05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bu iç açıcı öngörüyü Norman Vincent Peale'in yeni bir versiyonu olarak bir kenara atmadan, olumfu düşüncc aracdığıyla lcişiscl ve toplumsal ilerleme vaat eden bir çeşit mutluluk reçetesi olarak değerlendırmeden önce, Zeldin'in defalarca önümüze serdiği kasvetli tarihi gerçeklcri hatırlamakta yarar var. Bu kitapta, uygarlık tarihinin büyük bölümüne eşlik etmiş olan köleliğin nasıl ortaya çıktığını, savaşın artık muhtemcl bir seçenek olmadığndan emin olan hayalcilere rağmen savaşların nasıl sürüp gittiğini, eski korkulardan kurtulurken nasıl yenilerinin kcşfcdildiğini okuyoruz. Birtakım sorunları çözerken bir o kadar da yeni sorun yaratan özgürleşme hareketleriyle karşılaşıyoruz, son yanm yüzyılın cinsel devrimi gibi. Zeldin tüm sıkıntıların birdenbire ortadan kalkacağını, duygusal kapasitesini geliştirmekle insanlığın bir dönüşüm geçireceğini iddia etmivor. Zeldin'i ille de bir yere koymak gerekiyorsa, onu Aydınlanma'nın ilerleme kuramcılarıyla bir arada düşünebiliriz. Zeldin, "lnsan Zihninin Gelişimine llişkin Tarihsel Bir Resim îçin Taslak" adlı çok alıntılanmış ama az okunmuş önemli makalenin yazarı Condorcet'in çağdaş bir uzantısı. Concordet, kolay bir ilerleme idealine sorumsuzca bel bağlamadığı gibi, sözde medcni diinyayı çok zamandır kaplamış olan ve hâlâ da kaplayan acımasızlığı, cehalet, Batılıhğı ve katıksız sefaleti asla küçümsememişti. Zeldin'in düşüncelerine cazibe kazandıran en önemli unsur, kullandığı üslup. Yaptığı konuşmaları renkli bir üslupla aktarıyor, mctnin tonunu konuştuğu kişilerinkine uyduruyor. Konuştuğu kadınlar üç boyutlu varlıklar olarak beliriyorlar, tüm korkularına ve başarısızlık nislerine rağmen çekici bir canhlık sergiliyorlar. Bu insanlar, tanışmaktan hoşlanacağımız insanlar. Zeldin'in Fransız toplumunun her köşesinde gezinmesi (editörler, heykeltıraşlar, psikanalistler, hizmetçiler, öğrenciler, ev kadınları, çalışan ve emekli olmuş iş kadınları) ve en eğitimsiz kişilere bile konuşma fırsatı vermesi bu hikâyeleri daha da ilgi çekici kılıyor. Zeldin konuştuğu kişiiere anlayışla yaklaşıyor, onları asla yargılamıyor, ama duygusal bulamaçlardan da kaçınıyor. Zeldin adil oynuyor erkekler ancak kadınların değericndirmclcri aracılığıyla ortaya çıksa bile. Aynı canhlık Zeldin'in tarihin içine yaptığı yolculuklar için de geçerli, ama bunların Zeldin'in argümanlarına ne derece katkıda bulunduğu ve bu argümanların ikna ediciliğini ne derece güçlendirdiği, bence, büyük ölçüde, okuyucunun ilgi alanlarına ve ikna edilme konusundaki istekliliğine bağh. Zeldin çok geniş bir alanda hareket ediyor eski Yunan filozoflarından modern Japon romancılara, Fransız biyologlardan Çinli bilgelere, Roma hükümdarlarından çağdaş sinema yönetmenlerine kadar. Kuşkusuz bu yolculukların her biri Zeldin'in ele aldığı konularla bağlantılı; Zeldin belki teklıfsiz bir üslup kullanı yor, ama yaptığı şey serbest çağnşımla rastgelegezinmek değil. Yine de, yalnızlık ya da mutfak sanatı ya da eşitsizlik hakkındaki düşüncelerinden okuyucuların ne çıkaracakları kısmen belirsiz görünüyor.I ler şeyc rağmen Zeldin, anlamlı bir düşünce deneyine girişmiş. Okuyuculanndan istediği şey, iyilik ve medeniyet üzerine Pascal'cı bir bahse tutuşmalan. însan saldırganlığı onu yine haksız çıkarabilir, ama geleceğe inanmakla ne kaybederiz ki? • SAYFA 6 Avkın tarih JOHN ELSON Y aklaşık sekiz bin yıllık uygarlık tarihini arkada bıraktıktan sonra, insani deneyimlere ilişkin olasdıkların artık neredeyse tükenmiş olduğunu düşünenleri suçlayamayız. Ama Oxford tarihçisi Theodore Zeldin'e göre, tersine, her şey daha yeni yeni ilgi çekici olmaya başhyor. İnsanlığın Mahrem Tarihi'nde Zeldin, Renkllblriislup ulusların lcorkuyu yenmek için ne gibi yollara başvurduğu, insanlığın neden mutfak sanatında aşkta olduğundan daha çok ilerlediğini ve konuşmanın tarihi gibi konuları ele alarak, geçmişimiz ve geleceğimiz üzerine alışılmadık ama düşünsel olarak çarpıcı bir tablo çiziyor. Konuşma konusu Zeldin'in kitabının merkezinde yer alıyor: Karşılaşmalar, diyor Zeldin, ilerlemenin anahtandır. Zeldin'in bölümlerinden her biri, çağımızm çeşitli sorunlannı gündeme getiren bir ya da birkaç kişiye ait bir minibiyografiyle başhyor. Bu kişilerin çoğu kadın, çünkü Zeldin'e göre "kadınlar yaşama daha yenilikçi gözlerle bakıyorlar." Bu kişilerin çoğu aynı zamanda ya Fransız yurttaşı ya da Fransa'da yaşıvor yazann "laboratuvar"ım dediği ülkede. Bu portreler, beklenmedilc, ilgi çekici aynntılarla dolu makalelere bağlanıyor (And dağlannda) yaşayan bir köylünün 300 farklı patates cinsini birbirinuen ayırabildiğini biliyor muydunuz?). Dilleri çözmekle meşnur, dünyaca tanınan bir konyak üreten Cognac kasabasında, Zeldin, bir ev kadinına, en çok kiminle konuşmaktan hoşlandığım soruyor. "Köpeğimle" diye cevap veriyor kadın, "köpcğim beni anlıyor'. Bu anekdotun ardından, konuşmanın tarihiyle ve konuşma işinin ustalarından Sokrates'le ilgili bir tartışmaya doğru uzanıyoruz. Monoloğun hâkim olduğu tanrıların veya kralların konuşup sıradan insanların dinlediği bir çağda, Sokrates, diyalog fikrini geliştirecek bir devrim yapmıştı. Konuşma tarihinin bir başka devrimcisi de, 18. yüzyılda "salon" denen yeni l konuşma forumunu düzenleycn, erkeklerle kadınların birbirlerinin eşiti olarak konuşabilmesini sağlayan Madame dc Raumbouillet idi. Zeldin konuşmanın her tür insan için benzer mucizeler yaratabileceğine ve jerçek konuşmanın daha yeni yeni başadığına inanıyor. Kitapta, insanlar arasındaki çoğu karşdaşmanın "ziyan olmuş fırsatlar olduğunu gösteren sayısız örnek var. Tarih, diyor Zeldin, "bugüne dek ziyan edilmiş olasılıkların kaydını içeren bir vakayiname olmuştur." Ama yine de "yeryüzü, akla gelebilecek bütün ölcütler ışığında birbirinden farklı olan, buna rağmen ortak özlemler taşıdıklarını keşfetmiş insanları birbirine bağlayan görünmez ipliklerle sarmalanmanın ilk aşamalarından geçmektedir." İnsanlığın Mahrem Tarihi'nde sözü edilmeyen bir ayrıntı, Zeldin'in haklı olabileceğini düşündürüyor. Eposta dediğimiz şu yeni konuşma biçimini düşünün. Bu konuşma biçiminde en baya^ısından söz dafaşlarına da, içten itiranara da yer var. Hem kulüpleşmeci, hem herkese açık. Kıtaları birbirine bağlayan kablolar aracılığıyla gün be gün yeni arkadaşlıklar ve duşmanlıklar doğuyor. Çağımızın salonu Internet mi yokta?" Tarihin içine yolculıddar 1 933 yılında doğdu. On ycdi yaşında Londra Üniversitesi'nden mezun oldu ve üxford Üniversitesi'nde tarih öğrenimi gördü. Uzun yıllar Oxford St Antony's College'ın dekanlığını yaptı ve bu kurumun uluslararası öğrenciler için bir lisasüstü çalışma merkezi haline getirilmesine katkıda bulundu. 1 larvard Üniversitesi ve Güney California Üniversitesi'ndc konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı ve Centre National de la Recherche Scientifique bünyesinde araştırmalar yürüttü. Britanya Akademisi ve Avrupa Âkademisi üyeli ildi ve Britanya'nın en prestijli tarih ödülü olan Wolfson Literary Prize'la ödüllendirildi. "Teorileri, saptamaları ve öngörüleriyle yeni binyılda kalıcı bir yer edinebilecek kırk yirminci yüzyıl kahininden biri" (Independent on Sunday) ve çağımızın en önemli yüz düşünüründen biri (Magazine Litteraire) olarak adlandırılan Zeldin, güncel sorunları tarihsel bakış açısıyla değerlendiren yazıtarı ve konuşmalarıyla basın ve yayın kurumlarında sık sık yer almaktadır ve BBC'nin danışma kurulunda görev yapmıştır. Son olarak, Avrupa Gönüllü Gençlik Scrvisi adlı bir birim oluşturmakla görevli Avrupa Fkonomik Topluluğu komitesinin üyeliğine seçilmiş ve Londra'nın yeniden Theodore Zeldin planlanmasıyla ilgili çahşmalar yürüten komitenin danışma kuruluna getirilmiştir. İlk kitaplarında, bir diktatörlüğü liberal bir dcmokrasiyc dönüştürmenin sorunlannı incelemiştir (The Political System ye Emile Olliver'ninbirbiyografisi). Oxford Üniversitcsi'nin Modern Avrupa Tarihi dizisinden çıkan ve daha sonra A History of French Passions (Ambition and Lovc, Intcllect and Pride, Taste and Corruption, Politics and Anger, Anxiety and Hypocrisy) adıyla yeniden yayımlanan 2000 sayralık Fransa incelemesi, Burckhardt, Gibbon ve Braudel'le aynı değerde bir klasik olarak nitelendirilmiştir. Fransa'da bile çok satanlar arasına giren The French adlı kitabında ulusal klişeleri yıkmıştır. Tarihtc kurgunun iç içe geçtiği 1 lappiness adlı kitabında, insanların mutluluğa ulaşmakta neden güçlük çektiğini göstermiştir. Şu anda, yaptıkları işin insanları nasıl değiştirdiği üzerinde çalışmaktadır. Theodore Zeldin, llişkisellik Kuramı'nın yaratıcılarından Deirdre Wilson'la evlidir ve Oxford yakınındaki Art Deco bir evde yaşamaktadır. Hobileri bahçeyle uğraşmak, resim yapmak ve tamir işleri yapmaktır. kyn\ zamanda, gastronomık araştırmalara yönelik Oxford Gıda Sempozyumu'nun kurucularındandır. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 49i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear