20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O E lif Batuman’ın Ecinniler: Rusça Kitaplar ve Onları Okuyanlarla Maceralar’ı (Haziran 2011, Çev. Sabri Gürses, Doğan Kitap) ABD’de yayımlandığında bir inceleme kitabına nasip olmayacak şekilde ilgi görmüş, çok satanlar listelerine girmiş bir kitap. kuduğum Kitaplar MET N CELÂL Ecinniler: Rusça Kitaplar ve Onları Okuyanlarla Maceralar yesinde oldukça derinleştirmiş ve sonunda 398 sayfalık Üzüntü, Muz Kabuğu ve J.D.Salinger (Haziran 2011, çev. Hülya Öklem Süloş, Sel yay.) ortaya çıkmış. Slawenski, Salinger’ın hayatını ihtimamla bir bilim adamı dikkati ile incelerken bir hayranı olarak onun mahremiyet arzusuna da özen gösteriyor ama özel hayatı hakkında önemli bilgiler vermeyi de ihmal etmiyor. Slawenski’nin en önemli avantajı Salinger’ın hayatta olmaması. Salinger yaşasaydı Slawenski’nin ihtimamını ciddiye alır mıydı, yaşamöyküsünün yayımlanmasına izin verir miydi bilemiyoruz. Ama Slawenski’nin işin medyatik yanına kaçmadan ama en küçük ayrıntısına bile girmeye çalışarak, çeşitli kaynaklarla doğrulamadan da rahat etmeyen bir anlayışla Salinger’ın hayatını kaleme aldığını söylemeliyim. Jerome David Salinger, 1 Ocak 1919’da New York’ta doğmuş. Yahudi bir babanın, İrlandalı Katolik bir annenin çocuğu. Babası başarılı bir işadamı. ABD’nin yaşadığı ekonomik bunalımlara rağmen her geçen yıl daha da zenginleşiyor. Salinger babasının işine ilgisiz. Okulu da pek sevmiyor. İte kaka okuyor. Ne olacağını, ne yapacağını pek bilmiyor. Okullar değiştiriyor. Ancak bir askeri okula gidince derlenip düzene giriyor. Öğrencilik yıllarında tiyatroyla ilgileniyor, okul oyunlarında roller alıyor. Edebiyatla da ilgilenmeye, yazmaya başlıyor. Askeri okulu bitirdikten sonra New York Üniversitesi’ne kaydoluyor ve tekrar tembel ve ilgisiz bir öğrenci halini alıyor. İkinci dö Elif Batuman Türkiye kökenli bir ailenin çocuğu. New York’ta doğmuş, New Jersey’de büyümüş, Stanford Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat doktorası yapmış. Üniversiteye girdiğinde dilbilim okumaya başlamış, yabancı dil dersi alması gerektiğinde de belki müzik öğretmeninin Rus olması nedeniyle, belki de büyük keyif ve merakla okuduğu Anna Karenina’nın etkisiyle Ruşçayı seçmiş. “Çocukken Demirperde’nin öte yanında Rusça çalışmış bir matematik öğrencisine âşık olunca” Rusçaya ilgisi daha da artmış. Dilbilimi de matematik öğrencisini de bırakmış ama Rusça öğrenmeye devam etmiş. Üniversiteyi bitirdiğinde amacı roman yazmakken de kendini akademisyen olarak bulmuş. Elif Batuman, belki de roman denemelerinin de verdiği bir alışkanlıkla hikâye etmeyi seviyor. Genel okura hemen hiç hitap etmeyen bir edebiyat incelemesi olan Ecinniler: Rusça Kitaplar ve Onları Okuyanlarla Maceralar’ın ABD gibi kendi edebiyatı dışında hiçbir edebiyata ilgi göstermeyen bir ülkede çok okunmasının temelinde de bu yetenek ve tabii kitabın kurgusu yatıyor. Elif Batuman, Ecinniler’de Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Çehov, Ahmatova, Gogol, Babel gibi Rus edebiyatının önemli yazarlarından ve eserlerinden söz ediyor. Ama bunu yaparken önsözden itibaren işin içine kendini koyuyor. Rus edebiyatıyla ilgili bilgileri Batuman’ın yaşamöyküsü ile birlikte okuyoruz. Üniversite hayatı, arkadaşları, aşkları, ailesi ile ilişkileri işin içine karışıyor. Araştırmacı ruhu üniversite bursları ile desteklenince de dilbilgisini geliştirmek, araştırmalar yapmak gibi gerekçelerle Rusya’ya seyahatler yapma olanağı bulmasının yanında yolu Özbekistan’a da düşüyor. Ali Şir Nevai’nin eserlerini de okuyor. Böylelikle Ecinniler bir gezi günlüğü tadı da kazanmış oluyor. Kitabın inceleme yanında da ağırlık eserlerin eleştirisinden çok “Tolstoy’u kim öldürdü?” gibi sorulara cevap aranan sosyolojik yanında. Son dönemlerde bizde de moda olan yazarların gizli ve ilginç yaşamlarından söz eden kitaplardakine benzer birçok bilgi ve ankedot da var Ecinniler’de. SAYFA 12 7 TEMMUZ Elif Batuman, yaşamöyküsünü, anılarını, gezilerini, üniversite yaşamını, edebiyat araştırmacılarının dünyasını, Rus edebiyatı araştırmalarını kahramanının kendisi olduğu bir anlatı kurgusu ile birleştirmiş. Kitapta yer alan bazı bölümlerin daha önce Harpers Magazine, The New Yorker gibi dergilerde yayımlanmış olmasına rağmen bu başarılı kurgu ile bölümler arasında hiçbir kopukluk duygusu yaşamıyorsunuz, kitap bütünlük arz ediyor. Kendisiyle rahatça dalga geçebilen kuvvetli bir mizah duygusu var Batuman’ın ve anlatımında mizahi yön ağır basıyor. Zaten kitabın İngilizce orijinalinin karikatürlü kapağının çağrışımı da bu mizahiliğe. Ecinniler keyifle, merakla okunuyor, Rus edebiyatı hakkında belki bütünlüklü bir bilgi edinilmiyor ama bu büyük edebiyat merak ediliyor, insanda Babel, Tolstoy, Dostoyevski, hatta Ali Şir Nevai okuma arzusu uyandırıyor. ÜZÜNTÜ, MUZ KABUĞU ve J.D.SALINGER Salinger, kült bir yazar olması ve hayatının onlarca yılını meraklı gözlerden uzak geçirmesi nedeniyle özel hayatı hep merak edilmiş, deşilmiş, dürtülmüş, rahatsız edilip sinirlendirilmiş bir ünlü. Yaşarken çok az röportaj vermiş, özel hayatı hakkında hemen hiç bilgi vermemiş ya da kasten insanları yanıltmış, pek fotoğraf çektirmemiş. Hakkında yazılan kitaplara, incelemelere de sıcak bakmamış. Biyografilerinin yayımlanmasını engellemeye çalışmış, davalar açmış. Kenneth Slawenski, 2004’te Salinger’ın hayatı ve eserlerine adanmış www.deadcaulfields.com adlı siteyi hazırlayarak işe başlamış. Salinger yaşarken bu siteden haberdar mıydı, nasıl karşılamıştı bilemiyoruz. Slawenski, kendi deyimiyle “amatör bir okur” olarak giriştiği Salinger araştırmalarını üstad için bir site kurması sa2011 nemin sonunda aldığı notlara bakan babası okuldan kaydını alıp onu işleriyle ilgilenmesi ve dil öğrenmesi için Avrupa’ya yolluyor. İkinci Dünya Savaşı’nın eşiğinde Avusturya ve Polonya’da yaşıyor. Dönüşte kaydolduğu Ursinus Fakültesi’nde okul tarihinin en başarısız öğrencilerinden biri olarak görülse de o dil ve edebiyat derslerinde çok şey öğreniyor. Okul dergisinde yazmaya başlıyor. Yaşamını profesyonel yazar olarak sürdürmeye karar veriyor. Yazarlık eğitimi almak amacıyla Colombia Üniversitesi’ne kaydoluyor ve orada öykü dersleri veren Story dergisi editörü Whit Burnett’le ve şiir dersleri veren birçok ünlü derginin editörü şair Charles Hanson Towne’la tanışması ile ilk öykülerini yazmaya başlıyor. Burnett’in onayı ile bunları dergilere yolluyor ve uzun bir reddedilme dönemi başlıyor. Burnett’in Story dergisinde yayımlanabilmesi için bile çok uğraşması, yazdıklarını defalarca düzeltmesi gerekiyor. Kendine hedef olarak seçtiği The New Yorker’dan ise sürekli ret mektupları alıyor. İlerleyen yıllarda en önemli yazarı olacağı, öyküleri yayımlandığında tiraj kazandıracağı The New Yorker’la yaşadıkları yazarlar için gerçek bir ders niteliğinde ve başlı başına bir kitap olabilecek önemde. Salinger’ın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri İkinci Dünya Savaşı’na ABD’nin katılması ile onun asker olmaya karar vermesi olsa gerek. Hayata bakışı, felsefesi, inançları değişiyor. Savaşı sonuçlandıran Normandiya Çıkartması’na da katılan Salinger, cephenin en ön saflarında ölümle burun buruna askerlik yapmasına rağmen yazmayı sürdürüyor. Bir yandan ilk romanını yazmaya çalışırken diğer yandan askerlik yaşamı ile ilgili öyküleri ile tanınmaya başlıyor. Ama hâlâ her yazdığını yayımlatabilen bir yazar değil, reddedilen öyküleri çoğunlukta. 1941’de kabul edilen bir öyküsü 1946’da The New Yorker’da nihayet yayımlanınca Salinger’ın yazarlık yaşamı yeni bir evreye giriyor. 1949’da edebiyat dünyasında iyice tanınıyor, öyküleri hakkında eleştiriler çıkmaya başlıyor. 1951’de Çavdar Tarlasında Çocuklar yayımlanana kadar yaşadığı editoryal mücadele, romanı editörlerin önerileri ile defalarca elden geçirmesi de günümüz yazarları için önemli bir ibret hikâyesi. Çavdar Tarlası kültleştikçe medyanın özel hayatını didikleyen ilgisi artıyor ve Salinger içine kapanıyor. Dinle ilgileniyor. Hint felsefesi okuyor, Zen Budizme bağlanıyor. 1953’te artık New York’ta yaşamayacağına karar verip 240 mil kuzeydeki Cornish köyüne yerleşiyor. Evleniyor, çocuk sahibi oluyor. Köylülerle, çevredeki gençlerle dostluklar kuruyor. Ama medya Cornish’te olduğunu öğrenince tamamen inzivaya çekiliyor. Görüştüğü insanların sayısını oldukça azaltıyor. Son öyküsünü 1965’te yayımlattıktan sonra tamamen susuyor. Ölümüne kadar sürekli yazdığı bilinse de herhangi bir eserini yayımlatmıyor. Üzüntü, Muz Kabuğu ve J.D.Salinger iyi çalışılmış, iyi yazılmış, oldukça ayrıntılı bir biyografi. Salinger’ı tanımak ve anlamak için birebir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1116 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle