29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
rSAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK1992 CUMA 12 DIZIYAZI -6- K aplan grubuna görcTürkiye İslami bırdevlet değildir. Mustafa Kemalputtur. Türki\e'nın bu duruma gelmesinden Mustafa Kcmal ve onun laiklik politikası sorumludur. komünizm gibi Türkiye'deki siyasal rejim de yıkılacaktır. Kaplan diyor ki: "Siz Mustafa Kemal putunu yıkmadıkça. onu gönüllerden silmedikçe hem vallahi hem billahi bir nokta> a > aramazsınız. Oradan başla> acaksını/. Tağutu(putu) inkâr etineden iman edemezsiniz, iman ettiremezsiniz. Bir kalpte hem tağut sevgisi, tağuta iman. bem allaha iman olmaz." Kaplan grubunda yoğun bir biçimde Atatürk düşmanlığı vardır: Mustafa Kemal. Türkiye'de bir İslam devletinin kurulmasında aşılması gereken en önemli engeldir; hem demokrasiyi hem de laikliği sembolize etmektedir. Ayrıca Musiafa Kemal bugünküTürkiye"ninmimarı. temel laşı olarak görülmektedir. Bu nedenle Türkiye'de var olan siyasal sisteminyıkılması icin hedef alınması gereken kışi Atatürk"tür. Kara Ses'in örgüt yapısında camiler Avrupa"dakı Türk camileri Türkiye'deki camilerden oldukça değişiktir. Avrupa'ya işçi olarak giden göçmenler buralarda özellikle cuma ve bayram günlerinde: doğum. evlenme ve ölüm olaylannda İslami birörgüılenmenin bulunmayışının rahatsızlığını çekmişlerdir. Özellikle ailelerin birleşmesi yolu ile mevcut nüfusun artması bu ihtiyacı daha da belirgin halegetirmiştir. Başlangıçta evlcrde ibadet ediliyordu. Bu. özellikle bayram günlerinde yapılan toplu ibadeii veölüm olavlannda gerckli olan İslami ihliyaçlan karşılayamaz niteliktedir.Tabiibuna önemli bir öğeolarak imam y okluğu da eklenmelidir. Budurumda Avrupa'da yaşayan Türklerkendi aralannda pek dcdüzenli olmayan. zaman zamançeşitli nedenlerle kesintiye.uğrayan KARA İMİ JKar KİMİN SESİ? ıra Ses: Siz Mustafa Kemal putunu yıkmadıkça, onu gönüllerden silmedikçe hem vallahi hem billahi bir noktaya varamazsınız. Ordan başlayacaksınız. 'Tağut'u (putu) inkâr etmeden iman edemezsiniz, iman ettiremezsiniz. ıplan, örgütünü anlatıyor: Bölgelerimiz var. Merkez bölgelere aynlmıştır. Avrupa çapında bölgeler vardır. Bölgeler de cemaatlere aynlmıştır. İdari yönden. Tatbikat yönünde emir vardır, şûra vardır, cemaat vardır. Şûra, emir ile cemaat arasında bir köprüdür. Şûranın karan emiri bağlamaz. Hakimiyet.kayrtsız sartsız Allah'ındır Nr 45 Yıl 3 Fîatı: 1,50 DM G 8485 D 9-23 R. Evvel 1408 1 November 1987 Postvertriebstück Gebühr bezahlt. Adres: Neusserstr 95 D 5000 Köln 1 T^Hicri 1408'e azim ve ümitle girilirken, Çankaya Onbaşısı (K. Evren) başkanhğındaki zalimler kınandı. Müslümanlar, müşriklerin Dar'unNedvelerin- de toplanmakyerine, muhakkak Allah 'ın emret- tiği cemaatin gerçekleştirdiği topluluklar halin- de bulunmalıdırlar. KEMALIZMI MUTLAKA YIKACAĞIZ!Başından beri İngilizJerin emrinde olan sadık uşak M. Kemal, Ankara'da adeta ] "Diyanet İşleri Başkanlığı, olaylara müslümanca bir yorum getirmek yeri- Almanva'da yayınlanan TeMiğ dergjsinde Atatürk alevhtarı yayın. En büyükdüşman Atatürkörgütlenmeleregitmişlerveeski. kullanılmayan hangarlan.evleri kiralamışlar, buralarda dını ibadetlerini yine kendi olanaklan ile yerine getirmişlerdır. Türkiye'den Avrupanın çeşitli ülkelerine göç eden insanlann bu durumlannı ilk fark eden ve ilk örgütlü girişimleri gerçekleştirerek ihtiyaçlan karşılayanlar larikatlar olmuştur. Daha sonra diğer İslami gruplar ve Diyanet İşleri Başkanlığı bu aianda yerini almışttr. Bugün hâlâ camıienn (daha doğrusu mescidlerin) birkaç istisna dışında hemen hemen hepsı kiralanan ya da satın alınan dairelerde, kullanılmayan eski fabrika binalannda. kullanılmayan ki!iselerde(satınalınarakcamiye dönüştürülmektedir) ctkinlik göstermektedir. Cami, alışveriş yeri Hemen hemen hercaminin bir bakkalı vardır. Buralarda Türkiye'den getirtilen çeşitli yiyecek maddeleri ve Avrupa'da İslami kurallara uygun olarak kesimi yapılanetlersatılmaktadır. Cami cemaati bakkallardan alışveriş yapmaktadır. Bu bakkallann göçmenler açısından önemli bir işlevi de veresiye alışveriş yapabilecekleri yerler olmasıdır. Bir başka deyişle, caminin sürekli cemaati bu üyelıği referans olarak kullanarak ileride ödemek üzere acil ihtiyaçlannı karşılayabilecekleri alışveriş mekânlan olarak da bucami bakkallannıyeğlemektedirler. Camilerde cemaatin çay. kahve içebilecekleri. oturup konuşabilecekleri mekânlarda vardır. Bu mekânlarda. göçmen sorunlanndan işsizliğe, kiralanabilir boş e%lerden satılık mallara. Türkiye'deyaşananpolitikdeğişirnlerden çeşitli kişisel çekişmelere kadar hemen her konuda konuşulup tartışılmakta ve bilgi değişimi yapılmakladır. Camiler, Türkiye'den farklı olarak, belirli İslamcı gruplar için evlilik törenlerinin de yapıldığı mekânlardır. Türkiye'den göçenlerin bir bölümü. kiraladıklan salonlarda kendı âdet ve geleneklerine uygun olarak düğünler yaparken birbaşka bölümüdecamilerdedüğün yapmaktadır. İslami bir içimdeyapılan bu düğünlerde, doğal olarak müzik kullanılmamakta. kadın veerkeklerayrı laraflarda oturmaktadır. Avrupa'da göçmenler tarafmdan kurulan hemen her caminin bir Kuran kursu vardır. bu UMMET-IMUHAMMED Haldmiyet, Kayıtsız ve Şartsız Allah'ındır F8222D Mail992 1 ZUkade 1412 Jahr 4 Numnjer 60 Adrcue PoMEadl 10 30 36,4000 DuMrldori Hilafet Meyzuunda HAKKISAHİBİNE İADE Kemalist idare Ümmet-i Muhammed'i temsil edemez. Çünkü ümmet temsilcileri; ümmet düşmanı olamaz, şeriat düşmanı olamaz; şeriat düşmanının mezarına gidip saygı duruşu yapamaz!.. Binaenaleyh; bunların idareden çekilmelerini, hakkı sahibine teslim etmelerini kendilerine bildiriyor, milletimize duyuruyor ve bütün bir dünyaya ilan ediyoruz... Cemalettin Kaplan yanlısı Ümmet-i Muhammed dergisi... olarak görülcbilır. haslılann. C ezayirlilerin ya da Türkiye'den gelenlenn kurduğu camilerden ve bunlann içinde de •Süleymancf lann. milli görüşün. diyanetin camiierinden vs. bahscdilmektcdir. Bugün Avrupa'nın çeşitli ülkelerindeyaşayanMüslümanlann.yaşanılan ülkcdüzeyinde. tümünü kapsayan örgüılenmeler çok zayıftır. Ortaya çıkan bu tür örgütlcnmclerdaha çok yaşanılan ülke tarafından(Belçikagibi)yaratılmaya çalışılmaktadır. Bölünmcdc farklı ülkelerden gclcn göçmenlerin hâlâ gcldikleri ülkelerilesıkı sosyo-politik ilişkiler içinde olmalan ve kendilerini Avrupa'da kalıcı bir unsur olarak görmemcleri önemli rol oynamıştır. Türkiye'den göç eden ve Avrupa'da İslami bir hareket içinde yeralan bazı kişilerartık Avrupa'da kalıcı olduklannı ve Müslüman kimlikleriyleyaşadıklan toplum içinde eşitstatü veyeredinmek isıediklerini belirtmektedirler. Küçük birgrup tarafından sav unulan bu tutum, ileride içinde bulunulan topluma "entep«" olmuş(asimileolmuşdeğil), Avrupalıbir Müslüman kategorisinin yaratılmasına yol açabilir. Bu temelde bakıldığında Avrupa'da yaşayan göçmenler için camiler Türkiye'deki camilerden daha geniş bir anlam içermekte ve farklı fonksiyonlar görmektedir. Kara Ses'in merkez ve bölge örgütlenmesi kurslarda kız veerkek çocuklanna Kuran ve çeşitli dini bilgileröğretilmektedir. Bu kurslarda öğretilen dini bilgilerin içeriği ve biçimi farklı İslami gruplaragöredeğişmektedir. Türkiyeden Avrupaya göç eden ve buralarda yaşayan insanlann dini ihtiyaçlannı karşılamak üzere k urulan camiler ve bu temelde gelişen İslami örgütlenmelerin büyük çoğunluğunda cami imamlannın geçimi. cemaatler tarafından karşılanmaktadır. Bucemaatlerin biriç örgütlenmeyegiderek kendi görüşleri doğrultusunda Türkiye'den ımam getirmeleri veya buralarda yaşayan kimseleri camilerinde imam olarak çaİıştırmalan mümkündür. CamiJerin bölünmüşlüğti Avrupa'da yaşayan önemli bir Müslüman nüfus olmasına karşın camiler gelinen ülke bazında bölünmekte ve hatta aynı ülkeden gelen insanlar içinde etnik ya da dini görüş temelinde farklılaşmakta veaynşmaktadır. Bu yapı. göçmenlerin geldikleri ülkelerdeki bölünmelerincamilerdüzeyindeyansıması Avrupa'da camiler bazında örgütlenen İslami Cemaatler veCemiyetlerBırliği'ninmerkezi Kölndür. "Yazarlarla Sohbet" isimli kasedinde bu hareketi tanıtan Cemaleddin Kaplan, hareketin örgütlenme yapısı hakkında şunlan söylemektedir "Bölgelerimiz var bizim. Merkez bölgelere aynlmıştır. Avrupa çapında bölgeler \ardır. Bölgeler de cemaatlere aynlmıştır. İdari yönden şe> bu. Tatbikat vönünden emir vardır, şûra \ ardır, cemaat vardır... Şûra, emir ile cemaat arasında bir köprüdür... Şûranın karan emiri bağlamaz. Bunu da bilin. İtirazlarınızı bekkveceğiz. Kaynağı ile bareber." Sürecek jANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Süper Emeklilik Yasası ve yıl kav ranu Soru: Bir okunınuza verdiğiniz cevapta, 3395 sayılı yasanın Ek 2. maddesine göre 10 Temmuz 1992 tarihinden son- ra yaşlılık avlıklarının farklı olacagını ve "tam yıl" esası uygulanacagını belirtiyorsunuz. Gerekli evraklan lamamlayarak SSK'ya yaşlıhk ay- lıgı için müracaat etmiş bulunuyorum. Gerekli bilgileri iletiyorum: Sigorta başlangıcım: 1.11.1959 Prim ödtme gun sayısı: 10.524 Prime esas ücretlerirn: 1 Ocak-31 Aralık 1987: 3.227.708 1 Ocak-31 Aralık 1988: 6.462.710 1 Ocak-31 Aralık 1989: 9.888.014 1 Ocak-31 Aralık 1990: 20.800.051 1 Ocak-31 Arahk 1991: 31.564.980 1 Ocak-31 Arahk 1992: 29.526.060 Bu tabloya göre I Eylül 1992 tarihinden itibaren emeklilik göstergem ve maaşım kaç lira olacaktır? YANIT: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın "Maluilük Ay- lığının Hesaplanması"na ilişkin 55. maddesinde, "b) Malui- lük aylığının hesabına esas alınacak gösterge, sigortalının işten aynldığı tarihten önceki maluilük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutu- lan kazanç tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç ahnarak tespıt edilir" denilerek maluilük aylığı için öngoru- len hesaplama kuralının, yaşlılık aylığı için de geçerli olduğu açık olarak belirtilmektedir. Yine aynı yasanın "Yaşlılık Aylığının Hesaplanması"na iliş- kin 61. maddesinde, "B) Yaşlılık aylığının hesabına esas alı- nacak gösterge, sigortalının işten aynldığı tarihten önceki Maluilük, Yaşlılık ve ölüm Sigortalan primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlanna göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tespit edilir" denilerek, maluilük ayhgı için öngörülen hesaplama ku- ralının, yaşlılık aylığı için de geçerli olduğu açık olarak belir- tilmektedir. Yine aynı yasanın "ölüm Sigortasından Bağlanacak Aylı- ğın Hesaplanması"na ilişkin 67. maddesinde de aynı kuralın uygulanacağı tartışmasızdır. "Hak sahiplerinin aylığının hesabına esas alınacak ayhğm göstergesi, sigortalının öldüğü tarihten önceki maluilük, yaş- lılık ve ölüm sigortalan primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlanna göre bulunacak or- talama yıllık kazanç, prim ödediği takvim yılları esas alınmak suretiyle hesaplanır" denilmekte ve gerek maluilük, gerek yaş- lılık ve gerekse dul ve yetim ayhklannın aynı kurala göre (son 5 takvim yılı ortalaması) hesaplanacağı tartışmasız bir biçim- de anlaşılmaktadır. Takvim yılının hangi zaman süresini kapsadığı, Sosyal Si- gortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 31.10.1977 tarih, Dos- ya: 034-533, Evrak: 908346 sayılı umumi yazısında, Yargıtay Birinci Başkanhğı'nın, 7.7.1977 tarihli, 2706/5287 sayılı ka- rarına göre işlem yapılacağı açıklanmaktadır. Yargıtay Birinci Başkanhğı'nın bu kararında da "(...) 506 sayılı yasanın uygulanması ile ilgili olarak iş mahkemelerince verilen hüküm ve kararları temyizen inceleme görevini üstlen- miş bulunan Onuncu Hukuk Dairesi'nin görüşü ise 61. mad- denin uygulanmasında takvim yılı deyiminin 1 ocak - 31 araJık tarihleri arasını kapsayan zaman şeridi olduğu, sigortalının işin- den aynldığı yıl kesirlerinin aylığın hesabında dikkate alınma- yacağı doğrultusundadır. Onuncu Hukuk Dairesi kurulduğundan beri şaşmaz bir devamlıhk içinde bu görüş iç- tihadını surdürmektedir. (..)" Yargıtay Birinci Başkanlığı'nın bu karan uyannca, Sosyal Sigortalar Yasası'ndaki "takvim yılı" deyiminin 1 ocak - 31 aralık arasındaki zaman sürecini kapsadığı tartışmasızdır. 3395 sayüı yasa ile, Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında ça- lışmasım sürdüren, gerek aktif sigortalılar, gerekse emekli ol- muş ve aktif sigortalılık niteliğini yitirip, pasif sigortalı konumuna geçmiş olan sigortalılar arasındaki tüm dengeler bo- zulmuş ve aynı koşullarda çalışmış emekliler gruplara aynl- mış, emekli ayhkları arasında uçurumlar oluşmuştur. Süper Emeklilik Yasası olarak tanımlanan, 3395 sayılı yasa yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 1987'den bu yana sürekli eleşti- rilmiş ve getirdiği haksızlıkların yanı sıra, kavram kargaşala- rına da neden olmuştur. Bu kavram kargaşalanndan biri de ek madde 2'de belirgin bir biçimde yer almıştır. Ek 2. maddedeki anlatımda "takvim yılı"nın terk edildiği anlaşılmaktadır. Maddede şöyle denilmektedir: "Emekliliğine 5 yıldan fazla süre bulunanlardan üst göster- ge tablosuna göre malullük ve yaşlılık aylıklan ile bunJann hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylığının hesabına esas alınacak gösterge, bu kanunun yürürlük tarihinden sonra malullük, yaş- lılık ve öhı sigortalan primi ödenmiş hizmet sürelerinin orta- lamasına göre tespit edilir." Bu anlatıma göre, kişisel görüşümüz, 9 Temmuz 1992'den sonra bağlanacak yaşlılık aylıklarının, 9 Temmuz 1987 ile 9 Temmuz 1992 arasında geçen 5 yılın sigorta primine esas ka- zanç ortalamasına göre hesaplanmasıdır. Ancak, geçerli uygulamada, I Ocak 1987 ile 31 Aralık 1991 arasında geçen 5 yıllık kazanç ortalamanız olan, 14 milyon 388 bin 692 lira kazanç, "özel Sektörden Emekli Olanlar için 1992 Yılı Üst Gösterge Tablosu"nda 2. derecede 4. kademede yer almaktadır. Bu derece ve kademenin göstergesi de 5.850'dir. Bu derece ve kademeden 5.000 güne karşılık, °7o51.6 üze- rinden aylık bağlanmaktadır. 5.000 günden fazia 5.524 gün ise yaşlılık aylığını V»23 artıracak ve size %74.6 oran üzerinden, 710 bin lira sosyal yardım zammı ile birlikte, 3 milyon 512 bin 946 lira yaşlılık aylığı bağlanacaktır. AINKARA... ANKA MÜŞERREF HEKİMOCLU Güzel Bir Buluşma Yağmurlu bir gece, Büyük Tiyatro'nun önünde baş- kentli sanatseverler, kimi sanatçılar, kimi şemsiyeli, kimi yağmura aldırmıyor. Bir ışık patlamast küçük alanı aydınlattı birden, Muhsin Ertuğrul'un başı parladı karan- lıkta. Katarakt ameliyatımdan sonra beni çok duygulan- dıran bir tablo bu. Doğumunun 100. yılında güzel bir selam tiyatro ustasına. Ortada Kültür Bakanlığı Müste- şarı Profesör Emre Kongar, yanında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen ve Devlet Tiyat- roları Genel Müdürü Yücel Erten, saygıyla duruyorlar. Geç kalmış bir görevi yerine getirmenin sevinciyle gü- lümsüyorlar. Ben deacıyla gülümsüyorum doğrusu. Yıl- lar önce Muhsin Ertuğrul'u Devlet Tiyatroları'ndaki görevınden uzaklaştıran Demokrat Partili bir bakanı dü- şünüyorum. ödün vermeyen bir sanat adamına uygula- nan yanlış politikayı. Yanlışlıklar eninde sonunda düzeli- yor, polıtikacılargelipgeçiyor, ama toplum büyük fatura- lar ödüyor Profesör Kongar özgür, özel ve özgün sanat olaylarını güzelleşen politikacılarla sanatçıların el ele oluşturacağını söyledi birazönce. Güzelleşen politikacı- lar deyimi ilginç geldi bana. Dışandaki törenden sonra Don Giovanni operasını iz- ledi başkentliler Aslında gala akşamı bu Ben ameliyat öncesi izledim, izlenimlerimi de yazdım bu köşede. Dev- let sahnelerinde perdeler yeniden açılıyor bence. Genç kuşakların sevgisi ve coşkusuyla. Katarakt ameliyatım- dan sonra onları daha iyi gördüm sahnede, ne güzel şarkı soylüyor, ne güzel tablolar oluşturuyorlar. Ortak bir ürün oluşturmanın sevincini ne güzel yansıtıyorlar. Yucel Erten'in çizgilerini de daha iyi gördüm ikinci ak- şam. Tıyatrocu soluğu operaya başka bir boyut katıyor, Mozart'ın soluğu da yeni bir ölmezliğe ulaşıyor. Bence Mozart ile Muhsin Ertuğrul da buluştu o akşam. Zamanı da mekanı da aştılar, opera ve tiyatronun güzel kucak- laşmasını kutladılar Mutlu ve umutlu vurgularım her zaman, başkentimiz- de giderek güzelleşen olaylar yaşıyoruz. Geçen akşam CSO da duydum bu mutluluğu Rus pıyanist Solokov'u ızlerken. Ne güzel elleri var. tuşlarda büyüyen eller. Unutulmaz bir Rahmaninof şiirıyle çınlattılar salonu. Başkentli muzikseverler de güzel kucakladı konuk sa- natçıyı. Genç dinleyiciler salondan taşıyor artık. Daha buyüksalonlar gerekiyor. TV'de. radyoda. üniversiteler- de daha geniş programlar. Bursalı okurumuz Adem Gerçek'i hatırlar mısınız, bu köşede birkaç kez söz ettim ondan. Piyango bileti sata- rak sürdürüyor yaşamını. Yollarda, otobüslerde, kentler arasında mekik dokuyor, dünyayı sevgiyle kucaklıyor, umudunu yitirmiyor hiç. Kimi zaman mektup yollar, kimi zaman otobüse atlar Oren'e gelir, ailesiyle çadır kurar tepelere, çocuklarından söz eder bana, balkona çay iç- meye getirir. Dün akşam Bursadan bir telefon, telin ucunda Adem Gerçek. geçmiş olsun' diyor. Bugünler- de kulaklarım çok çınlıyor kapımın da çınlamasını dili- yor, seni Bursa'yaçağırıyorum diye sürdürüyor. Çocuk- larını görmemi istiyor. Büyük keman çalıyor, küçük Bursa'daki bale okulunun başarılı bir öğrencisi. Elbet gözlerim yaşardı. Adem Gerçek'in çocukları bizim ço- cuklarımız çünkü. Cumhuriyet okuru bir babanın çocuk- ları. Adem, gerçek bir halk çocuğu, okumamış, belli bir öğrenim görmemiş, ama iyi bir Cumhuriyet okuru. Şiire, tiyatroya, müziğe büyük tutkusu var. Değerli kemancı- mız Suna Kan'a hayranlık duyuyor, çocuklarından birine keman dersi aldırıyor, ötekine bale... Dans sevgisi de Duygu Aykal'dan kaynaklanıyor kuşkusuz. Çocuklarına keman ve bale dersi aldıran bir piyango biletçisi göz ya- şartmaz mı? Ne güzel ağladım anlatamam! Adem Gerçek, okurlarımdan biri yalnız. Onun kişili- ğinde tüm okurlarımı selamlıyor, geçmiş olsun dilekleri, çiçekleri, mektupları için teşekkür ediyorum. Ayrıca özür diliyorum. Geçen hafta yayımlanan yazımda ko- pukluklar, boşluklar var. Yazarların ilginç yazgısı bu, kimi zaman bu tür olaylardan kaçınılamıyor. Kimi okurlarımın hakkı var. Geçen hafta yayımlanan yazımı her zamanki iyimserliğimle sona erdirmediğimi yadırgıyorlar. Katarakt ameliyatımdan sonra daha iyim- ser bir yazı beklemişler benden. Çok sevindim, beni iyi tanıyorlar. Elbet iyimserim, katarakt ameliyatımdan son ra daha renkli bir dünyaya açıldı gözüm. Tüm renkleri daha canlı, daha parlak görüyorum. Doktoruma söyle- yince güldü. Paris'te bir kongrede sergilenen tabloları anlattı bana. Bir Fransız ressamın tabloları üç duvarda sergileniyor. önce gençlik dönemi, renkleri çok canlı. Sonra soluk renkli tablolar, ardından renkler yeniden canlanıyor. Çünkü sanatçı, bir katarakt ameliyatı geçiri- yor. Gözünde takma mercekle yapıyor o tabloları... Posta kutumdan büyük bir zarf çıktı biraz önce. Sevgili Abidin Dino, Paris'teki son sergisine çağırıyor beni. Onun renkleri ne güzel kimbilir. Katarakt bir göz hastalığı, ama topiumların gözünde de doğal ve yapay biçimde var bence. Kimi zaman özel- likle bir perde çekiliyor, kimi zaman perde aralanıyor. 'Demokratik hak ve özgürlükleri yaşayarak her şeyi açık seçik görüyor insanlar. Bulanıklığı aşıyor. saydamlığa kavuşuyorlar. O saydamlığa ulaşmak için herkesın ça- bası gerekiyor. Yoksa kataraktın yoğunlaşması hatta körlük önlenemez. Keçileri anlattı bir dostum, gözlerindeki perdeyi di- kenli bir ota sürterek dağıtıyorlar. Toplumun gözündeki perdeleri yırtmak için keçiler kadar inatçı ve kararlı ol- mak gerekiyor belki de... BUIMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Bir film ya da televiz- yon programının hazır- lanmasında emeği ge- ççnlcrin adlannı içeren bölüm. 2/ İyi huylu kim- se... Sıvas'ın bir ilçesi. 3/ Kadın hastalıklan heki- mi. 4/ Bir sayı... Yaprak- lan sebze olarak kullanı- lan bir bitki. 5/ Düzen. 6/ Gelecek... Bir şeyi ya- pıp yapmamaya karar verme gücü. 7/ Eski Türklerde çocuklan ko- ruyan tannça... Perde yapımında kullanılan çok ince gözenekli do- kuma. &l Bağışlama... Mevlevi ayini. 9/ Hamurun fınna verilme- den önce dinlenmesi için üzerinde bekletildiği tahta... Radyum ete- mentinin simaesi. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sıcak ülkelerde yetişen ve to- humlanndan elde cdilen yağ ecza- cılıkıa. kozmetik vesabun sanayi- sindc kullanılan ağaççık... Eski bir siyasal partinin simgesi. 2/ Arka, sırt... "Vurgun" anlamında ar- go sözcük. 3/ Arap abecesinde bir harf... Yan. 4/ Başlangıcı olmayan. öncesiz... Ustün bir yetkinin gücünü simgeleyen değ- nck. 5/ Önerme. 6/ Hava basınçlan eşit olan yeryüzü noktala- rı.. Bir nota. 7/ İri taneli birzeytincinsi. 8/ Yirmi beş metre kare tuiarında İngiliz yüzey ölçüsü birimi... Tavlada bir sayı. 9/ Be- lirli bir biçimi olmayan, hafıf ve kısa sürcli müzik parçası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle