19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAJÖPE DÖRT 3 Mart 1969 CUMHURÎYrT lanmadığı, tiksindlğl bir dâva... Ama ne çare ki, önlerine serilen gerçek buydu. Bu sokak kavgasıydı... £tem Bey (Menaeres)dlT \ * cak köyiüler, henüz onun ıa d t linden anlamazlar. Adnan Men? deres o günlerdeki tereddüı va buhranlannı, dostlanna anlatmıştır. Bu buhranlı anlannda da, gene daima Babaanne Fitnat Hanımm öğütleri kulağmda oanlanır. Bunlar, Kısası Enbıyâ'dan, yâni Peygamberler Tarihinden, Babaannenin, kendme gö re okuyup, dinleyip, anladığı ve benimsediği, inandığı şey'erdir: Oğlıun!.. Çiftçilik Peyçamnerler Sanattır. Bak, Hazreti M * hammetle, Hazreti tsa'dan başka, bütün Peygamberler cîftçidirler. Hem de tâ Hazreti Âdem den başlayarak, Hazreti tsanm işi gezip vâzetmekti. Peygamberimize gelince, ona, Sapan değil, Kılıç kullanmak emrolundu. tnsanlan doğru yola getirmek için. Ama artık Peygamber gelmeyecek. Sen de vakti gelince askerliğini yapacak, kılıcını kullanacaksm. Eh, ondan sonra dofru Toprağına! Doğru Çiftliğine, Sen Peygamberler sanat»na bak evlâdım, onu düşün... Evet, işte artık harbler bitmiş, demek ki iş, Peygamberler sanatma kalmıştır. Menderes de bu yolu tutacaktır.Zaten önıinde, baska yol yoktur. Yahut da Cakırbeyi topraklan sanki onu çafınrlar. Ve artık bu dâvet, kulaklanna vahşi gelmez. Ve 1922 de Menderes'in yeni âlemi. böy le baslar. Toprağa dönüş ve toprağa kendini veriş onun. 19221930 arasındaki hayat hikâyesini, ilk ve önemli olayı, daha doğ rusu aşamasıdır... 1) Âmentü = tmânın esaslan2) Ziya Gökalp'ten. MENDERES'in DRAMI Romantİk vatanseverlik, Menderes'in de mensup olduğu neslin, müşterek vasfıdır. Bu nesil okur yazar kadrosumın yansmı şehit verdi. Ve neslimizin bu §ehitlerinden, hayata gbzlerini kaparlarken, tek şikâyet sesi duyulmadı. ^ Ama, bu madalyonun bir de ters tarafı var...V Yazan: AYDEMIR RfllHflHf llf II tlf flHCO VOFlllf IIIİIIIUII11|1 • Ef^fe V P lllllll IIII ABUEIEM W UIUIIlllJ V Ül lllm m EWBEM lin çocuğuydu. Fazla olarak, Şair tabiatlı, hassas bir insandı. Ve romantik vatanseverliği, sanıyorum ki sonuna kadar yaşadı... Menderes'in hayatında, Iklnci sauıayı teşkil ettiğine işaret ettiğımiz 1922 1930 devresi, onıın hayat hikâyesinin, bir bakışta is tikrarh gibi görünen, hareketli, hattâ tehlikeli yıllarıdır. Çünkü Menderes'in hayat mücadelestoe atüdığı yıllar, bu yıllardır. Ve bu yıllar, acı tatu, fakat etkileri ha yatı boyunca devam edecek olaylarla doludur. Hattâ Dramatık olaylarla:. Bu olayiara ve gelişmelere ta saca göz atmalıyız. Ama önce şu suali sorabilırız: Menderes, bu hayat mücadelesine bazır mıydı? Cevabımız basittir: Hayır!... Bu niçin böyleydi? Bunu az çok aydınlatabümek için önce, Menderes'in mensubu olduğu o kur yazar nesUn, hem üstünlügü, hem zaafı olan bir karakter özel ligine işaret etmeliyiz. Bu özellik, o neslin, yâni Menderes'i de içine alan Altın Nesl'in, romantik vatanseverligidlr. Zly». Gflkalp'in mısralan Menderes neclinin dillnde bir «Amentü» ydü Romantik vatanseverllk nedir? Romantik vatanseverlik, bir ruhî karakterdir. Yâni bir seciye Romantik vatansaveriik dir. Bir terbiye, telkin ve ruhi terkip işidir. Bu ruh hali bir in sanı, hattâ bir nesU, güle güle ölüme götltrebüir. Götürmüştür de... Birinci Dünya Harbinde, genç ve okur yazar Neslin ruh hali buydu. Bu NesU, bir altın nesildi. Doğru veya yanlış, kendisine verilen vazife, kendisıne gösterilen hedefler yolunda, okur yazar kadrosunun yansını şehit verdi. Ve neslimizin bu çehitleri, hayata gözlerini yumarlarken, tek şikâyet sesi duyulma dı. Bu müşterek ruh halinı şimdi anlamak, hattâ biraz imkânsız dır da... Bu neslin «Âmentü»sün den (1) meselâ şu mısralan oku yalım: «Vaten aenin, şan onnn, Ten seninse, can onun, Sen öl ki, o yaşaaın, Dökülecek kan onun...» (2) Şimdi derin bir hüzn içinde ha tırlıyorum. Bir gece ve neslimizin ebedi fonnasyonundan bah sederken, hatırladığımız bazı şiir leri de okuyorduk. Bunlar arasında Menderes, yukandaki mısralan, gene romantik bir kendini veriş içinde okumuştu. Şimdl bu satırlan yazarken, sesini duyuyor gibiyün. Evet o da: «Ahlak yolu pek dsrdır, Tetik bas, önü ysr'dır, Stktan hairlcmı T»r deme, Hak yok, vazife vardrr.» telkinleri ile yetiştirilen bir nes Sokak kavgası... Ama bu Madalyonun da bir ters tarafı var. O da şu kı: Yaşamasından çpk ölmesı için bu kadar kesin ruh ve telkin ölçüle ri altmda yetiştirilen bu nesle, memleketin; iş, inşa dâvaları, mülkün kalkındınlması, yeniden kunılması, ülkenin iktisadi prob lemleri. hülâsa ınsanı aktıf ve yapıcı kılan bilgi ve meselelerin hiç biri verilmemişti. Hiç biri ögretilmemişti. Bu nesilde «Vatan için ölmek» ledakârhğı vardı ama «Vatan için yaşamak ve onu kalkındırmak» ihtirası dumanlıydı. Ve belki de yoktu. Çünkü bu nesil, vatanı görüyor du ama, vatanı tanımıyordu. Vatanm inşâ ve tanzlm problemleri, onun için meçhuldü. Kaldı ki ülkede ticaret, sanat, bankacılık, insaat, ithalât, ıhracat işleri, hattâ bir demiryolu işletmesinde makinistlik, biletçi lik hizmetleri bile, Türk olmayan unsurlar elindeydi. Izmir'e bile «Givnr Izmir» denillrdi. En güzel mahaUeler ve bütün gelirli işler Türklerde olmadığı için.. Türklere ise bütün yurtta, me murluk. askerük sanatlan ile. kısır topraklar üstünde verimsiz bir çiftçilik düşüyordu. Ve kendini verenler bu topraklarda, hem tabiat, hem eşkiya, hem de devletle uğraşmak zorundaydı.. Işte, Birind Dünya Harbi İle, onu tâkibeden tstiklâl Savaşı sona erip, bu romantik vatanseverler neslinden sağ kalanlar yer lertne, yurtlanna dönünce, şimdi karşılanna, bümedikleri, hazırlanmadıklan, başka bir âlem çıkıyordu. Yaşamak, hayatlarını kurmak mücadelesi. Hem de. gerçi arta kalanı düşmandan kur tarılmış, ama yıkılmış, parçalan mış, en zinde çalışma gücünü kaybetmlş bir ülkenin enkazı uzerinde?.. Bu, başdöndiirucü bir meseleydi. Ve bu mesele ile karşılasanların bilmediği bir dâva idi. Bu, düpedüz bir sokak kavgasıydı. Yâni şu idealist vatansever neslin bümediği, hazır Bu dâvanın içine girer ve bu tablonun derinliklerine ınersek, konumuzdan uzaklaşmış olabiliriz. Onun için biz gene bahsimizi, şu Menderes'in hayat hikâye sine bağlayalım. Daha önceki Dahsimizde, Menderes'in şuuraltında yasayan Toprak telkinlerinden ve onun bir zaman hiç de kendini vermeden dinledigi, îakat bir gün toprağa yönelmek mecburiyeti karşısında kalmca, birer birer şuurüstüne çıkan telkinlerden bahsetmiştik. Bu nasihat ve telkinlerin ustası, kahramanı, Babaanne Fitnat Hanımdı. Saygıdeğer rjlr kadm... 1922 de terhis edilip, bu seler kesin olarak ÇiftUge dönüldüğü zamanki hali, gözümüzün önünde canlandırabiliriz: Çakırbeyli çiftliği Menderes'in Kuzey kıyısında ve Yunan işgal hattı ile, ttalyan işgal hattının üzerindeydi. tstiklâl Savaşı muvafîak olunca tabii düşmanlar çekilmiştir. Fakat başta Aydm olmak üzere bu bölgede her şey çbkmüştür. Harabe halindedir. Dağlar ise hâlâ, asker kaçaklan, eşkiya döküntülerı ve efelık gururunu elden bırakmayan, bırçok Dağ Padişahlan ile doludur. Ça kırbeyli'nin topraklan ise, şimdi Yunan veya Italyanların işgali altmda değildır ama, kbylülerin artık kendi malı saydığı tasarruflar devam etmektedır. Hükumet yeni kurulmaktadır ve Adnan bey henüz 23 yaşmdadır. Ama ne çare ki bu toprağa ya pışılacaktır. Başka çare yoktur. Ekmek kapısı bu toprak olacaktır. Ve bu yalnız gencın tek dostu, o da kendi yaşlarında olan, ama o da toprak adamı olmayan Peygamberler ne diyor? İ .YARIN: Çakırbeyli'de bir cinayet IHTIYflR GENCLİK 82 Dayanüsıaz bir acı sanki hanç«rleşir, köküne kadar gömülür, saplanır girer içime ki, bu sırada, el ayak buz gibi, karyoladan kalkıp kapılardan süzülerek, sakın postacı mektup bırakmış olmasın diye taşlığa göz atışımın hiçbir anlamı yoktur. Akla, mantığa aykırıdır, biliyorum, saçmadır bu benim yaptığım... Hacîi gündüzleri neyse de, arada bir gidip yoklasan kaldırır, ama dağıtımcılar çalışmazlar ki geceleri... Ne getirip, ne atacaklar?... Bana önemli bir yerden önemli bir haber gelecek, bir mektup gelecek. Hep bu. Geltnesi gerekiyor, başka türlü olamaz. Hep bu. Güvenle bekliyorum, bugün değilse, yarın gelecektir. Sokakta postacıyı görünce, bende bir yürek çarpıntısı. Oysa adam yanımdan geçip gldiyor. Her sabah, banda sarılı iki gazete atılır kapının altından. Gitmiştim, hiç değilse dışardan adıma gazete gelmesi için, altışar ayhğına abone olmuştum. Hem dü? kmkları, hem meraklar içinde, gazeteleri yerden kapıyorum. Delice parçaJı^orun» bandları, ^stytajarı açm S|lk«liyoru|n| içrerinden, Bzel olarak "yazıimış bir"şeyi<Juşebl"lir. Daha kaçırmadım doktor, aklım başımda. Ama düşebilir diyorum, böyle bir sey olabilir. Ne dersiniz buna?» Dr. Haçik Haygazoglu'nun bana söyledikleridir: «tçkiyi bırakacaksınız. Uykularımza dikkat edeceksiniz. öyle anlaşılıyor ki, sinirleriniz çok yorgun. Bunun sonucunda, marazi ve parazit korkular sarmış benliğinizi. Önemli bir mektup alacaksınız; her şey düzelecek, derdiniz. tasanız kalmayacak: Bana sorarsanız, ben yaklaşmakta olduğunu sandığınız bir tehlikeye karşı endişeler duyuyorsunuz, diyeceğim. Öz benliğinizle çatışmad'a bir eğilim görülüyor. Normal insan dediğimiz zaman, bulunduğu durumlara kendini ujduran, uzun boylu sürtüşmelere ve çatısmalara girmeden davranışlarını uygulayan insanı anlıyoruz. Nevrozlu insansa, eğilmez ve söz dinlemez bir insan olarak. kendi inancı ve dürtulerine körü körüne bağlı kalıyor. Siz bilmez değilsinız bunları. Sıkıntılannızın, bunalımlannızın üstüne üstüne gideceğiniz yerde, unutmaya çalışın, başka şeylerle oyalanın. Hayır dostum, kabak çekirdeği, leblebi, fıstık yiyin demiyorum. Bakın, bu söz bile, slzde yumuşatılması ve çözülmesi gerekli bir direnme noktasmın varlığım göstermeve yarıyor. Hiç sporla uğraştımz mı?... Eee pekâlâ, gene yapın. Açık havada yürüyüşler, kürek çekme, güneş, yaşınıza gore yapacağınız sporlar size çok iyi gelir, fayd'asım görürsünüz. Yazı yazmak?... Haa... evet, deneyin bir kere. Bazı doktorlann tersine, size hiçbir Uâç vermiyorum. llâç kullanmak, yan yarıya, o hastalığı önceden kabullenmektir. İyi kötü, okuyan yazan insansınız; durumunuz ilginç olabilir, ama kritik değildir. Seyrek olmasın, daha sık uğrayın bana ve içinizi dökün. Ben dinlerim ve her şey bende kalır. Bizler sır küpüyüzdür. Bilirsiniz. bUirsiniz ya, benimkisi gevezelik. Peki, madam nasıl, çocuklar nasıl?... Notlarında kırık var mı?» Üniversiteysen üniversite olacaksın, böylelerine diploma vermeyeceksin, tutup kolundan dışarı atacaksın, sana iğnecilik bile çok diyeceksin. Şimdî her persembe Spor Toto oynarım; param olduğu hafta 2 kolon, olmadığı hafta 10 kolon. Bölük Komutanımız Güneş beydir, kulaklan çınlasın, bir gün Beyoğlu'nun arka sokaklannda onu bir yere götürmüşler. Loş bir salon. sinema gibi. Sobası tütüyor. Sıralarda pinpirikler oturmuşlar. Aksınklar, öksürükler. Perde ağır ağır açılmış. Sağdan bir erkek. soldan bir kadın girmiş; Havva anamızla Âdem babamız. tncir yaprağı, sakal ve yılan yerine eğri büğru sopa ve yılan yerine muz. Onlar .'"«•• MEHMET SETDA Diçi Bond MODESTY TEŞEKKÜR Gctrth WöLOÜJ2D0SÛ «2* Yaptıgı çok basanh ameliyatla beni yeniden sağlığıma kavuşturan, hazakaU öl . çüsünde » insanlığ# v* şefk»/ J" tiyle beni kendisine bir kere daha minnettar bırakan Saym Doçent Dr. SİYAMt ERSEK'ıyakın ilgisini esirgemiyen değerli eşine, herbiri ayrı bir kıymet olan çalışma arkadaşlanna, başhemşire ve hemşirelere, temizliği, bakımı ve düzeniyle Göğüs Hastanesi, bu ciddi müessesenin bütün personeline candan teşekkürlerimi sunar, daha çok uzun yıllar memleket sağlığma yaptıklan büyük hizmete sağlıkla devam etmelerini yürekten dilerim. Atike ADALI Tiffony Jones 1TIFFANY JOHES £ Ş / İ izı"M UEMEKİ BÜRCMA Q" '•••••••••••••••••••••••••••t Cumhuriyet 2175 tstanbul Üçüncü Icra Memnrlnğundan 96/9652 Bir borç için hacizli bulunan 44 51 42 numaralı telefonun (6.000) Altı bin lira tahmınî kıyraetli intifa hakkı: Kapahçarşı içindeki Istanbul Beledlyesinin mezat salonunda birinci açık arttırması 6/3/1969 Perşembe saat: 13.30 14 arası yapılacak ve muhammen bedelirün (Oo 75 i) yüzde yetmiş beşi elde edilmediği tak dirde ikinci arttırması ayru yerde 7/3/1969 Cuma günü saat J3.30 • 14 de kadar yapılarak en çok arttırana satüarağı ve satışta Mezat Müdürlügünün mevzuatına uyulacağı, şartnamenin ise dosyasmda olup herkesin görebıleceği ve isterlerse adreslerne yollanabileceği üân olunur. (Basm 1385) 2153 AYHAN BAŞOĞLU | JNTİKAM YEMİNİ da üşümüşler ve aksırmışlar. Cennetten kovuluş öyküsünün nasıl başladığını göstermişler. Yılan gören kadın arada bir yalancıktan bağırırmış. Pinpirikler ayaklanırmıs. Güneş bey ellerini yüzüne kapatırmış, herhalde parmak aralarından daha iyi görünürmüş. 13 tutturayım, alıp kel basımı yabancı ülkelere gıderim, ben buralarda d'urmam. Pazartesi gazetelere bakarım. Demincek baktım, anca 8 tutturabilmişim. Dün gece radyoda maç sonuçlarını dinlememiştim, geceyi düşler kurarak geçirmek istemiştim. Çünku, nerelere giderim diye düşünmek, hiçbir yere kıpırdanamayacağını anlamaktan daha iyi. Kısmet değılmiş; Z. hanımı bir daha hiç görmedım. Şunu da (maalesef) soylemiş olayım kı, çıplak kadın resimlerinin en feriştahı bana bir şeycik söylemez de, romanlann açık saçık yerlenne hâlâ bayüır biterim. Üstüme bir erkeklik gelir, basbayağı güçlenirim. Şu da var ki, beni yetiştirmeyo yetmedi bunlar. Bunlar yerine eskiden çıkmış bilimsel, tarihsel, toplumsal ve daha başka masal kitaplan okumak isterim şımdı. Şunu da •bir^yaia y«zmı? olalhn Jki} bir iki deneme, sınaraa onlardan da "çarçabuk usandırdı beni. önümüzdeki cumartesi kalkar Fenerbahçe Ga latasaray maçına giderim. Zaten maça gitsem. daha iyi. Gelgelelim, gidince sinir olurum. Hem bağırıp çağırıyorlar, (Gol at birader, kırıtma 'oSlusek!); hem kapalı tribünde, gozleriınm önünde, üç bin lira aldılar, verdiler gözlerimin önünde. Çahskan değildim, zeki değildim; sınıfları zarzor geçerdim. On beşimde ya vardım, ya yoktum, yanıma bozuk para almağı bile unuttum, kaçtım analığımla babahğımın yanmdan. Yeni yeni anlamaktay.m; bir durum 1 , bir yerden, bir zaman parçasmdan kaçmalara can attığımı. Bakıyorum bu bende en ağır basan eğilim. Dünmüş gibi aklımda. Ama dur şimdi. Sayısız odaları sofaları olan evde annemle benden başka kım?eler yoktu deyişim gerçeğe uymuyor çünkü. O sliâh kör karanhkta ateş açıp patlamıştı ya amcamır. eîınde? küçük bir delikten çıkan merminın be>lnde başka küçük bir delıği tıkaması gibi, ondan önceki her şeyi unutmuş gitmiştim. Askerlikte çünkü. yatarak destekli atıslarda çünkü, omuzumda her gun yaşayıp durduğum ve şerefirn namusum gibi kirden pastan koruduğum tüfeğimin gez ve arpacık ortasına gözümle bakarak yakınca bir bağ mermiyi, karşıda karavana sallanmış ve ben bayılmışım. Tokatlayıp su serperek ayılttıkları zaman, birdenbire evdekileri ve dadunı bulmuştum. Buluşun sevinciyle makaralan koyverince, Bölük Komutanından Güneş Bey değildir, o bir fiske bile vurmamıştır sürgün asker olan bana, toz kondurmamıştır piyadeliğime, «Bu arkadaş görevden kaçmaz» ve hafta sonlannda iıerkes Istanbul'a kırdığın da. «Sen de kır. ama inzibatlara yakalanırsan kanşmam» demiştir aklım başıma gelsin diye bir tokat daha yemıştim. Ama şimdi yel üfürdü su götürdü. gitsem, baksam evi de, evdekileri de bulamam. Dün sabah, raçlarımı yatırmak için. banyodan sonra, başıma kokulu yağsız saç kremi sürecekken dalgınlıkla traş kremi sürmüştüm. Ben de diyorum, bu saçlar neden böyle donuk ve kazık gibi? Hani zaman zaman söylerlerdi de inanmazdım; ama herhalde benim aklım hiçbir zaman «tam aklı başında» değil gibi. Hiç değilse geliyor gidiyor. Öt derdi dadım, horoz gibi öt bakalım. Sorardım: Benekli horoz gibi mi, kara kırmızı horoz gibi mi, söyle? Derdi: Bnekeli horoz daha ufacık. Sen. kara kırmızı horoz gibi. Sorardım: Kanat da çırpayım mı, ha? Derdi: Çırp ki, mahalle anlasın evde bir ho» roz olduğunu. Pat pat p a t (Arkan *ttt) % İstanbul Kapalı Geza ve Tutuk Evi Müdürlüğünden İstanbul Kapalı Cezaevi Müdürlüğünde münhal bulunan, C«aevimiz Işyurdu Marangoz atölyesi şefliğine Sanat Enstitüsü mezunu en az üç yıl meslek tecriibesi olan ehil bir eleman almacaktır. Tâliplilerin ilgili belgeleriyle birlikte Mümessilliğimize müracaatları ilân olunur. CBasın: 11576 2170 İLÂN T. C. İstanbul (6) İcra Tetkik Mercî Hakimliği (967/1691) Naciye Tlimer tarafından verilen 27.6.1967 tarihli dilekçe ile Hakimliğimize konkordato mühleti talebinde bulunulmuş ve Hakimlikçe yapılan tetkikat sonunda 1.9.1967 tarihinden itibaren başlamak üzere iki aylık konkordato mühleti verilen iş komiser tetkikatına sevkedilmiş ve komiserin talebi Uzerine mehil iki ay daha temdit edilip komiser tetkikatını müteakip dosya î. î. Kanununun 296 ncı maddesi mucibince muamele yapılmak üzere Asliye Ticaret Mahkemelerinden blrine tevdii için Nöbetçl Asliye Ticaret Mahkemesine sevkedilmiş olup, havale edilen tstanbul 2 inci Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan duruşma sonunda 967/449 esas 967/442 karar numaralı 22.11.1968 tarihli ilâmla borçlunun alacakhların zaranna olarak doğruluk haricinde bir muamelesi tespit edilmediği gibi alacaklannı kaydettiren alacaklılann tamamı da konkordatoyu teminatsız olarak kabul etmiş olduklanndan İ. İ. Kanununun 298 inci maddesine tevfikan 2 inci Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından kararın tasdikinden 6 ay sonra borcun % "20 si diğer 0 o 20 si bir sene sonra ve müteakip °/o 20 si de takip eden sene içinde olmak suretiyle °, J 60 olarak teklU edilen konkordatonun tasdikine karar verilmiş ve karar temyiz edilmemekle kesinleştiği î. t. Kanununun 300 üncü maddesine tevfikan ilân olunur. 20.2.1969 B. Kâtip H a kI m iBasm: 1311/2161) İ LftH C M 3 5 <OVUfO J Belediyemiz Fen îşleri Müdürlüğü Teşkilâtında münhal bulunan 3656 sayıh kanunun 23 üncü maddesine tâbi 1750. lira aylıklı Müdür ile (muayyen ve Muakkat müddetli hizmetlerde çalıştırılacak yev niyeli teknik personel yönetmelığinei tâbi 132, 121. 110, 66. lira ye\ liyeü kadrolara hakkı müktesebi ile Mimar Mühendis, Mühenc' . Ressam ve Tekniker almacaktır. Isteklılerin bizzat veya hâl tercümesini belirten dilekçe ile müracaatları rica olunur. ESKİŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLI&I (Basm: 11577 E 88> 2169
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle