19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 1 Eylül 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Onlara bayram yok haber 9 Nuriye Gülmen, avukatıyla yatakta görüşebildi. Sağlık problemleri arttı. Oturup kalkarken acı çekiyor. ŞEYMA PAŞAYİĞİT ‘İşimi geri istiyorum’ talebiyle 178 gündür açlık grevinde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gül AGGÇR1Ü7LEI8NVK.Dİ E Semih Özakça, 30 kilodan fazla verdi, 57 kiloya düştü. Kulağında sürekli uğultu hissediyor. men ile Semih Özakça’nın aile ve se venlerine bayram gelmedi. 30 kilodan fazla zayıflayan ve sağlıklarının kötü leşmesinden dolayı acı çeken iki dire nişçinin talepleri için 102 gündür aç lık grevinde olan Esra Özakça, “Esas bayramı yapalım isterdik” dedi. Es ra Özakça, iki direnişçinin “Asıl suçlu olanlar bu adaletsizliğe sebep olanlar dır” diyerek 14 Eylül’deki davaya çağrı yaptıklarını aktardı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ nde görevli akademisyen Nuriye Gülmen’in, açığa alınmasıyla birlik te 9 Kasım 2016’da “İşimi geri istiyo rum” eylemini başlatmasının üzerin den 298 gün geçti. Mardin Mazıdağ’da sınıf öğretmenliği yaparken ihraç edi len Semih Özakça ile eşi Esra Özak ça, 2000’de “Hayata dönüş operasyo nu” ile kolu koparılan sosyolog Veli Saçılık ve Ankara’da sosyal bilgiler öğ retmenliği yaparken ihraç edilmesiyle okulu önündeki yaptığı eylemi Yüksel Caddesi’ne taşıyan Acun Karadağ, “İşi mi geri istiyorum” eylemini büyütme ye devam etti. Gülmen ile Özakça, “İşimi geri istiyorum” eyleminin 120. gününde seslerini daha çok duyurmak amacıyla açlık grevine başladı. Açlık grevinin 75. gününde tutuklanmak üzere kapıları kırılarak evlerine baskın yapıldı. Savcının “Ölümden çıkarınız nedir” sorularıyla karşılaşan Gülmen ile Özakça’ya destek için eylem yeri olan Yüksel Caddesi’ne gidenleri engellendi. İnsan Hakları Anıtı’nı ablukaya alan polis bariyerleri de geçen 100 güne rağmen hâlâ kalkmadı. İki direnişçinin tutuklanmasını protesto etmek ve taleplerinin karşılanması için açlık grevine giren Esra Özakça’nın grevi de 102. güne ulaştı. Gülmen ile Özakça’nın tutuklanmasının ardından avukatlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptı ancak AİHM, günler sonra hayati bir tehlike görmeyerek skandal bir ret kararına imza attı. Zorla ve tek başlarına Sincan Cezaevi Kampus Hastanesi’nde tutulan Gülmen ile Özakça için başkentte eylem yapmak isteyenler, polis müdahalesine maruz kaldı ve “Nuriye ve Semih” demek yasaklı hale geldi. 6 Mart’ta başlattığı İstanbul Cevahir AVM önündeki “İşimi geri istiyorum” eylemini 1 Haziran’da Yüksel Caddesi’ne taşıyan Nazife Onay, hakkında verilen ev hapsi kararını tanımadı ve tutuklandı. Önceki gün ise yi ne hakkında ev hapsi kararı olan Nazan Bozkurt, bu kararı tanımayarak Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yaparken gözaltına alındı. Gülmen ile Özakça’nın açlık grevleri 178. gününe ulaştı. Direnişçiler ve destekçileri, 14 Eylül’de Ankara Adliyesi’nde görülecek dava için çağrı yapmaya başladı. Semih’in yüzü çöktü 102 gündür açlık grevini sürdüren Esra Özakça, 10 kilo vererek 47 kiloya düştü. Cumhuriyet’e konuşan Esra Özakça, kas ağrıları ve kulak çınlaması gibi sağlık sıkıntıları çektiğini ve uyuyamadığını anlattı. Geçen pazartesi günü görüştüğü eşi Semih’in ise yüzünün çöktüğünü, kulaklarında sürekli uğultu hissettiğini ve 57 kiloya düştüğünü söyledi. Esra Özakça, “Nuriye ve Semih’i sevenler bu bayramda da bayram yapamayacaklar. Bir an önce talepleri kabul edilsin ve açlık grevi sona ersin isterdik. Esas bayramı yapalım isterdik” diye konuştu. AKP milletvekili Hüseyin Samani’nin kızı Betül Samani Gökay’ın yeni KHK ile göreve iade edildiğini anımsatan Özakça, “1 ayda bu yanlışlık anlaşılıyorsa, dertlerini aylardır anlatmaya çalışanların dertleri de anlaşılır. Özrü kabahatinden büyük. ‘Kızım çalışmayacak, sadece itibarı için’ diyor. Peki bizim itibarımız ne olacak” dedi. Nuriye acı çekiyor “Birlikte açlığı ve adaletsizliği paylaşıyoruz” diyerek destek için bir aylık açlık grevine giren avukat Engin Gökoğlu, Nuriye Gülmen’in son görüşmede kendisini yatakta karşıladığını anlatarak “Sağlık problemleri artmış ama morali iyiydi” dedi. Gülmen’in oturup kalkarken acı çektiğini belirten Gökoğlu, 14 Eylül’de tüm aydın, sanatçı, milletvekillerinin ses olmaya çağırdığını söyledi. Gökoğlu, Gülmen’in “Orada asıl yargılananlar bizi buraya getirenlerdir. Orada asıl suçlu olanlar bu adaletsizliğe sebep olanlardır” dediğini de aktardı. l ANKARA uÖmzaukdçua:bAüyçlüığtüımyoızrluaz Ssöykgumrmduioüzmünıei.ygtşnzduÖmylpeuüiaenbdeümlrzelsiuakcsagrçnıiraokhkaeabHiınrınçşldclüşÖıaeadkşaoııysml,cuızaılnütyk“daesadButuokduıknüğriicçrayrrueygıuaeahlbysgoaüzk,naail.ürlnS’ahmıny;Uyynliaendzbreaolmpaaecreaknrimifaruynulnsieadnnrdhmışzrmae,daueCıam”dyneanafeohideehıçrkyzeerekrlatıauhornuğudçedzükitpgıioş.m.viclreueişOiyreıbyçkdeKzanHeouülilazaleiAşnrm;iL Tek gıda vitamin... AçstadbkrcdlnyBğşdoreeycıanelçdtylodösuıciaaiiıe1ıeeayılknuğlnaageyiaaftitsnkıvksnkrıamlfvıbaikrllöom1samasbiadtravılatşrmoomgıevaonerınrretçusmeiaavkeaeurülbedallrlnkulauknamaeialılgıkeyelrarılaobykelyçtdm,irıarelnieşöymştvgnriyihaaaiansaltlnüglaeıcareırmirebıilulkuklinanyioneei,1ğeiyümnirpkmninlztkiaeo2abMeerabmpnlşüsaGlr,eeiabalyvvenorrlunahaznilıçşaeolemlndbüe.ııeiaeaseytkçtlgrealiarBöılrrleyudtaeaınmyaeyuanrmeeöyniek1çaeladlk0dresroekrüaknkeavrldaaaeepkaselıteB0etelanrmiakenrlrıdkroaacddntal.kiyir,tyiltWltşld,vkageinşKuat5dgioBttrdoeikçiıabkeailıreeadyrir0ğriğelr1eeeişietrmreçaullelnrin.ağeıav0uıggmriirynsmcdlnvynÖnıvırtnieinvçmyeiuokldıştdliıomieueeaeliienknlçzaihi,sişcliakıygnmlzrkyamlağrıemai4i,kaekr.iybael,’iyorşdkninınıkibbafeKcrgaeçn1çeicçgıiçrıtedinmadt,”uiiziçlndirv.eorsalşödKaıınntifeeaaekolaİii,aelkikanaryuşnoasenmiry,abçlbökds“ngkleeötta,eirvnaigçsZesiaenauellsikrr1dtnüeraaarma9ügeieakşyamkabchdktervmrms/vn9ikeevişıeaeatıigaeüvunnuuni1nrıasmeı,i,ı Dedikodu iddianamesi 22. Adalet Nöbeti’ne katılan Özgür Mumcu, her gün nöbet tutulması gerektiğini söyledi Gazetemizin yayın politikasının hedef alındığı dava kapsamında asılsız ve akıl dışı iddialarla tutuklu bulunan avukat Akın Atalay nezdinde tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak için avukatların başlattığı Adalet Nöbeti dün 22. kez tutuldu. Çağlayan’daki İstan 22. Adalet Nöbeti’ne gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç, yazarlarımız Hakan Kara ve Özgür Mumcu ile avukatımız Bülent Utku da katıldı. bul Adliyesi’ndeki ‘Adalet Nöbeti’ne CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, ga zetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç ve yazarımız Özgür Mumcu’nun yanı sıra 9 ay tutuklu kaldıktan sonra ser best bırakılan yazarımız Hakan Kara ile avukatımız Bülent Utku da katıldı. Adliye binasındaki 1 saatlik nöbetin ardından bina önünde basın mensup larına açıklama yapıldı. Yazarımız Öz gür Mumcu, hukuk devletinin temel il kelerinin yıkıldığını, hukuki öngörü lebilirliğin ortadan kalktığını, usulün yerini keyfilik, esasın yerini ise siyasi konjonktürün aldığının altını çizdi ve “Farklı senelerde hukuk fakültelerinden geçmiş ve öğrenciliğin ilk günlerinden itibaren hukukçuluğun kamu yararına, toplumsal uyuma ve adalete ulaşmak için önemini fark etmiş olanlar için bugünler hem zor hem de utanç verici” dedi. Mumcu, bu utancın dedikodu üzerine inşa edilmiş iddianamelerle içeride tutulanlar serbest kalmadıkça artarak devam edeceğini kaydetti. Cemaatle savaşanlar Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Emre İper’in anlaşılmaz gerekçelerle ve iddia dahi olmayan iddialarla tutuklu olduğunu anımsatan Mumcu, şunları söyledi: “Bu gidişata katkı veren ya da sessiz kalan hukukçular tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa kalacak ve ülkemizin hukuk devleti sıralamasında en diplerde yer almasının utancını taşıyacaklar. Bunun böyle gitmeyeceği açıktır. Açık olan başka bir durum ise ya içeridekilerin çıkacağı ya da dışarıda kalanların da içeri alınacağıdır. Devletin çökmemesini isteyen, mesleklerini gurur içinde sürdürmeyi talep eden bütün hukukçuların sadece haftanın bir günü değil, Türkiye’de hukuk devleti yeniden kurulana kadar her gün, her eylemleriyle Adalet Nöbeti tutması, duvarlarına asılı hukuk fakültesi diplomalarının bir gereğidir.” ‘Umudumu koruyorum’ Gazetemizin imtiyaz sahibi Orhan Erinç ise, “Biz dışarıdayız ama arkadaşlarımızla birlikteyiz. Eften püften gerekçelerle yapılan tutuklama ya da yargılama daha iddianamenin açıklandığı gün çökmüştü ama henüz kabul edilmemiş durumda. Diliyorum 11 Eylül’de adalet olası bir biçimde yerine gelir. Arkadaşlarımızla birlikte Silivri’den dönme umudunu güçlü olarak koruyorum. Buradan 5 Cumhuriyetçi arkadaşıma ve içerideki meslektaşlarıma iyi bayramlar diliyorum, ne kadar iyi demek mümkünse. Kutlamayı da dışarıda yapacağımızı umut ediyorum” dedi. CHP’li Barış Yarkadaş da, 184 gazetecinin cezaevlerinde olduğunu vurgulayarak, “1 Eylül Dünya Barış Günü’ne, toplama kamplarına hapsedilen gazeteciler gerçeğiyle giriyoruz. Barışa en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde yaşananlar, AKP’nin tarihsel utancı olarak kayıtlara geçecek. AKP iktidarı gazetecilerle birlikte, gerçekleri de hücrelere koymaya çalışıyor. Ancak gerçekler inatçıdır; siz gizlemeye çalışsanız bile onları halka duyuracak gazeteciler hep var olacaktır” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Kurban psikolojisinin elli tonu İnsan... Hemen yanı başında açlıktan ölen çocukların haberlerini kahvesini içerken gazetelerden okuyor. Kullandığı suyun, elektriğin, internetin, uçağın, arabanın bedelini kredi kartıyla ödediğine kanıyor. Kanser olduğunda ona satılan tedaviyi alabilmek için bir ömür gece gündüz havasız odalarda köle gibi çalışıyor. Gidilebilecek yollara sadece arabayla çıkılır sanıyor ve hız yapabildiği dört şeritli asfalt yollara tapıyor. O yollarda bir kazada ölmeyi, tıpkı 200 kilometre hızla giderken hayvan ölülerinin üzerinden geçmeyi kanıksadığı gibi kanıksıyor. Yüksek binalarda üst üste konulmuş odalarda altüst olmuş hayatlar yaşıyor. Reklamlarda gördüğü dünyaya kapılıp... Aslen sevmediği insanlardan aslen sevmediği çocuklar yapıyor. Birilerinin ölümüne çalışarak çıkardığı taşlardan kolyeler, yüzükler küpeler takıyor. Ve aynanın karşısına geçtiğinde kendisini değil bambaşka birini seyrediyor. Bizzat yarattığı tanrıların kendisini yarattığına inanacak kadar şuursuz. Kendi yarattığı tanrılardan korkacak kadar aptal. Ve o tanrılara daha iyi bir dünya için kurbanlar adayacak kadar hilekâr. Kendi korkunç gerçeğiyle yüzleşmemek için kendine dair devamlı masal anlatmayı; Ve o masallara inanıp savaşlar çıkarmayı akıl sanıyor. O savaşların ekonomisine güvenip devletler yıkıyor, devletler kuruyor. Ve buna rağmen öldükten sonra hâlâ cennete gidebileceğine inanıyor. Her fırsatta kan akıtıyor. Aslında tanrılara değil bizzat kendisine tapıyor. Başlangıçtan beri tanrıları kandırmaya, ikna etmeye, onların fikirlerini değiştirmeye, onları daha vicdanlı, daha iyi yapmaya çalışması ikiyüzlülük. Sanki onları yaratan kendi değilmiş gibi. Nasıl tarif ederse öyle olmazlarmış gibi. Sözde tanrılara kendisi için kıymetli olan şeylerini kurban olarak sunuyor. Korkunç bir ahlakı inanç üzerinden meşrulaştırıyor. Tanrıların isteği olarak tarif ettiği kendi istekleri. Tanrıları kandırır gibi kandırıyor insan kendini. Tanrılardan kokar gibi korkuyor kendinden. Ve tanrıları bilir gibi biliyor gerçeği. O yüzden bazen Tanrı’nın aciz bir kulu gibi davranıyor; Bazen de Tanrı’nın kurnaz soytarısı oluyor. HHH Neticede bayram yok; kurban yalan. İnsan her fırsatta hem kendine hem de diğer her şeye saldıran gelişmiş ve tehlikeli bir hayvan. İşte bu insan... Koyun, dana, koç, boğa yerine mesela tanrılara kalbiyle beynini kurban etse bir kere de? Bu korkunç düzene, sanki her şey mükemmelmiş gibi dayanan... Ve çağlardan çağlara iyice taşlaşan o kalbiyle... Gördüğünü anlamayan o lapa beynini atsa da kurtulsa tanrıların önüne? Bir ihtimal anca o zaman gelecek kendine. İki ilde saldırı: 2 korucu şehit Bingöl merkez Alıncık köyünde korucuların bulunduğu güvenlik noktasına PKK terör örgütü mensupları tarafından roketatarlı saldırı düzenlendi. Saldırıda 1 korucu şehit oldu, 1 korucu da ağır yaralandı. Ağır yaralı korucu Bingöl Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Şırnak Uludure ilçesinde de korucu Mehmet Paksoy evinin önünde, pusu kuran PKK’li teröristlerin silahlı saldırısına uğradı. Korucu Paksoy, vücuduna isabet eden kurşunlarla kanlar içerisinde yere düşerken, saldırıyı gerçekleştiren teröristler ise kaçtı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri Paksoy’un şehit olduğunu belirledi. l İHA/DHA Van’da 1 ay gösteri yasağı Van Valiliği, kentte yapılacak basın açıklamaları, çadır kurma, stant açma, oturma eylemi ve benzeri türdeki tüm eylem ve etkinliklerin 30 gün boyunca yasaklandığını, miting, kapalı ve açık yer toplantıları ile gösteri yürüyüşlerinin de 30 gün süreyle Valilik iznine bağlandığını açıkladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle