24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT: CTJMHTIRtYET: :12 \isan 1971 AYIN Fahri Belen «Ordu ve Politika», «Dünygda ve Bizde Askeri Darbeler» üzerıne bir çahşma yapmak lüzumunu nasıl duyduğunu ve ne zamandan beri bn konu üzerinde durduğunu şöyle anlatıyor: « Son zamanlarda geçirmekte olduğumuz bunalım, vatandaşı huzursuzluk içinde bıraknustı. Or. du tedırgindi. Yabancı ve yerli basm, hattâ yetkıli kişıler ordu ihtilâlinden söz etmekte idıler. Memleketin, demokratik yoldan gelismesini dilediğım için, orduyu ihtilâle zorlayan nedenler hakkında bir kitap yazmaya basladım. «Ordu ve Politika admdaki bu kitaptan size bazı özetler vermeye çalışacağun. Bu konufmalarunız ıırasmda da önceki görüşüme tamamıyle sâdık kalarak günlük politika difinda kalmaya da dikkat edeceğim. Aneak şu kadarını hemen söylemeliyım ki Atatürk ilkelerine bağh olan Türk Ordusu, demokrasivi, lâikliği benimseyen, insan haklarına saygılı bir hukümete karşı asla ayaklanmaz. Yabancı ya zarlar da Türk Ordusunun diğer erdulara benzemediğuü açıklamıjlardır. Yuksek makamlara muhtıra veren komutanlan çok yakından tamrım. Genel Kurmay Başkam Memduh Tağmaç, Harb Akademi. ainde talebemdi. Bu değerli kişilerin ılımlı tutumlan ile ordunun göründen düsmekte olduklarını Börmekten üzgündüm. Onlann ordu ihtilâle gıtmeden, bir muhüra S vererek lorumluluk yüklendikleri ni tahmin ediyorum. Saym Cumhurbaşkanının, Demirel'e istifa teklıf ettığini de dğrenmis bulunuyoruz. Kanıma gore bu istifa vaktınde yapılsaydı komutanlann muhtıra vermelerine de luzum kal mazdı. En büyük kötülük teyiz. Türk Ordusu, Birind v« Ikind Mesrutiyetin kurulmasına yardım etmig, istiklAl Savatım zaferle bitirmii, meşruiyetini kaybeden bir hükümeti devirmiştır. Bunlann flzerind* biraz durmalıyız. Birinci Mesrutiyet hareketi, key fî bir jdarenin yıkılması için yapıl mıştı. Sultan Aziz, müstebit karak terli bir kişi idi. Onun son yıllarında Tanzimat, ruhunu kaybetti. Saray sefaheti, ruşvet, israf artarak borçlar tahammül edilemez bir halo geldi. Padışah dış borçlardan kendisine hisse «lmakta, Mısır Hldivinin büyük hediyelerini kabul etmekle idi. Meşrutiyeti kabul eden Ikind Hamıt, Meclısi kapatarak Anayasa yı zincire vurdu. Onun zamanı, daha önce başlayan çöküntunun en hızlı aşaması oldu. Içerde Utibdat, dışarıya karsı bir teslimiyet baj özellikleri ÜRK ORDUSU diğer ordulara niçin benzemez? Turk Ordusu mıllî ordularm en güzel bir örneğidir. Tarih boyunca devletlerın gerilemeleri ücretli askerler, devşirmeler, yabancı askerler kullanmakla başlamıştır. Bu nedenledir ki son iki yüz yıldan beri mil. lî ordular kurulmaya başlanmıştır. En ileri memleketlerde bile millî ordular, istibdada, gericiliğe âlet oldukları halde, Türk Ordusunun fleri hamlelere katıldığını görmek ladı. Tevfik Fikret'in deyimi üe kılıç (Silâhlı Kuvvetler) üe kalem (Fikir hayatı) iki siyasi mahkum oldu. Memleket bir tömürge haline geldi. Dünyaya ayak uyduramayacak hale gelen kohne devleti kurtarmak güçtü. Hasta Adam» lon günlerini yaşıyordu. Güvenilen îngiltere, Rusya ile birlesmişti. Bu koşullar altmda tkinci Meşrutivet rejimi de devleti kurtarama. dı T İkinci Mesrutiyet Konu veresim A YH AN BAŞOGLU ||| TUNADAKI HAYALEI DİŞİ BOND 2 KİNCl Meşrutiyet, bir avuç ül I kücü subayın eseri idi. O dö• nemde Arap ve Amavutlar isyan halinde idıler. Orduda bu un surların subayları büyük ölçüde yer ahyorlardı. 31 Mart, Halâskâr fLLt ordu, politika tarlasında Zabitler (Kurtarıcı Subaylar), bostan korkuluğu değıldir. Or. Başkımcılar gibi karşı ihtilâllerde duyu kendisine destek yapmak bunlann parmakları vardı. Bunda isteyen Îttihat ve Terakki Cemiyeti bunun acı bir omeğini venniş, muhalefet de bu yolu tutunca ordu parçalanmıştır. Balkan Savaşm daki yenilgınin başbca nedenlerin den biri de budur. Siyasi partller, orduya el atınca orduya da politika mikrobu girer, arkadaşlık duyguları söner, birlikten yoksun kalan ordudan savasta başan beklenemez. Bunun bir örneğini de Anadolu sava?ında Yunan Ordusu vermijtir. Şöyle ki: Yunan Ordusu Venizelos ve Kral taraftarı olarak ikiye bölünmüşrü Kral Aleksandr'ın ölümünden sonra 15 Aralık 192O'de tahta geçen Kostantin, Venizelos'u memle ketten çıkarmıs, onun taraflısı olan subaylan ordudan uzaklajtırmıstı Birinci Dünya Savaşmda Venize los, muttefıklerının de etkisi ile or duda buyuk olçude tasfıye yapmıştı. Kalanlar çoğunlukla ülkücu ve genc kuşaklardı. Kostantin ise eskileri iş başma getirmekle ordu kuvvetli elemanlardan yoksun kaldı. Yine orduda büyük ölçüde Venizelosçu subaylar vardı. Kolordu Komutanı Prens Andrea hâtıratmda ordunun durumunu acıklı bir dille tasvir eder. Venizelosçu subaylar, hiç bir zaman ona, bir komutana gösierilme sı gereken ilgiyi göstermemişlerdir. Emrindeki Albay Plastiras'ın da bu tavrı açıkca gdstermesinden si kâyet eder. Türk İstiklâl Savası, adı flstünde bir milli mücadele idi. Bununla beraber ordunun ikiye bölündü^ünü görüyoruz. Istanbul'da düşrhan hgalinde kalanlârtri eoğu BaJfcan i&vasınm komutaaian idi ler. Arap ve Amavut subayların buyuk bir kısmı da memleketlerine gıtmişlerdi. Anadolu'ya gelen!er mılli bılinee bürünmüş, gönül lü genç kuşaklardı. Hıç bir partıye bağh değıldıler. Bu suretle bütün tortular süzülerek istiklâl aşkı ile yanan insanlar bir araya gelnı.çlerdi. îttihat ve Terakkl Cemiyetinln or duya dayanmasımn, orduyu bir po litika âleti haline getirmesinin de etkisi vardır. ktiklâl Zaferi, miUÎ billnce ulaşan insanların eseridir. Ya ölüra ya istiklâl duygusu zafer kapıları. nı açmıştır. Ordu, zaferden daha önemli olan devrimlerin de bekçi. si olmuştur. Atatürk de\Tİmine, Anayasaya, demokratik ve lâik rejime saygı gösteren hüküraetler daima Türk Ordusunun saygı ve sevgisini kazanacaktır. Gerçek demokrasilerde ordu ihtilâllerinin görülmemesinin bir nedeni de budur. Olmamalıdır M Genel K u n n a y Başkanı Oryeneral M e m d u h T a ğ m a ç , h e n ü z t Birinci Ordu K o m u t a n ı ol duğu yıllarda hazır bulunduğıı askeri ••••••••••••••••••••••• bir tatbikatı dikkatle lzlerken ıııııııım«n"H'""»""""" MtwıınııııııııınıııııiMM EFSANESÎ 58 Siileyman Kâhya birden vurnlmns ?ibi, 8fkeli, heybetle ortada durdu. Gözlcrini yıkılmış, kurulmamış. telekleri yolnnmns, tiiyleri kar. makarıs olmos, başı bir yanda, baş mı oldnjn belli olmsyan. »yakları, kanatları bir yanda belli olmayan bir kartal Slüsüne benzer çadıra dikti. «Çabnk knrnn Halilin çadırını.» diye bağırdı. «Çabuk kurnn Beylik çadırını. Çabnk çabuk Bu çadırı böyle benim gözüm görmesin. Ben daha ölmtdimj» Ba|ırı>or, ilenivor, çadırların arasında bit. mi», son bir kutsal öfke şribi dolanıyor, fır dönüyordo. Delikanlılar hemen koştolar, çadın knrmağa başladılar. «Ben daha ölmedim. ölmedim, ölmedim! Ben ölürsem Beylik çadırını kurmavın, tn|n, davnlu. damgamm taşıyan bayra^ı da. benim ölümü de «uya, ya da köpeklerin öniine atın. Köpeklerin, köpeklerin, köpeklrrin önüne...» Birden bir çadırin içinde, bir maftara ajzı Kibi karanlıfında. Orenin basını jordü. Bas bir an düste jibi bir göründü, sonra yitti. Sülcytnan Kahva daha rok köpürdü: «Ben safken bn Cerene de, Cerene de doknnmayacaksınız. Bir kanş toprak için bn oba bu kadar alçalamaz, aiçalamaz. Ceren bir obanın en gfizel ktzi. Son çüzellitimiz, gönfilsüz kimseye verilemez. Btrakın kızın yakasım, bı. rakın. Ben sa^'ken Cerene. Cerene, Cerene, Cerene kimse dokunamaz. O o|tan da, o Oktay da bir daha bn obaya adıtnını atarsa. ySzsfîz, alçak, onnrsnz. kan, adımını atarsa bn yasımda, kendi elimien öldürürüm onn. Herkes Ce. renle konusacak. Herkes . Emrediyornm...» Bnnea vas yasamıs, bnnca vıldtr Karaçnlin obamna kâhvalık etmis Süleyman Kâhva simdive kadar bir kere olsnn emrediyornm sözcüJhinU aSnına almamıstı. «Ceren givinip knsanacak, hemen, bnfün, simdi obanın ortasına bir gün gibi doğacak.» Ceren ölüp giden eski Törüfiin, son çakan en güzel ısıgıydı. Sönerken, biterken Ceren gibi bir ısıkla birlikte «önmek, ölürken böyle bir güzellikte bitmek... Torulmuştu. Bacaklan titrivordn. Nerdeyse yere düsecek, boylu boyonca bn kadar kişinin önünde kara toprağa serilecekti. Eğer bn is olsaydı, Süleyman Kâhva böyle bir rezaletten sonra topraktan bir daha dofrnlama?dı Herkes Süleyman Kâhvanın bn öfkesine saştı. Kırk yıldır onn böyle cörmemislerdi. Süleyman Kâhva kendisini çadırma zor attı. Tüıü sararauş, boncnk boncnk terlemis, körük gibi solayordu. Koca Tanıs onnn yanında: «Dur hele Süleyman, dur hele kardas, dnr hele hay yiğen.» diyordu. «Dnr hele, dnr hele.» «ölümü, ölümü, ölümü istivorum.» Derin bir solnk aldı, yesil, koyn. aydınlık gözleri ko. caman kocaman açıldı: «Kadir mevlâm nasip eyle ölümü, ölümü.» dedi. «Bundan sonra va. şamısım ki neye yarar. Onnru, insanlıgı elinden alınmıs, çürük bir ören sibi her sün dnvarından bir tas düsen, bir cadır eksilen . Her gün, her gün tükenen. tnsanlığı da, onuru da, mert. !'£'• yi|itli|i de beraber tükenen . » Gözierini kapadı. Koca Tanıs bir çocnk ölü. sfine bakar gibi ona bakıvordu. Koca Tanıs onnn basında ne kadar bekledi. belli defcil . Süleyman Kâhvanın vaslı bir adamın derin uykusnna daldığını. derin derin solnk aldıgını gSrdü. Usnlca yanından çadırın dısına kaydı. Çadırın kapısında. Ceren de içinde, oba bir solnk kesilmis beklivordn. «t'yndn,» dedi Koca Tanıs. «Bfivle büvük Bfkedrn sonra vasiılar hfp nvnrlar. Ta da ölür. ler. Sülevman içerde uyuvor. Güriiltü etmeyin.» Güidü. «Ben de uyumaça gidiyornm.» Obayı çoktan beri nlasamadıkları, tadama. dıkları taze, veni bir ho<, bir sevinç sardı. T3 eiki günlerden kalan. Eski çünler, Törüjün Yörük oldngu günlerden bir gün gelmiş gibi oldn ortalık. Biraz sonra Ceren rivlnmi» knsanmıs, orta. ya çtktu Herkesie konnstn. Horkes onunl» ko. nnstn. Bütün oba gülnvor, etlenivor, sakalasıyorlârdı. Kovnnlar kesîldi. vemekier plsfrildi, sıcak ynfka, sofralar knrulclu. Çoktan beri vemek mi, dert mi vediklerini bilemevenler. boğazlardan lokmaiar asamayıp dizili kalanlar, iştahla yemek vediter, eski günlerdeki gibi. Süleyman Kâhva nvuvordu. Onn ntandırmamak için obadan çıt cıkmıvor, agır ölçiilü, birikmis bir «evinc topratin altından akan da. rn bir su gibi obanın yürefcinden akı^ordu. Birden sevince büyük bir sevinç daha ek» lendi. Avcılar başı Kâmil: «Dnvdum,» diyordn. «Bir kövlfl sövledi hana . Havdar Usta kılicı ünü büyük Ramazan. otlnna götürmiis. Ramazanogln kılıct görünce, bir bakmıs, bir, bir daha hakmış. Sabahtan aksama kadar bakmış. Havran kalmış. Su yıkılası dünyada demis, bövle güzel kılıç yapaniar da kalmıs mı, demis, dize gelip Haydar Ustanın önünde niyaza dnrmnş. Eeey, Demlrciler Ocafı piri Haydar Usta, ellerin, oban, asiretin dert görmesin. demis. Beni düsünüp de bn kılıcı tsmet Pasaya götürmeyip de bana getirdiğinden dolayı saŞ ol, demi«. Sajol, varol, sağol, varol, demis, tste böyle demlş. (Arkao var) •NI Sağduyu 2 STANBUL Hükümeti ve düıImanlar, ordudaki birligı boz' mak için çok çalıştUar.. Bir yandan da subayları mületin gozünden düşürme çabasına girıştiler ve bunda bazı başarüar da elde ettiler Camılerde bazı vâizler subayları kotülemek için birbirlerlyle yarışa girdüer. Bir subayı öl dürmenin savap olduğunu söyleyenler vardı. Fakat Turk Milletinm sağduyusu bu akımları yenmışur. TİFFANY JONES Bir memlekette siyasî partiler orduyu kendi taraflarına çekmek isterler veya bir iktidar orduya dayanmak isterse ordu bölünür ve böyle bir ordunun savaş değeri de kalmaz, memleket de askeri darbelerden kurtulamaz Süphesız ordu, meşru yoldan iktidara gelen bir hükümetin em rindedır. Meşru bir iktidar ise orduyu vatan savunmasına hazırlamaktan başka bir şey düşünmez, onu politıkadan uzak tutmaya çalışır. Bir orduyu kendi iktidarma âlet etmek isteyen bir parti, mem lekete en büvük kötülüğü yapmı<! olur, Meşrutiyette olduğu gıbi ordunun bir kısmı da ona karşı çı karak hükümeti devirir. 41 Pabuçlanmdan birini çıkararak topuk kısmı üe canu kırdım. Sonra pabucu tekrardan ayağıma ge çirerek dikkatle etrafı dinledün. Sağda, solda tepkiye benzer bir şey olmamıştı. Böylece başarıb bir adım daha atmış sayabilırdiın kendimi. Kırık pencereden dışan süzulürken elım kanadı. Önemli bir şey değildi. Ufak bir cam parça sı batmıştı. Çıkanp attım, kana yan yeri de iyice bastırdım. Hırsızlarm kolayca faydalanm» sına meydan vermemek için bizim apartımanın yangm merdiveni ye re kadar değil de birinci katın hi zasına kadar indirilmişti. Olduğum yerde bir an durakla yarak kendi dairemin penceresini tespite çalıştun. Sonra hemen oracıktaki çop bidonlarından birini usul usul sürükleyerek merdivenin tam altına getirdım. Bunu, basamak şeklinde kullanarak ilk basamağa ulaştım. Bı*işık apartımanlann birinden içinde şişelerin de bulunduğu bir çöp tenekesi daha boşaltıldı tam o arahk... Bir gürültü, bir kıyamet... Sonra yine sessizlik Rahatça tırmanabilırdim arbk Fakat basamaklar fena paslanmışü. Demirlerin her adımda gıcjrtı» lar ve garip sesler çıkaracağı muhakkaktı. Ya bir duyan olur da beni farkederse diye çekimserliğe kapılıyordum. Olduğum yerde dunıp dururken bir şey daha geliverdi akljma... Yukan çıkacak, Gwen'in mektubunu bulacak, bu fırsattan istifade ederek elbise ve çamaşır da değiştirebilecektim. Çok isabetli bir şey olacaktı. Çünkü üstümdeküer berbat durumdaydı .. Temiz bir elbiseyle dıkkatleri daha az çekeceğime, kendimi de emniyette hissedece ğime hiç şüphe yoktu. Bu çeşit ihtiyaçlan dışardan karşüayacak durumda degildim. Gemicllerden vurüttü&üm doksan dolann da bir pbeHıvet bo%ıınca beni idare et OLTJM CIKMAZI Yazan t. BIOCK meyeceği muhakkaktL Bir elimle duvara dayanaraktan diğer elimle korkuluğu kavrayarak bir ıkı basamak çıktun. Sandığım kadar gurültü olmuyor du. Acele etmemeğe ve basamak lara takümamağa çalışarak tırmanıyordum. iki katı as.mı$um büe. llerki pencerelerden bırınde bir kaia belırdı... gelip bahçeye bak tı... Fakat benden yana hayır... Sonra çeküdı... Kasa bir duraklama ânından sonra tekrar tırman mağa koyuldum, kendi katıma vardım, pencerenin kanadına abandım... Hay AJlah kahretsındı... Kapalıydı kanal. Yapacak başka hıç bir şey yoktu. Buiunduğum yerde şoyle bir gerınerek cama okkalı bir tekme attım Bu seferkı gürültu demınkınden çok farkiı olmuştu. Bir an ıçın kıymet kopuyor sandım... Fakat kaybedecek vakit yoktu. Hemen ıçerı suzuldum.. Kapıdan yana koşarak elektrık düğmçsıru çevırdım. Dışardan doğru kulağıma bırtakım sesler gelıjordu. Şan gırtıyı duyan komşulaı bunun nereden geldığını anlamak hevesıne kapılmış olacakiar diye düSunerek etraiıma bakındım Buraya kadar boşuna zahmet et mışun meğer .. Dairemin tepeden tırnağa arandığı Uk bakısta anlaşılıyordu . Nc var ne yoksa hepsinı alıp götürmüşierdi Lâbo ratuarda tahlıle ve ıncelemeğe tâ bi tuünak. böylece de bir ıpucu yakaiamak anıacı ile yapmışlardı bunu herhalde tçinde mektupla rın bulunduğu kutu da aynj âkı bcte uğramıştı Tekrar pencereye yaklastım. Cıkmak üzere ayaklarımdan binni dışan uzatmıştım Diğen henüz içerdeydi Bir tıkırtı oldu Ve dairenin giris kapısı açüdı. DOKUZUNCU Bu durura karşısmda paniğe ka pılmamağa çalışarak pencereden dışan attım kendimi. Aynı anda kalın bir ses: « Dur.. > diye bağırıyordu. İstedığı kadar bağırabilirdi. Dehler gibi merdıvenden inmeğe başladım Bütün dileğim ve tek arzum beni âdi bir hırsız sanma lan ve kovalavıp yakalamaya deg mez dıverek peşimden koşmak zahmetine katlanmamalan idi. Avaçım ner an basamaklara takılabıhr tepesıüstü yuvarlanabılirdim Ama aldırmıyordura .. Kavbolmalı. toz olmalıy dım. Bıraz önceki ses tekrar bagırdı . Aidırmadım tabıî Üstuste iki patlama oldu Kulagımın dıbınden vızlayarak geçen mermıler avlunun betonunda yankılandi Basamaklan telâşla inmeS» devam edıvordum Hemen ora» cıkta bir kursun yiyerek geberme ihtimalı vız gehvordu bana. Ama durmak ve teslım olmalc söz konusu bıle degıldı benim için. Nihayet son Oasamaea gelmiştim Üstü kapalı vazıvettekı çop bidonuna atladım Taa nk sonucu kapak kavdı deng^ mı kavbederek vuvarlandım. Avaklanmdan bırı iki büklum olmus. altımda kalmıstı Fena canım vandı bırdenbire Kor« kunc bir sızı elektrik cereyanı sıbj butün vucudumu dolastl bovdan bova tki Dafamn daha Kurşunlnrrlan biri Oldon» çarpu... JJıgerl betona . (Aıkası var) GARTH '0 Halka karşı ~/p£$NE VU •/= BUL~ At ON •.ai r l 1 j, ^ PUM ce GAZTU AYAGt GBLD1. U i i E:e£rrE,Xj Şjjgf 3EM B C YE* j j B EE uVBliJVTA ^ l ZAMAM SENf B5^X BL/LAöıLfc 11 AYLÂK MUSA UÖTU HB^ • , " | Millî ordu, halkm öz evlâdıdır. Onun tek görevi vatan savunmasıdır. Sılâhh ayaklanmalarda, ileri aemokrasilerde büe, ordu birlikle rinin kullanıldıklarını görüyoruz. Bir memleket bu dururaa düşmetr.elidir. Ordu ile halkı karşı karsıya getirmek korkunç bir harekettir. Bir ordunun en büyök mânevl davanağı millet sevgisidir. Mıllete si'âh çeken ordu bu sevgiden yokiun kalır. Ücretli askerlerden, dev şirmelerden, yabancılardan kurubn ordularm halka karşı insafsız ca kııllanılmalan, birçok unparatorlukların yıkılmalarma sebep ol muştur ki tarihte bunun örnekleri vardır. Eski devirleri bırakarak bu konuda 20 nci Yüzyıldan birkaç ömek verelim. YARIN : Silâhlı Kuvvetler ve halk KİAIRIOILİUIKIS YER KAROLARI Tünel Cad. 40/2 Tel: 4472 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle