanla sohbet eden Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Selim Ölçer, BM ka- rarımn ilaç ve mamayı içermedi- ğini belirtti. Bunun üzerine Akbulut da "biz ilaca karşı degiliz" dedi. Akbulut, ambargo- nun Türkiye tarafından delindiği görüntüsünü yaratılmaması için çahşıldığını ifade etti. Cumhurbaşkanı özal da gaze- tecilerin "Tavsiyenizin kabul edi- leceğinden umutlu musunuz?" sorusuna, bir an duraksayarak "sonı yok" karşüığım, verdi. Ifetki isteğinde tehlike yatıyorANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın TBMM'deki açış konuş- masını değerlendirirken, "Öal- ın yetki isteğinde tehlike var. Ül- keyi savaşa götürebilir. Yeni bir görevle karşı karşıya" dedi. Inö- nü, dün sabahki SHP grup top- lantısında yaptığı konuşmada da, Özal'ın açış konuşraasını yapacağı TBMM oturumuna "dikta rejimi- ni getireceğini gördnkleri için kaalmadıklannı" söyledi. özal'ın TBMM'den yeniden yetki istemesini "Tehlike olmaya drvam ediyor" diye değerlendiren SHP lideri, bundan bir süre önce hükümetin benzer bir yetki istedi- ğini, şimdi bu yetki ısteminin ar- kasında Özal'ın olduğunun orta- ya çıktığını anlatarak bunun ge- rekçesini sordu. Inönü, "saldın şartııu bağh olmadan, yurtdışına asker gönderilme yetkisi fetenmesinin" hiçbir gerekçeye da- yanmadığını, nereye gönderilmek istendiğini açıklamadığını da vur- guladıktan sonra "Sayın Cumhur- başkanı'nın böyle hiıkümet adına yetki istemek gibi bir yetidsi yoktur" diye konuştu. Inönü, bu- nu herhangi bir cumhurbaşkanı- nın söylemesinin belki "tavsiye" niteliğinde anlaşılabileceğini an- cak özal için böyle bir durumun söz konusu olmadığını dile getir- di ve "Şimdi Özal böyle bir saldı- n olmadan yetki istiyor. Gerekçe göstermtden kime karşı asker göndereceğini •çıklamadan isti- yor. Ülkcyi savaşa götürebilir. Teh- like budır. TBMM şimdi yeni bir görevle karşı karşıya" dedi. Böy- le bir "genel yetkinin" hükümete devredilmesinin mümkün olmadı- ğım, bunun anayasal olmadığını savunan İnönü, özal'ın böyle ya- parken birük ve beraberlikten söz etmesini de eleştirdi. Inönü, Cumhurbaşkanı'nın anayasal sınırlar içinde kalmadı- ğını bu nedenle de oturuma katıl- madıklarım, yaptığı konuşmayla da bu konuda ne kadar haklı ol- duklaruun ortaya çıktığını bildir- di ve "Sayın Özal'ın konuşması geçmiş icraatın bir övgüsü olarak ortaya çıktı" dedi. SHP lideri her cumhurbaşkanının geçmiş dö- nemden bahsedebileceğini, taraf- sız bir cumhurbaşkanının ağzın- dan yapılacak bu tür değerlendir- melerden herkesin yararlanabile- ceğini, ancak özal'ın "bir parti başkanı gibi davrandığını" söyle- di. özal'ın cumhurbaşkanı seçil- diği gün de "düşonce özgürlüğünden" söz ettiğmi, dün- kü konuşmasında da yine bunun üzerinde durduğuna dikkat çeken Inönü, hUkumetin üzerinde yetkili olan bir cumhurbaşkanının "bir yıldan ba yana neden bunun ger- çekleştirilmesi için girişimde bu- lunmadığım" sordu. tnönü, bu- nun Özal'ın "samimiyetsizliğioj" orta>-a koyduğunu da öne sürdü. Pikta rejimine gidiş SHP Genel Başkanı Erdal Inö- nü, Cumhurbaşkanı Turgut Özal- ın açış konuşmasını yaptığı TBMM oturumuna "dikta rejimi- ni getireceğini gördükleri için katılmadıklannı" söyledi. İnönü, "Özal, olan olmayan bütün yetki- lerini kullanarak berkesten güçlü olduğu izlenimini verebilir, ama halktan güçlü olamaz" dedi. tnönü, partisinin dün sabahki grup toplantısını açış konuşmasın- da Dünya Barış Günü nedeniyle duzenlenen etkinliklerin vaülikler- ce yasaklanmasını sert bir biçim- de eleştirdi. İnönü, "Bu nasıl yak- laşım, bu nasıl anlayış? Bu çağdışı bir yaklaşım. Bu çağdışı yaklaşı- ma kendini kaptıranlan şiddetle kınıyorum" dedi. İnönü, dünya- daki gelişmelerden habersiz tek ik- tidarın Türkiye'de olduğunu, bu nedenle valileri de kınadığını an- latırken banş etkinliklerini yasak- lamanın "ne anlama geldiğini" düşünmelerini istedi. İnönü, Özal'ın TBMM'deki ko- nuşmasına değinirken de "Sayın Özal'ın bugüne kadarki davranış- lan anayasal bir çerçeve içinde cumhurbaşkanı niteüklerini taşı- saydı bu konuşmayı zevkle iderdik" dedi. İnönü, özal'ın se- çilmesinden başlayarak rnilli ira- deye saygı göstermediğini, demok- rasi kurallannı göz ardı ettiğini, muhalefeti bir iktidar partisi söz- cüsü gibi suçladığını, bütün bun- ların, Özal'ı dinlemelerine engel oluşturduğunu söyledi. İnönü, Özal'ı anayasa sınırları içine bir kez daha davet '• ierken de şunla- n söyledi: "Böyle bir hareket, bir fîili baş- kanlık sisteminin yetkileri gibi beı konuyu kapsıyor. Ama hiçbir ko- nuda sonımlu olmuyor. Yetkili ama sonımsuz bir cumhurbaşka- nı davranışıu kabul etmeyeceğiz. Bu davranışın eninde sonunda Türkiye'ye bir dikta dönemini ge- tireceğini gördügümüz için katıl- mıyonız." İnönü, dün akşamki TBMM kokteylinde konuya ilişkin gaze- tecilerin sorularını yamtlarken, "Başkalarının hayatları üzerine kumar oynamaya kimsenin bak- kı yoktur" dedi. İnönü şöyle konuştu: "Akbulut, 'görüşümüz değişmedi' diyor, ama yetki ile il- gUi tekJifî getireceklerini söylüyor. Bu ülkeyi ve kendilerini sonımlu- luk altına sokmaktır. Emir alma- lan gerekmeyen bir yerden emir alıyorlar. Yetkili etkisiz sözü tam ona uyuyor. Yukardakinin söyle- dikJerini emir zannedip karşı çık- mıyor. Bir başbakan bunu yapar mı? Böyle başbakan olur mu?" İnönü, Akbulut'un "Görüşü- müz değişmedi, ama cumhurbaş- kanının isteğidir" sözlerine de de- ğinerek, "Yani özürii kabahalin- den büyük. Bu kadar sakat bir du- rumda insan nasıl durabilir? tnan- raadıgı bir şeyi nasıl yapar" diye sordu. SHP lideri, "ANAP'h millerve- killerine bir uyannız olacak mı?" sorusuna da şu karşıhğı verdi: "Bu tür şeyler aksi tesir yapar. A.NAPIı miller>ekilleri yaşlı baş- lı, okuduğunu anlayan insanlar. Biz oknyup anlıyoruz. Bizim söy- lememize gerek yok. İnandıklan doğnıltnda oy versinler yeter. Ku- mandanlar cephede emir verir, ama burada kumandan da yok. Böyle bir şey nasıl yapılır, böyle bir emir nasıl yerine getirilir?" IŞIKLAR'A ANAP ALKIŞI — Cumhurbaşkanı Özal, muhalefetin katılmadığı Meclis'in açılış oturumunda hükümete yetki önerisinde bulunurken bağımsız milletvekillerinin protestosuna ugradı. Bağım- sız Kemal Anadol. Özal'a, "Sen tavsiyede bulunamazsın. Millet ira- desinin üstünde degilsin" diye bağırdı. HEP Genel Başkanı Fehmi Işıkbr da "silah zonıyla yönetime gelen bir cumhurbaşkanı için ayağa kalkmalanna rağmen muhalefetin salonda bulunmamasını" eleştir- di ve ANAP'lılarca alkışlandı. Bu arada dinleyici locasında bulunan Mehmet Ugur ve Beşir Oğe adlı kişilerin de Özal'ın sözlerine "O za- man neden yetki istiyorsun" diye bağırdıklan duyuldu. (Rıza Ezer) DEMIREL Ozal, anayasayı hiç anlamamış ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — "Körfez'e asker gönderil- mesi konusunda hükümete yetki verilmesini" TBMM'ye tavsiye eden Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a karşı çıkan DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, "TBMM'nin yetkileri devredile- mez. Bu yetki Medis'indir" dedi. Özal'ın anayasanın 92. maddesin- deki yetkinin hükümete devrini is- temekle "anayasayı hiç anlamamış" olduğunu söyleyen Demirel, "Daha önce istenen yet- kinin mucidinin böylece kim ol- duğu ortaya çıktı" diye konuştu. DYP lideri, dün sabah yapılan grup toplantısında TBMM'nin dünkü açılış oturumuna katılma- ma gerekçesini açıklarken, "Ozal 1 ın yapûgı milli biriik şantajma ka- pdirsak millet iradesini tanımanuş oluruz" değerlendirmesini vaptı. Özal'ın konuşmasım TV'den de izlemeyen Demirel, partili millet- vekillerinden bilgi aldıktan sonra DSP GENEL BAŞKANI KÖRFEZ KRİZİNİ DEĞERLENDİRDİ Ecevit:Akbulut'un sözleri telılikeli ve sakuıcah yaptığı değerlendirmede, silahlı kuvvetierin yabancı ülkelere gön- derihnesine TBMM'nin karar ve- rebileceğini anımsattı. Demirel, "Durup dunırken bu yetkinin hü- kümete devredilmesini istemek, anayasayı anlamamış olmaktır. Hoş Sayın Özal anayasanın nesi- ni anlamış ki?" diye konuştu. Özal'ın anayasayı sürekli ihlal ettiğini, hükümeti ise maşa olarak kullandığını vurgulayarak "Ma- lum önerinin tekrar gündeme ge- tirilmesiyle bunun esas mucidinin Sayın Özal olduğu da ortaya çıktı" dedi. De.nirel, TBMM'nin karar alraasının bir saatlik bir iş oldu- ğunu belirterek "Niye TBMM'den riyskârhktır" diye konuştu. DYP Genel Başkanı SiUeyman Demirel, TBMM'nin dünkü açüış oturumuna katılmama gerekçesi- ni "Özal'ın yapbğı milli biriik şan- tajına kapılırsak millet iradesini tanımamış oluruz" diyerek açık- ladı. özal, seçiliş biçimi ve davra- nışlanyla rejim dışına çıktığı için açılış törenine katılmadıklannı bildirdi ve TBMM kürsüsünün ar- kasmda yer alan "Hâkimiyet ka- yıtsız şartsız milletindir" şözünü anımsatarak "Sayın Özal'ın TBMM'de konuşması kabulleni- lecekse o yazıyı silmek lazım" di- ye konuştu. DYP grubu, TBMM'nin özal'lı DSP Genel Başkanı Ecevit, haftalık Tempo dergisinin sorulannı yamtlarken Akbulut'un 'Türkiye'ye saldırı olacağ yönünde istihbarat gelirse hiç beklemeyip vururız' sözlerinin 'çok tehlikeli, sakıncah ve talihsiz olduğmu' söyledi. ANK\RA (Cumhuriyet Büro- su) — ESP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ileiasbakan Yıldınm Akbu- tut arasnda Körfez krizi konusun- da "bir yetki tartışması geçmiş oUbileeğini" belirterek "Bu da karşılasıgımız dış tehlike orta- mında »ile Türkiye'nin ciddi bir rejim scunuyla karşı karşıya bu- lundu|ımuzu gösteriyor" dedi. Ecevit, "ürkiye'nin ulusal yaran- nın ölütünün yabancı devlet adamlaının alkışı olmaması ge- rektiğİE söyledi. DSP knel Başkam Ecevit, haf- tahk Tmpo Dergisi'nin Körfez krizineüşkin sorularını yanıtla- dı. Ecen, böyle dönemlerde Mec- lis'in yekilerinde direnilmesi ge- rektiğiE işaret ederek şöyle konuştı "Çüıü Türkiye'yi savaşa sü- riikleme yetkisi ister cumhurbaş- kanı, ister başbakan olsun bir ki- şinin elinde toplanırsa Türkiye'yi savaşa süruklemek isteyen devlet- lerin başkanlan o kişiyi alkışlayıp, duygulanm harekete geçirerek is- tedikleri sonucu alabih'rler. Cum- hurbaşkanı veya başbakan, istek- lerinizi yerine getiremem, Meclis izin vermez' dunımdan çıkmış olur. Böylelikle aslında baskılara açık bale gelir." Ecevit, 1974 yılında kendisinin başbakan olduğu döneme Kıbrıs Banş Harekâtı yapıldığı zaman ABD Başkam'ndan, lngiltere Baş- bakanı'ndan, eleştiri ve tehdit gel- diğine de işaret ederek "Tabii ya- bancılann bir Türk de% leti adamı- nı alkışlaması ber zaman kötüye işaret değildir, ama Türkiye açı- sından ulusal yaranmızın ölçütü, yabancı devlet adamlannın alkışı olmamahdır" dedi. Ecevit, Tempo Dergisi'nin "Türkiye'nin bir saldınya uğraya- cağı istihbarabnın alınması halin- de erken davramp saldırarak sa- vunma tezi hakkında ne düşünüyorsunuz" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Bütün dunyada olduğu gibi bi- zim istihbarat orgütümüz de baş- ka istihbarat örgütleri ile diyalog halindedir. Şimdi benim korkum kaygım şu; Başbakan'ın güvenilir istihbarat kaynaklarından Türki- ye'ye bir saldın hazırhğı olduğu bilgjsini aursam, sorumluluğu alıp Türk Silahlı Kuvvetleri'ni daha saidm olmadan harekete geçiririm sözü üzerine, CIA ve MOSSAD gibi bazı isühbaral örgütleri Tür- kiye'ye Irak'tan bir saldınnın baş- lamak üzere olduğuna dair istih- barat verebilirler. Bu şekilde Tür- kiye'yi bir oldubitti şekilde sava- şa sürüklemeye kalkışabilirler. Onun için Başbakan'ın bu sözle- rini çok tehlikeli, sakıncalı ve ta- lihsiz bir demeç olarak görüyo- rum. ABD, bize 'Irak kımyasal başlıkh füzelerini Türkiye üzeri- ne çevirmiş, elimizde uydu fotoğ- raflan, kesin belgeler var' diye bir istihbarat verirse, biz bunun dog- ruluğunu, yanlışlığuu denetleyebi- lecek dunımda degiliz. L'ydu bi- zim degil. ABD'nin. Kaidı ki o fü- zelerin bizim üzerimize çevrilmiş olması ateşleneceği anlamına gel- mez. Buna karşılık ABD'nin elin- de o tür fuzeleri havada etkisiz ha- le getirecek silahlar >ar. Öyleyse ABD, bize o silahlardan versin, başımızın çaresine bakalım." Körfez'de olası bir sıcak müda- halede, Türkiye'nin dışında kala- bileceğini de işaret eden Ecevit, Incirlik Hava Üssü'nden kaçak uçuşlar yapılabileceğine dikkat çekti. lncirlik konusunda dikkat- li olunması gerektiğini de bildiren Ecevit, Türkiye'nin birtakım pro- vokasyon ve kışkırtma tehlikeleri ile de karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Ecevit, Türkiye'den daha fazla katkı ve özveri istemenin haksızlık olacağını da kaydederek "Çünkü Türkiye Irak'a karşı en etkili ekonomik ambargoyu ablu- ka ölçüsüne varan bir biçimde uygulamaktadır" dedi. Türkiye ile Irak arasında çıka- bilecek olası bir savaş halinde TSK'nın tüm eksiklerine rağmen savaşm üstesinden geleceğine de dikkat çeken Ecevit, bazı hükümet yetkililerinin Türkiye'nin savaşa girmesi halinde bile zarar görme- yeceği yolundaki sözlerinin ger- çeklerle bağdaşmadığım da söyle- di. Ecevit, Ortadoğu sorununun başta Meclis olmak üzere, kamu- oyunda tartışüması gerektiğini de belirterek bu tür konularda dene- yinüi bulunan DSP ile Ortadoğu- ya ilişkin özgün görüşleri olan Re- fah Partisi'nden de yararlanılma- sı gerektiğini bildirdi. Ecevit, "Ortadoğu'nun gelece- ginin Türkiye dışarda tutularak" belirlenemeyeceğine de dikkat çe- kerken "Arap-Türk, Arap-İran, hatta Arap-tsrail ve Fiiisıin ayrı- mı gözetilmeksizin bütün Ortado- ğu devletlerinin bir araya gelerek Ortadoğu'nun gelecekteki yapısı- nı beliriemeye katkıda bulunma- lan gerektiğini" söyledi. Türkiye'nin Ortadoğu sorunu- nun çözümüne ilişkin olarak Fi- listin sorununu yeniden gündeme getirmesi gerektiğini de bildiren Ecevit, "Filistin sorunu lsrail'de de güvensizlik uyandıracak bir bi- çimde çozulmedikçe Ortadoğu so- runu çözülmüş olamaz dememiz, bunun bayraktarlığını yapmamız gerekir" dedi. Türkiye'nin ayrıca Doğu ile Batı arasında nükleer si- lahlann ortadan kaldınlması sü- recinin başladığı bir dönemde Or- tadoğu'da böyle bir sürecin bay- raktarlığını yapabileceğine de işa- ret eden Ecevit, Türkiye'nin güne- yinde olası olarak kurulabilecek bir Kürt devleti konusundaki gö- rüşlerini şöyle açıkladı: "Böyle bir devlet Kürtler acısın- dan çok zarariı olur. Çünkü da- ha doğarken Batı emperyalizmi- nin, tsrail'in çıkarlannı korumak ve kollamak için böyle bir devle- tin kunıimuş olacağı bellidir ve Ortadogu'da yeni bir huzursuzluk olacaktır. Türkiye'deki Kürt kö- kenli Türk yurttaşlanmızı da çok fedirgin edecektir." bir şey kaçırmak istiyorlar" diye açılış törenine katılmama karan- sordu. özal'ın bunu "dinamik nı dün Demirel'in başkanlığında politika" gerekçesiyle açıklaması- yaptığı toplannda oybirliğiyle al- nı "laf, palavra" diye niteleyen De- dı. Gruptaki konuşmasında millet- mirel, Türkiye'de cumhurbaşkan- lığı boşluğu olduğunu, özal'ın milli bütünlük sözlerini de sami- mi bulmadığını anlattı. Demirel, "Başkalaruıa tavsiyede bulunaca- ğına millete hakkını teslim etsin. Deri demokratik ülkeleri örnek gösterenlerin ervela kendilerine bakmalan lazım. Hem halkı inkâr edeceksin, hem ileri demokratik ülkelerden bahsedeceksin, bu vekillerine Körfez krizi ile ilgüi ge- lişmeleri, bu konudaki yaklaşım- larım da anlatan Demirel, 29 ey- lülde yapılması programlanan DYP Bûyük Kongresi'nin 24-25 kasıma ertelendiğini açıkladı. De- mirel, kongrenin büyük bir siyasi olay olarak planlandığını, ertele- me karannın Körfez krizinin iç politika>T örtmesi üzerine alındı- ğını söyledi. ELELE ÇOCUK KÜLUBU 6-12 yaş 1990-1991 kış dönemi kayıtlan başlamıştır. (1 cyliU-7 eylül) * İlkokul çocuklanna yarım gün (sabah veya öğleden sonra) etüd sınıflan • Okula hazırlık ana sınıfı •* Ingilizce dersleri * Haftada bir buz pateni ve satranç dersleri •* Ayda bir kez gezi • Çeşitli sosyal etkinlikler Çolak Ismail Cd. Halimağa Sk. Na 22/5 SUADtYE Tel:3735330 \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle