25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE DÖRT 4 Eldın 1969 . * ' siı •• CUMHURİYET Yazan: BARNARD En yetkill uzmanlanmızm toplu olarak yaptıklan muayene sonucu genç kızın klinik öir aç:dan artık ölmüş sayılabilaceği hususu kesinleşmiştl. Cape şehri 2 Martne Tlats, Tamboers Kloofta mukim 226 C O kayıt numaralı hastamız 24 T yaşmdakl Denise Danvee için kurtulma ümldi diye bir şey söz lconusu olamazdı. Başucundaki menekşeler, ertesi sabah şafakla birlikte kendine gelmesi talurmndan bir temenni olmaktan çıkıyor, cenazesine gönderilecek çiçek demetlerinden llkl haline geliyordu birdenbire. Meslek hayatımın bir döntlm noktasmda bulunduğumun farkındaydım. Çok önemli bir andı bu.. Yıllardan beri kurdu£um hayal nihayet gerçekleşiyordu. Ümitsiz bir yaralırun kalbi yine ümitsiz bir hastaya yaşama imkânlan saglayacaktı. Müdahaleyi izleyen gürüerde dünya tıp otoritelerinden birkaçı dahil böyle bir şeyin kanun dışı bir davranış olduğurm ileri sürecek, deneme ugruna bir genç kızın canına kıydığ.mızı iddia edeceklerdi. Bunlarm başında ünlü Alman doktorlanndan Wemer Forssman geliyordu. 1956 da Nobel'i kazanmıştı. Fakat diinya kamu oyu bizimle beraberdi. Ve biz, kanun dışı, insanlık dışı bir iş yapmadığımızın pekâlâ far CHRISTIAN HAYATIM H gözler tekrar açüacakmı acaba? kmdaydık. Hedef mevslmsi» 0lümleri önlemek. hastel&r* «ifa saglamaktı. Genç kazın durumunu tekrar tekrar ve ısrarla inceledik.. Hayır.. Yapacak hiçbir jey yoktu. Arkadaşlarıma: «Başlayabilirfe...» diyerck Louis Washkansky'nlh odasına yöneldim. Sutüstu uzanmıştı. Bir hastabakıcı göğsünü tuaş ediyordu. «Tanum mı doktorT. Oluyor mu bu iş?.» Başımla evet anlamına gelen blr işaret yaptrnı: «Kendlnizi nasü hlasediyor sıınnz?..» «Fevkalâde...» mİTomm,» «Yalnız değilshdz Meçhnl düşmana karşı ringe beraber çıkıyoruz...» «Karıma telefon edip ber şeyin yolunda gittiğini söyler misiniz lfltfen?. Merak etmesirı...» «Kaçta kaç Ihtimalle kurtulur?» diye karısı telefomm öbür ucundan sordu. «Yüzde seksen...» diye çekinmeksizin cevap verdiın. «Fakat ilk ameliyat.™ Yepyeni bir müdahale... Elimden gelen biitün gayreti göstereceğim. Erain olabilirsiniz.» «Pekiyi efendim.. Safolun efendim.. Ben evde oturnp bekleyeceğim... Müjdeli bir haber vereceğinize inanıyorum.» Ameliyat salonuna inerken her şeyin muntazam oldufunu ve saat gibi işlediğini düşünüyordum. Bütün engelleri ortadan kaldırmıştık. Çıgır açacak büytlk teşebbüse girişebilirdik artık... Fakat yanılıyordum... Koridorlan arşınlarken ortada kalan son blr engel beyüla gibi karşuna dikildi. Bu engel dışarda degil, benim içimdeydi. Bir anda tereddüte kapılmıştım. Korkung bir şeydi bu... Ayaklanm geri geri gitmeya başlamıştı. Bir yere takılsam, düşsem ve ameliyat salonuna lıiç varmasam diyordum kendi kendime. Fakat başlamıştun bir kere.. Teşebbüsü yanda bırakıp hiçbir şekilde geri dönemezdim. Doktorlara mahsus so yunma odasına girdiğimde ekibin bir numaralı elemanlannı orada buldum: Kardeşira Doktor Marius, Doktor Bosman, Doktor O'Donovan ve Doktor Hitchcock. Hepsi blrden bana döndü: «Vericinln joğsünü belirli bir noktaya kadar açıp sendrn haber bekleyeceğiz... Taraam mı?..» Diğerleri adına bunu Marius sormuştu. «Tamara» dedim. «Sonra kalbi yerinden çıkarmak üzere sen geleceksin..» nuz?..> «Eskisinin yerine takacağın yeni kalb üstünde yüzde yüz hâkimiyet knrman, ba kalbi iyice gönnen ve bellemen ge rek Biz keserek avuçlanmn içine yabancı bir kalb almış gibi olur, yadırgarsınj» Oradan çıkıp kendi soyunma odama girdim. Gardrobun üstünda ismim vardı: Prof. Barnard. Buna uzun uzun bakarak düşünerek Prof. Val Schrire'in sözleri aklıma geldi birdenbire: «Kalbini değiştirdiğin kopetder fazla yaşamıyor Chris» demiştL Biraı daha oyalanırsam tereddütle cesaret arasındakl den ge bozulacak, elim ayağım tutmaz hale gelecektim. Banyoya girip soğuk bir duş yaptıktan sonra enikonu toparlanmıştım. Şimdi bir yandan giyiniyor, bir yandan dua ediyordum: «Tannm, eUerim ve parmaklarım sana emanet bn gece. Beni tereddütleründen kurtardığin gibi hatalı hareketlerden de uzak tutmalısın.» Biraz sonra salondaydım. Louis Washkansky'yi ameliyat masasına yatırmışlar, arkasma birkaç yastık koymuslardı. Durumu hiç de parlak degiltli. Güçlükle konuştu: «Bayıltılmadan önce elveda demek için gelmenizi bekliyordum doktor...» «Elveda mı?..» «Öyle ya?.. thtiyar Washkansky gidiyor... Takacağınız yeni kalb sayesinde yerine bir yenisi gelecek...» Anestezi uzmanı doktor Ozinsky, hastamızın damanna gerekll ilâcı sıkınca Washkansky'nin göz leri yavaş yavaş kapandı. • Bu gözler acaba tekrar açı lacak mı?..^ diye düşünraekten kendimi alamadnn. ELVEDA Ölmemek için kıyasıya direnen VVashkansky ö m r ü n ü n son günlerine gelmiş sayılıyordu. Sabırsızlıkla beklenen verici nihayet çıkınca kesif bir faaliyet başladı. Bn fotoğrafta Prof. B a r n a r d TC arkadaşları Washkansky"ye a i t radyografileri incelerken görülüyorlar. elimi bile sürrnem...» dedi doktor Terry O'Donovan. Kardejun Marius da ilâve etti: • Durduğuna kesin olarak ka naat getirmeliyiz.» Kalb. mücadelesine amansız bir çekilde devam ediyor, biz de bekliyorduk. Bej dakika geçti... On dakika oldu... Nihayet on beş... Âletin üstündeki işaretler gittik çe zayıflıyordu.. Bir aralık durduğunu gördük... Genç kız ecelivle ölmüştü. Marius heyecanla: « Başlayabitiriz...» dedi. • Hayır..^ diye araya girdim. •Biraz daha bekleyelim Yeniden çarpar belki...» Üç dakika daha bekledikten •onra mırüdandım: • Kesebilirsiniz...» Herşeyin yolunda fidip gidip gitrnediğini kontrol için A salor.una geçtim. Durum norma'dl. Tekrar Denise Darwall'in yanına dö'ndüm. Terry O'Donovan göğ BÜ açm'.ştı bile. Kalb olduğu gibi görülüyordu. YARIN: ÖLÜM KALIM SAVAŞI... ASLINDA AKSİNE Bir an için sustu, sonra gerçeği samimiyetle açıkladı : «Hiç korkmuyorum der«em yalan olur doktor.. Kıyasıya bir döğüş için ringe çıkmak flzereymişim gibi bir duygu var içimde. Işin kötüsfl kiminIe ve nasıl runıyacagımı da bil DÖNÜŞ YOK Dönüs diye bir şey söz konusu olamazdı anık. Doktor Rodney Hewis*.on deriyi yardı, göğsü açtı. Hastanın kalbi rihayet meydana çıkmıştı. Fırtmalı bir denizden farksızdı bu kalb... • Nakil için gerekli bütün hazırlıklan yapın... Ben vericinin kalbini almağa gidiyonım» diyerek B salonuna geçtim. Elektrokardiyografın yeşil çizgisi hareket halindeydi. Denise Darwall'in kalb atışlarım gösteriyordu bu yeşil ışık: Dakikada 80. Genç kız artık ölümle hayat ara;nnda bile değildi. Fakat kalb denen esrarengiz şey harikulâde görevine devam çdiyordu. Asıl facia biraz sonra patlak verecekti. Kalb hayatta kalmak için var gücüyle direnecek, şahlanacak, ama sonur.da durmak zorunda ka lacaktı. Çünkü kumanda merkezi beyin çoktan ölmüştü. Onlenmesi imkânsız bir olaydı bu... Fakat tahminlerimizden daha fazla dayar.dı. Denise Darwall in kalbi atrr.ağa devam ediyordu. Beyin bitmişıi. cieerlerde hayat yoktu. kan berrakl:ğını çoktan kaybetmisti. Genç k:z klinik bak:mdan ölrr.üştü... Buna ragrnen kalb hâlâ atıyordu. Nakil ameliyatmdakibaşan şan sını arttırmak için bu kalb henüz durmarr,ı=ken sökülüp alınmalıydı. Fakat çarpan bir kalbi nasıl kesip biçer, nasıl söküp alırdınız?... « Tam mânasiyle durmadan NIHAL KARAMAĞARAU Büyük kapitalistler kervanına katr.mış olmasına rağmen, çelimsiz sayılan varlığ:, çelimsiz gövde siyle bunca yıl tetikte kalabümek hünerini göstermiş, kurt yasasınca güçlü kurtlara varlığmı kaptırmsmış ve nicelerini kündeye getirmiş, ihtiyar bir kurttu Ekrem Gürgen... Doçent doktor Selim Gediz'in bundan böyle kendisine muhtaç bulunma dığım, maddeten bağımsız olduğunu ve manevi öz gürlüğünü de kazanmağa azmettiğini kavrayıvermişti. Damadmın gözü kararmıştı beili. Gerekirse, onun, evlilik zincirini de bir hamleyle koparacağ:nı sezmişti ki, önceleri Ankara yolculuğuna direnır.esine rağmen, kızının ona tutkusunu düşünerek sonunda bojun eğdi. Yardımını esirgemediği takdirde Selim'i yitireceğini hesaplamış olacaktı. Seüm'i yitirmek demek, kızmı yitirmek demekti. Oysa. onun da her şeyin üstünde en büyük tutkusu kızıydı. Kol yerlerine tutunarak kalktı kolruktan. Yaklaştı Seîim'e. Yaylandı ayaklarmm ucunda, iki yanağmdan bptü omı: Merak etme sen, ben Yıldız'ı kalıba solcaru» dedi. IV. BÖLÜM Doktor Nilüfer Bozkırh, alnında sargılar, başmda buz torbası, yarı baygm yattığı çıplak hastahane odasınm demir karyolasmda, kendini bir llkbaharda Mersine gitmek üzere bindiği küçücük yo'.cu vapurunun ranzasmda sanıyordu. Vapur Antalya açıklarında çalkalanıyor, gömülüyor Akdenizin dalgabrma; sonra tekrar yükseliyor. Yattığı ranza lombuza kar?ı. Da'.galar yarılıyor çöküyor, çoküyor gemi, Nilüfer lombuza bakıyor. Kalın camın ardından köpüren mavi suları göriiyor; sanki denizaltmda... Derken dalgaların sırtında yükseliyor gemi, lombuzdan kara bulutlarla alçalmış gök>"üzünü görüyor; sanki uçakta... Ve Mersin iimam uzakta. Daha çok uzakta. Uzakta selâmet limanında kendisini çiftliğe götürmek üzere bekleyeni... Fırtına hiç duru'.muyor. Ancak dalgaların nrtında yükseldiği zaman biiincinde bir tepreşme olu yor. Çevresindeki hareketi seziyor. Denizin uğultusuna hiç benzemiyen apayrı sesler kulaklarına g* liyor. Orasma burasına dokunuyorlar. Hırpalıyorlar. Canı yanıyor. Bir yerlere götürülüp getirildiği vehmine kapılıyor. Kamarasında yalnız değil mi? Kimler dönüp durmakta başucunda? Bu soruların cevabını bulmasma vakit kalmadan gemi yine alça hyor, alçahyor daîgalarm arasında ve Nilüfer denizin dibine çökiiyor. Yine bir yükseliş duygusuna kapıldığı zaman lombuz deliğine bakarken kirpiklerinin arasından, karşısmda demir parmakhkları gördü, hiç yadırga madı. Cezaevini hatırladı. Demir parmaklıklarm ardında Ömer Bozkırlı. Cezasmm dolmasına iki ay kalmıj. Sırtında bo ğazım örten kara bir balıkçı kazağı var. Kmrcılc kara saçları astragan kalpak. Yalnız jakaklannda kırlık. iki yeşil fener gıbi yanan gözlerinde çıplak özlemiyle bakıyor demirlerin arasından. Allahaısmarladık, dedi Nilüfer. Seslendi Ömer: Dur gitme, dur... Bir şey söylemek îstiyorum sana. Nilüfer, demir parmakhkh kapıya tekrar yak laştı. Jandarma da kuşkulandı yanaştı Ömer'in ardma. Şimdi Ömer'de bir tereddüt \ Sordu Nilüfer: Ne söyleyecektin bana, »öyleT Güldü Ömer: Benimle evlenir misin, gülüm? He!e bir düçün. " Nilüfer, kahkahalar,atmak istegi duyuldu: Akhn neredeydi şimdiye kadar? Başımdaydı. Şimdi sen aldm başundan.. Demek teklif bekliyordun? Bilseydim, bilseydim... Yok hayır, dedi Nilüier. Bir saattir yanmdaydım. Bana Âdem Babalar koğuşunda geçenleri anlatacak yerde.. Bu son dakikalarda... Yine güldü Ömer: Evlenmek fikri tam seni uğurlarken akluna geldi. Ardından baktım da... Yürüyüşümü mü beğendin? Hem de nasü.. Ceylân gibi gidersin. Jandarma araya girdi: Gayrı konuşma mühleti sona erdi, bey. Bir solukhık mühlet daha arslanım, dedi Ömer. Seslendi Nilüfer'e: Heey gülüm, düşün bir... Düşün pazara kadar dediğimi. Nilüfer, pazara kadar düşünmedi. Yolda gider ken verdi evlenme karannı. Zaten böyle bir karara hazırhklıydı. Hazırlıklıydı Ömer'den gelecek teklife, vereceği eevaba, aşkı sileliberi duygulan aranndan. Nilüfer inanır ki, gerçek aşk doğum gibi, ölüm gibi tektir. Bir kez gelir insamn başına. Ya ömür boyu sürdürür hükmünü, ya da geçer gider. Aşkl yitirirse insan oğlu yine arar. Yine buldum sanır. Ama bakar ki gelen gerçek aşkın ancak düblörüdür, (ArKası Tar) Bond MODESTY BLAISE lllllllllllllllllllllllllllllllllllll «lllllllllllltllllMllllllltKlflllllltHI •••••••••••••••••••••••«••••••••••• ••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••• lllllllllllllltlllll l l l l l f l l l l l l l l l l l l l !•••••••••••••••••••••• ııı (•»•••••••• ıtııtııııııt MEVLİT Bir sene e\^Tel aramızdan ebediyyen ayrılan, aılcmizin se\"gİIi varhkları CÖSTUM IK1 BEDEMİ HİCRAN AKKILIÇ ve Emekli General RASİIVI AKKILIÇ'm «••••••••iaâaZZ • •«••••••••••a! « • •• • • » • •• • • a (•••••••••••••«•••••••••••••••CSftl ••••••••••••••••••••••«••••••••••I [•••••••••••••••• ••••••••••••••••I 1TIFFANY JONES 1 LE CİDDt BlE. aziz ruhları için 5 Ekinı pazar günü ikindi namazını müteakip TeşvMviye Camiinde, Kapalı Çarşı Imamı Hacı Arif Bahrij'eli ve arkadaşları tarafından mevlidİ şerif icra edileceğinden; dost; akraba ve dinkardeşlerinin hururları rica oiunur. A İL ES t (Basın: 23355/11988) S BEâEJJDİLEK yTV DBâİL Mİ P ^ Wâ 1 Hr ri wt TEŞEKfCUR A NNEM 1 Z W vefatı dolayısiyle cenaze törenine katılmak çclenk göndermek; telgraf ve telefonla acılarımızı paylaşmak lutîunda bul'jnan akrsba ve dostlarımız» tesekkür'erimizi bildiririz. Doğu Bcrdan Aüelerl FAHRİYE DOĞU'nun Kızıltepe Jandarma Satınalma Komisyon Başkanlığından C î NSt Miktan kllo Kuru fasulye 15000 Pirinç 15000 Teslim yeri Kızıltepe » M. bedel Lira kr. 41250 00 60000 00 G. Teminaü Lira kr. 3094 00 4250 00 thale günü Saati 20.10.19^9 pazartesl saat 10.30 da 20.10.1969 pazartesi saat 11.00 de 2490 Yukand. muhammen oedelleri r e ihale tarihleri yazılı :ki kalem yiyecek maddesi sayjlı kanunun 31 inci maddesi gereğince kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır. Şartnameleri Komisyonda göriilebilir. Zarflar ihale saatinden bir saat evvel Komisyona verilecektir. MCIIICOÇOİ|lia 1 Konuveresim:AYHAN BAŞOGLU CASÜSÜ (Has: 3677/11965) KAYIP Aljcradan aldığım Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HALİT KESİK (Cumhuriyet: 11982) (Basın: 22739/11963) Deniz Kuvvetleri Komutanhğı ŞEYtR VE fflDROGRAFl DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN BtLDlRtLMİŞTİR DENİZCİLERE VE HAVACLLARA 110 SAYIU BÎLDİRİ 5 ılâ 10 Ekbn 1969 tarihlerinde 08.00 üe 18.00 saatleri arasmda aşağıdaki noktaların birleştiği saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve sahanın 200 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyeti bakımmdan tehlikelidir. KARADENÎZ KÜMELİ KARABURUN ÖNLEBİ 1 nci nokta : E. 4964 No. lu Rurr.eli Karaburun Fenerinden 270 derece ve 1.5 mil mesafede, Enlemi 41 derece 21 dakika Kuzey. Boylamı 2S derece 39 dakika Doğu olan KJlıç Bunu. 2 nd nokta : Enlemi 31 derece 28 dakika Kuzey, Boylamı 28 derece 39 dakika Doğu. 3 ncü nokta : Enlemi 41 derece 28 dak&a Kuzey, Boylamı 28 d»rece 48 dakika Doğu. 4 ncü nokta : Enlemi 41 derece 18 dakika Kuzey, Boylanu 28 derece 48 dakika Doğu. DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUR. İst. Dz. Tek. Mlz. Sat. Al. Koms. Başkanlığından: 1 Kapalı zarf usulü ile 14 kalem deniz haritası üe Notik yaym satın alınacaktır. Muhammen bedeli 40.638. lira olup G. teminatı 3.048. liradır. 2 Şartnameleri Komisyonumuzda, K.K.K. Ankara ve İzmir Lv. Âmirüklennde görülebilir. 3 İhalesi 23 Ekim 1969 günü saat 11.00 de Kasımpaşo'daki Komisyonumuzda yapılacaktır. 4 İsteklüerin 2490 sayılı kanuna göre hazırlayacaklan teklif mektuplannı ihale günü saat 10.00 a kadar Komisyonumuza vermeleri. •• • •• • • » » • • » • • •« (3asm: 22983/11957) (Basın: 22721/11959) 6000 Adel Plâstik Yarım Glop Satın Alınacaktır IETT Işlelmelerinden: 1 Malzeme 16 10 1969 günü saat 15.00 e kadar mektupla fiat ve teklif alma usulü ile satın alınacaktır. 2 Şartname Levazım Müdürlüğünden bedelsiz ahnabilir. (Basın: 22964/11974) N. V. TÜRKSE SHELL ELEMAN ARIYOR N. V. Türkse Shell muhasebe şubesi maaşat servisinde çalıştırılmak üzere bordro memuru aranmak • tadır. İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi mezunu olup, maaş ve yevmiye bordroları tanziminde asgarî 2 yıllık tecrübesi bulunan 30 yaşından genç ve askerlik görevini bitirmiş, İngüizce bilen taliplerin şahsen aşağıdaki adrese müracaatlan rica olunur. N. V. Türkse Shell Bakanlıklar ANKARA Atatürk Bulvarı } o: T • 127/7 • • • • • • • » • • • » • • •• • • • • • • • » • • • •• • • •• • • » • • • • • • Kti&s: ötio2, 11906)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle