23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kıvırcık Tamirci / Savaş Ünlü / Resimleyen: Oğuz Demir / ABM Yayınevi / 2014 / 132 s. / 8+ Kimse onun gerçek adını kullanmadı; varsa yoksa “kıvırcık çocuk” dediler. Sapsarı saçları kıvır kıvırdı çünkü. “R” harflerini söyleyemediği için, adını soranlara “Kıvıycık” derdi. Aslında bu adı kendisi koymuştu, çünkü çizgi filmlerden birinden etkilenmişti. Kıvırcık’ın en önemli özelliği inatçılığıydı. Onun yaratıcılığına yetişmek hiç de kolay değildi üstelik. Sonra neler mi oldu dersiniz? Merak ediyorsanız, başlayın sayfalarda yolculuğa. Savaş Ünlü’nün akıcı dilinden, duygu dolu eğlenceli anlatımından okuyacağınız bu romanı unutamayacaksınız. Kitabın sonunda okumaanlama soruları da yer alıyor. Reçelli Şiirler / Aytül Akal, Mavisel Yener / Resimleyen: Anıl Tortop / Redhouse Kidz / 2014 / 64 s. / 8+ Şiirinize reçel damlasa, ya da bir dizesi reçel kavanozuna düşüverse ne olur? Reçelli şiir olur mu, olmaz mı? Olur, olur hem de çok lezzetli olur. Aytül Akal ve Mavisel Yener’in birlikte yazdığı Reçelli Şiirler isimli yeni şiir kitabı işte böyle leziz, mis kokulu, şiirlerle dolu. İşte ilk şiir; “Salıncak / Rüzgâr öpüyor yanağımı / Uçuruyor saçlarımı / Bir havada / Bir yerde / kelebek gibi / Dolaşıyorum gökyüzünde / Özgürce…/ (s. 5)”. Şiir, az sözle çok şey anlatma sanatı. Derinlikli, derin, incelikli, ince iş. Oya gibi işlenmeli sözcükler, ilmek ilmek. Akal ve Yener iki yazın ustası. İşlerini ciddiye alan, tutkuyla yazan, üretken isimler. Özellikle son yıllarda ele ele verip birlikte yazdıkları şiir kitapları çocukları gülümsetip yeni düşlerin peşine düşürecek denli zengin. Bunda her iki şairin de çocukları, onların sevinçlerini, korkularını, heyecanlarını, sorularını, sevgilerini çok iyi tanıyor olmaları yatıyor. Yoksa şu dizeler nasıl bir araya gelirdi? “Falan Filan / Balıklar konuşmazmış / Falan filan… / Kediler mavi olmazmış / Falan filan… / Ejderhalar masallardaymış / Falan filan… / Hiç mi rüya görmez / Bunlara inanmayan?” (s. 12). Biraz da kitabın resimlerinden söz etmeli; Anıl Tortop’un sihirli fırçasıyla renklenmiş her bir şiir. Reçelli Şiirler, sadece duygularınızı değil, gözünüzü de tatlandıracak denli renkli ve hareketli resimlerle bezeli. Merak ettik acaba Akal ve Yener böyle güzel resimleri bildi de mi Resim Ödevi şiirini yazdı? “Resim Ödevi / Fırçamı aldım / Gökkuşağına batırdım / Bin bir renkle / Ödevimi yaptım / Ablam bakınca / “Pek hoş bir at!” dedi / Annem file benzetti / Babam araba sandı / Öğretmenim ne gördüyse / Bana pekiyi verdi” (s. 55). Birbirinden güzel şiirlerin, birbirinden güzel resimlerle desteklendiği Reçelli Şiirler’i seveceksiniz. Düşleriniz tatlanacak, renklenecek, zenginleşecek. İyi okumalar! Sen de Hayal Edebilirsin / Charlotte Belliere, Ian de Haes / Çeviren: Gülce Göyçen Karagöz / ABM Yayınevi / 2014 / 32 s. / 4+ Minik Oriane’ın teyzesi tatile çıkmış, çok güzel bir armağanla geri dönmüş. Bu, pelüş bir hipopotam. Oriane onu çok sevmiş, Dudu adını vermiş. Birlikte çok eğlenmeye başlamışlar. Günlerden bir gün Dudu’nun canı oyun oynamak istememiş. Oriane ona ne olduğunu KİTAPÇI M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ herkese sormuş. Sonra neler olmuş neler… Okulöncesi yaş grubunun hem eğleneceği hem de harika resimler aracılığı ile düşlere yolculuk edeceği bir yapıt. Kestane Kız / Mehmet Güler / Resimleyen: Başak Eralp Gür / Doğan Egmont / 2014 / 52 s. / 6+ Kestaneci karıkoca okul önlerine, köşe başlarına, küçücük birer tabure koyup geçiyorlar mangalın başına, kestane pişiriyorlar. Herkes onları “kestaneciler” diye biliyor. Arka kapakta ailenin beş kızı olduğu yazsa da öyküde ailenin dokuz kızı olduğu söyleniyor. Günlerden bir gün, çizdikleri kestanenin içinden akpak bir kız bebek çıkıveriyor. Artık aileye biri daha katılmış oluyor. Aileye yeni gelen bu onuncu kızı, kardeşleri çok sevip kolluyorlar. Fakat yılbaşı gecesi kız kayboluveriyor. Size tuhaf gelebilir ama aile onu aramak yerine yılbaşı eğlencesine devam ediyor. Kestane Kız’a ne olduğunu merak ediyorsunuz değil mi? O da sürpriz olsun. Kitabın sonuna 5N1K etkinlikleri koyulmuş, kitapla ilgili sorulara yer verilmiş. Uzaylı Kız / Mehmet Güler/ Resimleyen: Başak Eralp Gür / Doğan Egmont / 2014 / 178 s. / 8+ Uzayı ilk öpenler derneğinden haberiniz var mı? Kitabı okuyunca bu derneğin ne iş yaptığını öğreneceksiniz. Uzaylı Uzi ile dünyalı Ufuk’un hikâyesini anlatıyor Mehmet Güler. Başlangıçta “WhatsApp” programı aracılığı ile görüşseler de bunun onlara yetmeyeceği belli. Uzi yola çıktı, dünyaya geliyor. İki arkadaşı nasıl bir serüven bekliyor diye merak ederseniz kitabı okuyun. Uzay araştırmalarına emek vermiş isimler de kitapta yer alıyor. Düşlerimiz her zaman uzaydan daha büyük… Sarı Kanarya: Renklerin Kardeşliği / Bilgin Adalı / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Can Çocuk / 2014 / 64 s. / 79 Üç büyüklere barışı ve kardeşliği getirmeyi amaçlayan Bilgin Adalı, Sarı Kanarya, Yavru Aslan ve Yavru Kartal’ın öykülerinde, sporseverliğin gerçek anlamını ortaya koyuyor. Bu kitapta, Fenerbahçe’nin sembolu olan Sarı Kanarya, sporun, arkadaşlarıyla dost olarak da yapılabileceğini gösteriyor okurlara. Renklerin kardeşliğini ise orkide simgeliyor. “Takıma katılacak olan yirmi üç sporcunun listesi açıklandığında, sporseverlerin çoğu büyük bir şaşkınlık geçirdi. Türk futbolunun deneyimli yıldızlarının bir öbeği yoktu bu listede.” Böyle bir takımla Türkiye, Avrupa Kupası finallerinde başarıya ulaşır mı dersiniz? Sizi de şimdiden maç heyecanı sardıysa, hemen kitabı okumaya başlayın. Sütlaçlar Firarda / Simon Mason / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Resimleyen: Helen Stephens / Çeviren: Bülent O. Doğan / 2014 / 153 s. / 8+ Sütlaç Ailesi’nin maceraları sürüyor. Aslında çok da macera denemez ama bu aile o kadar çılgın ve şaşkın ki günlük olayların her biri birer macera tadında. Bir pazar sabahı sakin sakin kahvaltınızı yaparken muhabbet kuşlarınızdan biri kaçıverse ne yaparsınız? Hemen dışarı çıkar her yerde ararsınız değil mi? Sütlaçlar da böyle yapıyor. Peşinden koşuyor, ağaçlara tırmanıyor, tuzaklar kuruyor, şarkılar söylüyor. Ama yaramaz kuşu yakalamak ne mümkün… Hem yakalasalar bile o kuşun kendi kuşları olduğundan nasıl emin olacaklar ki? Bu yaramaz ve pek de akıllı olmayan kuşun kaçış ve yakalanma serüvenini “Babanın Başı Dertte” isimli öyküde bulabilirsiniz. Babanın başı dertte ama anne de pek iyi sayılmaz. Dişlerini çektirmiş. O yüzden dinlenmesi gerekiyor. Baba, hemen olaya el koyup evin idaresini üstleniyor. İyi de annenin canı sıkılmaz mı acaba? Eh yapacak çok şey var nasılsa. Örneğin panayıra gitmek çok eğlenceli olabilir. Hasta hasta panayıra gidilir mi? Son öyküde Sütlaç ailesi tatil için İspanya’ya gidiyor. Her şey iyi güzel de Ceren birkaç gün sonra çok sıkılıyor. Çünkü hiç arkadaşı yok. Ceren İspanyolca bilmiyor, İspanyollar da Türkçe konuşamıyor. Nasıl arkadaş bulacak ki? Ne dersiniz, Ceren de bir arkadaş bulabilecek mi acaba? İyi de o İspanyolca bilmiyor ki? Arkadaş olmak için aynı dili kullanmak ne kadar gerekli ki? Hiç konuşmadan arkadaş olabilir mi insanlar? Ne çok soru var, değil mi? Yanıtlar Sütlaçlar Firarda isimli öykü kitabında. İyi okumalar! Gezgin Bulut ve Küçük Kırmızı Valiz / Resimleyen: Esin Şahin / Yeşil Dinozor Yayınları / 2014 / 30 s. / 47 Küçük kırmızı valiz bir gün gezgin biri tarafından satın alınıp, seyahate çıkacağının hayalini kurar. Sonunda onu Bulut adlı bir çocuk beğenip alır. Bulut’la birlikte nerelere gitseler? Londra mı? Paris mi? Yaşlı tahta bavuldan dinlediği yerleri hatırlar kırmızı valiz. Acaba oralara mı gidecekler? Bulut, küçük kırmızı valizin sesini duyabilmektedir. Eh, bütün gezginlerin en büyük ihtiyacı da seyahatlerinde onlara arkadaşlık edecek biri değil midir? Bulut arkadaşı valizle sonunda nereye gitmeye karar verir acaba? Bican’ın Altınları / Hülya Kibaroğlu / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2014 / 81 s. / 9+ Bican, bir kedi. Güzel, hareketli, sevimli ve biraz da yaramaz. Tüm kediler gibi… Ama bir gün boyunu aşan bir yaramazlık yapıyor. Aslında tam yaramazlık da denemez, çünkü kediler altının ne denli değerli olduğunu bilemez. Bican’ın Altınları, aslında ne tam olarak Bican’ın ne sahibi Natel’in öyküsü ama daha çok eski günleri özellikle de İstanbul’un eski halini anlatan bir kitap. Kısa romanda bir de anlatıcının dedesi var, ilkokuldan sonra okuyamamış, biraz başına buyruk bir delikanlıymış zamanında. Yaramazmış, hareketliymiş ama çalışkan ve azimliymiş, hangi işe elini atsa başarılı oluvermiş. İşte bu delikanlının yolu bir gün Bican ve sahibi Natel’le kesişmiş. Neler yaşamışlar, öğrenmek ister misiniz? Aslında bu kitapta öğrenecek öyle çok şey var ki… Eski İstanbul’u, İstanbul’u İstanbul yapan o eski yaşam biçimini merak ediyor musunuz? Aslen Türk Dili ve Edebiyat öğretmeni olan yazar, o günleri anlatırken arada ilginizi çekebilecek pek çok bilgiyi de vermiş. Eski İstanbul’u, eski İstanbulluları merak edenler var mı? Helena’nın Rüyaları / Eduardo Galeano / Resimleyen: Isidro Ferrer / Çeviren: Altuğ Akın / Delidolu / 2014 / 63 s. / 15+ Eduardo Galeano, Uruguaylı bir yazar. Latin Amerika’nın canlı, heyecanlı, savaşçı, ateşli ve asi ruhunu taşıyor. Yazarlığa gazetecilikle başlamış. 1973 yılında askeri darbe sonucu sürgüne gönderilmiş, 1985’e dek Arjantin ve Katalanya’da yaşamış ve yazmıştır. 1985 yılında doğduğu topraklara, Montevideo’ya yerleşen Galeano pek çok uluslararası ödüle değer görülmüştür. Helena’nın Rüyaları, isimli kitabının girişinde karısı Helena’nın rüyalarının ne denli etkileyici ve inanılmaz olduğunu anlatır. Galeano’ya göre, karısı sanki her gece sinemaya gitmektedir ve her seferinde onu yeni bir rüya beklemektedir. Bu da yazarı, kendi deyişiyle küçük düşürmektedir. “Çünkü” der, “hatırlamayı becerdiğim az sayıda rüya da utanç verici saçmalıktan başka bir şey değil. Ben de intikamımı, onun rüyalarını yazarak alırım” (s. 7). Yaşam, ölüm, başkaldırı, insan hakları, ayrımcılık gibi zor ama hepimizin aşması gereken sorunlara değinmiş Galeano Helena’nın Rüyaları’nda. Kitabın görsellerini hazırlayan Isidro Ferrer de en az Galeano kadar güçlü ve yaratıcı bir sanatçı. Bu kitap için yaptığı çalışmalar sizi yeni rüyalara götürecek denli zengin. Dünya edebiyatının ustaları ile buluşmak için güzel bir fırsat arayanlara müjde gibi Helena’nın Rüyaları. İyi okumalar! Mezarlıktaki Gölge / Miyase Sertbarut / Altın Kitaplar / 2014 / 150 s. / 12+ Heyecan ve gizem meraklıları, Miyase Sertbarut’un Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı’nın 2013 Çocuk Romanı ödüllü kitabında aradıkları macerayı bulacaklar. Kemik Aziz, sınıf arkadaşı Balık Oya’ya bir türlü duygularını açıklayamaz. Aslında Balık Oya da ondan hoşlanmaktadır ama Kemik Aziz’in duygularından emin olamadığı için, ona hep ters davranır. Aralarında sürekli yanlış anlamalarla sürüp giden eğlenceli aşk fırtınasının gerisinde, İncirli Mahallesi’ne yeni taşınan Nuran Hanım’ın merak uyandıran gizemi vardır. Nuran Hanım’ın, o mahalledeki yıllardır boş duran yıkık dökük eski evi seçmesinin nedeni, yalnızca kirasının ucuzluğu değil, orayı, yapacağı iş için uygun bulmasındandır. Kızıyla bile anlaşamayan bu huysuz yaşlı, orada ne işler çevirecekti acaba? Mahalledeki kedilerin kaybolmasıyla bir ilgisi olabilir miydi? Yoksa ortalarda dolaşan dedikodular doğruydu da, Kemik Aziz’in kasap olan babası, dükkânında kedi eti mi satıyordu? Kedilerin kayboluşu ile süren şaşkınlığı, Nuran Hanım’ın gece yarısı mezarlık ziyaretlerinden dönerken taşıdığı ağır çuvalların gizemi ve Kasap Haşmet’in adını temizlemek için yaptığı beceriksiz plan izler. Görünen o ki, Kemik Aziz ile Balık Oya, Nuran Hanım’la ilgili sırları ortaya çıkarmak için işbirliği yapmak zorundadırlar. n Mavisel Yener n Ata Cad. Defne Sok. No:1 D:1 Balçovaİzmir n www.maviselyener.com n [email protected] C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1298 1 O C A K 2 0 1 5 n S A Y F A 1 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle