29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK1992 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Tarikatlar tavizveriyor Kaplan, tarikatlann mevcut sisteme ödün vediğini, İslamda ödün vermenin olmadtğıııı savunuyor. Şeytana maskara oluyor Cemaleddin Kaplan önemli tslami örgütlenmelerden biri olan tarikatlan da eleştiriyor. Tarikatlar konusunda sorduğum soruya şöyle yanıt verdı: "Siy asi sahada olduğtı gibi, tasav>ufi sahada da bizim temel feisefemiz 'Kay nak Kuran, ömek Peygamber'dir.' Bu babda da düsturumuz budur. Bu esasa göre de din bir bütündür; akide ve ibadetiyle, siyaset ve tarikatıy la bir bütündür. Şeriatın dtşııidaki tarikatlan veya şeriata uyma> an tarikat meselelerini kabul etmiyornz. Çünkü tarih seyri içinde bu müesseseye çok temelsiz şey ler kanşmıştir. Hele hele bu mübarek müessese ehliyetsiz ellerde dejenere olmuştur. Ve o kadar çoğalmışlardır ki hersabahtan kalkan 'Ben şey him'demektedir. İlimden behresi olmayan bu cehele İslam'ın ruh ve metnine uyan tekke. zikir ve fıkrini \erirken ağzına gözüne buteştırmışlar ve şey tana maskara olmuşlardır. tstisnaiar az da oisa v ardır. Bu ilimsi/ kişiler tekkderi birer tembelhane haline. müridlerini de birer ciıat kackını haline getirmişlerdir. Bu sahay ı ıslah da bize düşmektedir." Baa tarikatlann mevcut sıyasal sisteme ödün verdiklerini. oysa İslam'da ödün (taviz) vermenin oimadığını savunan Kaplan. bu tarikatlan şöyleeleştirmektedir: "Slz btzim medrese açmamıza, kurs açmamıza müsaade ederseniz, verirseniz biz de sizin atanızın putunu asarız. Bu, zımni ve gjzli bir alışveriştir, tavizdir. Taviz vermediğiniz takdirde Allah siriıJedir." Hareket üyeleri de tarikatlann tavizci olduğunu, kadınlann şeyhin elini öptüklerini - bu şeriata aykındır di> orlar -, şeyhe körü körüne bir itaat olduğunu v e şeyh ne derse mutlaka doğru görüldüğünü anlatmaktadırlar. Burada ilgınç olan nokta. üyelerin birbölümünün hiçbir tarikat toplantısına katılmamış olması ve hatta tarikat hakkında hiçbir şey bilmemesidir. Bilindiği gibi tarikatlarda zikren önemli ritüellerden biridir. Kaplancı topluluktan bir ûye "Bende bir kaset var sana göstereyim, yaptıklan ne; 'Hu Hu' deyip saUanıy oriar, şiş filan sokuyorlar. Bunundinie ne alakası var. Acayip şeyier anlay acağm." Yani grup ü\ elerinin pek çoğu tarikat olarak eleştirdikleri dınsel örgütlenmenin ne olduğunu bilmemekte ve bunu öğrenme ihtiyacı da hissetmemektedir. Çünkü onlar "rejime taviz veriyorlar" o halde fslamı değillerdır. Üyeler düzeyinde başka gruplara yöneltılen eleştiriler Batı Avrupa şartlannda. göçmenler arasında yaşadıklan somut çatışmalar düzeyinde şekillenmekte ve İslami bir çerçevede sunulsa da pek çok kere dinsel bir içerik taşımamaktadır. Said-i Nursi'nin büyük bir din adamı olduğunu savunan Kaplancılar, Nurculan da belirli bir partiyi desteklediklen veoy verdikleri için cleştirmekledir. Kaplan bu gruplann Türkiye'deki siyasal sistem ile iç içe. uzlaşmacı ve tavizkâr olduğunu savunmaktadır. Bır üyeye görc "Nursiler, Said-i Nursi'nin kitabını değiştirerek bastılar... Hoca düzenle uzlaşmazmış. Gördük Diyanet camisinde vaaz ediy or. Bunlar tav iz değil de ne?" "Turk-İslam sentezi" taraftarlannı sentezci, kavmiyetçı ve tavizci olarak değerlendiren Kaplan. hoşgörülü zihniyete sahip olduklan için Vahdetçileri. Ehl-i sünnet kaynaklannı hor gördükleri için İran'a bey'at (bağlıhk yemini) edenleri eleştirmektedir. Üyeler bazı eski üyelerin İran'a bey'at (bağlılık yemini) ettiğini ve onlara İran'ın para yardımında bulunduğunu, hatta bazılannın İran'a giderek orada yerleştıklerinı anlatmıştır. Millı Gorüşçülerden sonra Kaplancılann en çok eleştirdikleri ınsanlar bunlardır. Kaplan'a göre bu cemaatlar; 'batıl'a hizmet ettıklen. para vegayretleri ile batıh ayakta tuttuklan. bilerek veya bilmeyerek M üslümanlar arasında aynlık yaraltıklan için günahkârdırlar. Bu gruplann camilerinde çalışan imamlann arkasında da namaz kılınmaz. Cemaleddin Kaplan bugün Türkiye'de belli bir tabanı olan hemen her topluluğu eleştirmekte ve kcndi savunduğu İslamanlayışının veİslam dev leti kurma stratejisinin tek doğru yol' olduğunu savunmaktadır. Kaplan'a göre doğru ecvaplamıştır: "Haklı olun da say ınız az olsun. Ben söylüyonın bu hareket yüzde y üz doğrudur. Doğru olduğuna inanacağım ki onlara yol göstereyim. mesuliyet alay ım. say ı mühim değil. Bakınız siz haktan y ana olun da hakkın etrafında toplanın da say ınız az olsun. Hazreti Ali ö) le bu>uruyor... Cemaat hakkın clrafında toplanan kişilerdir. sayıları azdır, tefrika batılın etrafında topiananlardır >e sayılarıçoktur" Cemaleddin Kaplana diğer İslami gruplarca yönellilen bir diğer eleştirideMuratBavrak'la olan ılişkısınin niteliğj hakkmdadır. Bilindiği gıbiMuratBa>rak. l2EylülJ980aşken darbesinden önce M HP'nin Genel İdare Kurulu üycsıdir. Asken darbeden sonra gözalüna alınmayan. tutuklanmayan tek üst düzey M H P'li olan Bay rak. daha sonra Alrnanya'ya gıtmiş vc illica elmiştir. Bayrak'ın MİT, Cl A gibi gizlı haber alma örgütleri ile yakın ilişkı ıçınde olduğu söylenmektedır. Mural Bayrak'Ia daha Millı Görüştcçahşırken tanıştığınısöyleyen Kaplan şöyledemektedir: " Erbakan hoca (...) ye telefon etmiş yahut haber etmiş y ahut gelirken söylemişti. Bonn'da bir Murat Bayrak >ar, adresini telefonunu vermiş onunla görüşebilirsin, tanışabilirsin demişti. (...) Bey de aradı buldu. Göriiştüier merkeze davet etti. Milü Görüş zamanında iken, geldi merkeze orada tanıştık. Gider gelirdi. Biz ayrıldık. O sırada Milli Görüş'tey ken bizim bir de iltica meselemiz vardı. Kcndisinin de başından iltica gectiği için fikir soruldu. Fikir soran da daha çok şey (...)»ar > a bizden ayrıldı sonradan. Onun KARA KIMIN SESİ? Diyanet tşleri Başkanlığ Diyanet İşleri Başkanlığı'nı \e bu kurumda ;alışan din adamlannı da Türkiye'deki "Kemaltst, laik" rejime hizmet etmekle ve dolayısı ile gerçek fslam'ı anlatmamakla" suçlayan Kaplan şöyle demektedır "Siz bize para verirseniz, maaş verirseniz ey İslami olmay an çevre sizin istediğiniz gibi olunız. Bazı ayetleri okur bazılannı ok<unay ız." Diyanet İşleri Başkanhğı'na ait Kuran ıcurstannda Atatürk'ün resminin bulunduğu helirtilmektevebu uygulamanın İslam'a avkın ilduğu savunulmaktadır. olanı göstermek Müslümanlann görevi ve imanın gereğidir. Yanhş olaru görüp ses çıkarmamak vebal altında kalmak. öteki dünyada bundan sorumlu tutulmaktır. Bu nedenle de kendinin diğer gruplan eleştirdiğini \ e kendisinın de yanhşı varsa eleştirilmesi gerektığini söylemekte herkesi kendi hareketi içinde birlıkte çalışmaya davet etmektedir. Kaplan'a yöneltilen eleştiriler... Cemaleddin Hoca'nın diğer İslam temelli örgüllenmelere yönelttiği eleştirilere karşı. çeşitli İslamcı gazetecilerce Kaplan'a sorulan sorular aynı zamanda Kaplan'a yöneltilen eleştirileri içermektedir. Bu çercevede sorulan sorulardan biri Türkiye'de temelı olmayan bir hareketin ne kadar başanlı olacağına ilişkindir. Kaplan bu soruyu şöyle Şeriata uymayan tarikat meselesini kabul ettniyoruz. (...)Bu mübarek muessese ehliyetsiz ellerde dejenere olmuştur. Ve o kadar çoğalmışlardır ki sokaktan kalkan 'Ben şeyhim* demektedir. (...) Bu ilimsiz kişiler tekkeleri birer tembelhane haline, müridlerini de birer cihad kaçkını haline getirmektedir. gösterdiği avukata gittik orada muamele başladı. Böy le başladı. Ara sıra gider gelir. Buray a da gelîyor. Geçende gelmiş yine, merkeze de ara sıra gelir. Geliy or diye bizim bununla gizti bir münasebetimiz v ar, katiy en bu söylenemez. Kuran'ıazimüşan buradadır. Hem vallahi hem billahi onun fıkirlerini tasvip etmiyoruz zaten ve son zamanlarda da hiç.. bize sitem ediyor zaten. Gclmiyorsunt'z, gitmiyorsunuz bir çorbamı içmiyorsunuz diye sitem ediyor. Mesele budur. Bunu indirdi kaldırdılar, indirdi kaldırdılar bunun böy le itham ettikleri gibi bir. y önü y öresi yokrur ve kendim de bunun üzerinde durdum. Acaba söy ledikleri gibi midir bu adam? Böy le bir ipucu da tespit edemedim. İslamın bir hükmü var biz zahire göre hükmederiz. Gördügümüz zaman, geldiği zaman merhaba deriz." Uyclerden bın Hoca'nın Murat Bayrak'ı tanıdığını v e bır üyenın de bır süre onun yanında çalıştığmı anlatmıştır. Üyeler için bu konu temel bir tartışma konusudeğildir. Cemaleddin Kaplan'ın vegrubunungerek söylcmi, gerekseörgütlenme biçimi İran İslam Dcvrimi'nde Humeyni'nin önderliğindeki gruba çok benzerdir. Kaplan'ın yayımladığt İslam Anayasası ile İran İslam Cumhuriyeti Anayasası arasmdaki büyük bcnzcrlik hatta aynılık daha önce LJğur Mumcu'nunkitabındaaynntılıbirbiçimde gösterilmiştir. Hareket üyelerinin evlerinde İran'da Türkçe olarak yayımlanan "İslam ÇağrBi" isimli dergi bulunmakta ve İmam Humeyni'nin Türkçe'ye çcvrilerek "İran İslam Cumhuriyeti Propaganda Merkezi" tarafından basılan kitaplan bulunmakladır. Kaplana birüye İran'dan kendisine hâlâ "İslam Çağnsı" dergisinin yanı sıra pek çok kitabın gönderildiğini belirtmiş ve şöyle demişti r: "Bu İran'ın İslama Çağn dergisi. Okurduk ama artık bu dergiyi okumamız y asaklandı." Bır başka üye de Humeyni'nin bir kitabından geçıci nıkâh bölümünü okumuş ve "Bak şimdi. sen söyle böyle şeyierolur mu? Biz de bunlar yoktur. Tabii onlar Şii. Bu fuhuş demek değil miT' Üyelerden bin İran'dan bır heyetın görüşmek üzere Kaplan'a geldığini, büyük miktarda para da vaat ettiklerini ama Hoca'nın "Bunlar şimdi yardım edip sonra mezhebinizi değisririn" diye baskı yapacaklan gerekçesı ile bunu reddettığini anlatmıştır. İslam Devnmi'nden sonra İran. devrimi diğer Müslüman ülkelere ihraçetmek üzere girişimlerde bulunmuş ve bu doğrultuda çeşitli Islamı gruplarla ilişkıyegeçmiştir. Baa İslama gruplar ise doğrudan Iran ile ılişki içinde olmasalar da devrimin çekırn alanına girmişlerdir. Çünkü ilk kez İran'daki 'devrim' islami bir devrimin olabilirliğinı göstermiştir. Ama tarihsel kökleri olan Şii-Sünni aynrru kısa bır süre sonra İran'ın Şii olması nedeniyle yeniden su yüzüne çıkmış ve İran'daki devrimin mezhebi boyutu vurgulanmaya başlanmıştır. İran ise dünya genelinde İslam hareketlerini desteklerken Şii-Sünni aynmı yapmamış, ama geleneksel İslami hareketlerle değil de radikal. yürürlükteki siyasal sistemleri reddeden, İslami bir topluluklar ve devlet kurmayı hedefleyen hareketlerle ilişkiye geçmiştir. Bu çercevede sadece Şia geleneğinden gelen dinsel hareketlerin radikal olduğunu öne. sürmek mümkün değildir. Sünni radikal İslami hareketler de özellikle Pakistan, Mısır ve Suriye'de, XX. >^zyılda gelişmiştir. Mısır'da ve Suriye'de Müslüman Kardeşler'den aynlan radikal gruplar buna iyi birer örnektir. Mavdudi'nın ve Seyyid Kutb'un, Feti Yeken'in kitaplan bu radikal gruplar ia'n bir türel kitabı halini almıştır. Kaplan grubundan konuştuğumuz üyeler de özellikle Seyyid Kutb'un önemini vurgulamışlar ve Türkiye'deki bazı tarikatlann Kuran kurslannın İslami açıdan çok iyi olduğunu ama öğrencilerine Seyyid Kutb'u okumayı yasakladıklannı, bu nedenle de, İslami devlet fikrini yeterince savunamadıklannı anlatmışlardır. SÜRECEK ADOtİRK'ÜN Y^ZDIĞI YUKTTAŞLIK BİLGİLERİ Yayma hazırlayan Nuran Tezcan 20.000 lira (KDV içinde) Çagdaş Yaytntan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğtu-htanbul ödemeli gönderilmez. VAKFIKEBİR KADASTRO HÂKİMLtGt'NDEN Esas No. 1990/34 Davacı Vakfıkebir ilçesi Körez mahallesinden thsan Bayraktar'ın davalı Mehmet Topal aleyhine açmış olduğu kadastro tespiüne itiraz davası ile davalı adına tespiti yapılan 197 ada, 10 no.lu parselin tespi- tinin iptali ile kendi adına tespitinin yapılmasını istemiş, yapılan tum aramalara rağmen davalı Mehmet Topal'ın kim olduğu ve açık adresi tespit edilememiş olduğundan adına ılanen tebligat yapılmasına ka- rar verilmiş olmakla; Adresi tespit edilemeyen davalı Körez mahallesinden Hasan oğlu Mehmet Topal'ın duruşmanın bırakıldığı 3.2.1993 tarihinde saat 9.00"da mahkemede hazır bulunması veya kendisıai bir vekille temsil ettır- mesi, aksi takdirde yargılamanın yokluğunda yapılacağı ve toplana- cak olan delillere göre karar verileceği hususu, 21.5.1990 tarihli dava dilekçesinin tebliğı yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. POLTTIKAVEOTESI MEHMED KEMAL Amerikan Barlapı... Büyükşehir Beledıye Başkanı Murat Karayalçın, söz Ankaralı olmaktan açılınca şöyle diyor: "Altj yedi yaşlarındayken Karadeniz'den geldim. O gün bugündür Ankara'dayım, Ankaralıyım. Dostlarım, arkadaşlarım, anılarım Ankara'da. Ankaralı olmaktan gururduyuyorum ' Ankaralı kaldı mı? Ne diyor Namık Kemal: "Cihangirane bir devlet çıkar- dık bir aşiretten.." Bugün biz de, bir zamanlann 30-40 binlik kasabasından birkaç milyonluk bir başkent çıkar- mışız. Bu kalabalığın içinde Ankaralı arıyoruz. Bilmem bulabilir miyiz? Bulsak da bir çuval pirinç tanesi içinde bir iki fasulye tanesidir. Birkaç yıl önceydi, bir pazar sabahı efkârlandım, Bul- var Palas'tan çıktım; şu doğduğum büyüdüğüm kenti dolaşayım dedim. Bir taksiye atladım, şoföre: "Nerelisin?" diye sordum. "Balgatlıyız." Hoppala!.. Ben bir Ankaralı ararken Balgatlı bir köylü çıkıyordu karşıma. Balgat, vaktiyle kente 5-6 km. uzaklıkta bir köy- dü. Şimdi kentin içinde yitip gitmesi gerekirdi. Liselerde okunan askerlik derslerinde kamp yapma vardı, biz Bal- gat ta kamp yapardık. Şimdi orada kocaman bir Dışişleri Bakanlığı var. Bir Ankaralı için Ankara üstüne çok şeyier yazılabilir. Murat Karayalçın kente saygısından olacak, daha bele- diye başkanı değil, Batıkent'te sorumlu iken Bulvar Pa- las söyleşilerini icat etmiştı. Ankara'yı bilenler, geçmiş günlerini yaşayanlar gelip orada söyleşiyorlardı. Ben de konuşanlardan olmuştum. Elimde, Önder Şenyapılı'nın "Ankaralama" adlı kitabı var. Sanırım belediye bastırmış. Orada bir Başkent Bar- ları' bölümü var, değineceğim. Amerikan barların, önce turistikyerlerekonuk olduğu, sonra kentin yüksek gelirli kimselerinin oturduğu yerle- re uzandığı yazılıyor. Bu gözlem hem doğru hem yanlış. Bizim gençliğimizde tezgâhta, dayanarak içilen yerlere bar denirdi. Nereden, nasıl gelmişse, Ankara'da bu ge- lenek vardı. Birkaçını sayayım: Başta Karpiçin barı. Lokantaya girmeden önce, solda bir salon, bu salonun çok genış bir amerikan barı vardı. Sonra Çankırıkapj'da Topal Mesut'un Yeşil Fıçı'daki barı... Tezgâhtı; Mesutar- dında otururdu, meraklıları dizilirler, tek tekin tadını çı- karırlardı. Posta Caddesi'nde Yeni Hayat'ın barı... Buraya Kür- dün Yeri, Acemin Yeri de denirdi. Mehmet adında bir Azeri işletirdi. Buranın başmüşterisi elçiliklerin şoförle- riydi. Patronlarını kente indirdiklerinde gelir, bu barda birkaç tek atar, soluklanırlardı. Kavaklıdere ve Çiftlik Şarapları da kentin kimi bölge- lerinde ayakta içmek için barlar yaptırmıştı. Bundan amaç, şarap sürümünü arttırmaktı. Bir^tane, Karpiç'in karşısındaki yangın yerine yapılan dükkânda vardı. Milli Epitim Bakanlığı yangınından sonra bu alana yeni dük- kanlar yapılmıştı. Bır bar da Zincirli Cami ardında, Imren Sokağı'nda... Şair llhan Berk'le burada kelle kebap yemiş, şarap iç- miştik. llhan bunu her zaman anımsar da yerini bir türlü çıkaramaz. Bu barın bir gediklisi de ressam Sururi Tay- larfdı. Şarap içilen barlardan biri de Samanpazan'nda (yıkılan) Esenpark'taydı. Bu barda Ahmet Muhip Dıra- nas'lacok içtigimiz olmuştur. Bar denir mi bilmem, ayakta içilen, birkaç tezgâhlı bir içki yeri de Sakarya Caddesi'nin başında vardı. Cahrt Sıtkı gelip geçerken iki tek atardı. Şair Ahmet Necdet son kitabında "Ben Inegöllüyüm" diye övünür. Ne yapalım yani, biz de Ankaralıyız! BULMACA SOLDAN SACA: 1/ Yaşar Kenuü'in "Yağmurcuk Kuşu", "Kale Kapısı" ve "Karun Sesi" adlı yapıtlanndan oluşan roman üçlüsü. 2/ Bir çeşit tngiliz bira- sı... Hizmet. 3/ Bir mağazanın yalnız bir tür eşya saulan bölü- mü... GözJeri gör- meyen. 4/ Satrançta bir taş... Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından isteni- lcn durumu... llen- 1 2 3 me. 5/ Kunduracılarm delik açmak- ta kullandıklan çelik tığ... Doğal ve tarihsel özelliklerinden dolayı koru- ma altına alınan alan. 6/ Olup bite- nin ruhlar âleminin gizli güçlerince yöneltildiğine inanan ilkel dinsel gö- rüş. 7/ Pembe, san, yeşil ve mavi tür- leri olan değerli bir taş... Bir nota. 8/ AnJama yeteneği... Kısa kepenek. 9/ Eskiden Balıkesir yöresine verilen ad... Akü. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Nâbizâde N&am'ın, Türk edebiyatında köyü konu alan ilk yapıtlardan biri olan uzun öyküsü. 2/ Mesaj... Sıkınu venne, üzme, 3/ Şarap... Dokunca. 4/ Bestelenmiş her tür şiire Batı'da verilen ad... Torun sahibi kadın. 5/ Giresun'un bir ilçesi. 6/ Ba- kınn simgesi... Temeli taklide dayanan sozsüz oyun... Bir bağ- laç. 7/ Üstü kapalı olarak anlatma... Izmir'in bir ilçesi. 8/ Aynı erkekle evli olan kadınlann birbirine göre adı... Asya'nın tropi- kal bölgelerinde yaşayan hörgüçlü bir sığır türü. 9/ Içyağı... No- tada durak işareti. Basın: 52109 T.C İSTANBUL 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 991/15048 Kambiyo senetleri (çek, poliçe ve emre muharrer senet) üzerinde haciz yolu ile yapılacak takip taleplerinde ödeme emri Ilanen tebliğ olunur. 1- Alacaklı ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ikametgâhı: Bilge Gül- soy vekili Av. Erdal Yenal, Bakırköy Cevızlik Hallar Hüseyin Sk. Emek lş Hanı Kat: 2, Oda: 13 Istanbul 2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı ve ikamet- gâhı: 1) Zülkurneyin Açıkgoz, Cagaloğlu Cemal Nadir Sok. No: 17/63 Istanbul, 2) Huseyin Zeyrek, adresi raeçhul, 3) Onurlar Inşaat San. ve Tic. Limited Şirketi, Unkapanı Ünlü iş Merkezi B Blok D: 80 ts- tanbul. 3) Alacağın Türk parasıyle tutarı, faiz miktarı ve işlemeye basladı- ğı gun: Çeke mustenit 35.000.000^ TL. alacağın Merkez Bankası re- eskont faizi (ibrazda) lakip giderleri vekillik ücreli ile tahsili. 4- Senet ve tarihi: 30.12.1991 lst. keşide yerlı 35.OOO.0OOr TL. tutt- nnda Tütunbank Bayrampaşa Şubesi'nin 36129 çek 62003763 hesap numaralı arkası bankaya yazdınlmış çek. Yukarıda yazıh borç ve masrafları işbu ödeme emrinin tebliği tari- hinden itibaren 15 gün içinde ödemeniz, takip dayanağı senet kambi- yo senedi niteliğine haiz değilse keza takip dayanağı senet altındaki imza size ait olmadığı ıddiasında iseniz (5) gün içinde açıkça bir di- lekçe ile Tetkik Mercii Hâkımliği'ne bildirmeniz, aksi takdirde kam- biyo senedindeki imzanın sizden sadır olmuş sayılacagı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz senede dayanan takip konusu alacağın ^olffu ora- nında para cezasına mahkûm edilecegimz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğradıgı hakkında veya yetki itirazınız varsa bunu scbepleri ile birlikte (5) gün içinde Tetkik Mercii Hâkimhğı'ne bir dilekçe ile bildirerek tetkik mer- ciınden itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağınız, itiraz edilmedığı ve borç ödenmedi- ğı takdirde 10 gün içinde 74. madde gereğince mal beyanında buiun- maruz, bulunmazsanız hapis ile tazyik otunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapis ile ceza- landınlacağınız ihtar olunur. Bann: 13888
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle