19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cioran'm şüphe saplantısı... îlı» M. Cioran, ruhunda kendi elleriyle yaralar açan bir entelektüel çilekeş. Bazıları onu Nietzsche'nin mirasçısı sayıyorlar.Karpatlar'da bir köyde, bir Ortodoks papazının oğlu olarak dünyaya gelen Cioran, Bükreş Universitesi'nde felsefe öğrenimi gördü. "Umutsuzluğun Doruklan " başlığını verdiği ilk kitabını yirmibir yaşında, ruhsal bunalımları sağaltmak için yazdı. 1937 yılında kazandığı bir bursla Paris'e gitti ve bir daha ülkesine dönmedi. tlerlemiş yaşta yabancı bir dil öğrenmenin güçlüğünü aşarak 1949 yılından itibaren Fransızca yazmaya başladı. Fransızca olarak yayımlanan ilk kitabı "Çürümenin Kısa Tarihi" başlığını taşıyordu. Cioran bugün de Paris'te çok yalın ve düzenli bir hayat yaşıyor. HALİLTURHANLI ljM."Cioran, ruhunda kendi * elleriyle yaralar açan bir entelektüel çilekeş. Bazıları • onu Nietzsche'nin mirasçısı sayıyorlar. Oysa Cioran'ın, değerlerin altüst oluşunda kutsayacağı bir Deccal'ı yok. Üstelik, gölgesinde büyüdüğü azizleri de terk etmiştir o. Cioran söylenceyi yeniden ve tersinden yazıyor. Onun mitolojisinde, Prometheus bir zamanlar çalmış olduğu ateşi tanrılara iade ediyor. Cioran'ın deneme ve özdeyişleri, çoğu kez bir paragrafı aşmayan meditasyonları Dostoyevski karakterlerinin sayıklamalarını çağrıştırıyor. O aynı zamanda, Jonathan Svvift ve Karl Kraus'u anımsatan nükteli bir nihilist ve bir insan sevmez. Çağcıl bir yalvaca ya da esoterik bir tarikatın guru'suna da benzetebilirsiniz onu. Bütün yalvaç ve guru'lar gibi tehditkâr ve azarlayıcı bir ton var yazdıklannda. Karpatlar'da bir köyde, bir Ortodoks papazının oğlu olarak dünyaya gelen Cioran, Bükreş Universitesi'nde felsefe öğrenimi gördü. Umutsuzluğun Doruklan başlığını verdiği ilk kitabını yirmibir yaşında, ruhsal bunalımları sağaltmak için yazdı. 1937 yılında kazandığı bir bursla Paris'e gitti ve bir daha ülkesine dönmedi. tlerlemiş yaşta yabancı bir dil öğrenmenin güçlüğünü aşarak 1949 yılından itibaren Fransızca yazmaya başladı. Fransızca olarak yayımlanan ilk kitabı Çürümenin Kısa Tarihi başlığını taşıyordu. Cioran bugün de Paris'te çok yalın ve düzenli bir hayat yaşıyor. (Örneğin, her sabah Lüksemburg Bahçeleri'ne yaptığı gezintiyi hiç aksatmıyor). Maddi değeri de olan birkaç ödülü geri çevirdi. Evli ve çocuksuz. Geleceği çok berraklıkla görebildiği için çocuk sahibi olmaktan kaçındığını belirtiyor. "Baba olmanın dışında het şuçu işlediğini" söylüyor. Uzun yıllar Fransa'da ya Kimi zaman ciddi, kimi zaman gülünç bir düşünce derlemesi: Burukluk E Cioran, en önemli denemelerinden birine konu aldığı antidemokratik karamsarlığın düşünürü Joseph de Maistre gibi, Aydınlanma'ya muhaliftir. Aydınlanma'nın Batı uygarlığının temeline yerleştirdiği us ve bilince duyulan romantik tepki içinde okunmalıdır Cioran. Us düzenine karşı örgütsüz muhalefettir onunkisi. Cioran'a göre, bilinç ve ben arasında büyük bir boşluk vardır. Bilinçli olmak, gerçekte benliğinden kopmaktır. Us, varlığımızın ve canlılığımızın pasıdır. Meyveleri zehirli bir ağaçtır us. Cioran'ın us ve bilince karşı yürüttüğü muhalefet kaçınılmaz olarak bilginin lanetlenmesine varır. Ona göre insan, yalnızca varolmak için doğmuştur. Bilmek için, kendisini onaylatmak ya da doğrulamak için değil. Bilgi iktidar hırsını kışkırtır. Insanı yıkıma sürülder. Varlığını lekeler. Bilme isteği yozlaşmanın ve kirlenmenin sonucudur. fnsanoğlu ne kadar çok bilgi edinir, ne kadar çok öğrenirse varolabilme yeteneğini de o ölçüde yitirir. Belki de bilmesi gereken tek şey budur. Değersiz bir destan insanoğlu.Düşüş'lebirliktekendisinin bilincine ermiş ve tarih de bundan sonra başlamıştır. Daha açık bir anlatımla, tarihi olanaklı kılan insanın kendisinin bilincinde oluşudur. Işte Cioran, tam da bu nedenle tarihi lanetler. Ona göre tarih, aslında değersiz bir destandır ve artık sona ermek üzeredir. însanın kendisine kajşı harekete geçirdiği, kendi iizerine saldığı bir canavardır tarih. lnsanoğlunun bir an önce uyanması gereken bir karabasandır. Varoluşun saçmalık ve yararsızlığının kaydıdır. "Oluşun putperestliği'dir. Sahte mutlakhkların oluşumu ve zamanın sonsuzca yinelenmesidir. Aynı zamanda tarih, bayağılık ve mahşerin bileşimidir. Fakat artık, kendisini bir sonuç olarak görme ahşkanlığından bunalan insan tarihten kurtulmaya çalışmaktadır. Özellikle gençlerin otorite karşıtı tavırlarının en derindeki anlamı tarihten bıkmış olmalarıdır. Tarihi öfkeyle aşağılayan Cioran, insanlık için herhangi bir kurtuluşa inanmaz. Fakat, bireyin az da olsa şansı vardır. O henüz son treni kaçırmamıştır. Kurtuluş için önce tarihselci yanılsamalardan arınmak gerekir. Cioran asıl şunu önerir: İnsan, koklerinden kopmalı ve metafizik bir yabancı olmalıdır. Kendisi, sözcüğün her anlamında ( C U M HURIY E T K İ TA P S A Y I şamastna karşın Fransız vatandaşı olmaktan kaçınmış. Hiçbir devletin vatandaşı değil. Bir entelektüel için bunun "olanaklı en iyi statü" olduğuna inanıyor. Doğmuş Olmanın Sıkıntısı Cioran, 1973 yılında Fransızca olarak yayımlanan Doğmuş Olmanın Sıkıntısı'nda bir anekdot düşer: Bir gün bir bayan Cioran'a "siz son savaştan beri yapılan her şeye muhalifsiniz" der. Cioran işe, "Tarihini ya^'ış söylediniz. Ben, Âdem'in yaratıldığı gün den beri yapılmış olan her şeye karşıyım" yanıtını verir. Yanıt, Cioran'ın (eğer varsa) felsefesini ve dünya karşısındaki duruşunu mükemmel biçimde özetler. Cioran, Batı'nın mirasından ve kurumlarından nefret eder. Ona göre Batı uygarlığı önlenemez bir çöküş ve çürüme içindedir. Kokunun yayılmaması için parfümlenmiş bir cesettir Batı. Çöküş ve çürüme, tutkuları alevlendirir ve öfkeyi şiddetlendirir. Böylelikle, muhaliflere zulmedilir, büyük kıyımlarla sonuçlanan savaşlarbaşlatılır. S A YFA J 2 1 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle