29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Onur Öymen’le ‘Demokrasiden Diktatörlüğe’ yürüyenleri konuştuk ‘Demokrat olmak, insan olmanın gereği’ Onur Öymen, yeni kitabı Demokrasiden Diktatörlüğe: İktidar Uğruna Demokrasiyi Feda Edenler‘de tarihten bugüne kadar demokrasinin gelişimini incelerken iktidar uğruna demokrasiyi engelleyenleri, otoriter rejimler kurarak ülkelerini ve dünyayı felakete sürükleyenleri anlatıyor. Türkiye’nin çok partili demokrasiyi nasıl geliştirdiğini inceliyor ve ülkemizde demokrasi, özgürlükler ve insan hakları alanında yaşanan sıkıntıları dile getiriyor. Bu alanlarda dünyanın saygın kuruluşlarının değerlendirmelerinde Türkiye’ye verilen yeri de belirtiyor. Öymen’le kitabını, yurtta ve dünyada gelinen demokrasi eşiklerini konuştuk. Ë Gamze AKDEMİR “Demokrasi kötü bir rejimdir ama daha iyisi de yoktur.” Winston Churchill hatsızlık duymayanların insani değerleri tartışmalı. Ama yalnız kendisinin özgürlüğünü ve haklarını düşünüp, başkalarının da aynı derecede hak ve özgürlük sahibi olmasını arzu etmeyenlerin de demokrat olduğu söylenemez. İkinci Dünya Savaşı’ndan önceki yıllarda bazı Avrupa ülkelerinde çok sayıda insan baskıya ve zulme uğrarken, toplumun geniş kesimlerinin buna kayıtsız kalmış olması yalnız demokrasi açısından değil insanlık açısından da elem verici. “DEMOKRASİ ÇALIŞANLARI AĞIR BEDEL ÖDEDİ” emokrasi esnetilmeye pek uygun bir sistem diye düşünülür oldu, ne dersiniz? Demokrasi özü itibarıyla esnetilmeye müsait bir rejim değil. Savaş ve terör gibi olağanüstü durumlarda bazı haklarda kısıtlama yapılabileceği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de yer alıyor. Ancak o sözleşmede de belirtildiği gibi bu hakların özüne dokunulamıyor. Bazı lider ve hükümetlerin iktidarını sürdürmek için demokrasiyle bağdaşmayan karar ve uygulamalara yöneldiği görülüyor. Bu davranışlar demokrasinin özüne zarar veriyor, özgürlükleri kısıtlıyor ve demokratik rejimin geleceğini tehlikeye düşürüyor. “ÖZGÜR İRADEDEN RAHATSIZ OLANLAR VAR!” D Ortaya çıktığından ve uygulanmaya başladığı ilk zamanlardan bu yana hazmedilmesi ve içselleştirilmesi tarihsel süreç içinde vahşi uygulamalarla kesintiye uğradı, özündeki özgürlük, eşitlik kötüye kullanılageldi... Bazen aciz gibi göründüğü de oluyor! Hüküm süren art niyetli iktidarlarca hep yardıma muhtaç, sorunları çözmede yetersiz kalabilen, zaafları bol bir sistem görüntüsü verdiriliyor alttan alta. Her türlü yorumu haiz oluyor o zaman da... Eski Yunan’dan bu yana demokrasinin zaman zaman otoriter hatta totaliter eğilimli siyasetçiler tarafından kesintiye uğratıldığı doğru. Esasen tarih boyunca birçok kere demokrasinin sona erdirilmesinin başlıca sebeplerinden biri de bu. Burada kusur demokrasinin değil, demokrasiye sahip çıkamayanların. Her dönemde demokrasiyi tahrip ederek iktidarlarını SAYFA 16 7 TEMMUZ Yazdığınız gibi geniş halk kitleleri açısından bakıldığında demokrasinin dezavantajlarından söz etmek mümkün değil ama... Demokrasi, getirdiği insan hakları ve özgürlükler sayesinde halk kitlelerinin çıkarlarına hizmet ediyor. Demokrasiyi dezavantaj gibi görenler seçim yoluyla iktidarı bırakmak zorunda kalanlar. Tabii bir de halkın bilinçlenmesinin ve görüşlerini özgürce ifade edebilmesinin kendi ekonomik, etnik çıkarlarına zarar verebileceğini düşünenler var. Halkı, silah zoruyla veya ekonomik yöntemlerle baskı altına almaya çalışan iç veya dış çevrelerin demokrasiden rahatsız olduklarının tarihte pek çok örneği var. Sömürgeci ülkelerin denetim altında tutmaya çalıştıkları ülkelerde demokrasinin gelişmesine engel olmaları da bunun açık bir örneği. Bugün de kendi ekonomik, siyasi ve stratejik menfaatleri için bazı büyük devletlerin yabancı ülkeleri etki alanına almaya çalışanlar açısından o ülkelerde halkın özgür iradesi ile kendi uluslarının çıkarını koruyacak hükümetlerin seçilmesinden rahatsızlık duyduğu görülüyor. Kitabınız “Bir insan neden demokrat olmalı?” sorusuna nasıl bir yanıt? Çağımızda demokrat olmak, insan olmanın “Yalnız kendisinin özgürlüğünü ve haklarını düşünüp, başkalarıgereği. Baskı ve zulüm nın da aynı derecede hak ve özgürlük sahibi olmasını arzu etmeyenlerin de demokrat olduğu söylenemez. altında yaşamaktan rasürdürmek isteyen liderler ve onlara destek olan iç ve dış güçler ortaya çıkabilir. Ama önemli olan halkın demokrasiyi vazgeçilmez bir yaşam biçimi olarak görmesidir. Halkın bu bilince ulaştığı ve demokrasiyi koruma kararlılığı gösterdiği ülkelerde demokrasi karşıtı liderler başarılı olamıyor. İktidara demokrasi yolu ile gelip de iktidardan demokrasi yolu ile ayrılmayı içine sindiremeyenler için demokrasi bir süre için kullanılabilecek bir vasıta gibi görülüyor. Bazen iktidarı kaybedenler, Churchill’in dediği gibi demokrasinin kötü bir rejim olduğunu söyleyebiliyor ama daha iyi bir rejimi de ortaya koyamıyor. 2011 Doğduğundan bu yana darbelerle mücadele etmek zorunda kalan demokrasinin, dünya genelinde kaydettiği aşamalar dönemlere ve çağlara göre özetle nasıl irdeleniyor kitapta? Türkiye’de özgürlükler ve insan hakları, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılından itibaren bugüne kadar inişler ve çıkışlar gösterdi. III. Selim’den itibaren ne zaman bir reform ve özgürleşme hareketi olduysa mutlaka onu engellemek isteyen karşı güçler ortaya çıktı. Çoğu zaman aşırı mutaassıp ve bazen de yabancıların etkisiyle hareket eden bu karşı devrim girişimleri maalesef başarılı oldu. Kitapta da anlatmaya çalıştığım gibi Türkiye’de demokrasi ve özgürlük için çalışanlar bazı dönemlerde ağır bir bedel ödedi. Bunların başında I. Meşrutiyet Anayasası’nın mimarı olan Mithat Paşa gelir. Abdülhamit’in Meşrutiyet’i ilan ettikten kısa bir süre sonra meclisi kapatması ve koyu bir istibdat rejimine yönelmesi demokrasiyi içine sindiremeyen liderlerin neler yapabileceğinin tipik bir göstergesi. Milli iradeye dayanan bir demokrasi kurmak için yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün bu reformlarını engellemek için çok sayıda silahlı ayaklanmanın ortaya çıkması, bunlardan bir bölümünün doğrudan doğruya İstanbul hükümeti, bir bölümünün yabancı ülkeler tarafından tahrik edilmesi ve desteklenmesi, dini ve etnik duyguların reform karşıtı ayaklanmalarda istismar edilmesi Türkiye’de çok partili demokratik rejime geçişi geciktirmiş ama engelleyemedi. Askeri müdahaleler de demokratik gelişme sürecine zarar vermiş ve çok sayıda insanımızın ıstırap çekmesine hatta hayatını kaybetmesine yol açtı. Bu tecrübeleri hatırlayarak herkesin askeri veya baskıcı yöntemlerden kaçınması, demokrasiyi en çağdaş ölçülere uygun biçimde yaşatmaya çalışması gerekir. Demokrasinin yolunu kesen en güçlü hasımlarından biri din kuşkusuz. Kilisenin rolünü de irdeliyorsunuz mesela kitapta. Günümüzde ise en çok din, dinciler ve diktatörler seviyor demokrasiyi... Özellikle ortaçağdan itibaren Avrupa’da kilisenin devlet idaresine hâkim olmaya çalışması, demokrasinin gelişmesini ve güçlenmesini geciktirdi. Bugün bile kilise demokrasinin temel unsurlarından biri olan laiklik ilkesine açıkça karşı çıkıyor ve hükümetlerin yetki alanına girmesi gereken bazı konularda siyaseti etkilemeye çalışıyor. Türkiye’de, cumhuriyetten sonra Şeri hukukunun sona erdirilmesi ve laikliğin kabulüne, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına rağmen bazı siyasi partile ¥ “Saygın gürlüğü dünyanı yas devam laiklik gerekç rafında başka ö Kita sadece refleks demok aşamal yorsun Avr rumlar let yön bir nite karşılık len ask rupa ül Bunlar yatına m huriyet le nitel lir. Mu manya’ çimle i rasiyi t kurmas Savaş’t olduğu re müd darları demok oluştur dünyan şu veya darları yönlen ler mev ¥ ku rin “AP TÜRK Ülk kın tari darı da şürdü n ruluşun ve yazı leme gö önemli Tür vaadiyl ler dah şarak o likle D lerinde hem de CUMHURİYET KİTAP SAYI 1116 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle