19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6EYLÜL1992PAZAR PAZAR KONUGU Hüıriyet Uymaz, dünyanın çeşitli bölgelerinde ve Türki cumhuriyetlerde trilyonluk iş anlaşmalan yapanAB Rıza Bozkurt ileAlma Ata'dakonuştu Türk bürokrasisi yatınmayı korkutuyoriTürkive de özellikle Türki cumhuriyetler- deki /aalivetlermizden sonra adımzdun çok sık söz edılmeve başlandı. Pek çok çevrede merak konusu oldunuz, bu nedenle bize biraz kendinizden söz eder mısıniz.' BOZKURT- Ben 1942 yılında Sıvas'ın Kangal kazasının Mamaş köyünde doğmuşum. Ma- maş'ın "Ağam da ben Mamaşhyam, paşam da ben JVJama>lı>am" diye bir türküsü vardır. Eski- den beri onu çalar çığınnz biz, kendi köyümüzle de iftihar ederiz. Küçük, farklı bir köydür, iki ku- ru dere arasına kurulmuştur. Çünkü kışlan çok soğuk olur ve kar yağar, o soğuktan korunmak için iki tepe arasına sığınmış, etrafı yüksek dağlar- la çevrili bir köydür. Eğitimime gelince, babamın jandarma astsubayı olması nedeniyle ilk, orta, lise ve ünıversiteyi Türkiye'nin değişik illerinde oku- mak zorunda kaldım ve hiçbir okulu aynı vilayet- tc bitiremedim. İlk başlarda daha çok dağlık yörelerde buiunduk. İlkokula başlamadan önce Doğu Beyazıt'ın Toperiz köyünde kaldık ve ben orada Türkçeden önce Kürtçe sormayı öğrenmi- şim. Çocuklarla sokakta aşık oynarmışız. Bir gün benım aşıklanmı çalmış çocuklar, biz hemen pe- der beye şikâyete gitmişiz ağlayarak. Sormuşlar bana. "Valla Türkçe bilmiyorum, ama Kürtçe dande" demişim. Aşıklan saymışlar, 12 tane. De- mişler ki Türkçe değil, Kürtçe 12 böyledir. Ondan sonra bütün mahalle bana Türkçe sayı saymayı öğretmeye çalıştı. Kürtçeyi anâ lisanım gibi konu- şurmuşum, ama sonra unuttuk tabii, fazla bir şey kalmadı. ^KU-inneni: ve babanız Kürtçe bilir miydi? BOZKURT- Babam, annem Kürtçe bilmez, ama görevi gereği Kürt bölgesinde yaşayınca, ço- cuklar da Kürtçe konuşunca, ben de Kürtçe ko- nuşmuşum. Hatta annem. çocuğun lisanı, aksanı bozulacak diye zaman zaman bana Kürtçeyi ya- saklamış. Ben de kapıya çıkarçocuklara "Bisehi- nin ez zikexa ter bikım-Biraz bekleyin, kanumı doyurayım, anam kızıyor, beni de bekleyin" der- mişim, J. ürkçeden önce Kürtçe sormayı öğrenmişim. Çocuklarla sokakta aşık oynarmışız. Bir gün benim aşıklanmı çalmış çocuklar, biz hemen peder beye şikâyete gitmişiz ağlayarak. Sormuşlar bana, "Valla Türkçe bilmiyorum, ama Kürtçe dande" demişim. Aşıklan saymışlar, 12 tane. Demişler ki Türkçe değil, Kürtçe 12 böyledir. Ondan sonra bütün mahalle bana Türkçe sayı saymayı öğretmeye çalıştı. İHlHOrM, lise ve yüksek öğreniminiz.. BOZKURT- İlkokula Trabzon'un Akçaabat kazasının Haçka köyünde başladım. 5. sınıfı Çay- kara'da bitirdim. Öyle zannediyorum ki yaşa- mımda en önemli yer Çaykara oldu. Fevkalade disiplinli \e güzel bir eğitim gördüm orada. Mü- hendjslığm ilk nosyonlannı da zannediyorum ki Gazi Lisesi'nde aldım. Liseyi Gazi Lisesi'nde bi- lirmek kısmet olmadı. Elazığ'da bitirdim ve liseyi bıtirir bitirmez de evlendim. WKBE\iendiniz mi? BOZKURT- Evet, bütün gençlere liseyi bitirir bitirmez evlenmelerini tavsiye ederim. ma^mscden.' BOZKURT-Valla ben herhalde memnun kal- dım ki ondan tavsiye ediyonım. Kartlayınca in- sanlarçok seçici oluyor. tadını kaçınyorlar. Ufak- tan ev lendin mi birbirine alışıp gidiyorsun işte. WKBMEşinizle nereden tanışıyorsunuz? BOZKURT- Amcamın kıa. O zamanlar böyle bir moda vardı, ama şimdi yok, kaldırdık aileden onu. Üniversite sınavianna haarlanıyordum o vaz arkadaşlanmla, bir ara onlara "Ben kalkmak zorundayım. müsaadenizle" dedim. "Neden" de- diler. onlara "Ben evleniyorum da" dedim. • H H / 7 T ' İnşaat Fakültesi'ne girmeye nasıl ka- rar verdiniz? BOZKURT- O yıl yabancı üniversite sınavlan vardı. Etibank. Sümerbank, PTT. Karadeniz Teknik Üniversitesi gibi üniversite ve kurumlar Avrupa'da burslu öğrenci yetiştirmek üzere sınav açıyordu. Ben o imtihanlann hepsini kazandım. O senelerde bu kadar talebe yoktu, ama her imti- hana yine de 15-20 bin kişi giriyor ve genelde 2 ve>a 3 kışi gönderiyorlardı. Benim o kategorileri tutturacak bilgi düzeyim vardı. İmtihanlar sanki ben tertiplernişim gibi bana çok hafif geldi. O sıra- da Teknik Üniversite imtihanına da girmiştim. İTÜ. o zaman çok moda bir okuldu. İnşaat fakül- tesine girmek istiyordum, çünkü küçükten beri inşaatı severdim. en büyük tutkum çamurdan ev- ler yapmakü. Benim hayat hikâyem böyle. Şimdi bunlan böyle anlatmca, belki birçok kişide ters şeyler olabilir. sanki çok büyük işler becermiş de kendi kendini sahneye atan bir adam havasına dönüştü olay, ama benim geçmişte yaptığım bu işler, şimdi yapmakta olduğum işlerden çok küçük. Şu anda Türkiye'nin flash olarak ele alıp üzerine hızla yürüdüğü konular, dünyada yap- makta olduğumuz işlerin yanında çok ufak kalır. 1982yılında BMB'nin şubesini ABD'deki Empire States Building'in 45. katında açtım. Sene 82, sene 92. yani 10 sene evvel. Türk fırmalannın daha bel- ki çoğu Amerika'run yolunu bile bilmezken. Empire State'in 45. katına yerleşebiliyorsanız, belli aşamalardan geçmişsiniz demektir değil mi. Yani bugün aldığımız ve almakta olduğumuz iş- ler, soyumuzun devamı. ••^•ifiu süre zarfında hiç unutamadığınız olay- lar da olmuştur herhalde değilmi? BOZKURT- Tabii insan yaşamında önemli yer tutan anılar da var. Üniversiteye gireceğim. An- kara'dan İstanbul'a gideceğim, ama yol param yok. Eşim o sırada Elazığ'da, anam babamla hep beraber Elazığ'da kalıyorlar. Ankara'da bir pos- taneden Elazığ'a telefon ediyonım para almak için. O sırada yanıma bir köylü adam yaklaştı. "Ooo, Ali Efendi" dedi. Ali efendi derler bizim köyde. "Ben seni çok duyuyorum ve seninle ifti- har ediyorum" dedi. O sırada lisede. şurada bura- da iftiharia smıflan gectiğimiz için köylüler sevi- nirlerdi, haklı olarak gururlanırlardı. Demek tepem atmış herhalde ki. adama "Valla sevinip gururlanıyorsun da kardeşim. neticede ben yol parası bulamıyorum bu imtihana gitmek için. Im- tihanlara girmekten aciz kalacağım" dedim. Erte- si gün de Teknik Üniversite'nin imtihanı var. Adam, "Benim bundan habenm yok" dedi ve he- men cüzdanını çıkardı, şık şık şık parayı saydı bana verdi. Ben "Yok. ben senden para almam, eve telefon ediyorum, kusura bakma. kızgınlıkla söyledim" dedim. "Yok" dedi adam, parayı attı ve kaçtı. Bunun üzerine "Dur yahu, sen kimsin, gel buraya" diye curcuna başladı o kalabalıkta, ama adam gitti. Gitmeden önce de "Bir köylün dersin" dedi. O gün bugündür bana gelen her köylü, bir ölçüde o adamdır. Onun için ben hiçbir köylünün rande\usunu reddetmem. ••^•//A' büronuzune zaman açtınız? BOZKURT- İTÜ'yü bitirmeden bir yıl önce, 1962 yılında mühendislik büromu açtım. Genç bir mimar arkadaşla ortak açtığım bir büroydu bu. Adını da "Sinan Mühendislik"koyduk. Üniversi- teyi bitirdikten sonra da bir yıl kadar o büroyu yönettik. Mimarlık yanşmalanna girerdik. O dö- nemde bu tür yanşmalar çok olurdu. 67 tane mimarlık yanşmasında derece aldık. Bunun zan- nediyorum ki 5 tanesi birincilik, diğerleri de man- siyon ve derecelerdi. Onun için mimarlık yönüm vardı yani. O mimardı. ama ben de mühendislik ile ilgili bölümlerini yönetiyordum. O ekiple on- dan sonra Ankara'da da çalıştık. Askeriyede ilk üç dereceyi tutturana istediği yere gitme hakkı ve- rilirdi, benim o ilk üç dereceyi tutturma olanağım oldu, Ankara'yı seçtim. Orada da mühendislik büromu işletiyordum. ••^•/r/nz'r Kanalizasyon Projesi'ni aldmız... BOZKURT- Ondan sonra İsveçlilerle İzmit Kanalizasyon Projesi'ni yaptık. 40 mühendis on- lardan. 30-40 tanesi de bizdendi. Ben Türk grubu- nun başkanıydım. aynı zamanda tüm ekibin başı olan İsveçli mühendisin yardımcısıydım. Biz bu- rada uluslararası ihale ve proje dizaynmda hayli deneyim edindik. Ondan sonra onlann da öneri- siyle Suudi Arabistan'da çaljşmaya başladık. BIMHOL adı altında bir şirket kurduk, buna 30-40 tane müteahhitlik fırmasını ortak olarak al- dık, çünkü bizim takip deneyimimiz yoktu o za- man. Suudi Arabistan'da bildiğiniz projeleri inşa ettik. • ^ • • ^ BD 've gidisiniz nasıl oldu? BOZKURT- Çocuklanm okudu, kızım Tanye- li liseyi bitirdi 1981 yılında. O tarihlerde üniversi- telerde günde 15-20 kişiyi kurşuna diziyorlardı. muazzam bir terör vardı. Arkasından bir yıl sonra ortanca kızım liseyi bitirecekti. Ondan sonra da öteki. Üç tane küçük kız. Biz bunlan nasıl okuta- lım diye düşündük, çünkü Türkiye'de okullann emniyeti yoktu. Sonra bir inceleme yaptık İngilte- re ve ABD'de. Benim iki tane daha kardeşim var. O iki avukat kardeşlerden birini lisan öğrenmek üzere bir yıllığına Londra'ya gönderdim. Birdiğe- rini de Amerika'nın Boston kentine. Bir sene son- ra gittim. İngiltere'deki "Bu ülkede yaşanmaz ağabey" dedi. Amerika'daki de "Yaşamımızı bo- şa geçirmişiz, yaşamımızı burada yaşamak lanm- mış ağabey" dedi. Onun üzerine toplandık Ame- rikaya gittik. MHMSır Türkiye, ABD ve Türkicumhuriyetleri yakuıdan tantma olanağı buldunuz. İş görüşmeleri için bu ülkelere defalarcagidipgeldiniz. Bu üç ülke- ALİ RIZA BOZKURT 1942yılında Stvas 'm Kangal ilçesi Soğukpınar (Mamaş) köyündedoğdu. Babasınınjandarma astsubayı olması nedeniyle ilk, orta, lise ve yüksek öğrenimini Trabzon, Çorum, Ankara, Elazığ ve İstanbu!illerinidolaşarak bitirmek zorunda kaldı. 1958yılındagirdiğiİTÜİnşaat Fakültesison stnıfmdayken, birmimar arkadaşıylabirlikte "SinanMühendislik" bürosımuaçtı. 1976yılında İsveçlilerle birlikte "İzmit Kanalizasyon Projesı'nialdı. Daha sonra da BİMHOL adı altında Suudi Arabistan ve Kuveyt 'egiderek oradayatırımlaryaptı. 1982 vılında da Birleşm'ış Mühendisler Bürosu IBMB) olarak A BD 'yeyerleşti. Halen ABD de yaşayan Bozkurt, son birkaçyddır Türki cumhuriyetlerde altm.petrol ve termik santral alanlarmdayatırım işlerinegiriyor. Kazakistan 'da lOmilyardolarltkpetrol sahalarınm geliştirilmesi ve 1.7 milyar dolarlık da enerjısantrahprojelerinialmış durumda. Bugünlerde Kırgızistan 'm en büyük altın rezervlerinin üretimikonusundabir anlaşmaya imza atmak üzere olan Bozkurt 'un, ayrıca Türkmenistan ve Azerbaycan 'da da bu türden girişimleri bulunuyor. lOyıldır A BD 'deyaşayan Birleşmiş Mühendisler Bürosu sahibi Bozkurt, evli ve 3 çocuk babası. Gözlerinden rahatsız olan Bozkurt ABD ve TC vatandaşı. iyi ispatı olmaz. Bizim eski komünistler, "Onlar komünizmi yanlış uyguladı" diye kendi kendileri- ne teselli anyorlar, buradaki yüz milyonlarca in- sandan daha akıllı oiuyorlar kendi akıllannca, ama kazın ayağı öyle değil. Şu bir gerçek ki bura- da muazzam sınıfsal aynmlar oldu. Bir kısmı da- çalarda yaşarken. bir kısmı da... Bize dünkü yemekte Kırgızistan Başbakanı Çengişev 40 mil- yon insanın kesildiğini anlatü. "10 bin tane vatan ve halk düşmanını bulun ve kafasını kesin diyen telgrafı ben kendim okudum" dedi."Demek ki sa- yıyı vermişler, bu 10 bin tane halk düşmanını bu- lup kafasını kesmekten başka çare yok" dedi adam. Böyle bir rejimden geçmiş insanlar bir da- ha o rejime dönmezler. Üstelik Âvrupa'yı, Ame- rika'yı gördüler, gözleri açıldı artık. Bunlar şimdi hızla özelleşecekler. Bu insanlar fevkalade çalış- kan. Üzülerek söylüvorum, Türk insanı bunlara göre çok tembelleştirilmiş durumda. Herkes kısa yoldan bir yolunu bulup köşeyi dönme gjbi bir ferdi çalışmanın en uç noktasına -nasıl bir psiko- lojik itilimse- itilmiş durumda. Belki o enflasyon- lann yarattığı şok var, şimdi bunlarda onlar da yok, dolayısıyla bu ülkeler kendi büyümelerinde, etnik çatışmalara, kışkırtmalara sahne olmazlar- sa, mutlaka 5-6 sene içerisinde Türkiye düzeninin çok üzerine çıkabilirler. •••Ve*/ Türkiye? BOZKURT- Türkiye iki arada bir derede kal- mış, ama bütün bunlara rağrnen muayyen olu- şumlan. muayyen gelişimleri tamamlamış bir ülke. Artık demokrasinin ne olduğunu bir parça daha iyi anlamış durumda, çünkü bu işin özü de- mokrasidir. Bu ülkeler şimdi daha yavaş çalışı- yorlar, bu demokrasi tesis edilmedikçe hiçbir ülkede hiçbir gelişme olmaz. Bakın Demirel'in bir lafı var: "Aç bir adam ekmekten başka bir şey dü- şünemez, hatta onun için demokrasiyi bile feda edebilir, ama demokrasiyi feda ettiği zaman ek- meğinden de olur." Tabii, uzun seneler bu acıyı ıstırabı, bu kplay kolay bilinen bir şey değildir. Halk kesiminin bunu anlaması daha uzun zaman alacak buralarda. O bakımdan bunlar o noktalar- da eğer sıkıntıya düşmezlerse. şu anda düşmemiş gözüküyorlar. Bütün rejimleri açık ve liberal. Bi- zim ülkemizde dahi olmayacak kadar, şu anda olmayan fevkalade güzel bir demokrasileri var. Çünkü terör yok, onun için toplumda kendi için- de bir yumulma yok. Geçmişin verdiği o acı ve ıs- tıraplardan kurtulmanın^etirdiği bir rahatlık ve serbestlik gelmiş. Şöyle toplumun içine girip yürü- düğünüzzaman herkes korkmadan istediğini söy- lüyor, istediğini yazıp çiziyor, istediğini alıyor veriyor. bir demokrasi rüzgân esiyor ki o da kolay kolay bir daha geri dönmeyebilir. Bu aşamalan herhangi bir kazaya, belaya uğramadan iyi atlata- bilirlerse.yoksa her şeyleri var. Iğrencilik vıllarınızdaatletizm.güreşyap- AIi Rıza Bozkurt, 'Türkiye'de yabnm yapacak kişilerin bürokratik engeüerie karşılaştığını söylüyor yi birbiriyle kıyaslayarak değerlendirmesini vapa- bilir misiniz? -BOZKURT- Şimdi bu ülkeleri toplu olarak ele alırsak. yepyeni bir Amerika doğuyor. ABD'nin bütçesine baktığınızda, artık bütçesi trilyonla ıfa- de edilen bir bütçe. Bu ülkelere baktığip.tzda ise daha henüz milyon mertebesine ulaşmamış. Bir kere. buralardaki altyapıyı ben Amerika'daki alt- yapılardan daha iyi görüyorum. Şehircilik. yerleş- me, merkezi ısıtma, toplu taşım vasıtalan, uçak- lar, alanlar her şey Amerika'dan çok daha iyi. Süsü eksik. ama ana maddelerin hepsi var. Müt- hiş ana kaynakları ve muazzam yetişmiş insan gücü var. Okuma yazma oranı yüzde 100'e ulaş- mış. Bu ülkelerde bir de teknoloji var ki, bu açıdan da Amerika'dan ileri. Bunlar uzaya füze ftrlatıp. karaya yumuşak iniş yapünrken, Amerika para- şütle denize aüyordu, 5 kilometreden toplamaya çalışıyordu. • • • f i u toplumlarda geriye dönüş olasıhğı var- mı sizce? Umduklarını bulabileceklerini düşünüyor musunuz? BOZKURT- Yüzde yüz beklediklerini buiabi- lecekleri inancındayım. Şimdi şöyle; insan birey- selhğine önem vermeyen hiçbir toplum, insan haklanna. hürriyetine, demokrasisine ve de en önemlisi fert girişjmciliğine, ferdin yaratıahğına. ferdin çalışma dinamizmine değer vermeyen hiç- bir toplum olamayacağını bu komünist rejim çok açık seçik şekilde dünyava ispat etti. Bundan daha tığınızı söylediniz. Pekifulbola ilginiz ne düzeyde? Takım tutuyor musunuz? BOZKURT- Ortaokul sıralannda spora me- raklıyken Fenerbahçe'yi tutardım, ama inanın ki şimdi sadece milli takımı tutuyorum. Ama milli takımın bütün maçlannı izlerim. nerede olursam olayım hiç kaçırmam. WKK^BTürki\e'de vatırımlarınız var mı? BOZKURT- Valla, biz yok diyonız. ama 500 villa yaptığımıa duyanlar hani yoktu diyor. Bunu yatınm olarak kabul ediyorsanız var, ama biz bu- nu yatınm olarak görmüyoruz. dolarla çahştığı- mız için diğer işlerimizin yanında bunlar çok küçük kahyor. r ürkiye'de de altm var. Son yıllarda Üıski adıyla Sovyetler Birliği'ni şimdi toplu.olarak ele abrsak, yepyeni bir Amerika doğuyor. ABD'nin bütçesine baktığınızda, artık bütçesi trilyonla ifade edilen bir bütçe. Bu ülkelere baktığınızda ise daha henüz milyon mertebesine ulaşmamış. Bir kere, buralardaki altyapıyı ben Amerika'daki altyapılardan daha iyi görüyorum. Şehircilik, yerleşme, merkezi ısıtma, toplu taşım vasıtalan, uçaklar, alanlar her şey Amerika'dan çok daha iyi. Süsü eksik, ama ana maddelerin hepsi var. Müthiş ana kaynaklan ve muazzam yetişmiş insan gücü var. Okuma yazma oranı yüzde 100'e ulaşmış. Bu ülkelerde bir de teknoloji var ki, bu açıdan da Amerika'dan ileri. Ali Rıza Bozkurt, aiksi ile birlikte ABD'de yaşıyor uluslararası yabancı şirketler ülkenin birçok yerin- de üretime geçmek için hazırlık vapıyor. Siz neden Kırgızistan 'daki altm rezervlerine talip olmak veri- ne, Türkiye 'de altm üretmeyi düşünmediniz? BOZKURT- Türkiye'de bugüne kadar yatınm yapmadık, çünkü birincisi. biz Türk bürokrasi- sinden çok korkuyoruz. Dünyada olmadıği kadar ağır ve usandıncı ve hiçbir devlet başkanının bile hâkim olamadığı bir bürokrasisi var. Bu bürokratla- n kötülemek için söylemiyorum. Bu bürokratla- nn Türkiye'de işadamlanna yetişmiş insan gücü veren bir kaynak olduğu bir gerçektir. Bu bizim için de geçerli. Birçok arkadaşı dünyadaki büyük projelerde istihdam etmekten çekinmedik. Bunlar çok da başanlı oiuyorlar. Bürokratken deçok ba- şanlı oluyorlar, çünkü bürokrasinin onlara her- halde yüklediği bir tarz var ki, davranışlan yüzde 100 değişiyor. İkincisi ve en önemlisi, yurtdışında çalışmamız işin tabiatında var. Bir Türk fırması olarak 10 sene çalıştık, birçok projeler yaptık. İz- mit Kanalizasyon Projesi'ni yaptık (1974-76). Teknik şartnameleri, ihale şartnamelerini hazırla- dık ve biz mühendis arkadaşlar olarak iki yıllık uluslararası ihale düzeni için orada eğitim görmüş olduk. O zaman İsveçliler bize neden Arap ülkele- rinde yatınm yapmadığımız^ sordular. Bunun üzerine Suudi Arabıstanda BİMHOL'ü kurduk. 30-40 tane yerli ortağımız vardı, ancak oraya var- dıktan sonra anladık ki bizim ortaklar hiçbir şey bilmiyorlar. Türkiye içinde bir şey bilmek bir şey ifade etmiyor. O zaman İngılizce lisan bilen mü- hendis bulmak bir marifetti. Bu arada oraya gitti- ğimizde o zaman çalıştığımız Türkiye Öğfetmen- ler Bankası bir teminat mektubu gibi bir şey verdi, ufak bir rakam. Getirdik. baktılar belgeye ve bize ne olduğunu sordular. Daha sonra da "Türkiye'- nin hiçbir bankasından hiçbir mektup getirmek zahmetine katlanmayınız" dediler. Türkiye'nin çok sık tabir edilen 70 sente muhtaç lafının edildi- gi bir dönemdi. Biz o zaman yurtdışından teminat mektubu arama çabasma girdik. başka türlü yurt- dışında çalışmanın hayal olduğu ortadaydı. Çün- X ürkiye'de bugüne kadar yatınm yapmadık, çünkü biz Türk bürokrasisinden çok korkuyoruz. Dünyada olmadıği kadar ağır ve usandıncı ve hiçbir devlet başkanının bile hâkim olamadığı bir bürokrasisi var. Bürokratlan kötülemek için söylemiyorum. Bu bürokratlann Türkiye'de işadamlanna yetişmiş insan gücü veren bir kaynak olduğu bir gerçektir. Bu bizim için de geçerli. kü müteahhit demek kredi mektubu, temmat mektubu, itibar demektir. önce bize yabancı ban- kalar ufak krediler verdiler, biz işleri yapükça bunu giderek arttırdılar. Basamaklan böyle çık- ük. Yurtdışından bize teminat mektubu verildiği için de yurtdışında çalışmaya başladık. Türkiye'- den de servis ve hizmet satın aldık. Şimdi Zeytin- burnu'nda 500 milyon dolarlık bir kompleks yapmak için büyükşehir belediyesine müracaat ettim, ama onu asla bir Türk şirketi olarak yap- mam, çünkü emniyette değilim. Bir kere garanti- niz yok, yaptığınız yatınmm garantisi yok. Ben, oraya gittim paramı yatırdım, yann iktidar değiş- ti, bir iki tokat yediniz, bütün paranız orada kaldı, ne yapacaksınız. Amerikan fırması olarak ben kendimi OPlC'te (Overseas Project Investment Court) sigorta ettiririm ABD'de. Oraya getirir ya- , tınnm, Türkiye de bana eğri baktığı zaman, gider paramı OPIC'ten alınm. •••TıVrAnt' de yatırım yapacağınız zaman ken- dinizi OPIC'ten sigorta ettirerek Amerikan şirketi olarak iş alacağmızı söylüyorsunuz, ama Türki cumhuriyeılere bir Türk şirketi olarak giriyorsu- nuz. Neden bu cumhurivellere de Amerikanfırması olarak girmediniz? BOZKURT- Bir kere ben Türküm ve aynca bugün Türkiye'de yabancı firma sahibi olmayan büyük firma yok. Buna bankalar da dahil. Saban- cı, Koç ve başka muhterem fırmalar da. ABD'de oturup da dünyanın 40 tane fırması olmayan fir- ma yoktur. Türkiye'den biz kopmuş değiliz ki. Türkiye bizim anavatanımız. WKt^MTürki cumhuriyetler üzerinde Türk firma- sı ohnamz olumlu bir etki sağlı\ or mu 1 ? BOZKURT- Elbette sağlıyor, ama Kuveyt'te hiçbir etkisi olmadıği halde oraya Türk fırması olarak gittik, çünkü biz Türküz, Türk işçisi, mi- man çalıştınyoruz, neden beni zorla Amerikalı yapmaya çaüşıyorsunuz. ^^K^mTürkiye 'nin Türki cumhuriyetlerde yatı- nm garantisi var değil mi?- BOZKURT- Şimdi burada, biz Türk hüküme- tine dedik ki. "Eğer yatınm garantisi vermezsen biz Türki cumhuriyetlerde çalışmayız." Türk hü- kümeti yatınm garantisi anlaşmalannı yapıp ilan ettikten sonra. biz buralarda Türk şirketi olarak faaliyet gösterdik. Bu ülkelerin hepsiyle Türkiye tek tek bunu imzaladı. Politik bir yaünm garanti- si, risk olduğunda, yani Kızılordu gelip idareye el koyarsa, Allah konısun veya bir ihtilal olursa veya bir iç kanşıklık olursa ve bankalardaki paranız donmuş kalmış olursa, devletleştirme olursa -Türkiye bir ara onu yaptı biliyorsunuz- veya ani döviz değişimlerinde. kısacası şahsın gücünü aşan konularda devletin devreye girmesini sağlayan bir sözleşme. Çünkü bugün dünyada şahıslann bir devleti dava etmesi için bir mahkeme yoktur. Ör- neğin, Türkiye'nin Kuveyt'te yatınm garantisi anlaşması olmadıği için bizim 200 milyon dolarlık malvarlığımız dondurulmuş durumda. Diğer ya- bana şirketler savaşın ikinci haftasında bunu al- dılar, ama biz hâlâ bekliyoruz. ^^KtMTürkiye 'nin bu cumhuriyetlerdeki çalışma- larrnı nasıl buluyorsunuz? BOZKURT- Türkiye'nin yurtdışında yapması gereken birtakım görevleri var. Benim için, baş- kası için değil de genelde anlatayım size. Bunlar fevkalade önemli Türkiye için. Bu görevlerin yüz- de 99'unu Türkiye başanyla yerine getiriyor. Bun- lar neler? Bu ülkeleri ilk tanıdı, burada ilk elçilik- leri açtı, ilk uçak seferlerini koydu, telefon bağlan- tılannı yapma çabasma gırdı. ilk insani ilaç ve gıda yardımını yaptı. Başbakan vedışişleri bakan- lan düzeyinde ilk seyahatleri tertipiedi. Bunlan ilk defa ülkesine davet etti. Convention'da Bush'u en fazla tenkit ettiklen konulardan biri bu oldu. "Çok ağır kaldın bu cumhuriyetleri tanımakta" dediler. Ben o zaman içimden Türk milletini alkış- ladım. çünkü fevkalade önemli adımlardı bunlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle