23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş K iir Atlası CEVAT ÇAPAN Mark STRAND / Şiirler Çeviren: Sinan FİŞEK Sigara içer. Yakında buluşacaklar. Rüzgâr onları yaklaştırır. El sallaşırlar. Yaklaşır, yaklaşırlar. Sarılırlar. Kadın yatağı yapar. Adam pantolonunu çıkarır. Evlenirler ve çocukları olur. Rüzgâr alıp onları farklı yönlere sürükler. Sert bir rüzgâr, der adam kravatını düzeltirken. Sevdim bu rüzgârı der kadın entarisini giyerken. Rüzgâr eser. Rüzgâr onların her şeyidir. Mark Strand ‘Neredeysem/ eksik olanım...’ anada doğumlu Amerikalı şair Mark Strand 29 Kasım 2014 günü 80 yaşında öldü. Kanada dışında ABD’de Avrupa’da ve çeşitli Güney Amerika ülkelerinde de yaşamış olan Strand Antioch Koleji ve Yale Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Önce resimle uğraşmayı düşünürken bir süre sonra şiir ve denemeler yazıp yayımladı, başarılı çeviriler yaptı. Birçok Amerikan üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalıştı. Bobbitt Ulusal Şiir (1992), Bollingen (1993), Pulitzer (1999) ve Wallace Stevens Şiir (2994) ödüllerini aldı. Onu aşkın şiir kitabının yanı sıra Carlos Drummond de Andrade ve Rafael Alberti gibi şairlerden çevirdiği şiirler kitap olarak yayımlandı. Şiirlerinde ölüm temasına ağırlık verdiyse de Max Ernst, Giogio de Chirico ve Rene Magritte gibi sürrealist ressamlara duyduğu hayranlık bu konu eğlenceli bir yaklaşımla ele almasını sağladı. Şiirin gücüne duyduğu inancı yansıtan şu sözleri onu tanıyanlar arasında sık sık tekrarlanır: “Davlet başkanları ve sorumlu görevlerde bulunanlar her gün bir saat şiir okusalardı, daha insanca ve daha düzgün bir dünyada yaşıyor olurduk.” AĞIT 1969 Köle gibi çalışıyorsun kocayana kadar yaptıkların da bir şeye benzese. Aynı şeyleri yapıyorsun Tanrı’nın günü, titriyorsun yatağında, acıkıyorsun, kadın istiyorsun. Gezindiğin parkları süsleyen kahramanlar özveriyle, sadakatle geçen ömürlerin anıtı. Bronzdan şemsiyelerini açıyorlar geceleyin siste, ya da sinemaların boş fuayelerine doluşuyorlar. Bayılıyorsun gecenin yok etme gücüne, ama uyurken ölmene izin vermiyor sorunların. Uyanmaksa Muazzam Makinenin varlığının kanıtı ve omuzlarına vuruyor sert ışığı. Ölülerin arasında geziniyorsun ve gelecekten, tinsel konulardan açıyorsun. Yazın yedi bitirdi en güzel sevişme saatlerini. Ortalık temizliğine harcandı hafta sonları. Başarısızlığını kabullenmeye, toplu sevinçleri gelecek yüzyıla ertelemeye dünden razısın. Yağmur, savaş, işsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik kabulün, çünkü tek başına havaya uçuramazsın Manhattan’ı. BURAYA VARMAK Yapacağımızı yaptık. Düşlerimizi atıp yerine birbirimizin ağır sanayiini yeğledık, kucak açtık kedere, vazgeçilmez alışkanlık dedik felakete. Buradayız işte. Yemek hazır ama yiyemiyoruz. Et oturuyor tabağının beyaz gölünde. Şarap beklemede. Buraya varmanın faydaları da var: Ne bir söz verildi, ne bir şey eksildi. Ne yüreğimiz var, ne vazgeçilmez bir güzelliğimiz. Ne gidecek bir yerimiz, ne de kalma nedenimiz. BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLAMAK Bir alandaysam ben o alanın yokluğuyum. Bu hep böyledir. Neredeysem eksik olanım. Yürüdüğümde havayı yararım ve hava hep gelir gövdemin boşalttığı yeri doldurur. S A Y F A 1 6 n 1 O C A K KIŞ İÇİN DİZELER Ros Krauss için EN SONU Havalar soğuyup gökten griler yağarken Herkes bilemez hangi şarkıyı söyleyeceğini en kendine sonunda, yürümeyi, demir alan gemiden iskeleye bakarken; ya da nasıl bir aynı ezgiyi işitmeyi şey sürdüreceğini söyle, [olacağını, nerede olursan ol – denizin kükreyişine köle, kımıltısız kalınca orada, en ister kara kubbenin altında ya da karlı bir vadide şaklayan [sonunda; ak bakışı altında ayın. ya da neyi umacağını, asla bir daha dönmeyeceğini Hava soğudukça bu akşam kendine [anladığında. bildiklerini yani sadece ilerledikçe kemiklerinin Eriği budamak, kediyi okşamak için artık çok geç tutturduğu türküyü söyle. Ve bir kerecik olsun yat olduğunda, kış yıldızlarının bahçeyi yakan güneşle buza boğan dolunay artık solgun ateşi altında. Ve olur a, öyle bir yerde bulursun ki kendini, [görünmediğinde, ne ilerleyebiliyorsun, ne dönüş var, herkes bilemez neyi bulacağını bunların yerinde. yani bittiğinde olacağın yerdesin, Geçmişin yükünün yaslanacağı yer kalmayınca ve kendine, sadece o son soğuk akarken kol ve bacaklarından, neysen onu sevdiğini söyle. ışığın bir anısı olarak kalınca gökyüzü, ve sirrus ve KUR [kümülüs Beğendiğin bir kız var sen de ona kamışının hikâyeleri sona erince, ve kuşlar havada asılı kalınca, kocaman olduğunu söylüyorsun ama bir türlü de herkes bilemez kendisini neyin beklediğini, ne de kullanamadığını. Öyle istekleri var ki, diyorsun, hangi kendine zarar, ama uyulacak ille de, [şarkıyı söyleyeceğini, kısaca, çaktırmadan, karanlıkta. bindiği gemi karanlıklara dalarken orada, en sonunda. Gözlerini dehşetle yumduğu zaman, geri alıyorsun hepsini. Ben de kız sayılırım EVLİLİK aslında, diyorsun ona, anlıyorum bozulmanı. Ters kutuplardan gelir rüzgâr Tam uzaklaşmak üzereyken, ona aslında ağır ağır. kamışın falan olmadığını söylüyorsun, neden Derin havalarda döner kadın. Adam bulutlarda yürür. Kadın hazırlanır, saçlarını çözer, gözlerini sürmeler, gülümser. Güneş dişlerini ısıtır, dilinin ucuyla ıslatır. Adam takımının tozunu silker ve kravatını düzeltir. 2 0 1 5 Herkesin hareketinin bir nedeni vardır. Ben bütünlüğü sağlamak için hareket ederim. öyle dedin ki, bilemiyorsun. Diz çöküyorsun yere. Birden eğilip omuzundan öpüyor ve doğru yolda olduğunu kavrıyorsun hemen. Çocuk doğurmak istediğini söylüyorsun, kafan bu yüzden karışık. Alnını kırıştırıp doğduğun günü lanetliyorsun. Sakinleştirmeye çabalıyor seni ama çıkmışsın bir kere çileden. Donuna saldırıyorsun ama saldırırken özür de diliyorsun. Kıvrılıp kurtulmaya çalışıyor, kurt gibi uluyorsun. Açlığın sınır tanımaz gibi. Onu elde edeceğinden eminsin. Yıldırım harbiyle ele geçirilmiştir: Evleneceğin kızdır. n C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 9 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle