25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13MART1992CUMA CUMHURIYET SAYFA KULTUR SANAT 13 Piyanoda Verda Erman • Kültür Servisi-tstanbul Cİniversitesi Devlet Konservatuvan Senfoni Orkestrası, Evgeni Samoilov yöneti- minde vepiyanist Verda Ennan eşliğinde lömartpazartesi giinüsaat 21 .OO'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser verecek. Devlet sanatçısı Verda Erman, dünya müzik piyas-asında en çok tanınan sanatçılanrruz arasında yer alıyor. ABD'de sayısız konser veren sanatçı, Uluslararası Nevv'York Edgar LevintrittÖdülü'nündesalıibi. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan Senfoni Orkestrası, Verda Erman eşliğinde Mozart, Saint-Saens, Rossini, Liszt ve Rimsky-Korsakorun yapıt- lannı seslendirecek. FestivakJe değtşiklik • Kültür Servisi -11. Uluslararası İstanbul Film Festivali prog^-amında yer alan "Kapat Gözlerimi" gösterilmeyecek, "L'Atalante" ve "Atlantis" isegecikmeli olarak gösterimegirecek. Festivaldeyannsaat 12.00'de Kadıköy Reks'te göstenlmesi gereken "Atlantis"ın yenne "Vahşi ve Güzel",OsmanbeyGazi'desaat 15.00'te "Kapat Gözlerimi" yerine "Salo", yine aynı sinemada saat 21.30'da "Kapat Gözlerimi" yerine "1001 Gece Masallan", 15 mart pazar gûnü Beyoğlu Sineması'nda saat 18.30'da"*Kapat Gözlerimi" yerine "Avrupa'" adh filmler gösterilecek. 27 mart cuma günü, Beyoğlu AtlasSineması'nda saat 18.30'da ise daha önceden bildirildiği gibi "L'Atalante" fılmi gösterilecek. 4 tablo bulundu •AA (Paris)-Paris'teki ünlü Louvre Müzesi'nden lOyılönceçalırıanson derece değerli 4 tablo, yine Paris'te ele geçirildi. Polis tarafından yapılan açıklamayagöre sanat eserleri hırsızlığına karşı uzmanlaşmış özel bir tim söz konusu tablolann Jean-Claude Mugnaioni ve Fernand Bury adlı kişilerce saklandığını belirledi. 1979, 1981 ve 1982'de Lpuvre'dan çahnan ve uzmanlarca "paha biçilmez" diye nitelendirilen tablolann Nain Kar- deşler'in 17. yüzyılda bakır ûzerine yağlıboya ile yaptıklan "Kumarbazlar", tahta üzerine yağbboya türünde, 17. yüzyılda Jan Van KessePin yaptığı "Kara ve Suda Yaşayan Hayvanlar", Jerome Bosch'un 15.-16. yüzyıldan kalma yapıtı "Saint-Christophe" ve Adrien Brouvver'in 17. yüzyılda yaptığı "Paysage Anime" olduğu belirtiliyor. Ankara Film Festivali • Kültür Servisi - Film Yönetmenleri Derneği Ankara Film Festivali'ne yönelikbiraçıklamayaptı.Genel başkan Memduh Ün imzası ile yapılan açıklama şöyle/Ankara Uluslararası Film Festivali'nde secici kurulun En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu dallannda ödüle layık aday bulamamasını son derece tutarsız ve çeüşkili bir karar olarak nitelendiriyoruz.En İyi Film.En İyi Yönetmenvediğerdallardaki ödüller belirlenirken bir fılmin mihenk taşını oluşturan senaryo ve oyuncunun belirlenememesini anlamak mümkün değil. Sinemanın varolma mücadelesi vennekte olduğu bir dönemde, sinemanın yaratıcı ve yorumcularını aşağüayan secici kurulun bu karannı şiddetle kınıyor, bundan sonra düzenJenecek olan festivallerde bu duruma meydan venneyecek önlemlerin alınmasını diliyoruz' Çıplakları Giydirmek • Kültür Servisi - İstanbul Devlet Ti)atrosu'nda ilk kez bir oyun, sahnelenme aşamasma geldikten ve bilet satşlanna başlandıktan sonra kaldınldı. Luıgi Pirandello'nun "Çıplaklan Givdirmek" adh oyununun 17 martta sakneleneceği açıklanmış veilanlan gazetelerde de yer almıştı. Ycnetmenliğini Semih Sçrgen'in yaptığı oyınun prömiyeri daha önce bir oyıncusunun hastalanarak rapor alması iiarine ertelenmişti. Bu oyuncunun yenne yeni bir oyuncu rolü üstlenmiş ve prcmiyerin 17 martta yapılmasına karar venlmişti. Daha sonra oyunculardan Atllâ Olgaçda rahatsızlanarak rapor ala. Ancak bu kez Olgaç'ın rolü bir t»aka oyuncuya verilmedi. Bunun yeıne İstanbul Devlet Tiyatrosu Mıdürlüğii oyunun kaldınlmasını lcaarlaştırdı. Selma GûPbûz Paris'te • îültür Servisi- Geçen ocak ayında İ smbul'daki Tem Sanat Galerisi'nde neanlerini sergileyen Selma Gürbüz, F*aıs'te Galerie Thorigny'de 17 marta dk< süren sergisınde "Ellerin Oyunu" a_<feltında desen, tuval ve hcv kellerini s«0İiyor. Nisan ve mayıs ayİannda fwlntpellier Aldebaran Sanat V^rkezi'nde erotik bir de gölge oyunu ^erekleştirecek. SINEMA Jean - Jacques Annaud'nun yönettiği 'Sevgili' hoş bir aşk ve cinsellik filmi Sözden görüntüye erotizm ATİLLA DORSAY Sevgili (L'amant/The Lover) / Yönetmen: Jean-Jacques Anna- ud / Senaryo: Marguerite Duras'- ın romanından J. Annaud-G^rard Brach / Görüntü: Robert Fraisse / Müzik: Gabriel Yared / Oyun- cular: Jean March, Tony Leung. Lisa Faulkner, Frederique Me- ninger / Fransa-ABD ortak yapımı/ 112dakika. Marguerite Duras'ın (kadın İspanyol kökenli olduğu içın soyadı "Düra" değil "Düras" okunuyormuş) metinlerinin de temelde sinemalaşünlması olanaksız, en azından çok zor metinler olduğuna inanmışımdır. Yazı bıçimi tümüyle "içedö- nük" olan, içsel bir yolculuğu anlatan, ne kronolojik, ne de klasik anlamda psikolo- jik olan bu metinleri, sürekli belleğin gir- daplannda bitmeyen bir git-gel içinde do- lanan bu sayıklamalan nasıl film haline ge- tireceksiniz? Edebiyatın çok uzun tarihi içinde, kirni yazarlann daha dışsal, kimile- rinindaha içsel birüslûpsahibi olduklan,iç- selliğe dönük yazarlann diğerlerinden çok dahaönemliorandabiçime.üslûba, sözzen- üretmişür. 'Sevgili', bir genç kı/ı sekse başlatma olayının en görkemli kullanımlarından biri olarak ilgiyi hak ediyorsa da, Duras'ın yapıtuun bire bir sinetnasal karşüığı değil. ortadadır. Belleğe, hayal gücüne, imgele- me çok az iş düşer. Duras da böyle yazarlardandır. Ama o, çok farklı, giderek avkın bir iş yapmış. si- nemayı da yazarlık serüveninin hemen yanıbaşında önemli bir yere koymuş, ken- di metinlerinden yola çıkarak ilginç filmler Ancak Duras, "La Musıca"- ginliğine, giderek şehvetine dayalı bir tarzı geliştirdikleri ve sözgelimi Joyce, VVoolf veya Proust gibi yazarlann sinemalastırıl- masının neredeyse olanaksız olduğunu söylemek bilmem yanlış olur mu? Çünkü sözcüklerin de tıpkı notalar gibi inanılmaz bir "imâ gücü", anıştırma veya çağnşım yetısı vardır. Sözcüklerde notalar gibi "suggestive" gücü yüksek birer araç- tırlar. Oysa sinemasal görüntü cağnştırma veya ima yerine doğrudan doğruya göste- rir. Her şey apaçık belirgindir sinemada, dan "Nathalie Granger"e, "India Song"- dan "Navire Night"a uzanan bir serüve- ninde, bir yandan >azıh metinle sinemayı birlikte düşünüp oluşturmak yojunu seç- miştir. Öte yandan ise yaalı metinle sine- masal görüntünün çok çeşitli ilişkilerini araştıran bu filmler, sonuç olarak "mo- dern" ve deneyci bir sinemanın örnekleri olarak kalmışlar, geniş kitlelere pek ulaşa- mamışlardır. Duras'ın metinlerinden yola çıkarak başka yönetmenlerce yönetilen filmler ise Alain Resnaıs'nın "Hiroşıma Sevgilim"inin dışında. pek başanlı ola- mamışlardır (Clement'in "Okyanus Karşı" sından Peter Brook'un Moderato Canta- bile"sine dek). Bu kez, "Gülün Adı"nın ve "Ayı"nın yönetmenı lean-Jacques Annaud, yine zor ve tehlikeli bir serüvene girişiyor. Duras'ın biz dahil tüm dünyada büyük ilgi gören sondan bir onceki romanı "Sevgili"yi filme almayı deniyor. Yaşlı kadın, bu romanın- da ilk aşkını anımsıyordu, ailesiyle birlik- te ilk gençliğini geçirdigi Hindiçini'nde (şim- dıkı Vıetnam), 15.5 yaşının tüm masumlu- ğu içinde tanıdığı ve kendisinefizikselaşkı öğreten 30 yaşlanndaki bir Çinli ile olan i- lişkisini. Ancak bir kez daha, klasik bir an- latı değildi bu: "Yaşamımın öyküsü yok. Merkez hiçbir zaman olmadı. Ne yol, ne çizgi. Üzerinde birinin yaşadığı izlenimi uyandıran geniş bölgeler var" dedikten he- men sonra "Doğru değil... kimse yoktu" diyebilen şaşırücı bir yazann üslubuyla.. (Çeviri: Özdemir İnce, Can Yayınlan) Böyle bir roman nasıl sinemalaştınlabi- lir?Sanınm ideali şöyle biryöntem olabilir- Romanda birer ipucu halinde verilmiş, za- mana ve mekâna değgin somut gerçekükler görsel bir fon oluştururken öte yandan metnin asıl anlamı. "ruhu" da sindirilmiş bir film yapmayı denemek... İşte Annaud, bunu yapmış, en azından denemiş. Büyük bir bütçeyle gerçekleştirilmiş gösterişli bir filmde, 1920'lerin Hindiçini'si, Saygon kenti ve Mekong nehri canlandınlırken öte yandan Duras'ın metnini (ortak-yapım ge- reği İngilizce) okuyan Jeanne Moreau'nun da katkısıyla, romanın temel izleğini ve ana temalannı filme taşımak. Annaud'nun yaklaşımı temelde doğru olmakla birlikte, yine de film, bu alabildi- ğine üslupçu romanın verdiği tadı vermek- ten uzak kalıyor. Çünkü bir şey daha var Sinemada cinselliği, arzuyu, ten duygusu- nu, bir romanın içerdiği, içerebileceği saflık- la, masumlukla vermek, (artık) raümkün mü? Bunca açık-saçık, erotik vepornogra- fik görüntü sağanağından, cinselliği alabil- diğine sömürmüş ve sömüren günümüz medyalanndan sonra Duras'ın romanında keskin, açık, ama öz anlamını yitirmemiş sözcüklerle anlattığı o cinsel serüveni, o şi- irsellik içinde erimiş erotizmi vermek".. Bu geçişin içinde bedeninı okşuyorum. Deniz, bu yeniden bir araya gelen sonsuzluk uzak- laşıyor, geri dönüyor" sözJenni sinema- laşürmak mümkün mü? Değil, kuşkusuz. Bu açıdan "Sevgili", Duras'ın yapıtının ününü ve kimi özellıkle- rini kullanan hoş bir aşk ve cinsellik filmi, erkek cınselliginin baş mitoslanndan biri olan "initiation", yani genç bir kıa sekse başlatma olayının sinemadakı en görkemli kullanımlanndan biri olarak belli bir ilgiyi hak ediyorsa da Duras'ın yapıtının bire bir sinemasal karşılığı olamıyor. Olamaz çün- kü... Bir filmi görüp ana kaynağjn tadına varmak olaçak şey değil. Bunu daha önce de savlamıştık. Onun için bu güzel, estetik, oldukça erotik ve seyri zevkli filmi görün, ama onu görerek Duras'ın yapıtını ve Du- ras söylemini kavradığıruz izknimine de kapılmayın. Yanlış olur. Amerikan ailesinde Tehlikeli Saatler 9 Tehlikeli Saatler (Desperate Hours) I Yönetmen: Michael Cimino / Oyuncular Mickey Rourke^ Ant- hony Hopkins, Mimi Rogers, Lind- say Crouse, Kelly Lynch / Bir Dino de Laurentis yapımı. Amerikan ailesi korkuyor. Yıllar yıü "geBş- miş toplum", "refah toplumu", "sanayi dev- rimi-ötesi toplum" gibi cilalı etiketlerin koru- yuculuğuna sığınmış olan Amerikan toplu- mu, birden ayık gördüğü bir düşten uyandı, ekonomik göstergelerin hıç de parlak olma- yan yanılmaz işaretlenyle kendisine geldi ve durumunun hıç de sanıldığı kadar iyı. gelece- ğinin güvenli olmadığını gördü 1990'lar bu toplumun, 19301ann ekonomik bunalımın- dan beri sürekli yükselen grafiğinin ve "dünya kralı" olma düşlerinın günümüzün acı gercek- lerine çarparak tuzla buz obna yıllan diye anımsanacak. Sinema da bu toplumsal, genel ve büinçaltı korkudan yararianıyor. Amerikan sinemasın- da birden aik, korunmaa gereken temel birim haline geldi. Bireye dayalı bu sinemanın temel tarz bir öykünün günümüz sıneması için mo- daa geçrniş sayılacak çok yanı var. Ama dedı- ğımiz gibi güncel koşullann ve Amerikan toplumunungenel psıkolojısının gündeme ge- tirdiği bir tema bu... Bu durumda önemli olan günümüz sinemaanın ve özelde yönetmenin filme getırdıği yenilik ve '"farklılık."' "Tehlikeli Saatter". "AvcT ile yapuğı par- lak çıkışı "Cennetin Kapısı" fihninin inanıl- maz fıyaskosu ile tümüyle gölgeleyen ve o gündcn ben ancak sıkı bir "yapıma dcneomi" ife film yapma fırsaü bulan Michael Cimino'- nun artık o denli kışısel olmayan, olamayacak ısmarlama filmlerinden biri gibi gözüküyor. (Tıpkı "Sıalyalı Dönüyor" veya -'"Ejder Yılı" gibi). Ancak kendisi de doruklara çıküktan sonra bir hayb zor günler geciren ve şu gürder- de "yeniden doğuşunu" yaşayan yapıa Dino de Laurentis'in bufilminehem ortak yapıma, hem de yönetmen olarak katılan Cimino için aslında filmin temel motifleri yabana değil. Çünkü Cimino da apaçık sinema yeteneğinin ardında Amerikan sinemasının "yeni sağ" di- ye adlandınlan kanadı içine yerieştirilebileoek bir sınemaa."Ava " fihninin erkekce bir dost- luğa, "vatan sevgisi"ne ve tam bir saat süren içerdiöi "Dizlerim titriyor/onlan duyuyorum" tarzı konuşmalarla tam bir felaket.) Aynca Cimino'nun özgün metinde ve ilk filmde yap- tığı değışıklikler ve kimi eklemelerin anlamı da havada kahyor. Ömeğın olayin peşıne takılan ve aşuı kendine güveni ile oldukça "sinır" bir tip olan (David Mamet'tn gözde oyuncusu Undsay Crouse'un oynadığı) o "kadin sava" tiplemesine ne gerek vardı? Bu da Cimino'- nun "kadınlan tavlamak" için koyduğu bir motifmi? "Tehlikeli Saatler", sonuç olarak VVyler'in klasik ve sakin sınemasıyla kotardığı ve Humphrey Bogart ve Fredrich March gibi 2 dev oyuncunun büyük katkıda bulunduğu ilk ve asıl filmi pek unutturamayan bir deneme olarak kahyor. Yine de bıraz mekanik de olsa sürekli gerılimi, özeüikle fınalde yoğunlaşan usta işi anlaümı ve Mickey Rourke/Anthony Hopkins ikılisinin başanlı oyunlanyla beili bir değer kazanan ve rahatça izJenctnlecek bir film bu... Amerikan ailesi için titreyen yürekle- rinizi ise "Cape Fear"ın daha da sert şokuna hazıriayın lütfen.. Genç bir okurun mektubu Okur mektuplan, bir yazar için önem- lidir. Hele anlamlı, içtenlikle yazılmış öz- gün mektuplar... Bu açıdan genç oku- rum Oytun Hanhan'm uzun mektubu- nun bir bölümünü olsun sizlere duyur- mayı ilginç buldum. Genç okurum özelükle şöyle yazıyor: "- Ben, sizin pek sevecen bakmadığı- nız, size ümitten çok hayal kınklığı, hü- zün ve neredeyse aa vaat ettiğine inandı- ğım genç kuşaktanım. (.) Bu kuşak, "dar- be"lerle büyüdü, devlet eliyle geliştirilen, yönlendirilen "cahilleştirme" poü- tikasıyla yeşerdi, McDonald's'larda hamburgerlerle beslendi, vurdulu-kırdılı, Amerikan filmleriyle sürgün verdi. Bu kuşağın elinden bir onceki kuşak tuttu mu? Bu ortamı hazırlayanlar, izin veren- ler, göz yumanlar, köşesine çekilip bizle- ri ayıplayan bakışlarla süzen eski kuşak değil mi? Bizlere özgür bir kültür ortamı sunul- du da biz onu elimizin tersiyle itip disko- teklere, Lewis dükkânlanna mı koştuk? Sık sık Türk fılmlerinin oynayacak salon bulamamalanndan yakınılıyor. Bu gençler de kendi kültürlerine karşı ne ka- dar ilgisizoluyorlarcanım!.. Peki, bu ku- şağı Hollyvvood uyarlaması sulugözlü melodramlarla uyutmaya çalışan, artık dilimizde yerleşik bir deyim haline gelen "Türk filmi gibi" sözlerini ağzımıza sa- kız etmemize neden olan, bizi Türk film- lerinden köşe bucak kaçıran kim? (Kaça kaça nereye sığındık? Terminator'lara, Rambo'lara!..) Şimdi yeni İstanbul festivali başlıyor. Bu festival, ağzımıza bir parmak bal çal- maklan öte, bize yeni yönetmenlerin dünyalannı keşfetme imkânı sağladıktan sonra, bizi saçmasapan Amerikan film- leriyle başbaşa bırakıp onlann saçmalık- lannı daha net ve daha acı algılamamı- za önayak olup çekilip gitmekten öte, ne verebilıyor? Avrupa sinemasını salonlar- da tanımak istiyoruz. 2 hafta değil, İstanbul gibi bir kentte 12 ay film seyret- mek istiyoruz. (.) Bizi kaybolmuş nesil diye siüp atmayın. Çünkü her geneîleme- de olduğu gibi, bir kısıma, okuyan, dü- şünmeye çalışan, her şartta özgürlüğü, özgür kılan bilgiyi arayan ve bunu sa- naün yardımıyla yapan bir kesime haksızlık etmiş oluyorsunuz. Doğru, hamburger ükıştınp kot markalannı tar- üşan 80'lerin "kirli, çürük ve adi" orta- mının ürünü, güzel kıyafetli, güzel yüzlü gençler var ve bunlar büyük bir safdillik- le "Henry ve June" filminden çıkarken "Hiçbir şey anlamadım" diyebiliyorlar. Ama öte yandan, her şeye rağmen inatla, kitaplann peşinden koşan, konferansla- ra, söyleşilere açık; soran, izleyen, araşd- ran ve yazılannızı okurken gözardı edil- dikleri için yüreği burkulan gençler de' var. Hepimizi yozlaştırmadılar henüz. Kısaca. eğer bu bir teselliyse, gençliğin hareketli, düşünceye aç, sanata açık bir bölümü de var. Bunu bilin. Ve onlara ye- ni ufuklar açmaya devam edin, yeni film- ler sunun, tanıtın. Sizlere ihtiyacımız var." Galeri • Atelye 232 64 2 6 B 23O 21 87 S E V I M C E SANAT GAI£RİSİ(K 1982) 1887'cUn 1992'y« 3Ç R«scamdan GECE-GÜNDÜZ İSTANBUL Resim Sergisi 14 Mart '92 - 11 Nisan'92 ffLATUN S0(. DOiA APT. 5/2 UOHÖT 3M 53 21-31* 7f 31 PB» HI« HHJM: UOO-19.00 ra, Cfcfc 11.00-19.90 tm • * lanak9 SM«TSAUMSI » BEHRUZ KİÂ Resim Sergısı 2-14 Mart 1992 NispeHye Cod 44/2 EHlerTel- 265 19 35 A L O Ş 4 ^ \ Heykel Sergisi 3 E 6 -28 Mart 1 92 ÜJ redikuyulat(Aınmi/7 « (Esfci San Ttya4ra» arVası) TEM SANAT GALERİS! FUATACAROGLU Resim Sergisi TANRILAR DIZİ5İ/ THE 'HWX1 ST08Y 3Marl-3NİMm1992 ıl) V7 M « ÇETİN BİLGİN Resim Sergisi 13 Mart-31 Mart92 GALERİ • • IBBALDEM Valtkonağı Cad Akkavak Sotı No 22/3 80200 Nışanlaşı İSTANBUL Tel (1|232 40 81 Mkkey Ronrke, Anthony Hopkins ilrili«dnin başanb oyunlanylarahatçaizkniyor. bınmı, bırkaç bıreyden oluşan aileye ve bunla- nn korunması gerekli ortak değerter çevresin- de "sımsıkı kenetlendikleri" ve göz yaşartıa bir savaşım verdikleri öykülere doğru kaydı. Birçok örnekten biri olan "Tehlikeli Saatler" bu hafta bir digeri olan "Korku Bumu-Cape Fear" ise yakında sınemalanmızda... 'Tehlikeli Saatler". bunun için (tıpkı "Kor- ku Bumu" gibi) sinemanın geçmişine dönü- yor ve Joseph Hayes adh yazann oyunundan klasik sinemanın büyük ustası VVilliam VVyler'in çeküği aynı adh (ama ülkemizde "Umutsuz Saatler" diye oynamış olan) fihni yeniden uyarhyor. Adüyeden kacan aah ve ol- dukça "manyak" kişüikü bir suçlu, 2 kafadar dostuyla biröcte göl kıyısmdaki Upik bir Ame- rikan evinedahyorve burada yaşayan, ashnda aynhnak üzere bir kan-koca ve 2 çocuklanna bir gün boyunca "cehennem azabı" yaşaüyor. "Tehlikeli Saatler", sinemada "kutsal aile" ile kötü olan herşeyı (akJı dengesizlik, cahilhk, şiddet, ehni kana bulama eğüimi, "şehvet" düşkünlüğü vs.) temsil eden bir avuç insanın savaşımı üzerine kurulu bir film. Sinemanın oldukça sık ışlediği böyle bir konunun ve bu ünlü "düğün sahnesi"nin behrledıği gibi gele- neksel değerlere olan sevecen bakışı unutabilir mi? Aynı bakış, 1890'larda yerleştikleri top- raklan yeni gelen göçrnenlere karşı savunan çiftçilerin öyküsünü anlatan "Cennetin Ka- pısj"nda veya (girişteki "özür dileme"ye kar4 şın) tüm bir "'san ırk'"ı oldukça vahşi ve kıyıa olarak göstermekten kaçınmayan "•Ejderha Yıb"nda da behrgindi. Bu açıdan "Tehlikeli Saatler" Cimino sine- maana uygun bir temauk (temalar bütünü) içeriyor. Ancak filmin görülmüş, ahşıbnış geri- hmi, yönetmene yapacak çok birşey bırakma- mış. Cimino'nun kişisel damgaanı duyuran şahneler ve bölümler var, ama oldukça az Omeğin "kötü adam"!ardan birinin, evden ilk dışan çıkanın, western dekorunu anımsatan bir dekor. bir tür Grand Canyon görüntüsu önünde, şaşkın. umutsuz ve perişan bir halde ölüme bir tür inü'har gibi gitmesini anlatan bolüm, içerdiği keskin hüzünle, tam Cimıno"- vari. Ancak bu tür birkaç bölümün dışında Ci- mino senaryodan da fazla destek ahnadığı ıçın çok başanlı olamıyor. (Senaryo, gercekten de TAHİR SALAKHOV Resim Sergisi 19 Mart-15 Nisan 1992 RAMKO CıAMUMOMStttktHİR i * 1 K 1 C A L E 1 I S I LERZAN ÖZER Ttntk» ERStakısyoa Serçsi 5-30 Mart '92 BayOkdere Cad- K.le S*ramlk Brım Lennt Tal 279 29 60 ARKEONSANAT GALERISI $İRİN İSKİT Resim Sergisi 5-28 Mart T992 İskele Cad. SaEhmK Sok. Ho:l9 OrtaköyTefc 259 92 57 URAHT SANAT GALERİLERİ M.SÎNKÎL Resim Sergisi 27ŞubaH7Mart'92 Abdi İpekfi Csd. No 18 Nçaalo? Tel: 241 21 83 - 248 03 ?« KARMA RESİM SERGİSİ 15 Nisan'a kadar Rıdnnp*ş« Sok. No: 21 GAıtepe Tel M5 00 15 riOBİ saiMt falerisi MEHVEŞ DEMİREN Seraml(Evler2SergisJ 14 Mart • 9 Nisan 92 ^ Cad Paaj 73 Nısantafi T«t 246 72 81-246 41 54 JULIDE 13-31 Mart'92 ADTföAN Şaknyık Sok. 54/1 Tey»ikiyeTet230 31 10 SANAT MERKEZİ k. Yuv« Apt. No:8 T« Tel: 236 15 38 galeri atölye 232 «4 26 23O 21 87 galeri • atölye 232 64 26 • 230 21 87 KÛFrıTtzMp-MinyMûr-Hat U Mart 1992 C.tesi, Atölyemizin açıltşma bekliyoruz. Kulodıbt, Bûyûk Hendek Cad. Ho-JVZ KMfskty Islanbul ORHAN TAYLAN Son Dönem Resimleri 13 Mart- 2 Nisan 1992 ARS GALERİ Attar Sok. 9/15 Gaziosmanpaşa ANKARA Tel:(4) - 427 77 31 HAKAN ONUR Resim Sergisi 10-28 Mart'92 ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ TAKSİM Tel: 251 56 (X) Düzenleyen: YAHŞİ BARAZ BEN\DAM NURİ ABAÇ Resim Sergisi 8 Şubat 1992 21 Mort 1992 Modo Cod N o 220 726 Kodıköy Tel- 3*6 97 14 YURDUN Resim Sergisi 5-26 Mart 92 ADTİ6AN Vapw İskelesi S«L No:3 OrtakSy Tet 25» 5Î 55 3-24 Man 1992. 1100-1&Û0 ,Pa23igunler, dtşmdai ISDklalCaddesıl41 Bejogtu Isıanbul Tel 1521698 Resim Sergisi A1İ ÎSMAİL TÜREMEN C A R A S T I S A N A T G A L E R 1 S I K. M ü k r e m i n B a r u t Resim Seıgisi 4-25 Mm 1992.1100-1800 ı Pazargünien dtşmda) ca Modem Sanat Gaıerisi »'MNTAS. Valikonağı Caddesi No. 117/2 Nişantaşı-İstanbul TH: 130 39 80
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle