28 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 1987 • * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U Belirsizlik... (Baştarafı 1. Sayfada) bir haya oluşturulmuştur. Sayin Özal'ın, hernen ameliyat sonrasında sanki hiçbir şay olmamış gibi görevinin başına dönecekmiş ve aynen eski temposuyla çalışmaya koyulacakmış izlenimi kamuoyuna sürekli pompalanmıştır. Ama tutulan bu yolun arkası gelmeyince ve bir türlü de doyurucu bir açıklama yapılmayınca, ister istemez soru işaretleri çoöalmaya başlamıştır. Çünkü Sayın Turgut Ozal herhangi bir kimse değildir, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıdır; bu sıfatından dolayı da onun sağlığı bütün ülkeyi, hepimizi ilgilendirir. İşte bu yüzden, Başbakanın sağlık durumunun nasıl otduğu, ne gibi aşamalardan geçerek hangi sürede görevinin başına geleceği ve nasıl bir tempoyla yeniden işe koyulabileceği resmen ve açık biçimde bütün kamuoyuna duyurulmalıydı. Ama bugüne değin bu devlet görevi yerine getirilmiş degildir. Hükümet sözcüsü Sayın Hasan Celal Güzel'in gazetemize yaptığı açıklamayı da bu açıdan doyurucu bulduğumuzu söyleyemiyoruz. Bu arada ne yazık ki Başbakanın sağlığı, siyasal açıdan istismar konusu edilmiş ve iç politika tüketiminde kullanılmıştır. Bu da bir başka talihsizliktir. Bu alanda sergilenen bazı yöntemler, bizzat bazı 6nde gelen ANAP'lıları da rahatsız etmiş ve yakmmalanna yol açmıştır. Birtakım belli seviyeden yoksun davranışlar ve siyasal gösteriler, devlet ciddiyetine yakışacak bir açıklığa tercih edilmiştir, ancak yine de Özal kurmaylarının arzuladıkları sonuç ortaya çıkmamıştır. Bugün hâlâ politika odaklarınca geçerli olan kanı şöyle özetlenebilir: Siyaset sahnesinde belirsizlik, boşluk vardır; iktidar partisi ANAP ile hükümette dağınıklık göze çarpmaktadır. Onun içindir ki, Sayın Başbakanın sağlık durumuyla ilgili olarak geleceğe dönük doyurucu bir açıklamanın yapılması, belirsizliklerin giderilmesi yolunda bir ilk adım olabilecektir. •k R. Ecevit: Operasyon kaygısı Yurttaşlıktan aülanlara af çıkartakm Aylardır beklenen Rahşan Ecevit, Cumhurbaşkanı Evren görüşmesi dün gerçekleşti. Görüşmede daha çok Rahşan Ecevit'in görüşlerini anlattığı ve Evren'in dınledıği belirtiliyor. ANKARA (Cumhuriyet BUrosu) Aylardır beklenen gorüşme dun saat 11.00'de gerçekleşti, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit'i kabul etti. 45 dakika suren goruşmeden çıktıktan sonra Rahşan Ecevit, Çankaya Köşku kapısında bekleyen gazetecilere, "daha sonra ya/ılı bir açıklama vapacağım" söyieyerek, butün sorulan yanıtsız bıraktı. Rahşan Ecevit daha sonra Cumhurbaşkanı'na yurttaşlıktan çıkanlanlar için af önerisinde bulunduğunu yazılı olarak açıkladı. DSP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada Rahşan Ecevit'in Cumhurbaşkanı'na rejimle ilgili bazı görüşlerini sunduğu, partisinin kuraluş amacı ile özelliklerinı anlattığı bildırildı. Rahşan Ecevit halkı siyasette etkinleştirmeye çalıştıklannı, ancak halkın siyasi katılımı önünde hem anavasadan ve yasalardan hem de bazı çevrelerin tutumundan kaynaklanan engeller bulunduğunu belirtti. Rahşan Ecevit, özet olarak bazı örnekler verdiğini de açıkladı. Bu örneklere gore, universite oğrencileri partilerde çalışamıyor, öğretim üyelerinin siyasete katkıda bulunmaları onleniyor, sendikaların \e meslek kuruluşlarının yöneticileri partilere giremiyor, bazı şırketler, bankalar kendi personellerine yasaklar koyuyor, bazı devlet işletmeleri işçilerini partilere girmemeleri için baskı altına alıyor. Rahşan Ecevit'e göre ocaklar, bucaklar kapatıldığından parti yönetimlerine katılamıyorlar. Açıklamada daha sonra Rahşan Ecevit şu gorüşlere yer verdi: "Aynca, Sayın Cumhurbaşkanına, çok sayıda yuritaşımızın yurttaşlıktan çıkanlmalanndan doğan sakıncalarla ilgili gözlemlerimi sundum. Bu yuzden. ülkemiz aleyhinde çalışan ve aslında sayılan çok a/ olan bazı küçük gnıplann, kendilerine geniş taban oluşlurabildiklerini veya bulunduklan iilkelerin hükumetlerine, partilerine ve başka bazı kuruluşl&.ına. kendilerini gerçekle olduklanndan daha guçluy mus gibi gosterebildiklerini anlatarak, eğer yurttaşlıktan çıkarüanlar için geniş kapsamlı bir af yoluna gidilirse, dışarda çok zor durumda kalan, yurt özlemi çeken ve bazen de ister istemez ülkemiz aleyhinde çalışan gnıplann tuzagına düşen kiınseleri kurlarabilecegimizi; ulkemiz aleyhinde çalışanlann da. bu şekilde tabansız ve güçsüz bırakılmış olacagını söyledim." GÖRÜŞMENİN İÇERİGİ 45 dakika suren EvrenEcevit konuşmasının ılımlı ve olumlu bir hava içinde geçtiği, Çankaya'ya yakın çevrelerle DSP kulislerinde one süruldu. Konuşma daha ziyade, DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit'in çeşitli sorunlar üzerinde düşüncelerini ve görüşlerini açıklaması ile geçti. Cumhurbaşkanı Evren, DSP Genel Başkanı'nın görüşlerini bu\uk bir dikkatle dinledi, kimi konularda notlar aldı. Rahşan Ecevit, genel sorunların dışında iki konuya ağırlık verdi: Bu konulardan ilki yurttaşlıktan çıkarılanlarla ilgili bir genel affın gerçekleşririlmesiydi. Öteki konu ise siyasal örgutlenmelerin daha demokratikleşmesine yönelıkti. Cumhurbaşkanı bu konulara ağırlık veren Rahşan Ecevit'e olumlu ya da olumsuz bir davranış sergileyecek tavır takınmadı. Rahşan Ecevit işe, görüşmenin içeriği konusundaki ısrarlı sorulara, "İki kişi arasında geçen görüşmeyi, özellikle Sayın Cumhurbaşkam'nın söylediklerini açıklamak bana duşmez. eğer goruşmeden memnun isem, bu benim kişisel degerlendirmemdir" dedı. Bu arada DSP'deki parti içi muhalefet önderlerinden Celal Kürkoglu da bir açıklama yaparak, Rahşan Ecevit'in Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e yaptığı ziyareti eleştirdi. Kurkoğlu açıklamasında, "Artık DSP yönetkilerinin hiçbiri. DSP ile 12 Eylul partileri arasında en küçuk bir fark olduğunu iddia edemezler ve meydanlarda bunun edebiyatını yapamazlar. DSP Genel Başkanı'nı Cumhurbaşkanı'nı ziyaret etme mutluluğuna ulaşmakla, DSP'nin 12 Eylul partileri diye nitelendirdiğimiz partilerle arasında hiçbir fark kalmadığını da kanıtlanuş olmaktadır" gorüşune yer verdi. (Baştarafı 1. Sayfada) ların ayrı bir dili konuşması ve ayrı bir kultur vapısına sahip olmaları aynlıkçı teroristlerin sınır içinde de destekleyiciler bulmalarına neden oluyor. Bu nedenle "askeri çözumler dışında yol bulunması için. bölge halkımn özelliklerini ortaya çıkaran objektif ve sosyolojik araştırma" gerekliliği üzerinde duruluyor. Hukumet çevreleri son olaylann sorunun sadece sınır otesinden gelmediğini gosterdiğini kabul ediyorlar. Hukümete yakın kaynaklar guvenlik guçlerinin karşılarında hedef bulamamaktan yakındığını ve hedefin bulunması için istihbarat kuruluşlarının gerekli bilgi veremediklerini söyledi. Aynı yetkilüer konuyu şoyle dile getirdi: "İyi atıcılar yetiştiriyoruz ama vuracak hedefleri yok. Çünkü eylemi yapan kişiler eylemden sonra valandaşın içine kartşıyoıiar. Belki bakan Akbulut gittiğinde onunla tokalaşarak üzulduklerini soyluyorlar. İstihbaralın önemi böylece giderek artıyor. Ama MİT Başbakanlık'a bağlı. Polis 'benim istıhbaratım var' diyor. jandarma da oyle. Ama sonuçta yelerii bilgi alınamıyor. Aralannda koordinasyonsuzluk var. MİT, nokta operasyonu için bilgi veremiyor. Ama yetersizliğini de kabıd eemiyor. MİT : in bolgeye donük olarak yeniden oluşturulması ve geniş bir istihbaral agı kurulması gertkiyor." Ülkemizi çevreleyen sorunların hiçbirinin yeni çıktığı söylenemez. Bugün için yoğunlaştıkları açıktır, ancak Türkiye bunların tümüyie başa çıkabilecek güçtedir. Günümüzde birçok soru işaretinin çengellerini zihinlere asmasının temelinde bu sorunlar değıl, daha çok hükümet ve parlamentodaki dikkat çekici boşluk yatmaktadır, Bu durum, daha çok iktidann yaklaşımlanndaki ciddiyet boyutunun belirii ölçülerdeki yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Devlet hayatının duygusallığa yer bırakmayan bir devamlılığı vardır. • Sayın Özal'ın bir an önce sağlığına tam olarak kavuşarak görevinin başına dönmesini dilerken, değindiğimiz hususların da göz ardı edilmemesini temennı ediyoruz. toplantısından iki gün önce Taşdelen olayının meydana gelmesi sıkıyönetimin surmesine neden oldu. Hukumet olaya karşın sıkıyönetimin önceden planlandığı gibi kalkmasını isterken, askeri çevreler şu görüşü savundu: "Sıkıyönetimin şimdi kaldınlması askeri yönetimin sorunu çözemediğini resmen kabul etmek anlamına gelir. Bu da doğru degildir." Hükümet bölgedeki sorunun çozüm sorumluluğunun "artık sivil güçlere bırakılması ve gunahının da sevabının da aynı güçler tarafından yüklenilmesi" duşuncesini benimsiyor. Asker ve sivil guçler arasındaki koordinasyonsuzluk ve sosyal çözumler alınabilmesi için bunun gerekli olduğu kaydediliyor. Askeri çevreler ile hükümet arasında farklı duşünülen konulardan birinin de sınıra yakın yerleşim birimlerinin birleştirilmesi ve geri çekilmesi olduğu ortaya çıktı. Askeri çe\reler birleştirerek geri çekmenin guvenlik guçlerine hareket serbestisi tanıyacağını savunurken, hukumet çevreleri buna şu gerekçelerle karşı çıkıyor: "Bir avuç loprağı boşaltırsak oraya PKK'nin gelmesini kabul etmiş oluruz. Bu bolgeye sivil halkı sokmayacak mıyız? O zaman devlet olarak geri çekilmiş oluruz. Üstelik buraya sızan leröristler büyuk yerleşim birimlerini de tehdit etmeye başlarsa onlan da mı geri çekecegiz? Sadece sınır uzerindeUi 2030 koy güvenlik kuşagı olarak geri çekilebilir." GOZLEM UĞUR MÜMCU (Haştarafı 1. Sayfada) Bu aziz ve cefakâr millet yetim ve öksüz kalır:.. Çünkü, bu vatan tam üç kez Özal tarafından kurtarılmıştır. Biiir... 12 Eylül'den önce... İkiii... 12 Eylül'de... Üüüç... 6 Kasımda... 12 Eytül'den önce ülke "yetmiş serrte muhtaçf\\... Ekonomibatmıştı. IMF yetkilileri, "Düyunu umumiye tahsildartan" gibi gırtlağımıza çökmüşlerdi. özal, tam böyle günlerde "Hızır" gibi yetişti. "Hayöa bre" diyerek kolları sıvadı. "Sen çekil şöyle Süleyman Abi" deyip, "Hürriyet kahramanı Ispartalı Süleyman Bey"\ kenara çekerek, bütün sorumluluğu üzerine aldı. Tarihçilerin "Birinci 24 Ocak savaşı" diye adlandıracakları savaş o gün başladı. Sayın Özal'ın "Son bağımsız Müslüman Türk Devtetf"ni ikinci kez kurtarışı 12 Eylul günlerine rastlar. 12 Eylül bayrak harekâtı yapılmıştır. O gün özal, Genelkurmay'a çağrılır. Gelinceye kadar, askerler başbakanı atamışlardır. Başbakan Turhan Feyzioğlu'dur. Özal, "olmaz" der ve arslanlar gibi kükrer: Ya ben ya o... Başbakan yardımcılığına oyle atanır. Eğer 12 Eylül döneminde ekonomi tıkırında yürümüşse, Özal'ın yüzü suyu hürmetinedir. Çünkü bize kredi açan dış çevreler "özal" demişlerdir de başka bir şey dememişlerdir Ya "banker faciası" sırasında özal değil de, bir başkası başbakan yardımcılığı koltuğunda otursaydı ne olurdu? "İkinci 24 Ocak savaşı" 12 Eylül döneminde, özal'ın emir ve komutasındaki devlet guçlerinin anarşi ve terör ile birlikte enflasyon canavarını da yenmelerine verilen addır. Bu savaşın da başkomutanı ve mareşalı Özal'dır. Niçin Özal'dır? Çünkü, bilindiği gibi üstyapı, altyapıya bağlıdır. Anarşi ve terör, ekonomisi güçsüz ulkelerde başgösterir. Özal, altyapıyı, çarpıcı birkaç hamle sonunda düzeltince, anarşi ve terör ortamı da kendiliğinden düzelmiştir. Vatan, bu yüzden de Özal'a minnettardır! Özal, üçüncü kez vatanı. 6 Kasım seçimlerini kazanarak kurtarmıştır. Bu seçimi özal kazanmasaydı, "paşalann paşası" Sunalp seçilip başbakan olacaktı. Bu yüzden de Özal'ın demokrasiye katkısı unutulmaz. İçimden bir duygu geçiyor, daha doğrusu bir "kuşku"... Sakın Amerikalılar, özal'ı dış borçlara karşı rehin tutmuş olmasınlar? Vbk, şaka yaptım... Asıl kuşkum şu: Bu Amerikalılar, Özal'ı bizden koparıp alacaklar, göreceksiniz... Çünkü, doların değeri düşüyor, Arjantin gibi ülkeler de borçlarını ödeyemiyorlar. Amerikalılar bu işin içinden bir türlü çıkamıyorlar. işte bu yüzden, ne yapsınlar, "bypass" numarası ile Özal'ı alıp, bozufan ekonomilerini başbakanımıza düzelttirecekler. Ne hinoğlu hindir bu Amerikalılar... Siz bilmezsiniz... Hükümetten 6 yanıt (Baştarafı 1. Sayfada) bi hükümet programınır altı ana ağırlıklı konusundan birisi doğu ve güneydoğunun kalkınması ile ilgili tedbirlerdir Bunun dışında kısa, ona ve uzun vadeli güvenlik tedbirlerinin alınmasına devam edilmektedir. Hükümet olarak doğu ve güneydogu daki problemlerin önune geçilmesinin, ekonomik programların, sosyal düzenlemelerin hızla gerçekleştirilmesıne ve guvenlik tedbirlerinin suratle alınmasına bağlı olduğuna inanıyoruz. Bu konuda gerekli tum tedbirleri alıyoruz. 4. Aj nlıkçı terüristler dışardan mı geliyor, içerden mi? GL'ZEL Terörist eşkıya hem dışardan gelebilmektedir hem de içerden kendisini destekleyen teşvik eden çok küçük de olsa bir grup eşkıya bulabilmektedir. Ancak bölgedeki incelemeler ve istihbaratımız bu eşkıyaya halktan en küçük bir destek olmadığı yolundadır. Bunu memnunıyetle belirtebilirim. Esasen terörist eşkıya özellikle son zamanlarda kadın ve çocuklara yönelttiği insanhk dışı saldırılarla her Türk vatandaşının ve bütün dünyanın nefretini kazanmış bulunmaktadır. 5. Basılan köylerde başka dertler de var mıdır? GÜZEL Başka dertlerden kasıt ekonomik sıkıntılar, halkın çeşitli maddi dertleri ise bunlar, hükümetin ekonomik politikası çerçevesinde giderilmektedir. Eğer başka dertlerden kan davası vs. gibi bazı köyler veya aileler arası anlaşmazlıklar, sosyal sebepler varsa, bu, esas sebebi gölgelemeyecek kadar ufak kalmaktadır. Ama esas sebep bu degildir. Esas sebep, eşkıyanın planlı olarak dışardan tertiplenmiş bir şekilde masum haJkın uzerine saldırısıdır. 6. Devlette baştan aşagıya bir yönelim boşlugu mu dogmuşlur? GÜZEL Bunu daha önce çeşıtlı şekillerde ve zamanlarda ifade ettik. Kati olarak tekrar beyan ediyorum. Devlette hiçbir yönetim boşlugu doğmamıştır. Geçen gun Bakanlar Kurulu'ndan sonra yaptığımız ve Sayın Başbakanın da gorüntüsuyle katıldığı toplantıda kendısine de arzederek söyledim. Bakanlar Kurulu muntazaman toplanmış ve çeşitli önemli kararlar almıştır. Bu kararlar içinde mesela Türk Sılahlı Kuvvetleri'nin sınır dışında kullamlması karan, yani operasyon karan alınmıştır. Millet Meclisi'nde komisyonlarda ve genel kurullarda çeşitli önemli kararlar alınmıştır. Devlet mekanizması ıcra kuvvetiyle, yasama organıyla muntazam biçimde işlemektedir. Boşluk soylentilerinin hiçbir mesnedi ve geçerliliği yokıur" Hükümet Sözcüsü Güzel, "Başbakan yurda ne zaman dönecek. Ne zaman görevinin başında olacak" yolundaki ısrarlı sorumuza ise şu karşılığı verdi: "Ağzımdan tarih alıp sonra da 'bakın dönuş (arihi yine degişti' den*bilecegi riskini de göze alarak cevap vereyim. Sayın Başbakan a> sonunda Türkiye'de olacaktır." TÖBANK'a (Baştarafı I. Sayfada) önergesi TBMM BaşkanlığYna sunuldu. Önergede kunarma operasyonunda birçok noktanın karanlıkta kaldığına dikkat çekildi. önergede bankarun büyuk ortağı ve yöneticisi Sait Kemal Mimaroğlu'nun kardeşinin ANAP rnilletvekili olduğuna, bankanın danışmanı Ali Bozer'in Devlet Bakanlığı'nagetirildiğine de dikkat çekilerek, " b u dunımua bankanın kortanlmasında şahsi nufuzlann kötiiye kullanıldıgı düşüncesine yol açtıgı" kaydedildi. Bunun gerçek olması durumunda ilgili bakan ya da bakanlar hakkında Meclis soruşturması ya da gensorunun kaçınılmaz olacağı da belirtilen önergede, TÖBANK kurtarma operasyonunun yasalara aykırı yapıldığı, başta Sait Kemal Mimaroğju olmak üzere banka yöneticilerinin şahsi iflastan korunduğu görüşüne yer verildi. Önergede daha sonra şöyle denildi: "İstanbul Bankası, Hisarbank ve Odibank sahiplerine gösterilmemis bulunan koruyucu tavnn Mimaroğlu'na gösterilmiş olmasında, kardeşinin ve bir yakını ve iş arkadaşının bankayla ilgili pazarhgın ve degeriendinnelerin sürdügü bir dönemde ANAP'a geçmelerinin rolii olmuş mudur? Bankanın baük kredilerinin başlıca sahipkri kimlerdir ve bunlann borclan da konsolide ediiecek midir? Mimarogiu'ndan sonra muteber müşterileri de kurtanlacak mıdır? Bunlann açıga çıkması için TÖBANK adlı bankaya üç kamu bankasının ortak olmasıyla ilgili karar ve işlemlerin incelenmesi amacıyla bir Meclis araştırmaa açılması gerekmektedir. ' Devlet Bakanı Bozer, ANAP'a girişi sırasında TÖBANK operasyonu konusunda hiçbir görüşmenin cereyan etmediğini, buna ilişkin hiçbir şartın ileri sürülmediğini bildirdi. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) kanlar Kurulu 'na başkanlık etmesi.. Başkent, gtinboyu özetlenen bu üç siyasal olayı yaşadı. Kendi içinde ve doğrultusunda üçü de önemli. Türkiye'nin iç ve dış politikasına etkisini ilerde görebileceğimiz üç ayrı olay bir güne sığıyor. Her üç toplantıya kısaca göz atalım: "Başbakan ya da ana muhalefet liderinin eşi" olarak gerçekte Rahşan Ecevit, Çankaya Köşkü'nü iyibiliyor. Ancak, yedisekizyıldır ilk kez Çankaya yokuşunu tırmamyor. Bu nedenle, "biraz tedirgin, biraz heyecanlı". Sadece, eşi Bülent Ecevit'in "şu andaki siyasal konumundan, siyasal hakları elinden alınmış konumundan "dolayı değıl. Ama, bunun da etkisiyle, son biriki ay içinde "EvrenDSP gerginBğinden"dolayı da tedirgin ve heyecanlı. Taraflar için "oldukça guç" bir göruşme. Bir yanda "ihtilal yapmış, sonra Cumhurbaşkanı seçilmiş" bir Cumhurbaşkam. Öte yanda, "ihrilali yapan Cumhurbaşkanmın getirdiği anayasal ilkelerle siyasal haklan elinden alınmış bir liderin eşi". Gerçekten güç bir konum taraflar için. Üstelik, "nezaket ziyaretinin yapümamış olması"nedeniyle, gerek Çankaya'da, gerekseDSP'den alınan karşılıklt tavırlar var ortada. Bu nedenle görüşmenin en önemli noktası: Taraflar "eskiye dönük hiçbir tartışmaya girmiyor". Ne siyasal yasaklara, negeçmişe, ne de son biriki ay içinde Çankaya ile DSP arasında ortaya çıkan gerginliğe "taraflar girmiyor". Böyle bir konuyu "yokfarzediyor taraflar". tkinci önemli nokta: "Görüşmeden taraflar memnun ". Bununla birlikte, Çankaya'dan "sessiz tavır" görüşme sırasında kendini yine de belli ediyor. Dile getirilmiyorama, ' 'ortada bir şeyler var''. İşte bu nedenle "Evren suskun", sadece dinliyor Rahşan Ecevit'i. DSP Genel Başkanı'nı dinlerken "not almayı yeğliyor". Üçüncü önemli nokta: Diğer siyasal parti liderleri Çankaya Köşkü'ne çıktıklarında "Evren'le aralannda bir diyalog" başlıyor. Oysa, dün bunun tersi yaşanıyor. Rahşan Ecevit "DSP'nin kamuoyuna yansıtmak istediği tezleri" aktarıyor Evren ile "diyaloğa girmiyor".Cumhurbaşkanı da, Rahşan Ecevit V kabul etmekle birlikte, demokratik mekanizmayı işletmekle birlikte, Rahşan Ecevit'le bir diyaloğa girmiyor diğer partı liderleriyle olduğu gibi. Kısaca, "Rahşan Ecevit'in monoloğunu" dinlemekle yetiniyor Cumhurbaşkanı Evren. Ve DSP Genel Başkanı Çankaya Köşkü 'nden çıkarken göruşmeye ilişkin "hiçbir açıklamada bulunmuyor". Gazeteciler artık buna alışıyor. DSP'den yapılan her açıklamanın "belli bir süre sonra yazılı" olmasma alışıyor. "Yazılt açıklamada" kullanılan Türkçeyi ve uslubu artık herkes çok iyi tanıyor. Çankaya'dan, Bakanlıklara doğru iniyoruz. Dışişleri Bakanlığı'nda Türkiye'nin AETülkelerindeki büyükelçilerinin topiantısına geliyoruzOn bir büyükelçinin, sanki "aralannda söz birliği etmişçesine" vurguladıklan tek nokta şu: "Avrupalı ülkeler Türkiye'de demokrasi yolunda atıkuı adımlan yetersiz buluyor". On bir buyükelçide "Avrupa'dan Türkiye'yeyönelik değerlendirmelerin pek içaçıcı olmadığmı'' belirtmeye çalışıyorlar, bulunduklan ülkelerden edindikleri izlenimler doğrultusunda. Ve ortaya çarpıcı bir tablo çıkıyor. Türkiye AET'ye tam üyelik için başvuruda bulunacak. Ancak, sadece ekonomik yönden değil. Asıl siyasal yönden ' 'A vrupalılar Türkiye'ye biraz uzak bakıyor". Bu nedenle, başvuru sonrasında AET üyeliğinin gerçekleşmesi için Türkiye'nin alacağı "daha çok uzun bir yol var önünde. " Dışişleri Bakanlığı 'ndan Başbakanlığa yöneliyoruz. Cumhurbaşkanı Evren Bakanlar Kurulu'na başkanlık ediyor. Başta Başbakan Vekili Kaya Erdem olmak üzere, bakanların çoğunda bir heyecan gözleniyor. Başkent, "üç boyutlu siyasal gündemi" geride bırakıyor. Hukumet çevrelerine göre, edinilen bilgilerin değerlendirilmesinden önce devlete bilgi verenler öldürulüyor. Vatandaş "Devlete bilgi vermezsek çok çok iki tokat yiyoruz ama PKK öldürüyor" diye düşunerek ayrılıkçı güçlere yardımcı oluyor. Sürekü dolaşan bağımsız kuçük timler kurulması önerisi de istihbarat kuruluşlarının yetersizliği gerekçesiyle kabul edilmedi. OPERASYONDAN VAZGEÇİLMEDİ Bakanlar Kurulu'nda Irak'ta "sınırlı bir hava harekâü yapılması" karan alındı. Ancak, operasyon gecikince hükümet "vazgeçilraesi önerisini" getirdi. Ama askeri çevrelerin ısran üzerine operasyon gerçekleşti. Devletin bir üst düzey yetkilisi. "Bu operasyonu yapmamız laam. Yoksa askerler oldürülünce harekâl düzenleniyor. Ama siviller oldııru lıince devlet duyarsız kalı.vor diyt düşünülur" görüşünu savunarak, operasyondan yana tavır koydu. Operasyonlann sıklaşması hukumet çevrelerinde kaygı yaratıyor. "Her eylemden sonra bir harekâl düzenlenmesinin" sonunda devletı içinden çıkümaz bir duruma duşüreceği ve "belki de PKK'nin devleti bcı giin sınır olesi operasyon halinde tutmak istediği" duşunülüyor. Hukumet bir daha operasyon duzenlenmesine karşı çıkarken, değişik askeri çözümler uygulanmasım savunuyor. Yine de bundan sonra operasyon düzenlenmesinin askeri çevrelerin isteğinc bağlı olduğu kaydediliyor. SIKIYÖ.NETİM KALKACAK Bölgedeki sıkıyönetimin 19 marttan itibaren kalkması için tüm hazırlıkların yapılmasına karşın MGK PKK lideri Abdullah Öcalan'ın halen Suriye'de olduğu belirlendi. Suriye yöneticileri Suriye'de kampların listeleri ve bu kamplardaki eylemcilerin isimlerinin bildirilmesine karşın, ıddiaları kabullenmiyorlar. Ancak Suriyeli yetkilüer, "Lubnan'a jönelik kamplarda lürkiye'den kaçan bazı kisilerin bulunduğunu. bunlann da bazen Arap yandaşlanyla birlikte Türkiye'de eylem yapmış olabileceklerini" savundular. Aynca Irak'taki kampların bombalanmasından sonra PKKBarzani işbirliğinin bozulduğu da one suruldü. Barzani'nin kendi kamplarının da bombalanmasma yol açtıklan gerekçesiyle PKK militanlarını kamplanndan çıkarmaya başladığı iddia edildi. ANA NOK1ALAR Hükümet çevrelerinin son değerlendirmelerinde vanlan ana noktalar şöyle sıralanıyor: " Olay kısa sürede sonuçlanabilecek türden degildir. Sadece askeri çozumler yeterli degildir. Objektif bir araştırma yapılmalı. İstihbarat örgütleri yetersizdir, yeniden oluşturulmalıdır. Sınır ötesi operasyonlar yerine degişik yöntemler geliştirilmek zonındadır. Bölgeden askeri kuvvetler bir an önce çekilmeli, sorumluluk sivil güçlere bırakılmalı. Sıkıyönetim sona ermeli. Sınır dışından gelen teröristlerin yanı sıra içerde de eylemciler var. Yerleşim birimleri birleştirilmemeli ve geri çekilmemeli" Güneydogu için gizti oturum Meclis9te kabul edildi (Baştarafı 1. Sayfada) ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Doğu ve Güneydogu olaylanyla ilgili olarak TBMM'de genel goruşme açılması tüm partiler tarafından kabul edildi. Genel goruşme Danışma Kurulu'nun belirleyeceği bir tarihe, buyük bir olasdıkla 17 mart salı günü Mecliste yapılacak. Görüşmelerin "gizli" yap;lması için ANAP'ın öherge vermesi bekleniyor. Bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu'daki olaylar için muhalefet panilerince verilen Meclis araştırması ve genel göruşme onergeleri iktidar partisinin oylarıyla reddedilmişti, bu konu ilk kez TBMM'de bir genel görüşmede tartışılacak. ANAP grubunca verilen genel gorüşme önergesi SHP grubunun verdiği aynı içerikteki genel göruşme önergesiyle birleştirilerek göruşuldu. Içişleri Bakanı Yıldınm Akbulut önerge üzerinde hükümet adına konuşurken, bugüne kadarki olayların gelişimini anlattı. Akbulut genel görüşme açılmasırun yararlı olacagını belirterek Mecliste alınan önlemlerin değerlendirileceğini ve ortaya çıkacak görüşler doğrultusunda alınabilecek önlemlerin de belirlenecegini söyledi. Önerge üzerinde DYP grubunun göruşlerini açıklayan Mural Sökmenoglu. Güneydogu Anadolu Bölgesi'nde meydana gelen olaylann bir asayiş meselesi olmadıgmı bildirdi, " B u bir siyasi meseledir, bu Türkiye'den toprak ayırma işidir. kelimelerin ardına gizlenmekten \azgeçelim. Türkiye, dogusundan ve güneydogusundan toprak ayırma işini benimsemiş bir örgütün eylemleri ile karşı karşıyadır" dedi. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü de önerge üzerinde grubunun gorüşlerini açıklarken, bölgede gerilla savaşının sürdüğünü, bu savaşı en kısa zamanda ve en az kayıpla sona erdirmek için özel eğitilmiş savunma gucüne ihtiyaç bulunduğunu belirterek, Silahlı Kuvvetlerin bu ihtiyacı karşılayacağına inandığını söyledi. tktidarın, olaylan başından beri küçümsediğini, üç kez sınır otesi harekât yapılmasına karşın yeni saldırıların düşundürücü olduğunu kaydeden İnönu. "Ülkemizi bölmek isteyen uzun vadeli bir planın uygulanması karşısındayız. Ortada bir yangın başlangıcı vardır. Bunun mümkun olan süratle sondürülmesi gereklidir, Türkiye üzerinde oynanan oyunlann fiili bir teşebbüsu ile karşı karsıya bulunduğumuz gözden uzak tutulmamalıdır" diye konuştu. İnönü bu konularda genel görüşme açılmasmı istediklerini sözlerine ekledi. DSP Grubunun görüşlerini ise Genel Sekreter Nuri Korkmaz açıkladı. Korkmaz, ülkemizin Ortadogu savanını içine çekilme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Çok yonlü dış sorunlar olduğunu ve ülkemize yönelmiş ciddi bölücülük faalivetleri ve irtica olaylan bulunduğunu anlattı. Korkmaz. sorunlann bir genel görüşme önergesiyle geçistirilemeyecek kadar önemli ve köklü olduğunu kaydetti, " N e yazık ki bu önemli meseleleri bir gizli oturumla geçişlirecegiz" diye konuştu. Önerge sahibi olarak söz alan Vecihi Ataklı da İran ve Suriye'nin olaylardaki tavranı eleştirdi, hükümetin Doğu ve Güneydogu olaylarına baştan beri yanlış teşhis koyduğunu savundu. 12 AET ülkesindeki (Baştarafı 1. Sayfada) Topluluğu'na tam uyelık stratejisini gozden geçirmek üzere danışma amacıyla merkeze çağrılan buy ukelçiler ile Dışişleri Bakanı Vahil Halefoğlu'nun başkanlığındaki toplantı başladığında. salondaki bir boş sandalye dikkati çekti. Hükumetin AET ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı Prof. Ali Bozer, davetlı olduğu toplantıya önceden "mazeret" belirterek katılmadı. Hukumetın AET politikasından sorumlu olan Prof. Bozer'in Türkiye'nin AET karşısındaki stratejısinin ele alındığı toplantıya katılmaması dun başkentteki siyasi kulislerde çeşitli söylentüere vol açtı. Daha onceden iki bakan arasında yapılan ış bolümuyle buyukelçilerin dun Halefoğlu'nun başkanlığında, bugun ise Bozer'in başkanlığında bir araya gelmeleri kararlaştırılmıştı. Büyukelçiler dun TürkıyeAET ilişkilerıni Halefojlu ile goruştukten sonra bugün de benzer bir gundem üzerinde Ali Bozer ile bir araya gelecekler. Halefoğlu'nun Ali Bozer'in başkanlık edeceği bu toplantıya katılmayacağı haber verildi. Halefoğlu'nun başkanlığında yapılan toplantı hakkında dun herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak alınan bilgilere göre, toplantının oğleye kadar olan bölümunde TurkiyeAET ilişkilerinin siyasi yönleri gozden geçirildi. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Türk hukumetinin AETye tam uyelik başvurusunu yapma kararlılığını vurguladıktan sonra, buyükelçilerden TürkiyeAET ilişkilerini uzun donemli bir perspektif içinde değerlendirmelerini istedi. Bunun uzerine büyukelçiler tek tek soz alarak bulundukları merkezin gözluğunden Türkiye'nin ve TürkiyeAET ilişkilerinin nasıl gozuktüğünü anlattılar. Alınan bilgilere gore, buyukelçilerin hemen hemen tümu, gorev yaptıkları ulkelerde Turkive've donuk havayı anlatırken, Turk demokrasısine donuk eleştirilerin sürmekte olduğuna dikkat çektiler. Büyukelçiler bu çerçevede Avrupa'nın; siyasi yasaklar, liderlerin yargılanması, insan hakları ve çalışma hayatına ilişkin yasalar hakkındaki "hassasiyeti"nı dile geıirdiler. Büyukelçiler. aynca tam uyelik başv urusundan sonra siyasi ve kulturel tanıtmaya önem verilmtsıni de ıstediler. Türkiye'nin Atina Buyükelçisi Nazmi Akıman da dün sabahki toplantıda konuşurken, Yunanistan'ın. Türkiye'nin başvurusu karşısında güçlük çıkaracağını belirtti. Büyukelçiler dün oğleyin Türkiye ile Avrupa Parlamentosu arasındaki temas grubunun Turk kanadı başkanı ANAP Vtilletvekili Aycan Çakırogulları nın TBMM'de verdiği yemeğe katıldılar. Toplantının oğleden sonra devam eden bolumunde de TurkiyeAET ilişkilerinin ekonomik cephesi üzerinde duruldu. Dışişleri Bakanı Halefoğlu, dun akşam Turkiye'nin AET uikeleri nezdindekı buyukelçileri onuruna bir akşam yemeei verdi. KİMLER KATILD1? Dunku toplantıya buyukelçilerin yanı sıra Dışişleri Bakanlığı Musteşarı Buyükelçi Nüzhet Kandemir ile yardımcılan \e merkezden çok sayıda genel mudur de katıldı. Toplantıya katjlmak amacıyia Ankara'da bulunan büyukelçiler şunlar: "Türkiye'nin AET nezdindekı daimi delegesi Pulat Tecer, Roma Buyükelçisi Necdel Tezel, Paris Büyukelçisi Faik Melek. Londra Buyükelçisi Rahmi Gümrukçuoğlu, Bonn Buyükelçisi Ortay İşçen. Lahey Buyukelçisi İsmet Birsel, Kopenhag Buyükelçisi Taner Baytok, Atina Büyukelçisi Nazmi Akıman, Briiksel Buyükelçisi Ecmel Bamtçu, Lizbon Buyükelçisi Ünal Ünsal, Madrid Buyükelçisi Cenap Keskin, Dublin Buyükelçisi Selçuk Toker ve Lüksemburg Maslahatgüzan Cem Çetin." Enflasyon (Baştarafı 1. Sayfada) 20'lik enflasyon hedefi de ilk iki aylık yüksek oranlı fiyat artışları sonucu gerçekçiliğini buyük ölçude kaybetti. Yüzde 20'lik hedefin tutturulabilmesi için bundan sonra aylık fiyat artışlannın y/uzde l'i aşmaması gerekiyor. Aylık fiyat artışlannın yüzde 2 olması haİinde yıllık enflasyonun, yuzde 33.7'ye, yüzde 2.5 olması halinde 40.4'e ve yüzde 3 olması halinde ise yüzde 47.5'e yükseleceği hesaplandı. Hazine'den yapılan açıklamaya göre, 1986 yılı şubat ayında yüzde 2 oranında artan toptan fiyatlar, bu yıl yüzde 4.7'lik bir artışa konu olurken, 12 aylık donemler itibarıyla da 1986 yılı şubat ayında yuzde 33.3 olan toptan fiyat artış hızı, bu yıl yüzde 27.4 olarak gerçekleşti. Öte yandan. geçinme endeksleri de 1986 yılı şubat ayında Ankarada yüzde 1.7, Istanbul'da da binde 6'lık artışlar göstermişken, bu yılki anış oranları. Ankara'da yüzde 3.3'e, Istanbul'da da yüzde 3 I'e yukseldi. Geçinme endekslenne göre 12 aylık enflasyon hızı şubat sonu itibarıyla Ankara'da yüzde 36.6, Istanbul'da da yuzde 38.8 düzeyinde gerçekleşti. Soz konusu oranlar 1986 yılı şubat ayında ise Ankara'da yüzde 40.3, İstanbul'da yuzde 35.6 düzeyinde gerçekleşmişti. Evren (Baştarafı 1. Sayfada) Evren toplantıda son zamanlarda Güneydogu Anadolu Bölgesinde meydana gelen olaylar hakkında b:lgi aldı, daha sonra çeşıtli konular üzerinde duran Evren'in Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu'ya bir soru yönelttiği gözlendi, Evren, anayasanın bazı maddelerini anımsatarak, " A n a y a s a doğrullusunda çıkanlması gereken yasalarla ilgili hazırlıklar ne merkezde"diyesordu. Adalet Bakanı'nın çalışmaların yurutülduğu yolundaki yanıtından sonra Evren, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu hakkında bilgi istedi. Sungurlu, her iki yasa taslağımn hazırlandığını \e çeşitli çevrelerde tartışıldıktan sonra Bakanlar Kurulu'ndan geçerek TBMM'ye gönderileceğini bildirdi. SONY FH85 STEREO HIFI MÜZİK SETİ SONY BETAMAX GÖSTERİCİ VİDEO Sony kalitesini, Sony konforunu yaşayanlar bilir... Sony sahibi olmak bir ayrıcalıktır!.. Bunun için, Sony Trinitron televizyon... Sony Betamax video... Sony gösterici video... Sony stereo HiFi müzik seti... özellikle aranır... Sony varken, Sony alınır! Türkiye Genel Dağıtıcılarr Grünberg Ticaret AŞ Sultanhamamistanbul Tel: 512 53 50 (16 hat) ProfiloDağıhmAŞMecıdıyekoyistanbul Tel 166 34 27166 61 57 UretiDSi TelraAŞ Mecıdıyekoyistanbjl. Telra AŞ bir Profılo Holdng kurbiuşudur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle