20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATFA DÖRT: sCUMHUlHYET Saflığımıza gtilümsems atrası onlara geliyor bu kez de: «O iş ayarlandı,» diyorlar, «hanpi miUetteo otarm •toan gümrükçüler de insan. Onlar d» parayı severler. Tauuzca diğer gümrükçUlerden daba fazls istivor ingiUz gümrBkçüleri. O yöıden de tngiltere'de oldnkea pahalı satıyonız.» Böyle bir aracıhga hiç de gönüllü olmadıgımızı, paranın biri ilgilendirmediğini onlara anlatmak bize oldukça güç geliyor. Yakamızı kolayca bırakmayacak larını görebüiyoruz. Gerçekten de kalkmak için davrandıgımızda oturtuyorlar biri yerimize. Onlar da şaşkm bizden bekle medikleri bu karar karşısında. Kendi »ralannda Arapç* olarak aıeşli bir tartışma yaparlarken, biz de kulaklanmız kapıda, gfr çen saniyeleri sayarak bekliyoruz. Bize ne yapacaklarmı tartışıyor oîsalar gerek. Geçmek bil meyen dakikalarm sonunda kapı vuruluyor ve eşikte bizim gru bun butün kişileri birden beliri yorlar. Yine sapasaglam dısarıda, onlann arasmda bulunabümek güzel sey. Derin bir soluk alıyoruz. :8 Nisan 19*1 StLAH, turistlerin saldınsına uğramadığmdan, kendine has havasım ve geleneklerinı koruyan, dış dünyayla ilişki*«. kttçük bır kasaba, Faslıların (terçek yaşamlarını orada daha yakıedan ve daha saf olarak göriiyoraz. Palmfye agaçlan, beyaz kattanlan içinde ağır ağır yürüyen vey* eski bir kalenin yıktk duvarlan dibinde kavun satan, ya «U karanlık, dar kahvelerin dumanlan arkasmda kalıplaşmış gibi görünen esmer yüzler. Uyusuk bir yasam.. Ne yana bakılırsa bakılsm bir agırlık, bir yavaslık, bir uyuşukluk göze çarpıyor ilkin. Kişilerin tümü bambaşka bir dünyada yasıyor. Çogunun yüzlerinde en ufak bir anlam. en ufak bir canlıhk belirtisi sezibniyor. Bizira yaşadığımız dünya veya ay, hemen hemen her ikisi de aynı onlar loin. Ekmek alma dUşüncesryle yaklaştığımız fınncı, bos gözlerle, kjmıldamadan bakıyor yüzümüze. llgilendirmiyor onu bir yerden sonra, birkaç kurus az veya çok kazanmak, üç veya dört lokma yemek, yırtık veya yarnalı giyinmek. Ellni eteğini çekmış yaşaradan bir noktada. Kafası, esrar dumanlarının götürdtiğü fizik ötesi dünyada gezerken. gövdesinin içinde bulundugu fiziki dünyayı tümüyle geride bırakmış. Nasıl ki, bir meyva, durduğu yerde, hiç bir şey yapmadan zamarüa olgunlaşır ve topraga düserse, o da aynı  KİAvrüpa do Olo.sloplfl 13 bin kilometre Y n ı a n : fttır OOLAY Esrar, duman, müzik ve bir teklif bıçimde yasayarak ve yaşlanarak toprağa kanşıyor sonunda. Umut. istek, tutku, çaba, çok çok uzaklarda ondan. u Esrar çubukları LKENÎN yansmdan çoğu bu durumda. Ayık gezene rastiamak oldukça güç. Her gün zamanın büyük kısmını geçirdiğimiz kilçük kahve. sabahtan ak şama kadar ellerindeki esrar çubuklannı bir an olsun bırakmadan, kendilerine has müzik araç larını çalarak hep birlikte şarkı söyleyen Araplarla dolu. Bir yandan, yaşlı kahveci nane çayı tasıyor onlara durmaksızın. Yalnızca iki saat kadar bir slire aynlıyorlar ölmemelerini sağlayacak kadar bir iş yapmak için. Kendilerini yalnızca müziğe ve esrara vermis bu lasaniara bakınca. «Odysseus ve arkadaşlarının, Truva dönüsü karşılarına çıkan Lotos Yiyenler ülkesi borası olmalı muhakkak» diyorum. Ve hemen arcündan, A.L. Tennyson'ın. Lotos Yiyenlerte Odysseus ve arkadaşlarının karşılaşmasını anlatan dizeleri geliyor aklıma: «Bir yer ki orads aerçey, her zamaa aynı görünürdü! Ve teknenin çevreainde soluk ytizlerie, O rüi renkü ısıga karfi soluk olan esmer yüzler. Konu ve resim A Y H A N BAŞOGLU TUNADAKIHAYAIET i •Uüsrev'in cauurelıjga. W»vi larrnt uzatıyorlar elimize. Julien, Garry ve Jobn hemen içmeye koyuluyorlaj Odysseus'ın arkadaşları gibi. Ardarda yirmi bir çubuktan sonra iyice «taşlaşıyorlar». Bir ben vanm kahvede o durumda olmayan. Aslında sigara kullanmayışımın sonugöslü meJankoliyle l.ocu ciğerlerime dumam çekmevi tos Tiyenler geidi. pek beceremediğim için, istesem Taşıyorlardı o esrarlı sapın dalbile onların durumuna gelemiyelarını ceğimi biliyorum. Fakat bir süÇiçek T« merva yüklö, verdiler re sonra, odaya yayılan duman herbirine, ve müzik beni de az çok etkisi Ama klm aldıysa ondan ve tataltına alıyor. Müsigin tekrarlana tıysa, tekrarlana hızlanan ritmi, her Hızla atıian dalganın «esi artık yanımızı kaplıyor. Bizi içine alıuzaklarda Çok nzaklard» göründü yas tu veriyor müzik, ipek bir örtü gibi sanyor, beynlmirin her nokttrp dövünınek ÎÇÎD tacığı, müziğin bir noktasıyla Yabancı kıyüarda...» birleşerek kuş tüyleri eibi uçusKahvede hiç yadırgamıyorıar maya başhyor havada. rKişüncele bizi. tçlerinden biriymişiz gibi rin agırlığını atnuş. haflflemiş ahşkanlıkla, konusmadan çubukolarak yukanlara yükseliyorlar. Oumanlar arasında Garry'nin yüzü yokolmuş, yalnızca masanm üstüne kapanmış kırmızı luv rımlannı görüyorum saçımn. Karşımdaki Arap'ın gözbebekleri kocaman kocaman, çıkıp bana fırlayacaklarmışçasına. Yaşlı kahveci bir nane çayı daha uzatıyor.. Bir tane daha.. Bir tane daha... YARIN : KARANLIKTA BİR ÇİFT GÖZ • M R DOLA1* ve arkadaşlannın Asilâh'ta her gün çittikleri kahvede, bSr sürü yerli saatlerce oturuyor, esrar çekiyor, müzik dinliyor. Bu arada yukarda resmi görülen kahveci de müşterilerine dnrmaksızın nane çayı taşıyordu ııııııııııııııııımııı lllllllfl ıııniHiıııııııınıniN"""1! 54 EFSANESİ umt, I Gövde ve ruh AS'ta en çok kullanılan u>uşturucu madde «kif» O da haşhaşla aynı bitklden çıkanlıyor. Haarlanışı birmz degişik. Hashası Dek tutmuyor Araplar. Sık sık duvarlara yapı?tırılmiî afislere rastlanıyor. Üzerlerinde, çfikmüî, olduğu yere yıgıl mış. bitkln Mr adam resml, altında da Fransiîea ve Arapça yazılmıç sözler: «Kif ıtövdeyj ve ruhu yıkar!* Ve ag^ında kif çubuguyla afislenn altına oturup. kendinden geçmiş bir dolu Arap. Devletin sigara satıcılannda parasız olarak her isteyene dagıtıkyor bu afiş. Ama aldıran yok. Kimse korkmuyor esrar çekerken, çünkii yakalanırsa bir (tece hapis yatacak. Zaten bunun İçin de hiç bir polis ugrasmaya deger görraüyor durumu. Bir akşamüstü. kumsalda Julien'le yürürken, genç bir yerli yaklaşıyor. tngiltere'ye gidip gitmeyeceğimizi sorduktan sonra bize iki ufak kutu kif uzatıvor. Julien nasıl ojsa kahvede bir şey ödemeden bo) bol içtigi. için, onlara veıecek parası olmadığını söylüyor. Fakat diretiyor adam almamız için. Bir şey öda mek gerekmediğini, bir zamanlar kendinin de çok parasız biri o!duğunu ve bu yüzden aynı durumdaki gençleri çok lyi anladıgını söylüyor. Aynı zamanda kendisinde bundan bir yığın olduğunu ekliyor sözlerine. Julien her iki kutuyu da alıyor sonurcia. AvTica adam cebinden bir kutu kibrit ve içmek İçin bir çubuk uzatıyor ona. Sa$kırüığımızı biraz gidermek için açıklamava girişiyor «Ben esrar ausverişiyle ofraşıyorum.» diyor, «çok para ka7andını bu iştcn. Evimdc bir yipın kif, haşhaş ve marihuana rar. görmevi ister mivdiniı?» F DİŞİ BOND wfci/6 TOtf ı çt,K KONU? PCENSB, Uin kinde iş TİFFANY JONES ÎTB.UK KtZIMI E.LİMDEN ALMAZ İSTİYOBSUN.. RTESİ akşam yine orada buluşmak üzere avrıhyoruz. Dunımu diSerlerine anlattığımızda onlar da ilgileniyorlar. Fakat işin içinde bir iş oldufunu da sezmiyor degiliz. Yine de ögrenme isteği korkumuzdan üs tün seliyor ve sonunda. Julien' le ben önden gitmeye. digerleri nin de vanm saat sonra hep birlikte gelmelerine karar veriyoruz Ertesi akçam biz adamla onun evine yoUanırken. Garry de uzaktan izliyor gittisJimiz veri Boş bulaoafımızı sandığımız evde on kadar Arap daha eörünce oldukça çaşırıyoruz Bizi şretiren adam arkadaslarına arv lamlı anlamh sıntırken iyice a r tıyor kuskulanmız. Vakit geçirmeden stoklan dolaştınyorlar bize Bu kadar çok haşhaş. kif ve marihuana bitkisini bir arada sörünce gözlerimiz kocaman kocaman açılıyor. Ve sonunda merakla bekledigimiz, «bizden ne istevecekleri» konusuna ee'iyor sıra: «Siz de cok para kazanmak ister misiniz?» diye söze girivor içlerinden biri. «Üzerinize riüşecek eörev cok kolay: En kısa zamanda fnjriltere've ciciip. orada bnlacafınız alıcı adreslerini biıe vollavacaksınız. Gerisini biz becerectÜT. Bakın bu iste sizin korkmanızı eerektirecek en ufak bir sakmca vok. Rprkes vakalansa hile si/ rahatsınız. Gö revinize karşılık çok para ve haşhaş alacaksınız. Hattâ şimdiden bir parca vereceeiz »ize ikisinden dp.» Gülümsemekten kendini alamıyor Julien: «Peki ama. Içeri nasıl sokacaksinız malları?» diyor. «înjjiltere gümrücii dösünemiyeceğiniz kadar sıkidır.» E Konagın kapıst »çıldı, bahçe k«pısuu. H » y dar Ustayla Osmanın durduklan yere tırmalar tçinde. pirıl pınl bir ujak geldi. O U ı v ı yutinns gibi dimdik durdu önlerinde. Ne istivorsunuz? Sesi sertti, tepedendi. Bu ses bile ho«una gitti Haydar LsUnın. Bey, Ağa uşajn da olunca böyle ohnalıydı. Sıkır sıkır, aydınlık bit sesle: «Hasip Asa efendi evde mi? Evdeyse ona de kı, Yörük kocası, Demircller Ocafı piri Haydar Ust» Tann konuğn olaraktan »eni görmeğe gelmiî diy» »öyle. Yörük koeau, demircUer, has. mısri kıhçlar oeağı piri Haydar Csta... On bin yılda bir tek kıİK döğenler, jahlan padijahlan knsatanlar..^ İjte, ijtecik... Bey dediğin de, Paî», Şah, Sultan dediğin de böyle o!ur. tşte böyte, böyleclk.. Hay Ramaıanojlum. hav... Adam. hiç bir söıe v»r. madan hemen eve döndü. icerive «irdi kapıyı »rdından kapadı. Hasip Bey penceredeıı bu elinde kılı<;, horklii. arağı ranklı, ardında yaslı atı, bu tuhaf adamı seyreyliyor, kendisini ni«;in aradığmi merak ediyor. acaba gene eski Hititlerden kalma Yörük akrabalardan mı diye düşünüyordu. Düşünüp kızıyorılu. Yerjüziindeki tekmil Yörükler birkaç yıl(Ur ona akraba çıkıyor. akm akm eve teliyorlardı. U*afa: «Git «or bakaiım, beni neden gönnek iıtiy»rlarmıs? Akraba falan mıymıslar? Sor^ dly« emir verdi. U«ak geldi. Hasip Beyin söyletfiklerini Raydaı Ustaya tekrarladı. Haydar l'sta: •Akraba olmayız onlatla, Yüreğirliyle biı ak. raba olmayız. Blze Ramazanlı, bir de Osmanlı akraba olur. Bi» onun adını sanını duyduk da xeldik. Bana. Haydar Usta derler Çebl Usta» B ü c tem, hem de daldan eğnıe. On1 bcj yıld» Ba ocak. on bm...> Saydı döktü. her |eyi bir daha bir bir «öyledi. Utak yan anladı, yarı anUmadt Hasip Beye «eldi: «Size akraba olmazlarmıs. Onlar Ramaıaoliya, bir de Osmanlıya akraba olurlaımıs. Bu adam pirmiş. Bin yılda bir kılıç yapıtıı?... Onu slze ve< recekmi». Siz de ona. dile benden ne dilersin. diyecekmissiniz.. Hasip Bey güldü. Elini pantolonan sağ cebina attı, oradan bir deste para çıkardı. iki onluğu ayır. dı, usağa verdi: «Götiir bunu o ihtiyara ver^ dedi. «Hasip Bey kılıç mılıç görmek Istemiyor, dersin.» Haydar Usta soluğunn tnrmus kapıyi gocltiyor. usağm dönmesini bekliyordn. Usak geldi, hif bir şey demedeu elindekl iki ooluğu Hsydar Cstaya uzattı: •Bey kılıç mılıc istemiyor. Alsmlar da bn parayı gitsinler, diyor. dedi. Haydar Csta bos bulundu, uşağın kendisin* azatbfı parayı aJdı, usak o anda arkannı döndö, döner dönmez de eve firdL Eve firmesiyle ardından kapının kapanması bir oldu. Çarpılmışa dönen Haydar Usta bir sMkindi. lld silkindi, bir tiirlii kendisini toparlayamadı. Elindeki onluklar partnaklannm ucundan kaydılar, sert esen garbi yeli kâğıt parçaiarını aJdj cötiİTda, yoldan yola. bahceden bahçeye savurdu. Osman, L'stanm koluna girdt Lstanın ayaklan biribirine dolanıyordu. Sokaklar, caddeler, evler geçtiler. Bahçeler geçtiler, Haydar UsU hiç bir ••yi artık görmüyordu. Bir bakkalın önünden « » • cerlerken Osman ekmekle helva aldj. Gün ka» vusurken kendilerini Seyhanın kıyısmda buldular. Haydar CsU egildi suyu avuçladı. Bir tüzelca yıkadı. Düs mü förmıistü? Bir düsten usul aıui ayanıyordu. •Acıktım Osman.» dedi. Osman gazete kâğıdını yere serdi. »kmefi, helvayi üstüne koydu, yemeğe koyuldular. Haydar Usta Ijtahlı, çabnk cabnk yemeğini yedi. Gunun son ışıklan kızıltılarla sakalında dolasıyordn. Dai» dı. sonra birden Osnana döndü: •O yangından sonra. köylüler bizi ateşa ve». dikleri geeenin sabahı torunom Kerem ortada yoktu. Sonra da hiç görünmedi. Ne oldu acaba çocu Osman: «Çocuklara bir sey olmaz.» dedi. «Korkup kaçmıstır. Ikj gün sonra obayı bulur.» «Bulur.» dedi Haydar Csta. «Şu Kerem Ali da nr iyi. değil mi Osman? Ne iyi adam. Bir tek. Na tüzel gülüyor. oe iyi. hatn bilir bir kisi.» Osman: «Öyle.» dedi. Haydar Usta: Her şey bitecek. her sey defiyecek, hrr sey bozulacak. yön, yol değistireeek her sey ama. adamiık bHraeyecek. Blr yerde, bir köşede Kerem Ali gibi. ortadirek gibi, böyle dimdik kalacak. Şu adamı bir daha förmek. ona bir iki soz söylemek isterdin.» Gün ısigı yitti gitti, ortalık karardi. orUlığın kararmasıyla da birden sehrin ıjıkları patladı. Haydar Usta irkildi. •Bin yıl, on bin yıl döğdük biz bu kılıcı.. Aydıalığıo ortasında bir damla su gibi. Asılı kalmıs. Oa bin yıl daha döiroekler.. On, on bin. yiir bin...» Osmnn ieinden. bu adam deiiriyor. dedi. Fıkara... Bütün bu olan biten ona ağır geldi. Götüremiyor. «On bin, onbin. Yiiz bin yıl daha... RüMem l"»ta Çebi oban... Rüstem Csta kökten sürma değil. cıraklıktan telme. Daldan eğme... On be$ yıl.... Otoı yıl. bin yıl. on bin, yüz bin yıi.. Diia benden ne dilersen...» Halilin babası öldü. Dedesi de çok pskiden ölmüştü. Mustan hiç ansımıyor, Halil o zamanlar çocuktu. Bir enası kalrnıştı. Bütün oba onun süriisüne elbirligiyle baktı. Çadırı imeceyle bütün çadırlardan önce kurulur, bütün çadırlardan önce sökülür develere bağlanırdı. Her bayramda, Hıdırellezde obahlar Halilin çadınna gelirler niyazda bulunurlardı. Davula. tuğa, uzun, solgun bayraga yüa sürerlerdi. Bu davul, bu tuj, bu bayrak, bu teber nedir. kimse bilmezdi. Türkmerun kut*al emanetleriydi. Ta uzak. eski, adı sanı duyulrnadık gtinlerden geliyordu, bu belli. Görkemli, Yörüğün Yörük olduğu mutlu günlerden geliyordu, bu belli. Bu tug ellerinde. bu bayrak altında, omuzlannda uzun şelfeler, yedi iklım, dört köşeyi dolaşmışlar. boyun bükmemislerdi. Bu Halil neydi, kimdi? Cerenin, bu sevdası nedendi? Canını verecek, obasım ajaklarının altına alacak kadar. ^ (Arkan var) 37 Ismi neydl kocasının?. Bir türlü hatılayamıyordum... Fakat ne yapıp yapmalı. bulmalıydım... Belki de çok esid bîr llişkl vardı aralannda... Kimbilir no vakit ve nasıl tanışmışlardı?.. Bu tarih, Evangeline Grant olayı bütün ağırlığı ve sonımlulugu ile omuzlanma yüklenmeden öneeki bir deırreye de rastlayabilirdi. Madem böyle bir durum mevcuttu, Gwen ne diye bosanma teklifinde btılunmamıştı bana?.. Korkunç bir cinayet olaymı plânlayıp programlama zahmetine katlanmaksıan benirn d»vranışlarımı sıta bir kontrol altına alabilir ve sayısız lhanetlerimi tesbit cihetine de gidebilirdi pekâlâ Bövlesl çok daha koiaydı şüphesiz. Her şeye ragmen Gwen'in elnayet tşleyecek kadar canavar ruhTu bir kadm olmadıjh muhakkaktı. Canavar nıhla bir k*. atille de suç ortaklıgı yap*mazdı. DuruşmaJar sırasmdaki ve duruşmalardan sonralri rutumu b1r an bile akhmdan çıkmamıştı. Gösterdiği anlayısı. nezaketi. y«lanlıjrı asla hıkâr edemezdim. Bu. kusursuzcasına oynanmıs blr rol olımazdi. Su«• ortaklık etmls bir klmse istese bil* b»y!esine samimi davranamaz. kocasına vatanlıgın bu dereeesini eöstererneedl. Fakat olma7 olma?dı... Her sey mümltündü bu kalles diinrada... ŞimdlkJ k o e « ı Gwen'e, vaköyİB benden boşanro kendlsivle evlenmesl icin teklifte bulunmuş. kanro da kaballenrhemis olabilirdi. Olaydan SnceM eünlere OLUM CIKMAZI «Yazan: l . BLOCK bızımla peKâlâ oasarıiı oır ızdivaç sayılabilirdı... Gayet iyi anlaşıyorduk... Tartışmaya ben zer bir seyler vukn bulmamıştı aramızda. Kanm şayet kendine bir sevgiM bulmak thtlyacını duysaydı. rahatça tjecerebilirdi bu işi., Bende süphenin zerre»i büe uyanmayaeaktı. Nitekim ara yerde ben aklıma estigi zaman solugtı sokakta alıyor. bir kaldınm vosması ayarhyor. otele götürüvor. evl1 bir adamın kaçamak vapmaktan aldığı ?erk lerin gereğinden fazlasını çıkanvordum ve kartmın ruhu bile duymuyordu olup bitenlerl. ÇUnkü peçln verilmis ortak bir karanmız vardı. Madem evlenmiştik. sonuna kadar yürüteeektik btı evlîligl Şu vicdansr» köpek her kimSP son derece kararlı olmalıydi bu kontîda. Kanma sahip çıkmarun ancak öeni vok etmek le uygulamr bale geleeeğıne kanaat eetfrmlşti muhakkak. Bir vtrvayî vıkrnanuı en kestirme volu buydu. Beni öldilreeek, arkasmdan da hayalini gerçeklestirecekti. Günlük vasantımj adırn adım izlediâine şüohe voktu. Böylece pesime takılmıs. otele kadar arkamdan eelmistl.. Odav» glrmenin voKınu bulmus. fakat orada beni sızmıs fcendîmden eeçmis vaziyette görünce vanımdakl kızı vanl Ehrangeline Grant't öldlirnrtlştü. Böylece bir taşla l ö Inı? vur. mus oluvordu aynı zamanda... îjayet oenı öldürseyaı genç fcadm görgti şahidı olacak, ilerde başını belâya sokabilecekti. Bu durumda ikimizı de temizlemesı gerektı. Fakat o iki cana birden kıymaktansa Grant'ı tercih etmişti Ben nasıl olsa kendim den geçmiş vaziyetteydim. Evet onu öldürecek. suçu da benim üstüme vıkacaktı. En temizi de buydu. Sonra ne olacaktı?... Ben yakayı ele verecek deliğı boylavacaktım, Bu sartlar çerçevasinde karımı boşanmaga ve ken disiyle evlenmeğe ikna etmek kolaydı. Kadınlar garip varatıklardı.» ölmüş bir kocamn hatırasma, diri fakaî sabıkalı bir kocanm haürasına kıyasla çok daha sa. dık ve baglj kalıyorlardı Plân mükemmeldi.. Ben valmz kanlı bir cinayet Islemis olmakla kalmavacak neticede kansma fahişelerle thanet eden bir adam durumuna da düşecektim. Eninde sonunda Gwen de beni beklemefeten. bana sadık kalmaktan usanacak. kuruian aşk tıızagına düsecek onunla evleneeekti.. Ve böyle olmuştu Bir sigara vakarak ote) odasında bir a?a*ı bir vukan dolasma*a oaşladım.. Çektigim derin nefesleri hırsla üflüyor, el kol hareketlen vaparak bild!»im fcüfürlerln tümünü sıralıyordum. Sahne, bütün arnntılan fls sözlerimln önünde canlamyordu, ' Arkaa v«r J GARTH AYLÂK MUSA AM MUTLA KA GftTMEM LÂIM OOtfOSL. StZE Çuc ONEMLİ BİR 14ASTALIK Başsağlığı Vefatını büyük bir üzüntü ile öğrendigimiz kıymetli hocamız ve iiyemiz rahmetU HİLMİ ERDİM'e Allahtan rahmet ve kederll ailesine başsağhgı dileriz. tstanbul Eğitim Enstitüsö öğretmen ve ögTencileri, Öğretmenler Sendikası. Cumhuriyet • 3065
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle