18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 Mart 1937 CUMHURİYET SON TELEFÛN HABERLER... TELGRAF v* TELSiZLE HadiseJer arasında Beklediğimiz yasak kuyucu belki hatırlar ki, bu sütunda bir müddet evvel, türkçeden başka bir dil konuşulmasım yasak etmek için kanunun müdahalesinden başka çare kalmadığını birkaç kere yazmıştım. Tekirdağ ve Bursa Belediyeleri, kanunla değil, fakat iyi tatbik edilirse tesiri ona muadil olabilecek bir nizamla bu münasebetsizliği yasak etmişler. Beş lira para cezası keseceklermiş. Ekalliyetler arasında, bilhassa fransızcayı türkçeden değil, ana dillerinden bile fazla konuşan Musevî vatandaşlann bu itiyadlarile tasarruf an'aneleri arasındaki mücadelenin sonunu bize tecrübe gösterecektir. Polisin önünde sık sık keseye davranmıya mecbur olurlarsa bülbiil gibi hep tiirkçe şakıyacaklarından eminım. Bir güzel haber daha: Dahiliye Vekâleti İstanbul Belediyesinden bu hususta fikrini «ormuş. Haber doğru ise, İstanbul Belediyesinin milliyetçiliği, yani altı oktan birine sadakati imtihana çekiliyor, demektir. Zannetmem ki bu Belediye mensubları arasında tek bir adarn, komşu belediyeler tarafından verilen kararm İstanbula da teşmil edilmesi fikrine başkaldırarak Non, cest impossible diyebilsin. Varsa, bu kahramamn, ismini öğrenmek isterdim. Fransada partiler arası kavga yeniden başladı Londra mehafili, malî işlere nizam vermezse Blumun vaziyetini tehlikeli görüyorlar Paris 1 (A.A.) Albay La Rocque'un Fransız sosyal partisi azası dün Vrigne'de bir miting yaparken komünist ve sol cenaha mensub 100 kişilık bir grır pun taarruzuna uğramıslardır. Bir aza ölmüş ve 11 aza yaralanmıstır. Yarala" nanlar arasında üç ıdareci vardır. sette Sovyet Rusya ile askerî ittifaklara karşı durmuş ve Berlin ile sulhun Mos " kovanınki kadar mühim olduğunu söy lemiştir. Daily Telegraph diyor ki: «Eğer Blum hükumeti milletin hazi" neye itimadını tekrar kazanmazsa cumartesi günü mecliste elde ettiği muvaffaki yet uzun sürmiyecektir. Frangm kıymetten düsürülmesi istihdaf olunan gayeyi temin edememiştir ve malî vaziyet hafta dan haftaya daha ziyade fenalaşmakta" dır. Blum 6 aya kadar bu itimadı iade edemediii takdırde girismış olduğu tecrü" beye akim kalmıs nazarile bakılabıhr.» Times gazetesi de, Blum'un cumartesi günü Mecliste kazandığı muvaffakiyetin Fransız maliyesının ıçınde bulunduğu vahım müşkülâtı izale etmemiş olduğunu ehemmiyetle kaydeylemektedir. URDDAN AZILAR Yazan: ısmail Habib İHEM NALINA , MIHINAI Askerlik bilgisi skerlik bilgisi, korunma bilgisidir. Askerlik bilgisi, ölmemek için öldürmek ve ölmek bilgisidir. Şimdi, bütün dünya, bütün medeniyet, bu bilgiye büyük ehemmiyet veriyor. Askerlik bilgisini öğreten mekteb, kışladır; harb okulları ve harb akademileridir. Almanya gibi, bazı memleketler, üniversitelerde de müdafaa bilgisi kürsüleri tesis etmişlerdir. Bizde de, muhtelif askerî mekteblerden başka, orta mekteblerde ve liselerde askerlik dersleri gösterilmekte, Türk : gencliği küçük yaşmdan itibaren müdafaa maksadına göre yetıştirılmektedir. Masamın üstünde mekteb çocukları ve. halk için yazılmış bir «Askerlik bılgisi>> kitabı duruyor. Kitabı yazan Veysel Ünüvar, basan da İbrahım Hilmidir. Veysel Unüvar, yanılmıyorsam, bir Türk Generalidir. İbrahim Hilmi ise, t>u memlekette ilk askerî edebiyat kitablannı basan emektar bir kitabcıdır ki meşrutiyetin ilânından itibaren Umumî Harb başlayıncıya kadar, bir çok askerî kitablar ve mecmualar neşretmiştır. O vakittenberi ise bu sahadaki neşriyat hemen hemen durmuştur. Gerçi Genelkurmaym (Büyük Erkânıharbiyenin) himmetiîe askerî edebiyatımız şimdi hayli zenginleşmiş, ve Askerî Mecmua ile onun harb tarihine aid ilâveleri, diğer askerî kitablar hayli mühim bir kütübhane teşkil etmişse de bunlar, mekteb çocukları ve halk için yazılmış değildir. Askerler ve harb tarihi meraklıları için pek kıymettar olan bu eserleri halk bulup okuyamaz, bulsa da anlamıyacağı ve zevk almıyacağı için okumaz. Her nekadar bt kitablar arasında da, herkesin zevkle okuyacağı bazı müstesnaları da yok değilse de, onlar da gene mekteb talebesi ve halk kütlesi için, öğretici bir gaye ta: kib ederek yazılmamıştır. Veysel Ünüverin yazdığı ve îbrahim Hilminin bastığı kitab ise tamamile tale< be ve halk içindir. Kitabın naşiri İbrahim Hilmi, ayn ayn üç kitabdan teşekkül edecek olan bu eseri takdim ederken şöyle diyor: 1 «Bugün askerliğin kesheltiği fevkalâ' de ehemmiyeti nazan dikkale alan Hum, kitabhanesi, Türk genclerine bir hizmet olmak üzere «Askerlik Bilgisi» serismi basarak 25 sene evvelki mesai üe mesle' ğinin hatırasmı ihya clmis bulunuıjor.'» Veysel Ünüver ise kitabını şöyle tarif ediyor: «Bu h'rfab, genclere millî müdafaanm mahiyet ve şümulü, harbin esas kanunları ve askerî usullerin hangi ilmi esasla ra dayandığı, harbin nasıl başlıyacağ muharebclerin nasıl yapılacağı hakkmd ioplu bir fikir vermek için tcrtib ofun* muşlur.» Küçük kitabda, halkın anlıyacağl bit d)lle, askerliğe aid herşeye temas edilmiş, bazı bahisler, Türk harb tarihinder alınan misallerle canlı bir şekilde anlatıl mıştır. Müdafaa bilgisi hayat bilgisi de mek olduğuna göre, bu küçük kitabu muharririni de, tâbiini de tebrik ederkeı şunu da katırlatmak isteriz ki bir çiçekle yaz olmaz. Ayni vadide diğer eserler bekleriz. İbrahim Hilminin hedefi, 2: sene evvelki mesai ve mesleğinin yalnı hatırasmı değil; bu mesai ve mesleği: kendisini ihya olmalıdır. Aziziyenin bugün de yaşıyan şahidleri Bunlar yalnız kahraman değil, altmış yıl önceki o eşsiz harikulâdeliğin hayatta kalmış hatıralarıdır. Onlara üç beş lira maaş bağlamak; bu onlara iyilik olmakdan daha çok, bizi nankör olmaktan kurtaracaktır. Erzurum yüksek, tam Uludağ otelinin bulunduğu seviyede; kış uzun ve usandırıcı; fakat ne sis, ne rutubet; soğuktur üşütür, amma kurudur dokunmaz. Düşen kar beş altı ay kalkmıyor, buna karşılık havanın ıkı bınlık ağırlığı kalktığı için damarlar daha geniş ve kan dönüsü daha rahat. İçilen su insanın içine cam bir borudan dökülür gibi gidiyor. Erzurum yerlısınde göbeklı adam pek az, fakat uzun ömürlüler çok. Havanın sertliği ve temızlıği; bıri yağı erıtıp ötekı yaşı artırıyor. Orada altmış yıl öncekı Aziziye harikasında bizzat kahramanlık yapmış olanlardan kadınlı erkekli yaşıyanlar var. Onlardan bazılarını göreceğim. Onlar kı kutsıleşmış bir harikulâdeliğin asırlık hatıralarıdır, sadece yaşlıya değil mukaddese gıdıyorum. Bizim koskoca devleti yere serçrek Aziziye istihkâmlarına giren Rus ordusuna karşı Erzurum halkınin o ilâhî ayaklanışı, yenilen toplu tüfekli muntazam ordu zaferin de gururun da sonundayd:; onu baltalı yatağanlı halk yığmı yendi. Şahlanan ruhun ceberutlu maddeyi yenişi; zafer inanılmıyacak kadar büyüktü, fakat zaferden bin kat daha büyük olan o şahlanıştır. Böyle şahlanışlan ancak özlü ruhlar yapar. Yeraltı suları gibi milletin derinliği içinde akıp gelen özlü ruh; istiklâl cenklerini de bu özle kazandık; her destan ondan doğuyor. Erzurumun şarkında ve Top dağının garbında Firdevsoğlu kışlası var. Doksan üç harbinde Ahmed Muhtar Paşaya karargâhlık yapan yer. Aziziye cengi için Mecidiye tabyasına buradan gidilmişti. Tesadüfün güzelliğine bakınız ki Aziziye harikasının hâlâ yaşıyan kahramanlarından ilkönce Yaşar emmi ile orada tanıştım. O büyük destanm başlangıc yerinde o destanı yapanlardan birile karşı karşıyayım. Yaşar emmi ortaboylu, orta yapılr, ne şişman, ne kuru; gözleri açık çakır, yüzü güleç, fakır gıymmiş, sevımlı bir.... ihtiyar diyecektim, mademki kendisi yaşının 97 olduğunu söylüyor, fakat diyemedim; hâlâ saçlannda siyah var, dişleri bembeyaz, tavrı çevik, bakışları diri, ve kendisi hamallık yapıyor, hem de yetmiş seksen kiloyu sen misin demeden sırtlıyarak. Aziz devrinde dokuz defa kur'a çekmis, boşa çıkmış. Bu yüzden geç asker oluyor. Erzurum istihkâmlannın yapılışında yıllarca o da çalıştı. Doksan üç harbindeki askerliğini Kaptan Mehmed Paşanın fırkasında yapar. Mecidin cülusunu iyi hatırlıyor. O zaman on, on iki yaşındaymış. Yaşar emmi ne yaptın, dedim, şu halde sen 97 değil 1 10 yaşındasın. Ne bileyin begüm, dedi, hesabda yanlışlık varsa siz düzeltiverin! Aziziyeye yapılan hücumu anlatıyor: Biz halkla beraber manialı kışlaya saldırıyoruz. Pencerelerden yağmur gibi kurşun yağıyor. Girmek için kapıyı zorlamaktan başka çare yok. Hep birden gülle gibi kapıya yüklendik. (İki elile yere birşey silker gibi jest yaparak) paldırrrr... Artık içeride olanı sormaym. Neye sormıyalım, asıl içeride olanı anlat. Hangi birini anlatayım manasına omuzlarını kaldırarak: İngiliz gazeteleri Fransamn vaziyetini iyi görmüyorlar Londra 1 (A.A.) Bugünkü ga zetelerin birçoğu Fransamn mütemadi yen artan fena malî vaziyetinden bah setmektedır. J Komünizm siyaseü cereyan aleyhinde Paris 1 (A.A.) Bordeaux'da toplanan vilâyet radikal sosyalist kon gresinde birçok hatibler komünist siyaseti aleyhinde bulunmuşlardır. Bılhassa âyandan Odıns haricî siya Ribbentrop Londra Almanya haricinde dan niçin ayrıldı? nazi propagandası Fransız gazetesidir. Bu gazete, bilhassa şöyle diyor: «Almanya sefirinin Londradaki vazi" fesi, tam bir akamete uğramıştır. lngil " tere Hariciye Nezareti, kendisinin umu" mî bir görüşme yapılması hakkındaki davetini kabul etmemiştir. Yalnız Eden, Alman sefırine, Ingıltere hükumetının yeni bir Lokarno misakı aktedilmesine müteallik bir notayı Berline göndermiş olduğunu söylemiştir. Zannolunduğuna göre, Von Rıbbentrop'un memnunıyete şayan bir cevabı hâmil olmaksızın Lon draya dönmesi ihtimali yoktur. A'.manya, Rhin'in statükosunu zıman altına almağı taahhüd edecek midir? Dahiliye Vekâleti sorsun, sormasın; İstanbul Belediyesi bu şehrin Fatih ve Atatürk tarafından iki defa fethedildiğini, ikinci defasında birinAlman sefirinin müstem Belgradda faşistlerle fa cisinden çok daha fazla Türkleştirilleke işindeki vazifesi tam şist düşmanları çarpıştılar diğini umıtamaz; Tiirk dilinin yayımına verilen ehemmiyetin kültür ve Belgrad 1 (A.A.) Havas ajansıbir akamete uğramış politika bakımından manalarına da nın muhabiri bildiriyor: gafil kalamaz. Ayni yasağın îstanParis 1 (A.A.) Le Jour gazetesi, Faşist Zpor Partisinin reisi Liot'tc^ Von Rıbbentrop'un seyahati hakkında tarafından dün verilen bir konferans bulda da türkçenin haysiyetini iade bu sabah mütalealar yürüten yegâne neticesinde faşistlerle faşist düşmanlan etmesini bekliyoruz. arasında şiddetli bir çarpışma olmuştur. Partinin reisi, merkezi Berlinde olan Technischa Umoin'in Zağrebde niçin bir subesi açıldığını izah edecekti. Bu şube Yugoslavyanın iktısadî mübadelelermı kolaylaştırmak maksadile açılmıssa da asıl hedefi, zannedildiğine göre Yugoslavyada Hitler propagandasını teshıl etmektedir. Dün 300 faşist dümanı Liotitch aley" hine şiddetli tezahüratta bulunarak «Kahrolsun faşıstler, kahrolsun haın ' ler» diye bağırmışlar ve bundan sonra I .iotitch'in nutuk söyliyeceği binanın camlarını taşlamışlardır. Bunu müteakıb vukua gelen çarpışmada bırkaç kışı ya" Çekoslovakya ve Avusturyanın istik " ralanmıştır. Neticede polis müdahale lâllerine riayet edeceğini vadedecek mi" ederek sükuneti iade etmiş ve birkaç kışi tevkif etmıştir. Liotitch, nıhayet taraftardır?» larının alkışlan arasında nutkunu söyle Londradaki inttbalar yebilmıştır. Londra 1 (A.A.) Von Ribben tngilterede faşist propagandası trop, Leipzig panayırını açmak üzere AlLondra 1 ((A.A.) Daily Herald, manyaya ddnmüştür. Ancak ingiliz gaNazi propagandasının, Ingilterede gün" zeteleri, kendisinin bilhassa cuma günü Eden ile yapmış olduğu mülâkattan son" dengüne artmakta olduğunu haber verra bu seyahatin hakıkî gayesinin Leıpzıg mektedır. Bu gazete, Alman ajanlarının Lon panayirini açmaktan ibaret olup olma ~ dradaki apartımanlanna ve aıle pansi dığı sualini irad etmektedirler. yonlarına ve bütün İngiliz limanlarına bir Daily Herald ile News Chronicle, takım risaleler bırakmakta olduklarını ve Von Rıbbentrop'un Almanyaya dendü" bu risalelerde Yahudilere ve komünistğü zaman idbarını öğreneceğini tahmin lere hücum edilmekte olduğunu tasrih et" etmektedirler. mektedirler. İngiliz Universitelerindeki Alman ta ~ Elçi Şeba Ankaraya mı lebe de ayni şeyi yapmaktadır. Londıra da yerleşmiş olan Alman tacirlerine geliyor? Bükreş (Hususî) Rumen hükume Nazilere karşı teveccüh besliyebilecek tinin neşrettiği resmî bir tebliğe naza Ingıhzlerle sıkı münasebetlerde ve temas" ran Romanya aleyhinde bir eser yazan larda bulunmaları için talimat verilmiş Çekoslovakyanın Bükreş sefiri Şeba hâ tir. disesi kat'î olarak halledilmiştir. Şeba Çekoslovakyanın Ankara sefirliğine ta Büyük faşist meclisinin yin edılmekte ve yerıne de Çekoslovakyapacağı toplantı yanın Lâhey sefiri Bükreşe gelmekte Roma 1 (Hususî) Büyük Faşist dır. meclisi bu gece saat 22 de M. MusoliniMemlekette hava nin riyasetinde toplanacaktır. Ruzname" Ankara 1 (Telefonla) Bugün An de beynelmilel meseleler vardır. Hariciye karada hava açık ve sıcaktı. Hararet Nazırı Kont Ciano siyasî vaziyeti, fırka 16 ya kadar çıktı. Meteoroloji Enstıtü umum kâtıbi Scharattı partı ışlen, finans sünün hava raporuna göre memlekette Nazırı da malî işler hakkında izahat ve" hava umumiyetle açık gitmiştir. En soreceklerdir. ~ ğuk yer 8 le Karstır. Erzurumda Meclis ayni zamanda askerî işlerle as 6, Diyarbekir 3, Boluda 2 derece kerî ihtiyaçlar meselesini de tetkik edekaydedılmiştir. cektir. PEYAMİ SAFA Lehistan Litvanya münasebatı had bir safhaya girdi Polonya, Litvanya ile siyasî münasebatını kesmeğe karar verdi Varşova 1 (A.A.) Yarıresmî înformation Politique Polonaise gazete " si, Litvanya siyaseti hakkında şu satır ları yazıyor: Litvanya, dahilî siyasetinde, Leh o!an her şeyi hususî bir kinle tahribe koyulmuş ve iki yüz bin Lehli kendi mektebinden ve kendi içtimaî teşkilâtından mahrıım kalmıştır. Bu tazyikten maada, Litvarva makamları daha az müellim olmıyan ted" birlerle Lehli ahali ile alay da etmekte dir. Baltık komşuları hakkında yapıcı bir siyaset takib etmiş olan Lehistan uzun seneler, akliselimin ve mantıkm bu memlekette nihayet muzaffer olacağını üınid ederek, Litvanyaya karşı çok sabırh biı müsamaha göstermiştir. Fakat münase batın gayritabiî vaziyeti, Leh hükumetmi bu esas hattı hareketini değiştirmeğe ve Litvanyadan siyasî itibarını geri almağa mecbur etmiştir. Asılsız bir haber Maden ihracını menedeceğimiz doğru değil Hitler Alman ordusunun artık Balkanlara gelmiyeceğini söylemiş Sofya (Hususî) Berlinde toplanan beyneknilel harb malulleri kongresine iştirak eden Bulgar murahhaslarını kabul eden Alman devlet reisi Hitler, Büyük Harbde Almanlarm Bulgarları ve diğer Balkan milletlerini iyi tanı madıkları için büyük yanlışlıklar yap tıklarım ve bugün Almanyanın artık Balkanları daha iyi tanıdığını, Almanyanın Bulgaristan ve diğer Balkan devletlerile olan münasebatımn yalnız iktısadî münasebat olabileceğini, hiçbir zaman Alman askerlerinin artık Bal kanlara başkasmın yerlerini zaptetmek için gelmiyeceğini söylemiştir. Ankara 1 (Telefonla) Bir Al man gazetesi Türkiye hükumetinin ha rice maden cevheri çıkarılması ve satıl masını menedeceğini yazmış ve bu cevher" lerin de demir, bakır, nikel, alüminyum, kurşun olacağını tasrih etmiştir. Sureti mahsusada yaptığım tahkikata göre ne böyle bir karar, hatta ne de böy~ le bir düşünce vardır. Bilâkis Türkiye Cumhuriyeti hükumeti madenlerinden bir döviz karşılığı olarak istifade etmekte ve Rus askerlerinin hepsi «Osman tesbunu da ekonomi siyasetımiz barız ola ~ lim» demeyi öğrenmişler. Başları dara rak göstermektedir. Alâkadarlar bu ha İtalya teslihatım artıracak mı? gelince onu söyleyip canlannı kurtaraLondra 1 (Hususî) Salâhiyettar vadisin aslı olmadığını söylediler. caklar. Kışlanın içinde dipçiği kime kal mehafilde Faşist Büyük Meclisinin tes Kent Dükü Viyanadan dırsak «Osman teslim» diyor. Başka zalihatı arttırmak hususunda mühim kararayrıldı man olsa haydi dinliyelim. Fakat bizimlar vereceği temin edilmektedir. Viyana 1 (A.A.) Biraderi Vind" kilerden kadın eıkek kanlar içinde bir Yemen mümessilliğimiz sor Dükünün yanında birkaç gün geçir " sürü insan yere serilmiş. Ne Osman dinAnkara 1 (Telefonla) Suudî A" miş olan Kent Dükü Londraya dönmek ledik ne teslim. rab hükumeti nezdinde maslahatgüzan " üzere bu akşam Viyanayadan hareket et Kadınlardan da yararlık gösterenmız Muhiddin Raşid Yemen hükumeti miştir. ler var mıydı? nezdinde hükumetimizi temsile memur «Olmaz mı» der gibi başını salladıkBaldwin'in jübilesi edildi. tan ve «pek çoktu» der gibi elile daireler Londra 1 (Hususî) Otuz sene denberi meb'us bulunan Başvekil Bal çizdikten sonra: Paris 1 (Hususî) Paris borsası Yanıma rasladığı için gözümle gördvvin'in jübilesi bugün kutlulanmıştır. nın bugünkü kapanış fiatları şunlardır: düm. Gülizar kadın bulgur sahanlığı gibi Londra 105.13 1/2,'Nevyork 21,50 1/4, Sıhhiye müdürümüz terfi etti iri bir taşı çatal sakallı Moskof paşasının Ankara 1 (Telefonla) İstanbul SıhBerlin 864,50, Brüksel 362,25, Amsterdam 1177, Roma 113,15, Lizbon 95,75, hat ve İçtimaî Muavenet müdürü dok başına öyle bir indiriş indirdi ki adamcaz Cenevre 490,12 1/2, bakır 70 73, kalay tor Ali Rıza birinci sınıfa terfi etmiş soluğunu bile çıkaramadan cansız devrildi. ve maaşı 90 liraya çıkarılmıştır. 242,15, altın 142,3 1/2, gümüş 20 3/16. Kendisine geçinip geçinemedığini sordum: Allaha şükür henüz elhniz ayağımız tutuyor, dedi. O yaşta ve o işteki bu adamın ağzından çıkan bu «henüz» kelımesi.... Omür dağının eteklerinde ve ortalarında yaşaması ıcab eden bu kelıme o anda bırdenbıre fırlıyarak bana dağın karlı zırvesı üstünden ses veriyor gibi geldi. Ertesi gün Halkevi reisile bir arabaya atladık. Aziziye vak'asının kadın kahramanlarını göreceğiz. Top dağı eteklerındeki fakir mahallelerde Name kadının evini sora sora güçlükle bulduk. Kısa boylu, tıknazca, karagözlü, saçları kınalı, ve kulakları biraz ağır işiten deryadil bir kadın. Yaşını sordum: Eh altmışını geçmişiz, dedi. Halbuki Aziziye vak'asında birkaç yıllık gelinmiş: Öyleyse sekseni aşmışsımz dedim. Bak hele, dedi, haberimiz olmadan yıllar da nasıl geçivermiş! Vak'ada kendisi baştan ekmekle su taşıyormuş, iş kızışınca eline bir satır geçirerek.... Kendisinden bahsetmemek için sözü kesti. Çok kadın var mıydı? Tuhaf bir talâkatle konuşuyor; Eli tutan herkes: Yaşlıcalar, genc kızlar, taze gelinler. Kimi testilerle su, kimi sepetlerle ekmek taşıyor. Kımının sırtında fişek sandığı. Kimisi de bizim namusumuzu çiğnetmeyin diye erkeklere yürek pekliği veriyor. Kadınlardan silâhlı olanlar yok muydu? Olmaz mı hiç, dedi, ve bize «Nene hanumu gördünüz mü?» diye sordu; o da silâhlılardanmış. Nameyi de arabaya alarak Neneye gittik. Bu, uzunboylu, beyaz saçlı, gri gözlü, ve asabî edalı yaman bir kadın. Yaşını nafile sormuşuz: O zaman yirmisinde gelindim, siz okumuş adamsınız, şımdi kaçında olduğumu kendiniz bulun! Vak'adan bir gün önce büyük kardeşi Hasan cepheden ağır yaralı olarak eve gelmiş, bir yandan yaralıya bakarken bir yandan iki üç aylık çocuğunu emziri yor. Kardeşi o gece ölür. Sabaha karşı minarelerden Moskof Aziziyeye girdi diye haykırışlar başlayınca.... kardesinin ölüsünü alnından öpüp and eder: «Seni öldüreni öldüreceğim» ve emzikli çocuğunu Allaha emanet ederek kardesinin silâhını omuzladığı gibi kalabalıkla beraber... Bu kadının şirndi kocası yüz on yaşındadır ve kızı inmelidir. Kendisine biraz para verecek olduk: Parayı nedeyin a efendi bana bir iş bulun da evdekilere bakayın dedi. Bunlara iş bulmak değil bunlara iş yaptırmak ayıb; bunlar ki en yapılamıyacak işi yaptılar. Onların yaptıklarile övünelim ve onlara yaptığımızla utanarak. Kahramanlığa kanıksadığımız için mi kahraman kıymetini bilmeyiz? Fakat bunlar yalnız kahraman değil altmış yıl önceki o eşsiz harikulâdeliğin hayatta kalmış hatıralarıdır. Bu üç dört hatıraya üç beş lira maaş bağlamak; bu, onlara iyilik olmaktan daha çok bizi nankör olmaktan kurtaracaktır. Açık muhabere İSMAIL HABİB Aydında Mustafa Cihanyandı itru sile meklub gönderen zaia: Kahirede, tanıdığımız bir Türkün adre ., Belgradda çıkan Vreme gazetesi, Ro~ sini istiyorsunuz. Mısır kütübhanesi mej madan telefonla aldığı bir habere göre murlarından Mujstaf a Bey Niyaziye müra \ İtalya Hariciye Nazırı Kont Ciano Tev" caat ediniz, kaj'bolan a,krabanızı bulmakta ' size yardım edeceğini ümid ederiz. fik Rüştü Arasın Milâno ziyaretini iade etmek maksadile Ankaraya yapacağı seyahati kat'î olarak nisan ayı zarfında yapacaktır. Kont Ciano Ankaraya nisanda gelecek «Mülâzimin Romam» hakkında imzasız meklub yazan baya: Romanın adapte olduğunu, gazetede tefrika edilmeden evvel. biricaç defa yazmıştık. Gözünüzden kaçmış olacak. «Mu » lâzimin Romanı» üç hafta evvel kitab halinde cıktı ve sonuna da tavsiyenize ha cet kalmadan hangi eserden adapte edil^ dıği yazüdı. Yazdıklanmdan tercüme olanları sak « lamak itiyadında değilim kl hoşuma git tiği için, bos zamanlarımda çevirdiğim bu romanı, sizin tasavvur ettiğiniz gibi, kendime mal etmekten bir zevk veya iftihaft duyayım. 1 Yazdığmız mektuba imza atmamakta ve hüviyetinizi gizlemekteki hikmeti anlıya madım. Adresinizi bildirmiş olsaydını romanın adapte olduğunu gösteren ilân lardan bir tanesini size takdim ederdin PARİS BORSASI Hariciye memurları arasında Ankara 1 (Telefonla) Haleb konsolosluğuna Faik Zihni, Milâno kançi larlığma Ali Rıza tayin edilmiş ve Haleb muavin konsolosu Hıkmet merkeze nakledilmiştir. Berlin konsolosu Ali Rıza Odesa vo Odesa konsolosu Selim de Berlm konsolosluğuna nakledilmişlerdir. İtalya Habsburgların avdetini mevsimsiz buluyor Londra 1 (A.A.) Daily Tele graphın Vıyanaclan aldığı bir habere na" zaran, îtalya hükumeti Avusturyaya ver" diği cevabda, Habsburgların tekrar tahta çıkarıİMisının bugünkü şartlar içinde mevsimsiz olduğunu bildirmiştir. *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle