20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S U N A Y A K I N sküp (Skopje) havaalanından kalacağımız otclc doğru yol alan şair Nusret Dişo Ülkü'nün damadının kullandığı arabanın Beşiktaş, Fenerbahçe çıkartmalarıyla süslenmesi, ilk kez gilliğim Makedonya'yı geccnin karanlığında göremediğim için, kendimi hâlâ Türkiye'de sanmama neden oldu. Otcle kentin ara yollarından geçerek gidiyorduk.! Hcr ycr ağaçlıktı, evlerin ışıkları, içinde yaşayanlann ne yapıyor olabileceği konusunda düşündürüyordu beni. Saat 23.00'de yaklaştığından çoğu evin ışığı yanmıyordu : Düşüncelerinin dunıanlı sütunlarında eski iskemlclcrinde köhne köy evlerinin Makedon şair Aço Şopov'un dizelerini yastık yapmış çocuklar uyuyordur, diye düşündüm... Belki de aynı saatlerdc BosnaHersck'te bir cvc bomba düşüyordu! Çinkoya çarpan yağmur damlacıklarının çıkardığı mü/ik ilc daldığım uykudan bir horoz sesiyle uyandım. Saat sekize geliyordu. Odumın penceresini açtım. Bir tepenin yamacına kurulan otel kentten epey uzak olmalıydı. Çünkü, lstanbuOlu ağaçlar kente bu kadar yaklaşmaya ccsaret cdcmezlerdi!.. 30. Kosta Raçın Buluşması'na birliktc katıldığımız yazar Kcıidun Andaç ile kahvaltıda çayı tercıh ettiğimi/e pişman olduk. Otlar konusundu bılgim olmadığından ne içtiğimizi anlayamadım... Ve de, İlhan Berk'in Şifalı Otlar Kitabrnı okumadığıma hayıllandım. Otelden, Tüfkçe yayımlanan Birlik gazetesine gitmek için ayrıldığımızda gece ürettiğim düşüncelerin yanlış olduğunu anlatdım. Kentin en işlek caddelerinden geçerek ulaşmışız otele... Işıklı reklam tabelalarının olmayışı, yo! boyunca sıralanan ağaçlar, caddenin iki yanındaki bahçeli evler bana ilk acı dersi verdi: Kentler insanların bir arada yaşaması için planlanır, para kazanmak için dcğil!.. Üsküp'ün merkezinde yer alan resmi binaların yanında apartmanlar yer alıyordu. Osmanbey ya da, Kadıköy örneğinde olduğu gibi ışyerlerinin büroların istilasına uğramış evler yoktu! Birçok eve çekilecek diş gözüyle bak12 günün yıpranmış oyuncakları. Uyu. Taş uyuyor. Uyuyor sular. Siip gibi ulke: Makedonya... U tım. Görmüşlcr miydi?.. Hayır! Böylesi daha sağlıklı bence... Yeşilin katledilmediği bir kentte yaşamanın ne denli güzel olabilcceğini düşünerek yürürken, yapraklann ayağımın altında ezilirken çıkardıklan seslerden çocuksu bir sevinç duyuyordum. Birlik gazetesi ilk sayısını 23 Aralık 1944 tarihinde yayımlamış. tlk yıllar ayda bir çıkan gazcte 1971 yılından sonra haftada üç gün çıkmaya başlamış. Gazete halen salı, perşembe ve cumartesi olmak üzere okurlarıyla buluşuyor. Başyazar Drita Karahasan'ın odasında Tito'yla tanıştım!.. Çalışma masasının arkasında duvardan Tito'nun resmini indinneyen Drita Karahasan, gazetenin başyazarlığını yapmış Mustafa Karahasan'ın kızı. Gazetenin devletten destek gördüğü günler geride kalmış. Reklam ve satışla ayakta durmaya çalışıyor. Henüz kupon vermiyor! 12. Skopje Caz Festivali ve Sosyalist Parti'nin afişlerinin yapıştınldığı sokaklardan geçerek ulaştığımız Yazarlar Birliği, insanların sürekli girip çıktığı, an kovanı gibi çalışan bir binaydı. Binanın alt katındaki kafeteryanın duvarları tablolarla doluydu ve Yazarlar Birliği Başkanı Jovan Pavlovski'nin ikram ettiği viskinin yanında getirilen salatanın tadına doyulmuyordu. Aynı gün, Kosta Ragin Buhışması'nın gerçekleşeceği Köpriilü'ye (Titov Veles) doğru araba ile yol aldığımızda saatin 9.05'i çoktan geçtiğini anımsadım!.. Türkiye'den uzak geçirdiğim ilk on kasım gününde insanlann hareketsiz durduğu, klakson sesleri ve vapur düdükleriyle kuşanan tstanbul'u düşündüm. ÜsküpKöprülü arasında uzanan yol için bir doğa harikası diyebilirim. Altın sansı yapraklann dallanndan düşmemek için direndiği ağaçların arasından kıvnlan Vardar nehri boyunca bir de tren yolu uzanıyordu. Kiiçük bir tren istasyonunun büyüsüne kapıldığım anda şoförün viraja girerken önümüzdeki kamyonu solladığını farkettim! Neyse ki karşıdan araba gelmiyordu. Birkaç dakika geçmemişti ki viraja yine yolun solundan girdiğimizde önümüzde giden araba da yoktu. Yüreğim ağzıma bu şckilde üç beş kez geldikten sonra yolun tek yönlü olup, yalnızca Köprülü'ye gidişe aynldığını öğrendim! Kosta Ragin'in doğduğu yer olan Köprülü, Vardar nehrinin iki yakasına kurulmuş, köprüleri ve saat kulesiyle şi rin bir kent. 19081943 yılları arasında yaşayan Kosta Ragin, sjiirlerinı Makedonya'nın yasak olduğu yıllarda, yasak aşkı Raga için yazmısj bir çömlek işçisi. Türkçe'ye de çevrilen "Şak Şafaklar" adlı kitabıyla çok büyük ilgı uyandıran şairin adını taşıyan lisenin bahçesindeki heykeli elleriyle dikkatimi çekti. Ragin'in elleri çömlek işçisi olduğu için çok büyüktü.. Ama o büyük elleriyle kucaklayamamış Raga'yı. Siyah elbiseleriyle etkinliklere kaçılan Raga'nın yaşlı yüzünde de, aynlığın hüznü açıkça okunuyordu! "Kültür ve Edebiyatta Kimlik Sorunlan" sempozyumuyla 11 kasım günü başlayan etkinlik, şairin heykeli önünde buluşmayla devam etti. Yüzlerce öğrencınin ncşe içinde katıldığı okulun bahçesindeki törende Kosta Ragin Karasu, şairin dizelerini seslendirirken "deniz gibi derin" bir güneş çocuklann yüzünü yıkıyordu. Çocuklann kıyat'etleri ve davranışlarındaki rahatlık, baskıya, yasaklara dayanmayan bir eğitim sisteminin göstergesiydi. Titou Veles bir taşra kenti olmasına rağmen kadınerkek ilişkileri son derece rahat ve sıcaktı. Şüphesiz ki bu konudaki tek etken, sosyalizmin kadını topluma bir cinsel obje olarak sunmayışıdır!.. Kadının bedeninden para kazanmayı hedeflemeyen bilime vc sanata değer veren dünya görüşünün erozyona uğrayışıyla insanlığın neler hissettiğinin ayrımına Titou Veles sokaklarında vardım! Köprülerin üstünde çingeneler balık tutarken, kano sporu yapan gençleri seyrediyorlardı. Türkçe konuşan çingenelere rastlamak beni oldukça şaşırttı.. Balkan ülkelerinden birçok şairin katıldığı şiir akşamına Makedonya Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov'un alkışlar arasındaki gelişi son derece sade ve yapmacık davranışlardan uzaktı. Şiir dinletisinin ardından konuklar için verilen kokteylde şairler ile tanışan Cumhurbaşkam'nın umurunda olan bir tek sözcük vardı: Barış!.. "Arkadaşım" diye tanıttığı Türkçe tercümanı şair İlhami Emin ilc gerçekleşen konuşmada Türkiye'ye banş kardeşlik duygulannı ileten Gligorov'un gidişi de aynı sadelik içinde oldu. 12 kasım sabahı Köprülü'den aynlırken damağımda hâlâ içtiğim güzel şaraplann tadı vardı. Yol kıyısında gör. düğüm göllerin suyuna ayak bileklerimi sokmayışımın ve Üsküp'deki Türk çarşısını gezemeyişimin burukluğuyla aynldığım Makedonya'ya uçağın penceresinden bulutların arasına çıkmadan son kez bakarak şu dilckte bulundum: Sevgili Makedonya, topraklarına bakınca gördüğüm iasan kanı değil, yalnızca bindiğim şu uçağın kırmızı kanadı olsun!.. 4 1993 SAYI 402 C U M H U R İ Y E T DEROİ 5 A R A L I K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle