Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 27ŞUBAT1990
Insanın Ozü ve Düsünce
Ozgürluğu
PROF. DR. NtYAZİ ÖKTEM tstanbul Ünivershesi
Ansto, ınsanı öbur canlılardan farkü kılan özel-
bğın dıl aracılığıyla açıklanan akıl gucü olduğunu
söyler tnsan, akla dayalı konuşma yetısıyle aıle,
devlet gıbı kurumlan kurar, değerlen yaratır, tüm
gereksınımlennı elde edebılmek ıçın çaba gösterır
Insanoğiu akiın etkınlıklenyle mutluluğa ulaşabı-
lır Bıreylen erdeme, ahlaka götüren yol da akıldır
Stoa Fılozoflan ıçın doğruyu, hakıkatı bıhm ve ak-
hyla tanıyan ınsan, nesnelenn öz ve esasını kavra
yınca, asla uygun davranışlarıyla ahlakı yaşam ıçı-
ne gırer
Descartes a göre "Akıl kadar adıl dagıtımı yapı
lan bır başka şey yoktur, çünkü herkes kendı ak-
lından memnundur" Gerçekten de akıl gunluk ya-
şamımızda en fazla övunduğümuz yetımızdır "Akıl
satmaktan" buyuk mutluluk duyar, sözumuz dın-
lenmeyınce kızar, gelışen olayları yorumlarken "za-
ten ben öyle demıştım" denz Kırnse "aklının her
konuya enşemeyeceğını" ıçtenlılde ıtıraf etmez. "En
büyuk hazıne akıldır" denz, hazınemıa pahalı sat-
mak ıstenz, bıigıçhk taslarız, duşuncenuzın >-ayıl-
masını ıstenz ama başkalarının düşflncelenne pek
tahammul edemeyız "Dur bakalım senın bu konu-
lara pek kafan çalışmaz", "cahıllıgı bırak, daha de-
neyımın, yaşın ne" denz Kendı duşüncemıze ters
gelen düşuncelerle karşılaşınca tehlıkelı bularak ya-
saklamalara kadar gıderız
İnsan özgur olmaya yargılıdır
Oysa yukanda belırttığımız gıbı, ınsanın özu ak-
lın ürünu olan düşünce ve onun dışavurumu olan
dıl gücudur öz ve esasa aykın davranışlar yaban-
cılaşma ve yabancılaştırma anlamına gelır kı kaos
ve bocalamadan başka bır şey degıldır İnsana ve
onun özüne aykın tutumlar ona ıhanetjn en düşıik
düzeydekı göstergesıdır Ahlaksızlıktır Çağdışılık-
tır Düşünce özgıirlüSıinü bız bu baglam ıçınde de-
jerlendırmekteyız
Insanın özüne aykın davranışlar sosyo-polıtık açı-
dan da ahlaksızlık olduğundan, ayıplanmalan, tep-
kıyle karşıJamalan kadar doğal bır şey yoktur İn-
san yapısını, özunu göz önünde bulundurmayan sı-
yasal rejımier tepkıler sonunda tanh sahnesınden
yok olup gıderler Dunvadakı özgürleşme hareket-
len, ınsanın özune ıhanet karşısında duyulan kıt
lesel tepkılerın unınudur Akıllı ıktıdarlar, ınsanın
özüne aykın yasalaştırma gınşınıınde bulunmayan-
lardır Aksı takdırde, Prof Dr Muncı Kapanı ho-
camızın deyımıyle hızla gınlen "ınsan hakları
çagında" tez elden yıtıp göçerler Otorıter ıktıdar
ların bır bölümu özgurlükler yelpazesını açmakla
gılçlennı bır süre daha sıirdurebıleceklennın ve bö>-
lelıkle ılerıde yumuşak duşuşler ıçınde olacaklan-
nın bılıncındedırler Ekonomık ve sıyasal duşuşler
ıçınde olacaklannın bıüncındedırler Ekonomık ve
sıyasal zorlamalann ötesınde ve dışında Doğu Av-
rupa ülkelenndekı degışımlerde yönetıcıler belkı de
"ınsanın özune" aykırı davraruşlarla sıyasal yapı
lannın yıkılacağını fark etmışlerdır Bunu fark et-
meyenlerın sonu gözler önündedır Tanhsel zorla-
malar, "esyanın tabıatı", "ınsanın özu", onu zın-
cırlerını kırmaya götürmektedır özgurlük ınsanın
kaçınılmaz yazgısıdır Insan, Sartre'ın deyışı>Ie "öz-
gür olmaya mahkûmdur"
Hukuk, düşünce özgurlüğune
mfldahale etmemeli
Gdruluyor kı ınsanın özu olan düşünceye sınır-
lar çızmek çağdışılık, ahlaksızlık ve akılsızlıktır öze
ve esasa aykın davranışlar yanlış olmalan nedenıvle
her zaman ıçın tehükelıdırler ve ınsanlan kötüluk-
ler, savaşlar ve kargaşa uçurumuna suruklerler
Düşünceye aslında set çekılemez Düşunee gucu,
zaman ve yer koşullannın dar boyutlarının çok öte-
sıne tasmaktadır önemlı olan düşüncenın dışavu-
rumudur tçte kalan düşünce, hukuk açısından so-
run oluşturmaz, çunktı hukuk ıç âlemJe ılgılenmez,
ılgılenemez Sonsuz boyutlu düşüncenın, boyutla-
nna uygun olarak dışa taşması, evrenselleşmesı ge-
rekır Zaten dışa yansımayan duşunce bır anlamda
yok demektır O halde düşünce ve anlatım özgür-
lügü ıç ıçedır Anlatım sadece sözsel degıl bıçımsel
bır görünüm ıçınde ortaya çıkar Bu nedenle eskı
deyım olan "ıfade özgürluğu" belkı de anlatıma kı-
yasla daha kapsamlı olarak kavramı dıle getırmek-
tedır Düşünmek ve bu duşunceyı sözsei, bıçımde,
görsel, şu ya da bu tarzda ıfade etmek, dışa yan-
sıtmak
tfade ya da anlatım çok yakın, hazır, önlenmesı
çok güç tehlıkelere yol açmakta ıse zaten eylemın
suç halıne dönuşmesı söz konusudur Hukuk, an-
cak burada müdahale edebılır Bunun dışında hu-
kuk asla ve asla düşünce ve anlatım özgıirlüğüne
müdahale etmemelıdır
Düşünce özgıirlüğunün karşısında oianiar sade-
ce sözsel anlatıma değıl, bıçımsel olanına da karşı
çıkmışlardır 1950'lerde ya da daha öncelen komu
nıstler "kırmızı kravat" takmışlar, böylelıkle Mark-
sıst öğretıye bağlı olduklanru, bıçımlerıyle de ıfa-
de etmeye çalışrnışlardır Düşünce özgürlüğünün
karşısında oianiar, bunun raasum bır "kırmızı kra-
vat takma" olayı olmadığını söyleyerek, bu tıp gı-
yım tarzının yaygınlaşmasıjla komünıst devletın
"yaz-kış" geleceğını savlayarak, onları hapse tık-
mak ıçın kolluk guçlerıne ıhbar ve çağınlar çıkart-
mışlardır Benzer baskıya 12 Mart sonrasında "Sta-
bn bıyıklüar" maruz kalmıştır Kurksuz parka gı-
yenlerın komunıst, kurklulennın ıse faşıst kıtlesel
hareketler ıçınde olduklan söylenmıştır Belkı bun-
ların hepsı doğruydu, onlar Stalıncı, komumst ya
da faşısttı, duşüncelennı sözle, yazıyla anlattıklan
kadar gıyım ve kuşamlanyla da ıfade etmekteydı-
ler ve belkı de öbur gruplar ıçın tehlıkelıydıler Stahn
bıyıklannı yolup parkalan yırtıp atınca komunızm
tehlıkesı onlar açısından önlenebılırdı
Bugun de teokratık düşüncenın yandaşlan örgut-
lu bır bıçımde türban takmakta, çarşaf gıymekte-
dır Boylebkle duşüncelennı bıçımsel olarak ıfade
etmektedırler Arkalannda da dış güçler olabılır, kı
kanımızca \ardir, dunya sıyasal konjonkturü ıçın-
de her zaman, her yerde dış güçler bulunmuştur
Walesa'nın arkasında papaiık, Benazır'ın desteğuıde
ABD, Romanya'da SSCB vardır Bızde de tanh bo-
yunca muhakkak bır tarafımızda dış guçler olmuş-
tur Bızı, Tanzımat ve Islahat fermanlanna surük
leyenier dış guçlerdır 12 Mart'ın, 12 E>lül'un dış
güçler tarafmdan pJanlandıgı hâlâ söylenmektedır
Önemlı olan dış guçle olan ılışkılerde karşıhklı çı
karlan ıyı dengelemek, sömunılmemektır "Her yer-
de dış güç \ar" anlayışıyla yasaklamalara gıtmek
çok kolaydır Yasağın olduğu her yerde ınsanın ozu-
ne ıhanet gundeme gelır
Çifte ölçu yanlışlıgı
Saglıkh toplum yapısı, tam özgurlukçu bır ortam
ıçınde gerçekleştınlebılır Dınamık güçler yasakla
yıcı yasalara sutlannı dayayarak değıl guçlü bır dü
şünsel örgutlenmeyle çağdışı davranışlann önune
set çekebılırler Çıfte ölçu (standart) özgürlükçü
lükle. çağdaşlıkla bağdaşmaz Koşullar ne olursa
olsun özgurlük bır butundur Devredılmez, vazge
çılmez hakların güvencesı olan özgurlüğun derece
len olamaz Bır ulkede özgurlük ya vardır va da
yok Ülke koşullanna göre durumu ele almak an-
layışı, o koşullan değerlendıren kışının ya da gru-
bun subjektıf eğıhmlerıne gerekçe aramaktan baş-
ka bır şey degıldır 1982 Anayasası'nın kısıtlayıcı
hukumlerının arkasında bu anlayış yatar 12 Mart
ana>asa değışıklıklennın gerekçesmın temel felse-
fesı "özgurlüğun lüks olması ya da sosyal yapımı-
za bol gelmesı" ıdı
Türban olayı, boyutlan ıtıbanyla çok önemh bır
sıyasal ıvrae ve ıvdırmenın ürünüdur 12 Eylül son-
rasında anayasal güç ve desteğı sağlayan Rabıtacı
fanatık dıncı kesım büyük emeller peşındedır On-
lar ıçın türban, Ayasofya bır sımge, bır oyuncak-
tır Ne var kı bu oyuncağın da aletı olmamak gere-
kır Duygusal davranıslarla "yasaklayın" demek ka-
mmızca özgurlük büıncınden uzaklaşma, özgurlük
ve ınsanın özu felsefesıyle çelıjkıye düşmek de-
mektır
llerıcılık ve özgurlükçulükte yasaklama yoktur
Yasaklama kolay ve basıt bır yöntçmdır Çağdaş du-
şünce ve felsefeyı yaygınlaştırarak yapılacak muca-
dele belkı daha güçtür, ama daha köklü ve sağlam
olduğu kadar, çelışkısız bır yoldur Neden Islam-
dakı Özgörlükçu yorumlar, Batı felsefelenyle para-
lellıkler kurularak ^ygınlaştınlmıyor' Neden ts
lamın özgürlükçü yorumculan, Ibnı Ruştler, Mu-
hammed Abduhlar, Fahrettın Razıler gereğı kadar
mcelenmıyor'' Neden bu fUozoflar açısından örtun-
menın bır sorun oluşturmadığı söylenmıyor9
Ne-
den Islam ıçınde davranış ve örtunmeye ılışkın ayet-
lerın sosyolojık yorumla çağdaşlaştınlabıleceğının
olanakh olduğu behrtılmıyor9
Inanç sahıplen ıle kurulması olası dıyaloğun bal-
talanmamasının, doğru tutum olduğu kanısında-
yım
Çağdışı "kara seslerle", efsuncularla, yobazlar-
la, nltsucülerle ve onlann yoluna kendılennı bılınç-
sızce kaptıranlarla düşünce boyutunda mücadele et-
mek gerekır, yeter kı ıyı duşunmesını bılelım, fel-
sefe ve kultürün verılenyle donatık bulunahm, ın-
sanın özüne saygı gösterehm
Soouç
Yapılacak ış açık ve kesmdır Başta 1982 Anaya-
sası, butunlüğü ıçınde yenıden gözden geçınlmeiı
ve tum antıdemokratık maddeler ayıklanmalıdır
Bunun ıçın ılencı güçlenn yoğun bır kampanyaya
gırmesı gerekır Buna koşut olarak TCK'nın 141,
142,163 maddelen ıle tüm yasalardakı düşünce öz-
gürlüğünü sınırlayan maddelenn kaldırılması ıçın
vakıt yıtırmeden çalışmalar başlatılmalıdır
Ondan sonra "hodn meydan" Emınım kı akıl ve
sağduyu, özgürlükçü ortam ıçınde çok daha fazla
özünu bulacak ve kaos kozmoza dönüşecektır
Toplumsal banş ıçın hoşgörü ortamına gırmek
zorundayız Düşünce ve anlatım özgurlüğılne say-
gı göstermebyız Ancak onlar da bızım düşünce ve
anlatım özgürlüğümuze saygı göstermelıdırler On-
lar nasıl güçlü örgütlenmeler ıçındeyse bız de ör-
gutlenmelıyız Bayıağımız ve gücümüz, ınsanın ozü
olan duşunce ve özelhkle çağdaş düşünce olmalı-
dır Asla ve asla yasaklamalan sırtımıza almaya ıh-
tıyacımız yoktur Bız "safdıl" değıl, özgurlük bı
lıncını özümseyen bır gücüz
HESAPLASMA
BUBHAN ABPAD
Gülersoy'la Söyleşi
Çelık Gülersoy'la dortte bır yuzyıldan ben tanışırım Bu yakınlık
dolayısıyla bır gerçek yaşadım Dostluğumuz gelışerek surdü
Daha da sürecek Bu dostluğun temel taşları, Istanbul sevgısı
ve kıtap sevgısıdır Gulersoy bır sure önce açılan Istanbul Krtap-
lığı dolayısıyla şunları söylüyor
'Kıtaba karşı oldum olası bır susuzluk duydum Kendımı bıl-
dım bılelı bu boyiedır 4 yaşımdayken ablam bana alfabeyı öğ-
rettı llkokula başladığımda ıkı ağabeyımın ortaokul tanh kıtap-
larını okuyor ve kendı derslerımızde kalkıp o bahıslerı de anlat-
tığım oluyordu
Oturduğumuz Yıldız semtınm çarşısı olan Beşiktaş'ta ıkı krtapçı
- ktrtasıyecı, ama bır de eskı kıtap satan vardı Vıdın Eczanesı-
nı geçınce, Sınan Paşa Camısı'ne gelmeden kuçuk bır dükkân
Satıcı, tombalak kafalı yaşlı bır adamdı Hemen hıçbır muşterısı
olmazdı Kendısı de ıyı havalarda kapıya sandalye koyup oturur,
gûneşlenırdı Aşağı yukarı tek 'mudavımı' bendım Yıl 1946, ya-
şım 16 Evde ılk kıtap dolabıma 17 yaşımda sahıp oldum Ku-
rumda lıse öğrencısı bır çırak olarak çalışmaya başlamıştım ve
10 lıra aylığım vardı Duvara çakılı camlı dolap 40 lıraya çıkmıştı
Remzı Kıtabevı nın klasık çevırılerı, Arpad Yayınevı nın küçük
boy kıtap yaymları Iskıt'ın cıltlı sozluk ve ansıklopedılerı gozü-
mu okşuyordu 1949 da kan tükürdum O en umutsuz gunlerde,
acılı anneme 'Anne umudunu kesme ben adam olacağım' Bır
gun bu şehre bır kıtapHık yapıp armağan etmek de en büyuk eme-
lım benımi' demışım
1
Geçenlerde anlattı 1958'de hukuk dıplo-
mamı aldım'
Çelık Gulersoy un çocukluk rüyası gerçek oldu O şımdı ıkı
yoldan kıtap sevgısını yürütuyor ve gelıştırıyor Genel Müdur ola-
rak yonettığı Turıng adını taşıyan yayıniarın uzun bır geçmışı var
Türk yazarlarının Istanbul ıçın yazdıklan ve yabancılann Istan-
bul üzerıne yazdığı kıtapların sayısı otuzu aştı Bunlar arasında
Çelık Gulersoy Saıd N Duhanı Iffet Evın, Haluk Şehsuvaroğ-
lu, Rakım Zıyaoglu, Afıf Yesarı Çelal Esat Arseven, Jak Dele-
on gıbı ünlü yazarlann adları var
Çelık Gulersoy Istanbul sevgısının nedenlerını ve ayrıntılarını
şöyle anlatıyor
1960 lı yıllar başında ılk yurtdışı gezılerımı yaptım O yıllar be-
nım ış ve para durumumun duzelmeye başladığı, ama Istanbul'un
da her açıdan tahnbıne geçıldığı dönemdı Her yıl bır kırlrğın
papatyalığın doldurulması ve bır sevımlı eskı sokağın beton apart-
manlarla boğulması benı kederlere duşüruyor, Avrupa'da gor-
düklerım ıse yerlı yerınde duran kışılık sahıbı kentler ve zumrut
yeşılı ormanlar acımı arttırıyordu
Bu gezılerde bır şey daha farkettım, her sehırde pek çok kı-
tapçı vardı Bır kaç tane de Antıquarıat, yanı eskı kıtapçı Bunlar
Beşıktaş'ta camının yanında tozlu ve kohne dukkâna da benze-
mıyordu Halı doşelı tahta zemınlerı, gravûrler asılı duvarlan ve
sadece raflara depıi cılalı orta masasına dızılı temız yuzlu cıltlı
krtaplarıyla saygı uyandıran sessız bırer kültür yuvası ıdıler Bu-
raların seçkın atmosferıne tutulmuştum Iskandınavya'dan Ital-
yan çızmesının ucuna otuz yıllık gezılerımde ılk uğrağım hep bu
köşeler oldu
Istanbui tanınmaz hale gelırken onu, yanı dogduğum değıl,
ama gozümü açtığım ıçınde önce verem olduğum, zaman za-
man mutluluklar duyduğum, kucak açtığım bu şehrı hıç değılse
anılarda bılgılerde ve resımlerde yaşar hale getırmek ıçın hak-
kında yazılm/ş her dılde kaynakları topladım Bır başka savaşı
da, 3 yıl önce bınasını yapma uğruna verdıkten sonra, kapıları-
nı şımdı dünyaya açabılıyorum
1947'de duvara çakılı camlı dolabın buyük bır yapıya dönuş-
mesı benı duşuncelere salan bır mutluluk
Çelık Gulersoy'a ne mutlu
1
Ikı rüyası da gerçek oldu Çelık Gu-
lersoy'un Istanbul'un gorkemlı geçmışını sımgeleyen, o yuksek
tanh değerlen hıçbır sayıyla anlatılamayacak Kalrtın kurtanlması
ıçın verdığı savaşımlar, yavaş da olsa olumlu sonuçlar getırme-
ye başladı
Son 10 yılda, Turıng Kulübün, bu alanda gerçekleştırdıklerı ve
hepsı de Istanbul'un güzel yanlarını butun panltısıyla gözler önû-
ne seren Turıng çalışmalarının olumlu sonuçlarını belgeleyen bır-
kaç örnek
Sarnıç Taverna, Istanbul Sanatları Çarşısı, Kanye, Karıye Otelı,
Yıldız Parkı, Malta Koşku, Pembe Sera Yeşıl Sera, Çadır Köş-
kü, Yıldız Parkı Kır Kahvelerı, Sarı Kosk, Beyaz Koşk, Pembe
Kösk, Emırgan Parkı Kır Kahvesı, Çamlıca, Hıdıv Kasrı, Bıra Bah-
çesı, Ahır Taverna
Çelık Gulersoy'a Istanbul savaşımı ıçın başarı dıleklerımle'
Bir Hukuk Savaşçısıııııı Anısına
Orhan Apaydın, onuruyla yaşadı ve doğru bildiği yolda
onurla savaştı. Bu uğurda nice zorluklara katlandı, nice çile
çekti ve arkasında namuslu ve ışıklı bır iz bırakarak hukuk
savaşçılarının galerisıne goçtu. Bıraktığı iz, geleceğin Turk
hukukçulanna uygarlık ve hukuk savaşı içın, "apaydın" bir
rehber olacaktır.
Prof. Dr. AYDIN AYBAY
Orhan Apaydın vaşamını toplumda hukuk
duzenının egemen olmasma adamış, ınançlı,
yüreklı ve a>dm bır Türk hukukçusu ıdı Onu,
yıtırışımızın 4'uncu yılında bır kez daha, sev-
gı ıle, saygı ıle anı>oruz Dostlarmm, yakm
latının onun ıçın kullandıkları en anlamlı sı
fat, kuşkusuz "hukuk savaşçısr sıfatıdır Ama
şunu da eklemeliyız Onun savaşı şıddete, ya-
kıp yıkmaya, ınsanlan yok etmeye yönelık bır
savaş değıldı Apaydın, her şeyden önce bır
"banş" tutkunuydu Içınde kavga ve dövuş ol-
mayan, ınsanların bırbırlennı öldürmedıkle-
rı, guvenlı ve adeletlı bır Turkıye'nın, bır dün-
yanın kurulmasının peşındevdı Kavgası ya da
savaşı bu ıdı Bu savaşın sılahlan da akıl, ze-
kâ, kültur ve sevgıydı Söz ve kalemdı Yaşa-
mı boyunca sadece bu sılahlan kullanrmş,
onurlu hukuk savaşını, yalnız bunlara daya-
narak sürdürmüştur Şıddete, can yakma>a,
>akıp yıkmaya her zaman karşı olmuştur
Ne yazık kı ona ve fikırlerıne karşı çıkan-
lann bır kesımının anlayışı böyle değıldı On
lar, uygarlık savaşımında bıle, hasma karşı her
turlü şıddetı kullanmayı meşru ve mubah sa
yan takımdı Kendı çıkarları ıçın toplumu ve
butun ınsanı değerlen "kirletmekten" kaçın
mazlar, çekınmezlerdı Onun ıçın duşuncesın
den ve sözunden başka hıçbır sılahı olmayan
uygar Apaydın'ı, olağanustu bır baskı döne
mının kendılenne ardına kadar açtığı kapıdan
geçerek kıstırma fırsatını kaçırmadılar He
men kuvvete ve şıddete başvurarak ve yıllar
yılı toplumda egemen olması ıçın onca uğraş
verdığı hukuku "tekmeleyerek", Apaydın'ı de-
mır parmakhkların ardına ıtıverdıler Kendı
lerıne göre sözde "bır şeylerı" kurtanyorlar
dı Çıkarlarının tehlıkeye duştüğu mancıyla
gözlerı öyle kararmıştı kı bu hukuk savaşçısı
nın kavgasının bızzat kendılen ve çocukları
ıçın de venlen bır uygarlık savaşı olduğunu bı-
le hıç anlayamadılar "Özel sıyası mahkeme-
lerın demokratık bır hukuk duzenınde yen
yoktur Yargıçiara polıtık rutelıkte görevler
yüklenmemelıdır", "Bağımsız adlıyede genel
mahkemeler dışında, bağımsız yargıçlardan da
olusan özel sıyaset mahkemelennın kurulması
demokratık anlayışla bağdaştınlamaz", "Ba
ğımsı/ mahkemelerde yargıianma temel ınsan
hakları arasında yer almaktadır B.V1 tnsan
Hakları Bıldınsı ıle Aırupa Insan Hakları
Sözleşmesı'nde belırtılen bu hakkın guvence-
sıru yargı yetkısınm bağımsız mahkemeierce
kullanılması oluşturur" dıven ve bu duşunce
lennı yaşama geçırmenın savaşını veren Apay-
dın'ın ne sözunu ne hedefinı kavrayabıldıler
Ve onu, butun bunlann tersıne bır uygulama-
dan geçırerek zındana attırdılar Hem de "Ba-
nş Davası" adıyla anılan ve bır dönemın yö-
netıcılerı ve'ıktıdarlan ıçın tek başına bır
"utanc nedeni", bır "kara leke" oluşturmaya
yetecek olan bır dava uydurarak
Bu karanlık dönemın şıddetı, O Apaydın'ı
yıldırmamışur Hukuk düzenındekı çarpıkhk
lan, ınsan hak ve özgurlüklerıne aykın kural
ve uygulamalann toplumun temel yapısım na-
sıl bozduğunu, düşünce açıklama özgürlüğü-
nün sımrlanmasının TUrk ulusuna neye mal
olduğonu, hukuksal güvencemn nıçın gereklı
olduğunu bıkmadan, usanmadan ve Turk dı-
lını en güzel şeklıyle kullanarak kendıne öz
gü sağlam ve ölçülu bıçemıyle durmadan an-
latmıştır Bütun yazdıklan, Türk Hukuk Ya
zım'nın en guzel en sağlam örneklen arasın-
dadır
Faşızmın ayak seslennın duyulmaya başla-
dığı sıralarda, Türkıve Barolar BırlığYnın An
kara'dakı bır toplantısı dolayısıyla bırhkte ol-
duğumuz yorucu bır çalışma gününün akşa-
rrunda bana şunları söyledığını anımsıyonım
"Butun bu olumsuz koşullara karşın ve başı-
mıza geiebıleceklerı bıle bıle mücadelemızı
sürdürmek zorundayız, başka yolumuz yok-
tur:'
Gerçekten başka yol tanımıyordu Son kez
cezaevınden çıktığında, yorgun ve hasta yü-
reğı ıle yıne o yoldaydı Üzgundu, yorgundu,
kırgındı ama yılmamıştı
Orhan Apavdm, onuruyla yaşadı ve doğru
bıldığı >olda onurla savaştı Bu uğurda nice
zorluklara katlandı, nice çıle çektı ve arkasın-
da namuslu ve ışıklı bır ız bırakarak hukuk
savaşçılannın galerisıne göçtü. Bıraktığı ız, ge-
leceğin Turk hukukçulanna uygarlık ve hu-
kuk savaşı ıçın "apaydın" bır rehber olacak-
tır
PENCERE
TURSEMIN REHBERUİINDE
LONDRA, ÖKF(M), CAMBRDGE
BOUHHEMOUTH,Bîi.lGHT0N.
HA5nKûSEXET£XCKEgi
DE SEÇKIN ÛILOKU1.LARINDAYA2W$
YADA BüTUN VILINÛIUZCE 06HCN1U
12TAK5İTTE ÖDEME
Improve your Englısh
Make Fnends ın a warm ınd
Fnendly country
Wbere the best Englısh ıs
spoken
BLUE FEATHER
SCHOOL OF
ENGLISH IRELAND
Tel 334 96 28 342 26 99
PK 26 Bahanye KADIKÖY
DEVAM
EDİYOR/
MÜZİK POSTASI
Jazz, Classıc New Age
CD'lerı ödemelı
gonderılır
Form ısteyınız
Adres Selçuklar Sokak
12/9 Akadlar I ETILER
80630 ISTANBUL
ÇELTEKLER BİR DAHA OLMASIN!
1980'den bu yana yuzlerce madencı, en son 68 maden
ışçısı goz göre gore ölume gönderıldı Işçı sınıfı bu
olayda sessız kalmamalıdır Dun onlara, yarın bıze,
ertesı gun dığer ışçı arkadaşlara
1
Bızler tum ışçılerı bu olay karşısında 'tavır" almaya
çağırıyor, onurlu miıcadeleye destek vermelerını
ıstıyoruz
Bu olayda, Yenıçeltek patronları ve sarı sendıka
yönetıcılen sorumludur
EDİP İPLİK İŞÇİLERİ ADINA NEŞE ÇETİNKAYA
Nufus cuzdanımı ka>bettım
Hukumsuzdur
ÖMER ERDOĞAN
Operator Doktor
DÜNDAR ATİK
Goz Hastalıkları Mutehassısı
Mua>eııelıaııe 12.00-18.00
IMaımırdeK Cad \o 151/7 Beşıktaş ISTA \Bl'L
Tel 158 03 01 E\ 3*8 66 20
I lllfı n laııdfMi dlıııı/
Abı
Sen her zaman bızımlesin
ve bızımle yaşıyorsun,
yaşayacaksın
Bunu hıçbır şey değıştıremez
Annen ve kardeşlerin adına
bacın
SİMtN TİMUROĞLU
•6ENELVFHEL4/VD/RLM& KUB5LAR
• TICARI İNûlUZCE
• TUR.IZM (NGILIZCESl
•BANKACILIKIN6IL1ZCE5I
•5INAV (OIRSLARI Cambndge
•Fırst Certrfıcate, Profıocncy,
•TOEFLjAfcELS(Soziu)
tıtr^em
INGİLİZLİSANOKULURI
OANIŞMA MERKEZİ
Cumhurıyet Cad 173/4 B Elmadag
80230 Istanbul Hılton Otelı Karş s
Te! 148 39 77 148 7943 148 28 49
Fax 132 97 29 Tlx 27498 tusm tr
LISKUR
SÜRÜCÜ KURSU
Surucu belgesı
bızden alınır
Kadıkoy. 336 02 79
Erenkoy 359 30 68
Maltepe 352 24 21
TJC
ISTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ
İSKİ
ISTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İHALE DUYURUSU
Asağıda ozellıklen belırtılen kapalı zarf ıle teklıf alma yontemındekı ıhale ıle ılgılenenler, ıhale
dosyasını İSKİ GENEL MÜDURLUĞU TICARET IŞLERI DAIRE BAŞKANLIĞI'nda gorebılır ve dosya
bedelını İSKİ GENEL MÜDURLUĞU merkez veznesıne yatırarak alabılırler
Isteklılerın şartnameye uygun hazırlayacakları kapalı teklıf mektuplannı ıhale tarıhınde saat 11 00'e
kadar aşağıda belırtılen adreste GENEL EVRAK MUDURLÜĞCl ne gınş, tanh ve numarasını ıçe
ren alındı makbuzu karşılığında teslım etmelerı gerekmektedır Teklıf zarfları saat 14 OO'te Ihale
Komı<=yon Başkanlığı nca açılacaktır
İSKİ
HO
V7327
V7267
V7245
V7119
Işin Adı
Ford oto yedek parçaları
2100 mt yuksek basınç
hortumu
2500 çıft çızme
2450 ad fırca komuru
Keşıf Bedelı
68 500 000
100 000 000
33 750 000
100 000 000
Ihale
Tarihi
631990
7 3 1990
8 3 1990
9 3 1990
Geçict
Temlnat
2 055 000
3000 000
1 012 500
3000 000
Dosya
Bedeli
20 000
30000
10000
30 000
Not 1- Postadakı gecıkmeler dıkkate alınmaz
2 İSKİ 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabı olmayıp ıhaleyı yapıp yapmamakta dıledığıne
kısmen veya tamamen yapmakta, uygun bedelın tespıt ve takdırınde serbesttır
ADRESI İSKİ GENEL MUDÜRLUĞÜ
Aksaray Meydanı 34410 Aksaray - ISTANBUL
TEL 588 38 00 (35 rtat)
TELEX 23923 ISU-tr
FAX 588 38 83
Lambada'ya Siyah Çorap
Gıydırdık...
Lambada dünyayı sarstı
Tango, rumba, samba gıbı Latın Amenka'dan çıktı lambada,
önce Avrupa'ya yayıldı, sonra Turkıye'nın kapısını çaldı, televız-
yonda gösterıme gırdı
Unlü Kaoma topluluğu, geçen akşam televızyonda, mılyonla-
ra lambadayı tanıttı
Nasıl bır oyun bu lambada''
Ust yanı çıplak bır delıkanlıyla, art yanı çıplak b<r genç kız, mü-
zığe uyarak vengeç gıbı yampırı yampın ve ordek gıbı paytak pay-
tak yürüyorTar
Lambada, ınsanın katıını kaynatan bır dans Vaktıyle tangoyu
seyrederken "neden styakta'*" dıye soran Fransız Başbakanı Cle-
menceau, lambadayı görse şaşkınlıktan kuçük dılını yutardı Hem
kolay bır ış değıl lambada, oynayanların ınce. çalak, guzel ve
usta olmalan dansın estetığını sağlıyor Göbegı ve kıçı yerlı ye-
rınde olanlann düğünlerde, gece kulüplennde, balolarda arabesk
ûzerıne göbek atıp gerdan kırmaları daha doğru bır seçımdır
Tanzımat şaırı ne demıştı
"Banka-ı hakıkat müsademe-ı efkârdan çıkar"
Süleyman Nazıf bunu değıştırdı
"Kabaklann çatışmasından kabak çekırdeğı çıkar"
Göbeklerın çatışmasından da lambada ç/kmaz, belkı bır baş-
ka dans oluşur
*
Oysa bır zamanlar pek moda olan tango çok daha kolay bır
danstı
Buenos Aıres ın aşağı mahallelerınden türemıştı tango, mü-
zığıyle şıırıyie, dansıyia halk kaynağından yansıyor, umarsız aşk-
ların yanık ezgılerını dıle getırıyordu Arjantın'den Fransa'ya sıç-
radı, Japonya'ya uzandı Tango, gıyımde, kuşamda, davranışta,
yaşamda bır tür romantızmın bıleşkesıne dönüştü Eskı Istan-
bul'da ahşap evterın sıralandığı arnavut kaldırımlarından sekme-
ye çalışan "asn" hanımların arkasından mahalle çocukları ba-
ğırırlardı
Tango tango, arkasında fıyongo
Yüz yüze (gerektığınde yanak yanağa) yapılırdı tango, erkek-
kadın ıhşkısınde maçoiuğun dansa yansımış bıçımı gıbıydı, 20'ncı
yuzyılın başından ıkıncı yarısına kadar surdü sonra gözden düş-
tü, yerını Amerıkan danslarına bıraktı ardından butün dünyada
y©m bır moda oluştu Artık çıftler bırlıkte dans etmıyorlardı, oyun-
culartoplu bıçımde tepınıyordu, sankı bebekler, kuklalar, robot-
lar pıstte tıtreyıp çırpınıyorlar ellerını kollarını, bacaklarını sallı-
yoriardı, bırlıkte jımnastık yapılıyordu davranışlar mekanığe do-
nüşmuştü
Lambada, bu ortamda patlak verdı
Tangoda, erkek kadını ıstıda pulu gıbı bağrına yapıştırırdı, lam-
badada bedenler bırbırıne gırıyor, butunleşıyor, bütunuyle kay-
naşıyor, cınsellık, oyunun devınımınde, mûzığın notalarında, her
bır adım atışta sezılıyor
•
Kaoma topluluğu gösterıme hazırlanırken bızım televızyoncular
demışler kı
— Böyle olmaz
— Nasıl?
— Erkeklenn üstu çıplak kalabılır, ama kızların altı çıplak kala-
maz
— Ne yapalım?
— Kapatıni
— Olmaz
Devletın televızyonundakı sansürcübaşı, en sonunda kızlara
sıyah çorap gıydırmış hamamın namusunu kurtarmış Televız-
yonun başına geçıp lambadayı seyredenler, Kaoma'nın kızlarını
kasıklanna kadar kara çorapla ızledıler
Ne kurnaz kışılerız
1
Hıle-ı şerıye dedın mı üstümüze yoktur, her şeyı kara kaplı kı-
tabaruydurmakta ustayız Lambada mı? Elbet efendım, o da ol-
sun' Kaoma mı? Buyursun gelsın, ama, şartlı
Demokrası gıbı ,
Dünyayı dolaşan Kaoma'nın kızlarına lambada dansında sı-
yah çorap gıydırmesını bılen bız evrensel demokrasıyı Türkrye'ye
buyur edıp kara çarşafın ıçıne nıçın sokmayalım? Hıle-ı şerıye
dedın mı, akan sular durur
RUHİSUSANATGECESİ
SABAHIN SAHİBİ VARDIR
5 Mart Pazartesıgunu,
saat2O3O'da
Istanbul Beledıyesi
CemalReşıtRey
KonserSalonu'nda
Biletler: Cemal Reşıt Re\ KonserSalonugışesınden
saglanabılır
ELEMAN ALINACAKTIR
Antalya-Antkoop Yenı Yerleşmeler 3204 Ada Konut Yapı
Kooperatıfı'nın 968 konutluk ınşaatı ıçın şantıye şefı
alınacaktır
1- Şantıye şefinde aranacak özelhkler
a) Yuksek mûhendıs mımar veya muhendıs mımar,
b) Şantıye şeflığı, kontrol ışlerınde en az 10 yıl deneyımlı,
c) Metraj-keşıf ve kesın hesap derteyımlı,
d) En az 10 personelı sevk ve ıdare edebılecek yetenekte,
e) Dört veya 6 yuklenıcı ıle muhatap olabılecek.
f) Oto ehlıyetıne sahıp
g) 32-42 yaş arasında ve çağdaş kışılıkte olması,
2- Iş 1 ay deneme sürelıdır
3- Deneme suresı sonunda 2 yıl sözleşme yapılacaktır
4- Ücret, deneme süresı sonunda lıyakata göre belırlenecek
ve tatmın edıcı olacaktır
5- Fotoğraflı ozgeçmış, dıploma fotokopısı arartan nrtelıklere
aıt belgeler, mûracaat sahıbı hakkında bıfgı alınabılecek ıkı
kurum veya kışının adres ve telefon numaraları başvuruda yer
alacaktır
6- llan tanhınden ıtıbaren 15 gun ıçınde mektupla
başvurulmalıdır
7 Başvurular gızlı tutulacaktır -
8- Başvuru mektupları 3204 Şantıye Sefi" rumuzu ıle
gönderılecektır
9- Şahsen yapılan başvurular dıkkate alınmayacaktır
ANTKOOP-3204 ADA YÖNETİM KURULU
ADRES:
Antkoop-3204 Ada Konut Yapı Kooperatıfı Başkanlığı Ismetpaşa
Cad Vartı Işhanı No 38 Kat 2 Antalya Tlf 111019
FAHRİYE ÜLKER (ARABACI)
ıle
ORHAN ÜLKER
evlendıler
25 2 1990
EBRUDbĞUNSALONUÇEKMECE/ISTANBUL