25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Erim. Bir heykelcik merkezi olan Aphrodisias'ta, sanki bir heykel atölyesi içinde gibiydim. Kazı evinin duvarlarını 19501965 yılları sinema klasiklerinin posterleri süslüyordu. Bir sinema tutkunu oldıığu hdliydi. Etrafta hemen göze çarpan temizlik ve düzendi. Yanında çalışanların tavırlarından saygın ve disiplini hissetmemeye olanak yoktu. Bas ve otoriter scsi ile gırtlak patlatırcasına yaptığı uluslararası telefon görü^melcrini unutmak mümkün değil. 50 metre öteye müze girişine konulan otomatik telefon nedense bu uluslararası üne sahip arkeologdan esirgenmişti. Binbir rica minnet ile ancak 1989 yüında kazıevine de bağlanabilecekti. Bu atmosier içinde sürdürmeye çalıştığımız kitap hazırlığı genelde her ülkeden ansızın gelen ziyaretçiler, telefonlar arasında sürüp gidiyordu. Türkçesi iyi değildi. Bu yüzden kitabı Ingilizce yaznuştı. Hatta Fransızcasının çevirisini de o yapmıştı. Müthiş titizdi, kaprisliydi, en ııfak bir hatayı bağışlamaz kanı.smı uyandırıyordu. 28 yıÜık birikim ve emek kitaba dönüşüyordu. Hem de hiçbir maddi çıkar beklemeksizin. Net .Turistik Yayınlar AŞ'den talep ettiği telif ücretinin tamamını Aphrodisias kazılarına bırakıyordu. Bir büyük sevgiye tanık olmaya başlamıştım. Bu sevgi çalışma saatleri dışında yaptığımrz söyleşUerle iyiden iyiye ortaya çıkıyordu. Kazı akşamlarının tadı bir başkaydı. Yakıcı güneş altında uzun süre çalışan onbeş civarındaki uluslararası kazı heyeti üyeleri ile o günün yorgunluğu atdmaya çahşılıyordu. Çalışma odasının balkonunda, klasik müzik eşliğinde biriki kadeh içki içiliyordu. Bunun dışında içki içmekkesinlikleyasaktı. Kazıdan kovulmak için önemli sebepti. Tüm üyeler mesafeli, saygılı ve oldukça dikkatliydiler; içki içerken bile. Sonra kazı evi avlusunda cibinlik içindeki büyük masaya, akşam yemeğine iniliyordu. Yemekte servisi kendisi yapıyordu. Anadolunun ortasında metropollere oldukça uzak bu sofrada ummadığınız sürprizlerle karşılaşıyordunuz. Yemek konusundaki zevki arkeoloiji camiasında dillere destandı. Kibkançlık sebebi idi. Monüyü Ankara'nın diplomatik çevrelerinde çalışmış aşçıya o veriyordu. Yemek esnasında sofradakilerle o gunün değerlendırmesi yapılıyordu. Yetnekten sonra içilen Türk kahvesi eşliğinde üç dört dilden bir sanat tartışması başlıyordu. Konu elbetteki arkeoloji, sinema, müzik biraz da sanat dedikoduları... Gece keyifli ise üyelerden isteyenlere arşivindeki filmleri seyrettiriyordu. İsteyenler odalanna çekilip nodarı, çalışmaları ile uğraşıyorlardı. Bir kazı gecesi büyle sona eriC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 185 yordu. Erken yatılıyordu genelde. Sabah 6.00'da kalkılıp, 6.307.00 arası kahvaltı yapılıyordu. Daha sonra Aphrodisias'ın gizemli keşfine çıküıyordu. Kaldığım üç gün boyunca kahvaltı; öğle yenıeği, ikindi molası zamanları ve kuralları askeri bir disiplini çağrıştırır şekildesürdürülüyordu. Çalışmalarımız boyunca fırsat buldukça Türkiye'nin arkeolojik sorunları ve öncelikle Aphrodisias'tan bahscdiybrduk. Devletin yardımının yeter Odeon Cenelgurünum J siz olduğundan, yetersiz ve ilgisiz yetkililerdenşikayetediyordu.Kazınınfinansmanı New York, Londra, Paris ve Istanbul'da bulunan Aphrodisias'ı Sevenler Demeği çalışmalarından sağlanıyordu. Daha çok, yurtdışında verdiği konteranslar, kendı çabaları ile topladığı bagtşlarla yürütüyordu kazıyı. Verilen sözlerin tutulmayışından 6/cllikle yakınıyordu. Kazıda 5060 arası insan çalışıyordu, 5 ay boyunca hiç dıırmadan. Ailesinden kalan /engin kitaplığı bile satıp kazıya harcamak istiyordu. Hiçbir özel mal varlığı yoktu. Prof. Dr. Kcnan T. Erim çalışma disiplininden üst düzeydc insanlarla çalışırken bile taviz vermeyecek yaradılışta idi. Açılışını Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'ın yaptığı Tetrapylon adlı anıtsal giriş kapısının restorasyonımda (,alıştırdığı uluslararası ün yapmış Dr. J.F. Hueber'e yapının restorasyonuııun yavaş yürümesi dolayısıyla yaptığı lartışmadaki affetmez tııtumu ve gür sesinin kazı evini çınlatışını bugün de duyargibiyim. Butartışmanınyapımının hızla ilerlemesini sağladığını daha sonraki ziyaretimde gorecektim. 1990 Celenkll lahit Batı Nekropolden Deneme nıtellğlnde yapılmıs bir ön ayak parcası Surdurulmekte olan tlyatro kazıları (1971) • kazı yılı sonunda İstanbul'daki randevumuz maalesef gerçekleşmedi. Aphrodisias'a son yolcııluğum Tetraplyon'un elli mevrv öniine ddnedildiği gün oldu. Acı ve burukluk doluydu bütün gün. Ona y ıllarca yardımcı olan insanlar, Geyre ve civar köylüler, cam gibi gözlerle izliyorlardı cenazeyi. Yine Aphrodisias'a emek vermiş yabancı arkeologlar, Türk arkeoloji camiası, Genel Müdüründen Müze Müdürlerine, Aydın Valisine dek hepsi devlet töreni ile kalkan cenazede idiler. I lerkcs buruktu elbette. Bence o günün en acılısı, otuz yılını hiçbir özveriden kaçınmadan veren insanı koynunu açıp bağrınabasanAphrodisias'tı. Başınsağolsun Aphrodisias. • S A Y F A 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle