Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6EYLÜL1992PAZAR
PAZAR KONUGU
Hüıriyet Uymaz, dünyanın çeşitli bölgelerinde ve Türki cumhuriyetlerde trilyonluk iş anlaşmalan yapanAB Rıza Bozkurt ileAlma Ata'dakonuştu
Türk bürokrasisi yatınmayı korkutuyoriTürkive de özellikle Türki cumhuriyetler-
deki /aalivetlermizden sonra adımzdun çok sık söz
edılmeve başlandı. Pek çok çevrede merak konusu
oldunuz, bu nedenle bize biraz kendinizden söz eder
mısıniz.'
BOZKURT- Ben 1942 yılında Sıvas'ın Kangal
kazasının Mamaş köyünde doğmuşum. Ma-
maş'ın "Ağam da ben Mamaşhyam, paşam da
ben JVJama>lı>am" diye bir türküsü vardır. Eski-
den beri onu çalar çığınnz biz, kendi köyümüzle
de iftihar ederiz. Küçük, farklı bir köydür, iki ku-
ru dere arasına kurulmuştur. Çünkü kışlan çok
soğuk olur ve kar yağar, o soğuktan korunmak
için iki tepe arasına sığınmış, etrafı yüksek dağlar-
la çevrili bir köydür. Eğitimime gelince, babamın
jandarma astsubayı olması nedeniyle ilk, orta, lise
ve ünıversiteyi Türkiye'nin değişik illerinde oku-
mak zorunda kaldım ve hiçbir okulu aynı vilayet-
tc bitiremedim. İlk başlarda daha çok dağlık
yörelerde buiunduk. İlkokula başlamadan önce
Doğu Beyazıt'ın Toperiz köyünde kaldık ve ben
orada Türkçeden önce Kürtçe sormayı öğrenmi-
şim. Çocuklarla sokakta aşık oynarmışız. Bir gün
benım aşıklanmı çalmış çocuklar, biz hemen pe-
der beye şikâyete gitmişiz ağlayarak. Sormuşlar
bana. "Valla Türkçe bilmiyorum, ama Kürtçe
dande" demişim. Aşıklan saymışlar, 12 tane. De-
mişler ki Türkçe değil, Kürtçe 12 böyledir. Ondan
sonra bütün mahalle bana Türkçe sayı saymayı
öğretmeye çalıştı. Kürtçeyi anâ lisanım gibi konu-
şurmuşum, ama sonra unuttuk tabii, fazla bir şey
kalmadı.
^KU-inneni: ve babanız Kürtçe bilir miydi?
BOZKURT- Babam, annem Kürtçe bilmez,
ama görevi gereği Kürt bölgesinde yaşayınca, ço-
cuklar da Kürtçe konuşunca, ben de Kürtçe ko-
nuşmuşum. Hatta annem. çocuğun lisanı, aksanı
bozulacak diye zaman zaman bana Kürtçeyi ya-
saklamış. Ben de kapıya çıkarçocuklara "Bisehi-
nin ez zikexa ter bikım-Biraz bekleyin, kanumı
doyurayım, anam kızıyor, beni de bekleyin" der-
mişim,
J. ürkçeden önce Kürtçe sormayı
öğrenmişim. Çocuklarla sokakta
aşık oynarmışız. Bir gün benim
aşıklanmı çalmış çocuklar, biz
hemen peder beye şikâyete
gitmişiz ağlayarak. Sormuşlar
bana, "Valla Türkçe bilmiyorum,
ama Kürtçe dande" demişim.
Aşıklan saymışlar, 12 tane.
Demişler ki Türkçe değil, Kürtçe
12 böyledir. Ondan sonra bütün
mahalle bana Türkçe sayı saymayı
öğretmeye çalıştı.
İHlHOrM, lise ve yüksek öğreniminiz..
BOZKURT- İlkokula Trabzon'un Akçaabat
kazasının Haçka köyünde başladım. 5. sınıfı Çay-
kara'da bitirdim. Öyle zannediyorum ki yaşa-
mımda en önemli yer Çaykara oldu. Fevkalade
disiplinli \e güzel bir eğitim gördüm orada. Mü-
hendjslığm ilk nosyonlannı da zannediyorum ki
Gazi Lisesi'nde aldım. Liseyi Gazi Lisesi'nde bi-
lirmek kısmet olmadı. Elazığ'da bitirdim ve liseyi
bıtirir bitirmez de evlendim.
WKBE\iendiniz mi?
BOZKURT- Evet, bütün gençlere liseyi bitirir
bitirmez evlenmelerini tavsiye ederim.
ma^mscden.'
BOZKURT-Valla ben herhalde memnun kal-
dım ki ondan tavsiye ediyonım. Kartlayınca in-
sanlarçok seçici oluyor. tadını kaçınyorlar. Ufak-
tan ev lendin mi birbirine alışıp gidiyorsun işte.
WKBMEşinizle nereden tanışıyorsunuz?
BOZKURT- Amcamın kıa. O zamanlar böyle
bir moda vardı, ama şimdi yok, kaldırdık aileden
onu. Üniversite sınavianna haarlanıyordum o
vaz arkadaşlanmla, bir ara onlara "Ben kalkmak
zorundayım. müsaadenizle" dedim. "Neden" de-
diler. onlara "Ben evleniyorum da" dedim.
• H H / 7 T ' İnşaat Fakültesi'ne girmeye nasıl ka-
rar verdiniz?
BOZKURT- O yıl yabancı üniversite sınavlan
vardı. Etibank. Sümerbank, PTT. Karadeniz
Teknik Üniversitesi gibi üniversite ve kurumlar
Avrupa'da burslu öğrenci yetiştirmek üzere sınav
açıyordu. Ben o imtihanlann hepsini kazandım.
O senelerde bu kadar talebe yoktu, ama her imti-
hana yine de 15-20 bin kişi giriyor ve genelde 2
ve>a 3 kışi gönderiyorlardı. Benim o kategorileri
tutturacak bilgi düzeyim vardı. İmtihanlar sanki
ben tertiplernişim gibi bana çok hafif geldi. O sıra-
da Teknik Üniversite imtihanına da girmiştim.
İTÜ. o zaman çok moda bir okuldu. İnşaat fakül-
tesine girmek istiyordum, çünkü küçükten beri
inşaatı severdim. en büyük tutkum çamurdan ev-
ler yapmakü. Benim hayat hikâyem böyle. Şimdi
bunlan böyle anlatmca, belki birçok kişide ters
şeyler olabilir. sanki çok büyük işler becermiş de
kendi kendini sahneye atan bir adam havasına
dönüştü olay, ama benim geçmişte yaptığım bu
işler, şimdi yapmakta olduğum işlerden çok
küçük. Şu anda Türkiye'nin flash olarak ele alıp
üzerine hızla yürüdüğü konular, dünyada yap-
makta olduğumuz işlerin yanında çok ufak kalır.
1982yılında BMB'nin şubesini ABD'deki Empire
States Building'in 45. katında açtım. Sene 82, sene
92. yani 10 sene evvel. Türk fırmalannın daha bel-
ki çoğu Amerika'run yolunu bile bilmezken.
Empire State'in 45. katına yerleşebiliyorsanız,
belli aşamalardan geçmişsiniz demektir değil mi.
Yani bugün aldığımız ve almakta olduğumuz iş-
ler, soyumuzun devamı.
••^•ifiu süre zarfında hiç unutamadığınız olay-
lar da olmuştur herhalde değilmi?
BOZKURT- Tabii insan yaşamında önemli yer
tutan anılar da var. Üniversiteye gireceğim. An-
kara'dan İstanbul'a gideceğim, ama yol param
yok. Eşim o sırada Elazığ'da, anam babamla hep
beraber Elazığ'da kalıyorlar. Ankara'da bir pos-
taneden Elazığ'a telefon ediyonım para almak
için. O sırada yanıma bir köylü adam yaklaştı.
"Ooo, Ali Efendi" dedi. Ali efendi derler bizim
köyde. "Ben seni çok duyuyorum ve seninle ifti-
har ediyorum" dedi. O sırada lisede. şurada bura-
da iftiharia smıflan gectiğimiz için köylüler sevi-
nirlerdi, haklı olarak gururlanırlardı. Demek
tepem atmış herhalde ki. adama "Valla sevinip
gururlanıyorsun da kardeşim. neticede ben yol
parası bulamıyorum bu imtihana gitmek için. Im-
tihanlara girmekten aciz kalacağım" dedim. Erte-
si gün de Teknik Üniversite'nin imtihanı var.
Adam, "Benim bundan habenm yok" dedi ve he-
men cüzdanını çıkardı, şık şık şık parayı saydı
bana verdi. Ben "Yok. ben senden para almam,
eve telefon ediyorum, kusura bakma. kızgınlıkla
söyledim" dedim. "Yok" dedi adam, parayı attı
ve kaçtı. Bunun üzerine "Dur yahu, sen kimsin,
gel buraya" diye curcuna başladı o kalabalıkta,
ama adam gitti. Gitmeden önce de "Bir köylün
dersin" dedi. O gün bugündür bana gelen her
köylü, bir ölçüde o adamdır. Onun için ben hiçbir
köylünün rande\usunu reddetmem.
••^•//A' büronuzune zaman açtınız?
BOZKURT- İTÜ'yü bitirmeden bir yıl önce,
1962 yılında mühendislik büromu açtım. Genç bir
mimar arkadaşla ortak açtığım bir büroydu bu.
Adını da "Sinan Mühendislik"koyduk. Üniversi-
teyi bitirdikten sonra da bir yıl kadar o büroyu
yönettik. Mimarlık yanşmalanna girerdik. O dö-
nemde bu tür yanşmalar çok olurdu. 67 tane
mimarlık yanşmasında derece aldık. Bunun zan-
nediyorum ki 5 tanesi birincilik, diğerleri de man-
siyon ve derecelerdi. Onun için mimarlık yönüm
vardı yani. O mimardı. ama ben de mühendislik
ile ilgili bölümlerini yönetiyordum. O ekiple on-
dan sonra Ankara'da da çalıştık. Askeriyede ilk
üç dereceyi tutturana istediği yere gitme hakkı ve-
rilirdi, benim o ilk üç dereceyi tutturma olanağım
oldu, Ankara'yı seçtim. Orada da mühendislik
büromu işletiyordum.
••^•/r/nz'r Kanalizasyon Projesi'ni aldmız...
BOZKURT- Ondan sonra İsveçlilerle İzmit
Kanalizasyon Projesi'ni yaptık. 40 mühendis on-
lardan. 30-40 tanesi de bizdendi. Ben Türk grubu-
nun başkanıydım. aynı zamanda tüm ekibin başı
olan İsveçli mühendisin yardımcısıydım. Biz bu-
rada uluslararası ihale ve proje dizaynmda hayli
deneyim edindik. Ondan sonra onlann da öneri-
siyle Suudi Arabistan'da çaljşmaya başladık.
BIMHOL adı altında bir şirket kurduk, buna
30-40 tane müteahhitlik fırmasını ortak olarak al-
dık, çünkü bizim takip deneyimimiz yoktu o za-
man. Suudi Arabistan'da bildiğiniz projeleri inşa
ettik.
• ^ • • ^ BD 've gidisiniz nasıl oldu?
BOZKURT- Çocuklanm okudu, kızım Tanye-
li liseyi bitirdi 1981 yılında. O tarihlerde üniversi-
telerde günde 15-20 kişiyi kurşuna diziyorlardı.
muazzam bir terör vardı. Arkasından bir yıl sonra
ortanca kızım liseyi bitirecekti. Ondan sonra da
öteki. Üç tane küçük kız. Biz bunlan nasıl okuta-
lım diye düşündük, çünkü Türkiye'de okullann
emniyeti yoktu. Sonra bir inceleme yaptık İngilte-
re ve ABD'de. Benim iki tane daha kardeşim var.
O iki avukat kardeşlerden birini lisan öğrenmek
üzere bir yıllığına Londra'ya gönderdim. Birdiğe-
rini de Amerika'nın Boston kentine. Bir sene son-
ra gittim. İngiltere'deki "Bu ülkede yaşanmaz
ağabey" dedi. Amerika'daki de "Yaşamımızı bo-
şa geçirmişiz, yaşamımızı burada yaşamak lanm-
mış ağabey" dedi. Onun üzerine toplandık Ame-
rikaya gittik.
MHMSır Türkiye, ABD ve Türkicumhuriyetleri
yakuıdan tantma olanağı buldunuz. İş görüşmeleri
için bu ülkelere defalarcagidipgeldiniz. Bu üç ülke-
ALİ RIZA
BOZKURT
1942yılında Stvas 'm Kangal ilçesi Soğukpınar
(Mamaş) köyündedoğdu. Babasınınjandarma
astsubayı olması nedeniyle ilk, orta, lise ve
yüksek öğrenimini Trabzon, Çorum, Ankara,
Elazığ ve İstanbu!illerinidolaşarak bitirmek
zorunda kaldı. 1958yılındagirdiğiİTÜİnşaat
Fakültesison stnıfmdayken, birmimar
arkadaşıylabirlikte "SinanMühendislik"
bürosımuaçtı. 1976yılında İsveçlilerle birlikte
"İzmit Kanalizasyon Projesı'nialdı. Daha
sonra da BİMHOL adı altında Suudi Arabistan
ve Kuveyt 'egiderek oradayatırımlaryaptı.
1982 vılında da Birleşm'ış Mühendisler Bürosu
IBMB) olarak A BD 'yeyerleşti. Halen ABD de
yaşayan Bozkurt, son birkaçyddır Türki
cumhuriyetlerde altm.petrol ve termik santral
alanlarmdayatırım işlerinegiriyor.
Kazakistan 'da lOmilyardolarltkpetrol
sahalarınm geliştirilmesi ve 1.7 milyar dolarlık
da enerjısantrahprojelerinialmış durumda.
Bugünlerde Kırgızistan 'm en büyük altın
rezervlerinin üretimikonusundabir anlaşmaya
imza atmak üzere olan Bozkurt 'un, ayrıca
Türkmenistan ve Azerbaycan 'da da bu türden
girişimleri bulunuyor. lOyıldır A BD 'deyaşayan
Birleşmiş Mühendisler Bürosu sahibi Bozkurt,
evli ve 3 çocuk babası. Gözlerinden rahatsız olan
Bozkurt ABD ve TC vatandaşı.
iyi ispatı olmaz. Bizim eski komünistler, "Onlar
komünizmi yanlış uyguladı" diye kendi kendileri-
ne teselli anyorlar, buradaki yüz milyonlarca in-
sandan daha akıllı oiuyorlar kendi akıllannca,
ama kazın ayağı öyle değil. Şu bir gerçek ki bura-
da muazzam sınıfsal aynmlar oldu. Bir kısmı da-
çalarda yaşarken. bir kısmı da... Bize dünkü
yemekte Kırgızistan Başbakanı Çengişev 40 mil-
yon insanın kesildiğini anlatü. "10 bin tane vatan
ve halk düşmanını bulun ve kafasını kesin diyen
telgrafı ben kendim okudum" dedi."Demek ki sa-
yıyı vermişler, bu 10 bin tane halk düşmanını bu-
lup kafasını kesmekten başka çare yok" dedi
adam. Böyle bir rejimden geçmiş insanlar bir da-
ha o rejime dönmezler. Üstelik Âvrupa'yı, Ame-
rika'yı gördüler, gözleri açıldı artık. Bunlar şimdi
hızla özelleşecekler. Bu insanlar fevkalade çalış-
kan. Üzülerek söylüvorum, Türk insanı bunlara
göre çok tembelleştirilmiş durumda. Herkes kısa
yoldan bir yolunu bulup köşeyi dönme gjbi bir
ferdi çalışmanın en uç noktasına -nasıl bir psiko-
lojik itilimse- itilmiş durumda. Belki o enflasyon-
lann yarattığı şok var, şimdi bunlarda onlar da
yok, dolayısıyla bu ülkeler kendi büyümelerinde,
etnik çatışmalara, kışkırtmalara sahne olmazlar-
sa, mutlaka 5-6 sene içerisinde Türkiye düzeninin
çok üzerine çıkabilirler.
•••Ve*/ Türkiye?
BOZKURT- Türkiye iki arada bir derede kal-
mış, ama bütün bunlara rağrnen muayyen olu-
şumlan. muayyen gelişimleri tamamlamış bir
ülke. Artık demokrasinin ne olduğunu bir parça
daha iyi anlamış durumda, çünkü bu işin özü de-
mokrasidir. Bu ülkeler şimdi daha yavaş çalışı-
yorlar, bu demokrasi tesis edilmedikçe hiçbir
ülkede hiçbir gelişme olmaz. Bakın Demirel'in bir
lafı var: "Aç bir adam ekmekten başka bir şey dü-
şünemez, hatta onun için demokrasiyi bile feda
edebilir, ama demokrasiyi feda ettiği zaman ek-
meğinden de olur." Tabii, uzun seneler bu acıyı
ıstırabı, bu kplay kolay bilinen bir şey değildir.
Halk kesiminin bunu anlaması daha uzun zaman
alacak buralarda. O bakımdan bunlar o noktalar-
da eğer sıkıntıya düşmezlerse. şu anda düşmemiş
gözüküyorlar. Bütün rejimleri açık ve liberal. Bi-
zim ülkemizde dahi olmayacak kadar, şu anda
olmayan fevkalade güzel bir demokrasileri var.
Çünkü terör yok, onun için toplumda kendi için-
de bir yumulma yok. Geçmişin verdiği o acı ve ıs-
tıraplardan kurtulmanın^etirdiği bir rahatlık ve
serbestlik gelmiş. Şöyle toplumun içine girip yürü-
düğünüzzaman herkes korkmadan istediğini söy-
lüyor, istediğini yazıp çiziyor, istediğini alıyor
veriyor. bir demokrasi rüzgân esiyor ki o da kolay
kolay bir daha geri dönmeyebilir. Bu aşamalan
herhangi bir kazaya, belaya uğramadan iyi atlata-
bilirlerse.yoksa her şeyleri var.
Iğrencilik vıllarınızdaatletizm.güreşyap-
AIi Rıza Bozkurt, 'Türkiye'de yabnm yapacak kişilerin bürokratik engeüerie karşılaştığını söylüyor
yi birbiriyle kıyaslayarak değerlendirmesini vapa-
bilir misiniz?
-BOZKURT- Şimdi bu ülkeleri toplu olarak ele
alırsak. yepyeni bir Amerika doğuyor. ABD'nin
bütçesine baktığınızda, artık bütçesi trilyonla ıfa-
de edilen bir bütçe. Bu ülkelere baktığip.tzda ise
daha henüz milyon mertebesine ulaşmamış. Bir
kere. buralardaki altyapıyı ben Amerika'daki alt-
yapılardan daha iyi görüyorum. Şehircilik. yerleş-
me, merkezi ısıtma, toplu taşım vasıtalan, uçak-
lar, alanlar her şey Amerika'dan çok daha iyi.
Süsü eksik. ama ana maddelerin hepsi var. Müt-
hiş ana kaynakları ve muazzam yetişmiş insan
gücü var. Okuma yazma oranı yüzde 100'e ulaş-
mış. Bu ülkelerde bir de teknoloji var ki, bu açıdan
da Amerika'dan ileri. Bunlar uzaya füze ftrlatıp.
karaya yumuşak iniş yapünrken, Amerika para-
şütle denize aüyordu, 5 kilometreden toplamaya
çalışıyordu.
• • • f i u toplumlarda geriye dönüş olasıhğı var-
mı sizce? Umduklarını bulabileceklerini düşünüyor
musunuz?
BOZKURT- Yüzde yüz beklediklerini buiabi-
lecekleri inancındayım. Şimdi şöyle; insan birey-
selhğine önem vermeyen hiçbir toplum, insan
haklanna. hürriyetine, demokrasisine ve de en
önemlisi fert girişjmciliğine, ferdin yaratıahğına.
ferdin çalışma dinamizmine değer vermeyen hiç-
bir toplum olamayacağını bu komünist rejim çok
açık seçik şekilde dünyava ispat etti. Bundan daha
tığınızı söylediniz. Pekifulbola ilginiz ne düzeyde?
Takım tutuyor musunuz?
BOZKURT- Ortaokul sıralannda spora me-
raklıyken Fenerbahçe'yi tutardım, ama inanın ki
şimdi sadece milli takımı tutuyorum. Ama milli
takımın bütün maçlannı izlerim. nerede olursam
olayım hiç kaçırmam.
WKK^BTürki\e'de vatırımlarınız var mı?
BOZKURT- Valla, biz yok diyonız. ama 500
villa yaptığımıa duyanlar hani yoktu diyor. Bunu
yatınm olarak kabul ediyorsanız var, ama biz bu-
nu yatınm olarak görmüyoruz. dolarla çahştığı-
mız için diğer işlerimizin yanında bunlar çok
küçük kahyor.
r
ürkiye'de de altm var. Son yıllarda
Üıski adıyla
Sovyetler Birliği'ni
şimdi toplu.olarak ele abrsak,
yepyeni bir Amerika doğuyor.
ABD'nin bütçesine baktığınızda,
artık bütçesi trilyonla ifade edilen
bir bütçe. Bu ülkelere baktığınızda
ise daha henüz milyon
mertebesine ulaşmamış. Bir kere,
buralardaki altyapıyı ben
Amerika'daki altyapılardan daha
iyi görüyorum. Şehircilik,
yerleşme, merkezi ısıtma, toplu
taşım vasıtalan, uçaklar, alanlar
her şey Amerika'dan çok daha iyi.
Süsü eksik, ama ana maddelerin
hepsi var. Müthiş ana kaynaklan
ve muazzam yetişmiş insan gücü
var. Okuma yazma oranı yüzde
100'e ulaşmış. Bu ülkelerde bir de
teknoloji var ki, bu açıdan da
Amerika'dan ileri.
Ali Rıza Bozkurt, aiksi ile birlikte ABD'de yaşıyor
uluslararası yabancı şirketler ülkenin birçok yerin-
de üretime geçmek için hazırlık vapıyor. Siz neden
Kırgızistan 'daki altm rezervlerine talip olmak veri-
ne, Türkiye 'de altm üretmeyi düşünmediniz?
BOZKURT- Türkiye'de bugüne kadar yatınm
yapmadık, çünkü birincisi. biz Türk bürokrasi-
sinden çok korkuyoruz. Dünyada olmadıği kadar
ağır ve usandıncı ve hiçbir devlet başkanının bile
hâkim olamadığı bir bürokrasisi var. Bu bürokratla-
n kötülemek için söylemiyorum. Bu bürokratla-
nn Türkiye'de işadamlanna yetişmiş insan gücü
veren bir kaynak olduğu bir gerçektir. Bu bizim
için de geçerli. Birçok arkadaşı dünyadaki büyük
projelerde istihdam etmekten çekinmedik. Bunlar
çok da başanlı oiuyorlar. Bürokratken deçok ba-
şanlı oluyorlar, çünkü bürokrasinin onlara her-
halde yüklediği bir tarz var ki, davranışlan yüzde
100 değişiyor. İkincisi ve en önemlisi, yurtdışında
çalışmamız işin tabiatında var. Bir Türk fırması
olarak 10 sene çalıştık, birçok projeler yaptık. İz-
mit Kanalizasyon Projesi'ni yaptık (1974-76).
Teknik şartnameleri, ihale şartnamelerini hazırla-
dık ve biz mühendis arkadaşlar olarak iki yıllık
uluslararası ihale düzeni için orada eğitim görmüş
olduk. O zaman İsveçliler bize neden Arap ülkele-
rinde yatınm yapmadığımız^ sordular. Bunun
üzerine Suudi Arabıstanda BİMHOL'ü kurduk.
30-40 tane yerli ortağımız vardı, ancak oraya var-
dıktan sonra anladık ki bizim ortaklar hiçbir şey
bilmiyorlar. Türkiye içinde bir şey bilmek bir şey
ifade etmiyor. O zaman İngılizce lisan bilen mü-
hendis bulmak bir marifetti. Bu arada oraya gitti-
ğimizde o zaman çalıştığımız Türkiye Öğfetmen-
ler Bankası bir teminat mektubu gibi bir şey verdi,
ufak bir rakam. Getirdik. baktılar belgeye ve bize
ne olduğunu sordular. Daha sonra da "Türkiye'-
nin hiçbir bankasından hiçbir mektup getirmek
zahmetine katlanmayınız" dediler. Türkiye'nin
çok sık tabir edilen 70 sente muhtaç lafının edildi-
gi bir dönemdi. Biz o zaman yurtdışından teminat
mektubu arama çabasma girdik. başka türlü yurt-
dışında çalışmanın hayal olduğu ortadaydı. Çün-
X ürkiye'de bugüne kadar
yatınm yapmadık, çünkü
biz Türk bürokrasisinden çok
korkuyoruz. Dünyada olmadıği
kadar ağır ve usandıncı ve hiçbir
devlet başkanının bile hâkim
olamadığı bir bürokrasisi var.
Bürokratlan kötülemek için
söylemiyorum. Bu bürokratlann
Türkiye'de işadamlanna yetişmiş
insan gücü veren bir kaynak
olduğu bir gerçektir. Bu bizim için
de geçerli.
kü müteahhit demek kredi mektubu, temmat
mektubu, itibar demektir. önce bize yabancı ban-
kalar ufak krediler verdiler, biz işleri yapükça
bunu giderek arttırdılar. Basamaklan böyle çık-
ük. Yurtdışından bize teminat mektubu verildiği
için de yurtdışında çalışmaya başladık. Türkiye'-
den de servis ve hizmet satın aldık. Şimdi Zeytin-
burnu'nda 500 milyon dolarlık bir kompleks
yapmak için büyükşehir belediyesine müracaat
ettim, ama onu asla bir Türk şirketi olarak yap-
mam, çünkü emniyette değilim. Bir kere garanti-
niz yok, yaptığınız yatınmm garantisi yok. Ben,
oraya gittim paramı yatırdım, yann iktidar değiş-
ti, bir iki tokat yediniz, bütün paranız orada kaldı,
ne yapacaksınız. Amerikan fırması olarak ben
kendimi OPlC'te (Overseas Project Investment
Court) sigorta ettiririm ABD'de. Oraya getirir ya-
, tınnm, Türkiye de bana eğri baktığı zaman, gider
paramı OPIC'ten alınm.
•••TıVrAnt' de yatırım yapacağınız zaman ken-
dinizi OPIC'ten sigorta ettirerek Amerikan şirketi
olarak iş alacağmızı söylüyorsunuz, ama Türki
cumhuriyeılere bir Türk şirketi olarak giriyorsu-
nuz. Neden bu cumhurivellere de Amerikanfırması
olarak girmediniz?
BOZKURT- Bir kere ben Türküm ve aynca
bugün Türkiye'de yabancı firma sahibi olmayan
büyük firma yok. Buna bankalar da dahil. Saban-
cı, Koç ve başka muhterem fırmalar da. ABD'de
oturup da dünyanın 40 tane fırması olmayan fir-
ma yoktur. Türkiye'den biz kopmuş değiliz ki.
Türkiye bizim anavatanımız.
WKt^MTürki cumhuriyetler üzerinde Türk firma-
sı ohnamz olumlu bir etki sağlı\ or mu
1
?
BOZKURT- Elbette sağlıyor, ama Kuveyt'te
hiçbir etkisi olmadıği halde oraya Türk fırması
olarak gittik, çünkü biz Türküz, Türk işçisi, mi-
man çalıştınyoruz, neden beni zorla Amerikalı
yapmaya çaüşıyorsunuz.
^^K^mTürkiye 'nin Türki cumhuriyetlerde yatı-
nm garantisi var değil mi?-
BOZKURT- Şimdi burada, biz Türk hüküme-
tine dedik ki. "Eğer yatınm garantisi vermezsen
biz Türki cumhuriyetlerde çalışmayız." Türk hü-
kümeti yatınm garantisi anlaşmalannı yapıp ilan
ettikten sonra. biz buralarda Türk şirketi olarak
faaliyet gösterdik. Bu ülkelerin hepsiyle Türkiye
tek tek bunu imzaladı. Politik bir yaünm garanti-
si, risk olduğunda, yani Kızılordu gelip idareye el
koyarsa, Allah konısun veya bir ihtilal olursa veya
bir iç kanşıklık olursa ve bankalardaki paranız
donmuş kalmış olursa, devletleştirme olursa
-Türkiye bir ara onu yaptı biliyorsunuz- veya ani
döviz değişimlerinde. kısacası şahsın gücünü aşan
konularda devletin devreye girmesini sağlayan bir
sözleşme. Çünkü bugün dünyada şahıslann bir
devleti dava etmesi için bir mahkeme yoktur. Ör-
neğin, Türkiye'nin Kuveyt'te yatınm garantisi
anlaşması olmadıği için bizim 200 milyon dolarlık
malvarlığımız dondurulmuş durumda. Diğer ya-
bana şirketler savaşın ikinci haftasında bunu al-
dılar, ama biz hâlâ bekliyoruz.
^^KtMTürkiye 'nin bu cumhuriyetlerdeki çalışma-
larrnı nasıl buluyorsunuz?
BOZKURT- Türkiye'nin yurtdışında yapması
gereken birtakım görevleri var. Benim için, baş-
kası için değil de genelde anlatayım size. Bunlar
fevkalade önemli Türkiye için. Bu görevlerin yüz-
de 99'unu Türkiye başanyla yerine getiriyor. Bun-
lar neler? Bu ülkeleri ilk tanıdı, burada ilk elçilik-
leri açtı, ilk uçak seferlerini koydu, telefon bağlan-
tılannı yapma çabasma gırdı. ilk insani ilaç ve
gıda yardımını yaptı. Başbakan vedışişleri bakan-
lan düzeyinde ilk seyahatleri tertipiedi. Bunlan ilk
defa ülkesine davet etti. Convention'da Bush'u en
fazla tenkit ettiklen konulardan biri bu oldu.
"Çok ağır kaldın bu cumhuriyetleri tanımakta"
dediler. Ben o zaman içimden Türk milletini alkış-
ladım. çünkü fevkalade önemli adımlardı bunlar.