Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 1995 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kalabalık
MELİH CEVDET ANDAY
G
eçen hafta eşımle
Abant'a gıttık, uç gun
ıçın Otele gırdığımde
benı şaşırtanbırşey ol-
du Ganı Gırgın'ın
eşıyle karşılaşmaz mı-
yım'
- Ganı nerde0
dıye sordum
- Sizı Tann gonderdı buraya, dedı
Ben de ne yapacağımı bılmıyordum
Merakla.
- Ne oldu, ne var° dıye sordum.
Kadıncağız telaş ıçındeydı
- Ganı kendı kendıne konuşuyor
- Ne dıyor9
- Aniayamıyorum kı, bırşeylermınl-
danıyor
• Bız boyle konuşurken Ganı Gırgın
gorundu, yanımıza gelınce eşını bır su-
re suzdukten sonra bana.
- Merak etme, delırmedım, dedı
Ama delırebılınm Gel şoyle
Boyle dıyerek benı salona goturdu
• - Oturalım
- Kendı kendıne konuşuyormuşsun.
dedım
Ganı Gırgın,
- Çocukluk anılarımı tazelıyorum.
dedı. bu da yuksek sesle olmaz kı
- Anılarını tazelemek ıçın mı burava
geldın9
- Yok canım. gelı gelıvenyor ışte
Kuşku ıle baktim yüzune, duş gorur
gıbıydı
- Izmır'ın kurtuluşunda ben ılkokul
oğrencısıvdım, Kadıkoy'de Sonradano
gunlerı Falih Rıfkı Atay'dan okumu-
şumdur şoyle der "Işgali görmemek
için dünyaya gelmemeği veglerdim. İz-
mir'in kurtuluşu haberi ise, tek başına
o haber, dunyaya gelmeğe değer." Be-
nımse o gune ılışkın anıma gozy aşlanm
kanşıyor
- Neden1
'
- Okulda sevınç soylevlen verıldı.
sonra oğrencıler sınıf sınıf sıraya gmp
yuruyuşe geçtık, kaymakamlığa doğru
gıdıyoruz
- Ö zaman ne oldu, bılıyor musun°
- Ne oldu''
- Bayan oğretmenımız yanıma geldı,
kolumdan luttuğu gıbı benı sıradan çı-
kardı. "Gite\ine" dedı. "Bu Yunan bay-
rağı gömleğini de at üzerinden." Yunan
bayrağı dedığı de. mavı çızgılı beyaz
bır gomlektı Ağlayarak gıttım ev e, gun
bana zehır olmuştu. ama Izmır'ın kur-
tuluşu sevıncı yureğımde taptaze ıdı
- Canım bu anıyı tazelemek ıçın mı
'Kbant a geldın'
Ganı Gırgın, çok kez yaptığı gıbı, be-
nı duymazlıktan gelerek surdurdu sözu-
nu
- Bır de Mustafa Kemal Paşanın za-
ferden sonra İstanbul'a ılk gelışıne ılış-
kın anım tazedır Moda burnuna yığıl-
mıştık Açıktan Ertuğrul >atı geçıyor-
du yatta bıze mendıl sallıyordu işte
Mustafa Kemal Paşa ıdı o Sonradan
okumuştum, tstanbul Valısıogun Mus-
tafa Kemal Paşa'ya. kıyılan doldurmuş
olan tstanbul halkını göstererek. "İşte
Paşam. İstanbui sizi karşüıyor!" demış
de. Paşa onu şoyle yanıtlamış "Beni
asmaya getirseterdi bunun on katı kala-
balık olurdu."
O sırada hanımlar geldı yanımıza
- Neler konuşuyorsunuz'* dıye sordu-
lar
Ben,
- Eskı günlerden, dedım
Ganı Gırgın.
- Hayır. gunumuzden konuşuyoruz,
dıyeekledı Çunkü bugun Mustafa Ke-
mal Paşa asılıyor
Zavallı eşı uzuntuyle yuzume baktı
- Evet, dıye surdurdu sozunu Ganı
Gırgın. dınleyelım1
Cebınden gazeteyı çıkardı veokuma-
ğa başladı
- "1991 yılında Sovyetler Biriigi'nin
dağılması ile başlayan sureç Yenı Dun-
yaDuzenı diyeadİandınlıyor. EskiCIA
Türkiye görev lisi Paul Henze'nin 1993
yılısonlanndahazırladıgı Turkıye Yır-
mıbınncı Yuzvıla Doğru" raporu,
ABD'nin Turkhe ile ilgıli yeni politika-
sının ipuçlarını veriyor. Raporunda şe-
riatçılara >e ırkçılara göz kırpan Hen-
ze've göre soğuk savaşın sona ermesi ile
ortaya çıkan >eni diınya duzeni açısın-
dan. Atafürk ilkelerinin pek de gerekli
olmadığı ortaya çıkmıştır. Yeni diinva
düzenine geçilmesiyle birlikte, 'Ataturk
tlkelerı'nin adı 'Klasık Atatürkçü-
luk'olmuştur. O da ölmüştür."
Ganı Gırgın, yazının bu parçasını
okuduktan sonra koltuğuna yaslandı ve
- Işte bukadar, dedı Bensonzaman-
larda memleket havasını saran Ataturk
duşmanlığının nerden kaynaklandığını
bır turlu anlayamıyor, bunu koktendın-
cılığın doğasına bağlamak ıstıyordum,
ama koktendıncı olmadıklannı bıldığı-
mız başka kışılenn de bu yolda at oy-
natmaya başladıklannı gorunce yoru-
mumdankuşkuyaduşuyordum CIAra-
poru duruma aydınlık getırmıştır
Yemek zamanıydı Kalktım yenm-
den.
- Ganı, dedım, bunu sofrada konuşu-
ruz, hadı'
Eskı dostumu yatıştıracak bır soz bu-
lamıyordum, kafamda Ataturk'un Is-
tanbul Valısı'ne soyledığı o soz çınla-
yıp duruyordu "Beni asmaya getirse-
lerdi bunun on katı kalabalık olurdu."
Sofraya otunırken Ganı Gırgın, ken-
dı kendıne konuşur gıbı,
- Ona yetışemedıklen ıçın kızıyorlar,
dedı
ARADABIR
OSMAN BOLULL Eğıtıma Yazar
İki "3 Mart"
Bırıncı 3 Mart: TBMM, 3 Mart 1924'te çıkardığı uç ya-
sayla çağdaşlık yönunde onemlı bır adım atmıştı:
1) Tevhıd-ı Tedrısat'la (oğretım bııiığı 430 sayılı yasa) ıkı-
lı oğretım kaldınlmış, eğıtım oğretım ışlerı Mıllı Eğıtım Ba-
kanlığı'nın yonetım ve denetımıne verılmıştı Bu yasaya
rağmen askerı okullar, tapu meslek okulu gıbı başka ba-
kanlıklara bağlı okullar vardı Yasanın asıl amacı, ınsan-
ların Tann buyruğuna gore yonetıleceklerını kabul eden
medreselı göruşu devreden çıkarıp laık anlayışı yerleştır-
mektı, pozıtıf bılımı kılavuz almaktı
2) Şer'ıye ve Evkaf Vekâletı (429 sayılı yasa ıle) kaldınl-
mıştı Çunku şerıat, dunya ışlerının Allah'ın emrıne gore
yurutulmesı, ayet, hadıs ve ıcmaı ummet esaslarına da-
yalı dın kuralları demektı O zamankı vakıflar ıse dınsel ku-
ruluşlardı, medreselı anlayışın gudumundeydı.
3) Halıfelığın kaldırılmasına, Osmanlı hanedanının yurt-
dışına çıkarılmasına (431 sayılı yasayla) karar verılmıştı
Dınle devlet ışlennın bır arada yurutulmesının, koca bır ım-
paratorluğu ne hallere duşurduğu gorulmuştu Son Os-
manlı kuşağının kendı sultasını surdurmekten başka bır
amacı bulunmadığı, kendı kışısel çıkarı ıçın duşmanla ış-
bırlığı yaptığı gozlemlenmıştı Halıfelığın tarıhsel bır ger-
çeğe oturmadığı ve hıçbır geçerlılığı olmadığı bılınıyordu
Islamı unsurların, bızı arkadan vurmaktakı haınlıklen ya-
şanmıştı. Bu durum karşısında halıfelığın kaldınlması, Os-
manlı hanedanının yurtdışına çıkarılması doğaldı
Başkanlık kursusunun ustune "Hâkımıyet mılletındır"
yazısını asan, laık eğıtıme geçmek ısteyen, çağdaş bılı-
mı onder tutma amacında olan TBMM, aynı gun bana
gore buyuk bır yanlışlığın temelını de atıyordu: Dıyanet
[şlerı Başkanlığı'nın kuruluşuna karar vermıştı Dın, dev-
letın denetım ve gozetımınde olursa çağdaş uyguiama-
nın kolay gerçekleşeceğı umuluyordu Turkıye'de başka
dın ve mezhepler yokmuş gıbı salt Sunnılık adına yapı-
landırılan Dıyanet Işlerı Başkanlığı'nın, gıderek devlet
ıçınde devlet olacağı, kendısını kuran cumhunyetın te-
mellerıne dınamrt koyma heveslılerının de araya sızaca-
ğı sezılememıştı o zaman
Ikıncı 3 Mart 1)3 Mart 1924'ten 70 yıl sonra Turkıye'de
traj[ik bır 3 Mart (1994) yaşandı
Ozellıkle RP Mılletvekılı Hasan Mezarcı'nın laıklığe
karşı çıkışından rahatsız olan çevreler vardı Dınsel so-
murunun ana memesı, RP'nın ağzındaydı Aynı kaynağı
oy deposu olarak kullanan dığer sıyasal odakların altı bo-
şalıyordu Bırbırlerıne kurşun atarcasına sıyasal boğuş-
manın ıçınde bulunan DYP, ANAP kadroları bırleştı, Ata-
türk'e sovgude, anasına ıftırada bulunması gerekçe gos-
terılerek Hasan Mezarcı'nın dokunulmazlığı -DEP mıllet-
vekıllerıyle beraber- kaldırıldı Bu konuda, o kadar ıstek-
lı ve amaçlıydılar kı daha dokunulmazlığının kaldınlması
resmıleşmeden Hasan Mezarcı'yı tutuklama yanlışlığına
duştuler Aralarındakı kavga, dın duygularını gıdıklaya gı-
dıklaya oy aldıkları potansıyelın boluşulememesınden
doğuyor Mezarcı, sadece bır pıyon. Varsayoksa oy kay-
gısı ağırlık kazandı
2) 3 Mart 1994'te Dıyanet Işlerı Başkanlığı'nın kuruluş
yıldonumunu kutlamak ıçın bır toplantı yapıldı Nıçın, şım-
dıye kadar boylesı toplantılar duzenlenmıyordu da şım-
dı gundeme geldı'' DEP'lılerı, Mezarcı'ları malzeme ola-
rak kullanan Başbakan Tansu Çiller, istanbui Taksım
Meydanı'ndaduzenledığı mrtıngdelaıklıkyanlılarını uyar-
mıştı, sozumona, laıklık yandaşlarının 3 Mart'ta toplan-
tılar yapması doğaldı Taksım mıtıngıne "ezan, bayrak,
Kuran" dıyerek başlayan, mıtıng sırasında ezan okunun-
ca konuşmaları kestıren Başbakan Tansu Çiller, asıl da-
yanağı olan dıncılerı boşlayabılır mıydı? Laıklık yanlısı
toplantılar yerıne, Dıyanet Işlerı'nın toplantısını yeğledı
Orada başortulu fatıha okudu "Daha guçlu Turkıye ıçın
ıkı unsur gerekli Bunlardan bmncısı mıllı bırlık ve butun-
luk, ıkıncısı ıse bu coğrafya uzenndekı Islamı kımlığın mu-
hafazası" dedı Goruyorsunuz laıklık ve bılım soylemde
yok Dıyanet Işlerı Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ıse
"Dını yok sayarak, yeryuzu cennetı vaat eden ıdeolojıle-
rın ınsanlığa mutluluk getırmedığme ve yok olduğuna
hep birlikte şahıt olduk" fetvasında bulundu. Iktıdarın
başı, dayanacağı yerı bılıyordu(!) Fetvasını sağlam (!)
yerden alıyordu
Olçusu, dozu, ne olursa olsun aynı amaca yoneldıkten
sonra Mezarcı'ların soylemı ıle bu tutum arasındakı fark
nedır? Farklar saptırmacaları, yutturmacaları kaba ya da
ınce yontemle uygulamadadır. Kavga, somuru alanını
paylaşamamaktan doğuyor 1946'dan sonra ıktıdarın el-
den gıdeceğını gorunce, dın sömuruculerıyle yarışa çı-
kıp ımam-hatıp lıselerını, ılahıyat fakultelerını açan, dın
derslerını okullara sokan, koy enstrtulerını gozden çıka-
ran (1948, CHP); Turkçe ezanı Arapçaya donuşturen
(1950, DP); TBMM'de, mılletvekıllerıne "Beyler, sızıster-
senız, hılofetı bıle gerı getırebılırsınız" dıyen (1955, Ad-
nan Menderes), omru boyunca komünızm fobısınden
kurtulamayarak onu hepgündemdetutan (Celal Bayar);
her konuşmasına "ihlas ıle yola çıktık"\a başlayan (Sü-
leyman Demirel); "Bana sağcılar suç ışlıyor dedırte-
mezsınız" sozu dıllere destan olan (Suleyman Demirel);
"Tespıh çekenle sılah çeken bır olurmu? Turkıye'yı ko-
munızmden ımam-hatıplıler kurtaracak" sozunu soyle-
yen (Cevdet Sunay), butun okullara zorunlu dın dersı ko-
yan (Kenan Evren), sıyasal konuşmalarına "ezan, bay-
rak, Kuran"\a başlayan (Tansu Çiller) kımdı?
Ezan, bayrak, Kuran bunlara tapulanmıştı Kendı saf-
larında bulunmayanlann, sankı bunlarla ılgısı yoktu. Boy-
lesı aynmcılığı yaptıkları halde kendılerı bolucu olmuyor-
lardı (?) Ulusu, "ınananlar-ınanmayanlar" (Necmettin
Erbakan) dıye ıkıye ayıran odaktan başka mıydı bunla-
rın yerı?
Batı cephesinde yeni bir şey.
Artık ınsanlar, Batı cephesınden yenı haberler beklıyorlar:
Aydınhk, özgürlük haberlen...
R4LİT ÇELENK Hukukç^
B
uyuk Türk şaın Nâzun Hik-
niet, 1938 Harp Okulu olay ın-
da du^uncelennden öturu ve
komünızm propagandası \ ap-
ma savıyla Donanma Komu-
tanlığı Askerı Mahkeme-
sı'ndeaçılan düzmecebirdavasonunda 'yir-
miyılağırhapiscezası'naçarptırıldı Dortki-
ta subayı ve bır asken yargıçtan oluşan mah-
keme. daha once Harp Okulu Asken Mahke-
mesı'nce Nâzım Hıkmet hakkında yıne du-
şuncelen nedenıyle venlen on beş yıl ağır
hapıs cezasını bırleştırerek şaınn 28 yıl 4 ay
agır hapıs cezasıyla mahkûmıyetıne karar
\erdı O gunkü Asken Ceza Yasasfnda 141-
142 maddelerbulunmuyordu Yasadayeral-
mavan suçlardan oturu kımseje ceza \enle-
mezdı (TCYM 2) Ama baskı altında bulu-
nan mahkeme bu kuralı bır yana bırakarak su-
çu Asken Ceza Yasasfnda bulunan "askeri
isyana teşvik" olarak kabul etmış \e hukum
oluşturmuştu Bu hukuksuzluk karşısında
Nâzun Hikmet'ın "Ceza hukukunda kanun-
suz suç olmaz, \sken Ceza Yasası'nda boyle
bir suç \oktur. (propaganda suçu) mahkeme
bana ceza veremez" şeklındekı ıtırazına mah-
kemenmverdığı vanıt şovleolmuştu "Iddia
olunan komünıstlik nkirlerinin neşrine teşeb-
büs ke>*Tı>eti dava>a mevzu teşkil ctnıiş, an-
cak Askeri Ceza Kanunu'nda ayn bir hıikiim
bulunmadığından hadıse a>kerı isyana teş-
\ ık mahı>etınde telakki olunarak 94. madde-
ye tevfikan huküm \erirnııştir."
Boylece Ceza Yasası nın temel \e genel
kuralı olan "Kanunsuzsuçohnaz" ılkesı çığ-
nenmış, yasaya aykın bır karar oluşturulmuş
Daha sonra da Asken Ceza Yasası'ndakj boş-
luğu doldurmak ıçın sonradan çıkanlan bır
yasayla 141-142 maddeler Asken Ceza Ya-
sası 'naeklenmıştı BudaNâzım'ınıtırazının
ne kadar haklı olduğunu açıkça gostenyordu
141-142. maddeler 1936 yılından. Terorle
Mücadele Yasası'nın 8. maddesi yurürluğe gı-
nnce\ c kadar 55 yıl yazarlar, sanatçılar, şaır-
ler, yayıncılar, oğretım uyelen, oğretmenler,
oğrencıler bılım adamlan. ışçıler. sendıkacı-
lar, ozetle duşunen tum ınsanlar ve tuzel kı-
şılenn tepesınde bır Demokles kılıcı gıbı sal-
landı Sovyetler Bırlığı'nın dağılmasından
sonra egemen sınıflar açısından artık gerek-
sınme kalmayan bu maddeler yururlukten
kaldınldı, ama (sıyasal ıktıdarlara gore du-
şunce açıklama ozgurluğu tehlıkelı kabul
edıldığınden
1
) yenne Terorle Mücadele Ya-
Sdsfnın yıne duşunce açıklamasını cezalan-
dıran 8 maddesi getınldı
141-142 maddelere dayanılarak Samsun
Agır Ceza Mahkemesf nde açılan ve savun-
man olarak bulunduğum davadan bu yana 46
yıl geçtı, Nâzım Hıkmet'ın anlatımıyla o gün-
den ben "Kürenin etrafinda 46 kerre döndü
şudünya". 12 Mart \e 12 Eylul donemlenn-
de yıne savunman olarak bulunduğum Dev-
Genç, Türkiye Ögretmenler Sendikası, Ay-
dınhk DetçisL Ko\ -Koop. Banş, DtSk, TÖB-
Der. TİP, TSIP, TKP, Halkev len. Turkive \a-
zarlar Sendikası ve daha bırçok davada bın-
lerce ınsan duşuncelennden oturu tutuklan-
dı, yargılandı. cezaevlerınde çıle doldurdu
Bu dönemlerde adlıye bınalannda toplu ba-
sın mahkemelennın kondorlan yazarlar. şa-
ırler, oğrencıler yayınevı sahlplen ve basın
mensuplanyla dolup taştı Gunumuzde de yı-
ne yuzlerce kışı düşuncelerinden öturu yar-
gılanıyor
Unıversıte oğretım üyelen Haluk Gerger,
Fikret Başkaya ve aynca İsmail Beşikçi du-
şuncelennden öturu ıçerdeler Sendıkacı Mü-
nir Ceylan cezasını çekerek geçenlerde tah-
lıye edıldı lşçı Partısı Genel Başkanı Doğu
Perinçek elınde valızı ınfaz beklıvor Yasar
Kemal sıradadır
Herdevletın kendı varlığını koruma hakkı
vardır Kamu hukuku boyle soyluvor Ama
devlet kendi varlığını düşûncelere karşı değiL
şiddete ve eyleme karşı koruyabilir. Duşunce
açıklamalan ıle mucadeleye kalkan devletın
demokrasıde yen olamaz Açıklanan duşün-
celer doğru olabılır, yanlış olabılır Ozgur
bır tartışma ortamında karşıt duşünceler açık-
lanarak gerçeğe vanlabılır Düşiince açıkla-
manın tek sının: Şiddettir. Şöyie de divebili-
riz: Düşiince açıklama özgOrlüğûnün sının
yine duşunce açıklama özgurluğudür.
Adnan Ozvalçıner, geçen gunlerde yazdı-
ğı "Diışünce Ozgürlüğü" başjıklı yazısında
"Edebiyat, sanat bir tanıkhkür. Edebivatçılar,
yazar ve sanatçılar her çağda, her >erde gü-
nün tanığı olmuşlardır. Vaşadığı dönemdeya-
şadıklannu vaşananlan anlatarak bu tanıkb-
ğı gerçekkştiriıier... \alana tanıklık vazar ve
sanatçının ışı değüdir" dıyor
Nazım Hıkmet, Memlekerimden İnsan
Manzaralan ve Kurtuluş Savaşı Destam ıle
Uusal Kurtuluş Savaşı'nın şıırsel tanhını yaz-
mıştı 34 vıl ağır hapıs cezasınaçarptınldı, 14
v ıla yakın bır sure cezaevlennde yattı Hak-
İı bir değeriendirme ile Günumuz lurkiye-
si'nin Nasrt'rtın Hocası olarak nitelenen Azız
Nesın çağının buyuk bir tanığıdır. Bu tanık-
lıktan rahatsız olanlar onu yok etmek ıçın
planlar tezgâhlıvorlar
Yazar, sanatçı ve şaır, halkının gozu. kula-
gı, dılı ve ozgur ortam da bılımsel ve sanat-
sal gelışmenın on koşuludur Duşunce açık-
lamasına konulan sınır. sonuçta toplumsal
gelışmeyı kosteklıyor Çağdaş kımvanın ku-
rucusu "Doğada hiçbir şey kaybolmaz, hiç-
birşey >eniden varolmaz"* kuralını bulan La-
voisier'nın "Cumhuriyetin bilginlere Oıtiyacı
yoktur" gerekçesiyle giyotıne gondenlme-
sınden bu yana 200 yılı aşkm bır zaman geç-
tı Lavoisier bugün de yaşıyor. Tiım asılanlar,
zindanlara aülanlar. asanlan ve uydulanıu
sorguluyor. ^ onetilenler yonetenleri yargıu-
yor. Bu, tarihın şaşmaz yargısı. Artık insan-
İar, BaO cephesinden yenı haberler beklivor-
lar: Aydınlık, ozgüıiuk haberleri..."
TARTIŞMA
İffetli ve iffetsiz
PENCERE
G
uncellığı bugune
kadar devam
eden ve devam
edecek olan
-iffef
sozcuğunun once
anlamına bakalım
Mustafa Nihat Ozon'un
'Osmanlıca-Turkçe' sozluğü
'iffeti' şov le tan ıml ıyor 'Na
mus, temizlik." İffetli 'Olumlu,
namuslu." IfFetsız 'Olumsuz.
namussuz.' Içerdığı anlam ı»e
Turk toplumunun değer
vargılanmn dışma taşmak, onur.
şeref, gurur, naınus. doğruluk.
durustluk gıbı kutsal kavTamlan
ortadan kaldumak ve >ok
saymaktır Gelın gorun kı Mıllı
Eğıtım Bakanı Sayın Nevzat
iVyaz, ortaogretım kurumlannda
kı Odul ve Dısıplın Yonet
melığt'nde yapılan değışıklığın
'iffersizliğin' sadece bekâret
kontrolu olarak algılanmasını
doğru bulmadığını açıklıyor
Ardından da tartışma konusu
olan maddenın yenı olmadığını
Talım ve Terbı>e Kurulu nun
1930 yılında aldığı bır karara
davandığmı vurguluyor Sayın
Bakan, bugun Turk ulusu genye
doğru mu gıdıyor" Daha açık
bır dev ışle bu toplum,
1930'lardan gunumuze kadar
demokrasıden. çağdaş
duşunceden. uygar yasalardan
hıç mı etkılenmemıştır hıç mı
değışıme uğramamıştır kı
1930'laromekalınıyor Kaldı kı
bır yonetmelık hazırlanırken
onun anayasaya yasalara,
tuzuklere, ınsan haklanna uygun
olup olmadığı araştmlır
Incelenır, oyle karar venlır,
yavımlanırve >urürluğe gırer
Bu halıyle bu yonetmelık
anayasâdakı 'özeJ vaşamın
gizliligine" bıle el uzatmıştır
Hem bu yonetmelık
hazırlanırken ılgılı genel
müdurluğun. musteşarlığın,
Talım ve Terbıye Kurulu
Başkanı ve uyelennın,
uzmanlannm dıkkatını nasıl
çekmemıştır Çunkü, ulkenın ve
ulusun eğıtım polıtıkasını
>onlendıren bu kadrolardır ve bu
da bır eğıtım ışıdır eğıtım
olayıdır 'Ödu! \v Disiplın
Yönetmeliği'nın 'iffet'le ılgılı
maddesi bunu açıkça
gostermıştır, Turk halkı eğıtımle
ılgılı bellı konularda Mıllı
Eğıtım Bakanlığı'nı, onun
>uksek burokratlannı aşmıştır ve
onunde gıtmektedır Gerçek şu kı
Mıllı Eğıtım Bakanlığf nda
zaman zaman tutkulannı
yenemeyenler ve kendını
venıleyemeyenler
bulunmaktadır
Acaba bu gınşımler, bılınçlı ve
sıstemlı mıdır
7
Bu gınşımler,
laık ve demokratık cumhunyete
mı yonelıktır
9
Oysa bugune dek
bu çeşıt olav lardan dolav ı
'egitimin millUiği ve birüği"
tartışılır olmuş ve 'Oğretim
Biriiği Yasası' (Tevhıd-ı Tednsat
Kanunu) yara almıştır
Ne var kı toplum vıcdanı, ıkı
vılda ve uzun uğraşlarla
hazırlandığı savunulan yonet
melığe ve onun 'iffetsiz'
maddesıne karşı. duyarlılığını ve
tepkısını koymuş yetkılılere
gen adım attırmıştır Ayrıca.
Turkıye"de bu >onlu ış ve
eylemlere bakacak mahkemeler,
yargıçlar ve yasalar vardır
Kımse kendmı kadı yenne
koymasın
KEMAL OCAK
Eskı Bakanlık Mufettişi
ACI KAYBIMIZ
ERCAN, ADNAN, DOĞ^N. EMRAH, ESRA,
AYŞE, DENİZ AKIN
İLE
NESRİN VE FARUK KAY<VNIN BABALARI,
NERtMAN AKJNIN EŞİ,
KİTAP DOSTU
NAHİT MİTHAT
AKIN'I
KAYBETTlK
ACILI GUNUMUZDE BlZl YALNIZ
BIRAKMAYAN DOSTLARA TEŞEKKUR EDERİZ
AİLESİ
VEFAT
Canım kadar sevdığım bıncik eşım
SERFİNAZ YILMAZ'ı
geçırdığı rahatsızlıktan kurtaramayarak kaybettık
Cenazesı 3 Mart 1995 (bugun) Kırazlı Fevzı Çakmak
Mahallesı Kuran Kursu yanı Hacı Ahmet Camıı'nden
öğle namazını müteakıp kaldınlacaktır
Eşi: ZlYAETTİN YILMAZ
Kardeşi: ŞERAFETTİN VTLMAZ
BAŞSAĞLIĞI
ANKARA HABER MUDURUMUZ
DOĞ\N AKINMN BABASI
NAHİT MİTHAT AKIN'I
KAYBETTtK
KEDERLİ AİLEStNE BAŞSAĞLIĞI DİLER,
ACILARINI YUREKTEN PAYLAŞIRIZ
CUMHURÎYET GAZETESİ ÇALIŞANLARI
Bayramımz Kuılu Olsun
Bir Manastır Ortamında
FASIL
&
TÜRK SANAT
MÜZİĞİ
Zengın Aç* Büfe
Ehlı>etımı, nüfus cuzdanımı
kızımın nufüs cuzdanını
34 FFZ 89 plakalı araç
ruhsatımı kaybettım
Hukumsuzdür
N4Z ERAYDA KURDOĞLL
Sağlıklı
Bir Kalp
Dilegi İle
Bayramınızı
Kutlanz
TURK KALPVAKFI
Muayene,
Teşhıs.Tedavı
Tel (0212) 27512 44/45 266 02 78
Fax (0212) 266 4 ' 12
19 Mayts CdNo8 Jrçfl / ISTAHBUL
Bayram Yağmurlu mu
Geçecek?..
Şeker Bayramı bugun
Mevsımlerde gezınır Şeker Bayramı, kımı zaman karya-
ğarken kapımızı çalar, kımı zaman yaz sıcağında, kımı za-
man guz yağmurlannda..
Enk ağacı çıçek açarken geldı bu kez.
Bızım evın onunde bır, arkasında ikı erık ağacı var. Bu
sabah baktım, en kuçuğu çıçeğe durmuş, otekılenn elı ku-
lağında, bugun ya da yann
Bedri Rahmi "Bahar Yoldadır" dıyor:
Yıldızlardan haber gelıyor
Bahar yoldadır, yoldadır
Toprağa çınlçıplak gırenler,
Toprağın sımna erenler,
Cennet'ten müjde verenler,
Bahar yoldadır, yoldadır
Otekı dunyaya goçmuş dostlar, bu dunyada yaşayan-
lara bahan duyururlar mı?
Duymanıza bağlı..
Bedrı Rahmı "Bahar Yoldadır" dıyor, Istanbul'da bahar,
hava kırlılığını delıp bıze ulaşmak ıçın çırpınıyor, erık ağa-
cı yıne de çıçek açıyor
Bır de ustune bayram gelmez mı?.
Bayram mı9
O da ne?..
•
Bayram ne mi
Gelın bunu Jacques Prevert'e soralım, hanı şu çocuk
gıbı şaıre, bakalım nasıl yanıtlayacak:
- Oğlum nereye bu yağmurda?
Nedır o elındekı çıçekler?
- Yağmur yağıyor yağmur
Kurbağa bayram edıyordur
Kurbağaysa dostumdur
- Bak yedığı naneye1
.
Hayvanın bayramı kutlanır mı,
Üstelık de bır kurbağanın ?
Anlaşıldı ayağımızı denk almazsak
Yapmadığı serserılık kalmaz bu oğlanın
Bu oğlan kendı kafasına uyuyor hep
Bızım kafamıza uyacak yerde
Aman baba'
Aman anne!
Aman buyük amca
1
Kafam ne kanşır bu ışe?
Yureğımden gelen bır şey bu
Bugun bayram ışte bayram
Nıçın anlamıyorsunuz bunu
7
Kurbağa kaç kez guldurdu beni
Her akşam da turku soyluyor bana...
•
Pekı, anladık mı neymış bayram?..
Yaşamak sevıncı mı?..
Baş donmesı gıbı
Bayram erık ağacında açan çıçektır, sokakta oynayan
çocuktur, komşunun kızıdır, sokağın koşesındekı mavı
çamdır, yolda yururken sana selam veren tanımadığın bır
kışıdır, merdıvenlı bır sokaktır, bır sokak kopeğıdır, Pre-
vert'ın kurbağasıdır
Bızım evın arkasındakı erık ağacı bayram dıye mı çıçek
açt>, yoksa bayram erık ağacı çıçek açtı dıye mı geidı?..
Kım bilır, doğanın ve ınsanlığın hallerı oylesme ıç ıçe geç-
mış kı, kımı zaman neyın ne olduğu guç anlaşılıyor.
Çocukluğumdan ben gelır gıder Şeker Bayramı, kımı za-
man kar yağarken gelır, kımı zaman yaz sıcağında, kımı
zaman guz yağmurlarında merhaba deyıvenr...
Meteorolojı raporianna gore, bu kez bayram gunlen
yağmurlu geçecekmış .
Desenıze bayram edecek kurbağalar..
Kurbağalann ışı ış, gelın hep birlikte kurbağalann da
bayramını kutlayalım.
DARÜLACEZE VAKFTNDAN TEŞEKKUR
Ramazan Bayramınızı kutlar. ılgılennız ve bağışlannız
ıçın Darûlaceze'de bannanlar adına şukranlarımızı
sunanz
Saygılarımızla,
DARÜLACEZE VAKFI VÖNETtM KURULU
Tel: 0212 221 79 50 (8 hot) Faks: 0212 221 79 54
DUZELTME
EĞİTLM VE ŞAĞLIK MUHABİRLERİ
DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
BAŞKANLIĞFNDAN
2 Mart 1995 tarıhlı Cumhunyet Gazetesı'nde yayımla-
nan Olağan Genel Kurul Toplantısı tanhı yanlışlıkla 18
Mart 1995 pazar gunu olarak çıkmıştır Doğrusu 18 Mart
1995 Cumartesı gunü olacaktır Duyurulur
YÖNETİM KURULU
GALERI • ATÖLYEİ293 89 78 (3HAT)
SERVER DEMIRTAŞ4 Şubat - 20 Mart '95
GALERİ B
HusrevGeredeCad FınnSok No 2 »ITeşvfcya'Ist Tel 0-(212) 227 03 63
Ptar-Ptanul tıtnç htrgûn IT 00-13M na âçâtr
OSMANİYE SULH HUKUK MAHKEMESİ
DosyaNo 1994495
Davacı Haşım Malap vekılı Av Alparslan Yucel ıle davalılar
Atılla Yakıcı vs arasında görulmekte olan vasıyetın tenfizı
davasında davalılardan Çığdem Malap'ın gosterılen adresıne
teblıgat yapılamadığı. tüm araştırmalara rağmen de teblıgata
yarar açık adresı tespıt edılemedığınden ılanen teblığıne karar
venlmıştır.
Çığdem Malap'ın mahkememızın 1994'495 esas sayılı
dosyasının 20 03 1995 gunlü duruşmasına bızzat gelmesı, veya
kendısını bır vekılle temsıl ettırmesı. aksı tardırde HYUY
509'510 maddelen uyannca yokluğunda duruşma yapılıp karar
verıleceğı ılanen tebl'ığ olunur 08 02 1995
Basın 8532
TURYAP
EMLAK BİLGİBANKASI
Tlf (242)248 49 95-242 48 12
Fax (242) 242 37 3^
ANTALYA
Romanlannız ve
Ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 55406 04