23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tabevi sında na kaüzlerce yeni; kimisi datasarım baskıekici kizın satın p seyretr kaç? ılmış hiçbir n o kazaman mamış azarların anladıyazıyor şi okureri oldun hemeyece makta sürekli uzmanlaşıyorlar.” Paralı üniversitelerde öğrencilerin hocalarına diklendiğini duyuyorum, her fırsatta onları “ilgili merciye” şikâyet ettiklerini. Gün gelecek bizim yakındığımız bu gelişmelere onların arasından çıkan sosyologlar, “Kültür değişimi” deyip kestireceklerdir. ¥ 2520 Türk edebiyatının yaşayan en iyi üç romancısını sorarsanız; “Selçuk Altun, Selçuk Altun, Selçuk Altun”, en iyi on romanını sorarsanız, “Ama Selçuk Altun henüz altı tane yazdı” diyecektir. Efendim, “amigo okurum” Hümeyra Erdoğan’la müşerref oldunuz. 2521 Mimar ve Financial Times’ın dizayn eleştirmeni Erward Heathcote, gazetesinin 07.05.11 tarihli hafta sonu ekinde dünyanın “en iyi” ve “en kötü” kentlerini sıralamış. En iyiler; New York, Rio de Janeiro, İstanbul, Londra ve Roma; en kötülerse; Moskova, Dubai, Birmingham ve Kudüs. İstanbul’u iki cümleye şöyle sığdırmış – Avrupa ile Asya; Hıristiyanlık, laiklik ile İslam arasındaki hassas dengenin dayanma noktası durumundaki İstanbul, dünyanın en güzel kentlerinden biri olmanın yanı sıra sürekli ve yoğun bir değişim içindedir. Gençtir, küreseldir, alabildiğine ticaridir ve cıvıl cıvıl caddeleriyle yaşamın 24 saat tüm keyfini çıkarır. 2522 İşadamlarımız makam odalarının tefrişini önemser oldular da duvarlarını varsıllaştırmakta pek başarılı oldukları söylenemez. Müstesna işadamlarımızdan Yılmaz Ulusoy’un makam odasına girince içim açılır. Duvarlardaki nicesi beş yüz yıllık orijinal haritaların konusu, toprakları üç kıtaya uzanan Osmanlı İmparatorluğu’dur. Haritaların altındaki ince konsollara antika kalyon maketleri demir atmıştır, konukları zaman tünelinde bir sefere çağıran. Yılmaz Ulusoy’un masasının arkasında, anlamlı bir fotoğraf vardır; Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Britanya Kralı VIII. Edward ile sohbet etmektedir. Toplantı odasında, Yılmaz Ağabey’in, “Önemsiyorum Öneriyorum” başlıklı kitabının posteri asılıdır. “Kitap bir dünyadır, bunun dışında bıraktıklarımız dünyalıktır” özdeyişi ön plana çıkarılmıştır. Ne zaman bu cümleyle göz göze gelsem kütüphaneme koşturup, kitaplarıma sıradan sarılasım gelir. 2523 İş Bankası yeni genel müdürü Adnan Bali’nin gazetelerde çıkan tanıtım notlarından, bir “kitapçoksever” olduğunu öğrenip umutlandım. Fotoğraflarında, kameraya sanki bir “Fenerbahçeli, Fenerbahçeli” gibi bakıyordu. 28.04.11 günü İş Kültür’ün yeni merkezinde, genel müdür Ahmet Salcan ile editör Ruken Kızıler’i ziyaret ettim. Ahmet Bey’den, Adnan Bali’nin “iyi bir Fenerli” olduğunu da öğrendim. İş Kültür, özellikle kurmaca dışı kitaplarda öncü yayınevi oldu. Onların Anadolu’da kitabevi açma girişimlerini de önemsiyorum. Adnan Bali’nin desteğiyle edebiyatistana katkısı artmalıdır, artacaktır. 2524 Enis Batur bir fotoğrafçı da olduğunu, gezi kitaplarına eklediği gizemli fotoğraflarla kanıtlamıştı. Nisanda Fransız Kültür Merkezi’nde “Hayalet” başlıklı fotoğraf sergisi açılırken, onun Paris’te bulunmasını garipsemedim. Serginin konusu, 1898’de otel (niyet)ine inşasına başlanan; izin alınamayınca 1902’den itibaren Rum Yetimhanesi olarak kullanılan binaydı. Dünyanın en büyük ahşap binası bellenen taşınmazın mimarı, ünlü Alexandre Vallaury’dir. Yetimhane 1960’ta kapanınca, yapıt çürümeye terk edildi. 26.04.11 sabahı serginin tek gezeriydim. Dış mekân fotoğraflarında, binanın bir yılkı küheylanı gibi direndiğini gördüm. Puslu iç mekân karelerinde birden duraksadım. Sanki yetimhane hayalet değildi; o hayaletini bekleyen arenaydı. Bu yüzden mi salonda tek başımaydım? Bir kadim rüzgâr inlemeye başlasa şaşırmayacaktım. Bir süre tedirgin bir baykuşun, bezgin bezgin ötmesini bekledim. 2525 “Sincan İstasyonu’nda Sinyalizasyon İhmalkârlığı” : Sayın Abdülkadir Budak, Derginizin Mayıs sayısında, “Semih Gümüş Adnan Benk (19221998) mış” ya e, 1939 B’deki süvarirıydı, ydi. nk sürühendis sna bir laen yıl Kıçin git zaraları: evalemi m. İstikncisi a bir siadım. muyor mayazndim. “Kırtasi Sendromu mu?” başlıklı pasajınızda yazı üslubum ve yaklaşımımla ilgili bazı yanlış değerlendirmeleriniz vardı. Bunları “iyi niyetli okur tepkisi” varsayıp irdelemeyeceğim. Bir şaibeli anketle ilgili eleştirilerime karşılık, “Ne olmuş yani, Notos Öykü’de yayımlanan bir ankette “en iyi dergi” olarak Notos Öykü seçilmişse! Bir zamanlar başında bulunduğu kitaplık dergisinde, son 25 yılın en iyi şairi de Enis Batur seçilmemiş miydi? O zaman neredeydi Selçuk Altun?” demiştiniz ki bu gerçekdışıydı. Böyle bir düzeysizliği ne Selçuk Altun ne de Enis Batur yapardı. Enis’i Paris’ten arayıp, yazdıklarınızı okudum; karşılıklı gülüştük. Sonra, kitaplık’ın on bir yıllık editörü Murat Yalçın’ı arayıp, iddia ettiğiniz gibi bir anket yapılmadığını doğrulattım. 6 Mayıs günü sizi telefonla aradım, beşinci ölüm yıldönümünde anmak üzere Erdal Öz’ün mezarlığına kalkan otobüsteydiniz. Yanlışınıza işaret etim, “Özür dilemek de bir erdemdir” diyerek derginizin ilk sayısında bir düzeltme notu koyacağınızı söylediniz. Sincan Postası’nın Haziran sayısında bir özür veya düzeltme notu göremedim. Unuttuğunuzu varsayıyorum; ilk fırsatta gerekeni yapıp müfteri ve riyakâr durumuna düşmeyeceğinizi biliyorum. *** at Buda akkı arını sa D P NOT N YET NE : 02.06.11 Tarihli KİTAP İÇİN’de demiştim ki: 2495 24.04.11 tarihli Hürriyet Pazar’da, “Kültürazzi” bir asparagası daha çökertti. Haberin başlığı “Dublin IMPAC Ödülü, adaylarımız ne oldu” idi. 12 Nisan günü IMPAC Edebiyat ödülünün on adayı açıklanmıştı. İngilizce veya İngilizceye çevrilen romanlara verilen ödül adayları arasında Türk yazarları yoktu. Oysa 2010 sonlarında medyaya verilen haberlerde, iki Türk yazarın bu ödüle aday gösterildiği yazılmıştı. Ödül uygulamasına göre önceden saptanan kütüphaneler en az bir, en çok üç romanı IMPAC Ödül Komitesi’ne bildiriyorlar, bu bildirim aday adayı (long list) listesini oluşturuyordu. Ayşe Kulin’in (A.K.) Farewell’ini Milli Kütüphane; Orhan Pamuk’un “The Museum of Innocence”ını Alman, Çek ve Yunan kütüphaneleri önermişti. Aday adayı listesi uluslararası bir süzgeçten geçirilmemişti. A.K’nin romanı yalnızca Milli Kütüphane’nin başvurusuydu. A.K’nin aday maday olmadığı da 12 Nisan tarihinde ortaya çıkmıştı. Oysa internet ortamında dolaşan bir özgeçmişine göre o, “Uluslararası bir edebiyat ödülü olan Dublin IMPAC Ödülü’nün, 2010 yılı listesinde Veda romanı ile bu ödüle adaydı.” Geçen yıl bu asparagas haberi okuyunca, kurmaca kitaplarını sığ bulduğum A.K’nin bu ödüle aday olmadığını anlamak için “lahavle çekerek” IMPAC’ın internet sitesine girmem yetmişti. Orada iki ince detay daha vardı. Veda’nın İngilizceye çevirisini, onun Türkçe kitaplarını yayımlayan şirket basmıştı. Bir diğer deyişle bu kitap, AngloAmerikan kitabevi raflarında yoktu. IMPAC’a verilen kısa özgeçmişindeyse, A.K’nin yapıtlarının birçok dile(?) çılara rfalılar n yaşaköyünün miz YeYesari , rtistik gösteri… ek bir en, deticisi ve olymath karizma nı isteran Pelen.) kurulua katılırenlerle sürekli ediğimi kadedeğişik ri yok r, ¥ 1116 çevrildiği iddia ediliyordu. A.K’nin IMPAC ödül adayı olduğunu iddia eden özgeçmişin sonunda, kendisinin 2007’den beri UNICEF’in (Birleşmiş Milletler Çocuklara Acil İhtiyaç Fonu) büyük harflerleİYİ NİYET ELÇİSİ olduğu da belirtilmiş. A.K. “iyi niyet elçisi” ha? *** Yukarıdaki maddeye hem A.K., hem de temsilcisi B.A. yanıt lütfetti. Suçüstü yakalanmışlığın ezikliği içinde hazırlanan düzeysiz ve birbiriyle çelişen yazılar Cumhuriyet Kitap’ta, 16.06.2011 tarihinde yayımlandı. B.A’nın düzeysiz ve sığ yazısı sözde bir “düzeltme metniydi”. İftira dolu zırvalarını tiksinerek okudum. Debelendikçe batan temsilcinin, “İngilizcem yetersiz olduğu için A.K’nin adaylığını” ıskaladığımı iddia etmesi trajikomikti. Benden çok okurları güldürmüştü. Oysa A.K. yanıtında, benim de belirttiğim gibi aday adayı (onun deyimiyle ilk aday) sürecinde elendiğini itiraf ediyordu. Temsilcisi bulunduğu yazara da inanmaması olasılığını göz önünde tutarak IMPAC ödülü aday listesini açıklıyor, o da yetmeyebilir varsayımıyla konuyla ilgili bir gazete kupürünü de iliştiriyorum. Gerçek IMPAC adayları: Colum McCann, Colm Toibin, William Trevor, David Malouf, Craig Silvey, Evie Wyld, Michael Crummey, Barbara Kingsolver, Yiyun Li ve Joyce Carol Oates’tur! B.A. Türkçe dışında kitapları 21 dilde basılan A.K’yi kıskandığımı iddia ederek, herkesi kendi gibi art niyetli sanıp, yanılıyor. O belki de kapasite sorunu nedeniyle, nitelikle niceliği karıştırıyor. Sıraladığı 21 dilin içinde marjinal sayılabilecek Boşnakça, Litvanyaca, Makedonca gibi diller varken; ödüle aday adayı olan çeviri kitabı, bir AngloAmerikan yayınevi yerine Türkiye’deki yayıncısı basmıştır. (Keşke 21 dil yerine, 5 dilde çevirisi bulunsaydı ama onların içinde küresel dil İngilizce de olsaydı.) B.A.,yazarının 21 dilde kitaplarını basan yayınevlerinden 19’unu sıralamış. İstersem bu kitapların kapaklarını yollayabileceğini iddia ediyor. Bunların içinde Dalkey’in adını görünce online kitap satış devi Amazon sitesine girip A.K’nin İngilizce kitaplarını aradım. YOKTU! Dalkey’in 2011 yayın programında da A.K. adına rastlamadım. Dalkey Archive ile A.K. adı internet ortamında bire bir asla örtüşmüyordu. (Belki de İngilizce yetersizliğinden atlamışımdır. Rica etsem Dalkey’den çıkan bir A.K. kitap kapağı bana yollanabilir mi?) A.K’nin yanıtı daha öz ve düzeyliydi. Kendisi, “Evet, bu ödülün aday adayıydım. Ne yazık ki biz iki Türk yazar, 6 kişilik kısa listeye giremedik” itirafıyla B.A’nın aksine doğruyu söylemekte, eleştirimi doğrulamaktaydı. (A.K. aday sayısından da bihaber; 6 yerine 10 aday seçildi.) Internet ortamındaki C.V’sinde bulunan, “IMPAC Ödülüne, 2010 yılı listesinde VEDA ile adaydır” yanlış bilgisi de silindiğinde, sorun kalmayacaktır. A.K. ise kitaplarının 17 dile çevrildiğini, yıl sonu 22 dile ulaşacağını söylüyordu. O, temsilcisi gibi kitaplarının kapaklarını göndermek yerine, bir geceliğine kitaplarını tetkik etmemi önermektedir. Yukarıda arz ettiğim gibi, bana Dalkey’den çıkmış İngilizce bir kitap kapağı lütfedilmesi yeterlidir. KİTAP İÇİN’in 100. yazısı şerefine, okurlarıma 100 kitabımı imzalayarak gönderme jestimi sanırım A.K. yanlış algılamış. O konuda, diğer mecralarda yaptığı saptırma ayrı bir “madde” konusudur. A.K. yazısını, “Dile7 rim, Tanrı ona da bir gün hem çok satan hem de başka dillere çevrilen bir yazar olmayı nasip eder” diyerek bitirmiş. Tanrı korusun! Çok satan ama 22 dilde sığ bir yazar olmak istemem. Kitaplarım Makedonca, Boşnakça, Litvanca, Hırvatça, Sırpça, Bulgarcada basılmadı ama dördüncü ve beşinci romanlarım küresel dil İngilizcede bir İngiliz yayınevi tarafından 2008 ve 2009’da yayımlandı. ABD ve İngiltere’de olumlu eleştiriler aldı; Many and Many a Year Ago”, Uluslararası Polisiye Yazarlar Birliği, Kuzey Avrupa Şubesi tarafından yılın en nitelikli çeviri polisiyeleri arasında listelendi. O listede, üç Nobelist de vardı. Bu gelişme, bazı gazete ve dergilerimizde haber olarak verildi. (Bunları yazmak zorunda kaldığım için tedirgin oluyorum ama taşı da gediğine koymak zorundayım.) İngilizce yayımlanan romanlarımla ilgili çıkan nice nitelikli yazı, dosya bazında okuma yazma evimde hazırdır. İsterseniz gelin, görün demeyi kendime yakıştıramam. Yalnız Dalkey’den İngilizce bir A.K. romanına gerçekten dokunmak isterim. Son söz yerine: Takke düşmüş kel görünmüştür. Takdir Kitabistan’ındır. Türk yazarlarının yabancı dillere çevrilip o dillerde olumlu tepki almasından ancak onur duyarım. Benim yaptığım, okur kitlesinin yanlış yönlendirilmesine karşı bir etik uyarısıdır. Dost acı söyler anlamlı atasözlerimizdendir. Eleştiri de bir hizmettir. Yaşasın (edeb)iyat! IMPAC SHORTLIST Listesi (10 kişi) CUMHURİYET KİTAP SAYI 1116 TEMMUZ 2011 SAYFA 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle