Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 1995 CUMA
HABERLER
Dar geirliye
bayram yapdımı
• İSTANBUL (AA) -
• Sangazi Belediyesi,
Ramazan Bayramı nedeniyle
beldedeki dar gelirli 350
aileye gıda yardımı yaptı.
Yağ, şeker, çay, makama ve
zeytin gibi 10 parça gıda
maddesınden oluşan yardım
paketlerinin dağıtım
töreninde konuşan Sangazi
Beledıye Başkanı Fikret
Şahin, dar gelİTİi insanlann
yoğunlukta olduğu beldede,
üç yıldır yılbaşlannda ve dini
bayramlarda gıda yardımı
yaptıklannı söyledi.
Ordün Başbakanı
Istanbul'da
• tSTANBULflJBA)-
Ürdûn Başbakanı Zeid Ben
Şakir özel bir ziyaret
amacıyla Türkiye'ye geldi.
Konuk Başbakanı Atatürk
Havalimanı'nda Dışişleri
Bakanlığı Istanbul II
Temsilcisi Cihat Alpan,
. Istanbul Vali Yardımcısı
Hikmet Özbağ ve öteki
ilgılıler karşıladı. Çeşitli
ziyaretler yapacağı bildirilen
Şakir'in 5 mart pazar günü
Türkiye'den aynlacağı
kaydedildi.
Özal'ın mezanm
ziyaret
• Istanbul Haber Servisi -
Özal ailesine yönelik
suçlamalar Yeni Parti
mensuplannı kızdırdı. "Özal
felsefıne" duyduklan
bağlıhğı göstermek isteyen
1500 Yeni Partili.eski
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın mezannı bugün
ziyaret edecek. Yusuf
Bozkurt Özal'ın genel
başkanı olduğu Yeni Parti,
son gûnlerde Özal ailesine ve
ismine yöneltilen
suçlamalardan rahatsız oldu.
Suçun şahsi olduğunu
belirten Yusuf Bozkurt Özal,
"Eğer bir suç varsa Hz.
Ömer adaleti uygulanz"
dedi.
Budak-Ayçm
• İstanbul Habe. Senisi -
DİSK Genel Başkanı Rıdvan
Budak ve yönetim kurulu
üyeteri dün HAVAŞ grevini
ziyaret etti. HAVAŞ
çalışanlanna grevlerinin
başanya ulaşması için
ellerinden gelen tüm desteği
göstereceklerini belirten
Rıdvan Budak, aynı tarihte
başlayan HAVAŞ ve tekstil
grevlerini, "işçi sınıfma
yönelik saldınlar karşısında
başlatılan direniş" olarak
değerlendirdi. Rıdvan Budak
ve Ayçin, konuşmalannda
"işçi sınıfının başan elde
edebilmesi için ortak
mücadele etmesi
gerektiğini" vurguladılar.
Dört SIP'li
gözaftmda
• Istanbul Haber Servisi -
Sosyalist lktidar Partisi'ne
(SlP) üye 5 kişinin,
Merter'de bildiri dağıtımı
sırasında gözaltına
alındıklan bildirildi. Konuya
ilişkin olarak StP'ten yapılan
yazılı açıklamada, 5
partilinin, üniversitelerdeki
faşist saldırganlıği konu alan
"Geleceğinin Karartılmasına
Izin Verme" başlıklı bildiriyi
dağıtırken gözaltına
alındıklan belirtildi.
Loto zengini
•giden rahatsız
• ISTANBUL (UBA) - spor-
Loto'da sekiz beraberliği
bilerek 53 milyarlık
ikramiyenin iki ortağmdan
biri olan fiıtbolcu Bülent
Yılmaz'ın iki gûndürevine
uğramadığı ve arkadaşının
yanında kalmayı tercih ettiği
bildirildi. Edinilen bilgilere
göre Türkiye 3. Futbol Ligi
10. grupta mücadele eden
Maltepe Spor'un defans
oyunculanndan "talihli"
Bülent Yılmaz, çevresindeki
aşın ilgiden rahatsız olarak
izini kaybettirmeye çalışıyor.
Bu amaçla iki şündür evine
bile uğramayan Yılmaz'ın,
yakın bir arkadaşında kaldığı
öğrenildi.
Nachtvvey, birinci
• Haber Merkezi -Bu yılki
Dünya Basın Fotoğraflan
Yanşması'nda birincilik
ödülüne Amerikalı fotoğrafçı
James Nacthwey layık
görüldü Magnum Photos
adına çalışan Nachtwey'nin
birincilik ödülü aldığı
Temmuz 1994'te Ruanda'da
cektiği siyah-beyaz
fotoğrafta ölüm mangalannın
oraklarla yaralayıp
öldürdükleri Hutu
kabilesinden bir erkeğin
tanınmaz hale gelmiş ölüsü
tespit edılmiş.
Sağ, ABD'de icazet arıyor
ANAP, DYP ve YDH'nin genel başkanlan mart, nisan ve mayıs aylannda
Washington'a giderek 'ABD desteği' için faaliyetlerde bulunacaklar
FUAT KOZLUKLU
VVASHINGTON-Türk sıvasetınde sağ
partılere özgü "ABD icazetİi politika ge-
leneği" bir kez daha gündemde. Sırasıy-
la ANAP, DYP ve YDH lıderlerinin mart,
nisan ve mayıs aylannda VVashington'da
"ABD desteği" arayacaklan belirlendi.
Türk ve ABD'li kaynaklardan edini-
len bilgilere göre, Washington'a ilk
olarak 20-25 mart tarihleri arasında Ana-
vatan Partısi (ANAP) Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz gelecek. Yılmaz, ABD'nin
eskı Ankara Büyükelçisi Morton Abro-
mowitz"ın başkanı olduğu VVashing-
ton"un önde gelen bilgi ve düşünce üre-
tim merkezlennden (Think Tank) Ulus-
lararası Carnegi Endovvment Vakfı'nda
konuşma yapacak.
Cumhuriyetçi Parti'nin önde gelen yet-
kilileri ve kongre çevreleriyle görüşece-
ği bildirilen ANAP Genel Başkanı, ayn-
ca Dısişleri Bakanlığf nı ziyaret edecek.
Daha sonra da New York'a geçecek. Yıl-
maz, geçen yıl da benzerbirprogram çer-
çevesinde ABD'ye gelmiş, Dısişleri Ba-
kanı \Varren Christopher ve Kongre'de
dönemin Temsikiler Meclisi Başkanı
Thomas Foley ile görüşmüşrü.
Baharda Washington'a gelecek ikinci
Türk siyasetçi ise, bu ülkede "mab-mül-
kii" bulunan ve "veşil kart" sahibi olan
Başbakan Tansu Çiller. Eşi ÖzerÇiIlerile
birlikte 1.5 yılı aşkın süredir taşıdığı
"Başbakan" kimliğiyle "yeni diinya"ya
4'üncü kez gelmeye hazırlanan Tansu
Çiller'in ilk durağı \Vashington olacak.
ABD Başkanı ~Bül Clinton ıle görüş-
mek isteyen Başbakan Çiller'ın bu tale-
bi, VVashington Büyükelciliği tarafından
Beyaz Saray'a bildirildi.
Clinton yönetimine şubat başında ve-
rilen bilgide, Başbakan Tansu Çiller'in
Teksas eyaletinin Houston kentinde 20-
30 nisan tarihleri arasında yapılacak
"Uluslararası Houston Festrvali"ne katıl-
mak üzere ABD'ye geleceği. bu vesiley-
le de Washington'a "uğramak istediği"
ifadeedildi.
Türkiye'nin Washington Büyükelçili-
ği'nin. "Başbakanın özel bir ziyaret için
ABD'ye gelecegine, bu seyahat esnasın-
da Başkan Bill Clinton ile de görüşmeyi
arzuladığma" ilişkin yaptığı bıldirime,
Beyaz Saray'dan prensıpte "olabiBr" ya-
nıtının verildiği belirlendi. Ancak, Çiller-
Clınton görüşmesinin günü \e sÜTesi ko-
nusunda net bir programın henüz hazır-
lanmadığı kaydedildi.
Çiller'e öngörülen programda. Ata-
rûrk'e olan ha>Tanlığını sürekli dile ge-
tiren ve özellikle de aşın dinci akımlara
karşı Türkiye'nin daha fazla "kollanma-
sıgerektirdiğini" dile getiren Temsikiler
Meclisi'nin Cumhuriyetçi Parti lideri
Newt Gingrich ile görüşme de yer alıyor.
Kongre'ye sunulan Türkiye aleyhin-
deki yasa tasanlannın birçoğunun "baş-
mimari" ve en son olarak Ermenistan
için "insanikoridorvasası" teklifi sunan
Kansas Senatörü Robert Dole ıle görüşül-
mesi de Çiller için öngörülüyor. Ancak
bu yönde şu ana kadar resmi bir çalışma
yapılmışdeğil.
Çiller, daha sonra ABD gezisinin "asıl
gerekçesi" olarak duyurulan "Houston
Uluslararası Festrvaü"ne katılacak ve bir
konuşma yapacak. Türkiye, yaklaşık beş
yıldır. heryıl birülkeye verilen "onurül-
ke"si unvanı için girişimlerde bulunuyor-
du. Yetkililer. gelmesi durumunda, Çil-
ler'in Uluslararası Houston Festivali'ne
katılan "ilk başbakan*" olacağını beliıt-
tiler.
ABD'ye gelecek üçüncü Türk siyaset-
çi. Yeni Demokrasi Hareketi'nin kurucu-
su ve lideri Cem Boyner. Kongre ve ABD
Dısişleri Bakanlığı ağırlıklı bir haftalık
programı süresince Boyner'e, bu ülkede
yaşayan Prof. Şerif Mardin'ın başı çek-
tiği kalabahk bir "kunnay ekibinin" eş-
lik edeceğı bildiriliyor. Cem Boyner,
YDH'nin resmiyet kazanmasından kısa
süre önce eşi ve partisinin kuruculann-
dan Prof. Asaf Savaş Akad ile birlikte
ABD başkentine gelmişti.
Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Milletvekili Freimut Duve:
Türk toplumu çağa ayak uyduramadı
• Duve, Türkiye için en büyük tehlikenin herkesin Atatürk'ü
kullanmaya çalışmasından kaynaklandığını söyleyerek, "Askerler
de Kemalist ideolojiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan
birtakım sağcılar da Atatürkçü olduklannı iddia ediyorlar. Gayet
gerçekçi bir ideoloji yanlış kullanıhyor' diyor.
• tslam köktendincilerini bağnaz komünistlere benzeten Duve
şöyle diyor: 'Bağnaz komünistler Marks'tan bir, Stalin'den iki,
Lenin'den belki bir cümle belleyip onu kullanırlardı. İslam
köktendincileri de böyle... Islam köktendincilerinin gerçek,
inanan Müslümanlar olduklannı zaten hiç düşünmüyorum.'
LE\XA TAVŞANOĞLU
Alman Parlamentosu Dış llış-
kiler Komisyonu üyesi ve Al-
man Sosyal Demokrat Partisi
(SPD) Milletvekili Freimut Du-
ve, Türkiye'nin ve Türk toplu-
munun istikrarsızlıklarnedeniy-
le modern çağa ayak uydurmak-
ta zorluk çektiği için toplumsal
ve siyasi zorluklar içinde oldu-
ğunu söyledi. Uzun yıllar Al-
manya'nın önde gelen yayınev-
lerinden Rororo-Verlag'ın ya-
yımcılığını da yürüten Duve,
Türkiye'deki köktendinci akı-
mın güçlenmesini de Türki-
ye'nin bu ikilemine bağladı. Ya-
şar Kemal'e SPD lideri Rudolf
Sharping'in destek mektubunu
getiren Duve,"Bu mekrup tama-
mıyla benim misiyatifimle yazıl-
dı. Hatta Yaşar Kemal böyle bir
destek mekrubu alacağını duy-
duğunda çok şaşırdı"
1
dedi.
Alman Fnedrich Ebert Vak-
fi'nın çağnlısı olarak tstanbul'a
gelen Duve'ye, TÜSES Vakfı
aracıhğıyla ulaştık. Geçen pa-
zartesi akşamı Tank Zafer Tu-
naya Kültür Merkezi'nde "Al-
manya'nın Dış Politikasında
Türkiye'nin Yeri" konulu bir de
konferans veren Duve'yle ko-
nuşmamız, şöyle gelişti:
- Siz Yaşar Kemal'e SPD'nin
Türk a\ dınlanna destek mektu-
bunu Yaşar Kemal'in isteği üze-
rine mi yoksa tamamıyla kendi
girişiminizlc mi getirdiniz?
DLV'E - Bu tamamı> la benım
fıkrimdi. Bu fikrimı SPD Lide-
ri Scharping'e açtığımda olum-
lu karşıladı. Yaşar Kemal ise
duyduğunda çok şaşırdı. Bizim
bunu yapmamızın nedeni Yaşar
Kemal'in yazısının bir Alman
gazetesinde yayımlanmış olma-
sı ve bu yayımlandıktan sonra
Kemal hakkında adli işleme baş-
lanmasıydı.
Yazıda ne yazılmış olduğu bi-
zi ilgilendirmiyordu. Çünkü bi-
zim görevimiz yazıyı kelimesi
kelimesine yargılamak değildi.
Üstelik Yaşar Kemal'le de hiç
tanışmıyorduk.
- Bir yayımcı olarak>-azariann
hükümetler tarafından baskı al-
tında rutulmalannı nasıl karşılı-
yorsunuz?
DUVE - Bu çok vahim bir du-
rum. Bunu sadece hükümetler
Duve, Almanya'dan \aşar kemal e destek mektubu getirdi. (Fotoğraf. UĞUR GLNYÜZ)
değil, sansürcü politikalanyla
televizyon istasyonlan da yapı-
yor. Böylece yazann çağdaş
dünyadaki rolü, dramatik olarak
değişti. Bu da demokrasi kavra-
mına ters düşüyor. Yayımcılık
yaptığım dönemde ortak yayım-
cılık işinde de bulundum. Orne-
ğin Salman Rüşdii'nün "Şeytan
Ayetleri" adlı kitabı yasaklandı-
ğında ben bunun bir takım yayı-
nevleri tarafından ortak basilma-
sı fikrini destekledim. Bunu da
kitabı beğendiğim için yapma-
dım. Yayımcılık özgür olmalı-
dır.
-1993 yılmda Srvas'ta yazarlar
yakıklı. Bu ola\ı duyduğunuzda
neler düşünmüştünüz?
DUVE - Bu dehşet verici bir
olaydı. Sıvas katliamı. Türki-
ye'yi, 19. ve 20. yüzyıl Türk ay-
dın tarihinin bulunmaması gere-
ken bir boyuta soktu. Sıvas ola-
yını Cezayir ya da Jran'a benze-
tebiürsiniz. Birde Osmanlı kül-
tür tarihine bakın. Sıvasolayıke-
sinlikle Osmanlı kültür tarihi ve
modern Türkiye tarihine ters
düşmektedir. Düşünün, Türkiye
öyle bir ülkeydi ki 1930'larda
Nazi zulmünden kaçan Alman
aydınlan \e bılım adamlan Tür-
kiye'ye sığınmışlardı. Avru-
pa'nın gözündeki Türkiye imajı
buydu. Sıvas katliamı Türklüğe
uymayan bir terör hareketidir.
- Peki sizce Türkiye neden bu-
gün bu ceüskiyi yaşıyor?
DUVE - Bence çağdaşlık ıs-
tikrar gerektiriyor. Birinci Dün-
ya Savaşı'ndan sonra koskoca
Osmanlı tmparatorluğu dağılın-
ca istikrarsız bir modemlik süre-
cine girildi.
Kemalistlerin modernlik an-
layışı Türkiye'nin gündelikger-
çeklerine pek uymuyordu. Ger-
çekler arttıkça yasal söyiemler
de sertleşti. Böylece modernlik
yanlılanyla gündelik gerçekler
arasındaki aynm iyice artmaya
başladı.
Modernlik istikrarsa o zaman
Kürtçe şarkı söylemek isteyen
bir insana bu istikrarı sağlamak
lazım. Ben ülkenizle ilgili bir uz-
man değilim. Ama gördüğüm
kadanyla Türkiye için en büyük
tehlıke herkesin Atatürk'ü kul-
lanmaya çalışmasıdır. Askerler
de Kemalist ideolojiyle uzaktan
yakından ilgisi olmayan birta-
kım sağcılar da Atatürkçü ol-
duklannı iddia ediyorlar. Gayet
gerçekçi bir ideoloji yanlış kul-
lanıhyor.
Ben Kemalizmin temelsel il-
kelerine hayranlık duyuyorum,
ancak bunlann gündelik siyase-
te uygulanışlannda yanlışlıklar
yapıldığını düşünüyorum. Pek
çok kişi ve farklı kesimler bu il-
keleri kendi amaçlan doğrultu-
sunda kullandılar. Bu yanlışlık-
lar insanlann tepkılerine neden
oldu. Sonuçta birtakım insanlar-
da modern Türkiye'nin daha
farklı olması fikri gelişti.
- Anlatbğınız bağlamdaki mo-
dern lürkhe'de tslam kökten-
dinciliğinin giderek güç kazan-
masını nasıl izah edhorsunuz?
DUA'E - Bu da güvensiz bir
çağdaşlaşmaya gösterilen bir
tepkidir bence. Buradakaygılar.
korkular, gençlerin görüşleri bir-
takım amaçlara alet edilmiştir.
Bu da yine bir istikrar sorunun-
dan kaynaklanmaktadır. Dünya-
da pek çok kişi tam anlamıyla la-
ik, dinden soyutlanmış bir dün-
ya fikrini kabul edememektedir.
Ben tslam köktendincilerini
bağnaz komünistlere benzetiyo-
rum. Bağnaz komünistler
Marks'tan bir, Stalin'den iki, Le-
nin'den belki bir cümle belleyip
onu kullanırlardı. îslam kökten-
dincileri de böyle...
Kuran'ı bilmiyorlar. Belki bir-
kaç sure okumuşlardır. Döne dö-
ne bunu söylüyorlar. özetle an-
latmam gereîcirse ben İslam
köktendincilerinin gerçek, ina-
nan Müslümanlar olduklannı
zaten hiç düşünmüyorum. İslam
köktendincileriyle konuşmak
kadar sıkıcı bir şey olamaz. Çün-
kü onlar Müslümanlığı bir din
değil. bir ideoloji olarak kabul
edivorlar.
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLt
Bayram Gelmiş Neyime...
Yazımın başlığı, yanık bir Anadolu türküsünün ilk dize-
sidir. Acılı bir çıkışın arkasından, "anam anam garibem"
diye inler ve derdini, bir başka hüzünlü dizeyie açıklar:
Kan damlaryüreğime
Çoğu türkülerimiz gibi içini burkar insanın o da...
Ne var ki bayramlar acıları haykırmanın günleri değildir.
Tersine, anılmaya deger bir olgu onuruna, toplumun bi-
reylerini bir ortak duygulanış içine sokmak, bir "kamusal
şenWc" yaratmak içindir onlar. "Bayram etmek", "bayram
havası" gibi, dilimizdeki kimi deyimler, işte bu sevinç or-
tamını belirtirler.
Ama ne sevinç!
Ünlü Flaman ressam Baba Bruegel'in Köyiülerin Dan-
s/ adlı tablosunu -bir ansiklopedide de olsa- görmüşsü-
nüzdür. Sanatta bayramı dile getiren en güzel eserlerden
biridir o. Sözünü ettiğimiz coşkunun baş döndürücü kı-
vamını seyretmek için, bir kez daha açıp bakar mısınız o
resme lütfen!
Acıya, hele kötümseriiğe yer yok bayramda, olmamalı
da.
Ne var ki, benim aklım o türküye takılı bugün:
Bayram gelmiş neyime
Kan damlar yüreğime
Ama nasıl kan damlamasın efendim!..
İçinde yaşadığımız dünyanın insana kasvet verici orta-
mını hatırlatmak istemiyorum. Dengesizlik, güvensizlik,
çözülüp tükeniş, acımasızlık, dahası kalleşlik adım başın-
da. Her şey bir yana, Bosna-Hersek'te şu son haftalarda
olan-biteni getiriniz gözlerinizin önüne. Uzmanlar, banş
umutlarının giderek azaldığı gergin ortama bakıp, yakın-
da olabileceklere dikkatleri çekiyorlar.
Ürpertili bir bekleyiş içindeyiz.
Ne yazık, yapabıldiğimiz sadece bu!
Kan damlamaz olur mu yüreginize!..
Ya Türkiye?
Nice güzel zamanlannı gördüğümüz ülkemizin, getiri-
lip tıkıldığı şu nankör koşullar içindeki çırpınışına bakınız!
Yüzde 150'ye varan enflasyon büyük yığınları yerden
yere vururken, bu işin kaymağını yiyen bir azınlık da olsa
gerektir. Bugünkü bayramın tadını, vur patlasın çal oyna-
sın çıkaracak olanlar da onlardır.
Demek ki, sınıfsal uçurumların ülkesidir Türkiye.
Nasıl yüreginize kan damlamaz olur!..
Böylesine ürkütücü bir ortam, sol düşüncede olanlar
kitleler arasında ağırlıklannı koymuyor ya da koymayı be-
ceremiyorlarsa, her türlü genciliğin kolayca ava çıkacağı
birprtamdır.
Ülkemizde çıkmıştır da.
Vicdanlarda kalması gereken bir duygu, toplumu kur-
tarma mesajına dönüştürülmüş ve Allah adına politika
arenasına sürülmüştür. Hinogluhin, orucunu bozacağı rf-
tar sofrasını bile, malını pazarladığı bir bezirgân vitrinine
çevirmiş, medyanın ışıklan altında sıntan suratıyla, bıyık
altjndan gülerek bakmaktadır topluma.
Üstelik devlet de arkasındadır onun.
Bütün olanaklarıyla, başta da egitimiyle...
llerici gençlığin karşısında, vaktiyle milliyetçi faşist mi
vardı; şimdi şeriatçı gerici de eklenmiştir ona ve polisi de
terkisine alıp inancı adına saldırıp durmaktadır.
Üniversitedeki son kaynaşmaya ne ad vereceksiniz?
Gençliğin içine kadar sokulan bu ifrite tjakıp, yüregini-
ze kan damlamaz da ne olur!.. ^
Bitmedi: Devlet, anayasasıyla, kanunlanyla bütüh çağ-
daş ölçütlere sırtını çevirerek, tüm aydınlannın karşısına
dıkilmiştir: Siz şu anda ağzınızdaki lokumun ya da akide-
nin -eme çığneye- tadını çıkanrken, aralannda Ismail Be-
şikçi, Fikret Başkaya, Haluk Gerger, Mehdi Zana, Yıl-
maz Odabaşı gibi yazarlar ile gazetecı ve sanatçılann da
bulunduğu tam 103 kişi, "düşünce suçlusu" olarak, ül-
kemizin cezaevlerinde, sevdiklerinden uzakta geçirmek-
tedirler bayramlarını.
Özgürlüğün ve demokrasinin bir parça anlamını bilen-
ler, buna bakıp utanç duymaktadır.
Ama Türkiye, parlamentosuyla, hükümetiyle, kısacaa
devlet olarak utanmamaktadır bundan.
Bütün bu olup bitenler karşısında, bayramınız zehir-
zıkkım olmaz da ne olur!.. Ve nasıl kan damlamaz yüre-
ginize sevgili okurlanm!..
Bu soruları ben kendime sorup duruyorum.
Öyle olduğu için de, bayram gelmiş neyime!..
Milli Savunma Bakanı Colhati:
Sınırdaki hareketlilik,
PKK'ye yönelik
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Türkiye'nin Kuzey
Irak'a harekâtta bulunmak
için askeri birliklerini
kaydırmaya başladığına
ilişkin haberler. Milli
Savunma Bakanı Mehmet
Gölhan tarafından
yalanlandı. Milli Savunma
Bakanı Gölhan,
sınırlardaki hareketliliğin,
PKK'nin sızmalannı
engellemeye yönelik, normal
1
güvenlik önlemlerinin :
alınmasından ibaret '
olduğunu söyledi. j
Genelkurmay Başkanlığı, I
Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgesindeki birliklerde
>aşanan hareketliliğin,
"Olağanüsrü Hal Bölgesi'nde
her dönem yapüan birük
değiştirmeler nedeniyle
gerçekleştirilen *
intikallerden
kaynaklandığını'
1
bildirdi.
KONUK YAZAR D R . ALEV C O Ş K U N Eski Bakan ve Milletvekili
T
V kanallanndan birinde yapılan bir
açıkoturumda sosyalizm, sosyal de-
mokrasi. demokratik sol kavramlan
birbirine kanştı. Özellikle demokra-
tik sol kavramının Marksizm ve sosyal demok-
rasi ile bağlan ve aynlık noktalan üzerinde du-
ruldu. Sayın Ecevitise "sokruluğunun sorgulan-
dığı" bir ateş hattında kaldı.
Daha sonra yazılı basında kimi yazarlar sos-
yal demokrat partilerin Marksist solla ilişkile-
ri, Marksist kökenden gelmeyen solun sosyal
demokrat olup olamayacağı gibi konular üze-
rinde düşüncelerini açıkladılar. Öyie görünü-
yor ki, en azından kavramsal planda bir karma-
şa yaşanmaktadır.
Bu nedenle konulan bir kez daha irdeleyip
kavramlan yerli yerine oturtmakta yarar var-
dır.
Sol düşünce, insanlık tarihi kadar
eskidir
Öncelikle net bir biçimde belirtmeliyiz ki,
sol düşünce öğretisini Karl Mant'la başlat-
mak yanlıştır.
Sol düşüncenin tarihi, insanlık tarihi kadar
eskidır. Toplumdaki adaletsizliklere, insanla-
nn sömürülmesine, eşitsizliğe karşı bir tepki
olarak ortaya çıkan sol düşüncenin temel de-
ğerleri ilk çağlara, hatta ilk din kitaplanna ka-
dar uzanır.
Karl Mare'tan dört yüzyıl önce I5'inciyüz-
yılda yaşayan Thomas More (1478-1535),
Önce kavramlar üzerinde anlaşalım
"Malın, mülkün kişisel hak olduğu, her şeyin
parayla ölçüklüğü bir yerde, toplumsal adalel
hiçbir zaman gerçekleşemez" diyordu. More
ünlü yapıtı "Utopia"sında düşündekı sosyal,
ekonomik, siyasal düzeni açıklar, o düzende
özel mülkiyete yer vermez.
Thomas More'dan da önce yaşayan Simav-
na Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin (1358-1420)
"Varidat" (kapitaLgelirler) adlı yapıtıyla \e
ortak mülkiyeti savunan öğretileriyle Osman-
lı toplumunda bir halk ayaklanmasına yol aç-
mıştı. Nâzım Hikmet'in "Şeyh Bedrettin Des-
tanı"nda budeğerleri öne çıkarması ve göriiş-
lerini de bu bağlamda belirtmesi rastlantı de-
ğildi kuşkusuz.
XVIII. yüzyıla gelindiğinde zaten Fransız
büyük devrimi (1789) patlak vermiş, sosyal
ekonomik ve siyasal olaylartarihinde başlı ba-
şına bir deprem olmuştu.
Fransız Devrimi, liberal-bireyci düşünceyi
ön plana çıkarmış, bireylerin yasa önünde eşit-
liği ilkesinin yaşama geçırilmesiyle toplumla-
nn tüm sorunlannın çözümleneceğine inanıl-
mıştı.
Fransız Devrimi'nin düşünce adamlan, sa-
nayileşmenin gelişmesiyle ortaya çıkan top-
lumsal çelişkilen görememişlerdi. Özellikle
19'uncu yüzyılın başlannda, kapitalist düze-
nın yarattığı ekonomik ve sosyal çalkantılar
(özellikle 1848 işçi hareketleri), çalışanlann
yoksulluk içine düşmeleri, düşünürleri, kapi-
talist düzenin eleştirisini yapmaya zorladı.
Sol düşünce tarihinde "Utopyan Sosyaüst-
ler" adı verilen Fransız Babeuf, Ingiliz Robert
Owen, Fransız Saint-Simon, Proudhon, Baku-
nin, L/Ouis Blanc, Alman Rodbertus, Lassalle
gibi düşünürler yepyepi fikirler ileriye sürü-
yorlardı.
Bu düşünürlerin çarpıcı olan ortak yanı,
hepsinin "kapitalist düzene, liberal ekonomi-
ye, başkalaruu sömürmeye varan bire\ciliğe"
karşı oluşlandır. Hepsi özel mülkiyeti, üretim
araçlan yönünden reddetmektedirler. Hepsi,
sosyal adaletin ve sınıfsız bir toplumun ger-
çekleşmesini istemektedirler.
Karl Marx, (1818-1883) tüm bu düşüncele-
rin daha da güncelleştiği süreçte, sadece eko-
nomik ve siyasal bir program değil, sistema-
tik bir dünya görüşü, evresel boyoıtta bir ku-
ramsal sistemi oluşturdu. Kendinden önce ge-
len felsefi, sosyal. siyasal ve ekonomik düşün-
celerden esinlendi. Bu düşünceleri bilimsel bir
sistem içinde tamamlayarak bir senteze ulaş-
tırdı.
Bu nedenle Marksızme "Bilimsel Sosya-
lizm" adı verilir. Hatta o dönemde Marx'ın fi-
kirlerini savunan siyasal partiler "sosyal de-
mokrat" ya da "işçi partisi" adını kullanırlar-
dı (1. ve II. enternasyonallerde).
Markizme karşı ilk ciddi eleştiri, 1900'lü
yıllann başında, kendisi de bir Marksist ve
sosyalist olan Eduard Bernstein'dan geldi
(1850-1932).
Ona göre, sınıf mücadelesine dayanan tarih-
sel materyalizm anlayışı yanlış değildi, ama
yeni gelişmeler karşısında gözden geçirilme-
liydi (revize edilmeliydi). Bu nedenle Bems-
tein, sosyalist çevreler tarafından "revizyo-
nizm"le suçlanırken, sonralan sosyal demok-
ratlann babası olarak kabul edilmiştir.
Geiişmekte olan ülkeler
Sosyal demokratlann Marksist kökenden
geldiği savı da aslında bu fikirleri ilk ortaya
atan Bernstein'ın Marksist olmasından ve
Marksizmi "revize" etmek istemesinden kay-
naklanmıştır.
Böylece özellikle iktidara geliş metodunda
ihtilalci yol yerine, genel oya dayalı, siyasal
özgürlüklere saygılı evrimci yolun benimsen-
mesi, özellikle Avrupa'da sosyal demokrat par-
tiler için kuramsal bir temel oluşturduğu gibi,
gelişmelerine de olanak tanımıştır.
Batı 'da bu süreç yaşanırken, geiişmekte olan
ülkelerde sol düşünce ve oluşum nasıl gerçek-
leşiyordu?
Bu toplumlarda siyasal gelişme tam değil-
di; sanayi devrimi yapılmamıştı; işçi sınıfi ve
burjuva oluşmamıştı; emek-sermaye çelişkisi
belirleyici özelliğiyle ortaya çıkmamıştı. Böy-
le toplumlarda, sol hareketler ve düşünceler
üreten siyasal partilerin gelismeleri Batı'dakı
gibi kesın çizgiler taşımazlar. Böylesi partile-
rin sosyalizm öğretisinden etkilenmesi doğal-
dır: ama ille de Marksist olmalanna gerek yok-
tur.
Kaldı ki Marx, kendisi bile şabloncu değil-
di. Diyalektik yöntemin gereği olarak her an
toplumsal gerçeklerin değişti ğine ınanıyordu.
Daha sonralan Marksist düşünce öğretisinde,
Marksist partiler için bile her ülkenin özgün
koşullanna göre özgün ve değişik modeller
öngörülmektedir.
Asnn başlannda Avnıpa'da yaşanan top-
lumsai ve sosyal gelismeleri 60 yıl - 70 yıl
sonra yaşayan bizim gibi bir toplumda, bir par-
tinin sosyal demokrat adını alırken, Marksist
gelenekten gelmesinin şart olmadığı açıktır.
Kendisini demokratik sol ya da sosyal de-
mokrat ilan eden ve nitelendiren bir siyasal
partinin "hangjgetenekten" geldiğinden ziya-
de. "hangi sınıfın çıkarlannı" ön planda tuttu-
ğu önemlidir.
SÜRECEK