20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK1992 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI Çarhk yanlısı milliyetçiler ve komünistler Yeltsin rejimini yıkmak için işbirliği yapıyor Yeltsin'ekarşı oımız oıııııza RUSYA'DA NELER OLUYOR? GÖNÜL PULTAR -5- R usya Federasyonun- da boşluğun yaru sıra ve onun bir tür parçası olan. aslında onunla kavramsal olarak tü- müyle çelişen bir olgu daha var: O da kaos. Henûz kendini pek fazla hissettirmıyor, daha doğrusu kanşıkhk. henüz kaotik bir hal alma- mış. Ancak 'eli kulağında.' Laos, her şeyden önce, kimi kişi- nin komünizm sonrasını uçsuz bucak- sız özgürlük olarak görmesiyle. nice anlamsızcasına katı komünizm kuralı- nın geçerliliğini korumasından doğ- makta. Baskı birdenbıre yok olunca,. bazı hizmetler. ömeğin posta hizmet- leri, büyük ölçiide Iaçka olmuş. Enf- lasyon çokıan üç rakamlı. 'Hiperenf- lasyon', tanımını da aşacak oranda tırmanmakta. Bunun yanı sıra hâlâ merkezi planlama döneminden kalma baa ekonomik yasalar yürûrlükte. Hâlâ tanm ürünleri konusunda son söz, büyük ölçüde devlette. Hâlâ 'ko|- hoz'da çalışma zorunluluğu var. x\.ncak. kaosu kğrükleyenler de var. Kaosu arttırmaya çalışan, halen gizli koalisyon halinde ıki grup bulu- nuyor. Biri "millivetçi' olarak anılan aşın milliyetçiler. Öteki ise komünist- ler. Milliyetçiler Gorbaçov'a da Yejt- sin'e de ateş püskürüyor: "Bir zaman- lann şanlı Rusya İmparatorluğu'nu kırpıp ne hale getirdiler" dıyorlar. Ko- Birçok milliyetçi, "Komünizmin en büyük kurbanı, Rus kültürü oldu" diyor ve sadece Moskova'da Stalin zamanında yıkılan binalan ve kiliseleri saymakla bitiremiyor. Troçki'den Stalin'e birçok komünist liderin Rus dahi olmadığma " dikkati çeken, rejimin gerçekleştirdiği 'kültür devrimi'ni lanetleyen bu insanlar milliyetçilere yakınlık duyuyorlar. münistler de Sovyetler Birlıği'nın da- ğılmasında Gorbaçov"u ve Yeltsin'i suçluyor, aynca da açıkça bu yeni 'bo- zuk düzen'i beğenmıyorlar. koalisyon, tabıi ki zoraki ni- kâh. Eğer milliyetçılerle komünistler. Yeltsin'i devirmeyi becerebilseler, ba- şa geçtikleri gün kavga etmeye başla- yacaklan kesın. Ancak şimdikı halde her iki grubun da arkasında aamsan- mayacak bir destek var. 'ndokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan, 1917'den itibaren de yok oldu- ğu sanılan 'Rusçuluk' ya da 'Slavcılık' akımı, yeniden su yüzüne çıkmış. x\.şın milliyetçi "Pamyat"a üye olmasalar bile birçok milliyetçi, "Ko- münizmin en büyük kurbanı. Rus kül- türü oldu" diyor, sadece Moskova'da Stalin zamanında yıkılan binalan ve kiliseleri saymakla bitiremiyor. Troçki'den Stalin'e birçok komünist lidcnn Rus dahı olmadığına dikkati çeken, rejimin gerçekleştirdiği "kültür devrimi'ni lanetleyen bu insanlar, ken- dileri şoven ya da faşist olmasalar bile milliyetçilere yakınlık duyuyorlar. B insanlar, yetmiş yıl boyunca babadan oğula. anadan kıza 'burju- va", hatta anstokratik diyebileceğimiz değerleri ayakta tutmaya çalışmışlar. İnatla partiye üye olmamışlar, bundan dolayı hep gölgede, ikinci sınıf vatan- daş olarak yaşamayı kabullenmişler. Artık söz sahibi olmak istiyorlar. x\ncak sokakta. ne idüğü belli ol- mayan, yontulmamış, kaba saba, hö- dük bir yığın var. Bu yığını komünizm hem kısmen kendi yaratmış hem de polisiye yöntemlerle yıllar yılı zaptu- rapt altında tutmayı başarmış. Komu- nizmin bıtmesiyle her şey çığjnndan çıkmış. k.omünistlerin doğal müttefıkı ise işte bu çığırdan çıkmadan rahatsız olan, başka bir ülkede olmuş olsa, 'küçük burjuva' diye tanımlamış ola- cağımız, 'eskiden her şey daha ıyiydi" diyen kesim. Komünizm dönemınde işsizlik yokmuş, pahalılık ve fıyat artışı yokmuş, posta hizmetleri tıkınnda işli- yormuş. O günlerin özlemıni çekiyor- lar. Düzen anyorlar BPelki inanılmaz gıbi görünebilir ama Rusya Federasyonu'nda düzenin sağlanabilmesi ıçın bu satırlann yaza- nna, "Bize bir Pinochet gerek'" diyen bile çıktı. V A ıllar yılı nasıl bir sansür uygu- Başta ABD olmak fizere Batı ülkeleri, Rusya Federasyonu Başkaıu Boris Yeltsin'i, Ruslann açbktan ölmesini önleyecek kadar destekliyor. Çünkû Batı'ya göre, ayaklannm östündeduranRusya Federasyonu, Türkiye >e tran'ınOrta Asya'daki Türk cumhuriyetleri üstündeki nüfuzunu engelleyebilecek tek ülke. lanmış, dış olaylar nasıl yansıtılmış? Geniş kapsamlı bir inceleme yapmak- sızın tam olarak bilmeye olanak yok. Aynca, onca zaman sansür uygulan- mış ki artık glasnost olsa bile oluşmuş düşünce kalıplannı. zirunsel alışkan- lıklan. önyargılan değiştirmek. halen enşkin olan kuşak için olanaksız olsa gerek. Kaldı ki bütün dığer gelişmelere bakarak glasnostun getirdiğı değişikli- ğin de sınırlı kalıyor olduğunu düşün- mek, tümüyle yanlış olmayabilir. .usya Federasyonu nüfusunun "yekvücut' olarak. zaten ne olduğunu pek bılmediği insan haklan peşinde ol- duğunu ve bunu elde etmek için her şeye katlanacağını sanmak, çok bü- yük hata olur. Batı. bu hatayı kısmen işhyor. Yeltsin'e yeterince para yardı- mında bulunmuyor ya da karşılığında çok ödün ıstıyor. Bu da tabii Yeltsin'in muhaliflerini kızdınvor. Luhaliflerinin, karizmatik ol- duğunu kabul ettikleri. ancak ekono- mi alanındaki başansızlıklan biryana, yetennce "tahsil terbiye görmemiş' bulduklan Yeltsin'in, henüz dört yılı var Eğer ülkesine ekonomik stabili- zasyon getirirse, başkanlığı 1996'ya kadar sürer. Her türlü provokasyon boşa gider. Bugünlerde kurulmuş ol- duğu bildınlen ve komünistlerle milli- yetçilenn arasındaki gizli koalisyonun bir tür açığa vurulması olarak yorum- lanabılecek 'Ulusal Kurtuluş Cep- hesı'nin çabalan da meyve vermez. Aksi takdirde "ordunun müdahalesi' dahil, her şey olabilir xm.ncak ABD ve genelde Batı, he- nüz Yeltsin'den umudu kesmış görim- müyor. Yeltsin gıderse Rusya'da re- formlann gercekleşme olasılığının tamamıyla suya düşebileceğinı düşü- nüyor. Böyle bir durumda, Rusya'run Baü'yla bütünleşebilme, Batı'yla aynı kampta bulunma ve uluslararası are- nada onlarla aynı paralelde hareket etmeye zorunlu kalma koşullannın tehlikeye gireceğini sezjyor. Bu tür bir riski göze almak istemiyor. Ya da bel- ki Yeltsin'e alternatif olarak birisinı henüzgözlerinekestirmişdeğil. Dola- yısıyla, bundan sonra da Yeltsin'in burnunu sürtecek kadar az, ama kötü duruma düşmesine engel olacak kadar çok yandımda bulunmayı sürdürecek gjbı görünüyorlar. Sonuçta da. Yelt- sin başkan olsun olmasın. Rusya'ya gerekli ekonomik yardımda bulunu- yorsa, belkı de İngiliz 'The Economist' dergisinın geçen 4 temmuz sayısında ifade ettiğı gibi bunu, "Ekonomisi ba- şanlı bir Rusya'run". Orta Asya'da, Türkiye ve İran'ın etkilerine alternatif olabilmesi. Batılılar açısından avantaj oluşturacağı ıçın yapıyor! Tabıi bunu hiçbir zaman açıkça itıraf etmeden. maz, hüzün verici bir kent. Arbat Sokağı'nın yapay dekorunda dolaşan turistın duyumsamadığı, ancak Mos- kovalımn içine işlemiş, en kaliteli vot- kanın, en ışveli Vera'nın yok edemeye- ceğı bir hüzün bu. B tür ince hesaplardan, 12 mil- yonluk Moskova'da yaşamakta o]an sıradan insanın haberi yok tabiı. Onla- nn derdi, inanılmaz derecede düşük maaşlanyla inanılmaz derecede yük- sek fıyatlarla boğuşabilmek. Mosko- va, tüm büyük kent gbriinümüne, yeşilliğıne, Moskova nehri kıyısının gü- zelliğine rağmen soğuk. vurdumduy- .oskovalının boynu bükük. Yaşlılar, acı deneyimlerini unutama- mışlar. "Yıllarca, her geceyansı. kapı- mız çalınacak korkusuvla yaşadık" diye anlattı ikinci evsahibem. Ancak bana öyle geliyor ki o günlerde daha metinlermiş. 'Tüketim toplumu'. her türlü reklam ve propagandayla yanı- başlannda olalı. hüzünleri artmış. Yıl- lar yılı neler kaçırmış olduklannı gö- rüp göriip yanıyorlar. X üketim toplumu... Sovyet insa- nının yediden yetmişe, mesleki for- masyonu ne olursa olsun bir tek isteği var: Rus dilınin en yeni sözcüğü ile 'biznes' yapmak Yabanalarla ış ya- pıp dolar bınktirmek. Oysa. Pepsi- Cola gibi devler hariç. yabanalar pek hevesli görünmüyor. risk almak ıste- mıyor. Zira Sovyet insanıyla iş yap- mak, gözüktüğü gibi çekici değil. Otomobılıyle giderken bile telefonda iş kotaran 'yuppıe'ye göre değil. Bir kere. 'vakit nakittir' diye bir şey duyul- mamış. Saatler süren kuyruklar, gün- ler süren yolculuklar. dikkati çekme- mek, tutuklanmamak için 'pısıp kalmaiar". Gulag'da geçirilen yıllar, ata\istik ve kolektif olarak, onlara her türlü zaman kavTamını unutturmuş 'İşbıtiricilik' ise bilinmiyor. Çalışma- mak. işe gitmemek. kaytarmak. Sov- yet rejimı döneminden kalma alışkan- lıklar. İletişim Allahlık, şansa kalmış. Sözleşmelerin yasal güvence altında olabileceği ya da göndenlecek malın sigorta edilebileceği kuşkulu. KGB- den başka hiçbir şeyden korkmamaya alışmış insanın, kimi zaman boş vaatte bulunacağı muhakkak. bu olumsuzluklann yok olacağı, eski Sovyet insanının da değişeceği kuşkusuz. Ancak nasıl deği- şecek? Sanınm günümüzün en büyük sonı işareti bu. Dizinin başında sözü edilen, Rusya'da komünizm geri gelir mi ya da Rusya yeniden bazı BDT ül- kelerini etki alanı içine alır mı türün- den, kesin yanıtlann olmadığı, daha doğrusu yanıtlannı gelecekteki geliş- melerin bıçımlendıreceği sorulardan çok daha önemli bir soru bu. Vjerçek şu ki, değişim sırasında birbirine tümüyle zıt akımlar etki yap- makta. Bir yandan Amerikan yaşam tarzına özendirme, öte yandan ınadım inat diyen. "süper ego' halini almış ko- münist sistem. Bir yandan vahşi mı vahşi bir kapitalizm. öte yandan kilise- nin ve Çarliğın her türlü yaldızma ve sırmasına özlem ve dönüş. ki3onuçta ortaya çıkacak "hibnd'in oluşma süreci. sosyologlar için çağın en ilginç deneyi olsa gerek. BİTTİ Galeri • Atölye v 232 64 26 • 230 21 87 TABAKLAR Abidin Dino Avni Arbaş Cihat Burak n Yedtuyui* ûkmazıi/7 (bkifr Tifatmuaıkaa) Bmodoğ Td: 232 59 59 l Sainte - Anne Desenleri 0} Y / ( 0 (Eski Şan Tryalros» arkası) O ) ElmodoğTet232 59 59 EMEL CANKAT 14. Ki}isel Resim Sergisi 28 Ardık'92/17 Ocok'93 TAKSİM SANAT GALERİSİ 2452068 10 - 31 AraUc 1992. 11.00-1800 IstiklalCaddesıMl Btyoğiu-kanbul Ttl 252 1698 NECMETTIN ÖZLÜ Resim Sergisi HGARANTİ SANAT GALERİSİ § Ta)to' ERDOCUUŞ • hbstafa ASLER • ^ KARMA SERGISISARALIK'K İ'OCAKU CsıEnan>Ctfdesı33.34D00 § YesdtOr/tenbul Tel 573 81 93 £ BAHİTrtNBOZDOĞAN SEYYİTBOZDOĞAN Resim Sergisi 26Aralık'92-19Ocak 1 93 GALERİ • » • P BALDEM Vatıkonagı Cafl Akkavak Sok No 22 3 80200 N şarlaşı ISTANBUL Tel d'232 40 31 '•Hûsameöı K0ÇAK-8maTÛREMEN ilesm ve Heykel Müzeleri Demeği GÖKHAN ANLA6AN ATÖLYESİ RESİM SERGİSİ 6-20 Ocalc 1993 HALİL DİKMEN GAURİd Resim ve Heykel Mûzesi, BeşÜâaş S e 1 v i Resim Seıgisi 9-30ABbkl992,WX-18M (Paza/gûnkvdışmla} T e k t a ş \bnca ModernSanat l Valıkonağı Caddesı No 1I7'2 Nîşamaşı-lstanbui Tfcl 230 39 80 « gördiaiz u» ? • (Ml^rosAıU») Bepkuo-bonbul « Tek 261 98 87 » Y A V U Z T A N Y E L İ R E S İ M S E R G I S I ATATURK KUlTUtMEKKEZI B Û Y Û K S A I O N İ'ARAIIK «2 10 OCAK93 T î l » A » 2 3 6 I 1 4 * S E L Ç U K E R T O P R E S İ M S E R G İ S İ 16 -31 ARAUK1992 ÛKBANK SEBEK SANAT GALEftlSI 2*3 SS 4« BULENT ERKMEN 91/92 ÇALIŞMALARI 7-30 ARALIK 1992 AKMSERGİSALONU TAKSİM İSTANBUL PAZAR HARİÇ HERGÜN 10-19 ARASI BANKEKSPRES BOYUT YAYIN GRUBU VE OFSET YAPIMEVI NIN KATKILARIYLA GERÇEKLEŞTIRILMIŞT'R POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Fotoğraflarla TarilL.Resim ayrı, fotoğraf ayrı... Zaman içinde fotoğraf renk- li ve renksiz olarak öyle gelişmeler gösterdi ki kendine özgü bir sanat oldu. Tarjhi, coğrafyayı, kültürü, sanatı fo- toğraf içerdı. Onlann da dalları oluştu, bundan bir sanat dalı dogdu. Fotoğraf sinemayı doğurdu. Yaşamın her bölümünde fotoğraftan yararlanıyoruz, yararlanmadığı- mız yer yok. Bugün tıpta bile fotoğrafm bir dalından ya- rarlanıyoruz. En ağır ameliyatlar, görünen görünmeyen hastalıklar fotoğraf aracılığıyla iyileşiyor. Tarihte unurul- muş olaylar fotoğraf aracılığıyla yeniden canlanıyor. Kültür Bakanlığı'ndan, beş kilo kadar var, plastik bir çanta gönderdıler. Kutu kutu içinde.. "hırka-i şerif'e benziyordu. Hırka-i şerif nasıl bohça bohça içindeyse bu çanta da kutu kutu içindeydi. Açıyorsunuz, bir kutu, bir kutu daha... Bir kutu, bir kutu daha... Ve sonra kutulardan kocaman bir fotoğraf albümü çıkıyor. Albümün adı "Cephelerden Kurtuluş Savaşı'na Imparatorluktan Cumhuriyet'e" konmuş. ilk sayfada şanlı sancağımız dalgalanıyor. Böyle bir albümü oluşturmak için belli ki çok çalışılmış, onbınleri bulan belgeler taranmış. Al- büm, yurtiçindeki ve dışındaki arşivlerin, kitapların, ya- yınların taranmasıyla oluşmuş. Genelkurmay Başkan- lığı yla işbirliği yapılmış. Albümün hazırlanışında şu bilgilere yer veriliyor: Albüm 656 sayfa... Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı; ondan sonra cepheler geliyor: Kafkas Cephesi, Çanakkale Cephesi, Galiçya Cephesi, Romanya Cephesi, Makedonya Cep- hesi, Yemen Cephesi, Sina Cephesi, Filistin Cephesi, Irak Cephesi, Suriye Cephesi belgeleri yer alıyor. Türk Kurtuluş Savaşı cepheleri ve cephe gerisini yan- sıtıyor. Kültür Bakanı Sayın Fikri Sağlar, albümü gönderdiği yazıda şunları da özellikle ekliyor: "Albümün sayfalarını çevirenler, üç kıta üzerindeki Osmanlı Imparatorluğu'nun parçalanışını, Sevr Antlaş- ması sonrası emperyalist güçler tarafından paylaşılan Anadolu toprakları uzerınde bağımsız ve hür yaşama savaşı veren Türk ulusunun; Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nin önderliğınde köylüsüyle, kentlisiyle. erkeğıyle kadınıyla, doğulusuyla batılısıyla, güneylisiyle kuzeyli- siyle Yüce Atatürk'ün çevresinde birleşerek bin bir güç- lüğü ve yokluğu yenip Türk Kurtuluş Savaşı nı kazana- rak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğunu göreceklerdir." Gelelim albümdeki fotoğraflara... Iki yağlıboya resim var. Birinde Fatih Sultan Mehmet ak bir ata binmış Istan- bul'a giriyor. öteki yağlıboya resimde Mustafa Kemal Paşa gene ak bir ata binmiş Ankara'ya geliyor. Böylece Istanbul'un alınmasıyla Ankara'ya geüş arasında para- lellik kuruluyor. Savaşa Derne'den başlanıyor. Iki ezeli rakip Enver'le Mustafa Kemal'in beraber çekilmiş fotoğrafları, müca- hitleri denetliyorlar. Balkan Savaşı'na girmişiz, yenilmi- şiz Boynu bükuk birçok fotoğraf.. Birinci Dünya Savaşı çıkıyor. Padışahın savaş buyruğu fotoğrafları... Bir pek- simet deposu... (peksimet, yani kurutulmuş ekmek).. Çanakkale cephesi... Conk Bayırı'nda Mustafa Kemal'e bir kurşun degiyor, saatini parçalıyor. Saati Alman Ge- nerali Liman Von Sanders'e armağan ediyor. General de altın saatini veriyor. Cepheler çoğalıyor. Galiçya, Ro- manya, Makedonya, Hicaz (Yemen), Sina (Filistin)... Savaş fotoğrafları arasında bir gösteriş, Selahattin Ey- yubi Camisi Cemal ve Enver Paşalar için onanlıyor (tö- ren)... Kurtuluş Savaşı başlıyor. Sultanahmet mitingi (Halide Edip)... Yunan işgali.. efeler çıkıyor ortaya. Parti Pehlivan, Gaddar Pehlivan.. Kadın Efe, Ayşe Çavuş. Bundan sonra fotoğraf çok... Kurtuluş Savaşı, yitirilen kentlerin geri alınması... Bir tarihsel serüven, başı bu albüm cekiyor, ardı gele- cektir... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/Orhan Kemal in bir ro- manı... Türkçede adm durum eklennden bıri. 2/ Tann'nın kullan demek ise de dilimizde "pek bol" anlamında kullanılan sözcük. 3/ Asaf Halet Çe- lebi'nin bir şiır kitabı... DÜ2 ya da desenli bir ku- maştan kesilmiş motifle- rin bir başka kıjmaşa ış- lenmış durumu. 4/ Durma, dinlenme... Bir şeyin erebileceğı uzaklık. 5/ Başakla kanşık in saman. 6/ Af- rika'da bir ırmak... Çabuk olarak. 7/ Bir çokluğu oluşturan varhkla- nn her biri... Bir meyve. 8/ Çorba gıbı yıyeceklere lezzet kazandır- mak ıçın un ve yağla yapılan sos... Bir nota. 9/ Olgunlaşınca kendili- ğinden çatlayıp açılmayan, tek odacıklı ve tek tek tohumlu kuru meyve.. Mali çöküntü. VI KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kâtip Çelebi'ın coğrafya yapıtı. 2/ Orta Anadolu'da bir göl... Çok çalışan öğrenci. 3/ Su... Akıl hastalıklanyla ilgilı hekimlik dalı. 4/ Sürdürme... '"Bigânelerin kahnnı görmüş değüız— ettiğimız nafiledir ağyare" (Yahya Kemal).*5/ Büyüteç... Bir tür makineli tüfek. 6/ Seçme iri odun kömürü.. İki borunun birbirine birleştirildıği yer. 7/ Kişisel duygulann coşkulu ve etkilı anlatımı. 8/ Düzenli işleyen... Sınır nışanı. 9/ Çok önemli... Bir şeyin ya da bir yerin ortası. Madanoğlu Amktr 19J1-1953 EVRİM Yayınevi Ltd. Şti. Kadıköy İş Merkezi Neşet Ömer Sok. 10/74 Kadıköy-İSTANBUL Tel.: 347 49 63 . Faks: 347 76 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle