Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 18ARALIK1992CUMA
12 DIZIYAZI
BirSSKemekli
adayının
macerası Şışşş dayı, duymuyon mu?
AYDIN ENGİN
S
osyal güvenlikle ilgili yaa
dizisi için günlerdir sayı-
lann. grafiklerin. tablo-
lann. istatistik
yıllıklannın, "faaliyet ra-
porlan"nın içinde do-
lanıyorum. Erbabına besbelli çok şey-
lcr anlaian sayılar. rakamlar. grafiİc-
ler. sonra gene sayılar. rakamlar. tab-
lolar. yüzde hesaplan, oranlar. orantı-
lar...
Gözüm bir ara Sosyal Sigortalar
Kurumu'nun "1991 Yılı Faaliyet Ra-
poru"unda. bir cümleye takıldı: •'...İs-
tatistik Yıllığı'nın ıncelenmesinden de
anlaşılacağı gibi. 1991 yılında 168.520
kişiyeaylık bağlanmışve..." -
Yüziiîimışsekizbinbeşyüzyirmi ki-
şi... Sıradan bir rakam olmaktan öte
IK- anlalıyor bu?
168bin521.emekliadayı
Masamın üstünü olduğu gibi. öyle
karmakanşık bırakıpçıktım. istatistik
yıllıklan. f;ıaliyct raporlan. grafikler
ve rakam tablolan hcle bekleyedur-
sunlar. Bcn şımdi 168 bin 521. SSK
cmcklisi adayıyım. İstanbul'da. Saraç-
hancbas/na yakın Zeyrek otobüs du-
rağında indim. Scdad Hakkı Eldem'in
usta clındcn. ince hcğenisindcn çıkmış.
ancuk besbelli ki asla bir resmi daire
olarak tasarlanmamış koca bina
hloğunun kapısında "Sosyal Sigorta-
lar Kurumu. İslanbul Yaşlılık Sigor-
tası Müdürliiğü" yazıyor. Giriş
katının iç karartan badanasını daha
da kararian cilız ışıklandırmada zor
bcla scçilcn "Danışma"yazılı kulübe-
nin önündc cğilip sordum:
- Aflcdersinız. ben emekli olmak
ıçin başvuracağım da... "Danışma gö-
rcvlisi" kafasını yanm yamalak çevir-
di:
- Dışnasoldna üşşşçcodn...
- Efendim? Aaa, adam kafayı çevir-
ııııyor artık. Yanda kalan sohbetrbır
ke/daha kcsmeye hıç niyeti yok. Dav-
ranışlarından buralan iyi bildiğı anla-
şilan bir başka "cmckli adayı"' imdadı-
ma yetı>li. adamın söylediklerinı "ter-
eunıc" etıi:
- Disanda soldan üçüncü odaya, di-
yor davı!
Kuynıkta beklememe dersleri
Dtşansı dcdiği cadde Koskoca ana
caddc. Caddcdc oda olur mu acep?
Çıklım dışan. Soldan üçüncü kapının
iistünde "Bilgi işlem" yazıyor. Ta-
nıam. doğru yerdeyim anlaşılan. Gir-
dim içerı. Şöyle oda irisi bir alan. Dip-
IC boydan boya bir tezgâh. Ardında zor
bcla scçilcn mcmurlar. Zor bela dı-
yorum. çünkü cpey uzaktalar. Tez-
gâhla bcnim aramda iseyaklaşık 70-80
kişilik bir kalabalık. Dışandaki
sınlsıklam İstanbul'a bakıp, "Bunlar
herhalde yağmurdan korunmak için
yiice dcvlctimizin çatısı altına sığın-
mışlar..." dcyıp ilerlemeye çalıştım.
-Hooop beyler. . Aradan adam sız-
dırmayın beyler... Beyler...
Oysa ortada sıraya. kuyruğa benzer
bir düzen de görünmüyor. Beklemeye
başladım. Bir köylü sabnyla bekliyo-
rum. Ama sağımdan solumdan, surat-
lanna eğreti iliştirilmiş yalak bir gülü-
cükle ha bire birileri sıynlıp geçiyor.
"Hop beyler!.. Beyler sırayı bozmaya-
lım!.." korosu benim de katılımımla
güçlendi. Ama pek eıkılı olduğunu
söyleyemem. Bir saat onsekiz dakika
sonra ellerim tahta tezgâha değdı.
Önümdeki adamcağız da işini bitirip
yana çekiürken derin bir sohık aldım
ve... I-ıh bir omuzdarbesiileyana sav-
ruldum. Kahn. kara bıyıklan. kalın
kara paltosu ve paltonun bile^engelle-
yemediği esans ve ter kanşımı ağjr ko-
kusuyla bir herif (Adam değjl: Herif)
lezgaha uzandı, bir iki kâğıt uzattı:
- Ben j»ünümü hesaplatacaktım da
kardeş! Içimden "Günün sayılıdır in-
şaallah" deyip bekledim. "Herif sa-
vulunca. yeniden hamle ede...medim.
Koca memeli, koca burunlu. çok bo-
yalı bir kan (Kadın değil: Kan) araya
sokuldu:
- Afedeeeersiniz beyfeeendi. Ben iş
yaptırmıycam, bişey sorcamda... Ben-
den yanıt ya da izin beklemeksizin. bil-
gisayar ekranının önündeki memura
döndü:
- Ben günümü hesaplatacaktım da
kardeş...
Memur "karTnın kâğıtlannı aldı.
Bilgısayarda bir kaç tuşa dokundu.
"karfnın kimliğini kontrol etti:
- Tamam. Bekleyeceksin.
- Şey beyfeeendi, ne kadar siirer acı-
ba
1
Memurun bıkkın, yorgun yüzünde
en küçük bir hareket yok:
- Beklcveceksin dedik hanım. Evet.
artık sıra bende. Üstelik nediyeceğimi
de öğrendim "herif'ten ve "kan"dan:
- Ben de emeklilik için günümü he-
saplatacaktım da memur bey.
- Sıgorta kartını verdayı.
Memurun dayısı
Memuru tanımıyorum. ama genede
şözünü ettiği "Dayı" ben olmalıyım.
İstediğini verdim. Ârdından kımlığimi
ıstedi. Onu da verdim. Tuşlara dokun-
du. Ekranda bir şeyler belirdi. Memur
sigorta ve kimlik kartlanmı geri uzattı:
-Bekleyeceksiniz.
Hep birlikte paşa paşa bekliyoruz.
Uzun sürmedi.'Bilgisayann baskı aletı
cızırdayarak çahşmaya başladı. Me-
mur alışkın hareketlerle kâğıtlan ko-
panphepimizedağıtü. Kâğnlarelimiz-
de. Bu iyi. tyı de şimdi ne yapacağız?
En ıyisi benden çok daha deneyimlı ol-
duklan belli olan arkadaşlanmı izle-
meli. Beş kişi birden o bölümden çıkıp
ilk gittiğim. hani o "Dışnasoldna
üşşşççodn" koridoruna döndük.
Danışmayı geçtik. Sağa doğru dönen
uzun bir koridor var. Camlı duvarlar-
la aynlmış bölmelerin önünde vezne
deliği gibi delikler. deliklerin üstünde
de elle yazılmış iri iri "I. 3.12.4"sayı-
lan var... Ve her bir vezne delığjnin
önünde birbirini iten kakan. aradan
sıynlmak için incc çalımlar atan. bağı-
ran. küfreden, yakınan. sigara içen
(Duvarda kocaman bir yazı: Sigara
içilmez). sonu ve başı belli olmayan bir
kuyruğun ortalannda yer aldıklannı
sanıp sakin sakin sohbeı edetı bir kala-
balık var. Yüzlerce emekli adayı. yan
yana. omuz omuza, koyun koyunayız
bu koridorda. "Ben şimdi bu olmayan
kuyruklardan hangisinin sonuna
yapışsam acaba?" diye bocalarken.
kuyruklardan birinde bekleyen. en
azındanöylesananbirielimdekikâğıda
baktı:
- Gününü çıkarttın mı ernmioğlu?
Benim bütün hısım akraba bügün bu-
rada anlaşılan.
- Evet.
- Tamam mı günün? Hesap tutuyor
mu
1
Yanıtımı beklemedi bile:
- Tutmaz. Yanlışlır o. Şimdi scn bir
numaradan dilekçe formu al. şeften
havalesini yaptır. Götür üç numaraya
35 yılda 612 gün
Adamcağız böyle her gelen acemiye
yardım mı ediyor, yoksa "bekleme""-
nin. hem deanfamsızlığını için için pck
güzel sezdıği bir"bekleme"nin sıkınıı-
sını dağılmak için kendi kendini oya-
lamaya mı çalışıyor?.. Hayır. yanıtı
bılmiyorum.^ma "uzmanlığına" şap-
ka çıkarmak gerek. Adam bakmadan
bildı başıma geleceklen. Bılgisayardan
çıkanp elime tutuşturduklan kâğıtta.
SSK sıgortalısı olarak bütün yaşamım
boyunca sadece ve sadece 612 gün ça-
lışmış olduğum yazıyor. Daha 16 ya-
şinda bıyığı bile terlememiş bir lise öğ-
rencisi iken Amerikan Gary Tobacco
Şırketi'nde "Tütün Mübayaa Kantar
Memuru Muavini" rütbesi ile baş-
ladığım SSK sigortalılığı yaşamımda.
girmediğı iş. yapmadığı meslek. bulaş-
madığı boya kalmamış ben. onca sen-
dika yayını, onca dergi. onca haber
ajansı, onca gazeteden sonra.. sonra
da toplam 612 gün öyle mi? Anneeec
!.. Yok gazeteye röportaj yetiştirmek.
yok Türkiye'de "Sosyal Güvenlik Ku-
ruluşlan Dosyasf "nın kapağını arala-
mak derken meğer olan bana olmuş.
Yüzkree yoksul, emeklilik umudunun elinden alınıvereceğinden ölümüne korkartFotoğraf: LGUR GÜNYÜZ)
Şimdi. ben bu yaştan sonra 9 bin günü
nasıl doldurur, SSK emekliliğine hak
kazahır da yaşlılığımı Boğaz'da balık
tutarak geçiririm? Bir hışım "1 numa-
ralı"" odanın \ezne deligine seğırttim.
Yolunu yordamını zaten iyice öğren-
mişim. Bir "rakibi" sert bir omuz ha-
reketiyle "ekarte" ettim; yaşlıca bir
teyzeciğe "Anacığım. ben iş yaptırma-
yacağım. sadece bir şey soracağım"
deyip. öriüne geçtim: itiş kakışta beyaz
fötr şapkası yere düşen adamın dikka-
tinin dağılmasından ustaca yararlanıp
ilerlememi sürdürdüm...
Gözüm saatte. On bire sekız var.
Bekliyoruz. Koca bir kalabalık, dakı-
kada belki bir, belki yanm adım ata-
rak bekliyoruz. Önümüzdekilerin
hepsi düşman. Lanet olasıcalar. yürü-
seler ya da vazgecseler ya... Ardımız-
dakilerin hepsi kader arkadaşı. Birlik-
te konuşuyoruz. Bu memleketın adam
olmayacağını söylüyoruz. Vatandaşa
bu azabı çektirenlerin vatan haini ol-
duklannda oybirliğı sağlıyoruz. Bü-
tün suçun içeride çan çan cenc çalan
memurlarda olduğunu sapüyoruz..
Gözüm saatte. Tam 11.55'te sıra bana
geldi. Tezgâhın arkasındaki memur
sordu:
- Buyurdayı, senin...?
"Yeğenim" olduğu anlaşılan me-
mura dilekçemi uzattım. Elini uzatıp
alacakken. vazgeçti. Kağıdından tanı-
dı hemen:
- Burda değil dayı, burda değil. Bu-
rası tekemmül etmiş evrak için. Sen
yana gideceksin, üç numaraya... Üç
numaraya?..
Hanı şu önünde yüze yakın kişinin
itişip kakıştığı üç numaraya! Bir şeyler
söylemek üzere memura döndüm. Bir
şeylersöylemek...
Sabahtan beri bu koca binada
yankılanan. kulağımdan girip yüreği-
mi acıtan, kadın-erkek yorgun. umut-
suz insanlann, bizim ınsanlanmızın ıç-
lerinden kopupgelmışçığlıklara, bece-
riksiz. kınk dökük cümle dizilerinden
örülmüş sözlere benzeyen bir şeyler
söylemek istedim...
O kapıdan ötekine. bir odadan öte-
kine sürüklenen. kime ne diyeceğini.
nerede. neyin üstesinden gelm'-si ge-
rektığıni bilmeyen yüzJerce kişiyiz
Zeyrek'tekı bu tuhaf binada. Emekli-
lik umudunun elinden alınıvereceğin-
den ölümüne korkan, ürkek, endişeli,
kuşkucu, bencil ve yoksul yüzlerce ki-
şi...
Çevremizde her gün, her allahın
günü aynı sahneleri yaşamaktan iyice
kanıksamış, duyarlığını iyice yitirmiş.
yorgun, sinirli ve bıkkın memurlar...
Dışanda sınlsıklam bir İstanbul. Me-
mur. önünde çakılıp kalmışlığıma kız-
dı anlaşılan: .
- Şışş dayı duymuyon mu. dedi, üç
numaraya gideceksin sen... Ama bu-
gün geçti artık. On ikide paydos. Ya-
nn gelirsin... Gazeteye döndüm. Üstü
karmakanşık masamın başına. O gra-
fiklerin. faaliyet raporlannın. istatistik
yıliıklannm kapağını bile açmadım.
Bir kah\e söyledim kendime. Bir siga-
ra yaktım...
|Laiklik İslamlığa aykıııdüşmez
Prof.Dr.NECİPBİLGE
K
ara Ses diye anılan ve
Almanya'da dine da-
yalı bir Federe İslam
bevlcti kurduğunu bil-
diren Cemalcıtin Kap-
lan'm dcmokrasıyi ve
laıkliği kafirlık diye nitelediği ve böyie-
cc laık cumhuriyel karşıtlığı yaptığı
gösterilmişti bir TV kanalında. Bu ve
buna benzer gösteriler karşısmda ya-
yımlanan bazı yazılarda "Islamiyette
İaiklik mümkün mü?" sorusu sorul-
makta vc laik dcvlet sislemi savunul-
maktadır. Aslında doğru olan bu gö-
rüşün açıklama biçiminin. memlekeı
nüfusunun büyük kcsimini oluşturan
Müslüman halkımızı lalmin edip et-
mcdiğini bılcmem.
Çünkü kiilıür düzeyi yeterli olmayan
kimselcr. din bilgini geçınen kişilerin
aklardıklan nas'lara (dogmalara)
öncm venrler ye bunlann değışmezli-
ğine inanırlar. İslamda da dünya işleri-
ni düzenleven nas'lar coktur. Bu ne-
denle ben İslama ıçtenlikle inanan ki-
şilerc. Kuran ve hadiste yer alan bu
nas'lardan. laik düşünceye dayanak
olabilccek kanıtlar gösterilmesinin va-
rarlı olacağına ınanıyorum.
1- Hz. Muhammed. bir hadisinde,
"Ben de sizlcr gibi bir ınsanım: size di-
ninizden bir şey soylersem. ona uy un:
dünya işlerini siz daha iyi bilirsiniz.
Onu bildığiniz gibi yapın" dcmiştir.
Bu hadısın hurma aşısı münasebctiyle
söylendıği belirtilir. Bılındiği gibi Hz.
Muhammcd'm 50 küsur yıl kaldığı
Mekke. bir tanm kenti olmaktan çok.
bir tıcaret merkeziydi. Peygamberin
sonradan göç ettiği Medine ıse tanma
daha elverişliydı. Bağ ve bahçcyle uğ-
raşan Medınelılerin hurma çiçeklerıne
aşılama yapıığını gören Peygamber.
"Siz onu yapmasanız da Tanrı sizin
nzkınızı venr" dı>erek aşılamaya ge-
rek olmadığını anlalmak istemiştir.
Ancak bir süre sonra halk ürünlcrinin
_azaldığından şikayet edince. yukanda
anlamı belirtilen sözlcri söylemışıir.
Bu hadis; Aişe, İbn'Abbas. Encs ve
Talha'dan çeşitli biçımde aktanlmışsa
da. özü bir ve aynıdır (1). Hz. Peygam-
ber'in ayrıca "Her yüzyılın bir adamı.
her yüzyılın bir sözü vardır" dcdiği de
sö\lenir. Bu hadisler ve benzerleri. din
ve dünya işlcrinin ayn ayn olduğu ve
dünyasal işlerin zamana ve koşullara
göre yeniden düzenlenebileceğini açık-
ça gösiermektedir.
2- Kuran ayetlcrine bakıldığında.
orada da laikliğe dayanak ûlabilecck
bazı hükümlere rastlanır. Gerçekten
Raat suresinın 39. (bazılarına göre 38
ya da 40.) ayctının son tümcesinde
"Her devrin kitabı vardır" ibaresı >cr
alır. Eski yorumcular. zamanlannın
inanışına uyarak. ibarcdeki kıtap söz-
cüğünü. lafızdan harcketlc. kutsal ki-
tap anlamında yorumlamış ve Tevrat.
Zebur ve İncil den jonra gelen Kuran
dışında bir kaynak Clamayacağı görü-
şünü savunmuşlar vc Kuran"daki
dünyasal hükümlerin dahi dcğışmeve-
ceğini belirtmışlerdir. Kımi yazarlar
ise buradaki kitap sözcüğünün "Hü-
küm. düzen" anlamında olduğunu
düşünerek. her dönemin hükmünün.
düzeninm başka olduğu bıçımindc çe-
viri veyorumyapmışlardır.
İşte böyle bir düşüncedir ki zamanla
hükümlerin değişebileceği yolundaki
Mecellcnin 39. maddesinin dayanağı
olmuştur. Sözü edilen ayeti izleyen
ayette de "Allah dıledığini siler. diledi-
ğini bırakır" denilerek zaman içindeki
değişikliğe işaret ofunmuşiur. Aynca
Bakara suresi 106. ve Nahil suresi 101.
ayeüerde de neshe (değişikliğe) açıkça
dokunulmuştur. Hz. Muhammed"in
23 yıla yakın pcygambcrlik yaşamı-
nda. koşullardaki değişme dolayısıyla
en az 20 ayetin. halta Osmanlı Şeyh-ül
İslamı İbn KemaPe göre 66 ayeıin na-
sih-mensuh (dcğiştiren ve değiştirilcn)
olduğu görüşü benimscnmektedir.
Peygamberin ölümünden beri geçen
1400 küsur yıl içinde koşullann nc ka-
dar çok ve dcrinden değiştiğı ve top-
lumsal düzenın yeni durumiara u\du-
rulmasının ne kadar zorunlu olduğu
kolaycaanlaşılır.
Din bilginlcri. Peygambcrın yaşamı-
nda değişen ayellerin sadece dünya ış-
leriyle ilgılı olduğu görüşünü ılcri sü-
rerler. Zaten, laiklik kavramı da inanç
ve ibadet konulannı içcrmcz, ancak
dünyasal ışler hakkmda söz konusu
olur. O halde dünya işleny le ilgili olan
nasiara (dinsel dogmalara) bağlı kal-
mak yerine. zaman ve mekan koşul-
lannın gerektirdiği yeni düzenlemelere
ve uygulamalara gidilmesinin İslama
aykın yönü olamaz.
Nitekim, 3. haüfe Hz. Ömer'in bu ko-
nudaki iki uygulaması örnek alınabi-
lir. Bu Halife. Müellefe-i kulup ayetiy-
le (Tevbe 60), savaş ganimetlerine iliş-
kin ayeti (Enfal 8). koşullann değiştiği
gerekçesiyle aynen uygulamamış. de-
ğiştirereku\gulamıştır(2).Ömer"inbu
uygulaması Kuran'ın lafzına aykın
gibi gözükebilirse de. ruh itibariyle
ona uygundur.
Laik hukukta olduğu gıbı. îslam hu-
kukunda dageçerli olan biryorum ku-
ralı vardır. Bir lafzın yorumunda esas
itibariyle hem lafza hem de ruh ve
maksada bakıhr. Ancak bunlar birbi-
nv le çelişirse, ruh ve maksat üstün tu-
tulur. Aynca İslam din bilgınleri. akıl
ve naklin çelişmesı halinde aklın üstün
tutulacağını ve hüküm metnınin akla
uygun biçimde tevili. yorumlanması
yoluna gidileceğini belirtirler.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, laiklik
gerçek din ve vicdan özgürlüğünü >a-
sal güvcnce altına alan bir hoşgörü ve
denge sislemidir. Bu sıstem çağm ko-
şullarından doğan birzorunluluktur.
(I) M Buucaillc-Su.it Vıklınm. Kıl.ıhı MuUddo.
Kur'.ın \c Bılım 371 \d
•2ı Hayrctlın K.ınımjn Ulam HıAukunda
^ -"(»-75
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUINLARI
YILMAZ ŞİPAL
Öğretmen Evleri Aidatı
Yasal mıdır?
•3^r//.'Öğretmene>lerinin amacından uzak kullanılması ne-
deni> le. ben bir öğretmen olarak bu cvkr için zorunlu aidat ödemek
Lstemivorum.
Öğretmen etlerinden bugûn belirli bir kesim \ararlanmaktadır.
Bu konuda yaptığım baş>uruva, "Resmi okullardaki bütün öğ-
rclmenler. öğretmene\i aidatı ödemek /orundadır"' vanıtını aldım.
Ben ve benim gibi bu e>lerden yararlanamavan \e vararlanmak
isieme>enler. bu aidatı ödemek zorunda mı?
NAMT: Sorunuzun yanıtı, Danıstay Beşincı Dairesfnin 15
2IW2giinlü 1992 27csassayılı karannda vcrilmiştır.
"'(...( TC Anayasasfnın 128. maddesinin 2. fikrasi "Memur-
hınn vedığer kamu görcvlilerinin nitelikleri. atanmalan. görev ve
yetkilerı. kanunla düzenlcnır" hükmünu taşımakta olup. gerck
179 sayılı Mılli Eğıtim Bakanlıgı'nın leşkikıt vc Görcvleri
Hakkmda Kanun Hükmünde Kararnamc. gcrckse 3797 sayılı
Milli Eğiıim Bakanlıgı'nın teşkilal ve görev len hakkmda kanun-
dii öğreunencvleri. lokaller vecğıtun merkezı sosyal tesislcrı ıçın
öğretnıenlerdcn aıdat kcMİmesi \olunda bir hüküm yer al-
ma,nıi')
ur.
OğrcinK-netieri lokallcrveeğitım mcrkc/len sosval lesislervo-
nciıiı.-lişınin (...)33. maddesinde"üyeaıdaıı.öğrcinienevi veya
lokalın hulundıığu mahalde görcvlı üyelerden o vcrın yönctim
kurulunca tespit edilip mahallin mülki amırinin onayı ilc kabul
edilen miktar üzerinden ve bütün üyelerden eşit olarak alınır. Eşi
aidat ödeyen personel aidal ödemeyebilir. Eşlerden öğretmen
olandan aidat kesilir. Aidatlar. üyelerin görevli bulunduğu kuru-
mun mutemetlerince aylıklanndan kcsilerck kurumun bulundu-
ğu yerdeki bir devlet bankası şubesine açılmış bulunan hesaba.
toplu'^a maaşın alınmasını takip eden beş gün içerisinde yatınlır.
M'itemetler. banka dekontunu kurum idaresine vakit gecirme-
den ıntikal ettirirler" hükmüneyer verilmiştir.
Belirıilen yasal duruma göre: anayasada açıkça kanunla dü-
zenleneceğı belirtilen konuda yönetmelikle düzenleme yapılarak
anılan yönetmeliğin 33. maddesi ile üyelere aidat ödemeyüküm-
lülüğü getınlmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle. olayda 2577 sayılı İdarı Yargılama Usulü
Kanunu"nun27. maddesinin 2. fıkrasında sayılan koşullar ger-
çckleşmişolduğundanyürütmenindurdurulmasıislcmininkabu-
lüne 15.5.1992 tarihinde oybirliğı ılekararverildi."
Danıştay Beşinci Dairesi'nın yukanya aldığımız karan. öğret-
mcnevlcn için atınan aıdallann yasal dayanağı olmadığı için yü-
riiımenin durdurulması yönündcdır.
Kısaca. Danıştay karannda. öğretmenevleri için zorunlu alı-
nan aıdallann yasal dayanağı olmadığı vurguianmaktadır.
"Isteğe Bağlı Sigortah
Olmak Istiyorum"
Softt: 34 vaşında ve bavanım. 13 >tl 605 sayılı Sosyal Sigor-
talar Kanunu'na göre sigortah olarak primlerimi ödedim.
İşyerimin kapanması nedenivle, işime son verildi. Ben de isteğe
bağlı sigortah olmak istiyorum. Sonılarım:
1) İşten av rıldıktan sonra isteğe balğı sigortah olmak için bir süre
kısıtlaması var mıdır?
2) İsteğe bağlı sigortalılar için kanunda sadece yaşlılık, malullök
>e ölüm sigortaları primi ödeneceği belirtilivor. Bu durumda has-
talık sigortası primi ödenmediğine göre sağlık yardımından yarar-
lanamayacak mıyıın? Eğer vararlanacaksam. yakmlanm da buna
dahiJmİ?
3) Yaşlılık, malullük >e ölüm sigortaları primi, yine % 20'rrin %
9'u mu otacak.
G.G
YANIT: I) 506suyılı Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında iste-
ğe bağlı sigorta olmanın koşullan. yasanın 85. maddesinde bclir-
lenmiştir. Bu bclırlemcde. isteğe bağiı sigortalı olmak için yazılı
başvuru tarihinde. "506 sayılı kanuna göre lescil edilmiş olmak"
yelerlidir. Bu sıgortadan yararlanabilmck için işlen aynldıktan
sonra belirli bir süre içinde başvııru koşulu gctirilmcmiştir.
Sosyal Sigorıalar Kurumu"nun 3.8.1987 tarihli ve I2-]6 ek
sayılı genelgesinde. konuyla ilgili açıklama vapılmıştır. "İsteğe
bağlı sigortaya kabul cdılcccklcrin 506 sayılı kanuna göre tescil
edilmiş olmalan ycıcrlı sayılacak, bunlar için prim ödcmc gün
sa>ısı ve sigortalılık süresi şanlan aranmayacaktır."
2) İsteğe bağlı sigorla ya inızca malullük. yaşlılık vc öliim sigor-
laları için geçcrlidir. Hastalık sigortası islcğc bağlı sigorta kap-
samına alınmamıştır. Bu nedenle. isteğe bağlı sigortalı olanlann
kendılen ve bakmakla yükümlu olduklan kimseler için sağlık
yardımları vcrilmc/.
3) Sosyal Sigortalar Yasası'nda malullük. yaşlılık vc ölüm sı-
gortaları primi. sigortalı kazancının %20"si olarak saplanmı^tır.
Bir ışvcrcne bağlı. /orunlu sigortalılar, bu primin
0
0
9'unu (do-
kuz) işvcrcnlen dc % I l'ini(on bir)ödemcWeyükümlüdür.
Ancak isteğe bağlı sıgortadan yararlananlar. sigortalı ve iş-
veren payı toplamı olan % 20 (yirmi) oranında prim ödemek /o-
rundadır.
Bu nedenle. ödeyeccğiniz prim % 20 oranında olacaklır.
ANKARA/ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Çizgilepi Giderak
Dertnleşiyor...
Şimdi daha rahat uyuyor Adnan Öztrak. Ağır bir felç
olayını yendi, yaşamak için güzel direndi yıllar boyunca.
O dirence saygı duydum her zaman. O direnç sevgiden
kaynaklanıyor bence Öztrak ailesi de sevgiyle yeşeren
bir ağaç gibi; kardeşler, damatlar, gelinler, torunlar ara-
sında sıcak bir diyalog var. Inönü'nün Pembe Köşkü
gibi, bacasından sevgi tütüyor her zaman.
Rahmetli llhan Öztrak'ı anımsıyorum, başkentintarihi-
ni, coğrafyasmı canlandıran söyleşilerimizi. Içişleri Ba-
kanı Faik Öztrak ı oğlumdan değil, babamdan dinledim
galiba. Malkara dan İstanbul'a gelipyükseköğrenim gö-
ren ilk delıkanlı. Mulkiye'ye gidiyor, atlı tramvayla yarış
ediyor Mercan Yokuşu'nda. ittihat ve Terakki'nin gizli
örgütünde üye, Kolağası Ismet (inönü) ile yakın dostlu-
ğu var. Sonra Mustafa Kemal ile tanışıyor. Kurtuluş Sa-
vaşı, Menderes Hattı, Ankara Büyük Millet Meclisi, Yeni-
şehir'de bir ev, bahçesinde küçük kızlar, delikanlılar...
En büyüğü Adnan Öztrak'ı genc bir kaymakam olarak
tanıdım ben de... TRT'nin ilk genel müdürü oldu sonra. O
atama nedeniyle yazdıklarıma gülümsüyorum şimdi.
Önyargılardan arınmak kolay değil! CHP'li bir kişinin
genel müdürlüğüne hayli ters baktık. Partisel bir olay di-
ye yorumladık. Olaylar; eleştiriler, önyargılar doğrultu-
sunda gelişmedı. Adnan Öztrak özerkliği savunan, ödün
vermeyen bir yönetici olarak geçti TRT'nin tarihine. Kimi
olaylar nedeniyle eleştirilere uğrasa da bu niteliğini ko-
rudu. Sağlığını yitirdi, ilkelerini yitirmedi. Kimi olaylarr
gülümseyerek anımsıyorum şimdi. Mittiatpaşa Cad-
desinde Emil Galip Sandalcı'ya rastladım bir gün, konu-
şarak yürüyor.
"Kiminle konuşuyorsun " dedim. "Adnan öztrak ile
kavga ediyorum" diye yanıtladı. Kimbilir neden, sevgili
Emil Galip kavga edeceği konuları kaçırmaz hiç! Sonra
TRT'de ne ilginç gelişmeler oldu, genel müdürlükten de
kimler geldi, kimler geçti değil mi? Vaktiyle TV'nin kuru-
luşunu da lüks bir yatırım olarak yorumladı kimi çevre-
ler. Meclis kürsülerinde, basında az tepki gösterilmedi.
Bu yatırım, TV, eğitim amacıyla kullanılırsa verimli ola-
bilirdi ancak. Aradan kaç yıl geçti, TV hangi düzeye gel-
di! Kitle iletişim aracı olarak görevini yapıyor mu, tartışı-
labilir. TRT'nin yazgısı değişmiyor bence. Değiştirmesi
gerekenler yan çiziyor, vaktiyle yakınanlar bugün yakın-
malara yol açıyor! Geçen hafta bütçe görüşmeleri baş-
larken yapılan konuşmaları izlediniz mi? Kimi politikacı-
lar Meclis'te olduklarını unuttular, bir parti mitinginde
seslenirgibi konuştular...
Keçiboynuzu sever misiniz, ben hiç sevmem. Bir
meyvenin tadını çabuk hissetmekten hoşlanırım. Ekran
sayısı çoğalsa da TV yayınları da keçiboynuzuna benzi-
yor giderek. Arabalar, milyonlar, akla gelmez armağan-
lar; düğmeyi kapayınca ne kalıyor belleğinizde! Oysa
kitle iletişiminde çok önemli bir araç. Halkımızın aydın-
lanmasına, eğlenmesine, kultür birikimine bnemli katkı-
lar yapabilir. Klasik ve çağdaş müzik yayınları, sayısı
çok az olan belli pr.ogramlar örnek buna. Her zaman
vurgularım, hangi açıdan bakarsak bakalım düzeysiz
prograrhları savunmak için halkımızın beğenisini öne
sürmeyi çoktutarsız buluyorum ben. Halkımız beğenmi-
yor, halkımız hoşlanmıyorgerekçesi ucuzsavunma! lyi-
yi, doğruyu, güzeli veriyoruz da halkımız istemiyor mu?
Ote yandan belli kurumların, kuruluşlann görevi halkı-
mızın beğeni düzeyini tırmandırmak değil mi? TRT'nin
ilk yıllarında bu yolda çok olumlu çabalar gösterildi doğ-
rusu. Belli ilkelerden ödün verilmedi. Belli görevlerde
ödün vermenin acı faturalarını toplum ödüyor sonra;
umudu solarak, soluğu kesilerek... Umudumuz da, dü-
şüncesinden, inancından sapmayan kişilerden kaynak-
lanıyor kuşkusuz. Sayılan giderek azalıyor, ama o tür
kişiler de var toplumumuzda. Güçlüklere karşın direni-
yorlar; hastalık, kanser, (elç vızgeliyor, yataklarında
dimdik duruyorlar. Bence mezarlarında da dimdik yata-
caklar.
Adnan öztrak'ın evine başsağlığına gittiğim zaman
yeğeni Yüksel inan'ı da gördüm. öztrak ailesinin üçüncü
kuşağı. CHP'li bakanlardan Şefik inan'm oğlu. Ankara
1
-
da kurulacak hukuk fakültesinde bir göreve çağrılryor.
Üstlenecek mi diye sordum. Yanıtı çok hoş. Kuşaklar
değişiyor, gelenek ve görenek sürüyor kimi ailelerde.
Yüksel Inan ile Hasan Amca'dan söz ettik sonra. Dayısı-
nın en yakın arkadaşı Hasan Esat Işık'tan. Adnan özt-
rak'ın öfümü güzel çağrışımlar yaptı, son günlerde yine
çok düşünüyorum Hasan Bey'i. Parlamentoda Refah
Partili bir üyenin önerisi nedeniyle de anımsadım onu.
Sayın üye Ayasofya nın camiye dönüşmesini istiyor. Bu
tür öneriler zaman zaman yapılır kürsülerde. 12 Eylül'-
den önce Hasan Esat Işık'ın bir tepkisini hiç unutamam.
Ayasofya'nın müzeye dönüşmesini, Atatürk'ün barışçı
ve çağdaş politikasmın simgesi diye niteleyerek güzel
bir ders verdi. Öneriyi yapanlara da, tepkisiz ve sessiz
kalanlara da. Hasan Esat Işık ve Adnan Öztrak ile laiklik
ilkesi üzerine söyleşilerimizde kulağımdaçınlar her za-
man.
Adnan öztrak'ın ölümü belleğimi de, düşüncemi de
aydınlattı yeniden. Yaşadıklarımızı hatırladım, söyleşi-
lerimizi anımsadım, yaşayacaklarımızı düşündüm son-
ra. Yitirdiğimiz kişilerin hayaline gülümsedim hüzünle.
Çizgileri giderek derinleşiyor, boşlukları kolay dolmu-
yor.
BULMACA
6
SOLDAN SAĞA:
1/ Kemal TaMr'in
bir romanı. 2/ Binek
hayvanlanrun sırtuı-
daki oturmalık... Ya-
banıl incir ağacına
ve bu ağaçlarda döl-
lenmeyi sağlayan si-
neğe verilen ad. 3/
Boynuzunun biri kı-
nk hayvan... Altın-
dan sopa gösterilic
4/ Yalıçapkını da
denilen bir kuş. 5/
Bir işi yaptırabilme
gücü... Bazı Arap ül-
kelerinde faaliyet
gösteren sol eğilimli parti. 6/ Derviş
selamı... Şırası alınmış üzüm posa-
sı... Tantal elementinin simgesi. 7/
Verme, odeme.. Kirpik boyası. 8/
Yelkeoli gemilerde gabya çarmıkla-
nnı ana direğe bağlayan kısa çarmık-
lar... Kuran'da bir sure. 9/ Yan tut-
mayan, etki alunda kalmayan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ahmet Hamdi Tanpınar'm Anka-
ra, Erzurum, Konya, Bursa ve lstan-
bul'u konu edinen denemeler kitabı 2/ Aza... Aralıksız yinele-
nen ve artık düşünmeksizin yapılan eylemlerin tümü. 3/ Kuş
kanadının büyük tüyü... Bir çeşit Ingiliz birası. 4/ Faiz... Du-
man lekesi. 5/ Kendini büyük görme. 6/ Bir soru eki... Antıl-
mış, incelmiş. 7/ Birkaç renkli iplikten yapılrruş dokuma.. Bal-
çık. 8/ Bir akvaryum balığı. 9/ Elma, armut, erik gibi meyvelc-
rin kurutulmuşu... Alev.