24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 ŞUBAT 2003. SAYI 880 leşme gösterdiklerinde bile, yiyeceğe karşı tavırları her zaman olumsuz ve saplantılıoluyor. Beslenme ahşkanlıklanyla ilgili bu tür sorunlar yaşayanların büyük bir bölümü bunu çevresel etmenlere, çocukluk döneminde yaşanan mutsuzluklara ve güvensizliğe bağhyor. Öteyandan, "AçlıkGeni" adh kitabında Ellen Ruppel Shell bu tür rahatsızlıkların tümden kişinin ruhsal durumunun bir ürünü olmadığı görüşünün bilim insanları arasında giderek yaygınlık kazandığına dikkat çekiyor. Uzmanlar yağ düzeyinin bedenin düzeneği tarafından belirlendiğine, bir dizi genin kimi çevresel etmenlerle birleşmesi sonucunda obezliğin en hızlı gelişen bir kötü beslenme türü olarak karşımıza çıktığı bir dünyanın yaratıldığına inanıyorlar. 80'li ve 90'h yıllarda aldığımız kalorilere özen gösterip, kilometrelerce koşarak davranışlarımıza çeki düzen verebileceğimize inanıyorduk. Ne var ki, 21 .yüzyılda artık kilolarımızın kendi istencimiz dışında geliştiği yönünde bir tür biyolojik determinizme inanabiliriz. HİÇ DOYTUAYANLAR... Bir yanda şişmanlığın fizyolojik bir yazgı olduğu yönünde kanıtlar var. Kalıtsal bir bozukluk olan PraderWilli sendromunayakalananlardoymakbilmiyorlar. Bu kişiler ne yerlerse yesinler, kendilerini asla tok hissetmiyorlar. Açlıktan gözleri döndüğünde çöplükleri karıştırıp, kedi ve köpek maması bile yiyebiliyorlar. Bir yanda da, içinde yaşadığımız ve oburluğun son on yılda neden hızla tırmandığını açıkça gözler önüne seren "zehirli yiyecekler" ortamıvar. Sözgelimi.patatesiele alalım. Bu yiyecek artık çoğunlukla işlenmiş biçimde karşımıza çıkıyor. Bir başka deyişle, patatesi soymak, haşlamak, fırına atmak ve püresini yapmak yerine artık hazır cipsleri midemize indiriyoruz. ABD'de kolalı içecekler su ve kahveden çok daha fazla tüketiliyor. Günümüzde şipşak hazırlanan yiyecekler başlı başına birkültüroluşturmuşdurumda.Herköşe başında bir fastfood lokantası karşımıza çıkıyor. Lokmaların ağza dizüdiği bu lokantalarda insanların kannlarını doyurması ortalama 11 dakika sürüyor. Yaşamımızda kuşluklar giderek ağırlık kazanıyor vebunlar giderek "kallavi" boyutlara ulaşıyor. Arabada, ofiste, televizyon önünde, ne yediğimizin bile ayırdında olmadan, karın doyuruyoruz. Adetaotluyorvekendimizi yiyecekle yatıştırıyoruz. Bir dönem kanserli hastalar sigara üreticilerine dava açıp giderim isteminde bulunuyorlardı. Şimdi aynı şey müşterileri daha ucuza bol yağlı yemekler yemeye teşvik eden fastfood şjrketleri için degeçerli. Zira, oburluğun kişinin denetimi dışında geliştiği, bundan milyarlarca insanın ağzına birlokma koymak için kışkırtıcı her yola başvuranların sorumlu olduklarına inanılıyor. Yardıma gereksinmemiz var.Konu kilo ve yiyecek olduğunda, genlere karşı çevre, özgür iradeye karşı determinizm, şöhret ve imgenin gücü gibi kavramlar iç içe geçiyor. Koskoca bir dünya tabağınızaserilmiş duruyor. • The Guardian / RÎTA URG AN Once özgürlük Bernard Lewis, "Ne Yanlış Gitti? Batı'nın Baskısı ve Ortadoğu'nun Cevabı" adlı son kitabında îslam toplumlarının neden Batı'nın gerisinde kaldığı sorusuna yanıt arıyor... SEZAİ ARLI BD'nin ünlü üniversitelerinden Princeton'da Yakındoğu Araştırmaları profesörü olan ve "Ortadoğu: Son 2000 Yılın KısaTarihi", "Modern Turkiye'nin Doğıışu", "Tarihte Araplar", "îslam'ın Avrupa'yı Keşfi" gıbi îslam dünyası ve Ortadoğu ile ilgili önemli kitapları bulunan Bernard Lewis'in " What Went Wrong? Western Impact and Middle Eastern Response / Ne Yanlış Gitti? Batı'nın Baskısı ve Ortadoğu'nun Cevabı" başlıklı yeni kitabı çıkar çıkmaz belki de 11 Eylül şokunun hemen ardından yayımlanmış olması nedeniyle ABD'de "bestseller" oldu. New YorkTımes Book Review tarafından "Ortadoğu Araştırmalarının duayeni" olarak alkışlaoldu da son 400 yıllık süreçte Batı'nın gerisindekaldı ve giderek onun baskısı altına girdi.sorusununcevabını arıyor. Uzunca bir "Sunuş" yazısından sonra, kitabının "Savaş Meydanlarından Alınan Ders" başlıklı birinci bölümünde Lewis, tarihe olan muazzam hâkimiyeti ile Îslam dünyası ve Batı arasındaki askeri mücadeleleri detaylı olarak ele alıyor ve Islamın Batı karşısında ilk yenilgisini savaş meydanlarmda aldığını ve 1699'daki Karlofça Antlaşması'nın bu süreçte bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor.Lewis'egöre,başta Osmanlılar olmak üzere îslam dünyasının Batı'nın üstünlüğünün farkına varması ve "reform" ihtiyacını hissetmesi, Batı karşısında aldığı askeri yenilgiler sonucunda ortaya çıkıyor. Kitabın "ZenginlikveGüçlçin Araştırgazete çıkarılması, telgrafın kullanılmaya başlanması, laik askeri ve sivil eğitim kurumlarının kurulması, Batı'nın siyasi kurumlarının (anayasal demokrasi, parlamento...) taklit edilmesi ile devam ettiği, ancak hâlâ daha Batı'nın gücünün temelinde yatan başka bazı faktörler olması gerektiğini belirterek "Sosyal ve Kültürel Engeller" başlıklı üçüncü bolümde "kadınlar, bilimsanat vemüzik" gibi konularda iki dünya arasmdaki yaklaşım farklılıklarını detayb olarak ele alıyor. Lewis'in açıklamaları "Modernizasyon ve Sosyal Eşitlik", "Laiklik ve Sivil Toplum", "ZamanUzay ve Modernlik", "Kültürel Değişimin Niteliği" başlıklı bölümlerle devam ediyor. Prof. Lewis kitabını; Îslam dünyasının " Kim bize bunu yaptı" sorusu yerine " Biz Tahran Çağdaş Sanat Galerisi'nde tranlı bir kadın sergi izliyor... nan Lewis'in kitabının kapağını Dolmabahçe Sarayı koleksiyonu içerisinde yer aldığı ifade edilen Fausto Zonaro'nun*, II. Kayzer Wilhelm'in Sultan II. Abdülhamit'i ziyareti sonrasında Dolmabahçe rıhtımında saltanat kayığına binişini resmeden yağlıboya tablosu süslüyor. 180 sayfalık bu kiiçük ama önemli kitapta Bernard Lewis, uzun zamandır genel olarak Îslam dünyasında, özel olarak Ortadoğu'da sorulan "ne yanlış gitti" sorusundan yola çıkarak Avrupa tarihinde "ortaçağ" olarak adlandırılan, antik dönemin sonu ile modern çağın başlangıcı arasındaki dönemde özellikle îslamiyetin ortaya çıkışını takip eden 1000 yülık süreci ele alıyor. Bu süreçte îslam uygarlığı, bugün genel olarak Batı diye adlandırılan Hıristiyan uygarlığının her alanda ilerisinde iken, ne ma" başlıklı ikinci bölümünde Lewis, 18. yüzyıla gelinceye kadar Türkler, lranlılar ve diğer Ortadoğu halklarının Batı ile temasları çok sınırlı ikenbunun bir nedeni olarak Lewis, îslam ın Hıristiyanlığı yanlış bir inanç olarak görmesi ve bu din mensuplarını "kâfir" olarak tanımlamasını öne sürüyorBatı'nın; tüccarları.gezginleri, diplomatları, daimi elçilikleri vasıtası ile Îslam dünyasını yüzyıllar öncesinden araştırıp tanıdığına, îslam dünyasında Batı'ya ve Batı dillerini öğrenmeye merak gelişmemişken, Batılıların tam tersine Doğu dillerini öğrendiklerine, Doğu'nun önemli eserlerini kendi dillerine tercümeettiklerine parmak basıyor. Lewis, Batı karşısmda alınan askeriyenilgilerden sonra ihtiyacı hissedilen reformların matbaanın kullanılması, Batı dillerinden tercümeler, nerede yanlış yaptık" sorusunu sorması gerektiğini ve bir zamanların dünyanın en büyük, en gelişmiş ve en açık uygarlığını tekrar yaratabilmesi için sadece bir tek şeye.özgürlüğe; • Düşünce özgürlüğüne (her türlü kısıtlamavetabulardanarınmış,soran,araştıranve ifade eden) • Serbest ekonomiye (her türlü baskı ve rüşvetçi yönetimden arınmış) t/ Kadınların özgürlüğüne f/ Yurttaşların özgürlüğüne ihtiyacı olduğunu; ancak bu yolun Batı'nın kendi deneyiminin de gösterdiği gibi çok uzun, çok zor, engeller ve tuzaklarla dolu olduğunu belirterek bitiriyor.# *Ressam Zonaro'nun sergisi Beyoğlu Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde gezilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle