Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rSAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK1992 CUMA
12 DIZIYAZI
-6-
K
aplan grubuna görcTürkiye
İslami bırdevlet değildir.
Mustafa Kemalputtur.
Türki\e'nın bu duruma
gelmesinden Mustafa Kcmal ve
onun laiklik politikası
sorumludur. komünizm gibi Türkiye'deki
siyasal rejim de yıkılacaktır.
Kaplan diyor ki: "Siz Mustafa Kemal putunu
yıkmadıkça. onu gönüllerden silmedikçe hem
vallahi hem billahi bir nokta> a > aramazsınız.
Oradan başla> acaksını/. Tağutu(putu) inkâr
etineden iman edemezsiniz, iman ettiremezsiniz.
Bir kalpte hem tağut sevgisi, tağuta iman. bem
allaha iman olmaz."
Kaplan grubunda yoğun bir biçimde Atatürk
düşmanlığı vardır: Mustafa Kemal. Türkiye'de
bir İslam devletinin kurulmasında aşılması
gereken en önemli engeldir; hem demokrasiyi
hem de laikliği sembolize etmektedir. Ayrıca
Musiafa Kemal bugünküTürkiye"ninmimarı.
temel laşı olarak görülmektedir. Bu nedenle
Türkiye'de var olan siyasal sisteminyıkılması
icin hedef alınması gereken kışi Atatürk"tür.
Kara Ses'in örgüt yapısında camiler
Avrupa"dakı Türk camileri Türkiye'deki
camilerden oldukça değişiktir. Avrupa'ya işçi
olarak giden göçmenler buralarda özellikle
cuma ve bayram günlerinde: doğum. evlenme ve
ölüm olaylannda İslami birörgüılenmenin
bulunmayışının rahatsızlığını çekmişlerdir.
Özellikle ailelerin birleşmesi yolu ile mevcut
nüfusun artması bu ihtiyacı daha da belirgin
halegetirmiştir. Başlangıçta evlcrde ibadet
ediliyordu. Bu. özellikle bayram günlerinde
yapılan toplu ibadeii veölüm olavlannda
gerckli olan İslami ihliyaçlan karşılayamaz
niteliktedir.Tabiibuna önemli bir öğeolarak
imam y okluğu da eklenmelidir.
Budurumda Avrupa'da yaşayan Türklerkendi
aralannda pek dcdüzenli olmayan. zaman
zamançeşitli nedenlerle kesintiye.uğrayan
KARA
İMİ
JKar
KİMİN
SESİ?
ıra Ses: Siz Mustafa Kemal putunu yıkmadıkça,
onu gönüllerden silmedikçe hem vallahi hem billahi bir
noktaya varamazsınız. Ordan başlayacaksınız. 'Tağut'u
(putu) inkâr etmeden iman edemezsiniz, iman
ettiremezsiniz.
ıplan, örgütünü anlatıyor: Bölgelerimiz var. Merkez
bölgelere aynlmıştır. Avrupa çapında bölgeler vardır.
Bölgeler de cemaatlere aynlmıştır. İdari yönden.
Tatbikat yönünde emir vardır, şûra vardır, cemaat
vardır. Şûra, emir ile cemaat arasında bir köprüdür.
Şûranın karan emiri bağlamaz.
Hakimiyet.kayrtsız sartsız Allah'ındır
Nr 45 Yıl 3 Fîatı: 1,50 DM G 8485 D
9-23 R. Evvel 1408 1 November 1987
Postvertriebstück Gebühr bezahlt.
Adres: Neusserstr 95 D 5000 Köln 1
T^Hicri 1408'e azim ve ümitle
girilirken, Çankaya Onbaşısı
(K. Evren) başkanhğındaki zalimler kınandı.
Müslümanlar, müşriklerin Dar'unNedvelerin-
de toplanmakyerine, muhakkak Allah 'ın emret-
tiği cemaatin gerçekleştirdiği topluluklar halin-
de bulunmalıdırlar.
KEMALIZMI
MUTLAKA YIKACAĞIZ!Başından beri İngilizJerin emrinde olan
sadık uşak M. Kemal, Ankara'da adeta
] "Diyanet İşleri Başkanlığı, olaylara
müslümanca bir yorum getirmek yeri-
Almanva'da yayınlanan TeMiğ dergjsinde Atatürk alevhtarı yayın.
En
büyükdüşman Atatürkörgütlenmeleregitmişlerveeski. kullanılmayan
hangarlan.evleri kiralamışlar, buralarda dını
ibadetlerini yine kendi olanaklan ile yerine
getirmişlerdır.
Türkiye'den Avrupanın çeşitli ülkelerine göç
eden insanlann bu durumlannı ilk fark eden ve
ilk örgütlü girişimleri gerçekleştirerek ihtiyaçlan
karşılayanlar larikatlar olmuştur. Daha sonra
diğer İslami gruplar ve Diyanet İşleri Başkanlığı
bu aianda yerini almışttr.
Bugün hâlâ camıienn (daha doğrusu
mescidlerin) birkaç istisna dışında hemen hemen
hepsı kiralanan ya da satın alınan dairelerde,
kullanılmayan eski fabrika binalannda.
kullanılmayan ki!iselerde(satınalınarakcamiye
dönüştürülmektedir) ctkinlik göstermektedir.
Cami, alışveriş yeri
Hemen hemen hercaminin bir bakkalı vardır.
Buralarda Türkiye'den getirtilen çeşitli yiyecek
maddeleri ve Avrupa'da İslami kurallara uygun
olarak kesimi yapılanetlersatılmaktadır. Cami
cemaati bakkallardan alışveriş yapmaktadır. Bu
bakkallann göçmenler açısından önemli bir
işlevi de veresiye alışveriş yapabilecekleri yerler
olmasıdır. Bir başka deyişle, caminin sürekli
cemaati bu üyelıği referans olarak kullanarak
ileride ödemek üzere acil ihtiyaçlannı
karşılayabilecekleri alışveriş mekânlan olarak
da bucami bakkallannıyeğlemektedirler.
Camilerde cemaatin çay. kahve içebilecekleri.
oturup konuşabilecekleri mekânlarda vardır.
Bu mekânlarda. göçmen sorunlanndan işsizliğe,
kiralanabilir boş e%lerden satılık mallara.
Türkiye'deyaşananpolitikdeğişirnlerden çeşitli
kişisel çekişmelere kadar hemen her konuda
konuşulup tartışılmakta ve bilgi değişimi
yapılmakladır.
Camiler, Türkiye'den farklı olarak, belirli
İslamcı gruplar için evlilik törenlerinin de
yapıldığı mekânlardır. Türkiye'den göçenlerin
bir bölümü. kiraladıklan salonlarda kendı âdet
ve geleneklerine uygun olarak düğünler
yaparken birbaşka bölümüdecamilerdedüğün
yapmaktadır. İslami bir içimdeyapılan bu
düğünlerde, doğal olarak müzik
kullanılmamakta. kadın veerkeklerayrı
laraflarda oturmaktadır.
Avrupa'da göçmenler tarafmdan kurulan
hemen her caminin bir Kuran kursu vardır. bu
UMMET-IMUHAMMED
Haldmiyet, Kayıtsız ve Şartsız Allah'ındır F8222D
Mail992 1 ZUkade 1412 Jahr 4 Numnjer 60 Adrcue PoMEadl 10 30 36,4000 DuMrldori
Hilafet Meyzuunda
HAKKISAHİBİNE İADE
Kemalist idare Ümmet-i Muhammed'i temsil
edemez. Çünkü ümmet temsilcileri; ümmet
düşmanı olamaz, şeriat düşmanı olamaz; şeriat
düşmanının mezarına gidip saygı duruşu
yapamaz!..
Binaenaleyh; bunların idareden çekilmelerini,
hakkı sahibine teslim etmelerini kendilerine
bildiriyor, milletimize duyuruyor ve bütün bir
dünyaya ilan ediyoruz...
Cemalettin Kaplan yanlısı Ümmet-i Muhammed dergisi...
olarak görülcbilır. haslılann. C ezayirlilerin ya
da Türkiye'den gelenlenn kurduğu camilerden
ve bunlann içinde de •Süleymancf lann. milli
görüşün. diyanetin camiierinden vs.
bahscdilmektcdir. Bugün Avrupa'nın çeşitli
ülkelerindeyaşayanMüslümanlann.yaşanılan
ülkcdüzeyinde. tümünü kapsayan
örgüılenmeler çok zayıftır. Ortaya çıkan bu tür
örgütlcnmclerdaha çok yaşanılan ülke
tarafından(Belçikagibi)yaratılmaya
çalışılmaktadır. Bölünmcdc farklı ülkelerden
gclcn göçmenlerin hâlâ gcldikleri ülkelerilesıkı
sosyo-politik ilişkiler içinde olmalan ve
kendilerini Avrupa'da kalıcı bir unsur olarak
görmemcleri önemli rol oynamıştır.
Türkiye'den göç eden ve Avrupa'da İslami bir
hareket içinde yeralan bazı kişilerartık
Avrupa'da kalıcı olduklannı ve Müslüman
kimlikleriyleyaşadıklan toplum içinde eşitstatü
veyeredinmek isıediklerini belirtmektedirler.
Küçük birgrup tarafından sav unulan bu tutum,
ileride içinde bulunulan topluma "entep«"
olmuş(asimileolmuşdeğil), Avrupalıbir
Müslüman kategorisinin yaratılmasına yol
açabilir.
Bu temelde bakıldığında Avrupa'da yaşayan
göçmenler için camiler Türkiye'deki camilerden
daha geniş bir anlam içermekte ve farklı
fonksiyonlar görmektedir.
Kara Ses'in merkez ve bölge
örgütlenmesi
kurslarda kız veerkek çocuklanna Kuran ve
çeşitli dini bilgileröğretilmektedir. Bu kurslarda
öğretilen dini bilgilerin içeriği ve biçimi farklı
İslami gruplaragöredeğişmektedir.
Türkiyeden Avrupaya göç eden ve buralarda
yaşayan insanlann dini ihtiyaçlannı karşılamak
üzere k urulan camiler ve bu temelde gelişen
İslami örgütlenmelerin büyük çoğunluğunda
cami imamlannın geçimi. cemaatler tarafından
karşılanmaktadır. Bucemaatlerin biriç
örgütlenmeyegiderek kendi görüşleri
doğrultusunda Türkiye'den ımam getirmeleri
veya buralarda yaşayan kimseleri camilerinde
imam olarak çaİıştırmalan mümkündür.
CamiJerin bölünmüşlüğti
Avrupa'da yaşayan önemli bir Müslüman nüfus
olmasına karşın camiler gelinen ülke bazında
bölünmekte ve hatta aynı ülkeden gelen insanlar
içinde etnik ya da dini görüş temelinde
farklılaşmakta veaynşmaktadır.
Bu yapı. göçmenlerin geldikleri ülkelerdeki
bölünmelerincamilerdüzeyindeyansıması
Avrupa'da camiler bazında örgütlenen İslami
Cemaatler veCemiyetlerBırliği'ninmerkezi
Kölndür. "Yazarlarla Sohbet" isimli kasedinde
bu hareketi tanıtan Cemaleddin Kaplan,
hareketin örgütlenme yapısı hakkında şunlan
söylemektedir
"Bölgelerimiz var bizim. Merkez bölgelere
aynlmıştır. Avrupa çapında bölgeler \ardır.
Bölgeler de cemaatlere aynlmıştır. İdari yönden
şe> bu. Tatbikat vönünden emir vardır, şûra
\ ardır, cemaat vardır... Şûra, emir ile cemaat
arasında bir köprüdür... Şûranın karan emiri
bağlamaz. Bunu da bilin. İtirazlarınızı
bekkveceğiz. Kaynağı ile bareber."
Sürecek
jANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Süper Emeklilik Yasası
ve yıl kav ranu
Soru: Bir okunınuza verdiğiniz cevapta, 3395 sayılı yasanın
Ek 2. maddesine göre 10 Temmuz 1992 tarihinden son-
ra yaşlılık avlıklarının farklı olacagını ve "tam yıl"
esası uygulanacagını belirtiyorsunuz.
Gerekli evraklan lamamlayarak SSK'ya yaşlıhk ay-
lıgı için müracaat etmiş bulunuyorum.
Gerekli bilgileri iletiyorum:
Sigorta başlangıcım: 1.11.1959
Prim ödtme gun sayısı: 10.524
Prime esas ücretlerirn:
1 Ocak-31 Aralık 1987: 3.227.708
1 Ocak-31 Aralık 1988: 6.462.710
1 Ocak-31 Aralık 1989: 9.888.014
1 Ocak-31 Aralık 1990: 20.800.051
1 Ocak-31 Arahk 1991: 31.564.980
1 Ocak-31 Arahk 1992: 29.526.060
Bu tabloya göre I Eylül 1992 tarihinden itibaren
emeklilik göstergem ve maaşım kaç lira olacaktır?
YANIT: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın "Maluilük Ay-
lığının Hesaplanması"na ilişkin 55. maddesinde, "b) Malui-
lük aylığının hesabına esas alınacak gösterge, sigortalının işten
aynldığı tarihten önceki maluilük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutu-
lan kazanç tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç
ahnarak tespıt edilir" denilerek maluilük aylığı için öngoru-
len hesaplama kuralının, yaşlılık aylığı için de geçerli olduğu
açık olarak belirtilmektedir.
Yine aynı yasanın "Yaşlılık Aylığının Hesaplanması"na iliş-
kin 61. maddesinde, "B) Yaşlılık aylığının hesabına esas alı-
nacak gösterge, sigortalının işten aynldığı tarihten önceki
Maluilük, Yaşlılık ve ölüm Sigortalan primi ödenmiş son 5
takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlanna
göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tespit
edilir" denilerek, maluilük ayhgı için öngörülen hesaplama ku-
ralının, yaşlılık aylığı için de geçerli olduğu açık olarak belir-
tilmektedir.
Yine aynı yasanın "ölüm Sigortasından Bağlanacak Aylı-
ğın Hesaplanması"na ilişkin 67. maddesinde de aynı kuralın
uygulanacağı tartışmasızdır.
"Hak sahiplerinin aylığının hesabına esas alınacak ayhğm
göstergesi, sigortalının öldüğü tarihten önceki maluilük, yaş-
lılık ve ölüm sigortalan primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim
hesabına esas tutulan kazanç tutarlanna göre bulunacak or-
talama yıllık kazanç, prim ödediği takvim yılları esas alınmak
suretiyle hesaplanır" denilmekte ve gerek maluilük, gerek yaş-
lılık ve gerekse dul ve yetim ayhklannın aynı kurala göre (son
5 takvim yılı ortalaması) hesaplanacağı tartışmasız bir biçim-
de anlaşılmaktadır.
Takvim yılının hangi zaman süresini kapsadığı, Sosyal Si-
gortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 31.10.1977 tarih, Dos-
ya: 034-533, Evrak: 908346 sayılı umumi yazısında, Yargıtay
Birinci Başkanhğı'nın, 7.7.1977 tarihli, 2706/5287 sayılı ka-
rarına göre işlem yapılacağı açıklanmaktadır.
Yargıtay Birinci Başkanhğı'nın bu kararında da "(...) 506
sayılı yasanın uygulanması ile ilgili olarak iş mahkemelerince
verilen hüküm ve kararları temyizen inceleme görevini üstlen-
miş bulunan Onuncu Hukuk Dairesi'nin görüşü ise 61. mad-
denin uygulanmasında takvim yılı deyiminin 1 ocak - 31 araJık
tarihleri arasını kapsayan zaman şeridi olduğu, sigortalının işin-
den aynldığı yıl kesirlerinin aylığın hesabında dikkate alınma-
yacağı doğrultusundadır. Onuncu Hukuk Dairesi
kurulduğundan beri şaşmaz bir devamlıhk içinde bu görüş iç-
tihadını surdürmektedir. (..)"
Yargıtay Birinci Başkanlığı'nın bu karan uyannca, Sosyal
Sigortalar Yasası'ndaki "takvim yılı" deyiminin 1 ocak - 31
aralık arasındaki zaman sürecini kapsadığı tartışmasızdır.
3395 sayüı yasa ile, Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında ça-
lışmasım sürdüren, gerek aktif sigortalılar, gerekse emekli ol-
muş ve aktif sigortalılık niteliğini yitirip, pasif sigortalı
konumuna geçmiş olan sigortalılar arasındaki tüm dengeler bo-
zulmuş ve aynı koşullarda çalışmış emekliler gruplara aynl-
mış, emekli ayhkları arasında uçurumlar oluşmuştur.
Süper Emeklilik Yasası olarak tanımlanan, 3395 sayılı yasa
yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 1987'den bu yana sürekli eleşti-
rilmiş ve getirdiği haksızlıkların yanı sıra, kavram kargaşala-
rına da neden olmuştur.
Bu kavram kargaşalanndan biri de ek madde 2'de belirgin
bir biçimde yer almıştır.
Ek 2. maddedeki anlatımda "takvim yılı"nın terk edildiği
anlaşılmaktadır. Maddede şöyle denilmektedir:
"Emekliliğine 5 yıldan fazla süre bulunanlardan üst göster-
ge tablosuna göre malullük ve yaşlılık aylıklan ile bunJann hak
sahiplerine bağlanacak ölüm aylığının hesabına esas alınacak
gösterge, bu kanunun yürürlük tarihinden sonra malullük, yaş-
lılık ve öhı sigortalan primi ödenmiş hizmet sürelerinin orta-
lamasına göre tespit edilir."
Bu anlatıma göre, kişisel görüşümüz, 9 Temmuz 1992'den
sonra bağlanacak yaşlılık aylıklarının, 9 Temmuz 1987 ile 9
Temmuz 1992 arasında geçen 5 yılın sigorta primine esas ka-
zanç ortalamasına göre hesaplanmasıdır.
Ancak, geçerli uygulamada, I Ocak 1987 ile 31 Aralık 1991
arasında geçen 5 yıllık kazanç ortalamanız olan, 14 milyon 388
bin 692 lira kazanç, "özel Sektörden Emekli Olanlar için 1992
Yılı Üst Gösterge Tablosu"nda 2. derecede 4. kademede yer
almaktadır. Bu derece ve kademenin göstergesi de 5.850'dir.
Bu derece ve kademeden 5.000 güne karşılık, °7o51.6 üze-
rinden aylık bağlanmaktadır. 5.000 günden fazia 5.524 gün ise
yaşlılık aylığını V»23 artıracak ve size %74.6 oran üzerinden,
710 bin lira sosyal yardım zammı ile birlikte, 3 milyon 512 bin
946 lira yaşlılık aylığı bağlanacaktır.
AINKARA... ANKA
MÜŞERREF HEKİMOCLU
Güzel Bir Buluşma
Yağmurlu bir gece, Büyük Tiyatro'nun önünde baş-
kentli sanatseverler, kimi sanatçılar, kimi şemsiyeli,
kimi yağmura aldırmıyor. Bir ışık patlamast küçük alanı
aydınlattı birden, Muhsin Ertuğrul'un başı parladı karan-
lıkta. Katarakt ameliyatımdan sonra beni çok duygulan-
dıran bir tablo bu. Doğumunun 100. yılında güzel bir
selam tiyatro ustasına. Ortada Kültür Bakanlığı Müste-
şarı Profesör Emre Kongar, yanında Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen ve Devlet Tiyat-
roları Genel Müdürü Yücel Erten, saygıyla duruyorlar.
Geç kalmış bir görevi yerine getirmenin sevinciyle gü-
lümsüyorlar. Ben deacıyla gülümsüyorum doğrusu. Yıl-
lar önce Muhsin Ertuğrul'u Devlet Tiyatroları'ndaki
görevınden uzaklaştıran Demokrat Partili bir bakanı dü-
şünüyorum. ödün vermeyen bir sanat adamına uygula-
nan yanlış politikayı. Yanlışlıklar eninde sonunda düzeli-
yor, polıtikacılargelipgeçiyor, ama toplum büyük fatura-
lar ödüyor Profesör Kongar özgür, özel ve özgün sanat
olaylarını güzelleşen politikacılarla sanatçıların el ele
oluşturacağını söyledi birazönce. Güzelleşen politikacı-
lar deyimi ilginç geldi bana.
Dışandaki törenden sonra Don Giovanni operasını iz-
ledi başkentliler Aslında gala akşamı bu Ben ameliyat
öncesi izledim, izlenimlerimi de yazdım bu köşede. Dev-
let sahnelerinde perdeler yeniden açılıyor bence. Genç
kuşakların sevgisi ve coşkusuyla. Katarakt ameliyatım-
dan sonra onları daha iyi gördüm sahnede, ne güzel
şarkı soylüyor, ne güzel tablolar oluşturuyorlar. Ortak
bir ürün oluşturmanın sevincini ne güzel yansıtıyorlar.
Yucel Erten'in çizgilerini de daha iyi gördüm ikinci ak-
şam. Tıyatrocu soluğu operaya başka bir boyut katıyor,
Mozart'ın soluğu da yeni bir ölmezliğe ulaşıyor. Bence
Mozart ile Muhsin Ertuğrul da buluştu o akşam. Zamanı
da mekanı da aştılar, opera ve tiyatronun güzel kucak-
laşmasını kutladılar
Mutlu ve umutlu vurgularım her zaman, başkentimiz-
de giderek güzelleşen olaylar yaşıyoruz. Geçen akşam
CSO da duydum bu mutluluğu Rus pıyanist Solokov'u
ızlerken. Ne güzel elleri var. tuşlarda büyüyen eller.
Unutulmaz bir Rahmaninof şiirıyle çınlattılar salonu.
Başkentli muzikseverler de güzel kucakladı konuk sa-
natçıyı. Genç dinleyiciler salondan taşıyor artık. Daha
buyüksalonlar gerekiyor. TV'de. radyoda. üniversiteler-
de daha geniş programlar.
Bursalı okurumuz Adem Gerçek'i hatırlar mısınız, bu
köşede birkaç kez söz ettim ondan. Piyango bileti sata-
rak sürdürüyor yaşamını. Yollarda, otobüslerde, kentler
arasında mekik dokuyor, dünyayı sevgiyle kucaklıyor,
umudunu yitirmiyor hiç. Kimi zaman mektup yollar, kimi
zaman otobüse atlar Oren'e gelir, ailesiyle çadır kurar
tepelere, çocuklarından söz eder bana, balkona çay iç-
meye getirir. Dün akşam Bursadan bir telefon, telin
ucunda Adem Gerçek. geçmiş olsun' diyor. Bugünler-
de kulaklarım çok çınlıyor kapımın da çınlamasını dili-
yor, seni Bursa'yaçağırıyorum diye sürdürüyor. Çocuk-
larını görmemi istiyor. Büyük keman çalıyor, küçük
Bursa'daki bale okulunun başarılı bir öğrencisi. Elbet
gözlerim yaşardı. Adem Gerçek'in çocukları bizim ço-
cuklarımız çünkü. Cumhuriyet okuru bir babanın çocuk-
ları. Adem, gerçek bir halk çocuğu, okumamış, belli bir
öğrenim görmemiş, ama iyi bir Cumhuriyet okuru. Şiire,
tiyatroya, müziğe büyük tutkusu var. Değerli kemancı-
mız Suna Kan'a hayranlık duyuyor, çocuklarından birine
keman dersi aldırıyor, ötekine bale... Dans sevgisi de
Duygu Aykal'dan kaynaklanıyor kuşkusuz. Çocuklarına
keman ve bale dersi aldıran bir piyango biletçisi göz ya-
şartmaz mı? Ne güzel ağladım anlatamam!
Adem Gerçek, okurlarımdan biri yalnız. Onun kişili-
ğinde tüm okurlarımı selamlıyor, geçmiş olsun dilekleri,
çiçekleri, mektupları için teşekkür ediyorum. Ayrıca
özür diliyorum. Geçen hafta yayımlanan yazımda ko-
pukluklar, boşluklar var. Yazarların ilginç yazgısı bu,
kimi zaman bu tür olaylardan kaçınılamıyor.
Kimi okurlarımın hakkı var. Geçen hafta yayımlanan
yazımı her zamanki iyimserliğimle sona erdirmediğimi
yadırgıyorlar. Katarakt ameliyatımdan sonra daha iyim-
ser bir yazı beklemişler benden. Çok sevindim, beni iyi
tanıyorlar. Elbet iyimserim, katarakt ameliyatımdan son
ra daha renkli bir dünyaya açıldı gözüm. Tüm renkleri
daha canlı, daha parlak görüyorum. Doktoruma söyle-
yince güldü. Paris'te bir kongrede sergilenen tabloları
anlattı bana. Bir Fransız ressamın tabloları üç duvarda
sergileniyor. önce gençlik dönemi, renkleri çok canlı.
Sonra soluk renkli tablolar, ardından renkler yeniden
canlanıyor. Çünkü sanatçı, bir katarakt ameliyatı geçiri-
yor. Gözünde takma mercekle yapıyor o tabloları...
Posta kutumdan büyük bir zarf çıktı biraz önce. Sevgili
Abidin Dino, Paris'teki son sergisine çağırıyor beni.
Onun renkleri ne güzel kimbilir.
Katarakt bir göz hastalığı, ama topiumların gözünde
de doğal ve yapay biçimde var bence. Kimi zaman özel-
likle bir perde çekiliyor, kimi zaman perde aralanıyor.
'Demokratik hak ve özgürlükleri yaşayarak her şeyi açık
seçik görüyor insanlar. Bulanıklığı aşıyor. saydamlığa
kavuşuyorlar. O saydamlığa ulaşmak için herkesın ça-
bası gerekiyor. Yoksa kataraktın yoğunlaşması hatta
körlük önlenemez.
Keçileri anlattı bir dostum, gözlerindeki perdeyi di-
kenli bir ota sürterek dağıtıyorlar. Toplumun gözündeki
perdeleri yırtmak için keçiler kadar inatçı ve kararlı ol-
mak gerekiyor belki de...
BUIMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Bir film ya da televiz-
yon programının hazır-
lanmasında emeği ge-
ççnlcrin adlannı içeren
bölüm. 2/ İyi huylu kim-
se... Sıvas'ın bir ilçesi. 3/
Kadın hastalıklan heki-
mi. 4/ Bir sayı... Yaprak-
lan sebze olarak kullanı-
lan bir bitki. 5/ Düzen.
6/ Gelecek... Bir şeyi ya-
pıp yapmamaya karar
verme gücü. 7/ Eski
Türklerde çocuklan ko-
ruyan tannça... Perde yapımında
kullanılan çok ince gözenekli do-
kuma. &l Bağışlama... Mevlevi
ayini. 9/ Hamurun fınna verilme-
den önce dinlenmesi için üzerinde
bekletildiği tahta... Radyum ete-
mentinin simaesi.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sıcak ülkelerde yetişen ve to-
humlanndan elde cdilen yağ ecza-
cılıkıa. kozmetik vesabun sanayi-
sindc kullanılan ağaççık... Eski bir
siyasal partinin simgesi. 2/ Arka, sırt... "Vurgun" anlamında ar-
go sözcük. 3/ Arap abecesinde bir harf... Yan. 4/ Başlangıcı
olmayan. öncesiz... Ustün bir yetkinin gücünü simgeleyen değ-
nck. 5/ Önerme. 6/ Hava basınçlan eşit olan yeryüzü noktala-
rı.. Bir nota. 7/ İri taneli birzeytincinsi. 8/ Yirmi beş metre kare
tuiarında İngiliz yüzey ölçüsü birimi... Tavlada bir sayı. 9/ Be-
lirli bir biçimi olmayan, hafıf ve kısa sürcli müzik parçası.