Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Çarhk yanlısı milliyetçiler ve komünistler Yeltsin rejimini yıkmak için işbirliği yapıyor
Yeltsin'ekarşı oımız oıııııza
RUSYA'DA
NELER
OLUYOR?
GÖNÜL PULTAR
-5-
R
usya Federasyonun-
da boşluğun yaru sıra
ve onun bir tür parçası
olan. aslında onunla
kavramsal olarak tü-
müyle çelişen bir olgu
daha var: O da kaos. Henûz kendini
pek fazla hissettirmıyor, daha doğrusu
kanşıkhk. henüz kaotik bir hal alma-
mış. Ancak 'eli kulağında.'
Laos, her şeyden önce, kimi kişi-
nin komünizm sonrasını uçsuz bucak-
sız özgürlük olarak görmesiyle. nice
anlamsızcasına katı komünizm kuralı-
nın geçerliliğini korumasından doğ-
makta. Baskı birdenbıre yok olunca,.
bazı hizmetler. ömeğin posta hizmet-
leri, büyük ölçiide Iaçka olmuş. Enf-
lasyon çokıan üç rakamlı. 'Hiperenf-
lasyon', tanımını da aşacak oranda
tırmanmakta. Bunun yanı sıra hâlâ
merkezi planlama döneminden kalma
baa ekonomik yasalar yürûrlükte.
Hâlâ tanm ürünleri konusunda son
söz, büyük ölçüde devlette. Hâlâ 'ko|-
hoz'da çalışma zorunluluğu var.
x\.ncak. kaosu kğrükleyenler de
var. Kaosu arttırmaya çalışan, halen
gizli koalisyon halinde ıki grup bulu-
nuyor. Biri "millivetçi' olarak anılan
aşın milliyetçiler. Öteki ise komünist-
ler. Milliyetçiler Gorbaçov'a da Yejt-
sin'e de ateş püskürüyor: "Bir zaman-
lann şanlı Rusya İmparatorluğu'nu
kırpıp ne hale getirdiler" dıyorlar. Ko-
Birçok milliyetçi,
"Komünizmin en büyük
kurbanı, Rus kültürü oldu"
diyor ve sadece Moskova'da
Stalin zamanında yıkılan
binalan ve kiliseleri saymakla
bitiremiyor. Troçki'den
Stalin'e birçok komünist
liderin Rus dahi olmadığma
" dikkati çeken, rejimin
gerçekleştirdiği 'kültür
devrimi'ni lanetleyen bu
insanlar milliyetçilere yakınlık
duyuyorlar.
münistler de Sovyetler Birlıği'nın da-
ğılmasında Gorbaçov"u ve Yeltsin'i
suçluyor, aynca da açıkça bu yeni 'bo-
zuk düzen'i beğenmıyorlar.
koalisyon, tabıi ki zoraki ni-
kâh. Eğer milliyetçılerle komünistler.
Yeltsin'i devirmeyi becerebilseler, ba-
şa geçtikleri gün kavga etmeye başla-
yacaklan kesın. Ancak şimdikı halde
her iki grubun da arkasında aamsan-
mayacak bir destek var.
'ndokuzuncu yüzyılda ortaya
çıkan, 1917'den itibaren de yok oldu-
ğu sanılan 'Rusçuluk' ya da 'Slavcılık'
akımı, yeniden su yüzüne çıkmış.
x\.şın milliyetçi "Pamyat"a üye
olmasalar bile birçok milliyetçi, "Ko-
münizmin en büyük kurbanı. Rus kül-
türü oldu" diyor, sadece Moskova'da
Stalin zamanında yıkılan binalan ve
kiliseleri saymakla bitiremiyor.
Troçki'den Stalin'e birçok komünist
lidcnn Rus dahı olmadığına dikkati
çeken, rejimin gerçekleştirdiği "kültür
devrimi'ni lanetleyen bu insanlar, ken-
dileri şoven ya da faşist olmasalar bile
milliyetçilere yakınlık duyuyorlar.
B insanlar, yetmiş yıl boyunca
babadan oğula. anadan kıza 'burju-
va", hatta anstokratik diyebileceğimiz
değerleri ayakta tutmaya çalışmışlar.
İnatla partiye üye olmamışlar, bundan
dolayı hep gölgede, ikinci sınıf vatan-
daş olarak yaşamayı kabullenmişler.
Artık söz sahibi olmak istiyorlar.
x\ncak sokakta. ne idüğü belli ol-
mayan, yontulmamış, kaba saba, hö-
dük bir yığın var. Bu yığını komünizm
hem kısmen kendi yaratmış hem de
polisiye yöntemlerle yıllar yılı zaptu-
rapt altında tutmayı başarmış. Komu-
nizmin bıtmesiyle her şey çığjnndan
çıkmış.
k.omünistlerin doğal müttefıkı
ise işte bu çığırdan çıkmadan rahatsız
olan, başka bir ülkede olmuş olsa,
'küçük burjuva' diye tanımlamış ola-
cağımız, 'eskiden her şey daha ıyiydi"
diyen kesim. Komünizm dönemınde
işsizlik yokmuş, pahalılık ve fıyat artışı
yokmuş, posta hizmetleri tıkınnda işli-
yormuş. O günlerin özlemıni çekiyor-
lar. Düzen anyorlar
BPelki inanılmaz gıbi görünebilir
ama Rusya Federasyonu'nda düzenin
sağlanabilmesi ıçın bu satırlann yaza-
nna, "Bize bir Pinochet gerek'" diyen
bile çıktı.
V
A ıllar yılı nasıl bir sansür uygu-
Başta ABD olmak fizere Batı ülkeleri, Rusya Federasyonu Başkaıu Boris Yeltsin'i, Ruslann açbktan ölmesini önleyecek kadar destekliyor. Çünkû Batı'ya
göre, ayaklannm östündeduranRusya Federasyonu, Türkiye >e tran'ınOrta Asya'daki Türk cumhuriyetleri üstündeki nüfuzunu engelleyebilecek tek ülke.
lanmış, dış olaylar nasıl yansıtılmış?
Geniş kapsamlı bir inceleme yapmak-
sızın tam olarak bilmeye olanak yok.
Aynca, onca zaman sansür uygulan-
mış ki artık glasnost olsa bile oluşmuş
düşünce kalıplannı. zirunsel alışkan-
lıklan. önyargılan değiştirmek. halen
enşkin olan kuşak için olanaksız olsa
gerek. Kaldı ki bütün dığer gelişmelere
bakarak glasnostun getirdiğı değişikli-
ğin de sınırlı kalıyor olduğunu düşün-
mek, tümüyle yanlış olmayabilir.
.usya Federasyonu nüfusunun
"yekvücut' olarak. zaten ne olduğunu
pek bılmediği insan haklan peşinde ol-
duğunu ve bunu elde etmek için her
şeye katlanacağını sanmak, çok bü-
yük hata olur. Batı. bu hatayı kısmen
işhyor. Yeltsin'e yeterince para yardı-
mında bulunmuyor ya da karşılığında
çok ödün ıstıyor. Bu da tabii Yeltsin'in
muhaliflerini kızdınvor.
Luhaliflerinin, karizmatik ol-
duğunu kabul ettikleri. ancak ekono-
mi alanındaki başansızlıklan biryana,
yetennce "tahsil terbiye görmemiş'
bulduklan Yeltsin'in, henüz dört yılı
var Eğer ülkesine ekonomik stabili-
zasyon getirirse, başkanlığı 1996'ya
kadar sürer. Her türlü provokasyon
boşa gider. Bugünlerde kurulmuş ol-
duğu bildınlen ve komünistlerle milli-
yetçilenn arasındaki gizli koalisyonun
bir tür açığa vurulması olarak yorum-
lanabılecek 'Ulusal Kurtuluş Cep-
hesı'nin çabalan da meyve vermez.
Aksi takdirde "ordunun müdahalesi'
dahil, her şey olabilir
xm.ncak ABD ve genelde Batı, he-
nüz Yeltsin'den umudu kesmış görim-
müyor. Yeltsin gıderse Rusya'da re-
formlann gercekleşme olasılığının
tamamıyla suya düşebileceğinı düşü-
nüyor. Böyle bir durumda, Rusya'run
Baü'yla bütünleşebilme, Batı'yla aynı
kampta bulunma ve uluslararası are-
nada onlarla aynı paralelde hareket
etmeye zorunlu kalma koşullannın
tehlikeye gireceğini sezjyor. Bu tür bir
riski göze almak istemiyor. Ya da bel-
ki Yeltsin'e alternatif olarak birisinı
henüzgözlerinekestirmişdeğil. Dola-
yısıyla, bundan sonra da Yeltsin'in
burnunu sürtecek kadar az, ama kötü
duruma düşmesine engel olacak kadar
çok yandımda bulunmayı sürdürecek
gjbı görünüyorlar. Sonuçta da. Yelt-
sin başkan olsun olmasın. Rusya'ya
gerekli ekonomik yardımda bulunu-
yorsa, belkı de İngiliz 'The Economist'
dergisinın geçen 4 temmuz sayısında
ifade ettiğı gibi bunu, "Ekonomisi ba-
şanlı bir Rusya'run". Orta Asya'da,
Türkiye ve İran'ın etkilerine alternatif
olabilmesi. Batılılar açısından avantaj
oluşturacağı ıçın yapıyor! Tabıi bunu
hiçbir zaman açıkça itıraf etmeden.
maz, hüzün verici bir kent. Arbat
Sokağı'nın yapay dekorunda dolaşan
turistın duyumsamadığı, ancak Mos-
kovalımn içine işlemiş, en kaliteli vot-
kanın, en ışveli Vera'nın yok edemeye-
ceğı bir hüzün bu.
B tür ince hesaplardan, 12 mil-
yonluk Moskova'da yaşamakta o]an
sıradan insanın haberi yok tabiı. Onla-
nn derdi, inanılmaz derecede düşük
maaşlanyla inanılmaz derecede yük-
sek fıyatlarla boğuşabilmek. Mosko-
va, tüm büyük kent gbriinümüne,
yeşilliğıne, Moskova nehri kıyısının gü-
zelliğine rağmen soğuk. vurdumduy-
.oskovalının boynu bükük.
Yaşlılar, acı deneyimlerini unutama-
mışlar. "Yıllarca, her geceyansı. kapı-
mız çalınacak korkusuvla yaşadık"
diye anlattı ikinci evsahibem. Ancak
bana öyle geliyor ki o günlerde daha
metinlermiş. 'Tüketim toplumu'. her
türlü reklam ve propagandayla yanı-
başlannda olalı. hüzünleri artmış. Yıl-
lar yılı neler kaçırmış olduklannı gö-
rüp göriip yanıyorlar.
X üketim toplumu... Sovyet insa-
nının yediden yetmişe, mesleki for-
masyonu ne olursa olsun bir tek isteği
var: Rus dilınin en yeni sözcüğü ile
'biznes' yapmak Yabanalarla ış ya-
pıp dolar bınktirmek. Oysa. Pepsi-
Cola gibi devler hariç. yabanalar pek
hevesli görünmüyor. risk almak ıste-
mıyor. Zira Sovyet insanıyla iş yap-
mak, gözüktüğü gibi çekici değil.
Otomobılıyle giderken bile telefonda
iş kotaran 'yuppıe'ye göre değil. Bir
kere. 'vakit nakittir' diye bir şey duyul-
mamış. Saatler süren kuyruklar, gün-
ler süren yolculuklar. dikkati çekme-
mek, tutuklanmamak için 'pısıp
kalmaiar". Gulag'da geçirilen yıllar,
ata\istik ve kolektif olarak, onlara her
türlü zaman kavTamını unutturmuş
'İşbıtiricilik' ise bilinmiyor. Çalışma-
mak. işe gitmemek. kaytarmak. Sov-
yet rejimı döneminden kalma alışkan-
lıklar. İletişim Allahlık, şansa kalmış.
Sözleşmelerin yasal güvence altında
olabileceği ya da göndenlecek malın
sigorta edilebileceği kuşkulu. KGB-
den başka hiçbir şeyden korkmamaya
alışmış insanın, kimi zaman boş vaatte
bulunacağı muhakkak.
bu olumsuzluklann
yok olacağı, eski Sovyet insanının da
değişeceği kuşkusuz. Ancak nasıl deği-
şecek? Sanınm günümüzün en büyük
sonı işareti bu. Dizinin başında sözü
edilen, Rusya'da komünizm geri gelir
mi ya da Rusya yeniden bazı BDT ül-
kelerini etki alanı içine alır mı türün-
den, kesin yanıtlann olmadığı, daha
doğrusu yanıtlannı gelecekteki geliş-
melerin bıçımlendıreceği sorulardan
çok daha önemli bir soru bu.
Vjerçek şu ki, değişim sırasında
birbirine tümüyle zıt akımlar etki yap-
makta. Bir yandan Amerikan yaşam
tarzına özendirme, öte yandan ınadım
inat diyen. "süper ego' halini almış ko-
münist sistem. Bir yandan vahşi mı
vahşi bir kapitalizm. öte yandan kilise-
nin ve Çarliğın her türlü yaldızma ve
sırmasına özlem ve dönüş.
ki3onuçta ortaya çıkacak "hibnd'in
oluşma süreci. sosyologlar için çağın
en ilginç deneyi olsa gerek.
BİTTİ
Galeri • Atölye
v 232 64 26 • 230 21 87
TABAKLAR
Abidin Dino
Avni Arbaş
Cihat Burak
n
Yedtuyui*
ûkmazıi/7
(bkifr
Tifatmuaıkaa)
Bmodoğ
Td: 232 59 59
l Sainte - Anne
Desenleri
0} Y /
( 0 (Eski Şan Tryalros» arkası)
O ) ElmodoğTet232 59 59
EMEL
CANKAT
14. Ki}isel Resim Sergisi
28 Ardık'92/17 Ocok'93
TAKSİM SANAT
GALERİSİ 2452068
10 - 31 AraUc 1992.
11.00-1800
IstiklalCaddesıMl
Btyoğiu-kanbul Ttl 252 1698
NECMETTIN ÖZLÜ
Resim Sergisi
HGARANTİ SANAT GALERİSİ
§ Ta)to' ERDOCUUŞ • hbstafa ASLER • ^
KARMA
SERGISISARALIK'K İ'OCAKU
CsıEnan>Ctfdesı33.34D00 §
YesdtOr/tenbul Tel 573 81 93 £
BAHİTrtNBOZDOĞAN
SEYYİTBOZDOĞAN
Resim Sergisi
26Aralık'92-19Ocak
1
93
GALERİ • »
• P BALDEM
Vatıkonagı Cafl Akkavak Sok
No 22 3 80200 N şarlaşı
ISTANBUL Tel d'232 40 31
'•Hûsameöı K0ÇAK-8maTÛREMEN
ilesm ve Heykel Müzeleri Demeği
GÖKHAN ANLA6AN
ATÖLYESİ
RESİM SERGİSİ
6-20 Ocalc 1993
HALİL DİKMEN GAURİd
Resim ve Heykel Mûzesi, BeşÜâaş
S e 1 v i
Resim Seıgisi
9-30ABbkl992,WX-18M
(Paza/gûnkvdışmla}
T e k t a ş
\bnca
ModernSanat
l
Valıkonağı Caddesı No 1I7'2 Nîşamaşı-lstanbui Tfcl 230 39 80
« gördiaiz u» ? •
(Ml^rosAıU»)
Bepkuo-bonbul
« Tek 261 98 87 »
Y A V U Z T A N Y E L İ
R E S İ M S E R G I S I
ATATURK KUlTUtMEKKEZI
B Û Y Û K S A I O N
İ'ARAIIK «2 10 OCAK93
T î l » A » 2 3 6 I 1 4 *
S E L Ç U K
E R T O P
R E S İ M S E R G İ S İ
16 -31 ARAUK1992
ÛKBANK SEBEK SANAT GALEftlSI
2*3 SS 4«
BULENT ERKMEN
91/92
ÇALIŞMALARI
7-30 ARALIK 1992
AKMSERGİSALONU
TAKSİM İSTANBUL
PAZAR HARİÇ
HERGÜN
10-19 ARASI
BANKEKSPRES
BOYUT YAYIN GRUBU VE
OFSET YAPIMEVI NIN
KATKILARIYLA
GERÇEKLEŞTIRILMIŞT'R
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Fotoğraflarla TarilL.Resim ayrı, fotoğraf ayrı... Zaman içinde fotoğraf renk-
li ve renksiz olarak öyle gelişmeler gösterdi ki kendine
özgü bir sanat oldu. Tarjhi, coğrafyayı, kültürü, sanatı fo-
toğraf içerdı. Onlann da dalları oluştu, bundan bir sanat
dalı dogdu. Fotoğraf sinemayı doğurdu. Yaşamın her
bölümünde fotoğraftan yararlanıyoruz, yararlanmadığı-
mız yer yok. Bugün tıpta bile fotoğrafm bir dalından ya-
rarlanıyoruz. En ağır ameliyatlar, görünen görünmeyen
hastalıklar fotoğraf aracılığıyla iyileşiyor. Tarihte unurul-
muş olaylar fotoğraf aracılığıyla yeniden canlanıyor.
Kültür Bakanlığı'ndan, beş kilo kadar var, plastik bir
çanta gönderdıler. Kutu kutu içinde.. "hırka-i şerif'e
benziyordu. Hırka-i şerif nasıl bohça bohça içindeyse bu
çanta da kutu kutu içindeydi. Açıyorsunuz, bir kutu, bir
kutu daha... Bir kutu, bir kutu daha... Ve sonra kutulardan
kocaman bir fotoğraf albümü çıkıyor. Albümün adı
"Cephelerden Kurtuluş Savaşı'na Imparatorluktan
Cumhuriyet'e" konmuş. ilk sayfada şanlı sancağımız
dalgalanıyor. Böyle bir albümü oluşturmak için belli ki
çok çalışılmış, onbınleri bulan belgeler taranmış. Al-
büm, yurtiçindeki ve dışındaki arşivlerin, kitapların, ya-
yınların taranmasıyla oluşmuş. Genelkurmay Başkan-
lığı yla işbirliği yapılmış. Albümün hazırlanışında şu
bilgilere yer veriliyor: Albüm 656 sayfa... Trablusgarp
Savaşı, Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı; ondan sonra
cepheler geliyor: Kafkas Cephesi, Çanakkale Cephesi,
Galiçya Cephesi, Romanya Cephesi, Makedonya Cep-
hesi, Yemen Cephesi, Sina Cephesi, Filistin Cephesi,
Irak Cephesi, Suriye Cephesi belgeleri yer alıyor.
Türk Kurtuluş Savaşı cepheleri ve cephe gerisini yan-
sıtıyor.
Kültür Bakanı Sayın Fikri Sağlar, albümü gönderdiği
yazıda şunları da özellikle ekliyor:
"Albümün sayfalarını çevirenler, üç kıta üzerindeki
Osmanlı Imparatorluğu'nun parçalanışını, Sevr Antlaş-
ması sonrası emperyalist güçler tarafından paylaşılan
Anadolu toprakları uzerınde bağımsız ve hür yaşama
savaşı veren Türk ulusunun; Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nin önderliğınde köylüsüyle, kentlisiyle. erkeğıyle
kadınıyla, doğulusuyla batılısıyla, güneylisiyle kuzeyli-
siyle Yüce Atatürk'ün çevresinde birleşerek bin bir güç-
lüğü ve yokluğu yenip Türk Kurtuluş Savaşı nı kazana-
rak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğunu göreceklerdir."
Gelelim albümdeki fotoğraflara... Iki yağlıboya resim
var. Birinde Fatih Sultan Mehmet ak bir ata binmış Istan-
bul'a giriyor. öteki yağlıboya resimde Mustafa Kemal
Paşa gene ak bir ata binmiş Ankara'ya geliyor. Böylece
Istanbul'un alınmasıyla Ankara'ya geüş arasında para-
lellik kuruluyor.
Savaşa Derne'den başlanıyor. Iki ezeli rakip Enver'le
Mustafa Kemal'in beraber çekilmiş fotoğrafları, müca-
hitleri denetliyorlar. Balkan Savaşı'na girmişiz, yenilmi-
şiz Boynu bükuk birçok fotoğraf.. Birinci Dünya Savaşı
çıkıyor. Padışahın savaş buyruğu fotoğrafları... Bir pek-
simet deposu... (peksimet, yani kurutulmuş ekmek)..
Çanakkale cephesi... Conk Bayırı'nda Mustafa Kemal'e
bir kurşun degiyor, saatini parçalıyor. Saati Alman Ge-
nerali Liman Von Sanders'e armağan ediyor. General
de altın saatini veriyor. Cepheler çoğalıyor. Galiçya, Ro-
manya, Makedonya, Hicaz (Yemen), Sina (Filistin)...
Savaş fotoğrafları arasında bir gösteriş, Selahattin Ey-
yubi Camisi Cemal ve Enver Paşalar için onanlıyor (tö-
ren)... Kurtuluş Savaşı başlıyor. Sultanahmet mitingi
(Halide Edip)... Yunan işgali.. efeler çıkıyor ortaya. Parti
Pehlivan, Gaddar Pehlivan.. Kadın Efe, Ayşe Çavuş.
Bundan sonra fotoğraf çok... Kurtuluş Savaşı, yitirilen
kentlerin geri alınması...
Bir tarihsel serüven, başı bu albüm cekiyor, ardı gele-
cektir...
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/Orhan Kemal in bir ro-
manı... Türkçede adm
durum eklennden bıri. 2/
Tann'nın kullan demek
ise de dilimizde "pek bol"
anlamında kullanılan
sözcük. 3/ Asaf Halet Çe-
lebi'nin bir şiır kitabı...
DÜ2 ya da desenli bir ku-
maştan kesilmiş motifle-
rin bir başka kıjmaşa ış-
lenmış durumu. 4/
Durma, dinlenme... Bir
şeyin erebileceğı uzaklık.
5/ Başakla kanşık in saman. 6/ Af-
rika'da bir ırmak... Çabuk olarak.
7/ Bir çokluğu oluşturan varhkla-
nn her biri... Bir meyve. 8/ Çorba
gıbı yıyeceklere lezzet kazandır-
mak ıçın un ve yağla yapılan sos...
Bir nota. 9/ Olgunlaşınca kendili-
ğinden çatlayıp açılmayan, tek
odacıklı ve tek tek tohumlu kuru
meyve.. Mali çöküntü.
VI KARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kâtip Çelebi'ın coğrafya yapıtı.
2/ Orta Anadolu'da bir göl... Çok çalışan öğrenci. 3/ Su... Akıl
hastalıklanyla ilgilı hekimlik dalı. 4/ Sürdürme... '"Bigânelerin
kahnnı görmüş değüız— ettiğimız nafiledir ağyare" (Yahya
Kemal).*5/ Büyüteç... Bir tür makineli tüfek. 6/ Seçme iri odun
kömürü.. İki borunun birbirine birleştirildıği yer. 7/ Kişisel
duygulann coşkulu ve etkilı anlatımı. 8/ Düzenli işleyen... Sınır
nışanı. 9/ Çok önemli... Bir şeyin ya da bir yerin ortası.
Madanoğlu
Amktr 19J1-1953
EVRİM Yayınevi Ltd. Şti.
Kadıköy İş Merkezi
Neşet Ömer Sok. 10/74
Kadıköy-İSTANBUL
Tel.: 347 49 63
. Faks: 347 76 12