28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA dnan Binyazar’ın ‘Bozkır Aydınlığında Aşk’ kitabı, biyografik ve şiirsel bir anlatımın hâkim olduğu yedi öyküden oluşuyor. Binyazar’ın öyküleri okura bir gerçekliğin kapısını aralıyor. Çünkü “Sevda çekenler birbirlerinin içinden geçeni bilir.” İşte onları bir arada tutan ve insanı insan kılan bu gerçeklik. Öykülerinde, hesapsız, riyasız yüreklere aydınlık salan bir anlatımla aşkın bulunduğu kitabı üzerine söyleştik Binyazar’la. Türkiye, 1959’dan beri azimle ortağı olma çabasını sürdürdüğü AB’ye hayır deme eşiğine sıkça geldi. Birliğin bizi alırmış gibi yaparak, hiç vazgeçmediği fikri sabit çelmeleri ise hiç hız kesmedi. Bu durumda Türkiye’nin üyeliğinin AB’nin 20142020 dönemi bütçesinin kapsamına alınması da olası görünmüyor. İyi polis ABD’nin, AB’ye anlamlıca göz kırparak sözde bu konuda beş para etmez desteği malum. Yurtiçinde hükümetin konuyu her iki yönlü kendine yontarak adeta istismar etmesi de cabası. Cem Kozlu ‘Avrupa’ya Hayır Diyebilen Türkiye’ adlı çalışmasında, tüm bu bağlamlardaki değerlendirmelerini ve çözüm önerilerini sunuyor. Kozlu’yla kitabını konuştuk. Onur Öymen, yeni kitabı ‘Demokrasiden Diktatörlüğe: İktidar Uğruna Demokrasiyi Feda Edenler’de tarihten bugüne kadar demokrasinin gelişimini incelerken iktidar uğruna demokrasiyi engelleyenleri, otoriter rejimler kurarak ülkelerini ve dünyayı felakete sürükleyenleri anlatıyor. Türkiye’nin çok partili demokrasiyi nasıl geliştirdiğini inceliyor ve ülkemizde demokrasi, özgürlükler ve insan hakları alanında yaşanan sıkıntıları dile getiriyor. Öymen, kitabını anlattı. Bol kitaplı günler... Georges Perec’den ‘Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi’ A Meydanda bir ‘hafiye’ tığı şeylerden biri de “zamanı bölümlere ayıran” ve “ritim oluşturan” otobüsler. Onlar dışındakileri “rastlantısal” diye niteleyen yazar, otobüslerin meydana “zorunluluk katan” tek şey olduğunu not ediyor. Otobüs kullanımından karakter tahliline de giriştiğini söyleyelim: “Tek bir hareketle park etmeyi başaran otobüs şoförüyle dakikalarca süren zorlu çabalardan sonra park etmeyi başaran bir otobüs şoförü arasında ne fark vardır? Akla uyanık olma, ironi, yardım alma geliyor (…) İnsan otobüslerin geçtiğini fark etmez ki, onları görmesi için bir otobüsü beklemesi ya da otobüslerden inecek birini karşılamaya gelmesi (…) gerekir.” YAZARIN ZAFERİ Meydan, bir hızlanıp bir yavaşlayan yağmur gibi. Perec, düzeni otobüslerin geçişi üzerine oturturken gördüğü yüzlerle bazen tekrar karşılaşıyor. Anlayacağınız Perec artık meydana hâkim. Öyle ki oranın hareketliliğine alışanların son derece durağan sandığı anlarda Perec, eylemin kalbine inip meydanın sözcüklerle krokisi ve resmini çizmeye koyuluyor. Taşınan gazete, poşetteki yiyecek içecek, masalarda kulağa çalınan konuşmalar, otobüsteki yolcuların tavırları, sokak lambasının göz kırpması gibi kareleri atlamayan Perec, adeta alanı çarpanlarına ayırıyor. Bizi, SaintSulpice Meydanı’ndaki sesleri işitmeye davet eden Perec metni, daha doğrusu notlar, her türlü çağrışıma da açık. Kesik kesik cümleler, gitmek için çatallı yollar sunuyor. Perec’in Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi’ndeki tavır ve notları, meydanın faaliyet raporunu defterine nakşeden; kalemiyle meydanı fetheden muzaffer bir yazar duruşunu andırıyor. [email protected] http://bulunmazali81.blogspot.com Edebiyat dünyasının tuhaf yazarı Georges Perec, üç gün boyunca SaintSulpice Meydanı’nda oturup olan biteni okura aktardığı Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi’nde durağan sanılan günlük hayatın hareketliliğini anlatıyor. Ë Ali BULUNMAZ eneysel metin yazmak zor zanaat. Zaten edebiyatta deneme veya deneysellik kavramlarının üstüne atlayıp tepetaklak yere çakılanların sayısının fazlalığı göz önüne alınırsa, bahsedilen zorluğun derecesi de kavranabilir. Bir de işin öbür tarafı var: Deneme ya da deneysel metinleriyle okuru çarpan az sayıda yazar bulunuyor. Örneğin Georges Perec. Kaleme aldığı hemen her metinle okuyanı veya okumaya çalışanı sallayan Perec, en durgun an, en absürd durum ve en olmadık zamanlardan bir şeyler türetebiliyor. Bunların zemini de sağlam ayrıca. O nedenle Perec okumaları yoğun dikkat gerektiriyor, yoksa heyecana kapılıp ayaklarınızın yerden kesilmesi işten bile değil. Yani, büyük balona binip yükselmeye başlayabilirsiniz. Sonuç tam bir felaket olabilir, çünkü Perec metinleri insanı balona bindirme değil, balondan indirme üzerine kurulu. Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi, Perec’in sözü geçen deneysel çalışmalarından ve Paris’in SaintSulpice Meydanı’nda akıp gidiyor. Sıradan anların sıra dışı yanlarını büyüteç altına alan yazar, hiçbir şey ifade etmeyen ayrıntıların aslında nasıl büyük anlamlar barındırabileceğini kendi biçemiyle aktarıyor. MEYDANIN ÜÇ GÜNÜ Perec, SaintSulpice Meydanı’nda olup biteni şavullar ve insanları, güvercinleri, mekânlarla nesneleri dikizlerken daha önce sadece gelip geçtiği ve belki de hiç dikkat etmediği ayrıntıları yakalamanın keyfi D TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] ni sürer. Ne yazmayı amaçladığını da baştan söyler ki yanlış anlama olmasın: “Benim yapmak istediğim [daha önceki] çalışmalarda yer almayan, o arkada kalmış gibi görünenleri betimlemek; genelde dikkatimizi çekmeyen, kendini fark ettirmeyen, önemsiz diye nitelenenleri listelemek; zaman, insanlar, arabalar ve bulutlar dışında hiçbir şeyin hareket etmediği anlarda yaşananları anlatmak.” Perec, meydanın bir köşesine çökmüş elinde kalem önünde defter, 1820 Ekim 1974 günleri arasında saat saat, tıpkı bir hafiye gibi ne gördüyse işliyor. Karşımızdaki, aslında Perec’in öbür metinleriyle karşılaştırıldığında son derece “basit” ve Bir Paris Semtinin Tüketilme Deneme“anlamsız” görünüyor. Daha da ötesi, “hesi/ Georges Perec/ Çeviren: Ayşe Ece/ Sel men herkesin yapabileceğinin” kâğıda döYayıncılık/ 64 s. külmüş hali. Ama şu da var ki Perec yalnızca bakmıyor; hareketi ve ayrıntıları hiç fark etmeyebileceğimiz ölçüde seçiyor. Bir anlamda sanki meydanda o değil, biz oturuyoruz. Kafeden kafeye seğirten yazarımız, meydandaki hareketliliği ölçüp biçerken bunların gerçekte “duruş biçimlerini” yansıttığını belirtiyor. İnsanların bütün eylemleri; dudak hareketleri, eller, mimikler ve konuşmalar, enerjinin neye harcandığını göstermese bile nasıl boşaltıldığının kanıtı. Perec, meydanın bir köşesine çökmüş elinde kalem önünde defter, 1820 Perec’in kafaya tak Ekim 1974 günleri arasında saat saat, tıpkı bir hafiye gibi ne gördüyse işliyor. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 Yerel süreli yayın Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1116 7 TEMMUZ 2011 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle