29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATFA DÖRT: rCüMHUKÎTET: 4 Şubat 1971 S. EDIP BALKIR Ana temel atılıyor NSTtTUYE mal okJuğunu sandlğumz ö#rendler arasında 2ffden Ualam kaçınıştı. Bunıın nedani, ya chsplin altına gırip kendi öiçtilerince ozgürlüklerini yıtinn«kten dogan ııkrntılar, ya da türtü alsndaki çabalara, dış ve if etkilerle y«tallanu mıs olmalarından ileri 0den bunalımlardı. Kaçmanın dara gelindiği zaman sığınılacak kolay bir çare olmadığtnı öğretmenin gcreğine de inanmıştım. Sağa sola serfirmeden jandarma yolu ile bir gozdağ) vermenin denenmesi düfiindiiğum gıbi sonuçlandı. Kaçanlann arkadaşlarına yakındıkl*n konu lar üzerinde yaptığımız'io*\araştırma sonucunda da şunlan dğrendık: «Kazma, kürck, çift. çnhuk .. Bu mu okumak? Koytin E Enstltüyü zdyaretlerlnden biri sırasında, Tonguç bir ogrenci ile konuşurken »uyn çıkmadıydı ya Eğer amclellk yapmaksa babamuı Ifinde yapardım da onun »ofrasında otururdum. Kartn doyasıya ekmek bile yok burada. Hem de avuç içi kadar bu yerde insao sıkıntıdan patlıyor » dij'enler çok. Butün bu yakınmalarda elbet bir gerçeK payı vardı. Bu hastalığın ilâcını bulmak gerekti. Çocuklarla göruşürken buraya bağlanmalarını sağlamak için neler gerektiğini onlara sezdirmeden eşeleyip araştırmak istedim. Aldığım sonuç şuydu: Herkes istediği kadar ekmek yemehydi. Okumak için is teyenler kolayca birer kitap bulabilmeli, bisiklete binmeyi öğrenmeli, radyodan şarkı, turkü dinlemeli, çevrede toplu gezi yap mahydı. Dahası da var, alanımızın kenarlanna kavak, çam dikmeli; ağaçların dikim, bakım işleri, igteyenlerin sonımluluklarını bırakılmalı, yatakhanede, ye mekhane, dersliklerde, meydanda yapılan ortak hızmetlerin na»ıl yapüdığı hep birlikte gözden geçırılmeli, bunlann daha iyi yürutülmesi için aramızda tartiîma» lar, eleftırmeler yapümalıydı. Enstitü kurulduktan. her şey de yerli yerine oturdukian sonra çekilen bu fotoğraf, özel öğretmenlerlyle birlikte göstermektedir. bu işi geliştirdik Gezfler, toplu radyo dinleme, yüzme içleri, bisiklete binmeği oğrenme, ağaç dikme çabaları kısa zamanda yoluna konuldu. tlk hafta sonu top lantısında iş bölümü.. bunlan yürütme yöntemleri. bütün öğrenciler adına kovuşturmayı yapacak yetkili bir arkadaşlarının seçilmesi konuları üzerindeki düşünceler, tartiîmalar, güven v e sağduyu havası içinde açıkça ortaya konulmustu. Bu birleşim ga lecek için enstitünün yönetimine katılma yolunda ana temeli atıe yor ve çocuklarm vetenekleri ü tüne de bıze yeteri kadar umu» inan getiriyordu. ••••••••II kıyafetleriyle •• öğrencileö. ••••••• llllllllKIIIHMIIIlnlllllllllllllllllllllHIIHHI Kısa zamanda B U ÖNBBtLEBÎN uygulanması işini vakıt geçirmeden el« aldık. Şurdan burdan edindlgimiz kitapiarla 1lerde kurulacak bir kitaphğın çekirdek sermayesini derledik ve kısa yoldan FAKIR BAYKURT 138 Gokçimende nğır hergele çıktı. Coban Keremce. alıp gitti köyün mallanoı. Zakey koşup doğrnca Ulngnşa geldl. Sevim dc geldi. Bekleşiyorlardı. Birden bcliriverdl Linlin. Kapıdan girdi nsnlca. Kızlar çığnnıp kalktılar. Yüıü yanıp bitmifti terdcn. Sırtı. boynu, koltuk altlan su içindeydl. •Tamam Uluguş! Amanatı verdim yerlne!» dedi, yıkıldı jere. Bir siire yıkık kaldı. Sonra giiçliikle toplndı kendini. «Bi çook selâmı var n n t . Ben ga>faya gidiyorum! Dikeçin Aliye hastayım deyecem. Hadi, umarladık! Gitti. Ardtndan kızlar da fırladılar. Birden, Sannın evden bir radyo açıldı. Sonra bütün radyolar açıldı. Çoğaldı radyo »esleri. Davullar, zurnalar, marjlar. serhat türkülerl birlbirine kanşıyordu. Yer yerinden oynnyordu Ankarada. Devlet Tiyatrosn oyunrulan tnikrofonda şlir okuyorUrdı. Oıanlar, Edirne'den Ardahan'a. boz kanatlı üveyiklerl »alıp salıp uçuruvorlardı. Cumhuriyet Bayramı kutlanıynrdu Ankarada. Gün kushık yerine çıkmca Evcide blr cığlık koptu. Kapıyı dövdüler dövdüler, se* gelmeyince tardılar. Kan, kı*. kızan konağa ko«tu. Köyün içi çıfrı« bağrış oldu Baki Hoca geldi, tırpanı gögsün' dcn çıkaracak oldu. Tuncer elini tuttu: «Karakola hildirmek gcrekir! Gelip keşif yapacaklardır. Çıkaıma, kalsın!... dedi. Ağlıyordu. Cinli Kâmile aglıyordu. Tuncer rcoya binip Kızılcava gitti. Baki Hoca. Haymanalı ustalann yaptıjh mmareden sclâ \ermeye başladı. Yanık sesi köyün içini doldurup taşıyor. kırlara bayırlara. ekeneklerp yayılıyordu. Az sonra Gokçimende duyuldu haber: Göğ«iinde bir bancar saplı>Tnış! Hançar öyle saplanıp daruyornm;! Gelin kaçıp gitmiş. Kapı da kitliymlş. Nere gittiği belir«izmiş. Zaten belll değU mi\mİ5? Uçup gitmişmiş! Öğlcye doğru. tclsiziyle, dinleme cihazıyla Şerif Cavuş geldi. Dort Jandarması rene yanındaydı. Cipt kahvenin önündc durdurdu. Llnlln. has» taymış. ama yatmamış. Kahvenin peykesinde otu. rıırordu. O da haberi ellerden duymaştu. Kayadipli Hıisnü «eltp söylemiş. O da gece orda yatmı, da ondan hilivormuş. «Oiacaiı belll değU miy di zaten? Ghnülniz bi«en aş..» Serif Çavu« gidip tîlugu«^ı aradı. Ulugnj evinde yoktu. Habibin Hasihe, «Havanagile gitti» dedi. Jandarmalarla birlikte oraya yiirüdü Çavuj. Veli, ateşin başında oturuyor. düşünüyor, kül cşiyordu gene. «Ne karaymif ya\n ju bizim alnımırm yazısı!» diyordu kendine, eşiyordu külü. Havana, «Benim kadeniz yavrum, benim gfilmrdik yavrum!. dive «ğlıyordu. Gazlerinden kan döküyordu yas yerine. Slle sile tiıketml«tl yaııaklannı. Gözleri çukurlara kaçmıştı. kanıyordu. • Ucup fitmlş: Nere uçup gidecek? Sinmiştir bir yere! Hemen hulurlar! Bulup asarlar! Heç Dilki Serif birakıverir mi ona öyle?» diyor, boyuna döküyordu. Tilki Serif giHverdl. •Demek burdasın?» dedi Ulugnşa. •Burdavım Dilki Şerlf!. dedi lHngn;. Çavuş, Veliyi. Havaaayi torguya çekti: •Nerde kıı? Söyleytn!» dedi. Ulugu; ayağa kalktı: «Heç onlara sonna! Süoştırma onlan! Dürü bende! Düru benim içimde!» dedi. «Tan yeri i t madan, safak sbkmeden kapım çalındı. Açtım ben de. Baktun Dürü gelmiş! Açmayım da ne edeyim? El degil H ! Havananın kızı! Onu önce Havana doğurdu. «onra ben doğurdum. Başka kıza benzemer o ! tki kere dun>a>a gelmiştir! Açarım helbet! Açtım kapunı! «Nine, al benü. dedL «Ben o Şişgobeğin karnmı deştinı!. dedi. «Oldürdüm Topak Sojulcanı!» dedi Kalkıp öptum goküş gozlerinden. Boynunu kulağını hep öptüm. Saçını ba^uıı hep. Yaladım yuttum kızımı Sinci karnımın içinde Beni öldürsen de çıkaramazsın oou icimden. Ferıstahuı gelse o da çıkaramaz Dilki Şerif:..Hasibe. Zakey. Se\lm, Sultan girlp geldiler. Blr sürü klz doldu evin içine. Kadınlar, gelinler geldiler. Bir sürü kız doldu evin içine. Kadınlar gelinler geldiler. Evinde radyo olanlarrn hepsinin radyosu çalıyordu. Ev«en kız, ellnde blr kâgıtla o>nuyordu. Kâgı<iı ağzma yüıüne götürüvordu. Havana uzanıp aldı kâjhdı: «Kâmllimin mektubu kız. ne yırtıyorsun?» dedi. Alıp lâmbanın yanındaki çiviye taktı. Kız, kâğıda uzanıp ağladı. Evşeni azarladı Havana. Evşen susmadı. Aglamayı arttırdı. Havana zaten gözyaşlannı göl etmlsti. Ciğerinin kanayan yeri kapanmamıstı zaten. Kapanack gibi değildi Hem de dağlanmı; gibl yanoordu ciğeri. l'luguşun İçi burkulup gitti. O da ağlamava başlsdı. •Hepinizin ellerini biribirlne bağlayrn KızılcaTa götürecem! Sokacaro karakolun 8ynasuıa! O taman söyleyeceksiniz bülbül kuşu gibi: Dürü ııerde?» dedi Çavu?. •Hepimizi götürüp ne yapacaksın Düki Şerif! Akılsız herifl dedi Uluguş. «Yalnız beni golur yetrr! Çünkum Dürü bende! Yaladım yuttum ben onu! Bir ellcrl ayaklan. bir başı. saçı kaldı. Oniarı da köyün İçine atıverdim..» Zakey: «Gözleri bende!» dedi. Scvim: «Klinin biri bende! dedi. Nacive: «Sarlannm birezi bende! drdi. Habibin Hasibe: Birezi de bende!» dcdi. Keziban: «Elinin birl de bende!» dedi. Sannın Sultan, elinl karnına vurdu: «Dürü bende, Durü asıl burda!» dedi. Ayaklan da Şcrfe rbamda! Alıp Kavadibine kactı..» Köv içinden. «Dürü bende! Dürü bende!» dlye sesler geliyordu coğalarak. Havana da öyle, cözlerinden kan döke doke ajrlıyordu: «Nerelere <nndi. laklandıysa bulurlar, asarlar yavTumu, asarlar!» diye çığnniyordn. Uluguş: •Ağlama Havana!» dedi sertce. «Ağlayıp da gözünü kör erme bo? yere! Nerden bulup asacaklar? Nasıl bulup asacaklar? Ötey sefer buldulat deve mi korkuyorsnn? O, blr sefer oldu. Emme bir tefer daha olamaz! İnsan bir kere yanılır! Bir kere basar faka! Bak, faka basmayahm deye yaladım yuttum bu sefer! Karnıma. kalbime kattım bu sefer! Kattım ki. dünva>i Ince eleklcrdrn eleseler, Amerikan detektiflerini cem etseler, Kİne bulamazlar! Canımı tenimden cckip alsalar çine buİHmazlar! B05 yere ne ağlıvorsun? Hadi ağlam?! Ağlama kalk! Kalk da. işine gücüne sahap ol! Karakolsa. ben giderlm! Mapusa, ben yatarırn İpse, ben asılırım! Kalk sen işine bak! Kalk Havana. kalk kadınım! Kalk. bu dünya kalmaı böyle!» dedL S O N ^^r ^B^ '^•a' ^•aa' ^B«r ^ « ^ ^ a r v« ^pr^B«^^Br^B«'^H Mcıllcoçroğlu A Y H A N BAŞOĞLUII TUNADAKIHAYALEÎ Kurtulmak istivoruz E DİŞİ BOND nın stünim ve geleceğin K^re'c" semelerine uyucak biçimde yerlesip çoğalması. genişlemesi olanakları çıkmazdaydı kanımca. Demiryoluna paralel olarak düşürülen ana yapmm gerisinde, ya nmda giriîilecek işlerin yolu tıkalıydı. Mutfak. yemekhane, re vir, yatakhane. hamam. küçük m« rangozluk. demircilik işlikleri, ahır, kümes. kooperatif. resimiî atölyesi, bâlâ Avuç içi kadar alanımızı doldurmuştu Kamulaştırarak ya da satın alarak fienislettiğimiz topraklar, tarım çabalarımızın bütün isteklerini karşılayacak genişlikte bile degildi. Yakası. boynunu sıktığı için zor goluk alan bir insanın durumunda idik. Gerçi arkalarımızda bcncil bir hesapla yavılmamız için kövlü tarlaları vardı ya. ama bu alabildiSne ters bir şey olurdu. Koye hizmet amacile açılmış bir kurum, onun ekmeftine saldırmahydı ve elbet böyle bir yola sapama7dı. Hiç bir vanm cıkarma dokunmadan. Bakanlığın ödenek <m cünü zorlamadan tereyağmd'an usulca kıi çeker eibî Wr iş yapmalıydı. Gezdik, dolaştık. Sonunda, gözümüz bir yeri ke'rti Kesti ama her yönüyle elverislilijn üstüne saâlam ve geçer bilgive d^yanan bir kamva \^rmalıvdık. Öğ retmenler ve kövlüler hesaplarımı ıı. düstincelerimizi katıştırdık, Bütün koçullann tartılıp ölçülmesinden sonra başkaca cıkar bir vnl bulunmadığmı apaçık gördük. •Bıı i« de tamamdır.» diyorduk kendimizce ama. Devletin malı olan bizim be6endi$imiz bu fundalı^ın enstitüye verilmesi işini, epeyce xor olacaSı düşünülecek kansık islemler içinden sıyırıp çıkarmahydı. NSTtTt'MlZtA' kuruluşları TİFFANY JONES ONGUÇ'un bize eeldift bir (riin bu isi kendisile konustuk. Beraber pittik, yeri dola>;tık. Alıcı gözle bir hesapladık. 300 dönümü aşar divorduk. Eh, bövle bir verin tasarladıgımız kuruluşlar için veterliği meydandaydı Bu yoldaki karanmızı pekistirme doîrultusunda yaptıSımız ufak tefek araştırmalar, bize işin ilerisini gösterecek aydml'.ğı da getirince artık hiç bir kuşku kalmamntı bunda Tonfuç. «tlk önce akla gelebilecek terslikleri de hesaba katarak konumazn enine bovnna bir tartısalım. SeçtİKİniı bu yer. her bakımdnn elveri«lt cörünÜTor htına denilecek bir $ey vok. Fekl bnrasinı biz almac'a kalkmra Kalayrı Kö yü huna karşı koymaz mi, Arifiyeliler bir fty demezier ml?» diye sordu. «Biz banlan dü^flndfik. her tkl köyle de konuşttık. anlaştık. Bura«i tamam.» Can almacak yerine felinmi«ti îşin. •Pekl. her cıki$rmixa eelme »trirhnı söviedirin Vali. hn \stegimlze n» der. onnn yardımnıı saîlavabilir mhiz?» •Bo konudakf d»tTanT«mm olıımln bir yol izleyeceğinl sanı T ıiMHiıııııııııııııınıı • « * •• "» ^" ^v ıııııııııııiHlMiıııııııııııı ^^«r ^^v ^^p ^^r ^^p ^^r TIRPAN Yazan: Fakir BAYKURT t C ü m h u r i y e t t e k i tefrikası Uglyle izlenen romanm kitabt çıktı Ankaranm kulagı dibinde Gökçımen köyunde Dürü'nün başına gelenler. Türkçenin bütün akıcıhğı ve sıcaklığıyle ve bütün acıhğiyle anlatılıyor. Tarihin üstüste yığdıgı bunca derdi dag taş çekmez. Ama Gokçımenliler çekiyor. Ve artık iyice t a k dedigl için b a ş l a l d m y o r l a r . T I R P A N F a k i r BAYKURT'un r o m a n l a n içinde ve romancüığımızda b i r aşamadır. T I R P A N'ı bir solukta okuyacak ve etkileneceksıniz... 375 sayfa, 15 TL. R e m z l K i t a b e v i I s t a n b n l '4 (Cumhuriyet: 1027) 26 Soruşturmayla görevll Jco miserim, ben, hiç süphesls biliyorsunuz Bu kadmdan hiç bir l&î alamıyacağını hemen anlamıştı Kadının vüzü o kadar durgundu ki, adetâ aysaldı. Ne istıyorsunuz benden? Sadece bana söyleyecek bir şeyinlz olup olmadıgıni™ Uzun zamandan beri mı otnınıyorsunuz burada' Gayet kuru: Kırk vıldan beri, dedi Herkesı tamr mısınız? Kimseyle konuşmarn. Belki bir şey görmuş yahut iştmışsinizdir diye düşündum. Bazan minıcik bir işaret Adaletin dognryu bulması için yeter. Odanın içinde bııi feıpırdıyordu. Ama ihtiyar kadın kapıyı kapalı tutuyordu inatla. Bir şey görmediniz mi? Cevap vermedi kadın. Ve bir şey işirmedini2 ml? Ev sahibine söyleyin de ha» vagazı koydurtsun benim odaya.. Ne gazı' Hepsinde gaz var dairelerin. Ama benirn kiramı arttırmays hakkı olmadığı için kabul etmiyor bana gaz vermej"i. Kapı dışan etmek istiyor beni.. Çıkayım di ye yapmadığını bırakmadı. Ama daha önce gidecek o. Hem ds nal lan dikmiş olarak. Benim tarafımdan böyle sSyleyin kendisine. Kapı aralandı. o kadar az a n * landı ki şi«man kadının buradan GARTH nm.» •Kanrtlano?» •En öncmll daTnnaihm ?n: AYLÂK MUSA titiiniin dararik alanda efnlı;lpvit> vpıiesmeiî zonınlneu hir havli . Kamu'aştımia. sattn alma mesele^l nVnnırıılc ortnya. Bövle blr feşebbii^ îse türlfi vakmmalara, ksırşı kovmalara voî acarak. Köv. lüve fa^dalı olms» amacıvle cah«an bir kurnm icin bn sovdan hir tntnmnn pek ter« dii<!<"cc*1 mal «ah!n1»rlnce her baldo ileri «flrfilerektfr. Bn da Valive koiavcn anlatilır, Bence tek hasma bSvle bir neden hlle kendi«min hn 1s« v»hna«i lcln yeterlidlr. Avrıca Bakanlık kanaltvle bu hazlne rerlnin msfltiive devri İle llırfH blr de etnlr vollanrrwı ^nnıtı kökünden cözilmlenir sanınm.» «Tamam. fundalıîı enstirSve mal eder etmez hemen bana yaz • Kna blr «ör» sonra Kalavcı kövünfln bitiî'^lndeki yer resmen bize gecti Burasmı şimdi artık «venl en«titü alanı» olarak görmekteydik Rn geçmesı ımkânsız gıblydı Sonra yine kapandı ve sadece içerden yu muşak ayak sesleri duyuldu. Kartınız var nuT Çizgili yelekli vale MaigretMin uzartığı kalın kartı aldı ve apartmanın içinde kayboldu Beş rnetre boyundaki pencerelerden ötürü apartman olağanüstü aydınlıktı. Bu ölçüde büyük pencereli bi nalar artık sadece Vosges alanıyla SaintLouis adasında kalmışOdalar gayet genlştİ Bir yerde elektrikli bir aspiratör vınlıyordu. Başmın ustünde güzel mavi bir başlıSı olan beyaz gömlekM bir dadi misafire meraklı bir ba kış fırlatarak bir odadan bir odaya geçti. Çok yakından bir ses: Komiseri içeri alın, dedi. Mösyö de SaintMarc, özenle ta ranmış kır saçlarıyla, sırtında rob döşambn, çalısma odasmdaydu Önce gidip bir kapıyı kapattL Maigret o ara kapı arahğmdan yastığın üstünde bir kadın yüzüyle antika bir karyola gördü Rica ederim b\.yurun otunın. Mâlum, şu fecl Couchet olayı hakkmda konuşmak istiyorsunuz benimle. Yaşuıa ragmen, saglam BihhatU bir görüntüsü vardı. Ve apartma nm havası her şeyin aydınlık, neseli olduğu mutlu bir ev havasıydl. Benim îçin çok heyecarüı blr zamana rastladığından büsbütün etkiledi beni bu facia. Duydum ki.. Eski büyuk elçinin gözlerinde küçücük bir gunır alevi yandı C yaşta bir çocuğu olmasından kol tuklan kabanyordu. Yava* sesle konusmamzı rica edeceğim. Madam de Saint Macr tn duyma<!inı istemiyorum bu hikâyevi. Mâlum va o durumda iyi olmaz duvması Sadede gelelim. ne sormak Isüyordunu? bana? Hic tanımadım o Couchet'yi Avludan Beçerken iki vahut üç kez Bördüm kendisini Arada sıraria gittiSim bir kuiübe üyeymiş Ama hiç adımını atmazdı orava Yeni çıkan yıllıkda aördüm atimı sa dece A7 çilî basitçe bir ad^rr ol dui>iTnu sanıyorum. öv!e değıl n>i? lArkası sar) YARIN ŞtMDÎ DE SIRA YOLDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle