25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎKt CÜMHURÎTET 18 Şubat 1961 [Hapishan TAMİR ıııı|mı ımııııııııııııııııııııııııııııııııımııııııııııııııııııııımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııEııij hatıralan 8URAK | DÜŞÜNCELER | Sabıkalı kaçakçı 4« HEN Nihayet harekete geçildi ehşet verıci bir hızla artmakta olan trafik kazalarının sebepleri hakkında geçenlerde bn sütnnlarda bir fıkra yazmıştım. Yazımda motörlü vasıta kullanmak için elde bulunması gereken ehliyetnamenin bazı sehirlerimizde pek İnce elenip sık dokunarak verilmesine mnkabil diğer bazı yerlerde çok kolaylıkla datıtıldığını anlatıyordnm. En salâhiyetli zevatın verdikleri malumata davanarak tstanhnlda gerek sıhhî mnayene, gerekse şoför eh liyetname imtihanları neticesi motörlü vasıta knllanamıracaîı meydana çıkan eşhasın civar illere giderek bir kaç saat zarfında bn ehliyetnameyi almaya muvaffak oldnklannı bildiriyordnm. Emniyet Genel Müdürü Tnrgnt Başkaya imzasiyle bn konoda dün su mektnbn aldım: • Cumhuriyet Gazetesinin 5 subat 1961 gün ve 13114 sayıll nüshasındaki fS^bep meydanda) bashklı yazmız dikkat ve a'.âka ile okundu. Haklı bir hassasiyetle üzerinde durulan sağlık muayenesi ve şoför ehüyetnamesi İTitihanlan konu?u, bütün 11lerde tatbikat beraberliŞini saSlıyacak şekilde veniden ele alınmış olup, 5/1/ 1961 tarihinde Millî Birlik Komitesince kabul edilen ve (6085 sayılı Kara Yollan Trafik Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi. oazı maddelerinin kaldınlması ve bu kanuna geçici dört madde eklenmesi hakkındaki 232 sayılı kanunla) Millî Birlik ruhuna en uygun esaslar ihdas edilmiştir. Yazınızda bahis mevzuu imtihan ve sağlık muayeneleri de ilgili Bakanlık temsilciierinden müteşekkil karma kocnisyonda yeniden incelenmektedir. Kabul tarihinden itibaren 4 ay sonra yürürlüğe girecek 232 sayılı kanun ve buna uvgun tüzük tatbikatmda endişeleriniz bertaraf edilecektir.» Emniyet Genel Müdürünün yazıma gösterdiği alâkaya ve verdifi teminata teşekkfirler ederim. Memleket yollannı kana bnlayan, aynı zamanda millî serveti merhametsizce tahrip eden bn müzmîn derde süratle çare arastınlması vatandasın ötedenberi üzerinde ısrarla durduSu hr'r istektir. Bir hayli çeç kalın makla beraber nihayet harekete geçilmiş olmasını elbette sevinçle karşılamalıyız, Cevst Fehml BAŞKUT Vk jl JJ Eczaeıbası otomobüe girmiş, Aleko şimdi gelecek, bunu gönderdi deyince, hepsinin yüzleri karışmış, inmişler, koşmuşlar, arkada kendilerini takip eden bir araba daha varmış, hem de tıkhm tıkhm sivil polisle dolu!. Onlar da inmişler, dalmışlar kahveye ama Aleko'yu koydunsa bul!. Şimdi bu hikâyeyi kısaca çözelim... Dostumun dostu bir kokain müptelâsıdır. Aleko kaçakçı.. hem de başa güreşenlerden. Haydi şu bizim eczacının ilk okuldan peydahladığı arkadaşına bir isim koyuverelim: Hasan olsun adı; evet Hasanın poliste bir arkadaşı var. Hasanın kokain kullandığını bilir. Aleko'dan bulduğunu da öğrenmiştir. Aleko ise kaç kere yakalanmışsa bir o kadar hapisten kaçmış, polisin arayıp da bir türlü bulamadığı bir sabıkalıdır. Hasan tazyik edilir, ikna edilir, kendisine bir zarar gelmiyeceği temin edilir ve plân kurulur... Hasan ve Aleko aniaşırlar, muayyen giin ve saatte Topkapı dışındaki kahvede buluşacaklar ve mal el değiştirecek... Hasan polislerle beraber gitse herif malın gözü, ürker mi, ürker... Çigden nem kapan, rüzgirlardan haber alan hinoğlu hinin biri, Bir kaç gün önceden Hasanın yazıhanesinde bizim eczacı ile söyle bir tanışıklık, ardmdan plâna göre herifi ürkütmeden elinde kokain şişesiyle arabaya sokacak çığırtkan, yahut yemlik!. Aleko bu, yer mi hiç?. Otomobilin arka camından gölgeleri farkedince pireleniyor, elindeki şişeyi bizim eczacıya verip kahvenin ön kapıaından girmesiyle arka kapısından fırlaması, kayıplara kanşması bir oluyor... Hikâye, n ı u l E .. Ne olacak şimdi? Polig harekete geçmiş, eli boş dönmek olur mu hiç? Zabıt, ifade, olmadı, yırt onu, yeni bir ifade. Müddeiumumi, nobetçi hâkım falan derken ver elini ağırceza... lyi hatırımda kalmadı şimdi, beş yıl il« on yıl ara•ında hüküm ve tasdik!. önce Sultanahmet, sonra Paşakapısı!. Hikâye, masal... Hangi mahkum suçunu kabul eder? Hem masal, hem de kotü uydurulmuş, acemiee bir masal!. Ya?. Masal bunlar öyle mi?. Ben de öylt düşünmüştüm. Günün birinde şu Hasan adını taktığımız oğlan Paşakapısına, eczacıyı ziyarete geldi. Günlerce evvelden de haberimiı var bu gelişden .. Bir yıl, üç yıl akıl etmemis, neden gonra eski dostunu hatırlayıvermiş... Sebep basit: Oğlan iflas halinde... Yüzüne de kimse bak mıyor. En yakın arkadaşına oynadığı oyun iki paralık etmis herifi'. Bir değil, bir bir ardına iki defa geldi Paşakapıgına... Müdürün de, memurun da, gardiyanın da idared*ki mahkumların da haberi var. Tcrtibat da alındı. Oğlan bülbül gibi konustu. Bir kısmını ben bile dinledim.. »onra zabıtlar tutuldu, iadei muhakeme için teşebbüse geçilecek. Tam bugünlerde gazetelerde bir havadis gözümüze ilişti: Trakyada, Yunan hududunda Aleko isminde «abıkalı bir kaçakçı yakalanmış ve tevkif edilerek Edirne hapishanesıne konulmuş!. Aman!. Muhakkak odur. Yazalım, soralım, telefon ettirelim. Şimdi hatırlıyorum, eczacı anlatmıştı; daha önce de, hadisemizin muhakemesi görüldüğü sırada da bu Aleko yakalanmış, mahkemeye de gelmiş, gitmiş, fakat bir seferinde Sultanahmet Cezaevi ile mahkeme arasında sırra kaıdem basmış. Hemen yazılıyor. çiziliyor, cevap lar geliyor... Aleko o Aleko!. Ama h^rif muhakkak kaçar. Ne yapıp yapmah, tetik davranmah, bir mükellef zabıt tutmanm çaresini bulmalı! îstanbul Barosunun meşhur avukatlarından biriyle anlaşılıyor, vekâletname çıkarılıyor. Avukat Edirneye gidiyor, Aleko üe cezaevi.ıde görüşüyor. Hâkimi, müddeiumumisi, Cezaevi Müdürü, hepsi hazır, Aleko bülbül gibi »akıyor.. Her seyi şu masalda, hani şu kb'tü mssalda olduğu gibi tekrar «diyor ve ilâve etmeyi unutmuyor: Beyler, ben nasıl olsa bir yolunu bulur yine kaçarım, bu çocuğa günah oluyor, yıllnr yılıdır suçsuz yatıyor. lyi düsünün, eksik kalmasın, soracağınız başka bir şey varsa onu da sorun!. Nüfüs başına 130 litre su Ilgisizlik üstüne Geçende bir ozan arkadaşım, bana Yakup Kadri Ka ra os man oğlu'nun «Alp Dağlarından» adlı denemesinden aşağıdaki parçayı okudu: «Heratius, meydanı intişara çıkan eserine, haydi git, sen artık benim değilsin, diye hitap eder. Muasır frenk şairlerinden biri de kendisi için, ben suya taş atan bir adamım, diyor; buradaki sudan maksat âmmenin ruhu değil midir? Şair bir havuz kenannda eğlenen bir çocuk gibi, bu suya taş atıyor ve her taş atışında, kendi sıklet ve cesametine göre bir takım halkaîar açarak ve sesler çıkararak suyun dibine dalıyor. Ey Türk sairi, Senin taş attığın yer ise, hiç dalgalanmıyan ve hiç ses vermiyen karanlık ve ıssız bir boş luktur.> Okuduğu bu parça bittikten sonra arkadaşım dedi ki: cBizde ozanin bugünkü durumu da böyle. Umutsuzluğa düşmemek elde degil.» Sanatçılanmız, özellikle ozanlarımız, ilgisizlikten oldum olası yakınırlar. Şiir, hikâye kitaplannm, romanların üç beş bin basıldığı göz önüne alınırsa, gerçekten de, toplumumuzun sanat yapıtlanna gereken ilgiyi gösterdiği kolay kolay söylenemez. Geçmişte, diyelim divan şairleri için, öyle bir ilgi gerekli bile değildi; dar blr çev re yetiyordu onlara. Halk ozanlarımıza gelince; gerçi onların, sözgelişl Yunus'un, Karaca Oğlan'ın, Pir Sultan'ın.. okur yazar olmıyan bilisiz halk arasında yaygın bir ünleri vardı. Ancak unutulcnamalı, o büyük ozanların gününde şiir sevgisl, bugün anladığımız gibi blr şjiir sevgisi değildi; dinsel, yarı dinsel öğretiler, töreler yolu ile yayılıyordu o ozanlar. Bugün şiirini, batıdan gelme bir takım etkilerle, sağtöresel öğretilerden kurtarmaya çalışan, kurtardıgı ölçüde lşlnden mutluluk duyan, başarıyt ermlş sayılan blr ozanin ise, geçmiştekl o llgl e özenmesi. tutarlı blr anlayış değildir. Başka bir deyişle, alışılmış şiire genel olarak karşı çıkmanın, şiiri kişisel güzelllk kavramlanna göre kurmanın kaçınılmaz sonucu, hiç olmazsa bir süre İçin. halkın ilgisinden yoksun kalmayı olağan say cnaktır. Bu bakımdan, sözgelişi, (Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun yazısı ile ilgill olduğu için s5ylüyorum) Ahmet Haşfm'in genlş bir ilçisizlikten yakınmaması, ya da Ahmet Haşlm örneğl verilerek halkın anlayışsızlıSmdan söz edilmemesi gerekir. Çünkü Ahmet Haşim, şiirln nesillerin sözü gibi. olma'U gerektigini savunan ozanımızdır: e... resuller de kolay anlaşılır kişiler değildirler. Şunu belirtmem yerinde olacak, yeryüzünde anlaşılma.nış bir ozan yoktur, olmamıştır. En kapalı, en içlnden çıkılmaz dive gösterllmiş olan şiirler bile. günün birinde. hiyeroglif yazısınm çözüldüfiü gibi çozülmüs, anlaşılır duruma getirilmiş, giderek okullarda öBretmenler eliyle öğretilir olmuştur. tşte o zaman bir baş kaldırma gözükür: bir takım veni ozanlar. okul öğrencilerinin bile kolayca an. ladığı, artık alışılmış olan o şiiri bir yana bırakıp yeni bir yolu denemeye girişirler. Bu bakımdan nn fülerin al:n vazısıdır baîta anlaşıl.namak. Üstelik şiirin ancak basın yolu ile yavıldısh bir çağda. hele bizimki gibi vüzde yetmiş üyesi okur yazar olmıyan bir toplumda, şiirin anlaşılmamışına değll, anlaşılmışına bile İlgi beklemek fgelenekse] şiir blr yana) epeyce güç olsa gerektir. Ancak «anlaşılmamak»la «ilgi görmemek» başka başka şeylerdir. Anlaşılmadan ilgi gören ozanlar da vardır. Bu durumda. anlaşılmayı mı yeğliyeli.n, ilgi eörmeyi mi? Dogru>:u. anlaşılmaktan vazgeçtiğimi. olumsuz bir ilgiye bile razı oldugunu söyliyen sanatcı pek azdır. Sanatçılardan çoâu. ilgisizlikten değil, anlaşılmamaktan yakınır. Anlaçılmak iie, bu durum düşüyor Yazan : Melih Cevdet Anday da, beğenilmekten başka bir şey değildir. Anlayışsız saydığı halk yüzünden, sanki o halk sanattan anlıyormuşcasına zengin olan sanatçılar da var. Böyleleri, belki de, ileri gitmiş ülkelerdeki sanatçıların yalnız paraca değil, saygı görme bakımından da kavuştukları üstün duruma imrendiklerini anlatmak istiyorlar. O gibilerin unutmamalar: gerekir ki, halk hiç bir zaman hiç bir yerde gökten anlayışla inmemiş, yetişmiş, yetiştirilmiştir. Bu bakımdan sanatçı, hazıra konmayı beklememeli. görevleri olduğunu da hesaba katmalıdır. * Kimi de anlaşılmayı bir yana bırakmıştır; sanat, bilim. politika işlerine karşı genel bir ilgisizlikten yakınır durur. Bundan ötürü,| ilgisizlik denince, nedense hep halkın ilgisizliği gelir akla; aydınların da halka karşı ilgisiz olduğu üzerinde pek durulmaz. Böylece halk, kendisinden boyuna ilgi beklenen, fakat ona ilgi gösterilmesi pek de gerekli olmıyan tuhaf bir yaratık durumuna getirilmiştir. Halkın, sanatçılan, politikacıları, genel olarak aydınlan kendi başlarına bırakması, onların söylediklerine, yazdıklanna sanki kulaklannı tıkaması, belki de tiu durumun doğurduğu bilinçsiz bir tepkidir. Sular Idaresi yeni abonelerine su vermek için ocak ayı içinde yeniden 12,166 metre boru döşetmistir. Böylece Sular Idaresinin sebekesi, 1.212.619 metreye yükselmiştir. Diğer taraftan ocak ayı İçinde muhtelif kaynaklardan şehre günde 195.285 metre küp su verilmiş olup, nüfus başına 130 litre su isabet etmektedir. Beyazıt meydanının tanzimine martta başlanıyor Beyaııt Meydanının yeniden tan zimine mart ayı içersinde başlanacaktır. Hazırlanan proje üzerindeki ihtilâfları halletmek üzere Belediye Reisi, mimar ve şehircilik mii tehassıslarını dâvet ederek proje üzerinde fikirlerini alacaktır. Yeni bir proje yapılması yoluna gidilmiyecektir. lüyor, hem de dediğini yapıyor; Aleko yine de kaçıyor! Aleko'ya Allah selamet versln, lâzım olaı dörtbaşı mamur zabıt »lde değil mi? Bizim eczacı kurtuldu, gitti sayılır. Dilekçeler, milekçeler... Nafile... iadei muhakeme talebi reddediliyor... Alt mahkeme reddediyor, üst mahkeme reddedıyor, ediyor oğlu ediyor... Hakikat şu... Bir kere Temyiz Mahk«imesi bir kararı tasdik etmive görsün, üst tarafına boş ver! Tashihi kararmış, iadei muhakemeymiş, bunların yeri kara kaplı kitapta!. Bir zabıta memuru 283 kita bını Belediye kütiiphanesine Aleko deyip geçmeyin, erkek abağışladı dammıs doğruBU, hem doğruyu löy üsküdar Zabıta memurlanndan Mehmet Genç, 283 kitabmı Belediye Kütüphanesine hediye etmiştir. Kütüphane Müdürlüğü, Mehmet Genç'e bir mektup göndererek, bu bağışından dolayı teşekkür etmiştir. Amerikan piyanisti H. Cone Gençliğe Müzik konserinde Şehrimizin müzik hayatına yeni bir hava gatirmiş olan Gençliğe Müzik hareketi, virtüoz kons^rleriLiin beşincisini, şehrimizden geçmekte olan, Amerikalı kompozisyon ve müzik tarihi hocası ve piyano virtüozu Harold Cone'a verdirtmektedir. Piyanist, 21 şubat 1961 pazartesi günü saat 17.30 da, Galatasaray Lisesi salonunda, Türk Gençliğine vereceği konserde B^ethoven, Schu mann, Chopi.ı ve Copland'ın eserlerini çalacaktır. Bizzat ben meşgul oldum, mahkemeden mahkemeye. nihayet kom şu vilâyet mahkemesine itiraz yapılmıştı. Bu arada benim İS ay dolmuş, hapishaneden çıkmıştım. Eczacının avukatiyle görüştük... Bey efendi, yarın değil, öbür gün giderseniz (o komsu vilâyete) daha münasip olur. Dosya bugün postalandı, yann belki almamıs olurlar. Ben de Byle yaptım. öbür gün komju vilâyete gittim, kemali nezaketle kabul edildim. Adalet müessesesine hizmet etmek, e£»r hakikaten mağdursa bir genci kurtarmak gayretiyle, vicdanımın emriyle geldi?imi •övledim. Sayın hâkim büyük bir sabır ve nezaketle beni di^Iedi. dinledi, dinledi... Ve BnO'.ide duran kabank bir do?yanın ktğıtları arasında parmaklarını dolastırarak: Bir taksirimiz varsa. Allah affetsin, karar verildl ve imzalandı, dcdf.. Ne zaman? Ne kadar eabuk!.. Maşallah adalet cihazı rıldınra hı•lyle JşHyordu... (ArkMi r»r) Dokuma fabrikalan birlik kuruyorlar Şehrimizdeki dokuma fabrikalan bir birlik kurmaya karar vermişlerdir. Kurulacak birlik, tekstil ihracatı ile yakından ilgilenecektir. Bilindiği gibi soa senelerde, tekstil stokları bir hayli kabar•jnışlır. Birlik, bu ıtoldann. eritilmesi için çalışmaktadır. Sanayici tahsisleri 6. kotada tahsisli ithal malları listelerinde kayıth sanayici tahsisleri hakkında görüfmek üzere 1 mart 1961 günü Ankarada Odalar Birliğinde bir toplantı yapılacaktır. îki gün sürecek olan bu toplantıya, îstanbul Ticaret Odası îdare heyeti üzelerinden Naim Akbay, Muhittin Gençaslan ve îsmail Göksu katılacaklardır. Diğer taraftan öğrendiğimize göre, Sanayici tahsislerin önümüzdeki ayın ortasından itibaren tevzi edileceği tahmin edümektedir. * İlgisizlik, kimi sanatçının, çevresinden elini ayağını çekip içine kapanmasını sonuçlandlrır. Böyleleri sanattan kimsenin anlamadığı kanısını kolayca benimserler. Ama bu gibi kimselerin, anlayışsız saydıkları kişilerden bir alkış geldiğinde, bu alkışı körlemeden bir beğeniş saymalan gerekirken, o kişilerin değerliliğinden söz açmaya kalkmalan kolay anlaşılır işlerden değildir. Sadece beğenilmenin anlaşılma ve gerçek ilgi sayılması, bizim toplumucnuzun aykırılıklarından biridir. * Yalnız sanat bakımından değil, sözgelişi adalet bakımından da toplumun sağır olduğu, ilgisiz olV duğu söylenir lkide bir. Alatn di **•••••••••••••••••• yor ki: cToplum, kendisinden bir şey istemeyene, sürekli olarak Is85.01 Jl gümrük tarife v« is » temeyene bir sey veraaez.» tatistik pozisyonda bulunan • Gerçekten de, bir takım büyük J düşünürlerin, toplumu sarsmak v bildiri mektupları t«n söz açmaları bu yüzdendir. O ^••••••»Tel: *7 28 K •••••• nun için toplumu uyuşukluk İçine sokan eskimis düşüncelerin yerine yenilerini geçirmek, başka bir deyişle, kafaları değiştirmek, düşüncenin sınırlarını genişletmek inancında bulunanların, aniayışsızhkla, ilgisizlikle karşılaştıklarında küsüp oturuvermelerinde bir çelişiklik vardır. öncüler, kimi yerde, halkın yararına olanı, halktan önce sezerler. Bunun tersi doğru olduğu zamansa. aydının değeri küçülür, bundan ötürü de onun homurdanmasma yer kal du elbet. Ama o halk, devleti kendi devleti saymadığından mıdır, yoksa onun kendi devleti olacağını beklemediğinden mi, kılını bile kıpırdatmamıştı. Soyluların istedikleri de buydu. Bize gelince, yıllanmış politikacılann, yurt yönetimine halkın ilgi göstermesini gerçekten istedikleri kolay kolay söylenebilir mi? Ama oy toplaya.Tiayınca. beğenilmediğini, sevilmediğini. düşeceğini anlayınca, halkın ilgisizliğinden, anlayışsızlığından yakınan ne çok politikacımız vardır. lkide bir, hangi alanda olursa olsun, halkın değiştirdiğini i leri şürüyoruz va. çoçu istifade bu yakmmanın. tki öküz bir kağJ nı çekiyorlarmış; dingilin durmadan gıcırdadığını duyunca: «Sana da ne oluyor? Yükü biz çekiyoruz, sen bağırıyorsun.» demişler. * Kendi beğenisinin halkça anlaşlmadığını düşünüp de, halkın be. ğenisine uyuyorum diyerekten kötü işler yapanların durumu ise düpedüz çirkindir. Sabahattin Eyüboğlu, bir yazısmda: cBiz neler yazabilirmişiz, ama halk tutmazmış; ne filimler çevirebiliroıişiz, ama halk böylesinl istiyormus; ne ince nükteler yapabilirmişiz, ama halk yalnız kabasından anlıyormuş.» diye o gibilere takılıyor. Şeyh Sadi yazar: «Çocukluğumda pek sofuydum Daima geceden kalkardım. Zahitliğe. perhize pek düşkündüm. Bir gece babamın yanında oturuyordum. Hiç gözlerimi yumcnamış, elimden Kur'anı Kerimi düşürmemiştim. Bir takım insanlar da etrafımızda uyuyorlardı. Babama: Şunlardan biri de başını kaldırıp iki rekât namaz kılmıyor, ölü gibi yatıyorlar, dedim. Babam: A babasının canı, dedi, halkın dedikodusunu edeceğine keşke sen de uyusaydın.» OVLIKI GELİR 160 K O T A T0RKİYE j f Dişlerinizi m f çürümekten | kuriannız.1 1 VAKIFLAR BANKAol H E R A K S A M * ^ ^ * ^ ^ * ^ ^ ^ döytemeü rya AYHAN ŞARÖZ île UĞUR Türkmenoğhı Evlendâler Maçka Şark Gazinom Ş E N S E S Tiyatrosunda Bizde halk, uzun bir süre. politika savaşlarına İİRİ göstermemiş. yukarı katlar arasında olup giden olaylara seyirci kalmıştır. Bu durum, politikacılann halkı araya karıştırmaktan titizllkle çekinmelerinden, halkın ilgisini istememelerinden değil midir? lngiltere tarihinde, «îki gül savajı» diye anılan On beşlnci yüzyıl ortalarındaki iç savaş, York'larla Lancaster"lerin arasında ikiye bölünen soyluların, halkı araya karıştırmadan, fakat halkın gözü önünde giriştikleri bir karındı, öyle ki, kentlerde zenaatçılar, işçiler, esnaf. köylerde çiftçi, kendi işinde gücünde kalmış, soylularsa kentlere, bucakltfra sokulmadan, boş bulduklan dere kenarlannda, ıssız yerlerde birbirlerini tepeleaıeye başlamışlardır. Kazanın başa geçmenin. sözgelişi vergiler koyacağını. savaşlar açabileceğini düşünüp îngiliz halkının bu çatışmada bir yanı tutması, ya da kendi sesini duyurması iyi olurİTALYAN Dansöz MARİTSA di Boralının iştirakiyle Türk bale topluluğu ve ayrıyeten HENNY ve Elektrogitarist Vasilâki'nin iştirakiyle Yaş meyva ve sebze Yas meyva ve »ebsenin müstahsilden müstehlike intikalini rasyonel bir çalışma ve revizyona tâbi tutmak bu arada kâr hadleri bakımından tesir edecek unsurları görüşmek üzere Blediyede bir komisyon kurulmuçtur. Bu komisyone Ticaret Odasından da bir üye iştirak edecektir. tlk toplantı önümüzdeki pazartesi günü yapılacaktır. GÜVENSİZ ARSALAR Operet 3 Perde 6 Tablo Yazan Sahneye koyan Müzik Dekor B. SELÖNÜ VAHİ ÖZ K. KAPOÇELLİ VALA Gisemiz her gün saat 13 de açılır yerlerimiz numaralıdır. Çarşamba halk matinesi »aat 15 te Cumartesi talebeye tenzilâtlı matine 15 te, her gece suare saat 21 dedir. siz de cazibe v« s4skMMyoreaass. cüdinİM thtırnam göıterink. tjrtc* bilİBİz ki tivilcelor. ayah ooktakr. geniflemiş me*am«l«ı TÜzönden çok ziyan görabilifsiniz. Cündüz Tokalon Kreau ile btaılardan kurtulunuz : bo krem kan zamanda, «zi üzea küçük kamsrUn yok eder. CfindUz Tokalon Kremi cildinizi berrak v* kadife gibi yumuaak jmpar. DeHıai gündüz Tokalon Knmmi deecyiniz. En Son KAWN CANTALARI ŞUBAT 18 RAMAZAN 2 Yeni Formülündeki CELMIŞTIR s* I ^ V. ] 6.53 12.28|1B.24H7.46[18.U| 5.13 K. ] 1.07) 6 4 2 ' ».38 12.001 1.32'1127 ^Miiiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınıııııııııı = ııııııııııııııımııiHiıımııınııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııımıiMiııııııı'^ geliyor... Dervlsler fellyor... mn? Ama, o, bizden başka. Ben, aranııda çok eğlenlyornrn, Renulyenin bana baktığını çocnklar... görüyonım: Hepimiz. bn konustuklarrmı Blr parça konuşalım slzlnzı» daha hSIS saka oimadıjhna le Remılye dlyoram, onlara inanamıvorduk. Hoca, blr çoiJyleriz, bizi istasyonda bacuk gibi haykırıyor: lnrlar. Çocnklar, bana bakm . Tren yolnnnn yanından yflrflSakaya gelmez... yerek konnşnyornr. Evvelâ haı Bir kere daha rozlerinin doltalıSını ıomyorum: dugnnn ve ağladıfını gordflm Sizin dönmenlz linm, Rem Ne yapacajım onsnz?.. »ive! Gece için yerîmiz kalmamısHavretle bskiyor: tı. Daha küçük blr otel« glt Nlçin?. meyi düşündük. GMeceğimiı Siz, heplml«d«n baskaaıyollan da kararlaçtırmamra inız da ondan Remziye, diyocabediyordn. rnm. Siıinle pek az konaaabllAzmt, bir asker salfthlyetlydik; Iklmiz de pek fazla konnsle harita çiziyor, Erznrnmdan kan deflHz. Bazı rollerlnlzl de yolu çevirip Mamahatnn'a jrltgördfim. Her sevi nnntarak ken meyi, daha sonra Erzincana bir dinlzi verdiğiniz, hattS bazan kol atmayı, oradan Orta Anaetrsfınızı deçiştlrdlğiniz roldolnya ve hndntlara doğrn aler... üydnrma m««alların nyçılmayı tekllf ediyor. dnrma rollerl... Ana, tlz, aml onlarda kendlnizi soyledtnlz. .»zml, herkesin yüzflne bakaTahslllniz var, zeklstniz; caltrak: ba da artUtalnlı. lavallı Rem Haydi nznna tahammfilü «lye! Siz, bfisbtitOn başka tflryok bnnnn! dedi. 10 blr hayata ISyıksınız... Biz. Hoca, ağlıyarak onnn boynneh, çkregiz, isyanlar içinde bu na sarıldı: nalraış lntanlanz... Her tarafı rian, şn Allahın bflyflklflmız kapalı; fakat ılz, 8yle deSüne bak, dlyordn, bn hayırlı gllslnlz. Bnndan blraz da ben. işe o keratayı mnsallat edekendiml mes'nl gartlyonım. Siz. cek... Ben de bundan sebepledonmellsiniz, zavallı l*!s>yı da neceşim. Şn keratayı gSrflrberaber alırsınız... sem insaJlah bir teşekkör edeBen bnnlan sSylerken düsyim... meden rayın figtfinde, blr çoenk *** gibl, yfirfiyordn, »on flkrlmi Genç, ihtiyar, bütün rvn aysöyledim: rı dertleriyle, bir garip aile kn Nasıl olsa aileden »idenler rulmnştn .. Anlaşılan ömrnmüz var; ihtiyaten onlarla gitmelimaskaralıklarla geçecekti .. Göziimün önüne Tnlüat kumpan sin' ... yaları geliyor, Cer hocaları (Arkan var) ~ CUMHIIRtYKT'ln t»frılracı= CUMHURlYET'ın prtph! tefrıkası: AM SÜTÜ A§zmztf3tn bÖTÜn ıTnkıupfaıı jağlı maddeleri eritir, Oişteri kiıp* jevi ttr şekilde temizler.' 0i; arafannda kalan yemek artrtlânmn asıtleşmesıne ve dışleriniz» çürümeğe başlamasma jnart olur REŞAT \ÜRI Benim ne fksitim vtri dlyor. monolof söylerim. helel sen de o gü«el sesinlp çark'lar sövledikten sonra biz de bir tnluat knmpanyası karar, bllmedifimiz yerlerde güler. eğlenirir. Azmi: Peki, biz. nive eelmivornz. diyor, biz, onanla nasıl olsa Zekazik kampınds partiyi kaybettik. Hoca: Sahi. diyor, bn kadar marlfetimiz var; herkesl eğlcndiririz. Biz, neye yapmıyalım? Geride bekliyenlerimiz mi var? Haydi çocuk, blze bas ol, aiaIım bir maceraya kendlmizi... Operetçiler, jezdikleri yerlerl anlatrı!»r. Memleket fflrflriz. Mubarek Anadoluda konnp «5çen kervanlardan birin* nasıl olsa katılırız... Azmi: Ben hanrım! dedl. Makbnle Çocnklar, siz hiç bir şey yapmazsanız ben yine cayarım. konsprlerimf başlarım. Benim hiç bir marifetim yok, dedim, benim re,jis5rlü> GUKTEKIH Adana, Mersln .. Artık bütün yerleri blrblrine kanstınyordnk. Remziye, saküt ederek dlnliyordn. Azmt. en lyi «amanlannın heyecanı içinde nznn bacaklariyle kollarını hareket ettirerek knmandan jestlerivle şark yollannı gBsteriyor: «Bn sefer, plânsız. programsK hareket edelim. Ne kaybedeceğiz? Biz, seninle Zekazik kampında ya»arken bnndan ne fazl»mız vardı, ne de eksiflmlz... Bn betbaht hastanın ânl neşesi o kadar sari kl bir kere daba hepimiı bambaska olnveriToraı. Sanki bflyük bir aefere çıkıyormnsnz çibi bir vehmin heyecanı içindeyiz. O sırada bir kere daha eözlerim Remziyeye llişiyor. Bovnunda bir sargı var, hafif hafif öksürüyor. Zavallı Remziye çok yoruldn, divornra, onn artık bnradan selâmetleriz. O, sadece: «Evet!» diyor. Makbnle: Bize göre hava ho<î. , ölmüs egeğin kurttan korknsn olnr ğüm ıSkmec. Azmi: Tine kafileye ba? ol! Tut kl tnrneyi nzaiıyoraı. tstanbnl. şimdi bnradan şfizei gSrünür, fakat dâ«ân, rıhtıma eıkıyomz. Tağmnr yağıyor. Sokakiar pis... Vereve gidilecek? Kimlerimiz var? Değisiiririz adımızı, knranı blr yeni kampanys cocnklar... Hoca, Sdeta aghyordn: Dofrn n n çocnklar? Knr•oldnk Byleyse... RemıİTe. ysbanei ve bfrsz nzak, o kapalı hallyle dfisfinfiyor. Yalnız etrafına bakmdığinı rSrfiyornm. tşte Mil tnrne orada kararlagmıştı. Hoca, artık çocak şribl athyor... Tesadöfön blr araya topladıfi Insanlar. tstasyon fanosnnnn etrafındakl gect bö>ceklerl tibi bn sjilinmiyen yerlere gltmek, içinde balandnkları halden kaçıp Irartvlauk ateşleri İçinde yanıyoriar. Loknuuır Tapscak 1$ vok: blraz nizama avarsak kervan çider... «Gideriz!» dedik. Tam kı;a doğrn eüneye ineriz. Antalya, CUNHURIYET Nüshası 25 Kuruş Türklye Harld U ı ı Kr. Llra Kr 75.00 150.00 40.00 80 00 33.00 44.00 Basau ve Yayan Cumhurlyet Matbaacıhk ve Gazetecilik Türk Anonto Şdrkett Cağalojlu Halkevi Sokak No. 3841 Sahibl Taa Sco^ik 6 ayllk S «ylık BAŞ ÛĞRILARINA KARŞI OPOIM FAYOALIOIRI OPON, baç, dlş, adale, «Inlr. lumbago ve romatir'na «ğrılannı testun eder OPON, bayanlann nuayyen zAiıutn. ardaki saoeılaruıda bMitn ile Itullanıhr NÂZİME NADİ l«lertnl fillen ldare ed«n Mesul MüdOı llllllIllllllfllllllMllflllllllllllIlllllJIIIItlfllIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIirilIIIlIIIIlllllIIIIIIIlIIIllIIllllllllllIllllllllIlllIlllJIIIIIIIIItlIIIIIIIIIIIIIIIIIllIfllllllllllllflllIIIIIIlIllfllllflIIIIIllIIIIIIfllllll^^ Gazetemize gönderllen evrak r vazılar nesredilsln edllmesln lade cdllmez. llânlardan mesuliyet kabul edilmec • Abooe ve flan lslerl İçin, »arfın üstüne «Abone» veya ıtlân ServiBİ» kaydınm konması lâzımdır * BU GAZETTE BASIN AHLAK YASASINA UYMAYI TAAHHÜT ETMİŞTİR. ŞAHÎN PERESE OPON günde.6 ftıÛlejİ kâfdar"âiiınabttir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle