24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DtZt-RÖPORTAJ 17 HAZİRAN1990 KAZIMKARABEKIR ANLATIYOR U Ğ V R M üM C ü Mustafa KemaHn Balıkesir'de Ulu Cami'nin minberinden okuduğu hutbe, Kâzım Kambekir'i endişelendirir Karabekir:CamilerleaslaTalün ve lerbiye*de birtik la- zmdır. MeklepJerimiz her birin- den çok farldıdır. Dk tedrisatta biriik temin olun- malıdır. £ski nstü mektepier.- Medreseter bulaamanıabdır. Dilimiz ve kitaplanmız Arap ve Acem kisvesinden kurtanlmalı- dır." Bunlar, Karabekir'in Hâkimiye- ti Milliye gazetesinde yayunlandı- ğf, sonra da İzmir tktisat Kong- resi'nde savunduğu göruşleridir. Başkomutan ile Şark Cephesi Komutanı arasında gerçı görfış ay- nlıkları belirmıştir ama dostluk- lan, bu göruş ayrüıldannı unut- tunnaktadır. M. Kemal Paşa, o gunlerde her gıttıği yere Karabekir*i de götürur. Aralannda guven duygusu tamdır. M. Kemal Paşa Karabekir'e, Ka- rabekir de M. KeraaJ Paşa'ya iç- ten ve yakın davranırlar. 14 Ocak 1923 gıinü M. Kemal, Karabekir ve Fevzı Paşa ile trenle Izmir'e gider. Gazi o gün çok öf- kelidir, Ofkesınin nedeni de Trab- zon Milletvekıli Ali Şükrü Bey'ın çıkaracağı gazete için Ankara'ya malbaa makmesi getırmesıdır "Gazi pek asabi idi. 'Muhalif- lerden Ali Şuknı Bey, (27) Anka- ra'ya maibaa makioesi getirmiş. Taa adında bir gazete çıkaracak- nuş. Siz hâlâ uynyorsunuz, di>e yaveri Huseyin Abbas Bey'e verdi veriştirdi ve *yakın, yılun' diye çıkışti. Yabuz kaboca kendUerini teskin ettim. Bu tarzdald bcyanabıun dı- şanya aksedebüecegini ve pek de dogru olraadtgını aulattnn. 15 ocak EsldşebJr'deyken gden haberde Afyon Mebusu Şökrn Efettdi'nin 'Hilafetın saltanatı ha- vı olması' baklanda tabettirdigi ri- salenin bugfin Ankan'da intisar ettigi (yayımlandığı) haberi geldi. Gazi buna çok kızacak diye bekJerken daha çok duşunme>e daJıyordn. Ve hilafetın lozumun- dan bahsediyordn.! tzmit'te de tsUnbul'dan geiecek gazeteciierle goruşecekti. (28) 1 Kasım 1922 karannda Mec- lis kursusundea bilafet ve tslami- yet hakluodaki autuklannı goz- den gecirdigi zaman kendüerine din babisJerini muhmel bırakarak (ihmal ederek) ilmi esaslarda go- rusmelerin daha muvaffık ve kuv- vetii olacagıu tekiif ettim. Ondan da bundan da bahisle munakaşa- yı idare etmeyi tercih etüğini söy- tedı. Ve boi bol da ber yerde Hi- lafetf tsbmiyeden daha çok bahis etti. 1 Kasım notknnun muhim yer- lerini okuyalım: '..•Efendiler, Bu dünyayı beşeriyette asgari 100 milyonu mütecavız nüfusta mürekkep bir Türk milieti azimesi vardır, yine 100 milyonluk Arap kitlesi vardır. Mazhan nebuvet ve resaJet olan Fahrialem Efendimiz bir kitle-ı Arap içınde Mekke'de dünyaya gelmiş bir vucudi müba- rek idi. Ey arkadaşlar, tann bir- dir; bUyuktur, adati ilahinin tecel- liyatına bakarak dıyebiliriz ki, in- san iki sınıfta iki devirde mütalaa olunabilir. llk devir beşeriyetin sebavet ve şebabet devridir. (insanlığın genç- lik devridir...) Ikinci devır, beşe- riyetin rüştü kemal devridir (ol- gunluğa eriştigjı), devirdir. Beşeri- yetin bırinci devrinde tıpkı çocuk gibi, tıpkı genç gıbi yakından maddi vasıtalarla kendisiyle işti- gal edilmeyı istilzam eder. (gerek- tirir)... Allah kullanrun lazjm olan nokta-i tekamüle vusulüne kadar içlerinden vasıtalarla dahi kulla- nyla iştigalı lazımeyı ulu hidayet- ten addeylemiştir, (Allahı tanı- mak).. Onlara Hazret-ı âlerrı Aley- hüsselam'dan itibaren raazbut ve gayri mazbut ve ona mütenahi (sonsuz) denecek kadar nebıler, peygamber ve resullar gönder- miştir. Fakat peygamberimiz va- sıtasıyla en son hakayıki diniyye ve medeniyeti verdikten sonra ar- tık beseriyet ile bilvasıta temasta bulunmağa lüzura görememiştir. Beşeriyetin derece-i idraki (anla- yış derecesi) tenevvur ve tekamu- 10 (aydınlanma ve gelişmeyi) her kulun doğrudan doğnıya iihamatı ilahiye ile temas kabihyetine vasıl olduğunu kabul buyunnuştur. Bu sebepledir ki, Cenab-ı Peygamber haitamülenbiya olmuştur. Ve kı- tabı, kitabi ekmeldir, son peygam- ber olan Muhammed Mustafa 'SallallahO AJeyhı Vesselam..: di- yerek doiumiannı, nebuvet, resa- let ve vefatlannı izah ve 'bir vu- cudu mubarek' oidugann beyan- la doğnraıınoa bugöne tesadüfii- at "ınşallah bu hayırlı tesaduftür" diyerek hnşu ile duada bu- hudular. Hilafet İDtUıabı tafsil olunduk- tan soonu '.. Emri Hilafet' railleti tslamı- yece en büyuk maslahattır. Çün- kü efendiler, hilafet! nebeviye eh- 11 lslam arasında rabıta olan bir emanettir. Ve ehli lslamın kaleme- i vahdet uzere içtimalarını temin eden bir emanettir. Emanet işte Cenab-ı Hakkın bir sır ve hikme- tidir ki teessusu daima satvel ve kudret ile meşruttur (kurulması jiddet ve guce bağlıdır)... Ondan maksad-ı basli de defi fesat ve hıf- n asayişi belat ve tanzim ve tesvi- yeden ibarettir. Bu dahi ancak sat- vet ve kudret ile menuttur \deî- lüh bu \echile cari olagelmiştir'. Halifeligin zamanı Ufsil edilirken: "..Hazret Ömer'in zamanı hila- fetinde memalik-i Islamiye fevka- lade denecek derecede süratle te- vessü (geruşlenıek) etti. Haibuki, bir mılletin ıçinde servet ve gına (boüuk) husulu beynennaz ağra- a bünveviyenûı hudusunu (sonra- dan olan) ve bu da ihtilal ve fit- nenin zuhuruna bais olmak uze- re bu âlem gün ve fesadın muta- zaı ahvalindendır', Vecizesindea soanu '..Şimdi efendiler, Makamı hilafet mahfuz olarak onun yanında hâkimiyet ve saltanat-ı milliye makamı ki- TBMM'dır - elbette yan yana du- rur... Butun Türkiye halkj, bütün kuvvası ile o makam-ı hilafetin is- tınatgâhı olmayı doğrudan doğ- ruya yalnız vicdani ve dini bir va- zife olarak taahhut ve tekeffül ediyor'. i rabıtası, kuiub-u Islamiyetın be- dîı inşirahı (açılması) olabilecek bir iızet ve ulviyetle tecelli edecek- tir. Bundan sonra makaıru hilafe- tin dahi Turkıye devletı ıçın ve bü- (ün lslam âlerai için ne kadar fe- yizkâr olacagıra da istikbal bütün vuzuhuyla gösterecektir. Türk ve lslam Turkiye devleti, iki saade- tin tecelli ve tezahürüne menba ve menşe olmakla dünyanın en bah- tiyar devletı olacaktır; 28 ocak tzmir nutuklanndan: '...TBMM hukumetınin şeri se- rif ahkâmından ibaret bulunan Şûra, adalet ve ululemre ıtaat esa- sıaa tevfikan teşekkui etuği ve Türkiye devleti için hilafet mevzu- ubahis olmayıp ancak bu zan, âle- mi lslam nazan dikkate aJındığı zaman varit oiabilecegı çünkü ma- kamı hıiafet yalnızca Turke değil yüce âlemi tslama aittir. Âlemi is- yan eiyevm hali esarette bulunma- suıa bınaen bilafet meselesi hai ve arada Ankara'daa Mcdis Öd«d Reisi Ali Fuat Paşa'dan mübim bir şifreli telgraf geİdi: 'Gazı'nin geçen yıl mıllete ver- diği söz mucibince bir tarafa çe- kilmesi şartıyla kendisine bir sa- ray ve ayda on bin lira muahassa- sat (odenek) verilmesi hakkında riyasete bir takrir verilmıştir, mü- zakereye koyalım mı?' Gazi buna çok kızdı. Rengi kaç- ü. Şifreji bana da okatta. Müta- laamı sordu. O hâlâ bilafed nb- desine almava ve eskl meftues- oe kavuşmaya ugra$ırken kendisi- ne bu tavsiye çok acı geldi. Gerçi gıyabında bu tarzda ve dış siyase- timiz henuz takarrur etneden bu teşebbus dogru defildi. Bnnna içiB mntaiaamı şdyiece söyledim: —Henuz sulhumuz takarrur et- medigınden hali harpteyiz demek- tir. Bunun için bu meselenin or- taya çıkması mevsimsizdir. Sulhun akdinden sonra bu karan kımse- Bealm bn son mntaiaamı, ka- bui etmedigJıu roefkurrsine daba siddetle sanldığını Balıkesir'de gördnm. 7 şnbatta Uta Cami'de ögle na- maanı kalabahk bir cemaatle kıl- dık. Sonra Mevlit okoodu. Bon- dan soara da M. Kemal Paşa min- bere çıkarak mökemmel bir hut- be okudu. TaribJ hntbeyi aynen veriyomm: '.. Millet, Allah birdir. şanı bu- yttktttr. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayn üzerinizde olsun. Peygambe- rimiz Efendimiz hazretleri, Cena- bı Hak tarafından insanlara haka- yıki teblığe memur resul olnıustur. Kanunı Esasi cümlenizce malum- dur ki Kuraru azmüş andakı nu- sus (açıklık) insanlara feyz vermiş, olan dinimiz son dindir, ekmel (eksiksiz) dindir. Çünkü dinimiz akJa, majıtıga, hakikata tamamen tevafuk ve tetabuk ediyor, eğer ak- la, mantığa ve hakıkate tevafuk et- için neler yapılmak lazım geldiği- nı düşünmek yani meşveret için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni başlı başına faaliyet- te bulunmak için elzerndir. tşt£ biz de burada din ve dünva için, istik- bal ve istiklalimız için, bilhassa hâkimiyet için neler düşündüğıi- muzü meydana koyalım. Ben ken- dı dUşüncemi söylemek ıstiyonım. Hepinızin dUşündüklerini anla- mak istiyorum. Emeli milliye, ırade-i milliye yalnız bir şahsın dü- şüncesinden değil, bilumum efradı milletin arzularının, emellennin muhasalasından ibarettir. Binae- naleyh benden ne öğrenraek, ne sormak istiyorsanız, serbestçe sor- manızı rica ederim! Gazi minberdea indl ve mikre- bta öounde aamaz kıldıgımız yer- de yanıma geldi. Haikın sorulan- na cevap verirken şn sozleri ik butbeji sena ile izah etti: "Biliyorsunuz ki, Hazreti Pey- ahval-ı umumiyeden haberdar et- mek son derece haizı ehemmi- yettir. Çünkü her şey açık söylendiği zarnan haikın dimağı hali faaüyet- te bulunacak, ıyi seyleri yapacak ve mılletin zaranna olan seyleri reddederek şunun veya bunun ar- kasından gitmeyecektirf diyerek padJşahiana hntbeyi Arapca oknmalannı bdbdatfan- BI idame için olduğunu, banun için hutbenin Tnrkçe otmast lüzo- munu büdirdL Lozaa'daki sulh mazakerdertıı- den de biraz bafeis ettikteo sonra 'Halk Fırkası 1 haklonda s u l e gec- ö: 'Bu milletin siyasi fırkalardan çok canı yanmıştır. Şunu arz ede- yim ki, memalikı saırede fırkalar behemehal ıktısadi maksatlar uze- nne teessus etmıştır ve etmektedir! diyerek bizûn gibi zengifl oüna- yan Balkan hukametleriuiB natıl Mostala Kemal Ankara'da dla adanlanjia birükte. Mustafa Kemal 1922 yüuua sonudaa 1923 ortaianna iudar, yart gezfled sırasnda, d M konolara agırük veren koanşmalar yapauştı. - - • % < .ustafa Kemal, 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir'e gelir. Kalabahk bir cemaatle birlikte öğle namazını kılar. Mevlüt okunur. Mustafa Kemal bundan sonra minbere çıkarak, 'mükemmel' bir hutbe okur ve şöyle der: 'Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek yani meşrevet için yapılmıştır.' H.utbeden sonra minderden inen Atatürk, mihrabın önünde namaz kıhnan yere gelir, hutbeyi sena ile açıklar ve şöyle devam eder: 'Halk fırkası halkımıza terbiye-i siyasiye vermek için mektep olacaktır. Beni seven ve düşünen arkadaşlanm bana böyle bir fırka-ı siyasiye teşkil etmemekliğimi tavsiye etmişlerdi. Fakat bir köşeye çekilip istirahat etmem için şimdiye kadar elde edilen neticelerin tespit olunduğu gibi devam edeceğine itimat etmek gerekir. Ancak bu hususta henüz endişesiz değilim.' ım Karabekir, Mustafa Kemal'in parti kurma girişimlerini zamansız buluyordu. Balıkesir gezisi öncesi Akhısar'da Mustafa Kemal'e şunlan söyler: 'Görüyorum ki başkumandanlık üzerinizde bulunduğu halde siyasi bir fırka kurmakla meşgul olmanız aksi tesirler yapıyor. Bunun memleket dışındaki akislerirün daha fena olacağını tahmin ederim. Bunun için sulhun akdine kadar bu gibi hareketlerle meşgul olmaktan sarfı nazar buyursanız.' Kâzmı Karabekir, Mustafa Kemal ia mniıafazaklrlara dayaaarak saltanaü afanak istedigi kamsmdavdı. Lustafa Kemal Balıkesir'de yaptığı konuşmayla, Kâzım Karabekir'i de yanıtlamış olur. Karabekir bu konuşmadan sonra şöyle bir yorum yapar: 'Gerek tutucu bir dil ve eda ile Islamcıhğı ele alması ve gerekse siyasi bir fırka teşkiline ve onun başına geçmeye karar verdiğini ilan etmesi bana şu kanaati verdi: Napolyon nasıl vaktiyle başkomutanlık fikrine dayanarak bir fırka ile imparatorluğa çıkmışsa, Kemal Paşa da aynı surette başkomutanhktan tek fırka ile hilafet ve saltanatı almak mefkûresine yürüyecektir.' lslam ve Turk tarihine ve hila- fetle saltanatın aiirlarca jan yana fakat ayn bulunduğuna izahtaa soanu '... bugun dahi saltanat ve bâ- kimiyet makamı, hilafetin yan ya- na bulunabilmesi en tabii haJat- tandır.... Şu farkla, Bağdat'ta ve Mısır'ın saltanat makamında bir şahıs oturuyordu. Türkiye'de o makamda asıl olan mılletin ken- disi oturuyor. Makamı hilafette dahi Bağdat ve Mısır'da oiduğu gibi bikudret ve mürtecı bir şahs- ı aciz değil istınatgâhı Türkiye devleti olan bir şahs-ı ali oturacak- tır... Bu surette Turkiye halkı asn bir devletı mutemedıne her gun daha rahim olacak, her gun daha me- sut ve mureffeh olacak, her gun daha çok ınsanlığım ve berıliğıni anlayacak, eşhasm hiyaneti tehlı- kesine kendısini maruz bulundur- mayacak, dığer taraftan makamı hilafette butun âlemi İslamın ruh ve vıcdanının ve ımanının nokta- tesbit edecek seviyeye vasıl olun- caya kadar TBMM'nin makamı hilafeti bir nokta-i umit olarak muhafaza edecektir! Borsa'da 23 Ocak 1923'tt: '.. Hilafetin ,'alnız Türkiye hal- kına değil bütün lslam âlemine şumûlu olması hasebiyle bu ma- kam hakkında karar vermek Türk milletinin selahıyetı haricindedir; lzmir'de 3 Şnbat 1923'te: '..Bizım dinimiz en makbul, en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fen- ne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz tamamen bunlara mutabıktır.' Izmir'deiken 29 ocakta M. Ke- mal Paşa ile Latife Hanım'ın ni- kâhlan yapılmıştı. Fevzi Paşa ve ben, Gazi'nin sahidi olarak iki ya- nında oturmuştulc 5 Şubatta Akbisar'da iken Is- met Paşa'dan 4 şubatta sulh mu- zakeresinin inkıtaya ugradığı hak- kında şifreli telgraf geldi. Yine bu nin teklifine luzum kalmadan siz verirsiniz. Ve cevabımı begendL Şifıcyi ge- tiren >averi Mahmut Bey'e (Siirt Mebusu Millıyet Gazetesi Sahibi) şu emri verdi: ' 'Paşa'nın dedıgi gibi bir cevap yaz' Mahmut Bey gittikten sonra M. Kemal Paşa'dan bazı mutalaalan- mı soylemekligime müsaade ala- rak dedim ki: — Goruyonım ki, başkuman- danlık uhdenizde bulundHga hal- de siyasi bir fırka kurmakla meş- gul olmanız aksi teairier yapıyor. Bunun memleket dçındaki alds- lerinin daha fena olacaguu tahmİB ederim. Bunun için sojhun akdi- oe kadar bu gibi hareketle raeşgul olmaktan sarfı nazar bıryursaıuz.- Bunu Ankara'da fırka) ı tcsis ka- rannızı matbuaya aksetmeden ön- ce de rica etmiştim. Gazi mutalaama cevap verme- di. O hâlâ Ankara'daki bavaaın baiini düşunuyordu. memiş olsaydı, bununla diğer ka- vain tabiiyyeyı ilahiye beyninde te- zat olması icap ederdi. Çünkü bil- cümle kavanin kevniyeyi (dünya ve ahıret yasalan) yapan Cenabı-ı Haktır. Arkadaşlar; Cenab-ı Peygamber, mesaisin- de iki dare (daıre) iki haneye raa- lik bulunuyoıdu. Biri kendi hane- sı, diğeri Allah'ın evi idi. Millet iş- lerini, Allah'ın evinde yapardı. Hazreti Peygamberin eseri müba- reklerine iktifaen bu dakikada mılletimize, milletimizin hal ve is- tikbaline ait hususatı görüşmek maksadıyla bu dân kudside Al- lah'ın huzumnda bulunuyoruz. Beni bu mazhar eden Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlandır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile buyük bir sevaba na- ıl olacağımı ümit ediyorum. Efen- diler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapümamıştır. Camiler, itaat ve ibadet ile beraber din ve dunya gamber, zamanı saadetlerinde hutbeyi kendisi irat ederdi. Gerek Peygamber efendimiz ve gerek hulefa-ı rasidin (ilk dört halife) hutbelerini okuyacak olursanız, görürsunüz ki, gerek Peygamberin ve hulefa-i raşıdin söylediğı şeyler, o gunun meseldendir, o günfln as- keri, idari, mali ve siyasi içtimai hususatıdır. Ümmeyi Islamiye te- kessür (çoğalma) ve memaliki Is- lamiye tevessuse başlayınca Cenab-ı Peygamberin ve hulefa-i raştdin hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin irat etmelerine ımkân kalmadıgından halka söylemek is- tedikleri şeylen iblağa bırtakım ze- vatı memur etmişlerdi. Bunlar herhalde en büyük ruesaydı (baş- kanlar). Onlar camii şerifte ve meydanlarda ortaya çıkar, halkı tenvir ve ırşat için ne söylemek la- zımsa söylerlerdi. Bu tarzda de- vam edebilmesi için bir şart lazım- dı. O milletin reısi olan zatın hal- ka doğru stfylemesi, halkı dinle- mesi ve halkı aldatmaması, halkı kurolda|uBdan ve haHoM siyasi ve iktisadi lerbiye aldıgmdaa baberi yok... gibi ifadekrde bulandu. Şu sörieri ilerisi icia daşunce- leriai göslernek itibariyle dikka- ti çeker 'Halk Fırkası halkımıza terbive- i siyasiye vennekiçin mektep ola- caktır. Beni seven ve hayatımı dü- şünen arkadaşlanm bana böyle bir fırka-i siyasiye teşkil etmemek- liğimi tavsiye etmişlerdir. Filhaki- ka vazifei raiilıyenin hitamında köşeye çekilerek istirahat etmek- liğim benim için bir menfaattir. Bunu yapabılmek için şimdiye ka- dar istihsal olunan neticelerin tes- bit olunduğu gibi devam edeceği- ne itimat etmek icap eder. Fakat bu hususta henüz bîendişe ola- mam. Hiçbirinizin de bîendişe ol- mamamzı tavsiye ederim. (...) tşte bu nokta-i nazardan milletin içinde bir fert olarak ve tekrar milletin intihabına nail olursam TBMM'sinde aza sıfatıy- la çaüşmayı vazife telakki ediyo- rum. Efendiler, ne ben ne siz şa- hıslanımz üzermde vazıyetler ih- dasına kalkısmayalım. Biz hepi- mız o surette çahşalım ki, kuraca- ğımız şey milli bir muessese olsun. Bu da millete terbiye-i siyasiye ver- mek le olurf M. Kemal Paşa, minberde mii- kemmel bir hutbe okumalda bu urzdaki mesaisiııe taraftar olma- dığım hakkıodaki beyaaalınu halk huzumnda verdikİeri cevap •pacıkça 'beni çok seven ve haya- tımı düşünen bazı arkadaşlanm böyle bir fırka-i siyasiye teşkil et-' memeküğimi tavsiye etmişlerdir™ • beyanabyla da benim 17 Tttnmn 1921 münakaşalanmızda Şark'tan yaptağun tekttfl '. bendenizsatı sa- milerinin bu kabıl siyasi fırkala- ra... iştirakten beri kaimasına has- seten taraftanm' ve bu kerre Halk Fırkası meselesinde dahi saihaa takariiriine kadar olsun başkomm- tan sıfatıyla bu kabil cereyaulan girişmemesini tavsiyemc de kati cevabuu vermiş oldu. Gerek ma> taassıp bir dil ve eda ile İslamalı- gı ele alması ve gerekse siyasi bir fıkra leşldline ve omu başına geç- meye karar verdigini ilan etmesi . bende şa kanaaa tamamladı. Napolyon.. vaktiyle başkoma- ; tanlıktan 'muhalif fırka yapan bir • dıktatör başına neler geldifini ' görür' fikrine dayanarak nasd bir fırka ile imparatorinğa çüunışn şimdi de Mostafa Kemal Paşa da ajBi sarette başkomatanhktan tek fırka ile- önlemekligime ragme*- hilafet ve saltanatı almak mefkA- resine yuriıyecektir. Bu yolda be» { nim vataa ve milJete karsı vaztfem de şimdiye kadar oldııgH gibi şim- diden sonra da bu tebükell yoN önlemek olacaktır. Şöpbesiz Idy samlmiyrt ve ikna ile sonuna ka- dar ugraşmak ve mumkun olmaz- sa cephe almakla." M. Kemal Püşa, Balıkesir'de ve- receği hutbeden sonra Kâzmı Ka- rabekir'in düşuncelerinı öğrenmek ister. "Aksam M. KeraaJ Paşa bugun- kü beyanatını nasıl bulduğumu sordu. Ben de kendilenne olan sa- mimi bağlılığım kadar kendilerin- den aynı karşılığı görduğüme da- yanarak fikrimi soyieyeceğimi bfl- dırdim ve dedim İa: — Dünya işlerini camilere sok- tugumuzun aasmı çektiğimiz yet- mez mi Paşam? Milli islerimizi ne-' den yine camilere sokuyoruz? Ve neden siz başkumandan olduğu- nuz halde dinle hilafetle bir din adamı gibi hatta daha ileri gide- rek meşgul oluyorsunuz? Münev- verlerimiz haklı olarak bu gidişi iyi telakki etmeyeceği gıbi bu yol da esasen tehlikeüdir. 1921 şuba- tından Şark'tan teklifimde - birtakım muhafazakârlann yine işe kanşarak teceddüd hareketle- rinden (yenılenme hareketlerin- den) mahrum kalacağımız endise- sini arz etmiş ve memleketın yük- sek mütehassıslanyla esaslı prog- ramlar yapılarak bunların tatbi- kinde sebat ve sadakat lüzumunu bildirmıştim. Paşam görüyorum ki, siz din ve hilafet kuvvetlerine çok ehemmi- yet veriyorsunuz; şu haide muha- fazakârlara dayanmak istıyorsu- nuz. Size bu vesile ile bir daha o eski teklifimi arz edeyım. Yanım- da bir sureti var. -cep cüzdanım- dan çıkardım verdim- Bir daha 10- 'ten okuyunuz. Türk milieti teceddüde muhtaç- or. Ve bunu da mütahassıslarla basarabiliriz. Asla camilerle değil asla muhafazakârlarla değil. Din, vicdan kanaatıdır; müna- kaşaya gelmez. tlim adamı olan bizlerin ve hele sizin bunu ele al- manızı katiyen doğru bulmuyo- rum. Bunu tamamiyle muhmel bı- rakmalısınız. Bu mutalaalanmı daima size açık kalbimle söyleye- ceğım. M. Kemal Paşa mutalaalanmı samimi karşıladı. Ertesi gun ya- Teriermden naklen benim yaverim GazJ'nİB şu ifadesini bUdirdfc "Ben Karabekir'in bana bu ka- dar samimi olduğunu zannetme- diğimden çok çekişeceğimizi tah- min ediyordum. Haibuki o çok açık yürekli ve candan insanmış. Beraber çalışacağımı görerek memnun oluyorum'..." Ymnmt Halk Fırkâsî Ikmrmimymr (27)-Trabzon Milletveküi Ali Şük- rü Bey, 27 Mart 1922 günü Topal Os- man tarafından boğularak ölddruldtl. Topal Osman yakalanarak öldunilda ve cesedi de Ulus Meydanı'nda asıldı. Ali Şükru cinayetının, Mustafa Sup- hi ve arkadaşJannı öldüren Yahya Kahya'nın öldurülmesi olayını gunde- me getirdı|ı sırada öldurülmesi çeşıt- li yorumlara yol açtı. Ataturk'un, Mu- hafız Bırligi komutanı olan Topal Os- man'ın Ali Şükrû Bcy'ı bir arazi uyu$- mazlığı nedenıyle öldürdüğü de ileri surüldu Kandemır Ferıdun, Cufflbu- nyet Devnnde Siyasi Cınayetler, Eki- cigıl Tanh Yay. 1955, lst. s: 44 Kandemır, hatıralan ve söyle- medıklen ile Rauf Orbay, Sinan Yay. s. 108, ayrıca bkz. TBMM Zabıt Ce- ridesi D 1 29.3.1923 c. 2S s. 227 (28)- Atatürk/Atatürk Kültür Dü ve Tanh Yuksek Kunımu Atatürk Araş- tırma Merkezı Yay. 1989, sayfa: 98-103 Inan An, Gazi M. Kemal Atatürk'• ün 1923 Eskişehir-tzmıt konuşmalan, TTK yay. s: 71 vd. Atatürk, îslam Ql- kelerinin 'en felaketlı anlarda .. aley- hımıze harp ettiklenni' söyieyerek hi- lafetın 'zaaf* getırdıginı bildiriyor. Ay- nı konuşmada Atatürk 'ben hocalan sevmem" s: 72.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle