28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE DÖRT 10 Nisan 1966 CUMHURtTET Müfide Zehra ERKIN 40 Bir zaman önce tertemiz, rahat, ruhları sarsıntısız, insancıl sevgilerle tuten sakinlerınce değiştıler onlarda.. Hacı babanın duşunduğu gibi; hırs, öç alma.. kotuluğe yakalanmış; »ılâha sarıhş.. ozgurlüğüne sakınca olanlara c€phe alış; yaşamım sürdur mek ıçın çöp kutulanna görev bırakmıyan açlığın izleri.. JCuçük Hasan; bu vaşam ve özgurlük savaşına katılanların çocuğu; Ruhunda sonsuz ayaklanış, anneli, babalı olanlara duyduğu haset; onun gerçek hakkı şefkat.. Yirminci asır annesıni işçı yapıp, evinden uzaklajtıran çocuğun şefkat yoksunluğunu gerekçeye yükleten, ona âsi damgası vuran gunun yaşantısı; Sulh ıçinde tureyen âsi gençliğin bır nüvesi, bir fılizi küçuk Hasanın yün beresi, uçtu bu pıslikler arasında!... Makarioi'nn nefes niteligi Makanos, 4 Ocak 1964 giinü birden bir kararla Temsilciler Meclisini Meb'us ve Bakanlanm ve Rum Cemaat Meclısi üyelerinı toplantıya çağırdı. Toplantı yerı Lefkoşadaki koşkuydu, yine.. tki katlı olan bu yapının üst kattaı salon perdelerini azıcık aralatarak, işçilerinin ruhuna hesaplı bir aydmlık vermeyi düşünmüstü. Antik, maun masasının önün de yalancı bir gülümseyişle dinlenirken, gelenleri önce bır Başpiskopos gibi Istavroz çıkararak, sonra, bir arkadas gibi ellerinı sıkarak karşıladı. önemli konular üstünde konuşulacağı, Pederin yeni fikirleri olacağı sezilivermisti, bu davranışla; Geldı geçti konusmalarda sade el uzatan Makarios bugün takdi* merasimindeydi de'. Rum cemaat Meclısi üyeleri gösterilen yerlere heyecanla otururken, Yazar X, Makarios taraftan gazetecilere göz ucuyla anlamlı isaretler çekiyordu; Filânca bizden, fılânca Grivasçı, filânca solcu, filânca anarsist gibilerden!. Gazeteciler, çoğunu iyi tanımaktaydı gelenlerin fakat, Yazar X'in bakışlarından onlan ciğerlerine dek tanıtacak konuşmalar olacağını anlıyarak, sevinçlerini yutmağa çahşıyorlardı. Rum Cemaat üyeleri, Makarios'un estirmeğe çalıştığı sempati havasını içlerine çekemez gıbiydiler; Bir an once, Rossıdes'in ve şu Dımitro denilen züppenin gel mesini, «Türk donanması» konusunun ortaya serilmesyıi bekleşmekteydüer. Açığa vurmaktan çekındıkleri korku duygusu, davranışlarını tediriyor, çişliler gibi kırpışa, kırpışa birbirlerine bakışıyorlardı. Rum meb'uslar, Makarios'a tüm güven taşırmış gibi görünüyorlardı bugun; Türk meb'usların paraları ceplerine aktarılır aktarılmaz, sırtlan dikleşmiş, jüzlerini bir dılenci dalgası sarmıstı. Rum Cemaat üyelerınin davranı^ larını yersız bulurmuş gibi, kâh oksurerek, kâh gülumseyenek. onlara sabır aşısı yapmağa yeltenmekteydiler, Pirinç kapı tokmağı, arka arkaya çember atladı; Rossides, pür utü, pür kokuyla salondakilere gereken aşıyı yaptı fakat, Dimitronun tâm zıt gorünüşü, aşı etkisini kırpıkladı; Dimitro. salondaki leri umursuz bir baş eğişiyle se lâmlarken, Pederin dudaklanndaki gülümseyişi eritecek bir sertlikle elini sıkıp. gösterilen yere doğru yürüdu. Beatles potinlerini açıkta bırakır şekilde ayaklarını üstüste atarak. kollannı birbirine çaprazladı. Başpiskopos onun bu çirkin davTanışını görmemezliğe gelip. oldugu yerden bır dönüş yaptı «ToDİantıva bashyoruz» derce, eteklerini hışırdata, hışırdata rnasasarun arkasına gecip. yerine kuruldu. Gözler diledıklerince Dimit ronun üstünde gezınmedıler bu yüzden. Yine de, çoğunun içi, onun topuk çivıleriyle yaralanmış gibiydı; «Bu komünist bozuntusunu d&vamran içine sokacak dek sıkıştı, galiba Peder! Konuşmalar bi baslasa. durumumuz felâket. belki de toplantı yaptığımız şu sırada Türk donanması Adaya çıkar! Ya çıktıysa?» diye şaşkmca duşüntüdeydi tümü.. Baspiskopossa, Dimitronun dlk başlı görünüşüyle salondakllerin zıddına bir iç serinliği duyuyor; «Türkler birden bir kanıyla Adaya çıkarsa Rusyanm elıne yapışmam gerekir. Kulağımı telefondan, gözlerimi de Dımitrodan ayır madan konuşmalıyım» diye düşunüyordu. Bir Türk işgaline Kıbnsın uzun süre dayanamıyacağını şu an, karşısına dizilen Rum cemaat üyelerinin yüzlerinden açıkça okuyordu. Rum nalkı günlerdır yönsuz bır şaşkınlık içindeydi... «Enosıs» dâvası uğruna saldınya katılanların çoğu ansızın ortadan kaybolmuştu. Erkeklerıni kaybedenler köşke dek gelip, bağırışıp, çağırışmışlar, fakat ölümler gızlenmişti; «Erkeklerınlz şerefll klşıler, mevzılerde çarpışıyorlar, sağ dırlar» denmışti. Avuç içi kadar olan bu memlekette gerçek haberler sızmakta gecikmiyordu yine de. O zaman, erkeklerinın ya bir Makariosçu, ya bır Grivasçı ya da bır komunıst tarafmdan öldürüldü ğunü anlayıp, onu oldürenlerin aılelenne, kendı soydaşlarına saldırıya başlıyorlar, bir sure önce sevdığı komşusu veya hısımına yap madıklarım bırakmıyorlardı. Bu acüar yetmezmış gibi, «Turk donanması Adaya çıkacakmış» söy lentisı çalkalanıyordu her yanda «Türkler geliyor, bızi klm saklıyacak, nereye saklanacağız Yer altları, sığınaklar sade askerler 1 çin mi?» diye yaygaralarla yoneticilere küfürler edıyorlardı. Rum cemaat Uyelerı nalkın moral bozuklugunu açıklamak niyetın deydiler bugün. Fakat bu zor bir söz açımıydı; Makarıosa, «Halk sıze inanmıyor, onları nasıl lnandıralım», diyecek korkusuzlukta tek kışı yok gibiydı aralannda Makarios kurnaz bir diplomat olduğu gibi kaypak bır fılozoftu; kendine hâs dusuncesıni, kendine saklar, etraiındakileri, gerekli dü şünceler savunarak, yoluna sokma ya, aldatmaya çalışırdı. Kab bir din adamı gibi sofu, kâh pragmatıst, kâh empirist, kâh sezilerlne ve inançlanna göre konusarak, on lan diledigi çızgıye getirecekti, yine... Kapaklı bır ıbrığe benzıyen başını, once etraünda çevirdi Duşuk derill çipil gözlerini buğuiandırıp, kırçıl sakallarını sıvazladık tan sonra konuşma çanını çaldı Mahzun bır sesle: «Basarıdayız, başarıdayız arka daşlanm. Yolumuz, Enosise varacak yol çok kısaldı.. Ulu Tanrı mUbarek ellerlyle bız sevgili Elen neslini kucaklıyor Ruhlarınız serin olsun, içmızde herhangı bir sorun varsa sıyrüsın, Tann bası ı çın tedırgınliği bırakın..» Dımitrodan gayrisi kırpıştı, yer lerinde; Mıstık ses dalgası tümünu çarpıverdi... Sesinin etkisini sezen Makarios derhal değişerek, dikleşti; sofuluk tan sıynlıp, önderliğe büründü, yuzündeki mahzunluk yerini otoriteye, sertlığe bıraktı. Cemaat üyelertne azarlayıcı bir bakışla bakarak, konuşmasmı sürdürdu: «Halkımız neden evlerınde gizleniyorlar, dükkânlar neden açık değil, üzgıin mü, yoksa sevınçlı mi yiz? Neden sevinmiyelim? Yülar dır uğurlanna didindiğlm Kıbns Rumlannın gözleri neden yaşlı olsun? Onlar için çalışıyorum. Mutluluk gunlerimiz şuracıkta. Enosis gerçekleşınce dünyanın dlli bız Kıbns Rumlannı bvguyle anacak.. Kıbrısın tum geliriyle zengın. Ege ve Akdenizın hâkimiyetıyle, işte Elen nesli diye anılacağız.. Cesur ve zengın ecdatlarımız gibi Göz lerimiz onlar gibi ufuklarda, destanlarımız tarihlerde yeşerecek... Daha ne isterler ne lsterler?» Kirli sarı, etsiz, işaret parmağını cemaat üyelerinden birine doğru sivrüttl Onun konuşmasmı bek lerce başını öne eğip, sus>ı Cemaat reisi belinece eğilip. çarpıntıyla dogrulurken yüzündeki kan bır anda etrafındakılenn vüzune sıçradı Kendı sapsarı, arkadaslan kıpkırmızı oldular Kekelercesine: «Turk donanmasmın Adayı işsal edeceÇı soylentısi çalkalamyor her yanda Bu gerçekleşebilir mi kı! Halk şaşkındır bu yüzden sayın Pederim .» Arkadaslan onu dogrularca baş eğerken, Dimitro gözlerini kurnazca oynatarak, bakışlarmı Pedere dikti. «Bakalım nefes niteliğini öğ renelim'» derce dudaklannı alayla yaladı Bir an duraksayan Makarios pragmatist yola saptı bu değın: «Ne safdil bır sorunuz var Mösyö Stavri sızler halkımıza neden cevap vermekten sakımyorsunuz? Onlara Türkiyenin bır NATO üyesı olduğunu anlatmadınız mı? Amerikanın bizim dostumuz olduğunu açıklamadınız mı? Amerikadald milyonerlerin çoğunun bizlm soydaşlanmiî olduğunu bllmiyor lar mı? Bir milyonertn binlerce klşi beslediğini. binlerce klşinin bizim soydasımızın eline ve ağzına baktıgını Amerikanmsa rey verenlerin eline uzandığını anlamayacak dek heyecanlı mısınız? Halkımıza bunlan anlatmak slz cemaat Üyelerınin görevldir Ben onlann koruyucusuyum zerrece kuşkulanmamalannı, tedirgin olmama lannı isterim Bu vüzden (ridiyorum Londraya... Evet Londra görüşmelerine tek halkımızın moralini düzeltmek, sözümde durduğumu gostermek için gldeceğun Be? li konuşmalarda görüşlerimi zerrece değiştlrecek degılim Artık Kıbns Cumhuriyetı diye bir topluluk yoktur Kıbns Rumlan ve Enosis vardır. (Devamı var) ••••••••»«••••«•a •••••••••••a Tifffany Jones •••••••••••••••• TIFFAKY JONES niHiiiuliiiiii E l i f hanım • ••*«»••••! ••••• •••• • • • •• • • • • «••••I •^ • • • • • • • • • •: < «• • • • • • • • • • :• : : •••••«••••••••••••••••••«•a* İSTANBUL ANKARA »I H * T konu ve reslm: Ayhan Başoqlu WL İLONA \GC*C BUNU & R İUTİ'FSÛTOUARAK ei?ryçna^ 6 25 Acıhs 8.30 Gün»ydın 6.25 Açıhs 6.30 Gunaydın 7.00 Köye haberl«r 7.05 Türkiiier 7.00 Koye haberler 7 05 Sabah 7 20 Sabah melo. 7.45 Haberler muz. 7 25 Oyun havaları 7.45 8 00 İıtanbulda bugun 8 05 Bu Haberler 8 00 Ankarada bugün pszar sizinle 8.30 Türk halk müz. 8 05 Oyım havaları ve türküler din. istekleri 9.00 Çagımızın ka 8 20 Haf ıf muz 228 50 Turk müz din dını t.10 Türk sanat muz. din. is isteklerı 9 20 Çagımızın kadını tekleri 9.40 Muzikli çocuk oyun9 30 Isfeklerınız mikrofonda ları 10 00 K. haberler 10 05 10 00 K. haberler 10 05 Muzikli Plâklar 10 30 Çocukların kSsesl Cocuk oyunları 10.25 Pazardan 11 00 tst. Bele. Konserva. kon. pazara pazara 1105 Bu Dazar 1200 Yurdun «eal kadınlar korosu 1135 Bulmaca 1155 Dıskoteğimız12 25 K. ilânlar 12 30 Şarkılar den seçmeler 12 25 K. tlânlar 13 00 Haberler 13 15 Darva? ve ar 12 30 Y se^ler din. ıstekleri l * « 6 ksdatUrı 13.30 Beklâmlar .15 00 Haberler t r 1345 Eyfel'den rouz^ , K. haberler İS.OS Kayıp'meiftup13 35 Ziya TasVentten «arkılar l a n 15.10 Op«ra kon. 15.50 13.55 Hangl mesleği leçeHm? 14 15 Turkuler 16.05 G«nçlik saati Reklâmlar 15.15 Çeşitli muz. 16 20 PlAklar 16 45 Ocak bası 15.30 Stadyomlardan 16.55 K. ha17.15 Kume fajıl top. 17.40 Çocukberler 17 00 Ocak bası 17 25 lar için 17.55 K. haberler 18 00 Incesazdan Huzzam fash 17 55 K. Reklâmlar 19 00 Haberler 19 30 ilânlar 18 00 Reklâmlar 19 00 Ramazan Şenses'ten türküler Haberler 19 30 Nevln Akol'dan 19 45 K. ll&nlar 19 50 Tulin Yaturkuler 19 45 Uykudan önce karçelikten şarkılar 20 10 Bu hafta 19 50 K ilânlar 19 55 Dündar Bal20 30 Ş. Yuzbaşıoğlu ork. 20 45 kandan şarkılar 20 15 Spor dergisi Slnema deryisi 21.00 K haberler 20 25 elodiler 20 45 Bu hafta 21 05 Öıel eglence programı 22 00 21 00 K haberler 21 05 Stüdyo Reklâmlar 22.45 Haberler 23 00 22 05 K. konser 22 25 Ali Rıza Bale sahneleri 23.35 Barok muz. Koprulüleroğlu'dan sarkılar 22 45 24 00 KapanısHaberler 23 00 Gcce kons«ri İSTANBUL İL RADYOSU 23 45 Gece yarısına doğru 24 00 14.55 Açılış 15 00 Tatıl ıçin Kapanış. 15 30 Caz müziği 16 00 Pazar ANKAKA Ü, RADTOSÜ kon. 17.00 Çay saati 17 30 Kü14 55 Açıhs 15.00 Bale muz. çük kon. 18 00 Gençlerin sevdıkleri 18 30 Haftanın sollsti 19 00 15.45 Danslı çay 17.00 Pazar kon. Çetitli melo. 19 30 Aksam kon. 18 00 Bir solist, bir top. 18.30 Piyano sololan 19.00 Haftanın so20 15 Slzlerle beraber 21.00 Ayın listl 19 30 Her hafta blr dilden bestecisi 222.00 Caz sarkıcıları 22.40 Dans edelim 223.00 Senfonik 20 00 Ankarada bu hafta 21 00 muz. 23.30 Dans muz. 24.00 Mozayik 22 00 Caz müz. 23.00 Gunümüzun sarkıları 00 30 Gece Gece kon. 24 00 Gece v e müz. nin seslenişi 1.00 Kapanış. 1.00 Kapanış. AYSE İLE ALi i$ SAATLERİ DENIZ KUVVETLERI KOMUTANL1ĞI Seyir ve Hidroğrafi Dairesi Başkanlığından bildırilmlştir. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 32 SAYILI BİLDIRİ 19 Nisan 1968 gUnU saat 15.00 den 20 Nisan 1966 günü •aat 08.00 e kadar aşağıdakl noktalan birleştiren saha içinde •eyTetme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 9000 metreye kadar olan yüksekligi can ve mal emniyeti bakımmdan tehllkeUdlr. KARADENİZ ŞtLE İLE KEFKEN ARASI 1 Incl nokta: E. 5830 No. lu Kefken adası fenerinden 220 derece ve 2 mü mesafedeki enleml 41 derece 11 daklka kuzey, boylamı 30 derece 14 daklka doğu olan nokta, S nci nokta: Enleml 41 derece 20 dakika kuzey boylamı 30 derece 09 daklka doğu. S UncU nokta: Enleml 41 derece 16 daklka «uzey boylamı 29 derece 26 daklka doğu 4 UncU nokta: Enleml 41 derece 08 dakika Kuzey boylamı 30 derece 06 dakika doğu. DENtZCtLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYÜRULTTR. (Basın 10803/3759) 9 Klll» Fon>m Jmdıatt, Inc. 196* W, Demek kann detektif romannu attı kafana. Sen de romanını okutucağına filmine götürsene.... 9 Bence de bn akgam biıaı çaku keyiftl. Bu beni saşırtıyordu. AkIımdan geçenleri anlamif olacak ld ötekilerle birlikte atölyeyi gez meğe beni çağırmadı. Hepsi iyice içtp sarhos olmuşlardı. Bence özür dilennis gibi hafif bir jestle küçük cemaatını oraya sürükledi. Az sonra Ella geri döndü kendini biı cektir. Hiç fiiphen olmasın ki; hey koltuğa attı. Bacaklarvnı uzattı, of kelln açılıjında bnlunmağa birçok layarak. Buraya gelene kadar çok kişi can atacak ve hepsinin de ağ yürüdüğünü daha fazla ayakta ka zınra suyu akacaktır. lamıyacağını ve yerinden ktmılda Bu sırada topluluk Içeri girdi. mamak niyetinde olmadığını söy Üç dâvetli beni ölçüp biçmeğe ve ledi. İçerAeyken sadece heykele heykelle kıyaslamağa başladılar. bakmıstı. Agi, doktonın karısı, formlann a Sana hiç blr sekllde benzeml ğırlığından memnun olmuş göriiyor, dedi. Bence'in çıplak kadm nüyordu. Beni öptü. «Bence'in mo yapmakta en ufak blı kabiliyeti delini aynen kopye ettiğini kimse inkâr edemez, bu tarih öncesi heyyok bence. Demek böyle diijünüyonun. kellerine benziyor, kocam da aynı Birbiıinizl nerede buldunuz bu fikirde» diyordu. gün? Değil ml Jenö? Şehirde rastlaştık? BiliyorJenö ttiraz etti. O. «tarih öncesi sun, güniimüzde boyle rastlaşıldı değil, antik devrin demişti.» mı hemen beraber olnnnveriyoı. Şu sıra canımı »ıkan şey, bu Sokakta avare dolaşırsrn, birine heykele eşlik edecek bir erkek rastlamak umuduyla, ya o senl ya heykeli de lâzım oluşudur. Eenegen onu dâvet edersiniz amacıyla. bi turistleri kabul edeceğimiz yaz Her gün bir şeyler olsun diye bek hk evimizde genij bir hol ve hollersin. Olmasmı da ister misin geı den galeriye çıkan bir merdiven çekten acaba? bulunsun isterdim. İ?te bu heykelBir an durtıp blr sigara yaktı. le rln iki yanda sütun gibi kullanı) Sonra aklından geçenleri söyleme ması iyi olurdu, merdivenIn başuıda. ğe devant etti. Çok rohaf, dograra diye, Ella BİIiyor musnn? Bugünlerde ko canı bundan bnce yaptıği üc eser haykırdı, cünkii bu jartlar lçinde dul kalmak üzeredir. Ne bahasuıa galeride oturanlar, hejkellerl saolursa olsun bu heykell teshtr ede dece arkalanndan göreceklerdir. KORKAKLIK Agl pek memnun olmuj gibi giildii. Ben de, ama onun kadar memnun değildim. Ne olursa olsun Bence'in bir yapıtı lle alay edilmiş olması hoşuma gitmemişü. Bu defa Tibor sakaya başladı: Proportion bakımuıdan ele alırsak. heykel Eva'ya kıyafla bir az cüsseli değil mi? Herkes yenlden giildii. Baska bir giin olsaydı bence böyle bir açıklamadan sonra susar kahrdı. Ama bu gece aksine, heykelciliğin hugünkii durumu üstüne uzun bir konuşmaya girlsti. Can sıkıcı olan şey diyordu. yeteri kadar iyi heykel bulunmamasıdır, başkentte. Daha doğrusu parklara, meydanlara tarihi heykel gruplanndan başka bir şey yer leştirilmemiştir. Halbuki Balaton gölü kenanndaki gezinti yerlerine, plâjlara, düzinelerle heykel ko nulmalıdır. Bunun yerine ne yapı lıyor? Büyük memnrlann odalarında bir takrm kopyalar bulunu>or, kâğıtlann uçmasını önlsmek için ağırlık diye kullanıyorlar. Veya lâf olsun diye, bir toplantı salonunun bir koşesine bir hejkelcik verle;tiriveriyorlar. Tnnanlı Yazan: İmra SAKARDİ Çeviren: Handan SELÇÜK Iır Ve uznn blr aeıklamays girif«. Tibor arkasmda duruyordu, bana göz kırpıyordu alaycı bir tavırla. Öteki ciddi bir noktaya değindi mi bu hareketi tekrarlryordu. Bence'e bakıyordum, fildrlerinl ağır ağır dengeli cümlelerle açıklıyordu, son derece ciddi idi. Tolstoivari sakallı bası ile kendini kabul ettirir bir hali vardı. Kendisl kimseyi dinlemezdl, ama dinleyici leri elde ermek sanatını bilirdi. Yu ııanda heykelln mimarinin bir par cası olduğunu izah ediyordu. Her hiiyük yapının içinde muhakkak heykel bulunurdu. En azından site lerin tamamlayıcı nnsuruydu, evlerin önüne dikilen heykeller, Yunan şehlrlerinin çehresinl belirtirdi. Halbuki dev modern yapılar yanuıda heykel güiünç bir hal alı yordu. Yalnızca geniş alanlard» bahcelerde, nehir veya göl lnyılarında, kısaca hâlâ bile heykelle bağdaşabilecek bir tabiat parcasında ancak heykelln var oluşn hof görülebilirdl. Ve bir de tabll yapılann içinde. (Devamı var) TAMEK KONSERVE FABRİKASI İÇİN PERSONEL ALINAGAK Gıda teknolojisine vâkıf ve gıda sanayiinde işletmeci olarak istihdam edilmek üzere Ziraat veya Kimya Mühendislerine ihtiyaç vardır. Devamlı işyeri Bursa'da olup, taliplerin kısa hâl tercümesi ve tahsil durumlnrı ile istedikleri ücretı bildirir dilekçeleriyle, Bursa'da TAMEK Konserve Fabrikası Müdürlüğüne veya İstanbulda, Topkapı, Londra asfaltı. Merter Sitesi mevkiindeki FRUKO Fabrikasında TAMEK Bürosuna bizzat veya mektupla acele müracaatlan rica olunur. TÜRKİYE Üİ Selüloz ve Kâğıl Fabrikaları İşletmesi Genel Müdürlüğünden İZMİT îmalâtımızda kullamlmak üzere 500 ton kendirden mamul hurda ip, çul ve diğer kendir hurdaları satın alınacaktır. Teklif sahipleri evsaf şartnamesi dahilinde îşletmemiz t e * llmi 1966 sonuna kadar verebilecekleri miktar lle ton fiatını 2 şer kiloluk numunelerle birlikte 30.4.1966 akşamma kadar bildireceklerdir. Şartname Izmitte tçletmemizden îstanbul, Ankara, Kastamonu, Bolu, tzmir trtibat Bürolanmızdan veya Tokat, Taşköprü Urfa, Gümüşhacıköv. Çorum, Yozgat Ziraat odalanndan bedelsiz temin edilebihr. îşletmemiz ihaleyi yapıp yapmamakta vey« dilediğine vermekte serbest olacaktır. TÜRKİYE Selfiloz ve KSfıt Fabrikalsn tşlctmesl (Basın 107TO/3T55) TAMEK KONSERVECİLİK Ud, Şti. Reklâmcıhk Îstanbul Üniversilesi Yabancı Oüler Okuln Müdürlüğünden: İmtihanla okulumuza İngilizce okutmanları ahnacaktır, Aşağıdaki şartlan haiz isteklilerin 14 nisan 1966 perşembe günü saat 17 ye kadar Müdürlüğümüze bır dilekçe ile başvurmalan rica olunur. 1 Üniversite veya Yüksek Okul mezuııu olmak, 2 Yabancı dil öğretiminde tecriıbe salvLi bulunmak İmtihan 15 nisan 1966 cuma günü sa^t 10 C,a Yabano Diller Okulunda yapılacaktır. fBasın insrsl/3761)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle