29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dinçer Sümer'den yeni bir oyun: Memuroğlumemur... Memupoölumemup'un acıklı övküsü nuşmalıdır, saygıyı, sevgiyi her an göstermelidir, aile yaşamında bir dağınıklık bulunmamahdır. Sürüyle çelişkinin ve sıkınrının oluşturduğu durumu, belki de değiştirilen bu insan tipinin çekiciliği nedeniyle dünya edebiyatının diline doladığı bir olguya dönüşmüştür. Ve her üîke edebiyatı 'memur'u baş köşeye oturtmuş, projektörlerini üstüne tutarak yapısını ve dramını aydınlatmaya çalışmıştır; çünkü onu anlatmak demek devlet mekanizmasının sorunlara buladığı insanı nasıl öğüttüğünü, bitirdiğini, toplumdaki büyük bir kesimi yoksunlukların dibinde debelenmeye iten bir politikayı, bir yönetimi anlatmak demektir. Ben dahil, birçok yazar 'memur'un öykülerini, romanlannı, oyunlarını kaleme almıştır, oldukça da başarüı yapıtlara imza atmışlardır ama 'memur'un dramını enine boyuna işleyen, hem gizli hem de bilinen dünyasına girerek oralardaki cehennemi yakalayan bir tek yazar vardır, o da Georges Duhamel'dir. Onun (Salavin'in Ruznamesi/Gece Yansı Itirafı/îki Adam) üçlüsü bu türün en yetkin örneklerindendir. Gogol de, Çehov da memura sıcak bakmışlardır, bizden de Memduh Şevket Esendal onlargibi davranmıştır. 'Memur' daha çok bir mizah havasına sokularak, yoğunlaştırılan karşıtlıkların evreninde yürütülerek, esprilerin arasına sıkıştırılarak canlandırılmıştır. Bitmez tükenmez konulanmızdan biri olan 'memur'un dirilişini bu kez bir oyun kitabında, "Memuroğlumemur"da görüyoruz. Yazdığı şiirlerle, öykülerle, oyunlarla, romanlarla, (güzelim, 'Bir Düş Müydü O Izmir' romanı; onundur) televizyon dizileriyle tanınan, ondan fazla ödül kazanan Dinçer Sümer, yazdıklarına şimdi de "Memuroğlumemur"u eklemiştir. Dinçer Sümer, "Memuroğlumemur"da, otuziki yıl hizmetten sonra emekliye ayrılmaya karar veren Hamdi Bey'in dairedeki yaşamıyla, o yaşamın bir uzantısısayılan ev yaşamındaki sorunları, ilişkilerini kurcalamaktadır. Hamdi Bey, kendisine pastalı Coca Cola'lı uğurlama töreni düzenleyen arkadaşlarına bir teşekkür ve veda konuşması yapar. "Sayın başkanım, sevgili arkadaşlarım... Benim babam da memurdu. Nur içinde yatsın; bana itaat, disiplin, amirlerime saygı ve sonsuz bağlılığı, uysallık ve sabrı o öğretti. tzin, rapor bilmedim, çalıştım hep tıkır tıkır, önce Allah sonra görev, sicilim tertemiz şiikiir... Tam otuz iki yıl bu serviste, yok demedim, gık demedim, tek lokma haram yemedim..." Bu sözcüklerle geçmişini ve memuriyetini özetleyen, kişiliğinin dokusunu ve rengini belirten Hamdi Bey'in tek hayali vardır. Emeklilik ikramiyesiyle 'penceresinden mendil kadarcık olsun deniz görünen iki odalı bir ev' satın almak, yaşlılık dönemini orada kansıyla birlikte değerlendirmek... Ama biri sözlü, biri evli iki kızı ile Bursa'daki bir okulda okuyan öğrenci oğlu, annelerinin de yardımıyla o ikramiyeyi babalarının elinden kapmayı, tasarladıklannı gerçekleştirmek uğruna harcamayı düşünmektedirler. Eşya, otomobü, giyim kusam edineceklerdir. Bu öneriler, düşlerinin sarhoşluğuyla sersemleyen Hamdi Bey'i şaşırtır, hayal kmklığına uğratır... Örtada müthiş bir haksızlık, insanlık dışı bir tavır vardır. Yakınlarını ya da öyle sandıklannı otuziki yıllık maddi birikimiyle sevindirecek, mutlu kılacak ama kendi yaşamıyla ilgili bir atılım yapmayacaktır, yapamayacaktır. Bu olumsuz durumun çıkmazlarında bir ışık ararken oğlunun bir sorununu çözmesi ereğiyle kansı tarafından Bursa'ya yollanır. Otobüste, sonradan orospu olduğunu öğreneceği ama hiç kınamayacağı, hiç ayıplamayacağı, tam tersi, dostluk kuracağı Canan Hanım'la karşılaşır. îşte bu karşılaşma Hamdi Bey'de kararsızhklarını, tutsaklıklarını, tepkisizliklerini yeniden gözden geçireceği, ruhunu defolardan ayıklayıp arındıracağı bir evreyi başlatır. Artıkgölgelikten sıynlacak, sadece çoluk çocuğu ve başkaları için yaşamayı bir yana bırakacak, kendisini önemseyecektir. Evrensel boyutları olan ve herkesi kapsayan, insanlığın tamamını öyküleriyle besleyerek serüvenden serüvene sürükleyen 'raslantı'yı, eylemde bulunan bir kavram olarak gözler önüne serer Dinçer Sümer. Canan Hanım, Hamdi Bey'in gideceği yönü, tutumunu, kişiliğini değiştiren, Hamdi Bey'i yeniden yaratan bir güçtür. Her yazar, yapıtının özüne, dünya görüşüne, yaşam anlayışına uyan bir durumu koyar. Bu bir bunalımdır, bir savaşımdır, bir kavgadır, bir iyimserliktir, bir umuttur, bir sevdadır. Dinçer Sümer de yapıtlarının bünyesine, iyimserlikleri, iyimserlikleri kemiren karamsarlıklan yerleştirir, yerleştirdiklerini traji komik bir anlatım yöntemiyle sunar okura, seyirciye. Gerçi bütün insanların öyküsünü traji komik bir yöntemle anlatmak olasıdır ama onun asıl yoğun olduğu yer, onun verimli toprağı, yoksul ve orta halli kişilerin kümelendiği katmanlardır. O katmanlar, sürekli devindiklerinden, sürekli bir biçimde ordan oraya sıçradıklarından, yaşamın belirli noktalanna uzanıp o noktalarda sergilenenleri devşirdiklerinden, çok zengindirler olay yönünden. Hırsızhklar, dolandıncilıklar, orospuluklar, yaralamalar, cinayetler, kavgalar, serserilikler, aldatmalar, kalleşlikler, acımasızlıklar gırladır. Dinçer Sümer, konduğu çiçeğin balını emen an gibi bu 'insanlık komedyası'nın içine dalar, seçtiklerini, oyununun örgüsüne katar. Bu işlemden sonra Dinçer Sümer'in, olgulan, durumları, davranışlan yönetme ustalığıyla 'canlandırma edimi' gerçekleşir. Sözden söze, davranıştan davranışa atılan içtenlikli bir birliktelik kurulur, iletişimin telleri titrer durur. Bu, yerinde durmazlık, bu hareketlilik izleyicinin dikkat ve merak odaklarını uyanr; duygularını, düşüncelerini, belleklerini kışkırtır ve bütünleşmeyi sağlar. Dinçer Sümer'in genellikle sözlere ve davranışlara dayanan mizahı doğaldır, ölçülüdür, bu yüzden her güldüren öğe bir boşluğa yuvarlanmanın arkasından doğar ve yürekleri geçici olarak nemlendirir. "Memuroğlumemur", Dinçer Sümer'in öteki yapıtları gibi insana elini uzatan, insanı candan kucaklayan sıcak bir yapıttır. • Memuroğlumemur / Dinçer Sümer/ Oyun/ GerçekSanat Yayınları/64 s CU M H U Rl Y E T KİTAP SAYI 232 Tntfi komlk anJaüm Bitmez tükenmez konulanmızdan biri olan 'memur'un dirilişini bu kez bir oyun kitabında, " Memuroğlumemur " da görüyoruz. Yazdığı şiirlerle, öykülerle, oyunlarla, romanlarla, televizyon dizileriyle tanınan, ondan fazla ödül kazanan Dinçer Sümer, yazdıklarına şimdi de "Memuroğlumemur" adlı oyununu ekledi. MUZAFFER BUYRUKCU ürkçe sözlük 'memur'u şöyle tanımlar: "Devlethizmetinde aylıkla çalışan kitnse. Bir işle görevlendirilmiş olan yükümlü." Bu özsüz, kuru, mekanik bir tanımdır ve bu tanımın içinin doldurulması gerekir. Çünkü 'memur' yiyip içen, seven sevilen, bazı temel gereksinimlerini karşılamak zorunda olan, insanca yaşamak için didinen bir varlıktır. Bunun dışında, çalıştığı kurumların koşulları ve kurallarınca güdülen, yönlendirilen, yönetilen, değişik bir kişilik sınavından geçirilerek başka ölçülere uydurulmak istenen bir bireydir. Baskı altında tutulandır, korkutulandır, sindirilendir, aleyhinde olsa bile bütün buyrukları hiç itiraz etmeden yerine getirendir. En az parayla geçinmeye mahkum edilendir. Maddi eksikliklerini hiçbir vakit gideremeyendir. Kafasının her yanı Ali'nin Veli'nin hesaplarıyla karman çormandır. Sürekli bunalımdadır, sürekli mutsuzdur ve yüreği de, yüzü de gülmeyendir. Ama devletin yüksek onurunu temsil eden bu kişi, olanaklarının üstüne çıkarak iyi giyinmelidir, iyi ko I Hamdi Beym yaçamı Dinçer Sumer "Mavlydl Blslkletlm" adlı oyunun bir sahneslnde. S A YFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle