Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13MART1992CUMA CUMHURIYET SAYFA
KULTUR SANAT 13
Piyanoda Verda Erman
• Kültür Servisi-tstanbul Cİniversitesi
Devlet Konservatuvan Senfoni
Orkestrası, Evgeni Samoilov yöneti-
minde vepiyanist Verda Ennan
eşliğinde lömartpazartesi giinüsaat
21 .OO'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir
konser verecek. Devlet sanatçısı Verda
Erman, dünya müzik piyas-asında en
çok tanınan sanatçılanrruz
arasında yer alıyor.
ABD'de sayısız konser veren
sanatçı, Uluslararası Nevv'York Edgar
LevintrittÖdülü'nündesalıibi. İstanbul
Üniversitesi Devlet Konservatuvan
Senfoni Orkestrası, Verda Erman
eşliğinde Mozart, Saint-Saens, Rossini,
Liszt ve Rimsky-Korsakorun yapıt-
lannı seslendirecek.
FestivakJe değtşiklik
• Kültür Servisi -11. Uluslararası
İstanbul Film Festivali prog^-amında yer
alan "Kapat Gözlerimi"
gösterilmeyecek, "L'Atalante" ve
"Atlantis" isegecikmeli olarak
gösterimegirecek.
Festivaldeyannsaat 12.00'de
Kadıköy Reks'te göstenlmesi
gereken "Atlantis"ın yenne "Vahşi ve
Güzel",OsmanbeyGazi'desaat 15.00'te
"Kapat Gözlerimi" yerine "Salo", yine
aynı sinemada saat 21.30'da "Kapat
Gözlerimi" yerine "1001 Gece
Masallan", 15 mart pazar gûnü Beyoğlu
Sineması'nda saat 18.30'da"*Kapat
Gözlerimi" yerine "Avrupa'" adh filmler
gösterilecek. 27 mart cuma günü,
Beyoğlu AtlasSineması'nda saat
18.30'da ise daha önceden bildirildiği
gibi "L'Atalante" fılmi gösterilecek.
4 tablo bulundu
•AA (Paris)-Paris'teki ünlü Louvre
Müzesi'nden lOyılönceçalırıanson
derece değerli 4 tablo, yine Paris'te ele
geçirildi. Polis tarafından
yapılan açıklamayagöre sanat eserleri
hırsızlığına karşı uzmanlaşmış özel bir
tim söz konusu tablolann Jean-Claude
Mugnaioni ve Fernand Bury adlı
kişilerce saklandığını belirledi. 1979,
1981 ve 1982'de Lpuvre'dan çahnan ve
uzmanlarca "paha biçilmez" diye
nitelendirilen tablolann Nain Kar-
deşler'in 17. yüzyılda bakır ûzerine
yağlıboya ile yaptıklan "Kumarbazlar",
tahta üzerine yağbboya türünde, 17.
yüzyılda Jan Van KessePin yaptığı
"Kara ve Suda Yaşayan Hayvanlar",
Jerome Bosch'un 15.-16. yüzyıldan
kalma yapıtı "Saint-Christophe" ve
Adrien Brouvver'in 17. yüzyılda yaptığı
"Paysage Anime" olduğu belirtiliyor.
Ankara Film Festivali
• Kültür Servisi - Film Yönetmenleri
Derneği Ankara Film Festivali'ne
yönelikbiraçıklamayaptı.Genel başkan
Memduh Ün imzası ile yapılan açıklama
şöyle/Ankara Uluslararası Film
Festivali'nde secici kurulun En İyi
Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu
dallannda ödüle layık aday
bulamamasını son derece tutarsız ve
çeüşkili bir karar olarak
nitelendiriyoruz.En İyi Film.En İyi
Yönetmenvediğerdallardaki ödüller
belirlenirken bir fılmin mihenk taşını
oluşturan senaryo ve oyuncunun
belirlenememesini anlamak mümkün
değil. Sinemanın varolma mücadelesi
vennekte olduğu bir dönemde, sinemanın
yaratıcı ve yorumcularını aşağüayan
secici kurulun bu karannı şiddetle
kınıyor, bundan sonra düzenJenecek olan
festivallerde bu duruma meydan
venneyecek önlemlerin alınmasını
diliyoruz'
Çıplakları Giydirmek
• Kültür Servisi - İstanbul Devlet
Ti)atrosu'nda ilk kez bir oyun,
sahnelenme aşamasma geldikten ve bilet
satşlanna başlandıktan sonra kaldınldı.
Luıgi Pirandello'nun "Çıplaklan
Givdirmek" adh oyununun 17 martta
sakneleneceği açıklanmış veilanlan
gazetelerde de yer almıştı.
Ycnetmenliğini Semih Sçrgen'in yaptığı
oyınun prömiyeri daha önce bir
oyıncusunun hastalanarak rapor alması
iiarine ertelenmişti. Bu oyuncunun
yenne yeni bir oyuncu rolü üstlenmiş ve
prcmiyerin 17 martta yapılmasına karar
venlmişti. Daha sonra oyunculardan
Atllâ Olgaçda rahatsızlanarak rapor
ala. Ancak bu kez Olgaç'ın rolü bir
t»aka oyuncuya verilmedi. Bunun
yeıne İstanbul Devlet Tiyatrosu
Mıdürlüğii oyunun kaldınlmasını
lcaarlaştırdı.
Selma GûPbûz Paris'te
• îültür Servisi- Geçen ocak ayında
İ smbul'daki Tem Sanat Galerisi'nde
neanlerini sergileyen Selma Gürbüz,
F*aıs'te Galerie Thorigny'de 17 marta
dk< süren sergisınde "Ellerin Oyunu"
a_<feltında desen, tuval ve hcv kellerini
s«0İiyor. Nisan ve mayıs ayİannda
fwlntpellier Aldebaran Sanat
V^rkezi'nde erotik bir de gölge oyunu
^erekleştirecek.
SINEMA
Jean - Jacques Annaud'nun yönettiği 'Sevgili' hoş bir aşk ve cinsellik filmi
Sözden görüntüye erotizm
ATİLLA
DORSAY
Sevgili (L'amant/The Lover) /
Yönetmen: Jean-Jacques Anna-
ud / Senaryo: Marguerite Duras'-
ın romanından J. Annaud-G^rard
Brach / Görüntü: Robert Fraisse
/ Müzik: Gabriel Yared / Oyun-
cular: Jean March, Tony Leung.
Lisa Faulkner, Frederique Me-
ninger / Fransa-ABD ortak
yapımı/ 112dakika.
Marguerite Duras'ın (kadın İspanyol
kökenli olduğu içın soyadı "Düra" değil
"Düras" okunuyormuş) metinlerinin de
temelde sinemalaşünlması olanaksız, en
azından çok zor metinler olduğuna
inanmışımdır. Yazı bıçimi tümüyle "içedö-
nük" olan, içsel bir yolculuğu anlatan, ne
kronolojik, ne de klasik anlamda psikolo-
jik olan bu metinleri, sürekli belleğin gir-
daplannda bitmeyen bir git-gel içinde do-
lanan bu sayıklamalan nasıl film haline ge-
tireceksiniz? Edebiyatın çok uzun tarihi
içinde, kirni yazarlann daha dışsal, kimile-
rinindaha içsel birüslûpsahibi olduklan,iç-
selliğe dönük yazarlann diğerlerinden çok
dahaönemliorandabiçime.üslûba, sözzen- üretmişür.
'Sevgili', bir genç kı/ı sekse başlatma olayının en görkemli kullanımlarından biri
olarak ilgiyi hak ediyorsa da, Duras'ın yapıtuun bire bir sinetnasal karşüığı değil.
ortadadır. Belleğe, hayal gücüne, imgele-
me çok az iş düşer.
Duras da böyle yazarlardandır. Ama o,
çok farklı, giderek avkın bir iş yapmış. si-
nemayı da yazarlık serüveninin hemen
yanıbaşında önemli bir yere koymuş, ken-
di metinlerinden yola çıkarak ilginç filmler
Ancak Duras, "La Musıca"-
ginliğine, giderek şehvetine dayalı bir tarzı
geliştirdikleri ve sözgelimi Joyce, VVoolf
veya Proust gibi yazarlann sinemalastırıl-
masının neredeyse olanaksız olduğunu
söylemek bilmem yanlış olur mu?
Çünkü sözcüklerin de tıpkı notalar gibi
inanılmaz bir "imâ gücü", anıştırma veya
çağnşım yetısı vardır. Sözcüklerde notalar
gibi "suggestive" gücü yüksek birer araç-
tırlar. Oysa sinemasal görüntü cağnştırma
veya ima yerine doğrudan doğruya göste-
rir. Her şey apaçık belirgindir sinemada,
dan "Nathalie Granger"e, "India Song"-
dan "Navire Night"a uzanan bir serüve-
ninde, bir yandan >azıh metinle sinemayı
birlikte düşünüp oluşturmak yojunu seç-
miştir. Öte yandan ise yaalı metinle sine-
masal görüntünün çok çeşitli ilişkilerini
araştıran bu filmler, sonuç olarak "mo-
dern" ve deneyci bir sinemanın örnekleri
olarak kalmışlar, geniş kitlelere pek ulaşa-
mamışlardır. Duras'ın metinlerinden yola
çıkarak başka yönetmenlerce yönetilen
filmler ise Alain Resnaıs'nın "Hiroşıma
Sevgilim"inin dışında. pek başanlı ola-
mamışlardır (Clement'in "Okyanus Karşı"
sından Peter Brook'un Moderato Canta-
bile"sine dek).
Bu kez, "Gülün Adı"nın ve "Ayı"nın
yönetmenı lean-Jacques Annaud, yine zor
ve tehlikeli bir serüvene girişiyor. Duras'ın
biz dahil tüm dünyada büyük ilgi gören
sondan bir onceki romanı "Sevgili"yi filme
almayı deniyor. Yaşlı kadın, bu romanın-
da ilk aşkını anımsıyordu, ailesiyle birlik-
te ilk gençliğini geçirdigi Hindiçini'nde (şim-
dıkı Vıetnam), 15.5 yaşının tüm masumlu-
ğu içinde tanıdığı ve kendisinefizikselaşkı
öğreten 30 yaşlanndaki bir Çinli ile olan i-
lişkisini. Ancak bir kez daha, klasik bir an-
latı değildi bu: "Yaşamımın öyküsü yok.
Merkez hiçbir zaman olmadı. Ne yol, ne
çizgi. Üzerinde birinin yaşadığı izlenimi
uyandıran geniş bölgeler var" dedikten he-
men sonra "Doğru değil... kimse yoktu"
diyebilen şaşırücı bir yazann üslubuyla..
(Çeviri: Özdemir İnce, Can Yayınlan)
Böyle bir roman nasıl sinemalaştınlabi-
lir?Sanınm ideali şöyle biryöntem olabilir-
Romanda birer ipucu halinde verilmiş, za-
mana ve mekâna değgin somut gerçekükler
görsel bir fon oluştururken öte yandan
metnin asıl anlamı. "ruhu" da sindirilmiş
bir film yapmayı denemek... İşte Annaud,
bunu yapmış, en azından denemiş. Büyük
bir bütçeyle gerçekleştirilmiş gösterişli bir
filmde, 1920'lerin Hindiçini'si, Saygon
kenti ve Mekong nehri canlandınlırken öte
yandan Duras'ın metnini (ortak-yapım ge-
reği İngilizce) okuyan Jeanne Moreau'nun
da katkısıyla, romanın temel izleğini ve
ana temalannı filme taşımak.
Annaud'nun yaklaşımı temelde doğru
olmakla birlikte, yine de film, bu alabildi-
ğine üslupçu romanın verdiği tadı vermek-
ten uzak kalıyor. Çünkü bir şey daha var
Sinemada cinselliği, arzuyu, ten duygusu-
nu, bir romanın içerdiği, içerebileceği saflık-
la, masumlukla vermek, (artık) raümkün
mü? Bunca açık-saçık, erotik vepornogra-
fik görüntü sağanağından, cinselliği alabil-
diğine sömürmüş ve sömüren günümüz
medyalanndan sonra Duras'ın romanında
keskin, açık, ama öz anlamını yitirmemiş
sözcüklerle anlattığı o cinsel serüveni, o şi-
irsellik içinde erimiş erotizmi vermek".. Bu
geçişin içinde bedeninı okşuyorum. Deniz,
bu yeniden bir araya gelen sonsuzluk uzak-
laşıyor, geri dönüyor" sözJenni sinema-
laşürmak mümkün mü?
Değil, kuşkusuz. Bu açıdan "Sevgili",
Duras'ın yapıtının ününü ve kimi özellıkle-
rini kullanan hoş bir aşk ve cinsellik filmi,
erkek cınselliginin baş mitoslanndan biri
olan "initiation", yani genç bir kıa sekse
başlatma olayının sinemadakı en görkemli
kullanımlanndan biri olarak belli bir ilgiyi
hak ediyorsa da Duras'ın yapıtının bire bir
sinemasal karşılığı olamıyor. Olamaz çün-
kü... Bir filmi görüp ana kaynağjn tadına
varmak olaçak şey değil. Bunu daha önce
de savlamıştık. Onun için bu güzel, estetik,
oldukça erotik ve seyri zevkli filmi görün,
ama onu görerek Duras'ın yapıtını ve Du-
ras söylemini kavradığıruz izknimine de
kapılmayın. Yanlış olur.
Amerikan ailesinde Tehlikeli Saatler
9
Tehlikeli Saatler (Desperate Hours)
I Yönetmen: Michael Cimino /
Oyuncular Mickey Rourke^ Ant-
hony Hopkins, Mimi Rogers, Lind-
say Crouse, Kelly Lynch / Bir Dino
de Laurentis yapımı.
Amerikan ailesi korkuyor. Yıllar yıü "geBş-
miş toplum", "refah toplumu", "sanayi dev-
rimi-ötesi toplum" gibi cilalı etiketlerin koru-
yuculuğuna sığınmış olan Amerikan toplu-
mu, birden ayık gördüğü bir düşten uyandı,
ekonomik göstergelerin hıç de parlak olma-
yan yanılmaz işaretlenyle kendisine geldi ve
durumunun hıç de sanıldığı kadar iyı. gelece-
ğinin güvenli olmadığını gördü 1990'lar bu
toplumun, 19301ann ekonomik bunalımın-
dan beri sürekli yükselen grafiğinin ve "dünya
kralı" olma düşlerinın günümüzün acı gercek-
lerine çarparak tuzla buz obna yıllan diye
anımsanacak.
Sinema da bu toplumsal, genel ve büinçaltı
korkudan yararianıyor. Amerikan sinemasın-
da birden aik, korunmaa gereken temel birim
haline geldi. Bireye dayalı bu sinemanın temel
tarz bir öykünün günümüz sıneması için mo-
daa geçrniş sayılacak çok yanı var. Ama dedı-
ğımiz gibi güncel koşullann ve Amerikan
toplumunungenel psıkolojısının gündeme ge-
tirdiği bir tema bu... Bu durumda önemli olan
günümüz sinemaanın ve özelde yönetmenin
filme getırdıği yenilik ve '"farklılık."'
"Tehlikeli Saatter". "AvcT ile yapuğı par-
lak çıkışı "Cennetin Kapısı" fihninin inanıl-
maz fıyaskosu ile tümüyle gölgeleyen ve o
gündcn ben ancak sıkı bir "yapıma dcneomi"
ife film yapma fırsaü bulan Michael Cimino'-
nun artık o denli kışısel olmayan, olamayacak
ısmarlama filmlerinden biri gibi gözüküyor.
(Tıpkı "Sıalyalı Dönüyor" veya -'"Ejder Yılı"
gibi). Ancak kendisi de doruklara çıküktan
sonra bir hayb zor günler geciren ve şu gürder-
de "yeniden doğuşunu" yaşayan yapıa Dino
de Laurentis'in bufilminehem ortak yapıma,
hem de yönetmen olarak katılan Cimino için
aslında filmin temel motifleri yabana değil.
Çünkü Cimino da apaçık sinema yeteneğinin
ardında Amerikan sinemasının "yeni sağ" di-
ye adlandınlan kanadı içine yerieştirilebileoek
bir sınemaa."Ava " fihninin erkekce bir dost-
luğa, "vatan sevgisi"ne ve tam bir saat süren
içerdiöi "Dizlerim titriyor/onlan duyuyorum"
tarzı konuşmalarla tam bir felaket.) Aynca
Cimino'nun özgün metinde ve ilk filmde yap-
tığı değışıklikler ve kimi eklemelerin anlamı da
havada kahyor. Ömeğın olayin peşıne takılan
ve aşuı kendine güveni ile oldukça "sinır" bir
tip olan (David Mamet'tn gözde oyuncusu
Undsay Crouse'un oynadığı) o "kadin sava"
tiplemesine ne gerek vardı? Bu da Cimino'-
nun "kadınlan tavlamak" için koyduğu bir
motifmi?
"Tehlikeli Saatler", sonuç olarak VVyler'in
klasik ve sakin sınemasıyla kotardığı ve
Humphrey Bogart ve Fredrich March gibi 2
dev oyuncunun büyük katkıda bulunduğu ilk
ve asıl filmi pek unutturamayan bir deneme
olarak kahyor. Yine de bıraz mekanik de olsa
sürekli gerılimi, özeüikle fınalde yoğunlaşan
usta işi anlaümı ve Mickey Rourke/Anthony
Hopkins ikılisinin başanlı oyunlanyla beili bir
değer kazanan ve rahatça izJenctnlecek bir
film bu... Amerikan ailesi için titreyen yürekle-
rinizi ise "Cape Fear"ın daha da sert şokuna
hazıriayın lütfen..
Genç bir
okurun
mektubu
Okur mektuplan, bir yazar için önem-
lidir. Hele anlamlı, içtenlikle yazılmış öz-
gün mektuplar... Bu açıdan genç oku-
rum Oytun Hanhan'm uzun mektubu-
nun bir bölümünü olsun sizlere duyur-
mayı ilginç buldum.
Genç okurum özelükle şöyle yazıyor:
"- Ben, sizin pek sevecen bakmadığı-
nız, size ümitten çok hayal kınklığı, hü-
zün ve neredeyse aa vaat ettiğine inandı-
ğım genç kuşaktanım. (.) Bu kuşak, "dar-
be"lerle büyüdü, devlet eliyle geliştirilen,
yönlendirilen "cahilleştirme" poü-
tikasıyla yeşerdi, McDonald's'larda
hamburgerlerle beslendi, vurdulu-kırdılı,
Amerikan filmleriyle sürgün verdi. Bu
kuşağın elinden bir onceki kuşak tuttu
mu? Bu ortamı hazırlayanlar, izin veren-
ler, göz yumanlar, köşesine çekilip bizle-
ri ayıplayan bakışlarla süzen eski kuşak
değil mi?
Bizlere özgür bir kültür ortamı sunul-
du da biz onu elimizin tersiyle itip disko-
teklere, Lewis dükkânlanna mı koştuk?
Sık sık Türk fılmlerinin oynayacak salon
bulamamalanndan yakınılıyor. Bu
gençler de kendi kültürlerine karşı ne ka-
dar ilgisizoluyorlarcanım!.. Peki, bu ku-
şağı Hollyvvood uyarlaması sulugözlü
melodramlarla uyutmaya çalışan, artık
dilimizde yerleşik bir deyim haline gelen
"Türk filmi gibi" sözlerini ağzımıza sa-
kız etmemize neden olan, bizi Türk film-
lerinden köşe bucak kaçıran kim? (Kaça
kaça nereye sığındık? Terminator'lara,
Rambo'lara!..)
Şimdi yeni İstanbul festivali başlıyor.
Bu festival, ağzımıza bir parmak bal çal-
maklan öte, bize yeni yönetmenlerin
dünyalannı keşfetme imkânı sağladıktan
sonra, bizi saçmasapan Amerikan film-
leriyle başbaşa bırakıp onlann saçmalık-
lannı daha net ve daha acı algılamamı-
za önayak olup çekilip gitmekten öte, ne
verebilıyor? Avrupa sinemasını salonlar-
da tanımak istiyoruz. 2 hafta değil,
İstanbul gibi bir kentte 12 ay film seyret-
mek istiyoruz. (.) Bizi kaybolmuş nesil
diye siüp atmayın. Çünkü her geneîleme-
de olduğu gibi, bir kısıma, okuyan, dü-
şünmeye çalışan, her şartta özgürlüğü,
özgür kılan bilgiyi arayan ve bunu sa-
naün yardımıyla yapan bir kesime
haksızlık etmiş oluyorsunuz. Doğru,
hamburger ükıştınp kot markalannı tar-
üşan 80'lerin "kirli, çürük ve adi" orta-
mının ürünü, güzel kıyafetli, güzel yüzlü
gençler var ve bunlar büyük bir safdillik-
le "Henry ve June" filminden çıkarken
"Hiçbir şey anlamadım" diyebiliyorlar.
Ama öte yandan, her şeye rağmen inatla,
kitaplann peşinden koşan, konferansla-
ra, söyleşilere açık; soran, izleyen, araşd-
ran ve yazılannızı okurken gözardı edil-
dikleri için yüreği burkulan gençler de'
var. Hepimizi yozlaştırmadılar henüz.
Kısaca. eğer bu bir teselliyse, gençliğin
hareketli, düşünceye aç, sanata açık bir
bölümü de var. Bunu bilin. Ve onlara ye-
ni ufuklar açmaya devam edin, yeni film-
ler sunun, tanıtın. Sizlere ihtiyacımız
var."
Galeri • Atelye 232 64 2 6 B 23O 21 87
S E V I M C E
SANAT GAI£RİSİ(K 1982)
1887'cUn 1992'y« 3Ç R«scamdan
GECE-GÜNDÜZ İSTANBUL
Resim Sergisi 14 Mart '92 - 11 Nisan'92
ffLATUN S0(. DOiA APT. 5/2 UOHÖT 3M 53 21-31* 7f 31
PB» HI« HHJM: UOO-19.00 ra, Cfcfc 11.00-19.90 tm • *
lanak9 SM«TSAUMSI »
BEHRUZ KİÂ
Resim Sergısı
2-14 Mart 1992
NispeHye Cod 44/2
EHlerTel- 265 19 35
A L O Ş
4 ^ \ Heykel Sergisi
3 E 6 -28 Mart
1
92
ÜJ redikuyulat(Aınmi/7
« (Esfci San Ttya4ra» arVası)
TEM SANAT GALERİS!
FUATACAROGLU
Resim Sergisi
TANRILAR DIZİ5İ/
THE 'HWX1 ST08Y
3Marl-3NİMm1992
ıl) V7 M «
ÇETİN
BİLGİN
Resim Sergisi
13 Mart-31 Mart92
GALERİ • •
IBBALDEM
Valtkonağı Cad Akkavak Sotı
No 22/3 80200 Nışanlaşı
İSTANBUL Tel (1|232 40 81
Mkkey Ronrke, Anthony Hopkins ilrili«dnin başanb oyunlanylarahatçaizkniyor.
bınmı, bırkaç bıreyden oluşan aileye ve bunla-
nn korunması gerekli ortak değerter çevresin-
de "sımsıkı kenetlendikleri" ve göz yaşartıa
bir savaşım verdikleri öykülere doğru kaydı.
Birçok örnekten biri olan "Tehlikeli Saatler"
bu hafta bir digeri olan "Korku Bumu-Cape
Fear" ise yakında sınemalanmızda...
'Tehlikeli Saatler". bunun için (tıpkı "Kor-
ku Bumu" gibi) sinemanın geçmişine dönü-
yor ve Joseph Hayes adh yazann oyunundan
klasik sinemanın büyük ustası VVilliam
VVyler'in çeküği aynı adh (ama ülkemizde
"Umutsuz Saatler" diye oynamış olan) fihni
yeniden uyarhyor. Adüyeden kacan aah ve ol-
dukça "manyak" kişüikü bir suçlu, 2 kafadar
dostuyla biröcte göl kıyısmdaki Upik bir Ame-
rikan evinedahyorve burada yaşayan, ashnda
aynhnak üzere bir kan-koca ve 2 çocuklanna
bir gün boyunca "cehennem azabı" yaşaüyor.
"Tehlikeli Saatler", sinemada "kutsal aile"
ile kötü olan herşeyı (akJı dengesizlik, cahilhk,
şiddet, ehni kana bulama eğüimi, "şehvet"
düşkünlüğü vs.) temsil eden bir avuç insanın
savaşımı üzerine kurulu bir film. Sinemanın
oldukça sık ışlediği böyle bir konunun ve bu
ünlü "düğün sahnesi"nin behrledıği gibi gele-
neksel değerlere olan sevecen bakışı unutabilir
mi? Aynı bakış, 1890'larda yerleştikleri top-
raklan yeni gelen göçrnenlere karşı savunan
çiftçilerin öyküsünü anlatan "Cennetin Ka-
pısj"nda veya (girişteki "özür dileme"ye kar4
şın) tüm bir "'san ırk'"ı oldukça vahşi ve kıyıa
olarak göstermekten kaçınmayan "•Ejderha
Yıb"nda da behrgindi.
Bu açıdan "Tehlikeli Saatler" Cimino sine-
maana uygun bir temauk (temalar bütünü)
içeriyor. Ancak filmin görülmüş, ahşıbnış geri-
hmi, yönetmene yapacak çok birşey bırakma-
mış. Cimino'nun kişisel damgaanı duyuran
şahneler ve bölümler var, ama oldukça az
Omeğin "kötü adam"!ardan birinin, evden ilk
dışan çıkanın, western dekorunu anımsatan
bir dekor. bir tür Grand Canyon görüntüsu
önünde, şaşkın. umutsuz ve perişan bir halde
ölüme bir tür inü'har gibi gitmesini anlatan
bolüm, içerdiği keskin hüzünle, tam Cimıno"-
vari.
Ancak bu tür birkaç bölümün dışında Ci-
mino senaryodan da fazla destek ahnadığı ıçın
çok başanlı olamıyor. (Senaryo, gercekten de
TAHİR
SALAKHOV
Resim Sergisi
19 Mart-15 Nisan 1992
RAMKO
CıAMUMOMStttktHİR
i * 1 K 1 C A L E 1 I S I
LERZAN
ÖZER
Ttntk» ERStakısyoa Serçsi
5-30 Mart '92
BayOkdere Cad- K.le S*ramlk
Brım Lennt Tal 279 29 60
ARKEONSANAT GALERISI
$İRİN İSKİT
Resim Sergisi
5-28 Mart T992
İskele Cad. SaEhmK Sok. Ho:l9
OrtaköyTefc 259 92 57
URAHT
SANAT GALERİLERİ
M.SÎNKÎL
Resim Sergisi
27ŞubaH7Mart'92
Abdi İpekfi Csd. No 18 Nçaalo?
Tel: 241 21 83 - 248 03 ?«
KARMA RESİM
SERGİSİ
15 Nisan'a kadar
Rıdnnp*ş« Sok. No: 21
GAıtepe Tel M5 00 15
riOBİ
saiMt falerisi
MEHVEŞ
DEMİREN
Seraml(Evler2SergisJ
14 Mart • 9 Nisan 92
^ Cad Paaj 73 Nısantafi
T«t 246 72 81-246 41 54
JULIDE
13-31 Mart'92
ADTföAN
Şaknyık Sok. 54/1
Tey»ikiyeTet230 31 10
SANAT MERKEZİ
k. Yuv« Apt. No:8 T«
Tel: 236 15 38
galeri
atölye
232 «4 26
23O 21 87
galeri • atölye
232 64 26 • 230 21 87
KÛFrıTtzMp-MinyMûr-Hat
U Mart 1992 C.tesi,
Atölyemizin açıltşma
bekliyoruz.
Kulodıbt, Bûyûk Hendek Cad.
Ho-JVZ KMfskty Islanbul
ORHAN TAYLAN
Son Dönem Resimleri
13 Mart- 2 Nisan 1992
ARS GALERİ
Attar Sok. 9/15 Gaziosmanpaşa
ANKARA Tel:(4) - 427 77 31
HAKAN ONUR
Resim Sergisi
10-28 Mart'92
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
TAKSİM Tel: 251 56 (X)
Düzenleyen: YAHŞİ BARAZ
BEN\DAM
NURİ ABAÇ
Resim Sergisi
8 Şubat 1992
21 Mort 1992
Modo Cod N o 220 726
Kodıköy Tel- 3*6 97 14
YURDUN
Resim Sergisi
5-26 Mart 92
ADTİ6AN
Vapw İskelesi S«L No:3 OrtakSy
Tet 25» 5Î 55
3-24 Man 1992. 1100-1&Û0
,Pa23igunler, dtşmdai
ISDklalCaddesıl41
Bejogtu Isıanbul Tel 1521698
Resim Sergisi
A1İ ÎSMAİL TÜREMEN
C A R A S T I S A N A T G A L E R 1 S I
K. M ü k r e m i n B a r u t
Resim Seıgisi
4-25 Mm 1992.1100-1800
ı Pazargünien dtşmda)
ca
Modem Sanat
Gaıerisi »'MNTAS.
Valikonağı Caddesi No. 117/2 Nişantaşı-İstanbul TH: 130 39 80