29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kutlanması amacıyla yapılmışlardır. En çok rastlanılan şenlik türü, şehzadelerin sünneti için gerçekleştirilen ve "Surı Hitan" olarak bilinen gösterilerdir. 1365'te I. Murad'ın Bursa'da oğulları Beyazıd I lan, Yakub Çelebi ve Savcı Bey için yaptırdığı şenlik, erken dönem Osmanlı kultür tarini açısından önem taşır. Bir diğer şenlik türü de "Surı Cihaz" adıyla tanınan ve padişah kızlarının nişan veya evlenmelerini kutlamak amacıyla düzenlenmiş olanlardır. Bunların dışında Osmanlı tarihi boyunca hanedanın yeni doğan üyeleri için "Velâdeti Hümayun"lar, zaferle çıkılan savaşların ardından "Donanma"lar ya da şehzadelerin derse baslamaları nedeniyle "Bed'i Besmele"ler düzenlenmiştir. Ayrıca Cülus Alayı ve Sürre Alayı gibi daha küçük kutlama biçimleri de Osmanlı tarihinin dikkat çekici toplumsal kültür olayları arasındadırlar. Osmanlı kültürüne açılan kapılardan belki de en önemlisi, bu şenliklerdir. Padişan ve saray erkânı, askeriye, ilmiye gibi devlet yönetiminde söz sahibi sınıflar, bunlann dışında toplumun ticaret yaşamını kontrol eden esnaf gruplan bu şenliklerin vazgeçilmez aktörleridirler. Bütün bu insan kadrosu, halkın da katılımıyla bir dönemin tarihini yazarlar. Bu açıdan Osmanlı şenliklerini incelemek, geçmişin günlük yaşamı hakkında doğrudun bilgi edinmenin en güvenilir yollanndan birisidir. Koçbank tarafından yayımlanan Osmanlı şenliklerine ilişkin iki ayn kitap, bu konunun önemini hem bilimsel açıdan vurgulamaları hem de zengin görsel malzemeleriyle kültür dünyamıza yapılmış görkemlı birer katkıdırlar. Nurhan Atasoy, 1582. Surnamei Hiimayun. Diiğiin Kitabı, Istanbul, Koçbank, 1997,136 s. rof. Dr. Nurhan Atasoy'un imzasıj nı taşıyan bu değerıi çalışma, 1582'deIII.Murad'ınoğluŞehzaMehmed için yaptırdığı sünnet düğününü konu edinir. Osmanlı kültür tarihinde Surnamei Hümayun olarak bilinen ve 52 gun 52 gece sürmüş bu görkemli şenliğin metirderi, "Intizamî" mahlasını kullanmış bir şaire ve minyatürleri de Nakkaş Osman'a aittir. Surnamei Hümayun, 16. yüzyıl sonlannda OsmanL împaratorluğu'nun ulaştığı zirveyi estetik açıdan gözler önüne sermektedir. Bir başka açıdan bu yapıt, Osmanlı Klasik Dönemi'nin sanat diliyle yazılmış ve resimlendirilmiş tarihidir. Bu tarihi bir film kurgusuyla gönümüze aktaran yapıt, bizi geçmişin yaşam tarzıyla yüz yüze getirmekte, imparatorluğu bir dünya gücüne dönüştüımüş pek çok isimsiz kahramanla tanıştırmaktadır. 1582'de bu görkemli kültür olayına sahne olan dönem, Osmanlı'nın Klasik çağı olarak bilinir. II. Mehmed, II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanunî Sultan Süleyman'la olgunlaşan Osmanlı siyaseti, aynı zamanda güçlü bir bürokrasiyi ve askerlik kurumunu III. Murad'a miras bırakmıştır. Kitabın "Sultan III. Murad ve Dönemi" başlığını taşıyan bölümünde, Surnamei Hü'mayun'un arka planındaki Osmanlı düzeni anlatılmakta, toplumun gündelik yaşamından kesitler verilmekte ve padişahın kişiliği incelenmektedir. III. Murad'ın, zevk sahibi, "Muradî" mahlasıyla şiirler yazan ve ayrıca hattatlığıyla da ün yapmış bir siyaset adamı olarak çizilen portresinde, bu senliğe damgasını vurmuş kişinin ruh dıinyası çok başardı bir biçimde yansıtılmıştır. Nurhan Atasoy, araştırmasının "Surname'nin Hazırlanışı" başlıklı bölümünde, yapıtı oluşturan metin yazan ve minyatürleri yapan Nakkaş Osman hakkında ayrıntüı bilgi vermektedir. Bu bilgiler aynı zamanda, Surname'nin sonraki bölümlerinde, okuyucunun Klasik Osmanh sanatının niteliği hakkında doğru izlenimler edinmesine de yardımcı olmaktaSAYI 638 dır. Kuşkusuz bu bilgilerden en önemlisi, Surname metninin yazarıyla ilgilidir. Yakın zamana kadar, bu önemli metnin saray şehnamecisi Seyyid Lokman'a ait olduğu sanılmış ve bütün kaynaklara da böyle geçmiştir. Atasoy, metnin Hersek Foçası ndan Divanı Hümayun Kâtibi întizamî'ye ait olduğunu saptayarak önemli bir yanlışı düzeltmiştir. Minyatürleri yapan Nakkaş Osman ise Türk minyatür sanatının ekol sahibi büyük ustasıdır. Saray Nakkaşhanesi'ndeki sanatçı grubunun başında, bu şenliğin en ince aynntısına kadar görüntülenmesini kendisine özgü çizgi ve renk ustalığıyla gerçekleştirmiştir. Surname'nin aslı 500 minyatürden oluşmakla birlikte, zaman içinde bazı kayıplara uğramış ve günümüze bu yapıttan 427 minyatür ulaşabilmiştir. Aynca metin kısmının da 73 yaprağı eksiktir. Buna rağmen eldeki metin ve minyatürler bir bütün olarak 1582 şenliğinin bütün ayrıntılannı belgeleyebüecek niteliğe sahiptirler. Metin ve minyatürler dikkatle incelendiğinde, bu şenliğin düzenlenişi, Atmeydanı ve Ibranim Paşa Sarayı'ndaki eğlenceler, padişah, sadrazam ve diğer devlet adamlarına uygulanan protokol ile ya şekli, üçüncüde ise minyatürden alınma rigürler üzerine kurulmuş açıklayıcı notlar bulunmaktadır. Bu çözümleme modeli sayesinde hem Surname'nin bütününü, hem de bu bütünü oluşturan parçalar üzerinde yapılan yorumları birbirine paralel biçimde okumak mümkün olabilmistir. Kitabın sonunda ise ayrıca tematik bir sınıflandırma yapılarak, minyatürlerden seçilmiş ayrıntılar üzerine bilgi verilmiştir. Esin Atıl, Levn; ve Surname. Bir Osmanlı Şenliğinin Oykiisü, tstanbul/ Koçbank, 1999,247 s. âle Devri olarak bilinen III. Ahmed dönemi, Osmanlı împaratorluğu'nun ilk Batılılaşma hareketlerine tanıklık eder. Saray ve çevresi, geleneksel yasam biçiminin sınırlartnı zorlayarak toplumun üst tabakasında yeni bir kültürel yapılanmanın yollannı açar. Bir bakıma Lâle Devri, Osmanlı klasik zevkinin mimari, şiir ve musikide gerçekleşen değişim sürecinin başlangıç noktası olmuş, bu değişim içinde olgunlaşan yeni dünya görüşü, Osmanlı uİKunu Batı'ya doğru genişletmiştir. ÖI. Anmed dönemi, Osmanlı siyasi ta L görkemli bir şenliğin penceresinden izliyor ve dönemin iki büyük sanatçısı Seyyid Hüseyin Vehbi ile Levni'yi yarattıkları sanat dünyası içinde bize tanıtıyor. III. Ahmed tarafından 1720'de şehzadelerinin sünneti için düzenlenen şenlik, Surnamei Vehbi olarak bilinen klasik yapıtın konusunu oluşturur. Metnı, Seyyid Hüseyin Vehbi tarafından nesir şeklınde kaleme alınan bu yapıtın minyatürleri, Osmardı kültür tarihinin yetiştirdiği en önemli nakkaşlardan Levni'ye aittir. Esin Atıl bu arastırmasına, dönemin tarihsel ortamını irdeleyerek başlıyor. Iç ve dış siyasi olayların ışığında III. Ahmed'in saltanat yıllarını değerlendirdikten sonra, Lâle Devri'nin getirdiği yenilikleri inceliyor. Daha sonra dönemin sanatsal üretimini, mimari, edebiyat ve resim alanlarındaki estetik değişimi mercek altına alarak çözümlüyor, Levni'nin hayatı ve nakkaşlık üslubu hakkında genel bir değerlendirme yapıyor. Kitabın ikinci bölümü "sur" ve "surname" kavramlan üzerine odaklanmakta, bu kavramlann Osmanlı geleneği içindeki tarihsel serüvenleri ana hatlarıyfa vurgulandıktan sonra, 1720 şenliğinin araştınlmasma geçilmektedir. 15 gün süren I Sultan ııı. Ahmed'ln Ok Meydanı'na oellsl. Levnl yalnızca usta bir öykücü deâii aynı zamanda olafianüstü bir kltap sanatcısıdır. Levnl bu elyazmasında gerlye dönu$. genis açıve yakınçeklm, durdurma ve hıziandırma glbi slnema teknlklerlnl kullanmıs. genel bütuniüfie bafllı kalmakla birlikte, anlatımı canlandırmak lcln hem tekrar öğeslnden, hem de kendlne özgu bir kompozlsyon düzenlnden yaraianmıştır. bancı elçiler ve her tabakadan halk hakkında yeterli bilgi edinilebilmektedir. Aynca metin ve minyatürlerin birbirlerini tamamlaması, bazı olayların aktanlmasında farklılık gösterseler de, geleneksel Osmanlı Surname türünün titizükle uyduğu bir kural olduğundan şenliğin geüşen olaylannı iki ayrı düzlemde izlemek mümkündür. Nurhan Atasoy, Şehzade Mehmed için düzenlenen bu sünnet düğünü için yapılan hazırlıkları, "Düğünün Öyküsü" bölümünde ayrıntılarıyla incelemektedir. Atmeydanı ve buraya hâkim durumdaki Ibrahim Paşa Sarayı'nın şenlik için yeni baştan elden geçirilmesi, şenlik sırasında Sadrazam Sinan Paşa ve diğer devlet erkânının eğlenceleri bu sarayın kendilerine aynlmış odalanndan izlemeleri aynntılanyla anlatılır. Daha sonra şenlik sırasında yapılan gösteriler, verilen ziyafetler ve dönemin aığer yazdı kaynaklarından derlenen bilgilerle şenliğin sona erişine kadar meydana gelen olaylar ayrıntdı biçimde verilir. Baştaki inceleme bölümünün ardından Nurhan Atasoy, asıl Surname metninin çözümlemesine geçer. Şenliğin her sahnesi, üç ayn okumaya olanak sağlayan bir düzenlemeyle yansıtılmıştır. Birinci düzlemde minyatürün kendisi, ikincide minyatüre eşlik eden metnin sadeleştirilmiş rihi açısından büyük başanlann kaydedildiği bir dönem değildir. Imparatorluğun toprak kayıplan artmış, halkın refah düzeyi ekonomik açıdan gerilemiş ve bunun sonucunda Yeniçerılerin öncülük ettiği hak arayışları, III. Ahmed ve ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat Ibrahim Paşa'yı hedef alan sert eleştirilerin odağı yapmıştır. Ne var ki, bunca olumsuzluğa rağmen, kültürel hayatta yeni bir canlanmaya tanık olunmaKtadır. Özellikle Haliç çevresinde ve Boğaziçi'nin Beşiktaş, Emirgân, Kandilli gibi yerleşim bölgelerinde sahilsaraylar, yalılar inşa ettirilerek yeni yaşam biçiminin gözalıcı mekânlan Istanbul siluetine katılmıştır. Lâle Devri, her şeyden önce Sa'dabâd'tır. Sa'dabâd ise saray yaşamımn Istanbul'da yarattığı yeni zevkın sembolüdür. Burada düzenlenen eğlenceler, şiir ve musiki medisleri, aralarında Şair Nedim, Osmanzade Taib, Vak'anüvis Rasid gibi dönemin aydın kişilerini cezbeden bir kültür üretiminin de öncüsü olmuştur. İlk matbaanın faaliyete geçmesi, Batı ve Doğu dillerinden Uk ciddi çevirilerin yapılması bu dönemin dikkate değer özelIikleri arasındadır. Esin Atıl, Levni ve Surname. Bir Osmanlı Şenliğinin Öyküsü başlüdı kitabında, Osmanlı kültürünün bu önemli kırılma noktasını, 1720'de gerçekleştirilen şenlik programına Levni tarafından hazırlanmış bir "Önsöz" ile "Sonsöz" eklenmistir. Şenlik hazırlıklan 30 Ağustos 1720'de m . Ahmed ve şehzadelerinin Eski Saray'a giderek nahıl ve şeker bahçelerini deneuemeleriyle başlar. 12 Eylül'de şenliğin yapılacağı Ok Meydanı'na çadırlar kurulur. ŞenJık 18 Eylül'de basîar ve on beş gün sürerek 2 Ekım'de son Dulur. Levni, bu önemli şenliği bir minyatür dizisi biçiminde resimlemiştir. Şenliğe katılan saray erkânı, askeri ve ilmiye sınıfı üyeleri, Levni'nin minyatürleri aracdığıyla tanıtıldıktan sonra, şenliğin diğer aktörleri arasında yer alan esnaflar, hüner gösteren sanatçılar, yabancı ve yerli izleyiciler, gene bu minyatür ustasının çizgileriyle okuyucunun gözleri önüne serilmektedir. Kitabın resimler bölümünde Levni'ye ait bütün minyatürler, şenlik takviminin düzenleniş mantığına uygun olarak yer almış, böylece okuyucuya görkemli bir eski zaman belgeseli izleme zevki sağlanmıştır. Esin Atıl, bu önemli araştırmasıyla hem geçmişteki günlük yaşantımız üzerindeki pek çok bilinmezin perdesini aralıyor, hem de Seyyid Vehbi ve Levni gibi ustaların yarattıklan incelmiş Osmanlı zevkini günümüze taşıyor. Levni ve Surname nin sayfalan arasında kaybettiğimiz bir kültürün zerafeti gizlidir. • SAYFA S CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle