20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ IM KARABE ATNLATI 22 HAZÎRAN 1990 MÜM C ü Kâzım Karabekife göre, MnstafaKemal Fevzi Paşa, IsmetPaşa veFethiBey tehlikeli biryolculuğa çıkmışlardı Karabekir:Gidişat iyi değil— 13— Karabekir, cumhuriyet ilanını Trabzon'da "Bahriye Mnfreze Kumandanhğı'ndan" haber alma- sından yakınır. Ve Başkomutan M. Kemal Pa- şa'yı şöyle eleştirir: "lstiklal Harbi'nin tehlikeli gıinlerinde sonuna kadar feragat, fedakâr arkadaşlannın rey ve ir- şadına ihtiyaç gösleren M. Kemal Paşa, artık muzaffer bir başkomu- tan sıfatıyla mai>et komutanlan- •a cumhuriyeti dikte ettinniştir. Eski arkadaşlaruun nddp olabile- eegi endisesi ile $ui şahsiyetler ica- dı da laznn gelmişti; bunun için eski arkadaşlannı kotulemek la- omdı. Buna da hakkıyla yapmış- lır." Atatürk, Söylev'de cumhunye- tin ilanına karar verilirken Anka- ra'da bulunan arkadaşlan ile ko- nuştuğunu şöyle anlatır: "Gece olmuştu, Çankaya'ya git- aaek nzere Meclis'ten aynlırken koridorlarda beni beklemektc oian Kemalettin Sami ve Halil Pa- şalara rasüadım. Ali Fual Paşa, Ankara'dao »ynlırken bunlann Ankanı'ya getdiklerini o gıinkü gazetede TJgurlama ve K«ıytam«' başiıgı alünda okumuştum. Daha kendileriyle goruşmemiştinı. Be- nimle görüsmek için o zamana de- ğin orada bekiediklerini anlayın- ca akşam yemeğine gelmelerini Milli Savunma Bakaıu Kazım Pa- şa'ya soylettiın. tsmet Paşa Ue Kâ- nm Paşa'ya ve Fethi Bey 'e de Çan- kaya'ya benimle birtikte gelmele- rini söyledim. Çankaya'ya vann- ca orada beni gonnek için gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ru- sen Esref Bey'e rastladıra (42). Onlan yemege alıkoydam." Kemalettin Samı (43) ve Halit Paşalar, Karabekır'in kolordusun- da görevli kotnutanlardır. Atatürk, Karabekir'e Söylev'de şu yanıtı verin "Baylar, görnvorsunuz ki cum- huriyet Uanına karar >ermek için Ankara'da bulunan bntun arka- dasianmı çağumayı ve onlaria go- riışüp tartışmayı hiç de gerekli gormedim. Çunku onlann öteden beri ve doğal olarak bu konuda benim gibi dusunduklerinden kuş- kum yoktu. Oysa, o sırada Anka- ra'da buiuBmayan kimi kişiler hiç- bir yetkileri yokken, kendilerioe bilgi verilmeden, duşunceleri ve uygun gornp gormedikleri sonıl- madan cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını gucenme ve aynlma ne- deni saydüar." Karabekir, AtatUrk'ün bu söz- lerini anılannda şöyle yanıtlar: "Halbuki sdahiyetli olmadığı- nı soyledikleri anuında hem me- bus hem de kolordu komutanlan vardır." Yol ayrımı cumhuriyetin ilanı ile artık iyice belli olmuştur. Erzunım'dan aynüş Karabekir'in, 4 Kasım 1923 gü- nü Trabzon'dan aynlırken yayım- ladığı bildinde, kırgınlığın ve küs- künluğün ıpuçları görünüyor: "Mubterem halkımıza veda ederken geçmiş gunlerde d ve kalp birligjyle mazhar oldugumuz mu- vaffakiyetleri anmakla beraber, cenabı baktan vatvanyonun ki bu masum halk bir daha felaket gör- mesin. ÇekÜUeri azap ve ıstırap bitraiş OISDB. Kahraman orduma beni ve bahri (kara ve deniz) si- lah arkadaşlanma veda ederken, ber birini bağnma basıp yuksek alınlanııdan nümmla öpüyonım. Ve onUno serefle dolu menkıbe- lerini yad eiderek mazide oldugu gibi istikbaJ içiode butun Şark mıntıkasına yaslanmış olan pek heybedi bir arslan timsalinin di- mağıma ebedi hatlarla nakş edil- diğini göriiyornm." Kâzım Karabekir, 5 Kasım gü- nü vapurla Trabzon'dan aynlır. Vapur 9 kasım gtınü, tstanbul'da olacaJclır. Vapur kaptanı yolda emir almıştır. Vapur, bır gün sonra tstanbul'da demirleyecektir. Karabekir, bu gecikmenin nede- nini halkın kendisıni karşılaması- na engel olunması biçiminde yo- rumlar. "10 kasun sabahı vapurumuz Bogaz'a girdi. Kavak'ta ayn ayn tstikametlerde Rauf Bey ve Refet Paşa (44) ve tstanbul gazete mu- habirieri vapurumuza çıkblar. Her biri bir suaJ soruj or, bana arka- daşlanmla goruşmeye ve beş yıl- dan beri gormedigjm şirin yerle- rimizi seyr etmeye fırsat vermiyor- tanh. Fjıdişeleri cumburiyetin flan •cklinden doguyordu. — Bir sabah top sesleriyle en- dişe Ue uyandık. Meğer cumhuri- yet ilan oluyormuş. Ankara'dan gelen haberler M. Kemal Paşa'nın yeni topladığı bir muhit ile tam bir diktatörluğe gittiğidir. Milli hâkimiyet yerine şahsi hukümran- hk kurulmuştur. İstiklalimizi kur- taranlar hürriyetimizi boğacaklar mıydı? Gazetecilere kısaca şu cevabı verdim: — Ferdi veya ziimrevi tahak- Under bir millet-i mahv için kflfl sebeplerdir. Bana misal isteneniz biz ve butun Müslöman hükümet- leridir. Hepsi birer müstebit ida- rede uyuşmuş kalmışUrdır. Mille- tin kuvveti, halkın kuvveüdir. Bu- •un da manası cumhuriyeti ifade eder. Raaf Bey ile Refet Paşa'dan og- rendiğim de cumhuriyet adı alün- da şahsi saltanat kurulmuş oldu- ğu ve balk ve matbuanın da kur- rulduklan bir i&tibdattan diğer bir yenisine duştuklerinden feryat el- tikleridir. lstiklal Harbi'nde birinci dere- cede vazife gormuş bu arkadaşlar dahi sabahleyin top seslerinden uyandıktan sonra cumhuriyetin ilan olduğunu ogrenmişlerdir. M. Kemal Paşa, mefkûresi olan hila- fet ve saltanat makamına gecrae- sini arkadaşlannın onledigini go- riınce Cumhurreisligine de mani olacaklan endişesi ile işi sert bir kapatma suretiyle Millet Medisi'- nin daha vahim ciheti de kaydı ha- yat şartı ile mevkiinde kalabilmek için eski arkadaslannı cumhuriyet nin de "cumhnriyetçi" olduğunu söyler. Karabekir, Ali Fuat Paşa ve Ad- nan Be> r 'm de (45) son gelişmeler konusunda kendisi ile aynı kaygı- lan taşıdıklarını öğrenir: "Hepsi de M. Kemal Paşa'nın bu hareketinden teessur duymuş- lardı. Ve istikbalde keyH hareket edeceginden endişeli idiler. Halka ve mutabuata karşı zor duramda bulunduklannı ve sevinçli gunle- rin berkese zehir edildiğini anla- tıyoriardı. Ankara'dan esen hava- nın kanlı bir istibdat hakareli ile meşbu (dolu) oldujunu intihaba esas olan umdelerin 2. maddesi- ne ragmeD Osmanlı banedanı aleyhine de aiıp tutmalar başladı- gııu ve ilk gunden beri kendisini ğına Fethi Beyi (46), başvekil ola- rak da soluoa İsmel Paşa'yı alnus, her uçu de dillerine doladıklan tehlikeli bir yokuluğa çıkmışlar- dı. Efkânı Harbiye Reisi Fevzi Pa- şa da ordu ile arkalannda sessiz sedasız yuniyecekti. Uzun harp yülanmn dem ve ıs- oraplanıu ve acı ve latlı binbir ha- tıralanyla vucut bulan milli birli- gimiz ve milli salabetimiz (sağlam- lıgımız), milli seciyemiz (karakte- rimiz) ve milli burriyetimiz, sim- di son muvaffakiyetlerin sarhoş- lugu ve ibtirasıyla gevşeyecek, çö- zulecek ve bozulacak mı idi? Bu haJ silabla emellerine kavuşama- yan duşmanlanmızı er geç emel- lerine kavuşturacak bir tefrikaya "tstiklal Harbi'nin birinci dere- ce raesul bir şahsiyeti ve milletia hürriyetine çocukluğundan beri ant içmiş bir vekili sıfatıyla kar- şıma dikilenlerin suallerine ve en- diselerine haklı cevaplar vermek kolay bir şe> degildi. HUafet ve saltanaü almak için koyu bir mu- taasıp çehre ile mimberiere kadar çıkıp butbelerokumak, muvaffak olama>ınca da bizzat methu sena edilen mukaddesata dil uzatmak ve bunlan altust etmek uzere bir diktatörluğe çıkmak gibi iki teh- likeli ifradın birinden digerioe at- lamak berkesin j'apabileceği bir iş degildi. Fakat bu, felaba (kurtu- luşa) dognı bir gidiş de degildi. Geldigim gunku şikâyetler ara- sında 'hukumetin tstanbul raatbu- yazarlan ile görüşur. 12 kasım gu- nü de Halife Abdülmecit Efendi ile görüşmeye gider. Bu göruşmede neler konuşuldu- ğunu yine Karabekir'in anılann- dan öğrenelım: "12 kasımda HaMfe Mecit Efen- •di'yi ziyaret ettim. Beni bir buçok saat yanında alıkoydu. Gozlerini daima jere tespit ediyor; ara sıra ote beri;e bakı>or \e bir duziye babası Abdulaziz'in iyiliğinden ve Vahdettin'in kotulugunden bahis ediyordu. Birkaç kerre musaade istediysem de sauvermedi. Ve so- nunda korkak bir eda Ue şunlan söyledi: — Benım bu sarayda resım ta- kımlanmla bir ıki bohçam var. ls- temezlerse bunları alır gıderırn. TBMM intihabındaki umdenin ikind maddesindeki 'hilafetin Ali Osman'da kalması değışmez dus- turdur'.J' karanru ve Mustafa Ke- mal'ın Balıkesir'de verdiği hutbe- yi- Karabekir bu kaygılarla ve bu duşüncelerle Gaa'yi uyarmaya ka- rar verdiğini yazayor. Tanin Gazetesi'nde 11 kasım gü- nü şu satırlar yayunlanır: "Arkadan arkava verilmiş bir karar karşısındayız. Millet Medi- si'nin bu kadar kayıt altında kal- dıgını, hariçten verilen kararlan tescil mevkiine indirildigini gör- mek cıdden eiim oluyor. HUafet bizden giderse, beş on milyonluk Tiırkije Devleti'nin, âlemi tslam Karabekir, cumhuriyet ilanıyla birlikte kunılan yeni rejimin bir 'başkomutanlık tahakkumû ve tek V apurla Trabzon'dan ayrılan Kâzım Karabekir, 10 Kasım 1923 tarihinde Istanbul'a varır. Kendisine cumhuriyetin ilan ediliş şekliyle ilgili sorular soran gazetecilere şöyle der: 'İstiklal Harbi'nde birinci derecede vazife görmüş arkadaşlar dahi, sabahleyin top sesleriyle uyandıktan sonra cumhuriyetin ilan edildiğini öğrenmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa, hilafet ve saltanat makamına geçmesinin arkadaşları tarafından önlendiğini görünce, cumhurreisligine de mani olacakları endişesiyle eski arkadaslannı cumhuriyet aleyhtarı ve padişah taraftarı göstermiştir.' Böylelikle iki eski arkadaş karşı karşıya geliyorlardı. Bir siyasal kavga başlamak üzereydi. adam diktatörlugu' yaratacağını duşünüyordu. K âzım Karabekir İstanbul'da Halife Abdülmecit Efendi'yle de görüşür. Görüşmeden sonra 'Mustafa Kemal Paşa'nın çıkamadığı bir makamı yıkmak karannda olduğundan' şüphesi kalmaz. O günleri anılarında şöyle yazar: 'M.Kemal Paşa, Fevzi ve İsmet paşalann bir arada üçlü resimleri bastırılmıştı. İstiklal Harbi'ni bu üç başm idare ettiği propagandası yapılıyor ve Şark Cephesi adeta yok sayılıyordu. Mustafa Kemal Paşa, Meclis Reisi olarak sağma Fethi Bey'i, başvekil olarak da soluna Ismet Paşa'yı almış, her üçü de tehlikeli bir yolculuğa çıkmışlardı. Fevzi Paşa da ordu ile arkalarında sessiz sedasız yürüyecekti.' aleyhtan ve padişah taraftarı gös- termesidir." öğle uzen vapur Galata rıhtı- mına yanaşır. Rıhtımda kalabalık bir halk ve halkın önünde de res- mi gorevliler Karabekir'ı karşıla- maktadır. Halk, Karabekir'ı coş- kun gösterilerle kalacağı yer olan bugun tstanbul Ünıversitesı'nın bulunduğu Harbiye Nezareti'nin dış kapısındaki köşke kadar geti- rir. Öğleden sonra gazeteciler, Ka- rabekir'i soru yağmuruna tutarlar. Sorular genellikle hilafet soru- nu ile ilgilidir. Karabekir, hilafet de ılgılı soru- lan "Malumaüm yoktur" dıye ya- nıtlamak istemez ve "cumhuriye- tin feyzinden" söz eder, kendisi- tutan bizler aleyhine M. Kemal Paşa'nın fikri ve fiili aleyhtarlık nyandınnaya başladıgını ögren- dim. Koca lstiklal Harbi, daha se- vinclerine doyamadık, ugnıoda fe- dakârlık edenleri ne çabuk elem ve ıstıraba duşurdun! M. Kemal Paşa, Fevzi ve tsmet Paşalann bir arada liçlu resimle- ri bastınlmıştı. tstiklal Harbi'ni bu uç başın idare ettiği propagan- das« yapılıyor ve Şark cephesi ade- ta küçullüluyor; adeta tstiklal Harbi kadrosundan benimle bir- likte çıkarblıyordu! Fedakâr ve vefakâriıklanyla bu davaya hizmet edenler yerine ye- ni şahsiyetler beUriyordu. M. Ke- mal Pasa, Medis Reisi olarak sa- (bolmeye). bir yıptanmaya, bir ço- kuntiiye sebep olmayacak mı idi?" Karabekir, bu kaygılarla kara- rınj verir: Ankara'ya giderek uzlaştına ve birleştirıcı rol oynamak ve boyle- ce diışunce birlıği sağlamaya ça- lışmak. Karabekir, kurulan yeni rejimin bır "başkomutanuk tahakkumû" yaratacağından kuşku duyuyor, tttihat ve Terakkı gunlerınde etti- ği yeminlen anımsıyordu. tkı arkadaş, artık karşı karşıya geliyorlardı. Bır siyasal kavga baj- lamak üzereydi. O gunlerde neler duşünüyordu Karabekir? Şunları: atına karşı şiddetle hareket edecegi' endişesi de vardı. Fakat kimsenin de bundan yıldığı yok- ru." Gazeteler, o gunlerde bir hükü- rnet bildirisini yayımlarlar. Ana- dolu Ajansı'ndan gelen bildin, hu- kumetin basın özgurlüğüne saygıiı olduğu ve basın özgurluğunu kı- sıtlayıcı hiçbır önlem düşunmedi- ğini yazmaktadır. Karabekir, bu büdiriden söz et- tikten sonra şunlan yazar: "Ba vait ve ilana ragmen iki hafta sonra İstanbul'a bir İstiklal Mabkemesi gelmiş ve matbuata karşı şiddetini göstermiştir." Kâzım Karabekir, istanbul'da okulları ziyaret eder, gazete baş- "Bu sözleriyie, hal ve tavıriany- la tehdit edildiğini anlatmak isti- yordu. Gerek arkadaşlanmdan gerekse gazetecileriınizden aldı- gun havadisierie de karşılaşhnhn- ca, M. Kemal Paşa'nın, çıkamadı- ğı bir makamı yıkraak karannı vermiş ve fiiliyatına da geçmis ol- duguna şuphe kalmadı." Evet, siyasal kavga başlamıştı. Bu kavga ne yolla ve nasıl yapıla- caktı? Karabekir, Gazi'yi uyarma- ya karar vermişti. Uyarıların ya- rarı olmazsa ne yapacaktı? Butün sorun da buydu. Karabekir, günlerdir hep aynı konuyu düşünmektedir: "Milli hükürnetin kuruluş günlerindeki dindarane sözleri ve hareketleri. 2 için hiç ehemmiyeti kalmayııcmğı- nı, Avnıpa siyaseti nazannda da en kuçük ve kıymetsiz bir hükü- met mevkiine düsebilecegımizi an- layabilmek için büyûk dirayete Hi- zum yoktur. Millivetperveriik bu mudur? Hakiki hilafet hissini kalbinde duyan ber Turk makamı hilafete dört eüe sanlmak mecburiyednde- dir. Hanedan Osmani de kabul edilmese ve binaenaleyh Uelebet Türkiyede kalması tahtı temine gbmiş hilafeti elden kaçırmak teh- likesini icat etmek, akıl ve bami- yet ile hissi milliyet ile zerre kadar kabili telif değildir." Karabekir, bu satırları "Biıtün seyahat ettiğim yerierdeki şikâvet- lerin hulasası" diye tanımlar. 15 kasım günu Halife, Rauf Bey ile Adnan Bey'i akşam yemeğine çağınr. Yemekte, Romanya'dan gelen bir tslam cemaati de bulu- nur. 24 kasım günü tstanbul Fatih Belediyesi'nin verdiği yemekte TBMM Başkanı Fethi Bey ile kar- şılaşırlar. Yollann aynldığı, o yemekte bir kez daha anlaşıür. Karabekir, Edirne'de Fethi Bey ile görtlsmesini şöyle anlatır: "O'ndan da Gazi Paşa •eado- desamimi bbUğm hırpBhuunaınav sını, ifral fikirleria tepedea iune bir seklin mudp olabileceği tehtt- kderi önlemeye çahşmasınıricaet- nHgtim Fakat seyahatu görduğönı hali ricaJanmın aksi fikirde old«- tunu bana anlattı. Gerci kendile- riyte Ankara'da flldr çarpışmaauz olmustu. Fakat kendi fikirterinİB yünımesi içia lstiklal Harbi'adc kendUerindeD çok daha büvtik fe- ^«HriıHar yapan ırkadafuuu hakbuı olan mevkileri işgaldea sonra onlan kucuk gormek vc göstermek ne arkadaşuğa ve ac dc insanlıga yakışırdı!.." Karabekir ve Fethi Bey (46) 24 kasım günü aynı trenle Edırne'ye doğnı yola koyulurlar. tstasyon- da halk toplanmıştır. Karabekir, "Fethi Bey beyeti U mebustu. Medis reisi okhttiuıdaa daima lazım gelen hûnned göste- riyor ve ilk önce onun inip buuae- sine dikkat ediyordum. Ben hem mebustum hem de üniformah or- du mufettişi. Fethi Bey'i Umyaa yokttı" dıye anlatır o günkü Edir- ne gezisini. Yolda Muradh'da Karabekir'i 'Yaşasın Ermenistan fatihi' diye karşılarlar. Hadımköy'de Milli Eğitım Müdürü, Brthi Bey'i Kara- bekir sanarak Karabekir^i över. Fethi Bey, trende Karabekir'e sorar: "Biz iki fatyat halinde mi gidi- yoruz? Edirne'ye boyle mi girece- fiz? Bu nasıl olur paşam?" Çatışma burada da başgöster- miştir. Fethi Bey ve Karabekir, Edirnct nin kurtuluş gününde Sultan Se- lim Camii önünde birer konuşma yaparlar. Karabekir konuşmasın- da, "Bizi kurtarmış olaa vegane kuvvef der "Tûrkün birtiğidir" devam eder: "Butün millet yürekten ean d- |er olup el ek verirse berbalde memleketimiz bogünden daha mesut bir halde yaşar. Baudaa sonra en büyûk vazifemiz asru kap ettirdigi terakktyete (Berieme- ye) sanlmak ve cenalettea knrtul- mak olmaJıdır. Bütttn millet dc bhiik ve azunle kosmalıdır. Ş u a da uautmamah Id Edirne'nia çok kuvvetli kalekri sakftt etti (düfti). Fakat Suttaa SeUm Camtt, ba m«- azzam abide sükflt etmedL Tir- kün en buyiik kaleal, ba mMbarek mabet ve onun şerefderiBden fif- kıran ilahi seslerdir. Bizler bn Ua- hi sayeye butan ruhumuzJa »tğıa- malıyız. Efendiler, Turkün birligi ve di- ni, bu iki muazzam kuvvet bizi sa- adete erdirecek ve Allahın inayed ile huzunlu yaşlanmızı dindirecek- ttr." Yarim: Askerllk ad, ~ siyaset aal? (42) Atatürk, Söylev, 2. cilt TDK Yay. 1981, s: 586. Fuat Bey (Bulca) Albay ve 2. ve 4. dönem mılktvekılı (1881-1962). Ruşoı Eşref Ünaydın, Tasvir-i Efkar gazete- sı yazan. 2., 3. ve 4 dönem milletve- kili (1892-1959). (43) Kemalettin Sami Pasa (Gokcen) Balkan, 1. Dünya ve Kurtuluş Savajı'rj- da bulundu. Kafkas Tümen Komutan- hgı ve Ankara Komutanlığı görevierin- de bulundu 1922'de ordudan aynldı. 1934 yılında Berlin Büyükelçisi'yken öldü. (44) Rauf Bey, 1881 yılında dogdu. Osmanlı fmparatorlugıı'nda Bahnye nazırügı yaptı. Eızurum ve Sıvas kong- rderine katıldı Bayındu-Uk Bakanlığı, TBMM tkınci BaçkanJığı. Basbakan- lık yaptı. Lozan Antlaşması sonunda tsmet Paşa Ue uyuşmazlığa du^erek bu görevınden ısnfa ettı 1924 yılında Ka- rabekir Ue Terakluperver Cumhuriyec Fırkası'nı kurdu. İzmır suikastından sonra yurtdışına kaçtı. Londra'da bü- yOkelçilik yaptı. 1967 yılında öldü. Refet Paşa (Bele). Refet Pa&a, I919"da M Kemal Ue Samsun'a çıkan- lar arasında yer aldı. Kurtulu$ Sava- sı'nda İçışlen ve Mıllı Savunma Bakan- lıkları ve Batı cephesının gtlne)' kesı- nu komutanlıgı >aptı 1922'de TBMM tarafından Trakya°>ı teslım almakla göreviendirildı. I926'da kendi isteği ile askerhkten aynldı. 1924'te Terakkiper- ver Cumhuriyet Fırkası'na girdi. 1963'te öldü. (45) Dr. Adnan Be> (Adrvar). TBMM 2. Başkanlığı ve Sağlık Bakan- lığı yaptı. Atatürk üe uyuşmazlığa dfl- şerek 1926 yüında eşı HaMde Edip A*- var üe yurtdışına gıtlı. 1939*da yurda döndü. 1955 yılında da öldü. (46) Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Fırka da "irtk»" nedeniyle kendi ken- dini fesıh kararı alacaktır Fethi Ok- yaı, anılannda şunlan yazar: -Gad, bu ttşebbas bafanh otauz w nDhteUf fırkalar aeaüeketto fHdr «t febeMcriBİ sdylemek ve UtHk etaaek tçia k u n l u n temtaab altnda •«• ca4ele etaKdcne reji»i» dlkutâriik oiacatnı rt «Hlaılioden soan btr U- dMat mttcadeieri bnakmak islemcdi- £İDİ kac defa Mtvlemisti." Okyar, bu degerlendinnesinden son- ra "bâgin haldkatteri lefemud ile |e- leoek nedDerin dikkat ve uymnsu Uun olarak" yansıtamadığını, bunun "ele- •1 tclııde oldagunu" da yazıyor. Üç Devırde Btr Adam, s; 529.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle