Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DtZt-RÖPORTAJ 17 HAZİRAN1990
KAZIMKARABEKIR ANLATIYOR U Ğ V R M üM C ü
Mustafa KemaHn Balıkesir'de Ulu Cami'nin minberinden okuduğu hutbe, Kâzım Kambekir'i endişelendirir
Karabekir:CamilerleaslaTalün ve lerbiye*de birtik la-
zmdır. MeklepJerimiz her birin-
den çok farldıdır.
Dk tedrisatta biriik temin olun-
malıdır.
£ski nstü mektepier.- Medreseter
bulaamanıabdır.
Dilimiz ve kitaplanmız Arap ve
Acem kisvesinden kurtanlmalı-
dır."
Bunlar, Karabekir'in Hâkimiye-
ti Milliye gazetesinde yayunlandı-
ğf, sonra da İzmir tktisat Kong-
resi'nde savunduğu göruşleridir.
Başkomutan ile Şark Cephesi
Komutanı arasında gerçı görfış ay-
nlıkları belirmıştir ama dostluk-
lan, bu göruş ayrüıldannı unut-
tunnaktadır.
M. Kemal Paşa, o gunlerde her
gıttıği yere Karabekir*i de götürur.
Aralannda guven duygusu tamdır.
M. Kemal Paşa Karabekir'e, Ka-
rabekir de M. KeraaJ Paşa'ya iç-
ten ve yakın davranırlar.
14 Ocak 1923 gıinü M. Kemal,
Karabekir ve Fevzı Paşa ile trenle
Izmir'e gider. Gazi o gün çok öf-
kelidir, Ofkesınin nedeni de Trab-
zon Milletvekıli Ali Şükrü Bey'ın
çıkaracağı gazete için Ankara'ya
malbaa makmesi getırmesıdır
"Gazi pek asabi idi. 'Muhalif-
lerden Ali Şuknı Bey, (27) Anka-
ra'ya maibaa makioesi getirmiş.
Taa adında bir gazete çıkaracak-
nuş. Siz hâlâ uynyorsunuz, di>e
yaveri Huseyin Abbas Bey'e verdi
veriştirdi ve *yakın, yılun' diye
çıkışti.
Yabuz kaboca kendUerini teskin
ettim. Bu tarzdald bcyanabıun dı-
şanya aksedebüecegini ve pek de
dogru olraadtgını aulattnn.
15 ocak EsldşebJr'deyken gden
haberde Afyon Mebusu Şökrn
Efettdi'nin 'Hilafetın saltanatı ha-
vı olması' baklanda tabettirdigi ri-
salenin bugfin Ankan'da intisar
ettigi (yayımlandığı) haberi geldi.
Gazi buna çok kızacak diye
bekJerken daha çok duşunme>e
daJıyordn. Ve hilafetın lozumun-
dan bahsediyordn.!
tzmit'te de tsUnbul'dan geiecek
gazeteciierle goruşecekti. (28)
1 Kasım 1922 karannda Mec-
lis kursusundea bilafet ve tslami-
yet hakluodaki autuklannı goz-
den gecirdigi zaman kendüerine
din babisJerini muhmel bırakarak
(ihmal ederek) ilmi esaslarda go-
rusmelerin daha muvaffık ve kuv-
vetii olacagıu tekiif ettim. Ondan
da bundan da bahisle munakaşa-
yı idare etmeyi tercih etüğini söy-
tedı. Ve boi bol da ber yerde Hi-
lafetf tsbmiyeden daha çok bahis
etti.
1 Kasım notknnun muhim yer-
lerini okuyalım:
'..•Efendiler,
Bu dünyayı beşeriyette asgari
100 milyonu mütecavız nüfusta
mürekkep bir Türk milieti azimesi
vardır, yine 100 milyonluk Arap
kitlesi vardır. Mazhan nebuvet ve
resaJet olan Fahrialem Efendimiz
bir kitle-ı Arap içınde Mekke'de
dünyaya gelmiş bir vucudi müba-
rek idi. Ey arkadaşlar, tann bir-
dir; bUyuktur, adati ilahinin tecel-
liyatına bakarak dıyebiliriz ki, in-
san iki sınıfta iki devirde mütalaa
olunabilir.
llk devir beşeriyetin sebavet ve
şebabet devridir. (insanlığın genç-
lik devridir...) Ikinci devır, beşe-
riyetin rüştü kemal devridir (ol-
gunluğa eriştigjı), devirdir. Beşeri-
yetin bırinci devrinde tıpkı çocuk
gibi, tıpkı genç gıbi yakından
maddi vasıtalarla kendisiyle işti-
gal edilmeyı istilzam eder. (gerek-
tirir)... Allah kullanrun lazjm olan
nokta-i tekamüle vusulüne kadar
içlerinden vasıtalarla dahi kulla-
nyla iştigalı lazımeyı ulu hidayet-
ten addeylemiştir, (Allahı tanı-
mak).. Onlara Hazret-ı âlerrı Aley-
hüsselam'dan itibaren raazbut ve
gayri mazbut ve ona mütenahi
(sonsuz) denecek kadar nebıler,
peygamber ve resullar gönder-
miştir. Fakat peygamberimiz va-
sıtasıyla en son hakayıki diniyye
ve medeniyeti verdikten sonra ar-
tık beseriyet ile bilvasıta temasta
bulunmağa lüzura görememiştir.
Beşeriyetin derece-i idraki (anla-
yış derecesi) tenevvur ve tekamu-
10 (aydınlanma ve gelişmeyi) her
kulun doğrudan doğnıya iihamatı
ilahiye ile temas kabihyetine vasıl
olduğunu kabul buyunnuştur. Bu
sebepledir ki, Cenab-ı Peygamber
haitamülenbiya olmuştur. Ve kı-
tabı, kitabi ekmeldir, son peygam-
ber olan Muhammed Mustafa
'SallallahO AJeyhı Vesselam..: di-
yerek doiumiannı, nebuvet, resa-
let ve vefatlannı izah ve 'bir vu-
cudu mubarek' oidugann beyan-
la doğnraıınoa bugöne tesadüfii-
at "ınşallah bu hayırlı tesaduftür"
diyerek hnşu ile duada bu-
hudular.
Hilafet İDtUıabı tafsil olunduk-
tan soonu
'.. Emri Hilafet' railleti tslamı-
yece en büyuk maslahattır. Çün-
kü efendiler, hilafet! nebeviye eh-
11 lslam arasında rabıta olan bir
emanettir. Ve ehli lslamın kaleme-
i vahdet uzere içtimalarını temin
eden bir emanettir. Emanet işte
Cenab-ı Hakkın bir sır ve hikme-
tidir ki teessusu daima satvel ve
kudret ile meşruttur (kurulması
jiddet ve guce bağlıdır)... Ondan
maksad-ı basli de defi fesat ve hıf-
n asayişi belat ve tanzim ve tesvi-
yeden ibarettir. Bu dahi ancak sat-
vet ve kudret ile menuttur \deî-
lüh bu \echile cari olagelmiştir'.
Halifeligin zamanı Ufsil edilirken:
"..Hazret Ömer'in zamanı hila-
fetinde memalik-i Islamiye fevka-
lade denecek derecede süratle te-
vessü (geruşlenıek) etti. Haibuki,
bir mılletin ıçinde servet ve gına
(boüuk) husulu beynennaz ağra-
a bünveviyenûı hudusunu (sonra-
dan olan) ve bu da ihtilal ve fit-
nenin zuhuruna bais olmak uze-
re bu âlem gün ve fesadın muta-
zaı ahvalindendır',
Vecizesindea soanu
'..Şimdi efendiler,
Makamı hilafet mahfuz olarak
onun yanında hâkimiyet ve
saltanat-ı milliye makamı ki-
TBMM'dır - elbette yan yana du-
rur... Butun Türkiye halkj, bütün
kuvvası ile o makam-ı hilafetin is-
tınatgâhı olmayı doğrudan doğ-
ruya yalnız vicdani ve dini bir va-
zife olarak taahhut ve tekeffül
ediyor'.
i rabıtası, kuiub-u Islamiyetın be-
dîı inşirahı (açılması) olabilecek
bir iızet ve ulviyetle tecelli edecek-
tir. Bundan sonra makaıru hilafe-
tin dahi Turkıye devletı ıçın ve bü-
(ün lslam âlerai için ne kadar fe-
yizkâr olacagıra da istikbal bütün
vuzuhuyla gösterecektir. Türk ve
lslam Turkiye devleti, iki saade-
tin tecelli ve tezahürüne menba ve
menşe olmakla dünyanın en bah-
tiyar devletı olacaktır;
28 ocak tzmir nutuklanndan:
'...TBMM hukumetınin şeri se-
rif ahkâmından ibaret bulunan
Şûra, adalet ve ululemre ıtaat esa-
sıaa tevfikan teşekkui etuği ve
Türkiye devleti için hilafet mevzu-
ubahis olmayıp ancak bu zan, âle-
mi lslam nazan dikkate aJındığı
zaman varit oiabilecegı çünkü ma-
kamı hıiafet yalnızca Turke değil
yüce âlemi tslama aittir. Âlemi is-
yan eiyevm hali esarette bulunma-
suıa bınaen bilafet meselesi hai ve
arada Ankara'daa Mcdis Öd«d
Reisi Ali Fuat Paşa'dan mübim bir
şifreli telgraf geİdi:
'Gazı'nin geçen yıl mıllete ver-
diği söz mucibince bir tarafa çe-
kilmesi şartıyla kendisine bir sa-
ray ve ayda on bin lira muahassa-
sat (odenek) verilmesi hakkında
riyasete bir takrir verilmıştir, mü-
zakereye koyalım mı?'
Gazi buna çok kızdı. Rengi kaç-
ü. Şifreji bana da okatta. Müta-
laamı sordu. O hâlâ bilafed nb-
desine almava ve eskl meftues-
oe kavuşmaya ugra$ırken kendisi-
ne bu tavsiye çok acı geldi. Gerçi
gıyabında bu tarzda ve dış siyase-
timiz henuz takarrur etneden bu
teşebbus dogru defildi. Bnnna
içiB mntaiaamı şdyiece söyledim:
—Henuz sulhumuz takarrur et-
medigınden hali harpteyiz demek-
tir. Bunun için bu meselenin or-
taya çıkması mevsimsizdir. Sulhun
akdinden sonra bu karan kımse-
Bealm bn son mntaiaamı, ka-
bui etmedigJıu roefkurrsine daba
siddetle sanldığını Balıkesir'de
gördnm.
7 şnbatta Uta Cami'de ögle na-
maanı kalabahk bir cemaatle kıl-
dık. Sonra Mevlit okoodu. Bon-
dan soara da M. Kemal Paşa min-
bere çıkarak mökemmel bir hut-
be okudu.
TaribJ hntbeyi aynen veriyomm:
'.. Millet, Allah birdir. şanı bu-
yttktttr. Allah'ın selameti, atıfeti ve
hayn üzerinizde olsun. Peygambe-
rimiz Efendimiz hazretleri, Cena-
bı Hak tarafından insanlara haka-
yıki teblığe memur resul olnıustur.
Kanunı Esasi cümlenizce malum-
dur ki Kuraru azmüş andakı nu-
sus (açıklık) insanlara feyz vermiş,
olan dinimiz son dindir, ekmel
(eksiksiz) dindir. Çünkü dinimiz
akJa, majıtıga, hakikata tamamen
tevafuk ve tetabuk ediyor, eğer ak-
la, mantığa ve hakıkate tevafuk et-
için neler yapılmak lazım geldiği-
nı düşünmek yani meşveret için
yapılmıştır. Millet işlerinde her
ferdin zihni başlı başına faaliyet-
te bulunmak için elzerndir. tşt£ biz
de burada din ve dünva için, istik-
bal ve istiklalimız için, bilhassa
hâkimiyet için neler düşündüğıi-
muzü meydana koyalım. Ben ken-
dı dUşüncemi söylemek ıstiyonım.
Hepinızin dUşündüklerini anla-
mak istiyorum. Emeli milliye,
ırade-i milliye yalnız bir şahsın dü-
şüncesinden değil, bilumum efradı
milletin arzularının, emellennin
muhasalasından ibarettir. Binae-
naleyh benden ne öğrenraek, ne
sormak istiyorsanız, serbestçe sor-
manızı rica ederim!
Gazi minberdea indl ve mikre-
bta öounde aamaz kıldıgımız yer-
de yanıma geldi. Haikın sorulan-
na cevap verirken şn sozleri ik
butbeji sena ile izah etti:
"Biliyorsunuz ki, Hazreti Pey-
ahval-ı umumiyeden haberdar et-
mek son derece haizı ehemmi-
yettir.
Çünkü her şey açık söylendiği
zarnan haikın dimağı hali faaüyet-
te bulunacak, ıyi seyleri yapacak
ve mılletin zaranna olan seyleri
reddederek şunun veya bunun ar-
kasından gitmeyecektirf
diyerek padJşahiana hntbeyi
Arapca oknmalannı bdbdatfan-
BI idame için olduğunu, banun
için hutbenin Tnrkçe otmast lüzo-
munu büdirdL
Lozaa'daki sulh mazakerdertıı-
den de biraz bafeis ettikteo sonra
'Halk Fırkası
1
haklonda s u l e gec-
ö:
'Bu milletin siyasi fırkalardan
çok canı yanmıştır. Şunu arz ede-
yim ki, memalikı saırede fırkalar
behemehal ıktısadi maksatlar uze-
nne teessus etmıştır ve etmektedir!
diyerek bizûn gibi zengifl oüna-
yan Balkan hukametleriuiB natıl
Mostala Kemal Ankara'da dla adanlanjia birükte. Mustafa Kemal 1922 yüuua sonudaa 1923 ortaianna iudar, yart gezfled sırasnda, d M konolara agırük veren koanşmalar yapauştı.
- - • % <
.ustafa Kemal, 7 Şubat
1923 tarihinde Balıkesir'e gelir.
Kalabahk bir cemaatle birlikte
öğle namazını kılar. Mevlüt
okunur. Mustafa Kemal
bundan sonra minbere çıkarak,
'mükemmel' bir hutbe okur ve
şöyle der: 'Efendiler, camiler
birbirimizin yüzüne
bakmaksızın yatıp kalkmak için
yapılmıştır. Camiler itaat ve
ibadet ile beraber din ve dünya
için neler yapılmak lazım
geldiğini düşünmek yani
meşrevet için yapılmıştır.'
H.utbeden sonra minderden
inen Atatürk, mihrabın önünde
namaz kıhnan yere gelir,
hutbeyi sena ile açıklar ve şöyle
devam eder: 'Halk fırkası
halkımıza terbiye-i siyasiye
vermek için mektep olacaktır.
Beni seven ve düşünen
arkadaşlanm bana böyle bir
fırka-ı siyasiye teşkil
etmemekliğimi tavsiye
etmişlerdi. Fakat bir köşeye
çekilip istirahat etmem için
şimdiye kadar elde edilen
neticelerin tespit olunduğu gibi
devam edeceğine itimat etmek
gerekir. Ancak bu hususta
henüz endişesiz değilim.'
ım Karabekir, Mustafa
Kemal'in parti kurma
girişimlerini zamansız
buluyordu. Balıkesir gezisi öncesi
Akhısar'da Mustafa Kemal'e
şunlan söyler: 'Görüyorum ki
başkumandanlık üzerinizde
bulunduğu halde siyasi bir fırka
kurmakla meşgul olmanız aksi
tesirler yapıyor. Bunun memleket
dışındaki akislerirün daha fena
olacağını tahmin ederim. Bunun
için sulhun akdine kadar bu gibi
hareketlerle meşgul olmaktan
sarfı nazar buyursanız.'
Kâzmı Karabekir, Mustafa Kemal ia mniıafazaklrlara dayaaarak saltanaü afanak istedigi kamsmdavdı.
Lustafa Kemal Balıkesir'de
yaptığı konuşmayla, Kâzım
Karabekir'i de yanıtlamış olur.
Karabekir bu konuşmadan sonra
şöyle bir yorum yapar: 'Gerek
tutucu bir dil ve eda ile Islamcıhğı
ele alması ve gerekse siyasi bir
fırka teşkiline ve onun başına
geçmeye karar verdiğini ilan
etmesi bana şu kanaati verdi:
Napolyon nasıl vaktiyle
başkomutanlık fikrine
dayanarak bir fırka ile
imparatorluğa çıkmışsa, Kemal
Paşa da aynı surette
başkomutanhktan tek fırka ile
hilafet ve saltanatı almak
mefkûresine yürüyecektir.'
lslam ve Turk tarihine ve hila-
fetle saltanatın aiirlarca jan yana
fakat ayn bulunduğuna izahtaa
soanu
'... bugun dahi saltanat ve bâ-
kimiyet makamı, hilafetin yan ya-
na bulunabilmesi en tabii haJat-
tandır.... Şu farkla, Bağdat'ta ve
Mısır'ın saltanat makamında bir
şahıs oturuyordu. Türkiye'de o
makamda asıl olan mılletin ken-
disi oturuyor. Makamı hilafette
dahi Bağdat ve Mısır'da oiduğu
gibi bikudret ve mürtecı bir şahs-
ı aciz değil istınatgâhı Türkiye
devleti olan bir şahs-ı ali oturacak-
tır...
Bu surette Turkiye halkı asn bir
devletı mutemedıne her gun daha
rahim olacak, her gun daha me-
sut ve mureffeh olacak, her gun
daha çok ınsanlığım ve berıliğıni
anlayacak, eşhasm hiyaneti tehlı-
kesine kendısini maruz bulundur-
mayacak, dığer taraftan makamı
hilafette butun âlemi İslamın ruh
ve vıcdanının ve ımanının nokta-
tesbit edecek seviyeye vasıl olun-
caya kadar TBMM'nin makamı
hilafeti bir nokta-i umit olarak
muhafaza edecektir!
Borsa'da 23 Ocak 1923'tt:
'.. Hilafetin ,'alnız Türkiye hal-
kına değil bütün lslam âlemine
şumûlu olması hasebiyle bu ma-
kam hakkında karar vermek Türk
milletinin selahıyetı haricindedir;
lzmir'de 3 Şnbat 1923'te:
'..Bizım dinimiz en makbul, en
tabii bir dindir. Ve ancak bundan
dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir
dinin tabii olması için akla, fen-
ne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi
lazımdır. Bizim dinimiz tamamen
bunlara mutabıktır.'
Izmir'deiken 29 ocakta M. Ke-
mal Paşa ile Latife Hanım'ın ni-
kâhlan yapılmıştı. Fevzi Paşa ve
ben, Gazi'nin sahidi olarak iki ya-
nında oturmuştulc
5 Şubatta Akbisar'da iken Is-
met Paşa'dan 4 şubatta sulh mu-
zakeresinin inkıtaya ugradığı hak-
kında şifreli telgraf geldi. Yine bu
nin teklifine luzum kalmadan siz
verirsiniz.
Ve cevabımı begendL Şifıcyi ge-
tiren >averi Mahmut Bey'e (Siirt
Mebusu Millıyet Gazetesi Sahibi)
şu emri verdi: '
'Paşa'nın dedıgi gibi bir cevap
yaz'
Mahmut Bey gittikten sonra M.
Kemal Paşa'dan bazı mutalaalan-
mı soylemekligime müsaade ala-
rak dedim ki:
— Goruyonım ki, başkuman-
danlık uhdenizde bulundHga hal-
de siyasi bir fırka kurmakla meş-
gul olmanız aksi teairier yapıyor.
Bunun memleket dçındaki alds-
lerinin daha fena olacaguu tahmİB
ederim. Bunun için sojhun akdi-
oe kadar bu gibi hareketle raeşgul
olmaktan sarfı nazar bıryursaıuz.-
Bunu Ankara'da fırka) ı tcsis ka-
rannızı matbuaya aksetmeden ön-
ce de rica etmiştim.
Gazi mutalaama cevap verme-
di. O hâlâ Ankara'daki bavaaın
baiini düşunuyordu.
memiş olsaydı, bununla diğer ka-
vain tabiiyyeyı ilahiye beyninde te-
zat olması icap ederdi. Çünkü bil-
cümle kavanin kevniyeyi (dünya ve
ahıret yasalan) yapan Cenabı-ı
Haktır.
Arkadaşlar;
Cenab-ı Peygamber, mesaisin-
de iki dare (daıre) iki haneye raa-
lik bulunuyoıdu. Biri kendi hane-
sı, diğeri Allah'ın evi idi. Millet iş-
lerini, Allah'ın evinde yapardı.
Hazreti Peygamberin eseri müba-
reklerine iktifaen bu dakikada
mılletimize, milletimizin hal ve is-
tikbaline ait hususatı görüşmek
maksadıyla bu dân kudside Al-
lah'ın huzumnda bulunuyoruz.
Beni bu mazhar eden Balıkesir'in
dindar ve kahraman insanlandır.
Bundan dolayı çok memnunum.
Bu vesile ile buyük bir sevaba na-
ıl olacağımı ümit ediyorum. Efen-
diler, camiler birbirimizin yüzüne
bakmaksızın yatıp kalkmak için
yapümamıştır. Camiler, itaat ve
ibadet ile beraber din ve dunya
gamber, zamanı saadetlerinde
hutbeyi kendisi irat ederdi. Gerek
Peygamber efendimiz ve gerek
hulefa-ı rasidin (ilk dört halife)
hutbelerini okuyacak olursanız,
görürsunüz ki, gerek Peygamberin
ve hulefa-i raşıdin söylediğı şeyler,
o gunun meseldendir, o günfln as-
keri, idari, mali ve siyasi içtimai
hususatıdır. Ümmeyi Islamiye te-
kessür (çoğalma) ve memaliki Is-
lamiye tevessuse başlayınca
Cenab-ı Peygamberin ve hulefa-i
raştdin hutbeyi her yerde bizzat
kendilerinin irat etmelerine ımkân
kalmadıgından halka söylemek is-
tedikleri şeylen iblağa bırtakım ze-
vatı memur etmişlerdi. Bunlar
herhalde en büyük ruesaydı (baş-
kanlar). Onlar camii şerifte ve
meydanlarda ortaya çıkar, halkı
tenvir ve ırşat için ne söylemek la-
zımsa söylerlerdi. Bu tarzda de-
vam edebilmesi için bir şart lazım-
dı. O milletin reısi olan zatın hal-
ka doğru stfylemesi, halkı dinle-
mesi ve halkı aldatmaması, halkı
kurolda|uBdan ve haHoM siyasi ve
iktisadi lerbiye aldıgmdaa baberi
yok... gibi ifadekrde bulandu.
Şu sörieri ilerisi icia daşunce-
leriai göslernek itibariyle dikka-
ti çeker
'Halk Fırkası halkımıza terbive-
i siyasiye vennekiçin mektep ola-
caktır. Beni seven ve hayatımı dü-
şünen arkadaşlanm bana böyle
bir fırka-i siyasiye teşkil etmemek-
liğimi tavsiye etmişlerdir. Filhaki-
ka vazifei raiilıyenin hitamında
köşeye çekilerek istirahat etmek-
liğim benim için bir menfaattir.
Bunu yapabılmek için şimdiye ka-
dar istihsal olunan neticelerin tes-
bit olunduğu gibi devam edeceği-
ne itimat etmek icap eder. Fakat
bu hususta henüz bîendişe ola-
mam. Hiçbirinizin de bîendişe ol-
mamamzı tavsiye ederim.
(...) tşte bu nokta-i nazardan
milletin içinde bir fert olarak ve
tekrar milletin intihabına nail
olursam TBMM'sinde aza sıfatıy-
la çaüşmayı vazife telakki ediyo-
rum. Efendiler, ne ben ne siz şa-
hıslanımz üzermde vazıyetler ih-
dasına kalkısmayalım. Biz hepi-
mız o surette çahşalım ki, kuraca-
ğımız şey milli bir muessese olsun.
Bu da millete terbiye-i siyasiye ver-
mek le olurf
M. Kemal Paşa, minberde mii-
kemmel bir hutbe okumalda bu
urzdaki mesaisiııe taraftar olma-
dığım hakkıodaki beyaaalınu
halk huzumnda verdikİeri cevap
•pacıkça 'beni çok seven ve haya-
tımı düşünen bazı arkadaşlanm
böyle bir fırka-i siyasiye teşkil et-'
memeküğimi tavsiye etmişlerdir™ •
beyanabyla da benim 17 Tttnmn
1921 münakaşalanmızda Şark'tan
yaptağun tekttfl '. bendenizsatı sa-
milerinin bu kabıl siyasi fırkala-
ra... iştirakten beri kaimasına has-
seten taraftanm' ve bu kerre Halk
Fırkası meselesinde dahi saihaa
takariiriine kadar olsun başkomm-
tan sıfatıyla bu kabil cereyaulan
girişmemesini tavsiyemc de kati
cevabuu vermiş oldu. Gerek ma>
taassıp bir dil ve eda ile İslamalı-
gı ele alması ve gerekse siyasi bir
fıkra leşldline ve omu başına geç-
meye karar verdigini ilan etmesi .
bende şa kanaaa tamamladı.
Napolyon.. vaktiyle başkoma-
;
tanlıktan 'muhalif fırka yapan bir •
dıktatör başına neler geldifini '
görür' fikrine dayanarak nasd bir
fırka ile imparatorinğa çüunışn
şimdi de Mostafa Kemal Paşa da
ajBi sarette başkomatanhktan tek
fırka ile- önlemekligime ragme*-
hilafet ve saltanatı almak mefkA-
resine yuriıyecektir. Bu yolda be» {
nim vataa ve milJete karsı vaztfem
de şimdiye kadar oldııgH gibi şim-
diden sonra da bu tebükell yoN
önlemek olacaktır. Şöpbesiz Idy
samlmiyrt ve ikna ile sonuna ka-
dar ugraşmak ve mumkun olmaz-
sa cephe almakla."
M. Kemal Püşa, Balıkesir'de ve-
receği hutbeden sonra Kâzmı Ka-
rabekir'in düşuncelerinı öğrenmek
ister.
"Aksam M. KeraaJ Paşa bugun-
kü beyanatını nasıl bulduğumu
sordu. Ben de kendilenne olan sa-
mimi bağlılığım kadar kendilerin-
den aynı karşılığı görduğüme da-
yanarak fikrimi soyieyeceğimi bfl-
dırdim ve dedim İa:
— Dünya işlerini camilere sok-
tugumuzun aasmı çektiğimiz yet-
mez mi Paşam? Milli islerimizi ne-'
den yine camilere sokuyoruz? Ve
neden siz başkumandan olduğu-
nuz halde dinle hilafetle bir din
adamı gibi hatta daha ileri gide-
rek meşgul oluyorsunuz? Münev-
verlerimiz haklı olarak bu gidişi
iyi telakki etmeyeceği gıbi bu yol
da esasen tehlikeüdir. 1921 şuba-
tından Şark'tan teklifimde -
birtakım muhafazakârlann yine
işe kanşarak teceddüd hareketle-
rinden (yenılenme hareketlerin-
den) mahrum kalacağımız endise-
sini arz etmiş ve memleketın yük-
sek mütehassıslanyla esaslı prog-
ramlar yapılarak bunların tatbi-
kinde sebat ve sadakat lüzumunu
bildirmıştim.
Paşam görüyorum ki, siz din ve
hilafet kuvvetlerine çok ehemmi-
yet veriyorsunuz; şu haide muha-
fazakârlara dayanmak istıyorsu-
nuz. Size bu vesile ile bir daha o
eski teklifimi arz edeyım. Yanım-
da bir sureti var. -cep cüzdanım-
dan çıkardım verdim- Bir daha 10-
'ten okuyunuz.
Türk milieti teceddüde muhtaç-
or. Ve bunu da mütahassıslarla
basarabiliriz. Asla camilerle değil
asla muhafazakârlarla değil.
Din, vicdan kanaatıdır; müna-
kaşaya gelmez. tlim adamı olan
bizlerin ve hele sizin bunu ele al-
manızı katiyen doğru bulmuyo-
rum. Bunu tamamiyle muhmel bı-
rakmalısınız. Bu mutalaalanmı
daima size açık kalbimle söyleye-
ceğım.
M. Kemal Paşa mutalaalanmı
samimi karşıladı. Ertesi gun ya-
Teriermden naklen benim yaverim
GazJ'nİB şu ifadesini bUdirdfc
"Ben Karabekir'in bana bu ka-
dar samimi olduğunu zannetme-
diğimden çok çekişeceğimizi tah-
min ediyordum. Haibuki o çok
açık yürekli ve candan insanmış.
Beraber çalışacağımı görerek
memnun oluyorum'..."
Ymnmt Halk Fırkâsî
Ikmrmimymr
(27)-Trabzon Milletveküi Ali Şük-
rü Bey, 27 Mart 1922 günü Topal Os-
man tarafından boğularak ölddruldtl.
Topal Osman yakalanarak öldunilda
ve cesedi de Ulus Meydanı'nda asıldı.
Ali Şükru cinayetının, Mustafa Sup-
hi ve arkadaşJannı öldüren Yahya
Kahya'nın öldurülmesi olayını gunde-
me getirdı|ı sırada öldurülmesi çeşıt-
li yorumlara yol açtı. Ataturk'un, Mu-
hafız Bırligi komutanı olan Topal Os-
man'ın Ali Şükrû Bcy'ı bir arazi uyu$-
mazlığı nedenıyle öldürdüğü de ileri
surüldu Kandemır Ferıdun, Cufflbu-
nyet Devnnde Siyasi Cınayetler, Eki-
cigıl Tanh Yay. 1955, lst.
s: 44 Kandemır, hatıralan ve söyle-
medıklen ile Rauf Orbay, Sinan Yay.
s. 108, ayrıca bkz. TBMM Zabıt Ce-
ridesi D 1 29.3.1923 c. 2S s. 227
(28)- Atatürk/Atatürk Kültür Dü ve
Tanh Yuksek Kunımu Atatürk Araş-
tırma Merkezı Yay. 1989, sayfa:
98-103
Inan An, Gazi M. Kemal Atatürk'•
ün 1923 Eskişehir-tzmıt konuşmalan,
TTK yay. s: 71 vd. Atatürk, îslam Ql-
kelerinin 'en felaketlı anlarda .. aley-
hımıze harp ettiklenni' söyieyerek hi-
lafetın 'zaaf* getırdıginı bildiriyor. Ay-
nı konuşmada Atatürk 'ben hocalan
sevmem" s: 72.